19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 ŞUBAT 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA ekonomi(5 cumhuriyet.com.tr ŞİRKETLERDEN • UNILEVER, Amerika'da tüketilen şampuan markası Suave'i Türkiye'de piyasaya sundu. Suave, pahalı markalann verdiği performansı hesaplı bir fiyatla tüketiciye sunmayı amaçlıyor. Doğal bitkisel özler ve vitaminler içeren şampuanın saç tiplerine göre 5 çeşidi bulunuyor. • NISSAN Otomotiv ve Sigarayla Savaşanlar Vakfi tarafindan düzenlenen kamparrya kapsamında, bir adet Nissan Almera otomobil ve bir çok hediye dağrtılacak. Kanlmak isteyen veülerin okullarda dağıtılan formlan doldurmalan gereldyor. • TOYS'R'US, spor ayakkabı rahatlığı ile paten keyfini aynı anda verecek Street Flyers'ı satışa sundu. Spor ayakkabı görünümündeki Street Flyers'ın tabanlannda gizli ve katlanabilir tekerlekler istenildiğinde açılıyor ve paten olarak kullanılabiliyor. • BAYINDIRBANK tarafindan en az 10 bin dolariık hesap açan müşterilere uygulanan check-up kampanyası, 44 yaşuıdaki Nezih Sebnan'ın yaşamını kurtardı. Yapılan check-up'ta böbreğinde rahatsızlık tespit edilen Selman, amelry ata ahnarak tedavi ediIdL • INTERLrNE'ın ûrün yelpazesine katılan Dual Modlu Telit Sat 550, yüksek teknolojiye sahip uydu terminali özellikleri sunuyor. Dual Modlu terminal, hem GSM hem de uydu hizmetleri için tek bir abonelik gerektirdiğinden tek bir numara ve tek bir fatura ayncahğı sağhyor. • VESTEL'in PC kampanyası 28 Şubat'a kadar devam cdiyor. Vestel, yeni ürün Asteo Promax 1300 ve en son teknoloji ürünü bügisayariara uygun ödeme seçeneklerryle sahip olma imkânı veriyor. • KOTON. yatınmcılanndan gelen yoğun talepler nedeniyle Kayseri, Eskişehir, Samsun ve Marmaris'de açmış olduğu satış noktalannın sayısuu 30'a yükseltmeyi hedefliyor. Batı Avrupa'da 2003'e kadar mali sektörde 300 bin kişi işini kaybedecek Baııkaeılanıı işsizlik kâbusuEkonomi Servisi - Türkiye'de, 2000 yıhnda ortalama 10 bin kişinin işsiz kaldığı ve işten çıkarmalann artarak sürdüğü bankacılık alanındaki birleşmeler ile satın almalar, Batı Avrupa'da da işsizliği arttıracak. Batı Avrupa'da mali sektördeki yapılanmalara paralel olarak 2003 yılı başına kadar 300 bin kişinin işini kaybetmesi bekleniyor. 90'larda 130 bin kişi işsiz kakh Türkiye'nin de üyesi bulunduğu Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) raporuna göre, bankacılık ve mali sektörde 1990'larda 130 bin • Bankacılık ve mali sektörde birleşmelerin hızlanması Batı Avrupa'da çalışanlann karşısına büyük bir tehdit olarak çıkıyor. ILO'nun raporu, önümüzdeki yıllarda işini kaybedecek bankacılann sayısında büyük bir artış yaşanacağını ortaya koyuyor. kişi işini kaybetmiş durumda. '. Sektördeki gruplar, şirketler arasındaki birleşmelerin hızlanması ve dünya ekonomisinin büyümesindeki yavaşlama nedeniyle işini kaybedeceklerin sayısında artış bekleniyor. ILO, sektörde çok sayıda istihdam kaybının, bazen birleşmelerin başansızlıklan ve istenilen hedeflere ulaşılamamasından kaynaklandığına dikkat çekti. Türkiye'de ekonomik istikrar programı doğrultusunda uygulanan IMF politikalan istihdamın daralmasına neden olurken ILO'ya göre, küreselleşme olgusundan iÛc ağızda en fazla zarar gören mali sektör olduğundan, bu kesimde istihdam kaybı daha süratle ve daha fazla kaydediliyor. ILO, bankacılık ve mali sektör şirketlerine, personeli birleşme planlanna daha fazla dahil etmelerini, harekete geçmeden önce personel durumunu daha fazla dikkate almalannı, birleşme sürecinde çalışanlann ortak edilmesini, bunun için de insan kaynaklan bölümlerinin daha işin başmdan katılımının sağlanmasuıı tavsiye etti. Birleşmeleri kötü görmeyen; aksine, bir şeyleri kurtarmak için başvurulması gereken son çare olarak değerlendiren ILO'ya göre, birleşme sürecinin yürütülrnesi, personelin katılımıyla daha etkin ve verimli kılınmalı. Almanya Baltık Denizi'ndeki bir adayı araştırmalara ayırdı 'Deli dana' adası olnşturuluyor Ekonomi Servisi - Almanya, Baltık Denizi'ndeki Riems Adası'nı, 'deB dana' hastahğı ile ilgili araştırmalara adadı. 24 hektarlık adaya 4 tane sağlıklı inek gönderilerek üzerlerinde inceleme yapılacak. Adaya ilk gönderilen Raffi, Manfred, Otto ve Luzie adlı sığırlan 30- 50 sığır daha izleyecek. Bu hayvanlara hastalık enjekte edilerek gelişmeler izlenecek ve ölümden sonra da kadavralan üzerinde gerekli araştırmalar yapılacak. Bu tür programlar daha önce de hastalığın kaynağı olan lngiltere'nin yanı sıra Fransa ve Isviçre'de yapılmıştı. Almanya Bulaşıcı Hayvan Hastalıklan Araştırma Enstitüsü'nün 'deü dana' hastahğı araştırmalarına ayırdığı ada, 19. yüzyılın sonundan itibaren çeşitli hayvan hastalıklannm araştınlması amacıyla kullanılmıştı. Bu arada >.P,Qrnastalığa karşı örüemlet araınlıyor. ABD, Kanada ve Meksika'nm oluşturduğu NAFTA Brezilya'dan et ve et ürünleri ithalatmı askıya aldı. İstihdam yaratmanın maliyeti artıyor ANKARA (AA) - Bir kişiye istihdam ya- ratmanın bedeli 2000 yılı için 46 milyar 395 milyon lira olarak belirlendi. Hazine Müsteşarlığf nın, 2000 yılı Ocak- Aralık döneminde verilen yatırım teşvik belgelerini esas alarak yaptığı hesaplamala- ra göre tanm, madencilik, imalat, enerji ve hizmet sektörlerinde, verilen 8 katrilyon 761 trilyon liralık yatınm teşvik belgesi ile 188 bin 840 kişiye istihdam sağlanması öngörül- dü. Ortalama olarak kişi başına istihdamın maliyeti 46 milyar 395 milyon lira olarak be- lirlenirken, istihdam yaratmamn en pahalı olduğu sektör enerji, en ucuz olduğu sektör ise tanm olarak hesaplandı. Tanm sektöründe bir kişilik istihdam için gerekli finansman 24 milyar 14 milyon lira olarak belirlenirken, bu rakamm enerji sek- törü için 1 trilyon 208 milyar lira olduğu saptandı. 2000 yıhnda istihdam maliyeti bir önceki yıla göre ortalama yüzde 72 oranın- da artış kaydetti. Sektörel bazda bakıldığın- da en fazla maliyet artışı yüzde 814.2 ile enerji sektöründe yaşandı. İstihdam yaratmanın maliyeti (Kişi basmaj Sektârter Tanm Madencilik İmalat Enefjı Hızmeöer Ortalama (Milyon Ura) 1999 21.120 20.951 24.166 132.165 27.893 26.960 • ' 2000 24.014 .. 30.935 37.753 1.20&245 34.066 46495 (Yüzde) Oefthn *' 13.7 ^ 47.6 "• 56.2 814.2 2Z1 724 , DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ / ERGIN YILDIZOĞLULONDRA,„„ Aslında, Davos ve Porto Alegre'nin ardından bir değeriendimne yapmak, Davos toplantısı sırasında yayımlanan ve küreselleşmenin daha 1990'lann so- nunda yavaşlamaya başladığını göste- ren rapordan söz açmak istiyordum. Ancak, ABD ekonomisi üzerine geçen hafta yayımlanan bir seri ekonomik ve- ri, beni daha güncel olmaya zoriuyor. 'Tüketlcl güvenl dellndl1 ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Greenspan, önceki hafta faizleri beklen- medik bir biçimde yanm puan indirme- siyle ilgili olarak Senato Komisyonu'nda yaptığı konuşmada, ekonominin kaderinin "tüketici güveninin delinmeden kalması- na bağlı olduğunu" vurgulamıştı. Geçen hafta hem Conference Board hem de Michigan Üniversitesi tüketici endekslen, bu guvenın delındığıni göster- di. 1996'dan bu yana ilk kez bu kadar sert bir biçimde 14 puan düşen tüketici güven endeksinin arkasında, Morgan Stanley Dean VVrtter'dan Richard Bemer'e gö- re, gittikçe yoğunlaşan işten çıkarma ha- berleri (Omeğin; Forbes 500 ve Forbes In- ternational 800 listesindeki şirketler 1 Ocak'tan bu yana toplam 120 bin tenki- sat açıkladılar - Financial Times); borsa- daki gerilemenin tüketici butçelerinde ya- rattığı olumsuz etki, ılımlı kışa rağmen ısıt- ma faturalannın yüzde 100 artması yatıyor (GlobalEco.F.-1.1.2001). Ekonomiyi ve daha önemlisi borsayı canlandırmak için çarşamba günü FED, faizleri bir yanm puan daha düşürdü. Böylece 1996'dan bu yana ilk kez faiz- ler bir ay içinde toplam 1 puan düşmüş oldular, ama ikinci yanm puanlık düşüş, bu kez 0.45 puan indirim bekleyen piya- saları tatmin etmedi (Andrew Hill, Fi- nancial Tımes 4.2.2001). Nitekim geçen hafta açıklanan veriler, ABD ekonomisinde büyüme hızının 2000'in ilk dokuz ayında ortalama yüz- de 5'ten son dört ayında yüzde 1.4'e ge- rilediğini (New York Tımes 1.2.2001), imalat sanayii etkinliğinin geçmiş reses- yon dönemlerinde görülen birdüzeye in- diğini (Wall Street Joumal, 2-3.2.2001) ortaya koyuyordu. Nihayet haftanın son günü açıklanan sayılar işsizliğin yüzde 4'ten yüzde 4.1 'e çıkarak yükselmeye başladığını göster- di (Bloomberg 2.1.2001). Ancak artış, birfaiz indirimini daha acilen gündeme getirecek kadar yüksek değildi. Bu yüz- den Nasdaq'ın ilk faiz indiriminden bu yana yaşadığı tırmanış durdu, endeks yüzde 4 geriledi. Tüm bu gelişmeler ABD'de bir resesyonun artık neredey- se kaçınılmaz olduğunu düşündürüyor. Bu yüzden de tartışmalar giderek re- sesyonun biçimi üzerinde yoğunlaşıyor. Bir yaklaşıma göre resesyon "V" biçi- Kemerlerinizi Bağlayımz. minde olacak: Kısa bir ekonomik geri- leme, arkasından hemen güçlü bir to- parlanma. Bir diğer yaklaşıma göreyse resesyon "L" biçiminde olacak: Dibe vurması zaman alacağı gibi, oradan he- men geri sıçrayamayacak! Bu iki yak- laşımın kıstas aldıklan ömek Japonya. Diğer bir deyişle, ABD'deki resesyon Japonya'dakine benzeyecek mi? Ön- ceki hafta The Economist, "Borç Tu- zağı" başlıklı yorumunda bu konuya eğildi. The Economist'e göre Japon- ya'nın 1990'da çöken 10 yıllık uzun ekonomik büyümesinin arkasında, bü- yük bir borç dağı ve gayrimenkul piya- sasında gelişen köpük vardı. 'ABD Japonya'ya benzer mt?' 1980'lerde Japonya adeta "yeni eko- nomik yasalar" keşfetmişçesine büyü- dü. Bugün ABD'de gayrimenkul fryat- lannda değil, ama borsada bir köpük var. Ekonomi ve borsa son yıllarda gi- derek artan tüketici ve özel sektör kre- dileriyle yabancı sermaye girişi üzerin- de büyüyor. Ancak, ABD'deki teknolo- jik gelişmenin, toplam üretkenlik düze- yi üzerindeki etkileri, 1980'lerde Japon- ya'da olduğundan daha gerçek. Diğer bir deyişle, The Economist dahil bir- çok analiste göre ABD ile Japonya ara- • ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Greenspan, önceki hafta faizleri beklenmedik bir biçimde yanm puan indirmesiyle ilgili olarak Senato Komisyonu'nda yaptığı konuşmada, ekonominin kaderinin "tüketici güveninin delinmeden kalmasına bağlı olduğunu" vurgulamıştı. sındaki temel fark, ABD'deki teknolojik gelişmenin üretkenlik düzeyinde yarat- tığı sıçrama. Eğerbu saptama yanlışsa, ABD ekonomisinin geleceği Japon- ya'ya benzeyebilir; uzun süreli bir dur- gunluk! Morgan Stanley Başekonomis- ti S. Roach. bu konuda hiç de iyimser değil! Birincisi, yeni teknolojinin üret- kenlik arttıncı etkisini ölçebilecek, cid- di bir yöntemin olmadığını düşünüyor. Ikincisi, bilişim işçileri, bu yeni tekno- loji yüzünden, iş saatleri ve ofis dışında da çalışmayı sürdürüyoriar, ama bu ek sürenin üretkenlik hesaplanırken hesa- ba katılmadığını ve üçüncüsü, her dur- gunlukta üretkenliğin de hızla düşme- ye başladığını hatırlatıyor. Nihayet, Roach'agöre, "yeniekono- mi furyasında", ABD'de şirketler büyük sabit sermaye stokları oluşturdular, bu oran bugün GSMH'nin yüzde 13.9'una, 1981 resesyonundaki düzeye kadar yükseldi (Global Economic Forum 31.1.2001). özetle, karşılaştıklan sorun- lar açısından, ABD ile Japonya ekono- mileri arasında sanıldığı kadar bir fark yok. ABD'deki resesyon da kısa süreli olmayabilir. Ancak Financial Times'ın vurguladı- ğı gibi halen "Piyasalarda egemen kon- sensüs, FED'nin, ekonominin bugün- kü sorunlannı çözebileceğine ilişkin bir .yildizoglufi btinternet.com inancı yansıtıyor" (3.2.2001). FED, iyi faiz indirimleriyle borsayı canlandırabi- lir (gerçi cuma günü Nasdaq aksi yön- de gösteriyordu), ekonomiyi yumuşak bir inişe taşıyabilir. Ne ki yine Financi- al Times ve The Economist'in (1.2.2001) yorumlanna göre bu değil yumuşak, hiçbır biçimde bir iniş olmaz, ekonominin fazlası alınmaz, sıkışıklıkla- n durgunluk içine açtlmaz, böylece so- runlar bir başka ve daha sert bir reses- yona ertelenmiş olur, o kadar. Bu da "W" senaryosu; kısa bir resesyondan sonra yükseliş, ama sonra daha sert bir ikinci resesyon. Avrııpa dönemt ml başlıyor? Aslında Davos'ta dile getirilen "Bu, Avnjpa'nınyılı" ya da "Avnjpa'nın ye- ni 10 yılı" temalannın arkasında, Avru- pa'nın büyüme hızının yeni ivme kazan- maya başlamasına karşılık, ABD'nin uzun süreli bir resesyona girmekte ol- duğuna ilişkin açıkça dile getirilmeyen bir inanç var. Örneğin, Deutsche Bank Avrupa Araştırmaları Bölüm Başkanı Carlo Monticelli, "ABD, çok uzun ve görkemli bir ekonomik büyüme döne- minin arkasından yavaşlıyor. Avrupa 'da biz, iyi bir dönemin henüz başladığı aşamadayız" diyor. Birçok Avrupa şir- keti ABD'deki ekonomik yavaşlamanın, bu yavaşlama göreli olarak kısa yaşan- dığı takdirde, etkilerinden korunabilece- ğine inanıyor (New York Times 2.1.2001). Ancak, yukarda degindiğim gibi, bu resesyonun uzun süreli ve sert bir biçimde yaşanması olasılığı var. Ikin- cisi, ABD'deki bir ekonomik yavaşla- manın Avrupa'yı ilk anda sanıldığından çok daha fazla etkilemesi mümkün. Daha şimdiden Alman, Fransız ve Italyan İş Çevreleri Güven Endekslen son biryılın en düşük düzeyine gerilemiş durumdalar (Wall Street Journal 3.2.2001). Ikincisi, belki ABD, Avnjpa'nın ana ihracat pazarı değil, ama ABD'deki yavaşlamanın etkisiyle Asya ve Latin Amerika piyasalan da daralmaya başla- yınca Avnjpa'nın ihracat pazartarı kuru- yabilir; Euro'nun güçlenmesi bu durumu daha da ağırtaştınr. Üçüncüsü, Avrupa şirketleri geçen yıllarda çok sayıda ABD şirketine ortak oldular ya da satın aldılar. Avrupa ekonomileri de, ABD de durgun- luğu bu yolla da hissedecek. Ozetle, son yıllarda dünya ekonomi- sinin lokomotifi olan ABD ekonomisinin geleceği çok partak değil. Avrupa bir lokomotif işlevi üstlenecek durumda değil. Japonya ise hâlâ "L" tipi durgun- luğu yaşıyor. Hafta sonu Financial Ti- mes, Asya'da yeni bir mali krizin ma- yalandığını yazıyordu. Öyleyse kemer- leri bağlamanın tam zamanıdır. Belli ki sert bir inişe geçiyoruz! ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Hükümetin Yargı Kavgası Yargı konusuna geçmeden şu gerçeğin altı çizil- melidir: Hükümet, devletin neredeyse tüm birimle- riyle kavgalıdır. Hükümet, kendi önerileriyle seçilen, ancak yasal ve kişilikli tutumuyla oyuncak olmayan Cumhurbaş- kanı Sezer ile hemen her konuda ters düşüyor; başta son anayasa değişikliği girişimi olmak üzere Anayasa Mahkemesi ile kavgalıdır; af yasasının kapsamı ve AB üyeliği konusunda Genelkurmay ile uyuşamıyor; "Beyaz Enerji" soruşturmasında Jan- darma Genel Komutanlığı ve yine aynı konuda tüm yargı ile açıkça kavga ediyor; bunlara Anadolu Ajan- sı olayı vb. eklenebilir. Meclis'teki ölümcül kavga da hükümetin yarattığı gene) kavga ortamının bir uzan- tısı sayılabilir. Hükümetin yargı ile kavgasının çok yönlü ör- nekleri var. Çoğu zaman hazıriık soruşturmasının gizliliği dikkate alınmadan açıklamalar yapılıyor. Başbakan ünlü bir tarikatçı ile ilgili soruşturma sı- rasında "Dilerim, ceza a/maz" diyebiliyor; Refah Par- tisi örneğinde olduğu gibi, davanın görüşülmesi sı- rasında anayasa değişikliği gündeme getiriliyor. Hükümetin yargı ile kavgalanna eklenen son bü- yük halka DGM Savcısı Talat Şalk'ın Başbakan ta- rafindan suçlanmasıdır. "Beyaz Enerji" operasyo- nu, doğnı ve haklı nedenlerie, hükümetin dışında yü- rütülüyor. Savcı, konu ile ilgili olarak IMF, Dünya Bankası ve AB Ankara temsilciliklerinden bilgi ve belge istiyor. Başbakan, savcıyı, devletin saygınlı- ğına gölge düşürmekle ve daha önce benzer davranışlar sergilemekle suçluyor. Yasalan, IMF'nin istediği gibi ve istediği zaman- da çıkaran, Dünya Bankası'nın bir dediğini iki etme- yen, ülkenin sanayi tesislerini ve doğal zenginlikle- rini özelleştirme adı altında yabancılara sunan bir anlayışın, savcının yabancılardan bilgi ve belge is- temesi karşısında devletin saygınlığından sözetme- si, çok büyük bir tutarsızlık ve çelişkidir. Kaldı ki, Meclis'teki son ölümcül kavganın, yasalan daha hız- lı çıkarma isteğinden kaynaklandığı biliniyor. Yasa- lann daha hızlı çıkanlmak istenmesinin çok önemli bir nedeni de aralıkta IMF'ye verilen niyet mektu- bunda belirii yasalann belli tarihlerde çıkanlacağı konusunda verilen sözlerdir. Çok önemli bir nokta daha var: Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Ajay Chibber, aynı bankanın Av- rupa ve Orta Asya bölüm sorumlusu ile biriikte yaz- dığı ve dünya ekonomisi çevrelerinin saygın yayın organı Financial Times gazetesinde 19 Ocak'ta ya- yımlanan yazısında, Türkiye'yi "yolsuzluklar ve rüş- vet ülkesi, çürûmüş bir ülke" olarak nitelendıriyor. Dış sermaye çevrelerinin gözünde Türkiye'yi kara- lıyor; ekonomiye büyük zarar verecek bırtutum ser- giliyor. Başbakan ya da bir üst yetkili, Dünya Ban- kası'nın Türkiye memuruna karşı çıkamıyor; yaptı- ğının yanlış olduğunu söyleyemiyor; olayı kınaya- mıyor. Çünkü yıllardır, onlar ne derse doğru sayılı- yor; Türkiye ekonomisini IMF ve Dünya Bankası yö- netiyor. Hükümet, Dünya Bankası Türkiye Temsilci- si'nin bu çok zarariı ve aşağılayıcı sözlerini içine sin- diriyor; devletin saygınlığı akla bıle gelmiyor. Ucu değil. gövdesi siyasetçilere dayanan ener- ji yolsuzluğu Meclis'te araştırılamadı; aklamayla geçiştirildi. Daha önce olduğu gibi bu aklamayı saglayan Başbakan, şimdi de soruşturmanın sav- cısını dövmeye kalkıyor; toplumsal duyariılık buna izin vermemelidir. • • • Dışişleri Bakanlığı, Avrupa insan Haklan Mahke- mesi'nde düşünce özgürlüğü ile ilgili davalarda Türkiye'nin art arda yüksek miktarda para cezası ödemeye mahkûm olması karşısında, yargı birimle- rini uyanyor, ceza vermekten olabildiğince kaçınıl- masını ve eğer ceza verilmesi kaçınılmaz ise verile- cek para cezası miktannın düşük tutulmasını isti- yor. Çözüm, yanlış yerde aranıyor. Yargıyı baskı altın- da tutmak çözüm olamaz, yalnızca toplumsal yıkım getirir. Hükümetin yapması gereken, düşünce ve anlatım özgüriüğü üzerindeki kısıtlama ve sınıriama- lan, yapacağı anayasa ve yasa değişiklikleriyle bir an önce çağdaş uluslararası ölçülere uygun bir du- ruma getirmektir. • • • Hükümet, bir büyük toplumsal karşı çıkışın so- nucu olarak değil, kendi beceriksizlik ve yetersizli- ğinin bir sonucu olarak tökezliyor; büyük çelişkile- rinin altında eziliyor; sorunlara çözüm bulamıyor, kendisi sorun yaratıyor. Devletin tepesindeki kavgalann özellikle yargıya ilişkin yönü, olası yıkıcı etkileri nedeniyle çok önem- lidir. Başta Başbakan olmak üzere hükümet, yargı bağımsızlığını çiğneyici girişimlerden kesinlik- le kaçınmalıdır. Obür kavga örneklerı bir olçude de olsa geçiştirilebilir. Ancak, hükümetin yargı ile kav- gası asla geçiştırilemez. Yargı ile kavgalı hükü- metten çözüm de çıkmaz, istikrar da... e-posta: yakup(« metu.edu.tr 5 yıllık hedef Avrupa'nın gerisinde Türkiye e-ticarette kaplumbağa hızında KAYSERİ (AA)-In- ternetin yaygınlaşma- sıyla biriikte tüketici- nin tercih nedeni olan elektronik ticarette (e- ticaret) birçok Avrupa ülkesi 5 yıl sonraki tah- minleri şimdiden geçti. Erciyes Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Bilginoğlu ve Uz- man Gökhan Güven m araştırmalarına göre Türkiye'de son yıllar- da pek çok e-ticaret si- tesinin açıhnasına kar- şın altyapı ve anlayışla ilgili sorunlar ve inter- net servis sağlayıcıla- nnın kapasite yetersiz- liği nedeniyle e-ticaret istenilen boyuta ulaşa- madı. Yapılan araştır- malarda genç nüfiıs ve tüketimdeki artış gibi nedenlerie 1999"da 7 milyon dolar olan e-ti- caret payının 2003 yı- hnda 840 milyon dola- ra, 2005'tede 6 milyar dolara ulaşacağı tah- min ediliyor. AB ortalaması Ancak. 5 yıl sonrası için hedeflenen rakam- lann bile bugün birçok Avrupa ülkesinin geri- sinde kaldığı gözlemle- niyor. Uzmanlar. geçen yıl Fransa'nın 6 milyar 100 milyon dolar, Al- manya'nın 9 milyar 700 milyon dolar. Nor- veç'in 6 milyar 800 bin dolar, tüm AB ülkeleri- nin 44 milyar 300 mil- yon dolartutannda e-ti- caretle alışveriş yaptı- ğını belirttiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle