Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16ŞUBAT2001CUMA
HABERLER
DÜNYADA BUGİJTN
ALİ SİRMEN
IMF'ye Hayır!' Ama...
Gazetemiz Cumhuriyet'in dünkü manşetinde,
geniş kesimin ayyuka çıkan feryadı yer alıyordu:
"IMF'ye hayır!.."
Ne Türkiye'de ilk kez yükseliyor bu çığlık, ne de
bu şekilde feryat edenler bir tek Türklerdir.
IMF çağnldığı (çağnldığı diyorum, çünkü Ulus-
lararası Para Fonu, hiçbir ütkeye kendiliğinden git-
mez, çağnlınca orada arzı endam eyler) her ülke-
de bu tür tepkilerle karşılaşmıştır.
Ne var ki, bu tepkiler sonucu değiştirmemiştir,
Türkiye'de de değtştirmeyecektir.
Türkiye'nin insanı, emekçisiyle, çiftçisiyte, ücret-
lisiyle, kendisine reel sektör adını takan işadamıy-
la, ikide bir IMF'nin kapısına neden dayandığını
sorgulamalıdır önce.
Acaba ülkemizde her şey yolunda gidiyordu da
emperyalizmin uluslararası örgütü IMF bumunu
sokup bir anda bu ahengi kaosa mı çevirdi?
"Son ellı yılımıza birbakalım" derim, bu soruyu
yanrtlamadan önce.
Türkiyetek partili rejimin çok partiliye dönüşme-
sinden bu yana, birden çok parti ve tek sesli, alı-
şılagelmiş popülistyöntemlerle, tarikat-siyaset-ti-
caret üçgeni ıçine sıkışmış, kavramlannı yerine
oturtamamış, özgürlükleri sağiayamamış, muha-
fazakânnın tek niteliği aydınlanma düşmanlığı olan,
töre cinayetleri hâlâ yaygin olduğu bir ülke konu-
mundadır.
• • •
Elli yıllık "Türk Demokrasisi!"n\r\ ekonomik ya-
pısı nedir?
Ürettiğinden çok üreyen, doğduğu topraklarda
ekmek bulamayınca büyük kentlere göçen, onu
kuşatan ve arabesk denen kırma kültürüyle işgal
eden insanlann toplumunda, üretkenliğin değil,
dogru dürüst üretimin bile söz konusu olmadtğını
görmek için uzman olmaya gerek yok.
Uzun yıllartanmını geliştirmek, bu alandaki üret-
kenliğini arttırmak yerine, çiftçisini sübvansiyon-
larla ayakta tutmaya çalışan rejimin partileri kırsal
kesimden oy alabilmek uğruna, köylüye ulusal ge-
lirden ürettiğinden fazla pay aktarmanın çabası
içine girmiştir.
Sonuç ise Türk bakliyatının ülke içinde bile dı-
şardan gelen ürünlerle rekabet edemez duruma
düşmesı olmuştur.
Dokuz çocuksahibi üretken olmayan köylü dev-
letin kapısını çalıp, "Bu çocuklara sağlık, eğitim
hizmeti, iş ve aş ver" diyebilmiş, daha da garibi,
devletin erkini elinde tutan politikacıdan "Emrin
olur arslanım, başım üstüne!" yanıtını almıştır.
"10yılda anayurdu dört baştan demirağlarta ör-
mekle" övünen rejimin yerine gelenler, demiryolu
politikasını bırakarak dünyanın en pahalı ulaşımı
olan karayolunu yeğlemişlerdir, insan ve mal taşı-
mak için. Büyükdevrimci ve liberalizmin büyük ön-
deri sayılan Özal, "demiryolunun komünistlik ol-
duğunu" söyleyecek kadar büyük bir ekonomi de-
hasıdır.
'-' • - •••
Türkiye üretimsiz, üretkenliğe hiç atdırmayan, iç
"kaynaklann talanına ve avantaya dayalı, yüksek
gümrük duvarian politikası ile 20 yıl önce iflasını i-
lan ettiyse bunun kabahatlisi IMF midir, yoksa po-
litikacılan, bunlan oraya getiren, ürettiğinden çok
üreyen halkı, üretken olmayan üreticıleri ile Türk
toplumunun kendisi mi?
24 Ocak 1980 karariannı ve miman Turgut özal'ı
büyük reformcu olarak gören toplum, bankalann
hortumlandığı, hayali ihracatın ayyuka çıktıgı, hor-
tum-avanta talan altyapısı üzerinde tarikat-siya-
set-tıcaret üçgenine oturtulmuş rejimi ile hak et-
mediği bir yapay refahı yaşar, vur patlasın çal oy-
nasın keyif sürerken bu günlerin geleceğini söyle-
yenlere hangi gözle bakıyordu?
Bugün halinden şekvacı olan reel sektör avan-
tayadayalı rant gelirieriyle, düşsel birsaadetin de-
nizinı kulaçlarken bir gün üretken olamamasının
başına getireceğl dertleri düşünüyor muydu?
Yirmi birincı yüzyılın, kaçınılmaz olarak küresel-
leşen dünyasında, hiçbir ürününün rekabet gücü
olmayan, hâlâ avanta ve talan denızinde yüzme-
ye çalışan bir toplumun nasıl bir yeri olabilirdi?
Üretime dayanmayan rejimler demokrasi ola-
maz; orada ne emeğin haysiyeti kahr ne de namus.
Ve böyle rejimler, iflas bayrağını çektiklerinde
gücü, yani parayı elinde tutanlar, "medetya IMF!"
feryadıyla çağrıldıklannda gelirler ve kendi çıkar-
lannı koruyacak önlemleri kabul ettirirler.
Kendi hamakatını demokrasi sanan toplumun,
zaten iç talan döneminde ezilen kesimi de haykır-
maya başlar: "IMF'ye hayır!"
Bence çok bağırmayın! Hani Cottaretli bir du-
yup da kızar ve gelecek kredi bölümlerini erteler
ya da vermekten vazgeçerse, seyreleyin o zaman
gümbürtüyü...
Tasarıya ABD damgası
Elektrik tasansı
'lobi'lerle ilerliyor
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu)- IMF' nin
şekillendirdigi Elektrik
Piyasası Yasa Tasansı,
TBMM Genel Kuru-
lu'nda, yabancı şirket-
ler ve büyük holding lo-
bilerinın gölgesınde
ilerliyor.
20 maddelik tasanmn
dün kabul edilen 11
maddesi kapsamında.
Elektrik Piyasası Dü-
zenleme Kurumu ve
Kurulu'nun oluşumu
kabul edildi. Geniş yet-
kilerle donatılan 7 kişi-
lik kurula seçilecek ü-
yejerin dağıhmında
yetki Bakanlar Kuru-
lu'na bırakıldı. 6 yıllık
görev süresi dolan üye-
lere yeniden seçilme
hakkı da 'siyasallaşma
gölgesi' gerekçesiyle
eleştirildi.
Şirketlere, işletme
hakkı devir sözleşmele-
rinde 3 aylık ek zaman
kazandıran düzenleme-
nin ABD hükümetinin
doğrudan istemi üzeri-
ne gerçekleştirildiği or-
taya çıkü.
ABD'nin Ankara Bü-
yükelçiliği'nce Enerji
Bakanhğı'na faks me-
sajıyla gönderilen yazı-
da, santral ve dağıtım
şebekesi ihalelerine or-
tak olan ABD'li fîrma-
ların zamana gereksi-
nirn duyduklan belirtil-
di.
Şirketler, Hazine'nin
tepki gösterdiği deği-
şikliklerle ilgilibaskısı-
nı dün de sürdürdü. Ku-
liste. Uzanlar'a ait Çu-
kurova Elektrik AŞ'nin
üretim ve dağıtım sek-
töründeki çalışmalannı
güvenceye alabüecek
düzenlemenin kurula
yetki tanınarak gerçek-
leştirilmesi tartışıldı.
Elektrik şirketinde eski değerler üzerinden 100 trilyon liralık kamu alacağı var
Detfet AKTAŞ'lasoyulduRANUSALMAN
ANKARA - Devletin trilyonlarca
lirasının, Enerji Bakanlığı bakanlan
ve bürokratlarmın göz yumması ve
AKTAŞ şirketinın usulsûzlükleriyle
ortadan kaybolduğubildirildi. Döne-
min değerleri üzerinden AKTAŞ şır-
ketınden devlet alacağının 100 tril-
yon lira düzeyinde olduğu öğrenildi.
Bu rakam TLİden dolarbazına çevril-
diği ve gecelik repo faizleri hesaplan-
dığı takdirde ortaya çıkan kaybın,
katrilyon düzeyine ulaşacağına dik-
kat çekiliyor.
Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun
mahkemeye geçen yıl gönderdiği ya-
n, AKTAŞ'tan devlet alacağının 70
trilyon liraya yakın düzeyde olduğu-
nu gösteriyor. Bunun 20-30 trilyon
lirasının kamu alacaklanna ilişkin
yasanın uygulanmamasından, 30tril-
yon lirasının kayıp- kaçak oranlann-
da yapılan sahtecilikten, 10 trilyon li-
rasının da haksız temettü uygulama-
sından kaynaklandığı bildirildi. Bun-
lann dışmda süren davalardan da
1997 yıh itibanyla 23 trilyon liralık
alacağı bulunuyor.
AKTAŞ'ın Eylül 1999 tarihinde
verdiği ilanlarda, Ankara 1. Asliye
Tıcaret Mahkemesi'nde tutan belirtil-
meden Marmarabank'a yatınlan ve
bankanın batışıyla da yok olan devlet
parasıyla ilgili ödeme yapıldığı, 393.9
milyar liralık aktif enerji bedeli, 504.3
milyar liralık reaktif enerji bedeli,
68.3 milyar liralık da iştirak bedeli
davasının sürdüğü belirtiliyordu.
Mahsuplaşma tutanagı
llanda, TEAŞ ile şirket arasında 25
Şubat 1999 tarihli mahsuplaşma tu-
tanağının 4. maddesinde "Bu tuta-
naktakiprensipler,taraf yönetimku-
ruDanncakabu)edflip onaylanmasm-
dan sonratarafiarca karşüıklı olarak
açdnnş olan tûm davalar geri çekile-
cektirr
deruldığı belırtılıyor. Enerji
ve Tabn Kaynaklar Bakanlığı, bu tu-
tanak uyannca şirkete açtığı davala-
n geri çekmişti. Ancak, Başbakanlık
YDK'nin davalann sürdürühnesi ve
kapatılanlann yeniden açılması uya-
nsı üzerine baicanlık davalara devam
etmek zorunda kalmıştı.
12 trilyon liralık vergi boreu
Maliye BakanlığYnın da 5 yıllık
kayıtlan inceleyerek 1993-1998 yıl-
lanna ilişkin 12 trilyon liralık vergi
borcu saptadığı öğrenildi.
Danıştay Idari Dava Daireleri Ge-
nel Kurulu'nun, Elektrik Mühendis-
leri Odası'nın (EMO) AKTAŞ'la il-
gili açtığı davada, Başbakanlık Tef-
tiş Kurulu, YDK ve SPK'nin rapor-
lanna aüfta bulunarak verdiği karar-
da şu usulsüzlükler saptanıyor.
• AKTAŞ'm herhangi bir şartna-
me hazırlanmadan, ihale yapılma-
dan. görevlendirildiği.
• AKTAŞ'm görev yaptiğı 1997
yılma kadar mahsuplaşma yapılma-
dığı, 1994 yıh için mahsuplaşma ya-
pılması yoluna gidildiği, ancak bu
mahsuplaşmanın da usulsüz olduğu.
• Repo ve gecikme zammı gelir-
lerinin mahsuplaşma dışında tutul-
duğu.
• Kayıp-kaçak oranlan içintaahhût
edilenin üzerinde gerçekleşen kayıp-
kaçak oranlannın kabul edildiği.
• AKTAŞ'ın yan kuruluşlanna
yaptırdıgı işlemlere ilişkin giderlerin
gerçek piyasa değerinde olup olma-
dığının şüpheli olduğu.
• 1997 yılma kadar mahsuplaşma
yapılamaması nedeniyle idarenin şir-
ket aleyhine alacak davalan açmış ol-
duğu, 8 Ağustos 1997 tarihli rapor
itibanyla idarenin AKTAŞ'tan alaca-
ğının 23 trilyon liraya ulaştığı, 1994
yıh için yapılan ve kesin sonuca bağ-
lanmayan mahsuplaşmaya göre de
idarenin AKTAŞ'a elektrik satış fı-
yarının kilovatsaat başına 1.165 lira
olduğu, aynı dönemde idarenin ts-
tanbul Avrupa yakası için TEDAŞ'a
elektrik satış fiyatının ise kilovatsa-
at başına 1.195 lira olduğu, şirketin
TEDAŞ'a göre iktisadi çalışmadığı.
• Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun
1 Aralık 1998 tarihli 18/98-54 sayıh
yazısmda 8 Ağustos 1997 tarihli so-
ruşturma raporunda belirlenen gö-
rüşlerinin değiştirilmesini gerektire-
cek bir husus bulunmadığı, belirle-
nen usulsüzlükler giderilmediği tak-
dirde şirketle yapılan sözleşmelerin
feshedümesi ve tesislere el konulma-
sı önerisi.
Danıştay, sözleşmenin kamu yara-
nna uygun ohnadığını vurgulayarak
"idarenin hizmet gördüreceği kişiyi
seçerken kamu hizmetinin en verim-
live etkm biçimde işletibnesi gereğin-
deo hareketk mali ve teknolojik ola-
naldan,gü\enilirlik,dene>1ın gibiba-
zınitefikleriönplandatutarakkullan-
maa gereken takdir yettdsini bu çer-
çevede kullanıp kullannıadığının be-
firienme» suretiyle yürütmenin dur-
durulması isteminin karara ba^an-
ması gerektiğinin
bildiriyor.
; " Hayvon
pazannda
insanhkdem
' DoğaveSokakHayvanlarmı
Yoşatma Derneği (DOSHAYADX
Mısır Çarşısı'ndaki hayvan
pazannda, kaçak hayvan
satJmasmı ve hayvanlara işkence
yapılmasını protesto etti. Yeni Cami
karşısmdaki hav-van pazanna giren
DOSHAYAD Başkanı Süsen Erkuş
ve dernek üyeleri ile dûkkân
sahipleri arasında tarüşma çıktL
Dükkân sahiplerinin basın
mensuplannın çekim yapmasına
karşı çıkmasnla başlayan kavga.
dernek üyelerinin pazan terk
etmesiyle sona erdl Süsen Erkuş,
Tarun Bakanlığı'nın 8 ay önce
çıkanbğı, evcö hayvanlann sanş
yerierinin düzenletımesi ve hayvan
saüşlannda uyulması gereken
kurallaria ilgili yönetmetiğin
burada uygulanmadjğını söyledL
(Fotoğraf: AA)
Eski Enerji Bakanı, Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun suç duyurusuna karşılık verdi
Zîya Aktaş^tan 18 trilyon savunması
ZiyaAktaş
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Eski Enerji Bakanı Ziya Aktaş, Baş-
bakanlık Teftiş Kurulu'nun suç duyu-
rusuyla ilgili olarak yaptiğı açıkla-
mada "mahsuplaşnıaya koşuDu onay
verdiğiıü,bukararlal8trUyoDunTE-
AŞ kasasına yaanlmasının sağiandı-
ğuu" söyledı. Kendısınden önceki 9
yıl boyunca neden mahsuplaşma ol-
madığınm sorulması gerektiğıni vur-
gulayan Aktaş, 'S yıl süruncemede
kalmasuun ülke çıkarianna vereceği
zararortadaydL 1997'den sonraki ba-
kana hesap sormaya çahşılıyor. AVTH
ca, 1997'den sonra bakanhk görevini
ben yapmadım" açıklamasıru yaptı.
Aktaş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba-
kanı Cumhur Ersümerhakkında ve-
rilen son gensoru önergesine çekim-
ser oy verdiği ammsatılarak yönelti-
len soruya da "KoaKsyon ortamına
aykın oy kuUanmamak için çekhnser
kakhm. Farkh bir ortamda obaydım,
farkb oy kuDanırdıııı" yanıtını verdi.
DSP Istanbul Mületvekili, eski
Enerji Bakanı Aktaş, dün parlamen-
toda düzenledıği basın toplantısmda
AKTAŞ Elektrik ve TEAŞ mahsup-
laşması sırasında devletin zarara uğ-
raöldığı ıddialanna yanıt verdi. Ak-
taş'ın açıklamalan özetle şöyle:
• Bu soruşturma "Beyaz enerji"
dışındadn-. AKTAŞ şirketi ile soyadı
benzerliği dışmda ilişkim yoktur. Ba-
kanhk görevinde 11 Ocak-28 Mayıs
1999 tarihleri arasında bulundum.
Sadece 3 müfettişin kişisel görüşü
söz konusu. Başbakanlık Teftiş Ku-
rulu Başkanlığı görüşü farklıdır.
• AKTAŞ Elektrik AŞ ile TEAŞ
arasındaki sözleşmeler uyannca ta-
raflar arasında her yıl mahsuplaşma-
nın yapılması gerekirken, 1990-97
arasında (1994 yılı hariç) mahsuplaş-
ma işlemı yapılamamış, 1994'e ait
mahsuplaşma işlemi ise TEAŞ Yö-
netim Kurulu karan ile iptal edibniş-
tir. 25 Mart 1999 tarihinde, mahsup-
laşma ile ilgili olarak olur verdım. Bu
olurda,K
mansuplaşmaüzerinden de-
nebmbhimlerincegetirilebileceköne-
ri veya farkh yorumlar otanası halin-
de ve bunun sonucu doğabilecek TE-
AŞ hakkumm sakh kabnaa kaydıyla
işbu mahsuplaşmanın geçici olarak
yapddığın
belırtıUnektedir.
• Verdiğim olurla 1990-97 ve 98-
99 ıçın mahsuplaşmalar oldu. Firma
daha önce hiç para yatırmamıştı. Bu
olurdan sonraki süreçte 18 trilyon li-
ra TEAŞ kasasına yatınldı. Bunu
yapmış olan birini yanlış yapmakla
suçlamayı anlamıyorum.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
Enerji Bakanlığı Müsteşarı
Yiğitgüden'in
dosyası
Yargıtay'da
İLHANTAŞÇI
ANKARA-Ankara Cumhuriyet Başsav-
cıhğı, Başbakanlık Teftiş Kurulu raporun-
da suçlanan Cumhur Ersümer'in sağ kolu,
Enerji Bakanlığı Müsteşan Ynrdakul VTğit-
güden'le ilgili suçlamalan ıçeren dosyayı
'^argüamaylayetkfli'' olan Yargıtay'a gön-
derdi. Başsavcılık, haklannda soruşturma
yapabıleceği bürokratlarla ilgili işlemleri
yürütmek için ise Enerji Bakanı Ersümer'in
vereceği izni bekliyor.
Hükümet Cumhur Ersümer"ı kurtarmaya
dönük girişimler yürütürken soruşturmay-
la yetkilı makamlar da çalışmalannı sürdü-
rüyor. Ersümer ve Aktaş hakkında u
Yüce
Dİvan" yolunu açacak olan anayasanın 100.
maddesınden işlem yapma yetkısi bulun-
madığını bildiren başsavcılık, 29 Ocak
2001 tarihli yazıyla, Başbakanlık Teftiş Ku-
rulu'ncahazırlanan ve haklannda işlem ya-
pılması istenen bürokratlarla ılgılı olarak
Enerji ve Tabii KaynaklaT Bakanlığı'ndan
izin istedi. Bakanlığın TEAŞ yöneticileri
hakkında izin vermemesi durumunda An-
kara Cumhuriyet Başsavcılığı Danıştay'a
itiraz edecek.
Konunun TBMM'de tartışıhnası üzerine.
Enerji Bakanı'na vekalet eden Devlet Ba-
kanı Rüştü Kazun Yücelen açıklama yaptı.
AKTAŞ ve Kayseri şirketlerinin mahsup-
laşmalannda yapılan usulsüzlüklerin ince-
lenmesi için Başbakanlık'ta oluşturulan he-
yetin çalışmalanm anlatan Yücelen, "mü-
fettişler arasındaki görûş a>nlığının rapor-
larm ckktiyetini tarüşmah halc getirdiğini,
savcıhğa gönderme yapümasınm hukuki
dayanağı olmadığını" savundu.
Mendikioğftı cezaevinde
Öte yandan, "Beyaz Enerji" soruştur-
ması kapsamında hakkında gıyabi tutuk-
lama karan çıkarılan Enerji ve Tabii Kay-
naklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı
Mustafa Mendilcioğlu, hakkındaki karann
vicahiye çevrihnesinin ardından cezaevi-
ne konuldu. Eski müsteşar yardımcısı
Mustafa Mendilcioğlu'nun da tutuklan-
masıyla soruşturma kapsammda tutukla-
nanlann sayısı 5'e yükseldi.
oralcalislar@yahoo.com
EnverÖren, Işıkçılarcema-
atinin reisi Hüseyin Hilmi
Işık'ın damadı. Işıkçılar, Özal
döneminde yıldızı parlayan
cemaatlerdendi. önceleri yo-
ğun bir dini görünüm içinde
olan TGRT veTürkjye gazete-
si, süreç içinde biçim değiştir-
di. 28 Şubat'ın bu değişimde
birdönüm noktası olduğu her-
kesin ortak kanaati.
Erbakan ve ardından Fet-
hullatvGülen hakkında yürü-
tülen kampanyalar sırasında
Işıkçılann yayın organlan, bu
kampanyalardan kurtulabil-
mekamacıyla, Islamcı kesim-
tere göre "/hanet"le suçlana-
bilecek yayınlar yapmışlardı.
Ona kızan Islamcılar, Enver
Ören için şöyle diyorlardr. "En-
verAbi, her zaman yaptiğı gi-
bi otobüs beklememiş, gelen
otobüse binivermişti."
TGRT ve Türkiye gazetesi,
militarizmin şaha kalktığı dö-
nemlerde "Mehmetçik" prog-
ramlanyla diğer kanallara fark
atmıştı. "Irticaya karşı müca-
cfe/e"nin hız kazanmasıyla
TGRTdeki Kuran sohbetleri-
nin yerini, ülkemizin yıldızlan
Enver Abi, Sibel, Seda ve Gülben
almışlardı. Sibel Can, Seda
Sayan, Gûlben Ergen gibi
"seçkin sanatçılanmız" laikliğe
demir atan Enver Ören'in kah-
valtı sofralanndan eksik olmu-
yorlardı. Enver ören, örgütlü
bir cemaatin yarattığı olanak-
lann üzerinde oturuyordu. Is-
lami söylemin önemli slogan-
lanndan birisi olan "faizsiz ka-
zanç "ın da savunucusuydu.
Bu nedenle Ihlas Finans, faiz-
siz kazanç veriyordu. Belki de
islamcıların paralannı almak
için bu yola başvuruyordu. O-
nun içini bilmemiz mümkün
değil.
Işıkçılar cemaati, faizsiz ka-
zanç verdiğini söyleyen Ihlas
Finans, "Mehmetçik" prog-
ramlan, Sibel Can, Gülben Er-
gen, Seda Sayan, Enver
Oren'le birlikte ilginç bir sen-
tez oluşturuyorlardı. Ülkemi-
zin kızlan, "Enver Abi" deyip
başka bir şey demiyoriardı.
İnsanlann inançlan ve bu
inançlarını nasıl yaşadıklan
kimseyi ilgilendirmez. Bu ne-
denle, Enver ören'in, bir ce-
maat lideri olarak şimdi "Ihlas
kızlan olarak" anılan artistler-
le olan yakınlığı da onun bile-
ceği iştir. Üstelik Gülben Er-
gen'in acılı günlerinde ona sa-
hip çıkmıştı. Ergen, sevgilisi
Susuriuk sanığı Erol Evcil'i
yargıya kaptırdıktan sonra yal-
nız kalmıştı, Enver Abisi onu
yalnız bırakmadı.
Sibel Can da aynı duygular
içinde. Enver Ören'in kendisi-
ne yaptiğı yardımlan bir türlü
unutamadığını söylüyor. Ga-
zete manşetlerine Enver
Ören'in maceralan yansıyor.
Sibel Can'a aldığı clp, Gülben
Ergen'e helikopterle getirip
yedirdiği baklava gündemin
üst sıralanna yerleşiyor.
Enver Ören'in yaşadıklan,
Ihlas Holding'in kamuya yan-
sıyan yüzü, aslında bu ülke-
deki inanç, para, siyaset, güç
ilişkilerini de gözler önüne se-
riyor. Her şeyin ne kadar dibe
vurduğunu kanrtlıyor. Aslında,
"Tencere dibin kara, seninki
benden kara" hesabı. Medya-
nın Ihlas Holding dışındaki ke-
simi daha mı farkh? Banka
hortumlayan, yurttaşın para-
sını dısanlara kaçıranlar bu
medyanın patronlan değil mi?
Bazı patronlann, hangi yıl-
dızlanmıza helikopterle bakla-
va götürdüğünü bilmiyoruz.
Ancak şu kadan bir gerçek ki
devlet desteği ve korumasıy-
la büyük paralann üzerine otu-
ranlar, bu paralan keyiflerince
bir lüks ve şatafat içinde kul-
landılar. Suçlan ortaya çıkınca
da günahı çalışanlann sırtına
yükleyip yollanna devam etti-
ler.
Gülben Ergen, Enver
Ören'in kadirşinaslığını bir
söyleşide şöyle anlatıyordu:
"Sabahlan canlıyayında stüd-
yoya gelip kameranınyanında
durur, bana e/ sallar ve 'Kolay
gelsin' derdi. Biz Marziye di-
zisini çekerken helikopterle
Şarköy'e geldi. Bir baktık te-
pemizde bir helikopter. Için-
den Enver Abi çıktı. Kimseye
'Enver Bey' dedirtmezdi. He-
llkopterden bir tepsi baklava
ile indi. Sonra cebinden bir
kese çıkardı. İçinde 41 altın
vardı ve tûm ekibe altın taktı."
Ihlas Holding'in macerası-
nın bir Türkiye macerası oldu-
ğunu yaşayarak görüyoruz.
Her şey sahte, her şey kandır-
maca üzerine kurulu. Her şey
yoksullann sömürülmesine
dayanıyor. Arabesk küttür, din,
ahlak, "Yetiş bacı" masallan,
Susurluk'tan arta kalmış sev-
gililer. Milliyetçilik ve Müslü-
manlık masallan. Mehmetçik
programlan. Din saatleri. En-
ver Abi'ye pasta yediren yıl-
dızlanmız.
Hüseyin Hilmi Işık, sert ve
uzlaşmaz bir Islamcıydı. Ce-
maati o kurmuştu. EnverÖren
onun damadıydı. Cemaat o-
nun arkasına geçti, örgütlenip
büyümesine yardımcı oldu.
Arkada cemaatvardı, önde ise
şarkı söyleyen "yıldızlar". Tür-
kiye gazetesi, bir Türkiye ma-
salıydı. Her gün dinleyip ger-
çek sandığımız.
Sen çokyaşa EnverAbi. Siz
de "Ihlas kızlan!"
Soruşturma
AA'ya
takipsizlik
ANKARA (.\NKA) -
Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı, Beyaz
Enerji operasycnu sanık-
lannın DGM iiadelerini
yayımladıklan gerekçe-
siyle Anadolu Ajansı
Genel Müdürû, İç Ha-
berlerMüdürû ve muha-
biri hakkındaki soruştur-
mada "lakipsciik kara-
n " verdi.
Genel Müdûr Meh-
met Güler, İç Haberler
Müdürû Mehmet Mesut
Uyanıkve mufcabir Coş-
kun Ergül'le. ılgılı dos-
yayı incelemeM tamam-
layanAnkara Basın Sav-
cısı Levent Tacer,
"DGM savahfmca ahn-
mışifadekrle ajansm ya-
ymuadığı ifadderin
ohnadığuu'' bidirdi.