16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 MART 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Kuram "Parasal kuram, temelde, para politikası yoluyta toplam talebin sınırlandırılmasını önerir. Fakat, bunun yanı sıra, toplam talebi daraltacak olan ücret artışlannın sınırlandınlması gibi gelir politikası, sosyal refah harcamalannın azaltılması gibi maliye politikalarının da uygulamaya , sokulduğu kimi ülkelerde J L. gözlenmektedir. Parasal kuramın işlerliği için zorunlu olan en önemli koşul ekonomide geçerii olan enflasyon beklentisinin kısa sayılabilecek bir süre içinde silinebilmesidir. Bu süre uzadıkça, toptumun yaygınlaşan işsizlik olarak katlanacağı maliyet yükselecektir. Sonunda; reel ücretler ve yaşama standartlan devamlı olarak aşağıya doğru düşerken, özellikle iç talebe dayalı bazı sektörler giderek ayakta kalmakta güçlük çekerlerken ve azalan iç talep nedeniyle yeni yatınmlara gitmekte çekimser davranılırken yine de bir iyileştirme sağlanamazsa tüm sistemin çökmesi olasılığı ortaya çıkar." (Tamer Işgüden; Makro Iktisat, 1988, s:244) Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 07Bektronik posta: denizsoinvcumhwiyvtcom.tr - Dünya Bankası Başkan Yardımcısı ekonominin başına getirilecekmiş... "Baskanının bası kel mil" D ört ay kadar önce 29 Ekim 2000'de bu kö-. şede ne yazdığımızı anımsayalım: "Refah- lı Çalışma Bakanı Necati Çelik'in döne- minde, SSK'de açılan sınavda adı yolsuz- luğu kanşıyor Hikmet Kuzey'in ve hakkında Anka- ra 21. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açılıyor. Mah- keme beraat karan veriyor ancak Yargıtay mahke- menin karannı bozuyor; Hikmet Kuzey'in yargılan- ması halen sürüyor... Bu arada, şimdiki Çalışma Ba- kanı Yaşar Okuyan, Hikmet Kuzey'i SSK'de veka- leten yüarttüğü Personel ve Eğitim Daire Başkanlı- ğı görevine asaleten atamak istiyor... Ancak devam eden bir dava var... SSK'deki evraka göre, Kuzey, Ankara 21. Asliye Ceza Mahkemesi'ne bir dilekçe verip göreve asaleten atanıp atanamayacağı husu- sunu soruyor ve mahkeme, 20 Eylül 2000 tarihinde 2000/463 esas numarası ile SSK Genel Müdürlüğü Personel ve Eğitim Daire Başkanlığı'na biryazı gön- deriyor: 'llgilinin mahkememizdeki dosyasında ke- Ongoru sinleşmiş bir mahkumiyet karan bulunmamakta olup, aynca bu davadan dolayı halen vekaleten yü- rütmüş olduğu personel ve eğitim dairesi başkan- lığı görevine asaleten atanmasında mahkememiz- ce herhangi bir sakınca bulunmamaktadır.' Bu du- rumda ya Devlet Personel Dairesi'nin yerini asliye ceza mahkemeleri almış oluyor ya da akla SSK'de- ki bu evrakın sahte olduğu geliyor!" Yazımıza, Başbakanlık'tan, Çalışma Bakanlığı'ndan ve Adalet Bakanlığı'ndan bir yalanlama gelmedi... Demek ki, Türkiye'de haberimiz olmadan bir ida- ri refom gerçekleştirilmiş ve Devlet Personel Daire- si'nin yerini asliye ceza mahkemeleri almış... Gelelim Ankara 21. Asliye Ceza Mahkemesi'nin bu davayla ilgili olarak geçenlerde verdiği karara... Mahkemenin beraat karan üzerine Yargıtay'dan do- nen SSK'deki sınav yolsuzluğu davasından üç kişi yargılanıyordu; yolsuzluk SSK Genel Müdürlüğü ve SSK Yönetim Kurulu'nca saptanarak yargıya yan- sıtılmıştı... Mahkeme 2000/468 sayılı kararında üç sanıktan ikisi hakkında kamu hizmetlerinden ömür boyu mahrumiyet cezası verdi... Bu iki kişi bir daha kamuda görev alamayacaklar; en ağır ceza... Üçün- cü sanık hakkındaki karar ise görevini kötüye kul- lanmaktan altı ay hapis, 860 milyon liraağır para ce- zası ve üç ay memuriyetten yoksun bırakma... Yargıcın verdiği üç ay memuriyetten yoksun kal- ma cezası ile devletteki işine devam edecek kişi ay- nı yargıcın daha önce eşi görülmemiş bir uygulama ile yazdığı yazıda SSK Personel ve Eğitim Daire Başkanlığı'na atanmasında sakınca görmediği Hik- met Kuzey'den başkası değil! Bakalım Yargıtay, yargıç tarafından sonucu aylar önce öngörülmüş davaya ne diyecek! SESSÎZSEDASIZf!) ' NVRÎKURTCEâİ Yüksek Yerilim Hatt •[email protected] Hiç değilse kişi başına düşen lıderler zirvesı ve knz açısmdan dünya birincısıyiz! Nereden besleniyop bu enflasyon! Devietin yaptığı harcamalann bir yıl içinde ne kadar arttığını bulup göndermiş Taner Alp... Neki "devlet" elle tutulan somut bir vartık değil; harcamayı devleti idare eden, memleketi yöneten insanlar yapıyor... Başbakan Bülent Ecevit'in tutumluluğuna bakıp da umutlanmayın... Harcamalardaki yıllık artış oranı savurganlığı gözler önüne seriyor: Yurtiçi görev ve yolluklar yüzde 125. Yurtdışı görev ve yolluklar yüzde 81. Taşıma giderleri yüzde 144. Ulaştırma ve haberleşme i yüzde 146. Bina onanmı yüzdei 14. Benzin, mazot ve motor yağı yüzde 116. "*• - Yakacakyüzde142. Elektrik, su, doğalgaz yüzde 102. Tören giderleri yüzde 100. f Demirbaş alımı yüzde 144. Makine ve teçhizat alımı yüzde 125. Taşıt alımı yüzde 50. Emekli memur bir okurumuz telefon edip milletvekillerinin yıllık bedava telefon gıderlerinı bir maaştan iki maaşa çıkartmaya çalıştığını anlatırken, "Artık yannı değil bugünü nasıl çıkaracağımızı düşünüyoruz, vekillerimiz neler düşünüyor" dedi... Milletvekillerininki ne ki, devlet dairelerindeki telefon sayısı 162 bin ve bu telefonlann gideri her ay en az 5 trilyon lira! Çift Eşlîk Atılımı!.. MERİÇ VELtDEDEOĞLU Adalet Bakanı Sayın Hik- met Sami Türk'ün, Adalet Komisyonu'ndaYurttaşlar Ya- sası (Medeni Kanun) tasansı- nın maddeieri görüşülürken kendisıne sorulan "fmam ni- kâhı ileyaşamazina mıdır" so- rusuna, "Zinadır" diye yanıt vermesı üzerine kimi kesim- lerde bir hareketlilik başladı. Konu hemen ele alındı. Tür- ktye^nin gündemine oturan "kriz" olmasa başlatılan tartış- ma gundeme yerleştirilecek- ti, ama yıne de imam nikâhı- nı temize çıkarma çalışmala- rı bılinen basın ve belirli çev- relerce yürütüldü. Oysa geride bıraktığımız 2000 yılının son günlerinde bir özel TV'deki izlencede or- taya konan yine nikâhla ilgili bir öneri hıç kimsenin tepki- sini çekmedi. önenyi yapan ilim adamımız hızını alamadı, 17 Aralık 2000 tarihli Hürriyet gazetesine de kocaman bir demeç verdi; bu ilahiyat profesörü özetleşöy- le diyordu: "Erkekler çifte nikâh kıydı- rabilmelidirier; kanun yapıcı böyle bir şartı koyabilir; ben inanıyorum ki insanlık birgün bunu deneyecek (!); ne var bunda? Eş ızin veriyorsa bize ne..." Dini algılamada -daha doğ- rusu uygulamada- öne sür- düğü akılcı, kolaylaştırıcı yak- laşımlanyla özellikle aydın çev- re kadınlarınca pek tutulan, dahası "baş tacı" edilen ünlü ilahiyat profesörünün ciddi ciddi yaptığı bu öneriye şu iki ay içinde hiçbirtepki gelme- mesi şaşırtıcı değil midir? TV kanallarının paylaşama- dığı bu ilahiyatçının yaptığı iz- lencelerde yer alan, yakala- nnda Atatürk rozeti takılı çağ- cıl kadınlanmız, kendisinin bu "ferva"sını da kabul edip iç- lerine sindirdiler mi acaba? Günlük baskı sayısıyla övü- nen gazetelerce, köşe yazar- lannca övgüye boğulan ilim adamı, bir Cumhuriyet gaze- tesincedesteklenmemişti; ne var ki, o da gerçekleşti; "çift eş"önerisinin yapıldığı günler- de üniversite hocası bir köşe yazarımızca değeri vurgulan- dı, hem de ilahiyatçının hiçbir kitabını okumadığı itirafı ile... Bunlann yazılmasının ne- deni, bu öneriyi yapanın öyle sıradan biri olmadığı, söyledik- leri toplumun önemli bir bö- lümünce ilgiyle karşılanıp des- teklenen bir ilahiyatçı oldu- ğunu anımsatmak içindir. Üzücü olan, Yurttaşlar Ya- sası'nın (Medeni Kanun) ka- bulünün 75'inci yılında yapı- lan bu önerinin, yalnızca bu devrim yasasının özüne ters düşmekle kalmadığını, çağ- ctl adalet anlayışının temelini oluşturan, başka bir deyişle, dine dayanmayan laık yasa- ların özünü belirleyen "eşit- lik" ilkesine aykırı olduğunu -hukuk eğitimi de alan- bu ila- hiyat profesörünün bilir olma- sıdır... Ama öyle anlaşılıyor ki bu öğretim üyesi yıllar önce or- taya attığı ve dinde yeniden yapılanma" dediği görüşünün hedefini oluşturan "Kuran'a dönüş"ü, böylece somut bir adımla gerçekleştirme yolunu deniyor. Ayrıca "çift eş" önerisine ses çıkmadığına göre "sükût ikrardan gelir" saptamasına dayanarak yakın bir gelecek- te "dörtlü eş" fetvasını da ve- rebilir... İlahiyat profesörünün bu yolda destekleneceğine güve- ni tam; o, aydın kadınlann ken- disini yalnız bırakmayacakla- rını adı gibi biliyor; bunu öne- risinde yer alan "Eş izin veri- yorsa..." vurgulamasıyla açık- ça belirtmiş. öte yanda zamanlama da hıç yabana atılır gibi değil; YurttaşlarYasası (Medeni Ka- nun) değışiklığinın gündeme gelip çalışmaların sürdürül- düğü, değişıklık tasarısının Meclis komisyonlarında ele alındığı bir dönem... Kuşkusuz bundan da daha önemlisi tohumun bir kez top- rağa atılmasıdır; bunu yapan- ların sonsuz sabırlan olduğu, tarihsel bir gerçek olarak hiç unutulmamalıdır. Ne var ki bu devrim yasa- mızın kabulünün 75. yılı kut- lamaları, yasanın tarihsel ger- çekçesine, "Dinehakaretedi- yor" savıyla karşı çıkılarak ge- rekçeyi tırpanlama isteğiyle, bu 'çrfteş" önerisiyle, Mecefle'ye duyulan büyük özlemin sergi- lenmesiyle -ne yazık ki- karar- tıldı. HAYVANLAR ÎSMAJL GÜLGEÇ [email protected] KtM KİME DUM DUMA BEHİÇAK [email protected] ÇtZGÎLlK KÂMtL MASARACI ftefcn, '*A "V*''.\\ HARBİ SEMİH POROY [email protected] tLAN T.C. ŞİŞLİ 1. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 2000/1564 Davacı Resan tris tarafından mahcur Fahriye Karahocaoğlu aleyhine açılan vası tayını davasmda venlen karar uyannca; Istanbul, Beyoğlu, Şehıtmuhtar Mahallesı, cilt 38, hane 160'ta nüfusa kayıtlı, Hasan Mehmet ve Makbule'den olma, 1911 d.lu Fahnye Karahocaoğlu M.K.'nin 355. maddesi uyannca vesayet al- tına alınmış olup, kendisine mahkememızuı 14.02.2001 gün, 2000/ 1564 esas, 2001/148 sayılı karan ile Istanbul, Beşıktaş, Be- bek Mahallesı, cilt 5, hane 426'da nüfusa kayıth Celil Refık ve Tel- güzar'dan olma 1956 d.lu Resan Ins, vasi tayinı edılmıştır. Keyfıyet ılan olunur. 14.02. 2001 Basın: 10593 KFİZ'-V^K» TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN lMart TANZiMAT EDBBİYATINDA BATIU ANUMŞ. f04?'D£ 8USÜM, /Vf NAMK KBM4L YÖN£TfMİMD£Kİ sirvpe >AZAAAY4 SAÇIAMIÇ YE ON&AN ÇO/Z SfKKAÇ m. SOtJ&i tCEN&tSINİ 7MAAAMEAJ ET>egiXAT4 AOA- / ÖJ 8MT7LI <4V- BU KOMUÛA, £SKI MU/VU-fM A/MCf IC£ ÜZUA/ TA&rtŞMACAM GİKMİŞ, çjKMfşrr. "se* fLG/LEN£A/ 'soeBirAT-f cE&oe' ye/Ytt. &O£MASTA/M ÖUOJLÜK enu/çrf. VET-f DÜZ ÇtZGİ UMİT ZtLELİ Civcivlerin ÖlümüLMudurnu'yu bilir misiniz?. Hani şu adı tavukla özdeşleşmiş, etrafındaki köy- leriyle birlikte 30 bin Türk yurttaşının yaşadığı Bo- lu ili Mudurnu ilçesinden söz ediyorum... Şu sıralar Mudurnu ve çevresinde milyonlarca tavuk ve civciv bakımsızlıktan, yemsizlikten, aç- lıktan ölüyor!. -ölen hercivcivle birlikte Mudurnu'nun ruhu da ölüyor!.. Çünkü, ekonomik yaşamın tamamen bağlı ol- duğu ünlü Mudurnu Tavukçuluk batıyor... O bat- tığı için, tesislerde çalışan (ve de bir bölümü za- ten işten çıkanlmış) 2 bini aşkın işçi de batıyor... Yörede tavuk yetiştiren yaklaşık 3 bin 500 çiftli- ğin 2 bin tanesini işleten köylü de batıyor... İşçi ve köylü battığı için onlara kredili mal satan be- yaz eşyacı, marketçi, giyim mağazası sahibi, ya- ni esnaf da batıyor... Koskoca Bolu, Düzce, Adapazan bölgesi, Göy- nük'ten Seben'e, Nallıhan'dan Akyazı'ya kan ağ- lıyor... Mudurnu'da göç başlamış bile.. Kimi işsiz kal- dığı, kirasını ödeyemediği için boynu bükuk göç ediyor... Kimi ise aylardır uçan kuşa bile borçlan- dığı için bir gece yarısı ilçeyi gizlice terk ediyor. Kaçtığı anlaşılmasın diye evinin perdelerini geri- de bırakarak!... Peki, on binlerce insanı sefalete iten, bir bölü- münü yerinden yurdundan eden, milyonlarca ta- vuğun ve civcivin ölüme terk edilmesine neden olan bu batışın mali boyutu ne?. Yöre nasıl kur- tulur?. Hemen söyleyelim: Soygun ve hortumlama düzeninin yüzlerce, binlerce trilyonu yuttuğu, orta ölçekli işletmelere destek olmak, kredi vermekle yükümlü Halk Ban- kası'nın Murat Demirel'e 120 milyon dolar, Sa- bah Grubu'na 187 milyon dolar kredi açtığı(!) bu güzelim ülkede, Mudurnu Tavukçuluk yüksek fa- iz yüzünden ve de 6.5 trilyon Türk Lırası kredi bu- lamadığı için batıyor... -Yani, bugünkü kurdan yaklaşık 7 milyon do- lar!.. • • • Bu yazıyı Mudurnu'dan yazıyorum... önceki gün, Bolu'ya 50 kilometre uzaklıkta bir vadi içinde yer alan bu ilçede bir gün boyunca dolaştım. Her kesimden insanla konuştum. Pe- rişanlığı ve çaresizliği gördüm... Kireç çukurlan- na atılan binlerce civcivin dayanılmaz hüznünü, ağlamamak için dudaklarını ısıran köylülerle bir- likte yaşadım... Hiçbir suçu olmadığı halde gele- ceği elinden alınan, yokluğa, yoksulluğa mah- kûm edilen insanların dramına tanık oldum... Bu insanlann ne suçu var?. Katrilyonlara varan- hırsızlık ve yolsuzlukların, ülkeyi bir cenderenin içine sokan IMF reçetelerinin, bu reçeteleri uygu- layıp bir gecede tüm ülkeyi yüzde 40 oranında fa- kirleştiren siyasilerin akıl almaz günahlannın han- gi birinde bu insanlann bir nebze olsun payı var?.. Evet, civcivler ölüyor.. Ama çok daha vahim, çok daha tehlikeli olan başka bir şey var; insanlann ruhu ölüyor!.. Bu üikenin insanlan ruhunu kaybe- diyor!.. Her şeye karşın iktidara tutunmaya çalı- şanlar, "kuyudan adam çıkartmak" için en rezil pa- zarlıklan bile göze alanlar. yolsuzluk dosyalannı sumen altı edenler şunu hiç unutmasınlar; -Bu günahın bedeli kolay ödenmezü Bu üikenin aydınlık insanlan Geçen Pazar günü Ankara'da Prof. Çetin Yet- kin. Aytunç Altındal ve Metin Aydoğan'la bir- likte Flaş Televızyonu'nda yayımlanan, yapımcı- lığını ve sunuculuğunu avukat Nazmi Baran'ın üst- lendiği "Ankara Günlüğü" programına katıldık. Konu, Türkiye üzerine tehditler, küreselleşme, irtica ve bu tehdıtlere karşı yeniden Müdafaa-i Hu- kuk düşüncesi ve örgütlenmesiydi. Bir buçuk sa- atlik program süresinte ve sonrasında telefonlar kilitlendü. Yurdun dört bir yanından arayan in- sanlar benim iki haftadıryazdığım u yenibirşey"e olan özlemlerini anlattilar. Görülüyor ki, bu halk artık kandırılmaya, uyu- tulmaya, seçimden seçime parti baskanının em- rettiği kişilere oy vermeye hayır diyor!.. Kişiliksiz, bağımlı ve haysiyet dışı politikalara olan nefreti- ni artık çekinmeden, açıkça gösteriyor. -Demek ki, güzel günler o kadar da uzak de- ğil!.. Eposta: [email protected] Faks: (0212) 287 42 41 BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA: 1/ Arap müzı- ğini andıran ve kötü yazgıyı konu edinen bir mûzik tü- rü. 2/ Şiirde uyaktan sonra 5 yinelenen ay- 5 nı anlamdaki _ sözcük ve ek- lere verilen 8 ad... Soyundan 9 gelinen kimse. 3/ Peygamberlerı Hud'u dinleraedikleri 1 için Tanrı tarafından 2 yokedilenkavim...Yu- 3 nanmitolojısınde, içen- 4 leri ölümsüzlüğe ka- 5 vuşturantannıçkisi.4/ Yapı... Asma kûtüğü. j 5/ Batı Anadolu köy „ yiğidı...Tecrûbeli,us- ta.6/Çirkinkimse. 7/ Bir şeyi oluşturan katlardan her biri... Eskı Mısır'da güneş tanrısı. 8/ Futbaldo topun oyun alanı dışma çıkması... Müstahkera yer. 9/ Evhlik dışı ilişkıcen doğan çocuk, piç. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ginşık bezeme. 2/ Osmanlı ordusunda askerlik gö- revini bıtirdıkten sonra yedeğe aynlan er... "Musta- fa—": Ressamımız. 3/ Şöhret.. Kimi çıçeklenn ıçm- de bulunan, anlann bal yapmak içm emdikleri tatlı sıvı. 4/ Arapça eylem çatısını konu edinen kitap ve bilim... Kalm ve enli diken. 5/ Kabadayı... Baş <o- ban. 6/ Mısır. 7/ Bir tür börek... Radyum elemettı- nin simgesı. 8/Hükümdarbaşlığı... "Cezmi —": At- letimiz. 9/ Haram yollardan zengin olan kimse.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle