Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
\
Sivil Topl
UIVl^ 1VV1M
D
ErcişKUKTULUŞ
emokratik rejimler-
de sivil toplum ku-
ruluşlan, bireyle-
rin, görüş ve dü-
şüncelerini örgüt-
lü bir bıçimde orta-
ya koymak ve bu düşünceler doğrul-
tusunda siyasal ve toplumsal yaşa-
ma etki yapmak için meydana getir-
dikleri kuruluşlardır.
Ülkemizin temiz bir toplum yapı-
sına, saydam ve yolsuzluklardan
annmış bir kamu yönetimine kavuş-
turulmasında, siyasal yapılanmada-
ki çarpıklıklann etkisinin azaltılma-
sında, sivil toplum kuruluşlannın
var olma nedenlerine uygun olarak
etkin bir rol oynaması gereğine ina-
nıyoruz.
Özellikle siyasal sistemin demok-
ratik bir yapıya kavuşturulamadığı,
siyasal parti yönetimlerinin belli
gruplarca ele geçirilmiş olduğu, bu-
nun sonucu yaratılan lider sultalan-
nın kınlmasının mümkiin olamadı-
ğı, bu lider sultalannın halkın özgür
iradesinin gerçekleştirilmesi için
aşılmaz bir engel olduğu ülkemiz-
de sivil toplum kuruluşlannın de-
mokratikleşmeye ve çağdaşlaşmaya
büyük katkılar sağlayacağını düşü-
nüyoruz.
Ancak sivil toplum kuruluşlannın
bu eksikliği giderebilmeleri ve ülke-
nin demokratik ve toplumsal yaşa-
CUMHURİYET 16ŞUBAT2001CUMA
O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.goni3@cumhuriyet.com.tr
uruluşlannda...
mına oluldu katkılar sağlayabilme-
leri için ikttOl y9{5ılannın, yönetim
biçimlerinin her türlû yozlaşmadan
annmış, saydam ve güvenilir olma-
sı, çıkar amaçlı değil özveriye daya-
lı bir anlayışla gerçekleştirilmesi ge-
rekir.
Ülkemızde de örnekleri görûldü-
ğü gibi bu kuruluşlar hızlı bir kirlen-
meye maruz kalacak, kamuoyunun
güvenini yitirecek ve topluma yarar-
lı olmak yerine toplumsal karam-
sarlığın artmasına, umutlann sön-
mesine neden olacaklardır.
Ülkemizde yüz binin üzerinde der-
nek, vakıf ve benzeri yasal statüde-
ki bu tûr kuruluşlara ek olarak ha-
reket, platform, grup, konsey, kurul
adlan ile çok sayıda, yasal statüsû ve
yapısal özellikleri bilinmeyen kuru-
luş bulunduğunu ve bunlann ber bi-
rinin yeri geldikçe kendilerini top-
luma sivil toplum kuruluşu ya da si-
vil toplum kuruluşlannın temsilcisi
olarak takdım ettıklen dikkate alınır-
sa konunun ne denli önetn taşıdığı
ortaya çıkar.
Bu tehlikelere karşı sivil toplum
kuruluşlannın kendilerini koruya-
bümeleri, toplumsal kırlenmenin dı-
şında kalabilmeleri şu önkoşullann
gerçekleştirilmesine bağlıdır 1 - De-
mokratik ve geniş tabanlı katılım, 2-
Yasal yapılanma, 3- Saydam yapılaş-
ma, 4- Gönüllü katkı anlayışı, 5- Ka-
muoyuna hesap verme.
1-Demokratikvegeniştııbanlıka-
tümı: Sivil toplum kuruluşlannın
karşı karşıya bulunduğu tehlikelerin
başında, bu kuruluşlann belli çıkar
ya da arkadaş gruplannın tekeline so-
kulmalan, aynı düşünceleri ve nite-
likleri paylaşsalar bile yeni üyelerin
kuruluşa katılmalanna imkân veril-
memesi gelir. Bir arkadaş kulübü ya
da çıkar grubu niteliğindeki bu ku-
ruluşlann sivil toplum kuruluşu ola-
rak kabul edilmemesi gerekir.
Sivil toplum kuruluşlannda kuru-
luşa ve kuruluşun yönetimine giriş
yollan, gerekli nitelikleri taşıyan
herkese açık tutulmahdır. Sivil top-
lum kuruluşlannın en çok eleştirdi-
ği siyasal partilerdeki lider sultası-
nın benzeri bu kuruluşlarda görûl-
memelfdir.
2- Yasal yapdanma: Sivil toplum
kuruluşlannın statüleri, ülkede mev-
cut hukuksal ve yasal düzen içinde
belirlenmiş olmahdır. Aksi halde
topluma ve hukuksal düzene karşı so-
rumluluğu ve hesap verme yüküm-
lülüğû olmayan bazı gruplar, top-
lum adına, sivil toplum kûruluşlan
adına hareket etme yetkısini kendi-
lerinde görebilir ve bu davramş ger-
çek nitelikteki sivil toplum kuruluş-
lanna zarar verebilir.
Hareket, platform ve benzer ta-
nımlamalar, ancak yasal yapılan bi-
linen sivil toplum kuruluşlannın bir
araya gehneleri ile ve belirli amaç-
lar için geçici olarak oluşturulabil-
melidir. Aksi halde yanıltıcı kimlik-
li sorumsuz gruplann vereceği za-
ran yalnız sivil toplum kûruluşlan
değil tüm toplum öder.
X.«sgyriamyaptayna; SİVİİ toplum
kuruluşlannın tüzükleri, amaçlan,
bu amaçlara yönelik faaliyetleri, üye-
lerinin ad ve adresleri, üyelerinin ni-
telikleri, yönetim kadrolan, gelir ve
giderleri, mali denetim mekanizma-
lan kamuoyunun bilgisine açık ol-
mahdır. Bunu sağlamanın en iyi yön-
temi, kurulacak bir web sitesinde bu
bilgilerin gösterilmesidir.
4-Gönülükatkıanlayışu Sivil top-
lum kuruluşlannda görev alacak ki-
şiler, bu katılunlan karşılığında hiç-
bir maddi beklenti içine gırmeme-
lidir. Sivil toplum kûruluşlan bir ge-
çim ve seçim kapısı olarak görülme-
meli ve özveriye dayalı tinsel doyu-
mu (manevi tatmini) amaçlayan et-
kinlikler olarak kabul edilmelidir.
Sivil toplum kûruluşlan, birtakım
kişilerin kendilerini pazarlamalan,
reklam etmeleri aracına dönüştürö-
lürse etkinliklerini ve saygınlıklan-
nı yitirirler.
5- Hesap verme: Sivil toplum kû-
ruluşlan, faaliyetleri ve bu faaliyet-
lerinin finansman kaynaklan ve her
türlü harcamalan konusunda gerek
üyelerine ve gerekse kamuoyuna he-
sap verme bilinci içinde olmalıdır.
Mali saydamlık, sivil toplum kuru-
luşlannın güvenilirliği ve saygınlı-
ğının en önemli aracı olarak kabul
edilmelidır. Bu anlayışuı gerçekleş-
tirilememiş olmasının, özellikle sos-
yal yardım amaçlı sivil toplum ku-
ruluşlannın (Kızılay, Türk Hava Ku-
rumu gibi) halkın gözünde nasıl de-
ğeryitirdiği unutuhnamalıdır. Yurt-
dışuıdan sağlanan kaynaklann son
yıUarda bazı kişisel amaçlı kötû kul-
lammlara yol açüğı gibi ulusal ba-
ğımsızlık anlayışımızı da zedeler ni-
teük göstermeye başlaması, üzerinde
ciddiyetle durulması gereken bir ko-
nu ohnalıdır. Özellikle son yıllarda
hâlâ Sevr hasreti içinde olan bazı
kaynaklann sivil toplum kuruluşla-
n yolu ile ülkemizde söz hakkına
sahip olma çabalan gözden uzak tu-
tulmamalıdır.
Bu anlayış çerçevesinde sivil top-
lum kuruluşlannın gelir ve giderle-
ri, her yıl Sayıştay'nı ve Maliye Ba-
kanlığı 'nın ya da bağımsız denetim
kuruluşlannın denetimine tabi ol-
malıdır. Bu konuda yasal yetersiz-
ükler varsa bu yetersizlikleri ortadan
kaldıracak hukuki düzenlemeler ger-
çekleştirilmelidir.
Sivil toplum kûruluşlan, yukan-
da saydığım temel ilkeleri öncelik-
le kendi aralannda tartışmalı ve bu
ilkelere uymayı benimsemelidir. Sık
sık gündeme gelen eşgüdüm (koor-
dinasyon) çalışmalannda, bu ilkele-
rin ışığında saydamlığı arttıncı ya-
pılaşmanın önkoşullan konusunda
görüş birliği sağlanmalıdır.
ARADABtR
VEDAT GÜNYOL
Devlet Adamlığı...
Devlet, Bertrand RusseH'a göre, bir toplulu-
ğun kendini koruması için örgütlenmesi geneksi-
niminden doğmuş bir kuruluştur. Devlet deyince,
akla ilk olarak neler gelir? önce, bir toplumu, düş-
manlara karşı savunma görevini yüklenmiş bir ku-
ruluş. Bu kuruluşun bir toplumda, bir yasama, bir
yürütme, bir savunma ve de bir yargılama güçle-
rinin bir arada yaşama geçirilip onlan etkin duru-
ma getiren örgüttür devlet denilen okju.
Nice önceleri Devlet Insan mı başlıklı bir kitap
yayımlamıştım. Orada, devletin, hükümetle öz-
deşleşen bir varlık olduğunu öne sürmüştüm.
Şimdi gelelim devlet'le devlet adam/an'nın etle
tutulur durumlarına.
Diderot'ya bakılırsa "Toplum insanlann gerek-
sinimlerinden, hükümetse onlann kötülûkleıinden
doğmuştur".
Gelin de buna, olmaz böyie şey deyin. Devlet ada-
mı ile politikacıyı birbirine kanştırmayalım.
"Devlet adamı, koyunu kırkar, politikacı ise de-
risiniyüzer" diye insan yaşamında yer etmiş bir ka-
nı var, hem de güçlü bir kanı.
Uluslan birbirine düşman yapan, devlet adam-
lan değil, politikacılar, Aydın Engin'in deyimiytepo-
litika esnafıdır.
Sözde soykınm diye ortaya atilan utanıtası bir yut-
turmacaya öfkelenip, Fransa'yı, o aydınlanmayı
dünyaya ve de bize armağan eden eşsiz bir ışık-
lanma atılımını hiçe saymaya kalkmak, ayıplanası
bir bilinçsiz tuturndur.
Dünyaya aydınlanma bilincini sunan Fransa'ya
merhaba derken, Manc'ın, "Dinbirafyondur'sö-
zü doğrultusunda, aydınlanmanın ikinci tanımını da
hesaba katarak, bilim yolunda, Türkiye'yi uygarlı-
ğa yaraştıranlara yönelik çabalar önünde, saygıy-
la eğiliyorum.
Bir de şu var Fransız 1789 Devrimi'nin elebaşı-
lanndan Saint-Just'ün şu saptamasına kulak ve-
relim diyorum: "Insan, elini kirietmeden devlet
yönetemez."
Nasıl, taşı gediğine koydum mu?
Ne dersiniz?
Kara Paranın îzdüşümlerinde...
DOÇ. D r . Nİhal S A B A N Marmam Üniv. Hukuk Fak., Vergi Hukuku Anabilim Dalı
K
üreselsüfeçlereuyumunsan- mak gibi bir amacınında ohnadığını, "dekt-
cılı agnlannın uyuşturulma-
sı amacıyla, her yeni günü ye-
niden ve özenle kurgulanan bir
Türkiye'de çoğunluğun yok-
sulluğu; akşamlan TV kanallanndan piya-
sa değeri olmayan ve belki de kendi sesin-
den kendisi ürken bir şarkıcının çığlıkla-
nndan gündelik yaşamın telaşı gibi akıp gi-
der. Kara para, son yıllarda, dünyaya çeki-
düzen verilmesınde etkili ve yetkili ulusla-
rarası kuruluşlann sayfalarca raporlar hazır-
ladıgı, tartışıldığı, özetle üzerinde çok ça-
hşılan bir konuya dönüştü. Bu konuda
OECD, 1998 ve 2000 olmak üzere iki ra-
por(l)hazırladı.
Avrupa Birliği de bu konuda Code of
Conduct (2) ve bunlara bağlı bir seri düzen-
leme yapö. Bir önemli çalışma da IMF ta-
raftndan gerçekleştirilmiş ve OfTshore Fi-
nancial Centers The Role ofThe IMF (2000)
başlığı ile yayımlanmıştır. Oldukça kap-
samlı olan bu raporlar bizi niçin ilgilendi-
rir diye düşünebilirsiniz. OECD'nin karar-
lan; üyesi obnamız, AB'nin düzenlemele-
ri, Kaülım Ortaklığı Belgesi ve IMF'de da-
imi borçlusu olmamız nedeniyle bizi ya-
kından ilgilendiriyor. Bu raporlann hepsin-
de
u
kara para fle möcadele" kararlan ve
kara para aklayan "oflshore merke2kr"in ya
da "vergi ccnnederinin" çığ gibi büyüdüğü,
vergısiz olan bu kazançlann, vergisini öde-
yen yükümlüler açısından haksızlık oluştur-
duğu, bu nedenle de tasfiyelerine gidilme-
si kararlan yer aüyor. OECD'nin raporun-
da Türkiye, Istanbul Kıyı Bankacılığı Re-
jimi ve Serbest Bölgeler ile yerini almıştır.
Vergi adaletinı sağlamaya yönelik bu çaba-
lan çok olumlu bulurken, bir konferansta
mikrofondan bir yabancı uzmanın OECD
ve IMF'nin birden offshore'dan onshore'a
geçmeye çalışmasının bir tesadüf olmadı-
ğını, bütün bunlann vergi adaletini sağla-
ronik tfcaret"teki pazar savaşlannda Ame-
rika'nın kazanmasının koşullannı yaratmak
amacına yönelik çalışmalar olduğunu söy-
leyen sesi; küresel pazarda görünmeyen ver-
gi savaşlan, olmayan arsalara yapılamayan
sitelerin yarattığı şaşkınlıkla akıp gıder.
Yavaşça Türkiye'ye dönüp bakarsınız ve
sorarsınız, biz bu sürecin neresindeyiz?
Verginin toplanmasıyla ilgili ciddı sorun-
lan olan, ekonomının yüzde altmışınm ka-
ra paraya dayalı olduğu iddialannın son ya-
şananlarla doğrulandığı, bir iskambil kâğı-
dının çekilmesiyle neredeyse piyasanın ta-
mamının çöktüğünün görüldüğü ülkemiz-
de, Maliye BakanTığı'nın ne yapüğını so-
rarsınız? Burada yanıüru ıstediğinız soru, çe-
şitli ülkelerde kara paranın aklanmasının
engellenmesinde anahtar kavram vergi ka-
çakçtbğmm nasıl önkndiği olup, OECD ve
AB ülkelerinde yapılan düzenlemelenn ne-
den bizde yapılmadığıdır. Yavaşça acaba
kara para aİdayanlar mı izin vermiyor diye
düşünürsünüz. Yavaşça düşünürsünüz, çun-
kü bu ülkenın hukuk devleti olduğu konu-
sunda kendilerinden yetkin kımsenin ohna-
dığmı, kendisi gibi düşünmeyen herkesi va-
tan haini ilan etmeye hazır bazı siyasiler bu
gelişmeleri "Konuşan Türldye''deki "Ses-
sizÇoğunhık" gibi izlerler. Derken ülkenin
refahı için yeni vergiler hazırlanır. Aksam
TV kanallannda Hayat Standardı ile ilgili
düzenlemenin yeniden sisteme katılması
konusunda yöneltilen sorulara bu düzenle-
menin "eşjtfiği ve adakti" sağlamaya yö-
nelik olduğu konusunda bir dizi açıklama
yapan Maliye Bakanı'nın, kendi yakmının
kaçırdığı paralar ile ilgili sorulan sorulara
"yargı işöyor" biçimindeki kısa cevabı;
uzakta bir ülkede mutlu, yolda yürüyen bir
çiftin görüntüsü ile ülkemızdekı yoksullu-
ğun sınırlannın zorlandığı bir odada anne
ve çocuklann acıklı görüntüsü birlikte ka-
öeten uyku setieri şimdi kı
[AyınÛrönü:1
kırtent
Çİft kişilik uyku setlerine
4adet
ranr. Ekran tekrar aydınlandığında magazi-
ne dönüşen haber programlanndaki bir ön-
ceki görüntüler, eski şarkılan yeniden söy-
lemeye çalışan şarkıcılann hüzünlü duruş-
lannda, alkışlarla oynamayı bekleyenlerin
telaşsız sabırlannda, birinden diğerine akıp
gider.
Ölüm oruçlannın bugün kaçıncı günü ol-
duğunu biliyor musunuz?
Anayasa Mahkemesi'ne göre vergi ada-
letinin gerçekleştirilmesi yolu ile sosyal
adaleti, sosyal yaran sağlamak, ekonomik
ve sosyal dengeyi oluşturmak, anayasanın
devlete yönelttiği ödevlerdendir. Sosyal hu-
kuk devleti aynı zamanda bir vergi devleti-
dir. Kara para, vergi kaçakçıhğı, kamu açık-
lannın kapatılması nedeniyle yapılan akta-
nmlar sarmalındakı bu ülkede sosyal hukuk
devletinin gerekleri yerine getirilmediği için
buralara gelindiği bilinmiyor mu? Akşam
TV kanallannda alevler ve dumanlar ardın-
dan Adalet Bakanı'nın "HayataDönüşope-
rasyonu" ile ilgili açıklamalan, mitolojide-
ki tannlann "ölümsüztük'' için söyledikle-
n; ailelerin adlı tıptan aldıklan cesetlerin
"öhım raporUn"n]n soğukluğunda yalan-
lanarak, kar altında mezarlıklara doğru, ses-
siz bir çığlığın geri dönüşü gibi akıp gider.
Yavaşça geri dönüp demokratik, sosyal hu-
kuk devletine bakarsınız ve sorarsınız, aca-
ba kara para demokrasıyi de karartır mı?
"Hayata Dönüş operasyonu"nun "Yaşa-
maDönüş"ü sağlamadığını gördüğümüz F
tiplerinde insan onuruna saygıyı yok eden
uygulamalara son verilmelidir. tnsanhğın or-
tak değeri Birleşmiş Milletler Sözleşme-
si'ndeki temel ilke. "özgürtüğünden yok-
sun kıbnan her kişiye insanca ve insanm
özûnden kaynaklanan onura saygıh biçiın-
de dgvranıhnasg" F tiplerinde niçin hayata
geçirilmiyor diye düşünürken, akşam TV ka-
nallannda Başbakan'ın bayramda şiir oku-
mak için vakti olduğu ile ilgili açıklamala-
n; uzak bir gökyüzünde kanat çırpan ak gü-
vercin kara bir bulutun altında yavaş yavaş
kaybolurken, bir fotoğ-
rafta kedisine sanlmış,
gözleri gülen bir çocu-
ğun sıcaklığında umuda
dair donup kalır.
(1) Harmjul Tax Compe-
tition: An Emerging Global
Issue (1998 Raporu), Pmg-
ress in Identifying ad Elimi-
nating Harmjul Tax Practi-
ces (2000 Raporu).
(2) (Oj 002, 6.1.1998), Sa-
ving Directive (Oj C 212,
8.7.1998), Directive on Inte-
rest and Royalty Payment
between Related Companies
(OJC 123,22.4.1998)
Tek kişilik uyku setlerine
2adet
A
Nkressft TûkBBd HatO
,0*00 3618986
Wv»w.i>«llona com.tr ~ S
T
BELLONA
llu kampanya. TC Sanayı Bakinfcğı'nm 25.0S.1994 arih M 21940 My* v**$ hdkûmlcnnf uygun otar* yjp*ıwkU*t.
[<ampanyamız 15 Ocak-28 Jubat 2001 tafMcri mante «efvMr. K*mp»oymTwtı İI9A «ytmtılı MgAen tMyferinıınfen
itanm «M»lırstnız SOYTA5 A %. O.S.I. * Cd. tto. 14 38070 KayKn 8«Mon». tofit A.$.'nin XmM mttksuia
PENCERE
Küm Kem...Adam çok sanşlı gazetede uzun biryazı yazmış,
Tûrkeş'in Ingiliz bankalanndaki trilyonluk serveti-
ne ilişkin yorumlar yapmış; okuyana sordum:
- Ne diyor?..
Eliyle sinek savar gibi bir işaret yaptktan sonra
hafifçe güldü:
- Kem küm ediyor..
Kem küm marifetli sözcük, bir araba lafın anla-
mını bir kaJemde vurguluyor.
•
Oktay Akbal ne güzel özettemiş:
"Milliyetçiliğin lideri Tûrkeş'in ıngiliz bankala-
nnda bir trilyondan çokparası varmış... İki büyük
km bu parayı aralannda bölüşmüşler. Küçük ktza,
yeni eşe bir metelik vermemişler! Sorun adalet
önünde.
Köşe yazan ol da bu konuyu ele alma, olurmu?
Türkeş nerden bulmuş bu parayı? önce Isviç-
re'ye, sonra Ingiltere'ye nasıl kaçırmış? Türkeş
emekli bir albaydı, bir küçük partinin lidehydi. Bir
trilyon, yani bin tane milyar!.. Piyangodan mı ka-
zanmış, nerden? Kızlar bu mirası almışlar, ama
miras vergisi diye birşeyin olduğunu anımsama-
mışlari MHP'liler ne diyeceklerini bilemiyonar, kem
küm, kem küm!.."
Oktay'ın dedigi gibi:
"Köşe yazan ol da bu konuyü ele alma, olur
mu?.."
Uyanyı dinledim, hem de Oktay'ın "kem küm"
buluşunu apartarak...
•
Ftuhsat almadığım için adını veremeyecegim bir
siyasetçi dostumdan dinlemiştim: Geçmiş biryıl-
da Türkeş uçakla bir büyük kente gidiyor, ülkücü
gençler kendisini tek sıralı saf nizamında bekliyor-
lar, rastlantıyla dostum olaya tanık oluyor.
Gençler put gibi dikilıyorlar, "Başbuğ" denetle-
mek için bile yüzlerine bakmıyor, insandan saymı-
yor, gözterini uzatdara dikip geçiyor, öytesine bir baş-
bugdu Türkeş...
Dostum:
- llhan, demişti, gençler kişiliklerini silmişler,
tam emirkulu olmuşlar, robotlaşmışlar...
Hiçbir kral, sultan, diktatör "tebaasını" bu kadar
hiçe sayarak insanlar üzerinde bu denli buyrukcu-
luk düzeni kurmamıştır.
Hem Tûrkeş'in neden Ingiliz bankalannda trilyon-
luk parası olmasın ki!..
Nice Arap sultanının, Afrika kralının, Asya dikta-
törünün Avrupa ve Amerika bankalannda paralan
yatar; trilyonlan kasalarda bekler; sırası geldiğin-
de kullanılmak için özel serveti bulunur...
•
Ama Afrika ve Asya sultan, kral, diktatörieriyte
Türkeş arasında bir fark yok mu?..
Bızimki hem ülkücü!..
Hem milliyetçi!..
Ülkücü ne demek?.. Frenkçesi: Idealist!.. Olkü-
cü kişi kendi özel hesabına gizliden gizlrye paralar
yatınr mı?.. Milliyetçi bir lider ulusal bankalanmız
dururken yabancı bankalara parasını emanet eder
mi?.. Ahlak kurallanna sırt çevirir mi?.. Suç işter mi?..
Kem küm etmeden bu gerçegi dile getirmek, bir
milliyetçi için görev değil mi!..
Ey Türk titre ve kendine dönl..
Gözlerini aç!..
Uyan hab-ı gafietten, sıynl bu meskenetten,
ruyu söyleyecek kadar yüreklen..
Kem küm etme..
Küm kem et!..
0 # .L.
TÜRKİYE SOSYAL EKONOMİK
SİYASAL ARAŞTIRMALAR VAKFI
Türkiye'nin Sosyal Yapısı
ve
Polrtikaya Etkileri
Konuşmacflar
Dr. Necat ERDER
Prof. Dr. Emre KONGAR
Prof. Dr. Kemali SAYBAŞIU
Yer Istanbul Dedeman Oteii, Bab Salonu
Tarih:17Şubat2001
Saat: 13.30-18.00
İLAN
TC
KADDCÖY 2. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DoyaNo: 1999/314 Vesayet
Mahkememizin 16.1.2001 tarih ve 1999/314 esas,
2001/32 karar sayılı ılamı ile Şanlıurfa Meıkez Türk-
meydanı Mahallesi'nden nüfusa kayıtlı Sait kızı 132S
d.lu Mezıyet Ugurata rahatsızbğı sebebiyle M.K. 357.
maddesi gereğince vesayet altına alınarak kendisine
Özen Ugurata (Ocaklılar) ile Ayla Uğuraa (Güçlü)
mûşterek ve münferiden vasi tayin edilmişierdir. İlan
olunur. 6.2.2001
Basın: 7273
TC BAKJRKÖY 5. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2000/997 / Karar No: 2001/80
Davacı Gülüsen Demirsal taıafından mahcur Ahmet Mav-uş aleyhine ikane olıman
vasi tayini davasının mahkememızde yapılan açık yargüaması sonunda,
Davanın kabulû ile Antalya ili, Manavgat ilçesi, Çaltepe köyü nüfusuna kayıtlı Meh-
met ve Fatma oğlu 1962 dlu Ahmet Mavuş'un mevcut hastahğı sebebiyle vessyet alü-
na alınmasına, kendisine aynı yerde nüfusa kayıtlı iken evlenmesi sebebiyle Isparta ili,
Sütçüler ilçesi, Esenler, CiltNo: 03-02, Sayfa No: 86, Kütük No: 46'da nüfiısa kâyıtiı ab-
lası Gülüsen Demirsal'ın vasi olarak atanmasına 6.2.2001 tarihli celsede karar verilmiş-
tir. tlan olunur. 7.2.2001 Basın: 7277
BİSMİL ASLİYE HUKUK
MAHKEMESt'NDEN
Esas No: 2000/48 / Karar No: 2000/183
TEAŞ Genel Müdürlüğü vekili Av. Leyla Demirant ta-
rafından davalılar Ahmet Budak ve 20 müştereğı aleyhine
açılan Bismıl Merkez Kenberli köyünde kain 147 parsel
nolu taşınmazda kamulaştuma yolu ile irtifa hakkı tesisi
davasuun kabulüne dair 01.06.2000 tarih ve 2000/48-183
esas ve karar sayüı ilamı, adresi meçhul olan davalı Selim
kızı Müzeyyen Ocak'a 7201 sayıh tebligat kanununun 28.
ve müteakip maddeleri gereğince tebligat yenne geçnıek
üzere ilanen tebliğine. Basın: 6687
Adapazar Emniyet
Müdürlüğü'aden aldı-
ğrm pasaponrnu kay-
bettim. HûkviEsûzdûr.
GÜLŞAHDURAK
Adapazar Emniyet
Müdürlüğü'aden aldı-
ğım pasaponcnu kay-
bettim. Hükursüzdür.
EÜFDUtAK