25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9ŞUBAT2001CUMA HABERLER DUNYADA BUGUN ALt StRMEN Halklar Hep Barış Isterfer mi? Ne kadar çok önyargımız, kalıplaşmış sözteri- miz ve aslı astan olmayan sloganımız var. Düşünceyi slogan üstüne bina eden kafa yapı- sı, saplanıp kaldığı yanlışı, doğru sanıyor veonun çevresinde ömür tüketiyor. Banş konusunda da öyle. "Banş özlemi insan- lık kadar eskidir" derken insanlığın ilk adımlannın ihkak-ı hakk dönemi olduğunu, tarihin, çok uzun bir süre güçlünün egemenliğinin öyküsünü yaz- dığını, ilk çağlarda değil, yalnız yüz etti yıl öncesi- ne kadar fetihlerin büyük tarihi zaferter olarak al- gılandığını unuturuz. Şimdi bu sözlerime karşılık kimileri çıkıp, Tabii ama onlar egemenlerin işi, aslında halklar hep banşı isterier" diyebilir. Acaba gerçekten öyle midir dersiniz? Halklar hep banşı istemişlerse tarihte, nasıl oldu da 1. Dünya Savaşı'nın büyük acılannı yaşadıktan sonra, Alman halkı, kendilerini yeni çatışmalara sü- rükleyeceğini açıklamış, meczup savaş tannsı Adolph Hitter'in peşinden kuzu kuzu grtti? Öyle anlaşılıyor ki, halklar savaşın acılannı ya- şayıp hep banştan söz etseler bile, onu pek iç- tenlikle istemiyoriar, ya da banş isteğinin gerçek anlamını kavramıyoriar, savaş üretiyorlarya da hiç değilse banşa oy vermiyorlar. *•• Son Israil seçimleri de bu gerçegi kanıtlamıyor mu? Oaha ılımlı olan Ehud Barak'ı, seçim sandığın- da yerle bir edip yenilgiye uğratan "Lübnan Ka- sabı" ya da öbür lakabı ile "Buldozer" Ariel Şa- ron'un kanlı geçmişini bile bile ona oy verdi isra- il halkı. Çok uzağa gitmeye bile gerek yok; daha altı ay önce Harem-i Şerif'i ziyaret adı attında yaptığı kış- kırtrna ile banş görüşmelerini dinamitleyen ve 400 kişinin ölümüne neden olan, yine Kasap Şaron de- ğil mi? Şimdi kimse çıkıp da, "oylann yüzde 62'sini alan Şaron'un kazandığı seçime katlım oranının yüzde 60'ta kaldığını, yani Şaron'un aslında tûm seçmenlerin oylannınyüzde 33'ünü aldığını" söy- Jeyerek mazeret aramasın! Yapılan kamuoyu yoklamalan, bir yıl önce, yüz- de 60 oranında bir çoğunlukla, banş görüşmele- rini isteyen Israil halkının içinde artık bu görüşme- lere sıcak bakanlann oranının yüzde 20'lere düş- tüğünü gösteriyor. Kimse bu yazıdan antisemit sonuçlar çıkarma- ya kalkmasın! Çünkü Israil nüfusunun yüzde 12'si- ni oluşturan Araplar da Ehud Barak için kıllannı kı- pırdatmamışlar, sandık başına gitmemişlerdir. Çün- kü onlar da Barak'ın verdiklerini yetersiz bulmuş- lardı ve sonuçta Şaron'a iktidar yolunu açtılar. ••• Barak'a karşı Şaron'a oy verenler, eski Başba- kan'ın karşılıksız fazla ödün verdiğini, birsonuç da elde edemediğini söylüyorfar. Belki de olaya baş- ka açıdan bakıp seçimin galibinden çok mağlu- bu üzerinde durmak yerinde olur. Unutmayalım ki Şimon Peres, "Eğerbenaday olsaydım kazanırdım" diyor ve gözlemciler de, o kadar kesin konuşmasalar biie, Peres'in Barak'tan çok daha fazla oy alabileceği görüşünde birteşi- yorlar. Burada da devreye, Filistin'e bugün sahip o(du- ğuna eşit miktarda birtoprak daha bırakmaya ha- zır olan, Yahudi yeriesim bölgelerini olduğu gibi, Kudüs'ü bile belirti sınırfar içinde tartışmaya hazır olan Barak'ın barış görüşmelerinde karşıdan al- dığı yanrtlar giriyor. Yaser Arafat acaba, bu denli esnek davranan Barak'a biraz daha olumlu ve yapıcı yaklaşamaz mıydı? Soru belki teorik olarak doğrudur ama Ortado- ğu'nun yapısı ve anlaşmazlığın taraflannın taban- lannın katılığı göz önünde bulundurulunca, pra- tikte fazla bir anlam taşımaz. Yaser Arafat'ın da manevra alanını sınırlayan bir tabanı var. Nitekim daha görüşmelersırasında, Ara- fat'ın kimi ödünleri veremeyecegi belli olmuştu. Kısacası, Barak banş görüşmelerinde verrneye hazır olduklanna karşılık hiçbir şey alamayacak duruma düştüğü için yenildi. Ama aslında Ba- rak'ın olduğu gibi, Arafat'ın da işi zordu. Çünkü, her iki tarafın da ardında tabanda, katı tutumlar egemendi. Bundan sonra banşa ulaşmak daha da zor ola- cak; gerginliklerin, çatışmalann, hatta belki sava- şın bedelini yine halklar ödeyecekter. Ama acaba o halklar banşı gerçekten ve içten- likle istiyorfar mıydı? DÖZELTME: Dünkü, Islam Çupt ile ilgili yazıda, Ter- cüman dönemi antatılırken yanlıslıkla Necmi Tanyolaç'ın yerine Namık Sevik yazılmış; bu yüzden hem okurianm- dan hem de böyle bı'r yanlıştan afınmayacağını bildiğim dostum Necmi Tanyolaç'tan özür dilerim. A.S. Sümerbank sorusturması Muhittin Fisunoğlu DGM'de ifade verdi Istanbul Haber Ser- visi - Sümerbank'ta ve- rilen usulsüz kredilerle ilgili olarak hakkında ek soruşturma başlatı- lan, bankanın eski yö- netim kurulu üyesi ve eski Kara Kuv- vetleri Komu- taru Muhittin Fisunoğlu, Is- tanbul DGM'de ifade verdi. DGM'ye dün saat 10.45 sıralannda ge- len emekli orgeneral Muhittin Fisunoğlu, Sümerbank soruştur- masun yürüten Cum- huriyet Savcısı Ercan Cengiz'in odasında yaklaşık 1 saat kaldı. Fisunoğlu, daha sonra açıklama yapmadan DGM 'den aynldı. Fisu- noğlu'nun avukatı Nu- rettin Sıldıroğiu, soruş- turma kapsamında mü- vekkilinin ek bilgisüıe başvurulduğu- nu söyledi. Müvekkilinin hukuki vecezai sorumluluğu olmadığı kana- atinde olduğu- nu belirten Nu- rettin Sıldıroğ- iu, "O yüzden içimiz rahat" dedi. Bankacılık Düzenle- me ve Denetleme Ku- rulu'nun ek suç duyu- rusu üzerine Fisunoğlu hakkında ek soruştur- ma başlatılmıştı. Diyarbakır'da bugün göreve başlayacak Emniyet Müdürü Çınar'ın ilk işi Okkan suikastı ^Hizbuflah öıgütü bibnedî9 Atflla Çınar, Okkan'ın yerine atanmaktan gurur duv duğunu söyledL (AA) MEHMETFARAÇ Malatya'dan Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'ne vekâleten atanan Atilla Çınar, "Hizbullah bitti demek gaflcttir" dedi. Gaffar Okkan su- ikastım "çok ciddi ve çok bü>ük bir eylem" olarak niteleyen Çınar, bu- gün göreve başlayacağını ve suikast olayını ele alacağını söyledi. Çuıar, olayın ardında Hizbullah'm olup ol- madığı sorusuna, "Görmeden, in- ceiemeden söylenecek her şey afaki ohır" yanıtını verdi. Antalya ve Istanbul 'da terörle mü- cadelede, Diyarbakır'da da öze] ha- rekâtta görev yapan Atilla Çınar, 15 yıldır terörle mücadelenin içinde. Diyarbakir ve çevresini tanıyor. Bu deneyimi nedeniyle Içişleri Bakaru Sadettin Tantan tarafından Diyar- bakır Emniyet Müdürlüğü'ne ata- nan Çınar, bugün Diyarbakır'da gö- reve başlayacak. Cumhuriyet'in, Hizbullah ve Ok- kan suikastıyla ilgili sorulannı ya- nıtlayan Atilla Çuıar, Hûseyin VeB- oğlu'nun öldürüldüğü "Beykoz" operasyonunu koordine edenlerden. Operasyon öncesi Gaffar Okkan'la görüş ahşverişüıde bulunduğunu belirten Çınar, "Diyarbalar'la pas- laşmalanmız çok yoğundu. Görüş alışverişinde buhınuyorduk. Bu obry- da koordinasyon süreldi yapılagel- miştir. Daha öncede örgütieUgili bir sene boyuncaoperasyonlaryapünuş- ü" dedi. Beykoz'daki bu operasyonun ar- dmdan Malatya'ya atanan Çınar, burada da 20 yıldır faaliyet gösteren Malatyalılar Grubu'nun silahlı ka- naduıı ortaya çıkardı. "Şafak-Deği- şün" olarak adlandınlan grubun si- yasi lideri Zekeriya Şengöz ile dini lideri Ramazan Kayan'ın da arala- nnda bulunduğu 26 kişiyi çeşitli si- lahlarla birlikte ele geçiren Çuıar, grubu Afganistan'daki "TaJet>an"a benzetmişti. Çuıar'uı bu operasyonunun ardın- dan yurt genelinde Şafak-Değişim'e yönelik çalışmalarda 309 kişi yaka- İannuştı. Çınarbu konuda, "BU^TI- bu herkes silahsızbir yapılanma ola- rak biliyordu. Ancak ne olduklan ortaya çıkti. Liderieri ve militanlan içeride. Malatja"dayeni bir yapılan- malan yok" dedi. Çınar, Hizbullah'la büyük birmü- cadeleye giren GafTar Okkan'ın ye- rine atanmasını, "şeref duyulan bir görev" olarak niteledi. Hizbullah'ı "yurtdışı bağlanOlan olan, eğhım almış, donatünuş bir ör- güt" diye tanımlayan Atilla Çınar, örgüte yönelik yurt genelinde yapı- lan operasyonlan ve alınan sonuçla- n değerlendirirken de şöyle konuştu: "Hizbullah biter mi?.. Hiçbir te- rör örgütü kolay kolay bitmez. Ya- ni hiçbir kimse de 'bitti' diyemez. 'Hizbullah bitti' demek isegaflettir. Zaten örgüt bittiğinde kendini his- settirir." Gençler oluşturdukları örgütlenmelerle sorunlara çözüm üretmeyi amaçlıyor GericüiğekarşıgüçbirttğiIstanbul Haber Servisi - Gençler, son yıllarda oluştur- duklan örgütlenmelerle kendi- lerinin ve Türkiye'nin sorunla- nna çözüm üretmeyi amaçlıyor. Atatürkçü Düşünce Kulüpleri Federasyonu (ADKF), Ulusal Gençlik Birliği (UGB) ve Sos- yalist flrtidar Partili (SÎP) öğ- renciler, bu örgütlenmenin ba- şını çekiyorlar. Üniversitelerde kurulan Ata- türkçü Düşünce Kulüpleri'nin oluşturduğu ADKF'nin doğuş sürecini anlatan tstanbul Üni- versitesi öğrencileri Ali Şahin, Utku Umut \ e Erkin Yurdakui, siyasetin gençliğe ihtiyacı ol- duğunu görerek böyle bir olu- şuma gerek duyduklannı belir- tiyorlar. ADKF Başkanı Ali Şa- hin, kendilerinin laik. demok- ratik. bağımsız bir Türkiye için bir araya geldiklerini ifade edi- yor. Utku Umut da üniversite gençliğinin ülkesine karşı so- rumlu olduğunu. üniversite gençliğinin ve genelde gençli- ğin sorunlarınuı, Türkiye'nin sorunlanndan ayn düşünüle- meyeceğini belirtiyor. 'Orgfittenme zorunlu* Erkin Yurdakul ise her türlü devrimci, ilerici, bağımsızlıkçı örgütlenmeyle birlikte çalışmak istediklerinin altıru çiziyor. Ulusal Gençlik Birliği adına görüşlerini açıklayan Serkan Koç ve Gürol ZejTek de Türki- ye'nin içinde bulunduğu ba- ğımsızlık ve gericilik gibi so- runlann, gençliğin örgütlenme- sini zorunlu kıldığını söylüyor- lar. UGB'den Gürol Zeyrek de gençliğin her zaman ilerici bir rol oynadığını ifade etti. Üniversitelerde örgütlenen SlP'li öğrenciler adına konuşan 1Ü öğrencisi Erkan İBaş ve Yıl- dız Teknik Üniversitesi öğren- cisi Muzaffer Tekin. gericiliğin ve emperyalizmin somut olarak yaşandığını, kendi örgütlenme- lerinin de bunlara karşı olduğu- nu belirtiyorlar. İSTANBUL Eımıiyefte bomba kazası tstanbul Haber Servisi -Vatan Caddesı'ndeki Is- tanbul Emniyet Müdür- lüğu C Blok'unda bulu- nan Bomba Imha Büro Amiriiği'nde meydana gelen patlamada 1 'i ağır 3 bomba uzmanı polis yaralandı. Terörle Mücadele Şu- be Müdürlüğü ile Istih- barat Şube Müdürlü- ğü 'nün bulunduğu C Blok'un 3. katında saat 14.10'da patlama oldu. Bomba Imha Buro- su'nun bulunduğu katta meydana gelen patlama- da Nihat Imdat Mem- duh Pölün ve HabipŞim- şek adlı bomba uzmanı polisler yaralandı. Im- dat'm 3 parmağınm kop- tuğu, yüzünden yarala- nan Şimşek'in ise duru- munun ciddi olduğu öğ- renildi. Istanbul'da 1992 yılından bu yana bomba imhası sırasında meyda- na gelen patlamalarda 5 polis şehit oldu, 27'si po- lis 28 kişi de yaralandı. IĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN SlFIR NOKTASI /ORAL ÇAL1ŞLAR Diyarbakır'da operasyon Kontrolden kaçan bir kişi gözaltına alındı DtYARBAKIR (CumhuriyetBürosu) - Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Ok- kan ve 5 arkadaşımn şehit edildiği Sezai Karakoç Bulvan'nda polisin kimlik kontro- lünden kaçan bir kişi düzenlenen operas- yonla yakalandı. Şehitlik semti Sezai Karakoç Bulvan'nda dün öğle saatlerinde arama yapan güvenlik güçleri, şüpheli gör- dükleri bir kişiyi dur- 5 NO'İU DCM durarak kimlik sordu- lar. Kimlik gösterme- den olay yerinden kaç- maya çabşan bu kişiyi polis havaya uyan ate- şi acmasına karşın dur- duramadı. Güvenlik güçleri, Hizbullahçı olduğun- dan kuşkulanılan bu kişiyi Şehitlik Mahal- lesi'nde bir binada kıstırdı. Binanın kö- mürlüğünde gizlenen bu kişiyi gaz bombası kullanıİarak etkisiz ha- le getirdi. İstanbul'daki Hizbullah davalan birleştirildi Istanbul Haber Ser- visi - Hizbullah terör örgütünün askeri kanat sorumlusu Haalnan'- ın da aralarında bulun- duğu 11 sanıklı dava dosyası ile Adana, Mersin ve Tarsus'ta 21, tstanbul'da da 12 adam öldürme ve ka- çrrma eyleminden so- rumlu tutulan Mehmet Emin Ekka ve diğer 4 sanığın yargılandığı dava dosyalan birleşti- rildi. Istanbul 5 No'lu DGM'deki duruşma- da, örgüt tarafından kaçınlarak öldürüldü- ğü iddia edilen Cihan- gir Gaffari Negis' in ni- kâhsız olarak birlikte yaşadığı Ash Gür ile aynı şekilde öldürülen Ismail Aksoy'un kar- deşi Muhammet Vûsuf Aksoy müşteki olarak dinlendi. Anayasa Mahkemesi affı ele aldı 12 başvuru görüşülecek ANKARA (AA) - Anayasa Mahkemesi, şartla salıverme ve ce- zalann ertelenmesine ilişkin yasanın kapsam dışında bıraktığı bazı maddelerin iptali iste- miyle yerel mahkeme- lerden gelen başvuru- lardan 12'sinin daha esasına geçilmesıne karar verirken 4'ünü dosyadaki eksiklik ne- deniyle iade etti. Esastan görüşülme- sine karar verilen mad- deler arasında Türk Ceza Kanunu'nun "memurun, sanığın cürmünü söyletmek için işkence ve kötû muamele yapmasuu" düzenleyen 243'üncü maddesi de bulunuyor. [email protected] Nakşibendi Şeyhi Prof. Dr. Esad Co- şan'ın ölümü ve bu ölümün arkasından yaşadıklanmız, din-siyaset ilişkilerini yeniden tartışmamızı ve hayallerden vazgeçmemizi gerektiriyor. Şu bir ger- çek ki din, Türk siyasi yaşamının hâlâ en önemli unsurlanndan birisi. Esad Coşan'ın kim olduğunu bilmeyen var- sa şu son birkaç gündüryapılan yayın- larla öğrendi. Esad Coşan, Iskenderpaşa cema- atinin etkili önderi Şeyh Mehmet Za- hit Kotku'nun damadıdır. 0 ölünce o- nun yerine geçti. Zahit Kotku ise siya- si Islamın ülkemızdeki en önemli ismi Profesör Necmettin Erbakan'ın şey- hidir. Erbakan'ın, siyasete ondan izin alarak girdiğini bilmeyen yoktur. Zaten Erbakan da inkâr etmez. Turgut Özal da Nakşidir ve Iskenderpaşa cemaati- ne bağlıdır. Şimdi, bir günde çıkan Bakanlar Ku- ruJu karanna şaşınp kalanlar var. Öfke ve tepki gösterenler var. "Nasıl oluyor da bir cemaat lideri özel bir karaha Süleymaniye Camii'ninbahçesinegö- mülebiliyor" sorusu kafalan meşgul ediyor. Bir kere önce bu konunun ya- kın tarihfni incelemekte yarar olduğu 'Sen AJkşemsettin'sen Ben de Fatih'im' inancındayım. 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinin hemen ardından yaşamını yitiren Şeyh Mehmet Zahit Kotku, Kasım 1980 ta- rihinde askeri yönetim tarafından Sü- leymaniye Camii'nin bahçesine gö- müldü. Ardından Turgut Özal'ın anne- si de aynı yere gömüldü. Onu ÖzaJla- nn kardeşi Yusuf Bozkurt Özal'ın ay- nı yere gömülmesı ızledi. Şimdi de Prof. Esad Coşan ve damadı aynı ye- re gömülüyorlar. Prof. Esad Coşan'a bu kadar ilgi ne- reden geliyor? Bildiğimiz kadanyla Co- şan, 28 Şubat'tan sonra yurtdışına git- meyi tercih eden Fethullah Güien gi- bi cemaat liderlerinden bırisıydi. Hak- kında TCK'nin 312. maddesinden da- va açıldığı da söyleniyor. O zaman, bu ilgi neden? Burada birçok neden öne sürülebi- lir: 1. Esad Coşan, Erbakan'a karşıydı ve bu siyasi çizgiden kopmuş, hatta onlara karşı bir siyasi hareket de yarat- mak istemişti. Bu girişiminde başanlı olamadı. Erbakan'ın ona karşı el altın- dan yürüttüğü tecrit etme siyaseti so- nucunda, cemaatini büyük ölçüde yi- tirmişti. Erbakan, itaat etmesini iste- yen Coşan'a, "Sen Akşemsettm'sen, ben de FatihVm'' demişti. Yani, benim dediğim olur karşılığını vermişti. Co- şan'a gösterilen ilginin arkasında bu aynşmanın etkili olduğu söylenebilir. 2. Ikinci neden ise bugün siyasi ya- şamdaki Nakşibendi ağırlığıdır. Sağ- daki birçok partj içinde Nakşibendi ce- maatine baglı olduğu bilinen çok sayı- da milletvekili yer alıyor. Bu milletvekil- leri ANAP, DYP ve FP gibi partiler için- de çok etkili konumlara sahipler. On- lann gayretleriyle bu karann aJınması sağlanmış olabilir. 3. Üçüncü neden ise 28 Şubat'tan bu yana süren, laiklik-irtica kamplaş- masında hükümetle ordu arasındaki yaklaşım farkıdır. Hükümet, bu konu- da daha yumuşak ve gerilimi düşüren bir yolu tercih ediyor. Asker, daha ra- dikal. Hükümet, Islamın siyasi yaşam içindeki ağırlığını görerek ve ona uygun bir yol çiziyor. Coşan'ın Süleymaniye Camii'ne gömülmesi de Islama kesim- le hükümet arasında bir yumuşama çabası olarak kabul edilebilir. ••• Bütün bu manzaranın ışığında bir durum saptaması yapabiliriz. Bir kısım laik kesim, ortaya çıkan tablodan ra- hatsızlığını dile getiriyor. Bazı kişilere ayncalık tanınmasını eleştiriyor. Dinin siyaset üzerinde etkinliğini görerek öf- keye kapılıyor. Hatta, askeriu bu konu- ya da müdahale etmesini isteyenler bi- le çıkıyor. Türkiye, laikliği resmen kabul etmiş bir ülke. Bu nedenle laik bir ülkede bunlar nasıl oluyor sorusu gündeme geliyor. Ancak, kabul etmek gerekir ki.. Türkiye'deki laiklik kendine özgü. Bu ülkede Islam, devlet yaşamının herza- man içinde değil mi? Din dersterinin li- selerde zorunlu olduğu, -üstelik de bu derslerde Sünni-Hanefi Islamın propa- gandası yapılıyor- hangi laik ülke var- dır? 85 bin din görevfisinehangi laik ül- kenin hazinesinden maaş ödeniyor? Türkiye'de din devlet ilişkisi, herdö- nemde bir siyasi sömürü aracı olarak kullanıldı. Laiklerin bir kesiminin, "Biz dinisizden daha iyi uyguluyonız" diye- bildiği bir ülkedeyaşıyoruz. Erbakan'ın Coşan'a söytediği, Akşemsettin, Fatih benzetmesi bir geleneği dile getiriyor. Bu ülkede dinin her zaman bir önemi vardır. Din adamlannın da. Ancak ka- ran iktidan elinde tutanlar verir. Din adamı, sonunda, siyaset kurumunun bir parçasıdır, gerektiğinde onlara baş- vurulur. Fatih, Akşemsettin'den fetva aJır, Erbakan şeyhinden izin ister, 12 Eylülcüler solun önünü kesmek için şeyhtere, din dersterine yol verir. Esad Coşan'ın Sydney'den Süley- maniye Camii'ne yolculuğu da bu ger- çek içinde bir yere oturuyor. Bir anlam kazanıyor. Nofc Cumhurbaşkanı Sezer, Coşan ve damadının Süleymaniye Camii bah- çesine gömülme kararnamesini red- dederek bir kez daha hukukun üstün- lüğünü sağladı. Bu yazıda vurguladığt- mız gerçekfer açısından ise degişen bir şey yok.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle