Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 ŞUBAT 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
ekonomi(5 cumhuriyet.com.tr
ŞİRKETLERDEN
• UNILEVER,
Amerika'da tüketilen
şampuan markası
Suave'i Türkiye'de
piyasaya sundu. Suave,
pahalı markalann
verdiği performansı
hesaplı bir fiyatla
tüketiciye sunmayı
amaçlıyor. Doğal
bitkisel özler ve
vitaminler içeren
şampuanın saç tiplerine
göre 5 çeşidi
bulunuyor.
• NISSAN Otomotiv
ve Sigarayla Savaşanlar
Vakfi tarafindan
düzenlenen kamparrya
kapsamında, bir adet
Nissan Almera
otomobil ve bir çok
hediye dağrtılacak.
Kanlmak isteyen
veülerin okullarda
dağıtılan formlan
doldurmalan gereldyor.
• TOYS'R'US, spor
ayakkabı rahatlığı ile
paten keyfini aynı anda
verecek Street Flyers'ı
satışa sundu. Spor
ayakkabı
görünümündeki Street
Flyers'ın tabanlannda
gizli ve katlanabilir
tekerlekler
istenildiğinde açılıyor
ve paten olarak
kullanılabiliyor.
• BAYINDIRBANK
tarafindan en az 10 bin
dolariık hesap açan
müşterilere uygulanan
check-up kampanyası,
44 yaşuıdaki Nezih
Sebnan'ın yaşamını
kurtardı. Yapılan
check-up'ta böbreğinde
rahatsızlık tespit edilen
Selman, amelry ata
ahnarak tedavi ediIdL
• INTERLrNE'ın
ûrün yelpazesine
katılan Dual Modlu
Telit Sat 550, yüksek
teknolojiye sahip uydu
terminali özellikleri
sunuyor. Dual Modlu
terminal, hem GSM
hem de uydu
hizmetleri için tek bir
abonelik
gerektirdiğinden tek bir
numara ve tek bir
fatura ayncahğı
sağhyor.
• VESTEL'in PC
kampanyası 28 Şubat'a
kadar devam cdiyor.
Vestel, yeni ürün Asteo
Promax 1300 ve en son
teknoloji ürünü
bügisayariara uygun
ödeme seçeneklerryle
sahip olma imkânı
veriyor.
• KOTON.
yatınmcılanndan
gelen yoğun
talepler nedeniyle
Kayseri, Eskişehir,
Samsun ve
Marmaris'de açmış
olduğu satış
noktalannın sayısuu
30'a yükseltmeyi
hedefliyor.
Batı Avrupa'da 2003'e kadar mali sektörde 300 bin kişi işini kaybedecek
Baııkaeılanıı işsizlik kâbusuEkonomi Servisi - Türkiye'de, 2000
yıhnda ortalama 10 bin kişinin işsiz
kaldığı ve işten çıkarmalann artarak
sürdüğü bankacılık alanındaki
birleşmeler ile satın almalar, Batı
Avrupa'da da işsizliği arttıracak.
Batı Avrupa'da mali sektördeki
yapılanmalara paralel olarak 2003
yılı başına kadar 300 bin kişinin
işini kaybetmesi bekleniyor.
90'larda 130 bin kişi işsiz kakh
Türkiye'nin de üyesi bulunduğu
Uluslararası Çalışma Örgütü'nün
(ILO) raporuna göre, bankacılık ve
mali sektörde 1990'larda 130 bin
• Bankacılık ve mali sektörde birleşmelerin hızlanması Batı
Avrupa'da çalışanlann karşısına büyük bir tehdit olarak çıkıyor.
ILO'nun raporu, önümüzdeki yıllarda işini kaybedecek
bankacılann sayısında büyük bir artış yaşanacağını ortaya koyuyor.
kişi işini kaybetmiş durumda. '.
Sektördeki gruplar, şirketler
arasındaki birleşmelerin hızlanması
ve dünya ekonomisinin
büyümesindeki yavaşlama
nedeniyle işini kaybedeceklerin
sayısında artış bekleniyor.
ILO, sektörde çok sayıda istihdam
kaybının, bazen birleşmelerin
başansızlıklan ve istenilen hedeflere
ulaşılamamasından kaynaklandığına
dikkat çekti. Türkiye'de ekonomik
istikrar programı doğrultusunda
uygulanan IMF politikalan
istihdamın daralmasına neden
olurken ILO'ya göre, küreselleşme
olgusundan iÛc ağızda en fazla zarar
gören mali sektör olduğundan, bu
kesimde istihdam kaybı daha süratle
ve daha fazla kaydediliyor.
ILO, bankacılık ve mali sektör
şirketlerine, personeli birleşme
planlanna daha fazla dahil
etmelerini, harekete geçmeden önce
personel durumunu daha fazla
dikkate almalannı, birleşme
sürecinde çalışanlann ortak
edilmesini, bunun için de insan
kaynaklan bölümlerinin daha işin
başmdan katılımının sağlanmasuıı
tavsiye etti.
Birleşmeleri kötü görmeyen; aksine,
bir şeyleri kurtarmak için
başvurulması gereken son çare
olarak değerlendiren ILO'ya göre,
birleşme sürecinin yürütülrnesi,
personelin katılımıyla daha etkin ve
verimli kılınmalı.
Almanya Baltık Denizi'ndeki bir adayı araştırmalara ayırdı
'Deli dana' adası olnşturuluyor
Ekonomi Servisi - Almanya,
Baltık Denizi'ndeki Riems
Adası'nı, 'deB dana' hastahğı
ile ilgili araştırmalara adadı.
24 hektarlık adaya 4 tane
sağlıklı inek gönderilerek
üzerlerinde inceleme
yapılacak. Adaya ilk
gönderilen Raffi, Manfred,
Otto ve Luzie adlı sığırlan 30-
50 sığır daha izleyecek. Bu
hayvanlara hastalık enjekte
edilerek gelişmeler izlenecek
ve ölümden sonra da
kadavralan üzerinde gerekli
araştırmalar yapılacak.
Bu tür programlar daha önce
de hastalığın kaynağı olan
lngiltere'nin yanı sıra Fransa
ve Isviçre'de yapılmıştı.
Almanya Bulaşıcı Hayvan
Hastalıklan Araştırma
Enstitüsü'nün 'deü dana'
hastahğı araştırmalarına
ayırdığı ada, 19. yüzyılın
sonundan itibaren çeşitli
hayvan hastalıklannm
araştınlması amacıyla
kullanılmıştı. Bu arada
>.P,Qrnastalığa karşı örüemlet
araınlıyor. ABD, Kanada ve
Meksika'nm oluşturduğu
NAFTA Brezilya'dan et ve et
ürünleri ithalatmı askıya aldı.
İstihdam
yaratmanın
maliyeti artıyor
ANKARA (AA) - Bir kişiye istihdam ya-
ratmanın bedeli 2000 yılı için 46 milyar 395
milyon lira olarak belirlendi.
Hazine Müsteşarlığf nın, 2000 yılı Ocak-
Aralık döneminde verilen yatırım teşvik
belgelerini esas alarak yaptığı hesaplamala-
ra göre tanm, madencilik, imalat, enerji ve
hizmet sektörlerinde, verilen 8 katrilyon 761
trilyon liralık yatınm teşvik belgesi ile 188
bin 840 kişiye istihdam sağlanması öngörül-
dü. Ortalama olarak kişi başına istihdamın
maliyeti 46 milyar 395 milyon lira olarak be-
lirlenirken, istihdam yaratmamn en pahalı
olduğu sektör enerji, en ucuz olduğu sektör
ise tanm olarak hesaplandı.
Tanm sektöründe bir kişilik istihdam için
gerekli finansman 24 milyar 14 milyon lira
olarak belirlenirken, bu rakamm enerji sek-
törü için 1 trilyon 208 milyar lira olduğu
saptandı. 2000 yıhnda istihdam maliyeti bir
önceki yıla göre ortalama yüzde 72 oranın-
da artış kaydetti. Sektörel bazda bakıldığın-
da en fazla maliyet artışı yüzde 814.2 ile
enerji sektöründe yaşandı.
İstihdam yaratmanın maliyeti (Kişi basmaj
Sektârter
Tanm
Madencilik
İmalat
Enefjı
Hızmeöer
Ortalama
(Milyon Ura)
1999
21.120
20.951
24.166
132.165
27.893
26.960 •
' 2000
24.014 ..
30.935
37.753
1.20&245
34.066
46495
(Yüzde)
Oefthn
*' 13.7 ^
47.6 "•
56.2
814.2
2Z1
724 ,
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ / ERGIN YILDIZOĞLULONDRA,„„
Aslında, Davos ve Porto Alegre'nin
ardından bir değeriendimne yapmak,
Davos toplantısı sırasında yayımlanan
ve küreselleşmenin daha 1990'lann so-
nunda yavaşlamaya başladığını göste-
ren rapordan söz açmak istiyordum.
Ancak, ABD ekonomisi üzerine geçen
hafta yayımlanan bir seri ekonomik ve-
ri, beni daha güncel olmaya zoriuyor.
'Tüketlcl güvenl dellndl1
ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı
Greenspan, önceki hafta faizleri beklen-
medik bir biçimde yanm puan indirme-
siyle ilgili olarak Senato Komisyonu'nda
yaptığı konuşmada, ekonominin kaderinin
"tüketici güveninin delinmeden kalması-
na bağlı olduğunu" vurgulamıştı.
Geçen hafta hem Conference Board
hem de Michigan Üniversitesi tüketici
endekslen, bu guvenın delındığıni göster-
di. 1996'dan bu yana ilk kez bu kadar sert
bir biçimde 14 puan düşen tüketici güven
endeksinin arkasında, Morgan Stanley
Dean VVrtter'dan Richard Bemer'e gö-
re, gittikçe yoğunlaşan işten çıkarma ha-
berleri (Omeğin; Forbes 500 ve Forbes In-
ternational 800 listesindeki şirketler 1
Ocak'tan bu yana toplam 120 bin tenki-
sat açıkladılar - Financial Times); borsa-
daki gerilemenin tüketici butçelerinde ya-
rattığı olumsuz etki, ılımlı kışa rağmen ısıt-
ma faturalannın yüzde 100 artması yatıyor
(GlobalEco.F.-1.1.2001).
Ekonomiyi ve daha önemlisi borsayı
canlandırmak için çarşamba günü FED,
faizleri bir yanm puan daha düşürdü.
Böylece 1996'dan bu yana ilk kez faiz-
ler bir ay içinde toplam 1 puan düşmüş
oldular, ama ikinci yanm puanlık düşüş,
bu kez 0.45 puan indirim bekleyen piya-
saları tatmin etmedi (Andrew Hill, Fi-
nancial Tımes 4.2.2001).
Nitekim geçen hafta açıklanan veriler,
ABD ekonomisinde büyüme hızının
2000'in ilk dokuz ayında ortalama yüz-
de 5'ten son dört ayında yüzde 1.4'e ge-
rilediğini (New York Tımes 1.2.2001),
imalat sanayii etkinliğinin geçmiş reses-
yon dönemlerinde görülen birdüzeye in-
diğini (Wall Street Joumal, 2-3.2.2001)
ortaya koyuyordu.
Nihayet haftanın son günü açıklanan
sayılar işsizliğin yüzde 4'ten yüzde 4.1 'e
çıkarak yükselmeye başladığını göster-
di (Bloomberg 2.1.2001). Ancak artış,
birfaiz indirimini daha acilen gündeme
getirecek kadar yüksek değildi. Bu yüz-
den Nasdaq'ın ilk faiz indiriminden bu
yana yaşadığı tırmanış durdu, endeks
yüzde 4 geriledi. Tüm bu gelişmeler
ABD'de bir resesyonun artık neredey-
se kaçınılmaz olduğunu düşündürüyor.
Bu yüzden de tartışmalar giderek re-
sesyonun biçimi üzerinde yoğunlaşıyor.
Bir yaklaşıma göre resesyon "V" biçi-
Kemerlerinizi Bağlayımz.
minde olacak: Kısa bir ekonomik geri-
leme, arkasından hemen güçlü bir to-
parlanma. Bir diğer yaklaşıma göreyse
resesyon "L" biçiminde olacak: Dibe
vurması zaman alacağı gibi, oradan he-
men geri sıçrayamayacak! Bu iki yak-
laşımın kıstas aldıklan ömek Japonya.
Diğer bir deyişle, ABD'deki resesyon
Japonya'dakine benzeyecek mi? Ön-
ceki hafta The Economist, "Borç Tu-
zağı" başlıklı yorumunda bu konuya
eğildi. The Economist'e göre Japon-
ya'nın 1990'da çöken 10 yıllık uzun
ekonomik büyümesinin arkasında, bü-
yük bir borç dağı ve gayrimenkul piya-
sasında gelişen köpük vardı.
'ABD Japonya'ya benzer mt?'
1980'lerde Japonya adeta "yeni eko-
nomik yasalar" keşfetmişçesine büyü-
dü. Bugün ABD'de gayrimenkul fryat-
lannda değil, ama borsada bir köpük
var. Ekonomi ve borsa son yıllarda gi-
derek artan tüketici ve özel sektör kre-
dileriyle yabancı sermaye girişi üzerin-
de büyüyor. Ancak, ABD'deki teknolo-
jik gelişmenin, toplam üretkenlik düze-
yi üzerindeki etkileri, 1980'lerde Japon-
ya'da olduğundan daha gerçek. Diğer
bir deyişle, The Economist dahil bir-
çok analiste göre ABD ile Japonya ara-
• ABD Merkez
Bankası (FED)
Başkanı
Greenspan,
önceki hafta
faizleri
beklenmedik bir
biçimde yanm
puan
indirmesiyle ilgili
olarak Senato
Komisyonu'nda
yaptığı
konuşmada,
ekonominin
kaderinin
"tüketici
güveninin
delinmeden
kalmasına bağlı
olduğunu"
vurgulamıştı.
sındaki temel fark, ABD'deki teknolojik
gelişmenin üretkenlik düzeyinde yarat-
tığı sıçrama. Eğerbu saptama yanlışsa,
ABD ekonomisinin geleceği Japon-
ya'ya benzeyebilir; uzun süreli bir dur-
gunluk! Morgan Stanley Başekonomis-
ti S. Roach. bu konuda hiç de iyimser
değil! Birincisi, yeni teknolojinin üret-
kenlik arttıncı etkisini ölçebilecek, cid-
di bir yöntemin olmadığını düşünüyor.
Ikincisi, bilişim işçileri, bu yeni tekno-
loji yüzünden, iş saatleri ve ofis dışında
da çalışmayı sürdürüyoriar, ama bu ek
sürenin üretkenlik hesaplanırken hesa-
ba katılmadığını ve üçüncüsü, her dur-
gunlukta üretkenliğin de hızla düşme-
ye başladığını hatırlatıyor.
Nihayet, Roach'agöre, "yeniekono-
mi furyasında", ABD'de şirketler büyük
sabit sermaye stokları oluşturdular, bu
oran bugün GSMH'nin yüzde 13.9'una,
1981 resesyonundaki düzeye kadar
yükseldi (Global Economic Forum
31.1.2001). özetle, karşılaştıklan sorun-
lar açısından, ABD ile Japonya ekono-
mileri arasında sanıldığı kadar bir fark
yok. ABD'deki resesyon da kısa süreli
olmayabilir.
Ancak Financial Times'ın vurguladı-
ğı gibi halen "Piyasalarda egemen kon-
sensüs, FED'nin, ekonominin bugün-
kü sorunlannı çözebileceğine ilişkin bir
.yildizoglufi btinternet.com
inancı yansıtıyor" (3.2.2001). FED, iyi
faiz indirimleriyle borsayı canlandırabi-
lir (gerçi cuma günü Nasdaq aksi yön-
de gösteriyordu), ekonomiyi yumuşak
bir inişe taşıyabilir. Ne ki yine Financi-
al Times ve The Economist'in
(1.2.2001) yorumlanna göre bu değil
yumuşak, hiçbır biçimde bir iniş olmaz,
ekonominin fazlası alınmaz, sıkışıklıkla-
n durgunluk içine açtlmaz, böylece so-
runlar bir başka ve daha sert bir reses-
yona ertelenmiş olur, o kadar. Bu da
"W" senaryosu; kısa bir resesyondan
sonra yükseliş, ama sonra daha sert bir
ikinci resesyon.
Avrııpa dönemt ml başlıyor?
Aslında Davos'ta dile getirilen "Bu,
Avnjpa'nınyılı" ya da "Avnjpa'nın ye-
ni 10 yılı" temalannın arkasında, Avru-
pa'nın büyüme hızının yeni ivme kazan-
maya başlamasına karşılık, ABD'nin
uzun süreli bir resesyona girmekte ol-
duğuna ilişkin açıkça dile getirilmeyen
bir inanç var. Örneğin, Deutsche Bank
Avrupa Araştırmaları Bölüm Başkanı
Carlo Monticelli, "ABD, çok uzun ve
görkemli bir ekonomik büyüme döne-
minin arkasından yavaşlıyor. Avrupa 'da
biz, iyi bir dönemin henüz başladığı
aşamadayız" diyor. Birçok Avrupa şir-
keti ABD'deki ekonomik yavaşlamanın,
bu yavaşlama göreli olarak kısa yaşan-
dığı takdirde, etkilerinden korunabilece-
ğine inanıyor (New York Times
2.1.2001). Ancak, yukarda degindiğim
gibi, bu resesyonun uzun süreli ve sert
bir biçimde yaşanması olasılığı var. Ikin-
cisi, ABD'deki bir ekonomik yavaşla-
manın Avrupa'yı ilk anda sanıldığından
çok daha fazla etkilemesi mümkün.
Daha şimdiden Alman, Fransız ve
Italyan İş Çevreleri Güven Endekslen
son biryılın en düşük düzeyine gerilemiş
durumdalar (Wall Street Journal
3.2.2001). Ikincisi, belki ABD, Avnjpa'nın
ana ihracat pazarı değil, ama ABD'deki
yavaşlamanın etkisiyle Asya ve Latin
Amerika piyasalan da daralmaya başla-
yınca Avnjpa'nın ihracat pazartarı kuru-
yabilir; Euro'nun güçlenmesi bu durumu
daha da ağırtaştınr. Üçüncüsü, Avrupa
şirketleri geçen yıllarda çok sayıda ABD
şirketine ortak oldular ya da satın aldılar.
Avrupa ekonomileri de, ABD de durgun-
luğu bu yolla da hissedecek.
Ozetle, son yıllarda dünya ekonomi-
sinin lokomotifi olan ABD ekonomisinin
geleceği çok partak değil. Avrupa bir
lokomotif işlevi üstlenecek durumda
değil. Japonya ise hâlâ "L" tipi durgun-
luğu yaşıyor. Hafta sonu Financial Ti-
mes, Asya'da yeni bir mali krizin ma-
yalandığını yazıyordu. Öyleyse kemer-
leri bağlamanın tam zamanıdır. Belli ki
sert bir inişe geçiyoruz!
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Hükümetin Yargı Kavgası
Yargı konusuna geçmeden şu gerçeğin altı çizil-
melidir: Hükümet, devletin neredeyse tüm birimle-
riyle kavgalıdır.
Hükümet, kendi önerileriyle seçilen, ancak yasal
ve kişilikli tutumuyla oyuncak olmayan Cumhurbaş-
kanı Sezer ile hemen her konuda ters düşüyor;
başta son anayasa değişikliği girişimi olmak üzere
Anayasa Mahkemesi ile kavgalıdır; af yasasının
kapsamı ve AB üyeliği konusunda Genelkurmay ile
uyuşamıyor; "Beyaz Enerji" soruşturmasında Jan-
darma Genel Komutanlığı ve yine aynı konuda tüm
yargı ile açıkça kavga ediyor; bunlara Anadolu Ajan-
sı olayı vb. eklenebilir. Meclis'teki ölümcül kavga da
hükümetin yarattığı gene) kavga ortamının bir uzan-
tısı sayılabilir.
Hükümetin yargı ile kavgasının çok yönlü ör-
nekleri var. Çoğu zaman hazıriık soruşturmasının
gizliliği dikkate alınmadan açıklamalar yapılıyor.
Başbakan ünlü bir tarikatçı ile ilgili soruşturma sı-
rasında "Dilerim, ceza a/maz" diyebiliyor; Refah Par-
tisi örneğinde olduğu gibi, davanın görüşülmesi sı-
rasında anayasa değişikliği gündeme getiriliyor.
Hükümetin yargı ile kavgalanna eklenen son bü-
yük halka DGM Savcısı Talat Şalk'ın Başbakan ta-
rafindan suçlanmasıdır. "Beyaz Enerji" operasyo-
nu, doğnı ve haklı nedenlerie, hükümetin dışında yü-
rütülüyor. Savcı, konu ile ilgili olarak IMF, Dünya
Bankası ve AB Ankara temsilciliklerinden bilgi ve
belge istiyor. Başbakan, savcıyı, devletin saygınlı-
ğına gölge düşürmekle ve daha önce benzer
davranışlar sergilemekle suçluyor.
Yasalan, IMF'nin istediği gibi ve istediği zaman-
da çıkaran, Dünya Bankası'nın bir dediğini iki etme-
yen, ülkenin sanayi tesislerini ve doğal zenginlikle-
rini özelleştirme adı altında yabancılara sunan bir
anlayışın, savcının yabancılardan bilgi ve belge is-
temesi karşısında devletin saygınlığından sözetme-
si, çok büyük bir tutarsızlık ve çelişkidir. Kaldı ki,
Meclis'teki son ölümcül kavganın, yasalan daha hız-
lı çıkarma isteğinden kaynaklandığı biliniyor. Yasa-
lann daha hızlı çıkanlmak istenmesinin çok önemli
bir nedeni de aralıkta IMF'ye verilen niyet mektu-
bunda belirii yasalann belli tarihlerde çıkanlacağı
konusunda verilen sözlerdir.
Çok önemli bir nokta daha var: Dünya Bankası
Türkiye Temsilcisi Ajay Chibber, aynı bankanın Av-
rupa ve Orta Asya bölüm sorumlusu ile biriikte yaz-
dığı ve dünya ekonomisi çevrelerinin saygın yayın
organı Financial Times gazetesinde 19 Ocak'ta ya-
yımlanan yazısında, Türkiye'yi "yolsuzluklar ve rüş-
vet ülkesi, çürûmüş bir ülke" olarak nitelendıriyor.
Dış sermaye çevrelerinin gözünde Türkiye'yi kara-
lıyor; ekonomiye büyük zarar verecek bırtutum ser-
giliyor. Başbakan ya da bir üst yetkili, Dünya Ban-
kası'nın Türkiye memuruna karşı çıkamıyor; yaptı-
ğının yanlış olduğunu söyleyemiyor; olayı kınaya-
mıyor. Çünkü yıllardır, onlar ne derse doğru sayılı-
yor; Türkiye ekonomisini IMF ve Dünya Bankası yö-
netiyor. Hükümet, Dünya Bankası Türkiye Temsilci-
si'nin bu çok zarariı ve aşağılayıcı sözlerini içine sin-
diriyor; devletin saygınlığı akla bıle gelmiyor.
Ucu değil. gövdesi siyasetçilere dayanan ener-
ji yolsuzluğu Meclis'te araştırılamadı; aklamayla
geçiştirildi. Daha önce olduğu gibi bu aklamayı
saglayan Başbakan, şimdi de soruşturmanın sav-
cısını dövmeye kalkıyor; toplumsal duyariılık buna
izin vermemelidir.
• • •
Dışişleri Bakanlığı, Avrupa insan Haklan Mahke-
mesi'nde düşünce özgürlüğü ile ilgili davalarda
Türkiye'nin art arda yüksek miktarda para cezası
ödemeye mahkûm olması karşısında, yargı birimle-
rini uyanyor, ceza vermekten olabildiğince kaçınıl-
masını ve eğer ceza verilmesi kaçınılmaz ise verile-
cek para cezası miktannın düşük tutulmasını isti-
yor.
Çözüm, yanlış yerde aranıyor. Yargıyı baskı altın-
da tutmak çözüm olamaz, yalnızca toplumsal yıkım
getirir. Hükümetin yapması gereken, düşünce ve
anlatım özgüriüğü üzerindeki kısıtlama ve sınıriama-
lan, yapacağı anayasa ve yasa değişiklikleriyle bir
an önce çağdaş uluslararası ölçülere uygun bir du-
ruma getirmektir.
• • •
Hükümet, bir büyük toplumsal karşı çıkışın so-
nucu olarak değil, kendi beceriksizlik ve yetersizli-
ğinin bir sonucu olarak tökezliyor; büyük çelişkile-
rinin altında eziliyor; sorunlara çözüm bulamıyor,
kendisi sorun yaratıyor.
Devletin tepesindeki kavgalann özellikle yargıya
ilişkin yönü, olası yıkıcı etkileri nedeniyle çok önem-
lidir. Başta Başbakan olmak üzere hükümet, yargı
bağımsızlığını çiğneyici girişimlerden kesinlik-
le kaçınmalıdır. Obür kavga örneklerı bir olçude de
olsa geçiştirilebilir. Ancak, hükümetin yargı ile kav-
gası asla geçiştırilemez. Yargı ile kavgalı hükü-
metten çözüm de çıkmaz, istikrar da...
e-posta: yakup(« metu.edu.tr
5 yıllık hedef Avrupa'nın gerisinde
Türkiye e-ticarette
kaplumbağa hızında
KAYSERİ (AA)-In-
ternetin yaygınlaşma-
sıyla biriikte tüketici-
nin tercih nedeni olan
elektronik ticarette (e-
ticaret) birçok Avrupa
ülkesi 5 yıl sonraki tah-
minleri şimdiden geçti.
Erciyes Üniversitesi
öğretim üyesi Prof. Dr.
Ali Bilginoğlu ve Uz-
man Gökhan Güven m
araştırmalarına göre
Türkiye'de son yıllar-
da pek çok e-ticaret si-
tesinin açıhnasına kar-
şın altyapı ve anlayışla
ilgili sorunlar ve inter-
net servis sağlayıcıla-
nnın kapasite yetersiz-
liği nedeniyle e-ticaret
istenilen boyuta ulaşa-
madı. Yapılan araştır-
malarda genç nüfiıs ve
tüketimdeki artış gibi
nedenlerie 1999"da 7
milyon dolar olan e-ti-
caret payının 2003 yı-
hnda 840 milyon dola-
ra, 2005'tede 6 milyar
dolara ulaşacağı tah-
min ediliyor.
AB ortalaması
Ancak. 5 yıl sonrası
için hedeflenen rakam-
lann bile bugün birçok
Avrupa ülkesinin geri-
sinde kaldığı gözlemle-
niyor. Uzmanlar. geçen
yıl Fransa'nın 6 milyar
100 milyon dolar, Al-
manya'nın 9 milyar
700 milyon dolar. Nor-
veç'in 6 milyar 800 bin
dolar, tüm AB ülkeleri-
nin 44 milyar 300 mil-
yon dolartutannda e-ti-
caretle alışveriş yaptı-
ğını belirttiler.