Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9ŞUBAT2001CUMA
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALt StRMEN
Halklar Hep Barış
Isterfer mi?
Ne kadar çok önyargımız, kalıplaşmış sözteri-
miz ve aslı astan olmayan sloganımız var.
Düşünceyi slogan üstüne bina eden kafa yapı-
sı, saplanıp kaldığı yanlışı, doğru sanıyor veonun
çevresinde ömür tüketiyor.
Banş konusunda da öyle. "Banş özlemi insan-
lık kadar eskidir" derken insanlığın ilk adımlannın
ihkak-ı hakk dönemi olduğunu, tarihin, çok uzun
bir süre güçlünün egemenliğinin öyküsünü yaz-
dığını, ilk çağlarda değil, yalnız yüz etti yıl öncesi-
ne kadar fetihlerin büyük tarihi zaferter olarak al-
gılandığını unuturuz.
Şimdi bu sözlerime karşılık kimileri çıkıp, Tabii
ama onlar egemenlerin işi, aslında halklar hep
banşı isterier" diyebilir.
Acaba gerçekten öyle midir dersiniz?
Halklar hep banşı istemişlerse tarihte, nasıl oldu
da 1. Dünya Savaşı'nın büyük acılannı yaşadıktan
sonra, Alman halkı, kendilerini yeni çatışmalara sü-
rükleyeceğini açıklamış, meczup savaş tannsı
Adolph Hitter'in peşinden kuzu kuzu grtti?
Öyle anlaşılıyor ki, halklar savaşın acılannı ya-
şayıp hep banştan söz etseler bile, onu pek iç-
tenlikle istemiyoriar, ya da banş isteğinin gerçek
anlamını kavramıyoriar, savaş üretiyorlarya da hiç
değilse banşa oy vermiyorlar.
*••
Son Israil seçimleri de bu gerçegi kanıtlamıyor
mu?
Oaha ılımlı olan Ehud Barak'ı, seçim sandığın-
da yerle bir edip yenilgiye uğratan "Lübnan Ka-
sabı" ya da öbür lakabı ile "Buldozer" Ariel Şa-
ron'un kanlı geçmişini bile bile ona oy verdi isra-
il halkı.
Çok uzağa gitmeye bile gerek yok; daha altı ay
önce Harem-i Şerif'i ziyaret adı attında yaptığı kış-
kırtrna ile banş görüşmelerini dinamitleyen ve 400
kişinin ölümüne neden olan, yine Kasap Şaron de-
ğil mi?
Şimdi kimse çıkıp da, "oylann yüzde 62'sini
alan Şaron'un kazandığı seçime katlım oranının
yüzde 60'ta kaldığını, yani Şaron'un aslında tûm
seçmenlerin oylannınyüzde 33'ünü aldığını" söy-
Jeyerek mazeret aramasın!
Yapılan kamuoyu yoklamalan, bir yıl önce, yüz-
de 60 oranında bir çoğunlukla, banş görüşmele-
rini isteyen Israil halkının içinde artık bu görüşme-
lere sıcak bakanlann oranının yüzde 20'lere düş-
tüğünü gösteriyor.
Kimse bu yazıdan antisemit sonuçlar çıkarma-
ya kalkmasın! Çünkü Israil nüfusunun yüzde 12'si-
ni oluşturan Araplar da Ehud Barak için kıllannı kı-
pırdatmamışlar, sandık başına gitmemişlerdir. Çün-
kü onlar da Barak'ın verdiklerini yetersiz bulmuş-
lardı ve sonuçta Şaron'a iktidar yolunu açtılar.
•••
Barak'a karşı Şaron'a oy verenler, eski Başba-
kan'ın karşılıksız fazla ödün verdiğini, birsonuç da
elde edemediğini söylüyorfar. Belki de olaya baş-
ka açıdan bakıp seçimin galibinden çok mağlu-
bu üzerinde durmak yerinde olur.
Unutmayalım ki Şimon Peres, "Eğerbenaday
olsaydım kazanırdım" diyor ve gözlemciler de, o
kadar kesin konuşmasalar biie, Peres'in Barak'tan
çok daha fazla oy alabileceği görüşünde birteşi-
yorlar.
Burada da devreye, Filistin'e bugün sahip o(du-
ğuna eşit miktarda birtoprak daha bırakmaya ha-
zır olan, Yahudi yeriesim bölgelerini olduğu gibi,
Kudüs'ü bile belirti sınırfar içinde tartışmaya hazır
olan Barak'ın barış görüşmelerinde karşıdan al-
dığı yanrtlar giriyor.
Yaser Arafat acaba, bu denli esnek davranan
Barak'a biraz daha olumlu ve yapıcı yaklaşamaz
mıydı?
Soru belki teorik olarak doğrudur ama Ortado-
ğu'nun yapısı ve anlaşmazlığın taraflannın taban-
lannın katılığı göz önünde bulundurulunca, pra-
tikte fazla bir anlam taşımaz.
Yaser Arafat'ın da manevra alanını sınırlayan bir
tabanı var. Nitekim daha görüşmelersırasında, Ara-
fat'ın kimi ödünleri veremeyecegi belli olmuştu.
Kısacası, Barak banş görüşmelerinde verrneye
hazır olduklanna karşılık hiçbir şey alamayacak
duruma düştüğü için yenildi. Ama aslında Ba-
rak'ın olduğu gibi, Arafat'ın da işi zordu.
Çünkü, her iki tarafın da ardında tabanda, katı
tutumlar egemendi.
Bundan sonra banşa ulaşmak daha da zor ola-
cak; gerginliklerin, çatışmalann, hatta belki sava-
şın bedelini yine halklar ödeyecekter.
Ama acaba o halklar banşı gerçekten ve içten-
likle istiyorfar mıydı?
DÖZELTME: Dünkü, Islam Çupt ile ilgili yazıda, Ter-
cüman dönemi antatılırken yanlıslıkla Necmi Tanyolaç'ın
yerine Namık Sevik yazılmış; bu yüzden hem okurianm-
dan hem de böyle bı'r yanlıştan afınmayacağını bildiğim
dostum Necmi Tanyolaç'tan özür dilerim. A.S.
Sümerbank sorusturması
Muhittin Fisunoğlu
DGM'de ifade verdi
Istanbul Haber Ser-
visi - Sümerbank'ta ve-
rilen usulsüz kredilerle
ilgili olarak hakkında
ek soruşturma başlatı-
lan, bankanın eski yö-
netim kurulu üyesi ve
eski Kara Kuv-
vetleri Komu-
taru Muhittin
Fisunoğlu, Is-
tanbul
DGM'de ifade
verdi.
DGM'ye
dün saat 10.45
sıralannda ge-
len emekli orgeneral
Muhittin Fisunoğlu,
Sümerbank soruştur-
masun yürüten Cum-
huriyet Savcısı Ercan
Cengiz'in odasında
yaklaşık 1 saat kaldı.
Fisunoğlu, daha sonra
açıklama yapmadan
DGM 'den aynldı. Fisu-
noğlu'nun avukatı Nu-
rettin Sıldıroğiu, soruş-
turma kapsamında mü-
vekkilinin ek bilgisüıe
başvurulduğu-
nu söyledi.
Müvekkilinin
hukuki vecezai
sorumluluğu
olmadığı kana-
atinde olduğu-
nu belirten Nu-
rettin Sıldıroğ-
iu, "O yüzden
içimiz rahat" dedi.
Bankacılık Düzenle-
me ve Denetleme Ku-
rulu'nun ek suç duyu-
rusu üzerine Fisunoğlu
hakkında ek soruştur-
ma başlatılmıştı.
Diyarbakır'da bugün göreve başlayacak Emniyet Müdürü Çınar'ın ilk işi Okkan suikastı
^Hizbuflah öıgütü bibnedî9
Atflla Çınar, Okkan'ın yerine atanmaktan gurur duv duğunu söyledL (AA)
MEHMETFARAÇ
Malatya'dan Diyarbakır Emniyet
Müdürlüğü'ne vekâleten atanan
Atilla Çınar, "Hizbullah bitti demek
gaflcttir" dedi. Gaffar Okkan su-
ikastım "çok ciddi ve çok bü>ük bir
eylem" olarak niteleyen Çınar, bu-
gün göreve başlayacağını ve suikast
olayını ele alacağını söyledi. Çuıar,
olayın ardında Hizbullah'm olup ol-
madığı sorusuna, "Görmeden, in-
ceiemeden söylenecek her şey afaki
ohır" yanıtını verdi.
Antalya ve Istanbul 'da terörle mü-
cadelede, Diyarbakır'da da öze] ha-
rekâtta görev yapan Atilla Çınar, 15
yıldır terörle mücadelenin içinde.
Diyarbakir ve çevresini tanıyor. Bu
deneyimi nedeniyle Içişleri Bakaru
Sadettin Tantan tarafından Diyar-
bakır Emniyet Müdürlüğü'ne ata-
nan Çınar, bugün Diyarbakır'da gö-
reve başlayacak.
Cumhuriyet'in, Hizbullah ve Ok-
kan suikastıyla ilgili sorulannı ya-
nıtlayan Atilla Çuıar, Hûseyin VeB-
oğlu'nun öldürüldüğü "Beykoz"
operasyonunu koordine edenlerden.
Operasyon öncesi Gaffar Okkan'la
görüş ahşverişüıde bulunduğunu
belirten Çınar, "Diyarbalar'la pas-
laşmalanmız çok yoğundu. Görüş
alışverişinde buhınuyorduk. Bu obry-
da koordinasyon süreldi yapılagel-
miştir. Daha öncede örgütieUgili bir
sene boyuncaoperasyonlaryapünuş-
ü" dedi.
Beykoz'daki bu operasyonun ar-
dmdan Malatya'ya atanan Çınar,
burada da 20 yıldır faaliyet gösteren
Malatyalılar Grubu'nun silahlı ka-
naduıı ortaya çıkardı. "Şafak-Deği-
şün" olarak adlandınlan grubun si-
yasi lideri Zekeriya Şengöz ile dini
lideri Ramazan Kayan'ın da arala-
nnda bulunduğu 26 kişiyi çeşitli si-
lahlarla birlikte ele geçiren Çuıar,
grubu Afganistan'daki "TaJet>an"a
benzetmişti.
Çuıar'uı bu operasyonunun ardın-
dan yurt genelinde Şafak-Değişim'e
yönelik çalışmalarda 309 kişi yaka-
İannuştı. Çınarbu konuda, "BU^TI-
bu herkes silahsızbir yapılanma ola-
rak biliyordu. Ancak ne olduklan
ortaya çıkti. Liderieri ve militanlan
içeride. Malatja"dayeni bir yapılan-
malan yok" dedi.
Çınar, Hizbullah'la büyük birmü-
cadeleye giren GafTar Okkan'ın ye-
rine atanmasını, "şeref duyulan bir
görev" olarak niteledi.
Hizbullah'ı "yurtdışı bağlanOlan
olan, eğhım almış, donatünuş bir ör-
güt" diye tanımlayan Atilla Çınar,
örgüte yönelik yurt genelinde yapı-
lan operasyonlan ve alınan sonuçla-
n değerlendirirken de şöyle konuştu:
"Hizbullah biter mi?.. Hiçbir te-
rör örgütü kolay kolay bitmez. Ya-
ni hiçbir kimse de 'bitti' diyemez.
'Hizbullah bitti' demek isegaflettir.
Zaten örgüt bittiğinde kendini his-
settirir."
Gençler oluşturdukları örgütlenmelerle sorunlara çözüm üretmeyi amaçlıyor
GericüiğekarşıgüçbirttğiIstanbul Haber Servisi -
Gençler, son yıllarda oluştur-
duklan örgütlenmelerle kendi-
lerinin ve Türkiye'nin sorunla-
nna çözüm üretmeyi amaçlıyor.
Atatürkçü Düşünce Kulüpleri
Federasyonu (ADKF), Ulusal
Gençlik Birliği (UGB) ve Sos-
yalist flrtidar Partili (SÎP) öğ-
renciler, bu örgütlenmenin ba-
şını çekiyorlar.
Üniversitelerde kurulan Ata-
türkçü Düşünce Kulüpleri'nin
oluşturduğu ADKF'nin doğuş
sürecini anlatan tstanbul Üni-
versitesi öğrencileri Ali Şahin,
Utku Umut \ e Erkin Yurdakui,
siyasetin gençliğe ihtiyacı ol-
duğunu görerek böyle bir olu-
şuma gerek duyduklannı belir-
tiyorlar. ADKF Başkanı Ali Şa-
hin, kendilerinin laik. demok-
ratik. bağımsız bir Türkiye için
bir araya geldiklerini ifade edi-
yor. Utku Umut da üniversite
gençliğinin ülkesine karşı so-
rumlu olduğunu. üniversite
gençliğinin ve genelde gençli-
ğin sorunlarınuı, Türkiye'nin
sorunlanndan ayn düşünüle-
meyeceğini belirtiyor.
'Orgfittenme zorunlu*
Erkin Yurdakul ise her türlü
devrimci, ilerici, bağımsızlıkçı
örgütlenmeyle birlikte çalışmak
istediklerinin altıru çiziyor.
Ulusal Gençlik Birliği adına
görüşlerini açıklayan Serkan
Koç ve Gürol ZejTek de Türki-
ye'nin içinde bulunduğu ba-
ğımsızlık ve gericilik gibi so-
runlann, gençliğin örgütlenme-
sini zorunlu kıldığını söylüyor-
lar. UGB'den Gürol Zeyrek de
gençliğin her zaman ilerici bir
rol oynadığını ifade etti.
Üniversitelerde örgütlenen
SlP'li öğrenciler adına konuşan
1Ü öğrencisi Erkan İBaş ve Yıl-
dız Teknik Üniversitesi öğren-
cisi Muzaffer Tekin. gericiliğin
ve emperyalizmin somut olarak
yaşandığını, kendi örgütlenme-
lerinin de bunlara karşı olduğu-
nu belirtiyorlar.
İSTANBUL
Eımıiyefte
bomba
kazası
tstanbul Haber Servisi
-Vatan Caddesı'ndeki Is-
tanbul Emniyet Müdür-
lüğu C Blok'unda bulu-
nan Bomba Imha Büro
Amiriiği'nde meydana
gelen patlamada 1 'i ağır
3 bomba uzmanı polis
yaralandı.
Terörle Mücadele Şu-
be Müdürlüğü ile Istih-
barat Şube Müdürlü-
ğü 'nün bulunduğu C
Blok'un 3. katında saat
14.10'da patlama oldu.
Bomba Imha Buro-
su'nun bulunduğu katta
meydana gelen patlama-
da Nihat Imdat Mem-
duh Pölün ve HabipŞim-
şek adlı bomba uzmanı
polisler yaralandı. Im-
dat'm 3 parmağınm kop-
tuğu, yüzünden yarala-
nan Şimşek'in ise duru-
munun ciddi olduğu öğ-
renildi. Istanbul'da 1992
yılından bu yana bomba
imhası sırasında meyda-
na gelen patlamalarda 5
polis şehit oldu, 27'si po-
lis 28 kişi de yaralandı.
IĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇAL1ŞLAR
Diyarbakır'da operasyon
Kontrolden kaçan bir
kişi gözaltına alındı
DtYARBAKIR
(CumhuriyetBürosu) -
Diyarbakır Emniyet
Müdürü Gaffar Ok-
kan ve 5 arkadaşımn
şehit edildiği Sezai
Karakoç Bulvan'nda
polisin kimlik kontro-
lünden kaçan bir kişi
düzenlenen operas-
yonla yakalandı.
Şehitlik semti Sezai
Karakoç Bulvan'nda
dün öğle saatlerinde
arama yapan güvenlik
güçleri, şüpheli gör-
dükleri bir kişiyi dur-
5 NO'İU DCM
durarak kimlik sordu-
lar. Kimlik gösterme-
den olay yerinden kaç-
maya çabşan bu kişiyi
polis havaya uyan ate-
şi acmasına karşın dur-
duramadı.
Güvenlik güçleri,
Hizbullahçı olduğun-
dan kuşkulanılan bu
kişiyi Şehitlik Mahal-
lesi'nde bir binada
kıstırdı. Binanın kö-
mürlüğünde gizlenen
bu kişiyi gaz bombası
kullanıİarak etkisiz ha-
le getirdi.
İstanbul'daki Hizbullah
davalan birleştirildi
Istanbul Haber Ser-
visi - Hizbullah terör
örgütünün askeri kanat
sorumlusu Haalnan'-
ın da aralarında bulun-
duğu 11 sanıklı dava
dosyası ile Adana,
Mersin ve Tarsus'ta
21, tstanbul'da da 12
adam öldürme ve ka-
çrrma eyleminden so-
rumlu tutulan Mehmet
Emin Ekka ve diğer 4
sanığın yargılandığı
dava dosyalan birleşti-
rildi. Istanbul 5 No'lu
DGM'deki duruşma-
da, örgüt tarafından
kaçınlarak öldürüldü-
ğü iddia edilen Cihan-
gir Gaffari Negis' in ni-
kâhsız olarak birlikte
yaşadığı Ash Gür ile
aynı şekilde öldürülen
Ismail Aksoy'un kar-
deşi Muhammet Vûsuf
Aksoy müşteki olarak
dinlendi.
Anayasa Mahkemesi affı ele aldı
12 başvuru görüşülecek
ANKARA (AA) -
Anayasa Mahkemesi,
şartla salıverme ve ce-
zalann ertelenmesine
ilişkin yasanın kapsam
dışında bıraktığı bazı
maddelerin iptali iste-
miyle yerel mahkeme-
lerden gelen başvuru-
lardan 12'sinin daha
esasına geçilmesıne
karar verirken 4'ünü
dosyadaki eksiklik ne-
deniyle iade etti.
Esastan görüşülme-
sine karar verilen mad-
deler arasında Türk
Ceza Kanunu'nun
"memurun, sanığın
cürmünü söyletmek
için işkence ve kötû
muamele yapmasuu"
düzenleyen 243'üncü
maddesi de bulunuyor.
oralcalislar@yahoo.com
Nakşibendi Şeyhi Prof. Dr. Esad Co-
şan'ın ölümü ve bu ölümün arkasından
yaşadıklanmız, din-siyaset ilişkilerini
yeniden tartışmamızı ve hayallerden
vazgeçmemizi gerektiriyor. Şu bir ger-
çek ki din, Türk siyasi yaşamının hâlâ
en önemli unsurlanndan birisi. Esad
Coşan'ın kim olduğunu bilmeyen var-
sa şu son birkaç gündüryapılan yayın-
larla öğrendi.
Esad Coşan, Iskenderpaşa cema-
atinin etkili önderi Şeyh Mehmet Za-
hit Kotku'nun damadıdır. 0 ölünce o-
nun yerine geçti. Zahit Kotku ise siya-
si Islamın ülkemızdeki en önemli ismi
Profesör Necmettin Erbakan'ın şey-
hidir. Erbakan'ın, siyasete ondan izin
alarak girdiğini bilmeyen yoktur. Zaten
Erbakan da inkâr etmez. Turgut Özal
da Nakşidir ve Iskenderpaşa cemaati-
ne bağlıdır.
Şimdi, bir günde çıkan Bakanlar Ku-
ruJu karanna şaşınp kalanlar var. Öfke
ve tepki gösterenler var. "Nasıl oluyor
da bir cemaat lideri özel bir karaha
Süleymaniye Camii'ninbahçesinegö-
mülebiliyor" sorusu kafalan meşgul
ediyor. Bir kere önce bu konunun ya-
kın tarihfni incelemekte yarar olduğu
'Sen AJkşemsettin'sen Ben de Fatih'im'
inancındayım.
12 Eylül 1980 askeri müdahalesinin
hemen ardından yaşamını yitiren Şeyh
Mehmet Zahit Kotku, Kasım 1980 ta-
rihinde askeri yönetim tarafından Sü-
leymaniye Camii'nin bahçesine gö-
müldü. Ardından Turgut Özal'ın anne-
si de aynı yere gömüldü. Onu ÖzaJla-
nn kardeşi Yusuf Bozkurt Özal'ın ay-
nı yere gömülmesı ızledi. Şimdi de
Prof. Esad Coşan ve damadı aynı ye-
re gömülüyorlar.
Prof. Esad Coşan'a bu kadar ilgi ne-
reden geliyor? Bildiğimiz kadanyla Co-
şan, 28 Şubat'tan sonra yurtdışına git-
meyi tercih eden Fethullah Güien gi-
bi cemaat liderlerinden bırisıydi. Hak-
kında TCK'nin 312. maddesinden da-
va açıldığı da söyleniyor. O zaman, bu
ilgi neden?
Burada birçok neden öne sürülebi-
lir: 1. Esad Coşan, Erbakan'a karşıydı
ve bu siyasi çizgiden kopmuş, hatta
onlara karşı bir siyasi hareket de yarat-
mak istemişti. Bu girişiminde başanlı
olamadı. Erbakan'ın ona karşı el altın-
dan yürüttüğü tecrit etme siyaseti so-
nucunda, cemaatini büyük ölçüde yi-
tirmişti. Erbakan, itaat etmesini iste-
yen Coşan'a, "Sen Akşemsettm'sen,
ben de FatihVm'' demişti. Yani, benim
dediğim olur karşılığını vermişti. Co-
şan'a gösterilen ilginin arkasında bu
aynşmanın etkili olduğu söylenebilir.
2. Ikinci neden ise bugün siyasi ya-
şamdaki Nakşibendi ağırlığıdır. Sağ-
daki birçok partj içinde Nakşibendi ce-
maatine baglı olduğu bilinen çok sayı-
da milletvekili yer alıyor. Bu milletvekil-
leri ANAP, DYP ve FP gibi partiler için-
de çok etkili konumlara sahipler. On-
lann gayretleriyle bu karann aJınması
sağlanmış olabilir.
3. Üçüncü neden ise 28 Şubat'tan
bu yana süren, laiklik-irtica kamplaş-
masında hükümetle ordu arasındaki
yaklaşım farkıdır. Hükümet, bu konu-
da daha yumuşak ve gerilimi düşüren
bir yolu tercih ediyor. Asker, daha ra-
dikal. Hükümet, Islamın siyasi yaşam
içindeki ağırlığını görerek ve ona uygun
bir yol çiziyor. Coşan'ın Süleymaniye
Camii'ne gömülmesi de Islama kesim-
le hükümet arasında bir yumuşama
çabası olarak kabul edilebilir.
•••
Bütün bu manzaranın ışığında bir
durum saptaması yapabiliriz. Bir kısım
laik kesim, ortaya çıkan tablodan ra-
hatsızlığını dile getiriyor. Bazı kişilere
ayncalık tanınmasını eleştiriyor. Dinin
siyaset üzerinde etkinliğini görerek öf-
keye kapılıyor. Hatta, askeriu bu konu-
ya da müdahale etmesini isteyenler bi-
le çıkıyor.
Türkiye, laikliği resmen kabul etmiş
bir ülke. Bu nedenle laik bir ülkede
bunlar nasıl oluyor sorusu gündeme
geliyor. Ancak, kabul etmek gerekir ki..
Türkiye'deki laiklik kendine özgü. Bu
ülkede Islam, devlet yaşamının herza-
man içinde değil mi? Din dersterinin li-
selerde zorunlu olduğu, -üstelik de bu
derslerde Sünni-Hanefi Islamın propa-
gandası yapılıyor- hangi laik ülke var-
dır? 85 bin din görevfisinehangi laik ül-
kenin hazinesinden maaş ödeniyor?
Türkiye'de din devlet ilişkisi, herdö-
nemde bir siyasi sömürü aracı olarak
kullanıldı. Laiklerin bir kesiminin, "Biz
dinisizden daha iyi uyguluyonız" diye-
bildiği bir ülkedeyaşıyoruz. Erbakan'ın
Coşan'a söytediği, Akşemsettin, Fatih
benzetmesi bir geleneği dile getiriyor.
Bu ülkede dinin her zaman bir önemi
vardır. Din adamlannın da. Ancak ka-
ran iktidan elinde tutanlar verir. Din
adamı, sonunda, siyaset kurumunun
bir parçasıdır, gerektiğinde onlara baş-
vurulur. Fatih, Akşemsettin'den fetva
aJır, Erbakan şeyhinden izin ister, 12
Eylülcüler solun önünü kesmek için
şeyhtere, din dersterine yol verir.
Esad Coşan'ın Sydney'den Süley-
maniye Camii'ne yolculuğu da bu ger-
çek içinde bir yere oturuyor. Bir anlam
kazanıyor.
Nofc Cumhurbaşkanı Sezer, Coşan
ve damadının Süleymaniye Camii bah-
çesine gömülme kararnamesini red-
dederek bir kez daha hukukun üstün-
lüğünü sağladı. Bu yazıda vurguladığt-
mız gerçekfer açısından ise degişen bir
şey yok.