Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MART 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET
SAYFA
E K O N O M I D E K R I Z / ekonomKg cumhuriyet.com.tr 13
Halk Bankası Genel MüdürÜ Ansen, usulsüz kredileri araştıran DENETDE hakkında dava açtı
Batılv kredüer 'devlet sırrı'• Hakkında usulsüz kredi
ıçma ve yargı kararlanna
ııymama iddialan bulunan
Halk Bankası Genel
Müdürü Ansen, kendisine
batık kredilerle ilgili soru
yönelten ve görevi usulsüz
kredileri araştırmak olan
Devlet Denetim Elemanlan
Derneği hakkında "devlet
sırnnı açığa vurduğu"
gerekçesiyle dava açtı.
FATMAKOŞAR "~
Hakkında usulsüz kredi açma ve
yargı kararlanna uymama iddialan
bulunan Halk Bankası Genel Müdü-
rü Yenal Ansen, katıldığı bir televiz-
yon programında "baûk kredilerie"
ilgili kendisine soru yöneltmek iste-
yen Devlet Denetim Elemanlan Der-
neği (DENETDE) yöneticileri hak-
kında "devlet sımnı açığa vurdukla-
n" gerekçesiyle dava açtı.
Yenal Ansen
DENETDE'nin, canlı bir televizyon programına katılan
Halk Bankası Genel Müdürü Yenal Ansen'e yöneltilmek ri-
casıyla faksladığı sorular şöyle:
1-Bankanızuı Levent şubesinden, batık bir banka patronu-
nun sahip olduğu şirketlere (52,71,94 ve 95 sabit
no.lu) 120 milyon dolar kredi verilmemiş midir?
2-Başkabir batık banka patronunun sahibi oldu-
ğu şirkete, bankamz tstanbul Salıpazan şubesinden
15 milyon dolar kredi verilmemiş midir?
3-En son el konulan iki bankadan birisinin patronunun sa-
hibi olduğu şirkete Mecidiyeköy. diğer bankanın patronunun
d ı r a n
holdinginin bir şirketine de Ankara Köroğlu şubenizce 26
milyon mark kredi verilmemiş midir?
4-Bu sayılan ve baük banka sahiplerinin şirketierine veril-
diği için üzerinde durulan kredilerin hepsi batmamış mıdrr?
5-1998 yılı Başbakanhk Yüksek Denetleme Kurulu ra-
poruna göre, takipteki ve akıbeti şüpheli olan (bat-
ması muhtemel) krediler toplamı 747 milyon dolar,
225 milyon mark ve 26 trilyon lira olmak üzere yak-
laşık 600 trilyon lira değil midir?
6-Şu anda açtığmız usulsüz krediler nedeniyle sanık olarak
yargılanmıyor musunuz?
Canlı yayında sorulan yamtlayan
Ansen'e DENETDE'nin faksla yö-
nelttiği 6 soru, programda gündeme
getirilmediği halde Halk Bankası,
görevi usulsüz kredileri araştırmak
olan dernek hakkında mahkemeye
başvurdu.
Sorulmayan sorular nedeniyle DE-
NETDE hakkında önce soruşturma,
sonra dava açan Ansen ile birlikte
Halk Bankası'nm 1995-1998 döne-
mindeki üst düzey yöneticilerinin
verdiği "şaibelikrediler* Yüksek De-
netleme Kurulu'mın raporlanna ko-
nu ohnuştu.
Kriz ortamrnda, Türkiye'nin bel-
kemiğini oluşturan KOBİ'leri ve es-
nafi da yüksek faiz tehdidiyle karşı
karşıya bırakmasıyla eleştirilen Halk
Bankası yönetimi, "baük banka sa-
bipterineaçılankndüerin" ise günde-
me getinlmesını ıstemiyor. "Baük
banka patronlannınşirketierine'' açı-
lan kredilerle ilgili olarak yöneltilen,
ancak program yöneticisi taraftndan
canlı yaymda Ansen'e sorulmayan
sorulann davası, Ankara 23. Asliye
Ceza Mahkemesi'nde sürüyor.
Duruşma 2 Nisan'da
Duruşması 2 Nisan 2001'de yapı-
lacak davada, söz konusu tarihte DE-
NETDE Başkanı olan Fazh Köksal
ile Genel Sekreter Atday Ergûven
yargılanıyor. "Devlet sımnı açığa
vurmakla" suçlanan ve DENETDE
Başkanlığı görevini sürdüren Atılay
Ergüven, Ansen tarafindan aynı so-
rular nedeniyle Dernekler Kanu-
nu'na muhalefetten de suçlandıklan-
nı, ancak Cumhuriyet Savcısı'nın ta-
kipsizlik karan verdiğini bildirdi.
Bu arada, Ansen, Halk Bankası'nm
haksız yere yıpratılmak istendiğini
öne sürdü. Ansen, "Bankanın görev-
lendirme zararlan içinde, baünlmış
ya da zararyazdmış berhangi bir kre-
di alacağı oİmadığuu" iddia ettı.
HALK BANKASI'NIN KREDİ VE GECİKME FAİZ ORANLARINI YÜKSELTMESİNE TEPKİ YAĞIYOR
Esnaf, Ecevit'ten randevu istediYurt Haberleri Servisi - Halk Bankası'nın
kredi ile gecikme faiz oranlanm
arttrrmasına esnafın tepkisi sürüyor.
Yaşanan ekonomik krizin en çok esnafi
vurduğunu ve kredi borçlannı yüksek
faizlerle ödemek zorunda bıraktığını
belirten esnaf kesimi "kepenk ve kontak
kapatmayı" gündeme getinrken
Esnaf Kefalet Odalan'nm yurt genelindeki
birlik başkanlan, Başbakan
Bülent Ecevit'e mektupla başvurdular. . •
Acilen randevu talebinin yapıldığı s
mektupta, yaklaşık 4 aydrr kefalet
kooperatiflerinin plasman
alamadığı ifade edildi.
Iflaslar ve işyeri kapamalann kaçınılmaz
olduğunu belirten Adana Esnaf ve
Sanatkârlar Odalan Birliği 2. Başkanı
Selahartin Çırak, "Bizi daha fazia
zortamasınlar. Öyie bir kepenk ve kontak
kapaünz ki yer yerinden oynar" dedi.
Kayseri Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve
Kefalet Kooperatifi de Halk Bankası'ndan
kredi alan esnaflan, borçlannı vadesinden
önce ödemeleri konusunda uyardı.
Bayram öncesi esnaf kurban seçildi
Van Esnaf ve Sanatkâr Odalan Birliği
Başkanı İdris Karael ise "Halkbank,
miryariarca liralık görev zaran diye
adlandırdığı zarannı kapatmak için, esnaf
ve sanatkân Kurban Bayramı öncesi
kurban olarak seçmiştir" dedi.
Ankara Ticaret Odası (ATO)
Başkanı Sinan Aygün de, vadesi geldiği
halde ödenmeyen kredi alacaklan için
yüzde 500 temerrüt faizi uygulayan
Halkbank'ı, "kriz firsatçüığT yaparak
esnaf ve tüccan "kıskaca''
almakla suçladı.
Iğrıçden ipliğe zam beklentisi• TEKEL zammının
ardından akaryakıt, doğalgaz
ve elektrik fiyatının yüzde 10
arttınlması, zam furyasının
sinyali olarak değerlendirildi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Hükümetin kurlan serbest bırakma-
sıyla düzeltici aşınmanın ötesine ge-
çerek yaşanan devalüasyon, ilk enf-
lasyon etkisini akaryakıt ve sigaray-
la başlattı. TEKEL zammırun ardın-
dan dün de yabancı sigaralann fiyat-
lan artarken akaryakıta da yüzde 10
zam yapılması zam furyasının sinya-
li olarak değerlendirildi.
Doğalgaza ve elektriğe de dün ak-
şam saatlerinde bugünden geçerli ol-
mak üzere yüzde 10 oranında zam ya-
pıldı. Uygulanan özelleştirme politi-
kalan sonucu mali darboğaza giren
TEAŞ ve TEDAŞ'ın geçen yıldan bu
yana yapmak istedikleri zamlar tutu-
luyordu. Ancak, bu son gelişmelerle
elektriğe yüzde 20'lere ulaşacak zam
Elektrik, akaryakıt, doğalgaz gjbi temel girdflere gden zamlar, ulaşnndan ekmeğe kadar tüm ürünlerde zamma yol açacak.
bekleniyor. Elektrik, akaryakıt, do-
ğalgaz gibi temel girdilere gelen zam-
lar ise ulaşım başta olmak üzere ek-
meğe kadar uzanan tüm ürünlerin fi-
yatlannda artışa yol açacak.
Devalüasyonun ilk etkisi dışandan
gelen karabiber, neskate gibi ürünler
üzerinde oldu. Bu ürünlerin satış fi-
yatlan dolardaki artışa koşut olarak
yükselirken henüz piyasalara yansı-
mayan zam furyasının bayram sonra-
sında yoğunlaşması bekleniyor.
Özellikle bayramdan önce akaryakı-
ta yapılan yüzde 10 zam, tüm ürün-
lerin fiyatlannda artışaneden olacak.
Dalgalı kur sistemi
ANKARA (AA) - Tanm
ve Köyişleri Bakanı Hüsnü
YusufGökalp. dövizde dal-
gah kur sistemine geçilme-
sinin ardından gübre fiyat-
lannda yüzde 30'luk artış
meydana geldini belirtti.
Gökalp, köylünün büyük
bir gübre sıkıntısı ile karşı
karşıya bulunduğunu, güb-
re üreticilerine Hazine ta-
rafindan üretim avansının
ödenmesine karşın hâlâ
çiftçiye gübre ulaşönlama-
dığını bildirdi. Gökalp,
özelleştirme kapsamındaki
fabrikalann fiyat artışı bek-
lentisi nedeniyle depolann-
daki gübreyı köylüye ulaş-
tırmadığı duyumlannı al-
dıklannı söyledi.
Destekleme konusunda
işlemlerde hata bulunan
firmalan savcılığa verdik-
lerini kaydeden Gökalp, 8
aydır gübre fabrikalannm
doğalgaz alamadığını, bu-
nun da üretimi olumsuz et-
kilediğini, özelleştirme
kapsamındaki fabrikalann
ise depolanndaki gübrenin
köylüye ulaşönlmadığuun
söylendiğini ifade etti.
Gökalp, şöyle devam et-
î kötü çarptı
vansryon datgalanmalan,
gübre desteklemelerinde
hatalar oiduğunu bize gös-
teriyor. 2 yıi önce bir dağı-
om fîrmasuun bir hatası,
bugünkü değerierie 9 tril-
yon liradır. Bunlar sumen
altmda kahnayacak."
Gökalp, IMF ile uyuş-
mazlık konusu olan 5 mad-
dede, kendilerinin önerileri
doğrultusundauzlaşma nok-
tasına gelindiğini bildirdi.
ti: "2001'de gübre sübvan-
siyonuiçin aynian para 105
trilyon lira. Cübrede yüzde
lTükKDV yüzde l'eindi-
riküğinde, elektrik, doğal-
gaz gibidiğergirdilerde dü-
şürüldüğündeHazinedaha
kâriı durumageçer. Burada
40trilyonliralıkkârmevzu-
bahisür. Gübre, lüks tüke-
tim maddesi değUdir. Çiftçi
ile tüm topluma yansya-
caktn*. Geçen yıüarda süb-
GöRÜS/ERHANBÎLGlNIktisatçı
Temel girdi maddesi olarak görülen
akaryakıt fıyatlanndaki artışlann
başta ulaşım fiyatlannı yükseltmesi
bekleniyor.
Elektrik faturalannın da, dolarda-
ki yükselişle birlikte kabarması bek-
leniyor. Uygulanan politikalar sonu-
cu açmaza düşürülen TEAŞ ve TE-
DAŞ'ın mali yapılan için zaten zam-
ma gereksinimleri olduğu dikkate
alındığında elektrik fiyatlannda da
yüzde 20'lere ulaşan artış bekleni-
yor. Ancak hükümet, dün ilk aşama-
da doğalgaz ve elektriğe yüzde 10
oranında zam yaptı.
Doğalgaza yüzde 10 zam
Konutlara gaz veren dağıtım şir-
ketleri ile sanayi sektörüne yönelik
doğalgazm metreküp fiyatı yüzde 10
artışla, konutlara gaz veren dağıtım
şirketlerine doğalgazm metreküpü
108 bin 25 lira yerine 118 bin 828 li-
radan satılacak. Yeni fiyatlara bele-
diyelerce en fazla yüzde 45 zam ya-
pılarak tüketiciye yansıtılabileceği
belirtildi. Aynca, metreküp fıyatı 117
bin 463 lira olan otoprodüktörlere
uygulanan tarife de 129 bin 210 lira-
ya yükseldi.
Buhar proses kullanıcılanna 130
bin 545 lira olarak uygulanan doğal-
gaz metreküp fıyatı da 143 bin 600
liraya çıkanldı. Otoprodüktörler ve
doğalgazla çahşan santrallardan üre-
tilecek elektrik bu zamdan doğrudan
etkilenirken elektriğe de bugünden
geçerli olmak üzere yüzde 10 zam
yapıldı. Ancak bu artışın da yeterli
görühnediği, bayramdan sonra yeni
fiyat artışlannın planlandığı öğrenil-
di. THY biletlerine de zam yapılaca-
ğına dikkat çekiliyor.
Bu arada, Arçelik ürünlerine de
yüzde 11 zam yapıldı.
tSÇÎNİN EVRENtNDEN
ŞÜKRAN SONER
Kel Göpündü
Önceki gün Taksim'in göbeğinde, Komser
Şekspir'in binayı kaplayan dev ilanıyla alay eder-
cesine soyunmuş bir insan, ilanın tepesindeki ışı-
ğın etrafında dolanıp duruyor, kendi yaşamı ile
kumaroynuyordu.
Aşağıdan, aşk derdinden çok geçim derdi, gi-
bi yorumlandı. Insanlar yaşamlannı altüst eden
krizin etkisinde, "Işten atılmıştır", "Çaresizlikten
delirmiştir" türünden yorumlar yaptılar. Ama ak-
şamın en kalabalık saatinde, olayın sonunu; so-
yunmuş intihar etmeye, el kol hareketleriyle ba-
ğırıp çağırarak derdini anlatmaya çalışan adamın
sonunu, itfaiye tarafindan kurtarılıp kurtanlama-
yacağını merak eden de pek yoktu.
Ürkütücü olanı, "Atlasana ib.., sıkar. Ne artis-
lik yapıyorsun?.." türünden acıma duygusunun
değil, öfkenin yönlendirdiği tepkilerin ağırlıklı ol-
masıydı. Hele meydanda nöbet tutan polislerin
çoğunluğu küîrediyorlardı. Yoksa delilik yapma-
yacak kadar bile çok sindiğimiz, ezildiğimiz, her
şeye boyun eğdiğimiz için kendi kendimize mi kı-
zıyorduk?
• * •
Otobüsün şoförü, ite kaka binmeye çalışan ka-
labalığı, "Duydunuz mu dolar bini geçmiş" söz-
leri ile karşılıyor, herkesi kriz sohbetinin, daha
doğrusu paylaşmak istediği öfkesinin içine alma-
ya çalışıyordu. Ön sıralarda oturan başörtülü ti-
pik bir güngörmüş, ama yoksul Anadolu kadını,
öfkeli şoför ve onun paniğiyle özdeşleşen kala-
balığı teselli etmek gereğini duydu: "Hiç korkma-
yın, düşer düşer. Ûyle bir düşer ki. Halkta dolar
alacak, yükseltecek can mı kaldı ki. Vurgun vur-
mak isteyenlerin bu kez hevesleri kursağında ka-
lacak."
• • •
Mahallenin tanıdık taksi şoförü, trafikte olup bi-
tenlere, insanlara her zamankinden farklı bir öf-
ke içinde söylenip duruyor. Hükümetin, partilerin
başındakilerin, medyanın, sıra kime geldiyse, kü-
fürlerden nasıl pay aldıklannı tahmin edersiniz.
Konuştukça açılıyor, açıldıkça öfkesi kabarıyor:
"Ne hakla, yıllann emeğimizi silip süpürdüler.
Utanmadan, pişmiş kelle gibi karşımızda duru-
yorlar. Çalıp çırpmıyorsan açsın. Bugün kızın
okulundan bir milyon istemişler, onu bile vere-
medim. Yerin dibine geçtim..."
• • *
Krizin odağında bankalar var ya, sabah onlar-
la ilgili gelişmelerle kalkıp onlarla yatıyoruz. Ne
acıdır ki, hangi bankanın hangi ödeme sıkışıklığı-
nı yaşadığı, para toplamak için neler yaptığı ko-
nusunda en ayrıntılı bilgileri almaya çalışırken
bankalann bir de çalışanlan olduğu hiç aklımıza
gelmiyor. Ayıp değil ya, varsa bankadaki üç beş
kuruşumuzun kaybının derdine düşmüşüz. Ban-
ka çalışanlan da kendi derdinde.
Son krizden önce, daha doğrusu kriz banka-
larda içten içe yaşanmaya başlamışken bir ka-
lemde işten atılan bankacı sayısı 130 bini bulmuş-
tu. Şimdi yeni birleşmeler, şube kapatmalar, zo-
runlu emekliliklerie ilk aşamada işini kaybedecek
bankacı sayısının 300 bini bulabileceği hesapla-
nıyor. Kriz, toptan tüm bankalan kapsadığı için bir
başka bankada iş bulma şansı da yok.
Banka çalışanlan topluma dönüp "Banka sek-
töründe yaşanan krizin sommlusu olmadığı, asıl
mağduru olan banka çalışanlan, bugün yapılan
düzenlemelerde, bankalan doğrudan veya do-
laylı soyanlarkadarbile dikkate alınmamaktadır-
lar" diye sitem ettiklerinde söyleyebilecek sözü-
müz var mı ki?
• • •
Krizin ateşinde, yüz binlerie kamu işçisinin söz-
leşmelerini beklediği kimsenin aklına gelmiyor.
Yalan, aslında ücret artışlanyla enflasyonu körük-
leyecekleri savı ile hep gündemdeler. Hükümet
kamu ürünlerinde yaptığı aylık zamlar oranını ka-
mu işçilerinde yıllık sözleşmelerde geçerli kılmak
eğiliminde. Emek karşıtı politikalardan vazgeç-
meyenler, son krizde de emeğe ne kadar daha
çok vurulursa kendi paylanna düşeni düşürme-
nin hesabındalar. Bu kafalara göre, kamu işçisi
zaten hak edilmemiş yüksek ücretler alıyor. Şim-
di işsizlik, kriz, işyeri kapatmaları varken ücret ar-
tışı mı olurmuş? Yatıp kalkıp işleri olduğuna şük-
retmeliler değil mi?
• • •
Bugüne kadar bizim kesemizden hovardalık
yapanlar, kamu bankalarından en büyük payları
kapanlar, özelleştirme ihalelerinde pay üstüne
pay alanlar, siyasi iktidarları avuçlarının içinde oy-
natanlar; yasal, yasadışı vurgunları vuranlar.. iş-
ler sıkıştığında, binlerie insanı sokağa atarak iş-
yerlerini ya küçültüyor ya da kapatıyoriar.
Dün akşama kadar yine medyada ünlüsü ün-
süzü işten atılan gazeteciler, medya çalışanlan lis-
telerinin peşindeydik. Uzaktan, atılan işçiler için
içinin sızlaması başka; yıllarla birlikte çalıştığın
insanlann bir kalemde sokağa atılışını izlemek, et-
rafının binlerie işsizle sarılışını yaşamak çok da-
ha başka. Gazeteciliği gazetecilik ölçüleri içinde
asla düşünmeyen, holding çıkariannın aracı ola-
rak algılamış tekelci yapı, şimdi umarsız çalışan-
lann yükünden kurtulmayı seçiyor. Elbette kendi
ölçüleri ile.. kriz bahane, bir taşla birçok kuş vu-
ruluyor. Bağımsız, onurlu kalemler de özenle kı-
nlıyor...
sukransoner(« yahoo.com
MGKtoplantısında cereyan eden tar-
tışmanın, siyasi bir krize dönüşereK pı-
yasalarda epeydir beklenen sarsıntı için
ateşleyici olması, krizin ne kadar derin
olduğunu gözler önüne sererken, IMF
politikalannın45gün içindeyenidensı-
nanmasını da sağladı; ve IMF politika-
lannın çok açık biçimde iflas ettiğinj «-
yit etmiş oldu. Bu iflas karşısında 'IMF
muhipleri" dışında IMF politikalannın
kriz ürettiğini, sanıyoruz, görmeyen kal-
mamıştır. "IMF muhipleri" hayıflanabi-
lirier, ama emek-karşıtı bu politikalann
kriz ürettiği gerçeğini değiştiremezlef-
IMF politikalannın ne menem bir şey
olduğu Türkiye'de bilinmeyen bir şey
değildi. IMF politikalannailişkin küçüm-
senmeyecek bir literatür var; geçm'Şte
uygulanan bu politikalar belki toplı/nurı
hafızasında kuvvetli izlerbırakmış (&3"<
ama işçi sınıfının öncülerinin, sendika-
lann, demokratik kitle örgütlerinin, üni-
versitenin, aydınlann hafızasında kuv-
vetli izlerinin olduğu muhakkak. Kaldı ki
14 ay önce ekonomi dolaysız olarak
IMF idaresine geçtiğinde, sendikalann,
üniversitenin ve aydınlann bugünkü fî-
yaskoyu tahmin etmiş olarak çok yerin-
de uyanlar yaptıklan da bir gerçek. Ama
demokratik alanın daraltıldığı birortam-
da, tek yanlı bir ideolojik bombardıman-
la topluma IMF elbisesi giydirebilmek
uğruna bu uyanlar dikkate alınmamış,
medyada yeterince yer bulamamıştır.
IMF politikalan Türkiye büyükserma-
yesinin çıkarlanna büyük ölçüde de uy-
gundu; ve politikalann başansı büyük
sermaye kesiminin yalnızca çalışanlar
üzerinde değil, diğer sermaye gruplan
üzerindeki hegemonyasının da tesis
İflas Eden Emek Karşıtı Politikalar -1
edilmesini ya da kuvvetlendirilmesini
sağlayacaktı. Dolayısıyla bu program
"yeniden yapılanma adı altında" ide-
olojik bir hâkimiyet savaşı idi; ve daha
önceki dönüşüm aşamalannda olduğu
gibi büyük sermaye kesimi IMF vb. gi-
bi yardımcılar olmaksızın harekete ge-
çememişti. İdeolojik tutkal işlevi gören
medya ve üniversitedeki "IMF muhibi"
çığırtkanlann, uygulanan programı eleş-
tirenleri koro halinde lanetiemesinin asıl
nedenlerinden biri de buydu. O kadar
ki Aralık 2000 mali krizinde, IMF direk-
tiflerini uygulamak için "cansiperane"
biçimde gayret gösteren hükümeti gü-
nah keçisi olarak ilan etmekten bile çe-
kinmediler.
Ne yazık ki bu sürece, toplumsal mu-
halefet bölünmüş olarak girdi; yapay
gerilimlerie bölünmüşlük arttınldı.
Emek-eksenli politikalartemelinde, ye-
terince güçlü, birieşik birtoplumsal mu-
halefet oluşturulamadı. Bu süreçte de-
mokratik mücadele alanı daraltılırken,
büyük medya objektif değerlendirmele-
re büyük ölçüde yer vermeyip, progra-
mın ne pahasına olursa olsun selameti
için çaba gösterdi.
Böylece, tek yanlı ideolojik bombar-
dıman altında toplumun hafızası silin-
meye başlandı ve IMF politikalan kaçı-
nılmaz bir program olarak dayatıldı.
Böylece toplumun büyük çoğunluğu
umutsuzluk seçeneğine terk edildi.
Ancak toplumsal muhalefetin, umut-
suzluk girdabına bütünüyle kapıldığını
söyleyemeyiz. Izlenen politikalara kar-
şı en önemli toplumsal muhalefeti gös-
teren sendikalar, programın faturasını
tam olarak üstlenmeyerek, sermaye he-
gemonyasının toplumda hâkim hale
gelmesine büyük bir darbe vurdu. IMF
politikalan analiz edilirken üzerinde du-
rulmayan en önemli konulardan birisi,
budur. Istikrar politikasına ilişkin med-
yada ve akademik çevrelerde tartışma-
lann, sorunun üretim süreci ve dolayı-
sıyla çalışanlar ile doğrudan ilgisi yok-
muş gibi bir yanılsamaya neden olma-
sı da kuşkusuz işçi sınıfının ve sendika-
lann rolü üzerinde durulmamasında çok
etkili olmuştur.
Oysa piyasalarda yapılması amaçla-
nan düzenlemeleri üretim sürecinden
bağımsız olarak yapabilmek mümkün
değildi; programın nihai amacı üretim
sürecindeki sermaye birikiminintıkanık-
lıklannı gidermeyeyönelikti. Butıkanık-
lığın genel göruntüsü nasıldı? Bunu
aşağıda kısaca inceleyelim.
Sermaye birikimi, 1998'den itibaren
yavaşlamıştı ve işçi sınıfının örgütlenme
kapasitesi daraltılmadan, reel ücretler
düşürülmeden, çalışma koşullan ağır-
laştırılmadan hızlandınlması mümkün
değildi. 1994 yılındaki ekonomik çökü-
şün ardından toparlanma 1997 yılına
kadarsürmüştü. 1998'in son dönemin-
de üretim sürecinde elde edilen karlar
gerilemeye başlamış, sermaye biriki-
minde tıkanıklık başlamıştı. En büyük
450 özel sermaye grubunun kâr hacmi
1998'de yüzde 12, 1999'da yüzde 26
oranında azalmıştı.
SÜRECEK