19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA \ Sivil Topl UIVl^ 1VV1M D ErcişKUKTULUŞ emokratik rejimler- de sivil toplum ku- ruluşlan, bireyle- rin, görüş ve dü- şüncelerini örgüt- lü bir bıçimde orta- ya koymak ve bu düşünceler doğrul- tusunda siyasal ve toplumsal yaşa- ma etki yapmak için meydana getir- dikleri kuruluşlardır. Ülkemizin temiz bir toplum yapı- sına, saydam ve yolsuzluklardan annmış bir kamu yönetimine kavuş- turulmasında, siyasal yapılanmada- ki çarpıklıklann etkisinin azaltılma- sında, sivil toplum kuruluşlannın var olma nedenlerine uygun olarak etkin bir rol oynaması gereğine ina- nıyoruz. Özellikle siyasal sistemin demok- ratik bir yapıya kavuşturulamadığı, siyasal parti yönetimlerinin belli gruplarca ele geçirilmiş olduğu, bu- nun sonucu yaratılan lider sultalan- nın kınlmasının mümkiin olamadı- ğı, bu lider sultalannın halkın özgür iradesinin gerçekleştirilmesi için aşılmaz bir engel olduğu ülkemiz- de sivil toplum kuruluşlannın de- mokratikleşmeye ve çağdaşlaşmaya büyük katkılar sağlayacağını düşü- nüyoruz. Ancak sivil toplum kuruluşlannın bu eksikliği giderebilmeleri ve ülke- nin demokratik ve toplumsal yaşa- CUMHURİYET 16ŞUBAT2001CUMA O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R [email protected] uruluşlannda... mına oluldu katkılar sağlayabilme- leri için ikttOl y9{5ılannın, yönetim biçimlerinin her türlû yozlaşmadan annmış, saydam ve güvenilir olma- sı, çıkar amaçlı değil özveriye daya- lı bir anlayışla gerçekleştirilmesi ge- rekir. Ülkemızde de örnekleri görûldü- ğü gibi bu kuruluşlar hızlı bir kirlen- meye maruz kalacak, kamuoyunun güvenini yitirecek ve topluma yarar- lı olmak yerine toplumsal karam- sarlığın artmasına, umutlann sön- mesine neden olacaklardır. Ülkemizde yüz binin üzerinde der- nek, vakıf ve benzeri yasal statüde- ki bu tûr kuruluşlara ek olarak ha- reket, platform, grup, konsey, kurul adlan ile çok sayıda, yasal statüsû ve yapısal özellikleri bilinmeyen kuru- luş bulunduğunu ve bunlann ber bi- rinin yeri geldikçe kendilerini top- luma sivil toplum kuruluşu ya da si- vil toplum kuruluşlannın temsilcisi olarak takdım ettıklen dikkate alınır- sa konunun ne denli önetn taşıdığı ortaya çıkar. Bu tehlikelere karşı sivil toplum kuruluşlannın kendilerini koruya- bümeleri, toplumsal kırlenmenin dı- şında kalabilmeleri şu önkoşullann gerçekleştirilmesine bağlıdır 1 - De- mokratik ve geniş tabanlı katılım, 2- Yasal yapılanma, 3- Saydam yapılaş- ma, 4- Gönüllü katkı anlayışı, 5- Ka- muoyuna hesap verme. 1-Demokratikvegeniştııbanlıka- tümı: Sivil toplum kuruluşlannın karşı karşıya bulunduğu tehlikelerin başında, bu kuruluşlann belli çıkar ya da arkadaş gruplannın tekeline so- kulmalan, aynı düşünceleri ve nite- likleri paylaşsalar bile yeni üyelerin kuruluşa katılmalanna imkân veril- memesi gelir. Bir arkadaş kulübü ya da çıkar grubu niteliğindeki bu ku- ruluşlann sivil toplum kuruluşu ola- rak kabul edilmemesi gerekir. Sivil toplum kuruluşlannda kuru- luşa ve kuruluşun yönetimine giriş yollan, gerekli nitelikleri taşıyan herkese açık tutulmahdır. Sivil top- lum kuruluşlannın en çok eleştirdi- ği siyasal partilerdeki lider sultası- nın benzeri bu kuruluşlarda görûl- memelfdir. 2- Yasal yapdanma: Sivil toplum kuruluşlannın statüleri, ülkede mev- cut hukuksal ve yasal düzen içinde belirlenmiş olmahdır. Aksi halde topluma ve hukuksal düzene karşı so- rumluluğu ve hesap verme yüküm- lülüğû olmayan bazı gruplar, top- lum adına, sivil toplum kûruluşlan adına hareket etme yetkısini kendi- lerinde görebilir ve bu davramş ger- çek nitelikteki sivil toplum kuruluş- lanna zarar verebilir. Hareket, platform ve benzer ta- nımlamalar, ancak yasal yapılan bi- linen sivil toplum kuruluşlannın bir araya gehneleri ile ve belirli amaç- lar için geçici olarak oluşturulabil- melidir. Aksi halde yanıltıcı kimlik- li sorumsuz gruplann vereceği za- ran yalnız sivil toplum kûruluşlan değil tüm toplum öder. X.«sgyriamyaptayna; SİVİİ toplum kuruluşlannın tüzükleri, amaçlan, bu amaçlara yönelik faaliyetleri, üye- lerinin ad ve adresleri, üyelerinin ni- telikleri, yönetim kadrolan, gelir ve giderleri, mali denetim mekanizma- lan kamuoyunun bilgisine açık ol- mahdır. Bunu sağlamanın en iyi yön- temi, kurulacak bir web sitesinde bu bilgilerin gösterilmesidir. 4-Gönülükatkıanlayışu Sivil top- lum kuruluşlannda görev alacak ki- şiler, bu katılunlan karşılığında hiç- bir maddi beklenti içine gırmeme- lidir. Sivil toplum kûruluşlan bir ge- çim ve seçim kapısı olarak görülme- meli ve özveriye dayalı tinsel doyu- mu (manevi tatmini) amaçlayan et- kinlikler olarak kabul edilmelidir. Sivil toplum kûruluşlan, birtakım kişilerin kendilerini pazarlamalan, reklam etmeleri aracına dönüştürö- lürse etkinliklerini ve saygınlıklan- nı yitirirler. 5- Hesap verme: Sivil toplum kû- ruluşlan, faaliyetleri ve bu faaliyet- lerinin finansman kaynaklan ve her türlü harcamalan konusunda gerek üyelerine ve gerekse kamuoyuna he- sap verme bilinci içinde olmalıdır. Mali saydamlık, sivil toplum kuru- luşlannın güvenilirliği ve saygınlı- ğının en önemli aracı olarak kabul edilmelidır. Bu anlayışuı gerçekleş- tirilememiş olmasının, özellikle sos- yal yardım amaçlı sivil toplum ku- ruluşlannın (Kızılay, Türk Hava Ku- rumu gibi) halkın gözünde nasıl de- ğeryitirdiği unutuhnamalıdır. Yurt- dışuıdan sağlanan kaynaklann son yıUarda bazı kişisel amaçlı kötû kul- lammlara yol açüğı gibi ulusal ba- ğımsızlık anlayışımızı da zedeler ni- teük göstermeye başlaması, üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir ko- nu ohnalıdır. Özellikle son yıllarda hâlâ Sevr hasreti içinde olan bazı kaynaklann sivil toplum kuruluşla- n yolu ile ülkemizde söz hakkına sahip olma çabalan gözden uzak tu- tulmamalıdır. Bu anlayış çerçevesinde sivil top- lum kuruluşlannın gelir ve giderle- ri, her yıl Sayıştay'nı ve Maliye Ba- kanlığı 'nın ya da bağımsız denetim kuruluşlannın denetimine tabi ol- malıdır. Bu konuda yasal yetersiz- ükler varsa bu yetersizlikleri ortadan kaldıracak hukuki düzenlemeler ger- çekleştirilmelidir. Sivil toplum kûruluşlan, yukan- da saydığım temel ilkeleri öncelik- le kendi aralannda tartışmalı ve bu ilkelere uymayı benimsemelidir. Sık sık gündeme gelen eşgüdüm (koor- dinasyon) çalışmalannda, bu ilkele- rin ışığında saydamlığı arttıncı ya- pılaşmanın önkoşullan konusunda görüş birliği sağlanmalıdır. ARADABtR VEDAT GÜNYOL Devlet Adamlığı... Devlet, Bertrand RusseH'a göre, bir toplulu- ğun kendini koruması için örgütlenmesi geneksi- niminden doğmuş bir kuruluştur. Devlet deyince, akla ilk olarak neler gelir? önce, bir toplumu, düş- manlara karşı savunma görevini yüklenmiş bir ku- ruluş. Bu kuruluşun bir toplumda, bir yasama, bir yürütme, bir savunma ve de bir yargılama güçle- rinin bir arada yaşama geçirilip onlan etkin duru- ma getiren örgüttür devlet denilen okju. Nice önceleri Devlet Insan mı başlıklı bir kitap yayımlamıştım. Orada, devletin, hükümetle öz- deşleşen bir varlık olduğunu öne sürmüştüm. Şimdi gelelim devlet'le devlet adam/an'nın etle tutulur durumlarına. Diderot'ya bakılırsa "Toplum insanlann gerek- sinimlerinden, hükümetse onlann kötülûkleıinden doğmuştur". Gelin de buna, olmaz böyie şey deyin. Devlet ada- mı ile politikacıyı birbirine kanştırmayalım. "Devlet adamı, koyunu kırkar, politikacı ise de- risiniyüzer" diye insan yaşamında yer etmiş bir ka- nı var, hem de güçlü bir kanı. Uluslan birbirine düşman yapan, devlet adam- lan değil, politikacılar, Aydın Engin'in deyimiytepo- litika esnafıdır. Sözde soykınm diye ortaya atilan utanıtası bir yut- turmacaya öfkelenip, Fransa'yı, o aydınlanmayı dünyaya ve de bize armağan eden eşsiz bir ışık- lanma atılımını hiçe saymaya kalkmak, ayıplanası bir bilinçsiz tuturndur. Dünyaya aydınlanma bilincini sunan Fransa'ya merhaba derken, Manc'ın, "Dinbirafyondur'sö- zü doğrultusunda, aydınlanmanın ikinci tanımını da hesaba katarak, bilim yolunda, Türkiye'yi uygarlı- ğa yaraştıranlara yönelik çabalar önünde, saygıy- la eğiliyorum. Bir de şu var Fransız 1789 Devrimi'nin elebaşı- lanndan Saint-Just'ün şu saptamasına kulak ve- relim diyorum: "Insan, elini kirietmeden devlet yönetemez." Nasıl, taşı gediğine koydum mu? Ne dersiniz? Kara Paranın îzdüşümlerinde... DOÇ. D r . Nİhal S A B A N Marmam Üniv. Hukuk Fak., Vergi Hukuku Anabilim Dalı K üreselsüfeçlereuyumunsan- mak gibi bir amacınında ohnadığını, "dekt- cılı agnlannın uyuşturulma- sı amacıyla, her yeni günü ye- niden ve özenle kurgulanan bir Türkiye'de çoğunluğun yok- sulluğu; akşamlan TV kanallanndan piya- sa değeri olmayan ve belki de kendi sesin- den kendisi ürken bir şarkıcının çığlıkla- nndan gündelik yaşamın telaşı gibi akıp gi- der. Kara para, son yıllarda, dünyaya çeki- düzen verilmesınde etkili ve yetkili ulusla- rarası kuruluşlann sayfalarca raporlar hazır- ladıgı, tartışıldığı, özetle üzerinde çok ça- hşılan bir konuya dönüştü. Bu konuda OECD, 1998 ve 2000 olmak üzere iki ra- por(l)hazırladı. Avrupa Birliği de bu konuda Code of Conduct (2) ve bunlara bağlı bir seri düzen- leme yapö. Bir önemli çalışma da IMF ta- raftndan gerçekleştirilmiş ve OfTshore Fi- nancial Centers The Role ofThe IMF (2000) başlığı ile yayımlanmıştır. Oldukça kap- samlı olan bu raporlar bizi niçin ilgilendi- rir diye düşünebilirsiniz. OECD'nin karar- lan; üyesi obnamız, AB'nin düzenlemele- ri, Kaülım Ortaklığı Belgesi ve IMF'de da- imi borçlusu olmamız nedeniyle bizi ya- kından ilgilendiriyor. Bu raporlann hepsin- de u kara para fle möcadele" kararlan ve kara para aklayan "oflshore merke2kr"in ya da "vergi ccnnederinin" çığ gibi büyüdüğü, vergısiz olan bu kazançlann, vergisini öde- yen yükümlüler açısından haksızlık oluştur- duğu, bu nedenle de tasfiyelerine gidilme- si kararlan yer aüyor. OECD'nin raporun- da Türkiye, Istanbul Kıyı Bankacılığı Re- jimi ve Serbest Bölgeler ile yerini almıştır. Vergi adaletinı sağlamaya yönelik bu çaba- lan çok olumlu bulurken, bir konferansta mikrofondan bir yabancı uzmanın OECD ve IMF'nin birden offshore'dan onshore'a geçmeye çalışmasının bir tesadüf olmadı- ğını, bütün bunlann vergi adaletini sağla- ronik tfcaret"teki pazar savaşlannda Ame- rika'nın kazanmasının koşullannı yaratmak amacına yönelik çalışmalar olduğunu söy- leyen sesi; küresel pazarda görünmeyen ver- gi savaşlan, olmayan arsalara yapılamayan sitelerin yarattığı şaşkınlıkla akıp gıder. Yavaşça Türkiye'ye dönüp bakarsınız ve sorarsınız, biz bu sürecin neresindeyiz? Verginin toplanmasıyla ilgili ciddı sorun- lan olan, ekonomının yüzde altmışınm ka- ra paraya dayalı olduğu iddialannın son ya- şananlarla doğrulandığı, bir iskambil kâğı- dının çekilmesiyle neredeyse piyasanın ta- mamının çöktüğünün görüldüğü ülkemiz- de, Maliye BakanTığı'nın ne yapüğını so- rarsınız? Burada yanıüru ıstediğinız soru, çe- şitli ülkelerde kara paranın aklanmasının engellenmesinde anahtar kavram vergi ka- çakçtbğmm nasıl önkndiği olup, OECD ve AB ülkelerinde yapılan düzenlemelenn ne- den bizde yapılmadığıdır. Yavaşça acaba kara para aİdayanlar mı izin vermiyor diye düşünürsünüz. Yavaşça düşünürsünüz, çun- kü bu ülkenın hukuk devleti olduğu konu- sunda kendilerinden yetkin kımsenin ohna- dığmı, kendisi gibi düşünmeyen herkesi va- tan haini ilan etmeye hazır bazı siyasiler bu gelişmeleri "Konuşan Türldye''deki "Ses- sizÇoğunhık" gibi izlerler. Derken ülkenin refahı için yeni vergiler hazırlanır. Aksam TV kanallannda Hayat Standardı ile ilgili düzenlemenin yeniden sisteme katılması konusunda yöneltilen sorulara bu düzenle- menin "eşjtfiği ve adakti" sağlamaya yö- nelik olduğu konusunda bir dizi açıklama yapan Maliye Bakanı'nın, kendi yakmının kaçırdığı paralar ile ilgili sorulan sorulara "yargı işöyor" biçimindeki kısa cevabı; uzakta bir ülkede mutlu, yolda yürüyen bir çiftin görüntüsü ile ülkemızdekı yoksullu- ğun sınırlannın zorlandığı bir odada anne ve çocuklann acıklı görüntüsü birlikte ka- öeten uyku setieri şimdi kı [AyınÛrönü:1 kırtent Çİft kişilik uyku setlerine 4adet ranr. Ekran tekrar aydınlandığında magazi- ne dönüşen haber programlanndaki bir ön- ceki görüntüler, eski şarkılan yeniden söy- lemeye çalışan şarkıcılann hüzünlü duruş- lannda, alkışlarla oynamayı bekleyenlerin telaşsız sabırlannda, birinden diğerine akıp gider. Ölüm oruçlannın bugün kaçıncı günü ol- duğunu biliyor musunuz? Anayasa Mahkemesi'ne göre vergi ada- letinin gerçekleştirilmesi yolu ile sosyal adaleti, sosyal yaran sağlamak, ekonomik ve sosyal dengeyi oluşturmak, anayasanın devlete yönelttiği ödevlerdendir. Sosyal hu- kuk devleti aynı zamanda bir vergi devleti- dir. Kara para, vergi kaçakçıhğı, kamu açık- lannın kapatılması nedeniyle yapılan akta- nmlar sarmalındakı bu ülkede sosyal hukuk devletinin gerekleri yerine getirilmediği için buralara gelindiği bilinmiyor mu? Akşam TV kanallannda alevler ve dumanlar ardın- dan Adalet Bakanı'nın "HayataDönüşope- rasyonu" ile ilgili açıklamalan, mitolojide- ki tannlann "ölümsüztük'' için söyledikle- n; ailelerin adlı tıptan aldıklan cesetlerin "öhım raporUn"n]n soğukluğunda yalan- lanarak, kar altında mezarlıklara doğru, ses- siz bir çığlığın geri dönüşü gibi akıp gider. Yavaşça geri dönüp demokratik, sosyal hu- kuk devletine bakarsınız ve sorarsınız, aca- ba kara para demokrasıyi de karartır mı? "Hayata Dönüş operasyonu"nun "Yaşa- maDönüş"ü sağlamadığını gördüğümüz F tiplerinde insan onuruna saygıyı yok eden uygulamalara son verilmelidir. tnsanhğın or- tak değeri Birleşmiş Milletler Sözleşme- si'ndeki temel ilke. "özgürtüğünden yok- sun kıbnan her kişiye insanca ve insanm özûnden kaynaklanan onura saygıh biçiın- de dgvranıhnasg" F tiplerinde niçin hayata geçirilmiyor diye düşünürken, akşam TV ka- nallannda Başbakan'ın bayramda şiir oku- mak için vakti olduğu ile ilgili açıklamala- n; uzak bir gökyüzünde kanat çırpan ak gü- vercin kara bir bulutun altında yavaş yavaş kaybolurken, bir fotoğ- rafta kedisine sanlmış, gözleri gülen bir çocu- ğun sıcaklığında umuda dair donup kalır. (1) Harmjul Tax Compe- tition: An Emerging Global Issue (1998 Raporu), Pmg- ress in Identifying ad Elimi- nating Harmjul Tax Practi- ces (2000 Raporu). (2) (Oj 002, 6.1.1998), Sa- ving Directive (Oj C 212, 8.7.1998), Directive on Inte- rest and Royalty Payment between Related Companies (OJC 123,22.4.1998) Tek kişilik uyku setlerine 2adet A Nkressft TûkBBd HatO ,0*00 3618986 Wv»w.i>«llona com.tr ~ S T BELLONA llu kampanya. TC Sanayı Bakinfcğı'nm 25.0S.1994 arih M 21940 My* v**$ hdkûmlcnnf uygun otar* yjp*ıwkU*t. [<ampanyamız 15 Ocak-28 Jubat 2001 tafMcri mante «efvMr. K*mp»oymTwtı İI9A «ytmtılı MgAen tMyferinıınfen itanm «M»lırstnız SOYTA5 A %. O.S.I. * Cd. tto. 14 38070 KayKn 8«Mon». tofit A.$.'nin XmM mttksuia PENCERE Küm Kem...Adam çok sanşlı gazetede uzun biryazı yazmış, Tûrkeş'in Ingiliz bankalanndaki trilyonluk serveti- ne ilişkin yorumlar yapmış; okuyana sordum: - Ne diyor?.. Eliyle sinek savar gibi bir işaret yaptktan sonra hafifçe güldü: - Kem küm ediyor.. Kem küm marifetli sözcük, bir araba lafın anla- mını bir kaJemde vurguluyor. • Oktay Akbal ne güzel özettemiş: "Milliyetçiliğin lideri Tûrkeş'in ıngiliz bankala- nnda bir trilyondan çokparası varmış... İki büyük km bu parayı aralannda bölüşmüşler. Küçük ktza, yeni eşe bir metelik vermemişler! Sorun adalet önünde. Köşe yazan ol da bu konuyu ele alma, olurmu? Türkeş nerden bulmuş bu parayı? önce Isviç- re'ye, sonra Ingiltere'ye nasıl kaçırmış? Türkeş emekli bir albaydı, bir küçük partinin lidehydi. Bir trilyon, yani bin tane milyar!.. Piyangodan mı ka- zanmış, nerden? Kızlar bu mirası almışlar, ama miras vergisi diye birşeyin olduğunu anımsama- mışlari MHP'liler ne diyeceklerini bilemiyonar, kem küm, kem küm!.." Oktay'ın dedigi gibi: "Köşe yazan ol da bu konuyü ele alma, olur mu?.." Uyanyı dinledim, hem de Oktay'ın "kem küm" buluşunu apartarak... • Ftuhsat almadığım için adını veremeyecegim bir siyasetçi dostumdan dinlemiştim: Geçmiş biryıl- da Türkeş uçakla bir büyük kente gidiyor, ülkücü gençler kendisini tek sıralı saf nizamında bekliyor- lar, rastlantıyla dostum olaya tanık oluyor. Gençler put gibi dikilıyorlar, "Başbuğ" denetle- mek için bile yüzlerine bakmıyor, insandan saymı- yor, gözterini uzatdara dikip geçiyor, öytesine bir baş- bugdu Türkeş... Dostum: - llhan, demişti, gençler kişiliklerini silmişler, tam emirkulu olmuşlar, robotlaşmışlar... Hiçbir kral, sultan, diktatör "tebaasını" bu kadar hiçe sayarak insanlar üzerinde bu denli buyrukcu- luk düzeni kurmamıştır. Hem Tûrkeş'in neden Ingiliz bankalannda trilyon- luk parası olmasın ki!.. Nice Arap sultanının, Afrika kralının, Asya dikta- törünün Avrupa ve Amerika bankalannda paralan yatar; trilyonlan kasalarda bekler; sırası geldiğin- de kullanılmak için özel serveti bulunur... • Ama Afrika ve Asya sultan, kral, diktatörieriyte Türkeş arasında bir fark yok mu?.. Bızimki hem ülkücü!.. Hem milliyetçi!.. Ülkücü ne demek?.. Frenkçesi: Idealist!.. Olkü- cü kişi kendi özel hesabına gizliden gizlrye paralar yatınr mı?.. Milliyetçi bir lider ulusal bankalanmız dururken yabancı bankalara parasını emanet eder mi?.. Ahlak kurallanna sırt çevirir mi?.. Suç işter mi?.. Kem küm etmeden bu gerçegi dile getirmek, bir milliyetçi için görev değil mi!.. Ey Türk titre ve kendine dönl.. Gözlerini aç!.. Uyan hab-ı gafietten, sıynl bu meskenetten, ruyu söyleyecek kadar yüreklen.. Kem küm etme.. Küm kem et!.. 0 # .L. TÜRKİYE SOSYAL EKONOMİK SİYASAL ARAŞTIRMALAR VAKFI Türkiye'nin Sosyal Yapısı ve Polrtikaya Etkileri Konuşmacflar Dr. Necat ERDER Prof. Dr. Emre KONGAR Prof. Dr. Kemali SAYBAŞIU Yer Istanbul Dedeman Oteii, Bab Salonu Tarih:17Şubat2001 Saat: 13.30-18.00 İLAN TC KADDCÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DoyaNo: 1999/314 Vesayet Mahkememizin 16.1.2001 tarih ve 1999/314 esas, 2001/32 karar sayılı ılamı ile Şanlıurfa Meıkez Türk- meydanı Mahallesi'nden nüfusa kayıtlı Sait kızı 132S d.lu Mezıyet Ugurata rahatsızbğı sebebiyle M.K. 357. maddesi gereğince vesayet altına alınarak kendisine Özen Ugurata (Ocaklılar) ile Ayla Uğuraa (Güçlü) mûşterek ve münferiden vasi tayin edilmişierdir. İlan olunur. 6.2.2001 Basın: 7273 TC BAKJRKÖY 5. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2000/997 / Karar No: 2001/80 Davacı Gülüsen Demirsal taıafından mahcur Ahmet Mav-uş aleyhine ikane olıman vasi tayini davasının mahkememızde yapılan açık yargüaması sonunda, Davanın kabulû ile Antalya ili, Manavgat ilçesi, Çaltepe köyü nüfusuna kayıtlı Meh- met ve Fatma oğlu 1962 dlu Ahmet Mavuş'un mevcut hastahğı sebebiyle vessyet alü- na alınmasına, kendisine aynı yerde nüfusa kayıtlı iken evlenmesi sebebiyle Isparta ili, Sütçüler ilçesi, Esenler, CiltNo: 03-02, Sayfa No: 86, Kütük No: 46'da nüfiısa kâyıtiı ab- lası Gülüsen Demirsal'ın vasi olarak atanmasına 6.2.2001 tarihli celsede karar verilmiş- tir. tlan olunur. 7.2.2001 Basın: 7277 BİSMİL ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN Esas No: 2000/48 / Karar No: 2000/183 TEAŞ Genel Müdürlüğü vekili Av. Leyla Demirant ta- rafından davalılar Ahmet Budak ve 20 müştereğı aleyhine açılan Bismıl Merkez Kenberli köyünde kain 147 parsel nolu taşınmazda kamulaştuma yolu ile irtifa hakkı tesisi davasuun kabulüne dair 01.06.2000 tarih ve 2000/48-183 esas ve karar sayüı ilamı, adresi meçhul olan davalı Selim kızı Müzeyyen Ocak'a 7201 sayıh tebligat kanununun 28. ve müteakip maddeleri gereğince tebligat yenne geçnıek üzere ilanen tebliğine. Basın: 6687 Adapazar Emniyet Müdürlüğü'aden aldı- ğrm pasaponrnu kay- bettim. HûkviEsûzdûr. GÜLŞAHDURAK Adapazar Emniyet Müdürlüğü'aden aldı- ğım pasaponcnu kay- bettim. Hükursüzdür. EÜFDUtAK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle