Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 ŞUBAT 2001 PAZARTESİ
HABERLER
Gönen: Temyize
• ÇORUM(AA)-
Kızılay Genel Başkanı
Ertan Gönen, mahkeme
karan ile alınan
olağanüstü genel kurul
toplantısmm, eski
tüzükteki boşluklardan
kaynaklandığını
savunarak temyize
başvuracaklarını bıldirdi.
Gönen, Kızılay Çorum
Şubesi'nin kongresine
katılmak üzere geldiği
Çorum'da, 800
delegeden 40'ının
istedikleri zaman bir
araya gelerek kongre
karan alabileceğini
belirterek tüzüğün bu
maddesinin değişmesi
gerektiğini söyledi.
Turan Genç
Diyarbakıp'da
• DİYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu) -
Içişleri Bakanı Sadettin
Tantan'ın ardından
Emniyet Genel Müdürü
Turan Genç de Gaffar
Okkan ve 5 arkadaşına
yönelik suikastla ilgili
dün Diyarbakır'da
temaslarda bulundu.
Genç, OHAL Vâlisi
Gökhan Aydıner,
Diyarbakır Valisi Cemil
Serhadh ile görüştükten
sonra Siirt Cezaevi'nden
getirilen ve sorguya
ahnan Hizbullahçı
Mehmet Sabir
Özdemir'in sorgulandığı
Terörle Mücadele Şube v
Müdürlüğü'ne geçti.
YÖK16Şubat'ta
toplanacak
• ANKARAÇAA)-
Yüksek Öğretim
Kurumu (YÖK) Genel
Kurulu 16 Şubat Cuına
günü toplanacak.
Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer'in,
Üniversitelerarası Kurul
kontenjanından YÖK
üyeliklerine atadığı
profesörler Türkan
Saylan ile Alparslan
Işıkh'nın da katılacağı
toplantıda, Niğde
Üniversitesı'nin rektör
adaylan belirlenecek.
Toplu mezarlar
açılacak
• ERZURUM
(Cumhuriyet) - Atatürk
Universitesi, Erzurum
Valiliği ve Erzurum
Barosu'nca 'Ermeni
Mezalimini Araştırma
Komisyonu' kuruldu.
Komisyon, Fransız
hükümeti aleyhine dava
açmak için çalışmalara
başladı. Komisyonun,
mahkemeye delil olarak
toplu mezarlardan kemik
parçası alacağı öğrenildı.
Aşkale'ye bağlı Alaca
Köyü ve Dumlu'ya bağh
Yeşilyayla Köyü'nün de
aralannda bulunduğu
köylerde yapılacak olan
araştırmanın
önümüzdeki hafta
başlayacağı bildirildi.
TGC ödülleri
veriliyor
• Istanbul Haber Ser\isi
- Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti'nin(TGC)
"2000 Türkiye
Gazetecilik Başan
Ödülleri" bu akşam
19.30'da Atatürk Kültür
Merkezi'nde
düzenlenecek törenle
sahiplerine verilecek.
AKM Büyük Salon'da
gerçekleştirilecek törende
gazetemiz köşe yazan
Hikmet Çetinkaya. 'köşe
yazısf, Deniz Som.
'röportaj', Yurt Haberleri
Servisi Şefi Mehmet
Faraç, 'araştırma', Cüneyt
Muharremoğlu da 'iç
sayfa düzeni' dallannda
ödül alacaklar.
Kınkkale Universitesi Rektörü Prof. Durlu, kampustaki binaya taşındı
Rektöre şeriatçı tehdidiANKARA(ANKA)-Irticailemü- ^ Kınkkale Universitesi Rektörü Prof. Dr. Tahsin Nuri Durlu, dan 12profesör,6doçent, 17yardım-
cedele eden rektör,_evinden oldu Kı- a n t U a i k ç e v r e l e r c e hedef gösterilmesi ve aldığı yoğun tehditier c ı d
^ n t v e
??'araştırma görevlisı ol-
nkkale Unıversıtesı Rektoru Prof. Dr. , . , - , _. .. ,.,_. ,..;°,.., r . mak uzere 117 ogretım elemanının
TahsJnNuriDurhı, antilaıkçevrelerce nedenıyle 2 ev değıştırdıkten sonra rektorluk bınasına üniversitedenaynldığınıbildirenBos-
hedef gösterilmesi ve aldığı yoğun teh- ~" taşınmak zorunda kaldı. tancıoğlu, profesörlerin dokuzunun
ditler nedeniyle 2 ev değiştirdikten dele eden rektörlerin karşılaşabilece- batlı Hasan Caddesi 7'nci Sokak Öz emekli olduğunu, ikisinin istifa ettiği-
sonra rektörlük binasına taşınmak zo- ği sıkıntılan da gözler önüne serdi. Kı- Sümer Apartmanı'nda ikamet etti. ni, birinin de devamsızlık nedeniyle
runda kaldı. Milli Eğitim Bakam Me- nkkale Üniversitesi'nde gerici kadro- Durlu, 31 Temmuz 1998 ile 31 Tem- müstafi sayıldığını, doçentlerden dör-
tin Bostancıoğhı. Durlu'nun üniversi- laşmaya giden Rektör Prof. Dr. Beşir muz 1999 tarihleri arasında Ovacık dünün başka üniversitelere geçtiğini,
te içinde bölücülükyapmadığını, ken- Atalay'ın görevden alınmasının ardın- Mahallesi Hürriyet Caddesi'ndeki ev- ikisinin istifa ettigini, yardımcı doçent-
disinden önce kalan "çirkinizleri'' sil- dan rektörlük görevine başlayan Prof. de kaldı. Durlu, aldığı tehditlerin yo- lerin lO'unun istifa ettigini, dördünün
meye çahştığını söyledi. Dr. Tahsin Nuri Durlu'nun, bir yılbi- ğunlaşması üzerine, rektörlük binası- başka üniversitelere geçtiğini, birinin
Milh Eğitim Bakanı Metin Bostan- le evinde oturamadığı belirlendi. Ey- na taşındı. devamsızlık nedeniyle müstafi sayıldı-
cıoğlu'nun, DYP Kınkkale Milletve- lül 1997 tarihinde rektörlük görevine Bostancıoğlu, geçmiş dönemdeki ğını, ikisinin de yasa ve yönetmelikle-
kili Hacı Filiz'in soru önergesine ver- başlayan Durlu, 31 Temmuz 1998 ta- gerici kadrolaşmayı da ortaya koydu. re aykm davranışlan nedeniyle görev-
diği yanıt, gerici faaliyetlerle müca- rihine kadar Yaylacık Mahallesi Ulu- Durlu'nun göreve başlamasının ardın- lerine son verildiğini söyledi.
Sırnak
Kayıplan
arayan
HÂDEP'tiye
yasakkent
DİYARBAKIR/SİİRr (Cumhu-
riyet) - Şırnak'ın Silopi ilçesinin
HADEP llçe Başkanı Serdar Ta-
nış ile Ebubekir Deniz'in gözaltm-
da kaybolduklanna ilişkin iddialar
üzerine Şırnak'a gitmek isteyen
HADEP"hlerin kente girişleri ya-
saklandı. İnsan Haklan Derneği
(İHD) ve Türkiye İnsan Haklan
Vakfı (TİHV) başkanlan da açık-
lama yaparak yetkililerin. sorula-
nnı yanıtlamasını ıstediler. Siirt'te
de oturma eylemi yapan HA-
DEP'lilere polis müdahale etti, 60
kişi gözaltına alındı.
HADEP Silopi llçe Başkanı
Serdar Tanış ve parti üyesi Ebube-
kir Deniz'in ilçe jandarma komu-
tanlığına girdikten sonra gözaltın-
da "kayıp'" olduklan iddialan üze-
rine önceki gün HADEP Genel
Sekreteri Mahmut Şakar baskan-
1
hğındaki 5 ki$ilik bir heyet temas-
larda bulunmakiçm Şımak'a ha-
1
'
reket etti. Ancak kente girişleri gü-
venlik görevlilerince engellendi.
llçede gözlem yapmak üzere 5 ki-
şilik HADEP heyeti de dün Bat-
man üzerinden hareket etti.
Silopi'ye giderek bir gözlem ra-
poru hazırlayan İHD Genel Baş-
kan Yardımcısı Osman Baydemir
ve TİHV Diyarbakır Temsilcisi
Sezguı Tannkulu'nun yanıt iste-
dikleri bazı sorular şöyle:
- 25 Ocak'ta Serdar Tanış ve
Ebubekir Deniz'i PTT binası
önündearacabindirmekisteyen ve
kendilerini güvenlik görevüsi ola-
rak tanıtan şahıslar kimdir?
- Hangi görevü HADEP ilçe bi-
nasuu arayarak kavıplan jandar-
ma komutanuğuıa çağumıştır?
- Tehdit, TC\ 'de suç olarak dü-
zenlenmiştir. Tehdit suçunu kanıu
göre\Hlerinin politik saikle işkme-
leri, ağırlaşrıncı neden ve DGM
kapsamında soruşturuhnası gere-
kirkcn, ilçejandarma komutanı ve
il ala> komutanının kayıp şahısla-
ra yönelik olarak mütemadiyen
gerçekleştirdikleri tehditier, cum-
huriyet savcüanna ve diğer mülki
erkânlara ulaşmasına rağmen ne-
den idarive hukuki herhangi bir iş-
lem yapıhnamışor?
IE61VMEU
'İstanbulBoğav Yaşamah, İnsanlar Yüzebümeli'
Türk Deniz Araştırmalan Vakfi (TÜDAV), deniz kirtiliğine bağh olarak İstanbul Boğazı'ndaki biyolojik çeşitliliğin gi-
derek yok olmasına ve yasadışı bahk avcıhğına dikkat çekmek amacıyla "İstanbul Boğazı Yaşamah, İnsanlar Yüzebil-
meli" adıyla kampanya başlattı. Paşabahçe'deki tncirkö\ Sahil Parkı'nda TÜDAV Kryı Yönetim Grubu adına açıkla-
ma yapan Doç. Dr. Hüseyin Özrürk, Anadolu yakasuida antma tesisleri ohnadığuu vurgulayarak kanalizasyonun koy-
lardan Marmara Denizi'ne akıtılmasından yakındı. Özrürk, "Boğaz'ın Asya yakası tam bir lağun kanahna dönüştü.
Mikrobiyolojik kuienmeler nedeım le yazm burada yüzen insanlann sağuğı da tebJikede" dedi. Oztürk, Paşabahçe'de-
ki koydan yaptıkları ölçümlerde çözülmüş oksijen oranının yüzde 5-6 miligram htre arasında çıktığuu, ancak bu ora-
nın 8-9 miligram arasında olması gerektiğini ifade etti. Aktif çalışacak deniz polisine \e Boğazlar genel müdürlüğüne
ihtiyaç duyulduğunu beUrten Özrürk, İstanbul Boğazf nda kaçak avcıhk yapıldığını ve bu nedenle orkinos, kılıç, kal-
kan avcıhğuun da tarihe kanşnğuu söyledi. (Fotoğraf: ÖZLEM GÜVEMLİ)
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Müjde Ar'la pazar sabahı
konuşuyoruz. Soruyorum:
"Doktora mı, medyanın tutu-
muna mı daha çok sinirien-
din?" Müjde tereddütsüz ce-
vaplıyor: "Tabii ki medyaya."
Doktor Ergon Mengi'nin anı-
larını kaleme aldığı "Badem
Ağacı" kitabında ünlüler üze-
rine yazdıkları, çok satan ga-
zetelerin gündeminden düş-
müyor.
Medya, Ergon Mengi'nin,
hastalanyla olan ilişkilerini ki-
taba yazmasını meslek etiği
açısından sorgular gibi yapı-
yor. Sorgular gıbi yapıyordiyo-
rum, aslında niyetlerinin baş-
ka olduğu, yapılan haberler-
den ve haberlerin sunuluş bi-
çiminden ortaya çıkıyor. Men-
gi'nin anılan önce Sabah ga-
zetesinde yer aldı. Gazetenin
"Dizi-Araştırma" bölümünde
yer aian haberin başlığı "Müj-
de Ar, bir dönem müzik dinle-
yemiyordu" şeklinde. Ardın-
dan Seher Şeniz'in çıplak bir
fotoğrafı ve "Seher Şeniz'in
intihan" başlığı.
Ertesi gün Hürriyet gazete-
si, "Ünlü doktordan büyük
ihanet" manşetiyle haberi ver-
di. Gazetelerin, doktorun has-
Doktorunki Etiğe Aykırı da...
tasıyla arasında gizli kalması
gereken bilgileri yazmasını
eleştirmesi doğru. Ancak, bu
gerçekten böyle bir eleştiriyle
sınırlı kalırsa doğru. Gazetele-
rin haberi veriş biçimine bak-
tığımızda, bunun etik bir eleş-
tiri olarak mı, yoksa meşhurla-
nn sırlannı ve fotoğraflannı ya-
kalama fırsatı olarak mı değer-
lendirildiği konusunda şüphe-
ye düşüyoruz.
Şüpheye düşünce Müjde
Ar'ı aradım. Müjde çok dert-
liydi. Medyanın bu tutumun-
dan çektiklerini anlatmaya
başladı: "Ben de anılanmı
yazmaya başlamıştım. Fakat
medyanın, anıların orasından
burasından çekiştirip olaylan
sunuş biçimi beni korkuttu.
Anılanmı bu nedenle yazmak-
tan vazgeçtim."
Doktorun meslek etiğini sor-
gulamak kolay. Onun yazdıkla-
nnı eleştirmek de basın için ko-
lay. Peki, basının, medyanın
yaptığını kim eleştirecek? İn-
sanlann özel hayatlan ne ola-
cak? Müjde Ar, "Bunlan yazar-
ken kımse bana bir şey sorma-
dı. Ergon Mengi benim dokto-
rum değil. Dostluğumuz vardır,
ama ben ona hiç tedavi için g/r-
medim. Sabah gazetesinde
yayımlanan fotoğrafı birsöyle-
şi nedeniyle bir rica üzerine
çektirmiştim. Iddia edjldiği gi-
bi ben o zaman Atiila Özdemi-
roğlu ile beraber değildim,
çünkü başkasıyla evliydim. Bu
nedenle Ozdemiroğlu ile ilişki-
lerim üzerine ona bir şey anlat-
mam mümkün değildi."
Müjde Ar, ilginç bir şey daha
anlattı. Kendisiyle ilgili olarak
Mengi'nin kitabından gazete-
lere yansıyan anlatılann çoğu-
nun çeşitli dergilere verdiği
söyleşilerden derlendiğini sap-
tamış. "Zaten ben onun hasta-
sı değildim, bunlan ona anlat-
mam söz konusu olamaz."
Müjde Ar'ın anlattıkları
önemliydi. Bir haberi hazırlar-
ken üstelik de kocaman koca-
man fotoğraflar basarken önce
bu yazılanlann doğru olup ol-
madığını araştırmak gerektiği-
ni gösteriyordu. Meslek etiği de
bunu emrediyordu. Ancak
meslek etiğinin daha önemle
emrettiği şey, insanların özel
yaşamına saygıydı. Hele de
doktor-hasta ilişkisi, en dikkat
edilmesi gereken noktalardan
biriydi.
Doktorun yazdığı bu kitap,
eğer medyada böyle fazla san-
sasyonel şekilde sunulmasay-
dı, satsa satsa birkaç bin satar-
dı ve kitabın içinde ünlülerle il-
gili anlatılanlar fazla dikkatçek-
mezdi. Şimdi kaç gündür Müj-
de Ar'ın ve birçok ünlünün re-
sımleri basılıyor, haklannda an-
latılanlar, manşetleryoluyla mil-
yonlara ulaştınlıyor.
TVMerde neler yapıldı, bile-
miyorum. MutlakaTelevoleler
harekete geçmiştir. Konu ar-
tık sokak düzeyinde ele ahnır
durumadüşmüştür. Sonunda
insanlann özel yaşamı, üste-
lik bunalımları, sıkıntılan, zaaf-
ları onların iradeleri dışında
ortalığa saçılıp döküldü. Ne
kadannın doğru, ne kadannın
yanlış olduğunu bile bilme-
den yazılanlar çizilenler orta-
lığı kapladı.
Doktorların meslek örgütü
var, uyan ve eleştiri mekaniz-
malan da var. Bizim meslek ne
olacak? Her istediğimiz insa-
nın yaşamını istediğimiz gibi di-
dikleyeceğiz, özel yaşamlan
ortalığa dökeceğiz, sonra da
bunun hesabını kimseye ver-
meyeceğiz. Böyle bir şey olur
mu? Koca koca gazeteler,
manşetlerden bu tür haberler
vererek insanlann yasamlannı
zehir edebilirler mi?
Gazetecilik mesleğinin birer
üyesi olarak, bu konulan daha
ciddi tartışacak platformlara ih-
tiyaç yok mu? Okullara gidip
gazetecilik dersi verdiğimizde,
insanların özel yaşamı üzerine
sorulaıia karşılaştığımızda ne
cevap vereceğiz? Müjde Ar'la
konuşurken binlerce, yüz bin-
lerce insanın bu nedenle çekti-
ği sıkıntıyı bir kez daha duymuş
oldum. Üstelik, Müjde Ar güç-
lü bir sanatçı. Hakkını arayabi-
lir, sesini çıkarabilir. Ya kimse-
sizler, zayıflar ne olacak?
Evet, doktor suçlu, meslek
etiğini çiğnemiş. Ya biz gazete-
ciler, biz suçu daha da ağıriaş-
tırmadık mı? Biz suçlu değil
miyiz?
2000Lİ YILLARDA
ERDAL ATABEK
Kendinden Başkasım
Sevebilmek...
Sigmund Freud'a 'normalruh sağlığının ölçüt-
lerini' sormuşlar, o da 'çalışmak ve sevmek' de-
miştir. Bu tanıma göre, 'çalışan ve seven' herke-
sin normal ruh sağlığı içinde olduğunu kabul et-
memiz gerekir. Ancak bu tanımdaki 'çalışmak' ve
'sevmek' sözcükleri üzerinde durmak gerekiryor,
çünkü 'normal bir ruh sağlığını' anlatabilmek için
bu iki insan ediminin de özelliklerini anlamalıyız.
Çalışmak, 'insanın isteyerek, kendi gelişimine
katkıda bulunan, sevdiği bir işte çalışması' anla-
mını taşıdığı zaman, insanın üretici gücünü sim-
gelediği için normal ruh sağlığının ölçütü olur. Yok-
sa, günümüzün zorunlu koşullamaları içinde ya-
şayabilmek için yapılan, istekle, sevgiyle, kişisel
gelişimle hiç ilgisi bulunmayan bir çalışma, normal
ruh sağlığını simgelemek şoyle dursun, ruh sağlı-
ğını bozucu bir etken olabilir.
Sevgi de dilimizde anlamı kaybolmuş bir naka-
ratadönüşen biçimiyle değil, 'sevgi bilinciyle ken-
dinden başkasım sevebilme yef/s/'nin açıklaması
oluyorsa 'normal ruh sağlığının ölçütü' olabilir.
Yoksa, insanlann 'sewyorum'derkenaslıhda ken-
di ego doyumlannı kastettiği bencil tutumlannın
adı sevgi olmadığı gibi, normal ruh durumunu hiç
yansıtmaz.
Kendinden başkasım sevebilmek...
Sanıldığından çok daha zor, sanıldığından çok
daha karmaşık bir olgudur, 'kendinden başkasım
sevebilmek'. Ancak çok olgun bir kişiliğin yapa-
bileceği bir bilgeliktir bu.
Ne yazık ki çocukianmızı, gençlerimizi bu ol-
gunlaşmanın yolunda yetişttremiyoruz.
Yetiştiremiyoruz, çünkü bu toplumun erişkinle-
ri 'kendinden başkasım sevme'nin ne olduğunu
bilmiyoriar.
Sevgi, kendi dışındakini fark etmekle başlar.
Sonra, onu anlamakla gelişir. Onu kabul etmekle
biçimlenir. Çünkü çoğu kez, sevdiğimizi sandığı-
mız kişiyi 'olduğu gibi değil', 'olması gerektiği gi-
bi' görürüz ve gerçekte 'onu değil, yarattığımız o
üzerinden kendimizi sevmeye çalışmz'.
Fark etmek, anlamak, kabul etmekten sonra
onunla hayatı paylaşmak duygusu gelişir. Sevgi-
nin saşmaz ölçütlerinden birisi 'paylaşma duygu-
su'dur. Ama bu olamasa bile 'kendinden başka-
sım sevmek' insan için en geliştirici, en okjunlaş-
tıncı, en insanca değerterden birisidir.
'Kendinden başkasım sevememek', bana göre,
en önemli ruhsal sorunlardan birisi, en büyük duy-
gusal olgunluk eksikliğidir. insanın hayattan zevk
almasını engelleyen, insanı sonsuz bir doyumsuz-
luğa iten, ne aradığını bilmeden oradan oraya koş-
turan bir bozukluk, bir eksiklik.
'Kendinden başkasım sevememek', her zaman
'acımasızlıkîa birliktedir. Sonuçta da 'doymaz bir
bencillik' gelişir. Artık o kişilik, hayatı boyunca kim-
seye bir şey verme gereğini duymadan, herkes-
ten her şeyi almayı kendi hakkı olarak görecektir.
Kendi çocuğuna acımadan onu kendi emelleri
doğrultusunda zorlayan anne babalar, aslında ço-
cuklannı sevmemektedir ama bütün bunlan 'onu
sevdikleri için' yaptıklannı söyleyeceklerdir.
Anne babasına her istediğini yaptırmak için uğ-
raşan, onlan zoriayan çocuk 'kendinden başkası-
nısevmeyi' öğrenememiştir. İstediğini anne baba-
sına yaptınrken başkalanyla hiçbir şeyi paylaşma-
mayı da öğrenir. Onu çok seven, üzerine titreyen
anne babalar, sonuçta 'doyumsuz bir bencil' ya-
ratmayı başarmışlardır. Sonra bu durumdan çok
yakınacak ama çözümün kendilerini değıştırmek
olduğunu kabul edemeyeceklerdir.
Her istediğini yapmaya koşullanmış gençler
'kendilerinden başkasım sevememek' yüzünden
satt kendi bencillikleri için yaşamayı haklan olarak
görmektedirter. X kuşağının o hep suçlanan genç-
leri, aslında bütün yaptıklannın altında nası! bir
'sevebilme açlığı' olduğunu bilmemekte, bu boş-
luğu bol para, aşın hız, sevgisiz seks ile doldur-
maya çalışmaktadırlar.
Karnelerveriidi, evden kaçmalar, özkıyımlar ya-
şandı. Meclis'te kavgalar yaşandı, ölümle sonuç-
landı. Meclis'te silah taşıma konusuna çözüm ara-
nıyor. Herkes beline bir silah takmanın peşinde.
Araba çıkartmalarını görüyorsunuz. Görmüyor-
sanız dikkat edin; köpekbalıklan, ölüm maskele-
ri, akrepler, yılanlar göreceksiniz. İnsanlar neden
arabalanna bir çiçek çıkartması, bir uğur böceği,
bir güzel söz koymaz. Neden, hep başkasım kor-
kutma, başkasına dehşet salma, başkasından nef-
ret etme sembolleri?..
Neden herkes herkesin kanına susamış gibi
davranıyor?
Çünkü insan, 'kendinden başkasım sevmeyi'
bilmiyor, öğrenmiyor, önemini merak etmiyor.
Bence, çocuklanmıza matematikten, fizikten,
biyolojiden, tarihten, coğrafyadan önce bunu öğ-
retelim. 'Kendinden başkasım sevme' eğitimi ya-
palım. Duygulan eğitelim.
Çünkü, olgunlaştırmadan bilgi yüklediğiniz in-
sanlann mutlu olma şansı da yok, mutlu bir gele-
cek yaratma niyeti ve gücü de yok. Onlar, ne ya-
zık ki içi boşaltılıp yapaylaştırılmış bir dünyanın
birbirinden kopyalanmış robotlan olmaya adaylar.
e-mail: erdalatak(a superonline.com
Faks:0212-513 90 98
CHP'den '4 T uyansı
ANKARA(ANKA)
- CHP, Fransız Ulusal
Meclisi'nin ardından
Cumhurbaşkanı Chi-
rac'ın da onayladığı
sözde Ermeni Soykm-
mı Yasası konusunda
hükümeti ve kamu-
oyunu uyardı. CHP
Genel Başkan Yardım-
cısı tnal Batu, "4 T "
yani "terör, tanıtun,
tazminat ve toprak"
adımlanndan oluşan
planın hayata geçirildi-
ğini vurguladı.
CHP Genel Başkan
Yardımcısı Inal Batu,
Fransa Cumhurbaşka-
nı Chirac'ın sözde Er-
meni Soykınmı Yasa-
sı'nı onaylamasını de-
ğerlendirdi. Chirac'ın
yasayı imzalamasını
beklenen bir gelişme
olarak niteleyen Batu,
Fransa'da hem yöne-
tim hem de parlamen-
tonun iki kanadmın
birlikte hareket ettigi-
ni, Türkiye'nin tepki-
lerinin de göze alına-
rak bu adımlann atıl-
dığını söyledi.
Konuyla ilgili olarak
hükümeti de eleştiren
Batu, "Hûkümetimi-
zin de aczi, gafleti ve ih-
maü bugünleri haarla-
mıştır. Zamanmda ya-
pılması gerekenler ya-
pıimadı" dedi.