Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 ŞUBAT 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
Halka
açılmak
Yeni Cumhuriyet Halk
Partisi'ne yeniden
genel başkan olan
Deniz Baykal, Şeyh
Edepli ile
başlatbğı ^ r ^
süreçte partinin W W)
halka açıldığını ^f;
söylüyor...
Baykal'la son
seçimde yüzde 10'luk
barajın altında kalan
Cumhuriyet Halk
Partisi'nin
Osmaniye'den bir
delegesi halka
açılmanın nasıl bir
açılma olduğunu tam
anlayamamakla
birlikte partideki son
gelişmeler ışığında
bazı ipuçlan veriyor:
"Osmaniye'nin
merkez ilçesinde 18
Nisan seçimlerinde
sandık sorumlusu
olarak 347 delege
görevlendirilmişti.
Yeni düzenlemede
merkez ilçenin delege
sayısı 131, önseçim
delege sayısı da 47
olmak üzere toplam
178'eindirildi. Halka
açılma, parti
delegelerini azaltma
anlamına geliyor
olmasın..." Osmaniye
örneğinde hemen
hemen yarı yarıya bir
tasarruf söz konusu...
Boşalan yerler,
yenilenen partide sol
gösterip sağ
vuranlara aynlmış
kontenjan olsa
gerek...
Elektronik posta: denizBOiTi9ciimhuriystcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Türkiye enerjiyi iyi
kullanmıyormuş...
"Türkive her alanda
eneriisini kullanmrvor ki!"
iftçi dostu Sadullah Ağabey'e (Usumi) acil
şifalar dileyerek ve en kısa zamanda ara-
mızda olacağına inanarakTanm Ekonomi-
si Derneği Eskişehir temsilcisi Feyyaz Uy-
sal'dan gelen mektubu paylaşalım istedik bugün...
Sadullah Ağbi'nin bıkmadan usanmadan yazdığı gi-
bi Türk tarımının çekilmek istendiği bataklığın bo-
yutları giderek büyüyor...
Feyyaz Uysal, bakın ne diyor:
"Çıkarılması amaçlanan 'Şeker Kanunu' tasansı
ile geçiminı pancardan sağlayan 7.5 milyon Türk köy-
lüsü yerine üç-beş rantiyeci ve uluslararası birkaç
şirket kollanmak isteniyor."
Nasıl mı?
Yanıtı, tasarının gündeme getirdiği soruların için-
de:
"Yasa tasarısında 30 şeker fabrikasının bir tem-
silcisi varken, beş nişasta üreticisi şirketin birden faz-
la üye ile temsil edilmesi haksızlık değil midir?"
Pancar"Avrupa Birliği bile tatlandıncılara kota uygularken,
Türkiye tatlandırıcı üretimine neden kota uygulamı-
yor?"
'Türkiye, Amerikan tatlandırıcı şirketinin pazan
yapılarak 3 milyon ton kapasiteli fabrikalarımız ka-
patılmak mı isteniyor?"
"Arjantin başta olmak üzere Güney Amerika men-
şeli mısın (ki büyük çoğunluğunda genetik yapısı bak-
teri kökenli olarak değiştirilmiş transgenik çeşit ol-
ma riski olan mısırlar Türkiye insanını kobay haline
getirecek) Türkiye'de işleyerek kime destek olacak-
lar?"
"Köyden kente göç, özelleştirmelerle ortaya çıkan
işsizlik, tanmda üretimden çıkış nedeniyle oluşan is-
tihdamın daralmasının oluşturduğu sancılar durur-
ken, milyonlarca insanımıza iş olanağı sağlayan bir
sektörü baltalamak kime yarar sağlayacaktır?"
"Amerika Birleşik Devletleri'nin Dünya Ticaret Ör-
gütü'ne hâkimiyeti ile tanm ürünlerinde uyguladığı
menfaatçı baskıya Türkiye neden Avrupa Birliği ka-
dar tepkı göstermiyor?"
"Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği çift-
çisini korurken, Türkiye Büyük Millet Meclisi çrftçt-
sini güçlü yabancı şirketlere yem mi yapacak?"
Sonuç...
Tanm Ekonomisi Derneği Eskişehir temsilcisi Fey-
yaz Uysal diyor ki:
"Bütün bu sorulann ışığında konunun yeniden de-
ğertendirilerek, Şeker Kanunu'nun Türk üreticisini kol-
layan bir şekilde ve ziraat ve ziraat mühendisleri
odaları, pancar kooperatifleri, şeker alanındaki işçi
sendikaları gibi kuruluşların görüşleri de alınarak
yeniden düzenlenmesini talep ediyoruz."
Sadullah Ağabey, sana ihtiyacımız van çabuk kalk...
SESSİZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE
* -1P • '"•
1
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku(a yahoo.com
Satranç bile değil,
SAT-RANT oynuyor bunlar ekonomimizle!
Başbakanlık makamına arz edilmiştir
Ankara'ya 150 kilometre uzaklıkta-
ki Bolu'da adı bizde saklı bir vatan-
daş tarafından Başbakan Biüerrt Ece-
vit'e gönderilmiş ve büyük olasılıkla
Ankara'da sumen altında kalacak bir
dilekçe:
"Bolu'nun Kıbnscık ilçesi Bölücek-
kaya köyü imamı Recep Işıldar, dört
yıldır Marmara Üniversitesı llahiyat
Fakültesi'nde okur, babası Mehmet
Işıldar imamlık yaparmış. Bu olay, Ni-
san 20OO'de bir cenaze namazıyla or-
taya çıktı. Kıbnscık Kaymakamlığı'na
ve Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyu-
rusunda bulunuldu. Bolu Müftü Yar-
dımcısı Cevdet Çelen ve Bakanlıkça
görevlendirilen Ibrahim Aksoy 4483
sayılı yasaya uymadan ön inceleme-
yi yapmış ve imam olay tarihinde iki
gün göreve gelmemiş gibi gösteril-
miştir. Imamın fakütteye devam kayrt-
lan incelenmemiştir. Bu kayrtlar ince-
lendiğinde okulda mı köyde mi oldu-
ğu ortaya çıkacaktı. Bu durumu Kıb-
nscık Mütfüsü Ahmet Halıcı da bili-
yordu. Çalıştığı dairenin penceresi ile
Bölücekkaya köyü camisinin mina-
resi 700-800 metre yok. Köy imamı,
Istanbul'da oturup okuduğu halde
tıkır tıkır devletten maaşını aldı.
Devlet zarara uğratıldı. Durumun
tarafınızdan incelenerek Bolu
Mütfü Yardımcısı Cevdet Çelen
ve müfettiş Ibrahim Aksoy hak-
kında yasal işlem yapılmasını, ilgili
dosyanın yeniden incelenerek suçlu-
lar hakkında gereğinin yapılmasını arz
ederim."
6
Doğu Sorunu' ve
Avrupalılar
Doç. Dr. HÜNER TUNCER (*)
Avrupalı Büyük Güçler'in
"Ooğu Sorunu" olarak nite-
lendirdikleri, Osmanlı Impa-
ratorluğu'nun kaderi anla-
mına gelmekteydi on doku-
zuncu yüzyılda. Bu yüzyıl-
da, Osmanlı'nın kaderiyle
yakından ilgilenen başlıca
güçler, Rusya, Avusturya,
Fransa, Ingıttere ve 1871 'den
sonra da Italya ile Almanya
olmuştu.
On dokuzuncu yüzyılın
ikincı yansında, Avrupa mer-
kezli bir çağdaşlık anlayışı
dünyaya damgasını vurma-
ya başlamıştı. Osmanlı Dev-
leti de Avrupa devletler top-
luluğunun bir parçası olmak
istiyorsa, Avrupalıların de-
ğerleriyle onlarla konuşmak
gerektiğinin bilincine varmış-
tı. Büyuk ölçüde bu duşün-
ceden hareketle, Osmanlı
yönetımi, Tanzimat ve Isla-
hat hareketlerini gerçekleş-
tirmiş; Büyük Güçler'le olan
ilişkılerinde diplomasi yönte-
•mini büyük bir hünerle kul-
lanarak hem Osmanlı Dev-
leti'nin varlığını sürdürmesi-
ni sağlamrş hem de Avrupa
Topluluğu'na kabul edilme-
yi başarmıştı.
Kırım Savaşı'nı sona erdi-
ren ve 25 Şubat 1856'da
toplanan Pans Kongresi'nde,
Osmanlı Imparatorluğu'nun
bağımsızlığı Kongre'ye katı-
lan devletlerce onaylanmış
ve hiçbir devletin, Osmanlı
padişahı ve Hıristiyan uyruk-
İan arasındaki ilışkilere kanş-
ma hakkının olmadığı kabul
edilmişti. Osmanlı Impara-
torluğu, Avrupa Uyumu'nun
(Concert of Europe) içine
alınmış ve böylelikle, ilk kez
Avrupalı güçlerden biri ola-
rak kabul görmüştü.
30 Mart 1856 tarihinde im-
zalanan Paris Barış Antlaş-
ması'yla, Osmanlı'nın yaşam
süresi uzatılmıştı. Ancak, Av-
rupa Topluluğu'na üye ola-
rak kabul edilmesine karşı-
lık olarak, Avrupalı devlet-
ler, Osmanlı padişahından
"evini düzene sokması"n\ is-
temışti. Osmanlı Imparator-
luğu'nun içişlerine karışma-
ma yükümlülüğünü üstlen-
melerine karşın, Avrupalı
güçler, Osmanlı Devleti'nin
Avrupa Topluluğu'nun yazı-
lı olmayan kurallarına uygun
bir biçimde davranıp dav-
ranmadığını gözlemleyecek-
ti. Görüldüğü gibi, Paris Ant-
laşması'yla, Osmanlı Impa-
ratorluğu gerçekte, Avrupa
Uyumu'nun koruyuculuğu
altına konulmuş oluyordu.
Avrupalı Büyük Güçler, on
dokuzuncu yüzyılda, Os-
manlı'nın toprak bütünlüğü-
nün Avrupa'nın denetimi al-
tında korunmasından yanay-
dı. Başka bir deyişle, Avru-
palı devletler, Osmanlı Dev-
leti'nin vartığını sürdürmesi-
ni istemekteydi; ancak bu
devlet, kendilerinin denetimi
altında yaşamalıydı. Ingilte-
re, Fransa, Avusturya ve
Rusya, "kendi başına buy-
ruk", kendılerinden bağım-
sız hareket edebilecek, güç-
lü bir Osmanlı Devleti'ni Av-
"nipU'da görmek istemiyoF"
du; bu devletlerin istedikle-
ri, kendı çıkarianna zarar ver-
meyecek olan ve aynı za-
manda da birbirieri aleyhine
genişlemelerine engel oluş-
turacak, yarı-bağımlı bir Os-
manlı Devleti'nin variığını sür-
dürmesiydi.
Ote yandan on dokuzuncu
yüzyılda, Osmanlı Impara-
torluğu'nun Türk olmayan
halkları arasında kısa bir sü-
rede yayılan ulusçuluk hare-
keti, Avrupalı devletlerin ko-
ruyuculuğu altında olmaksı-
zın, bu denli başanlı olamaz
ve ımparatorluğun parçalan-
ma süreciry bu denli hızlan-
dıramazdı. Örneğin, Ingılte-
re, 1878'den sonra benimse-
miş olduğu Osmanlı Impa-
ratorluğu'nu parçalama yö-
nündeki yeni politikası çerçe-
vesinde, bağımsızlıklarını ka-
zanmak isteyen Ermenileri
harekete geçırmişti. 1878
Berlin Antlaşması uyannca
Osmanlı Devleti, Ermenilerin
yaşadığı bölgelerde reform-
lar yapmak ve Avrupa dev-
letlerini zaman zaman bu re-
formlardan haberii kılmak yü-
kümlülüğü altına konulmuş-
tu. Ingiltere, 1880 ortaların-
da, Babıâli'ye Fransa ve Rus-
ya ile birlikte ortak bir nota ve-
rerek, Ermeni bölgelerinde
ıslahat yapılmasını istemişti.
Babıâli ise bu notaya verdi-
ği karşılıkta, gerekenin yapıl-
makta olduğunu bildirmişti.
1894 Ağustosu'nda Bitlis'te,
Ermeniler ile Osmanlılar ara-
sında yer alan kanlı çarpış-
maların sonucunda, Ingilte-
re, Rusya ve Fransa ile bir-
likte, 1895 başlarında Babı-
âli'ye yeniden ıslahat konu-
sunu ele alan bir tasan sun-
muş ve gerekirse, güç kullan-
ma tehdidinde bulunmuştu.
Ancak, Rusya güç kullan-
maktan yana olmadığını açık-
layınca, Osmanlı Devleti de
kendisine sunulan ıslahat ta-
sarısını reddetmişti.
"Avrupa Birliği" toplulu-
ğuna kabul edilmemizin söz
konusu olduğu bugünlerde,
özellikle on dokuzuncu yüz-
yılda Avrupalının Osmanh'ya
yönelik bakış açısının ve po-
litikasının göz önüne alın-
masının ve Türkiye-Avrupa
Birliği ilişkiterinin, belki de
bu geniş çerçeve içine otur-
tularak değertendirilmesinin
yararlı olabileceği kanısın-
dayım.
<*)Atılım Üniversitesı, Ulusla-
rarası llışkiler Bölüm Başkanı.
HAYVANLAR ÎSMAÎL GÜLGEÇ igulgec(a yahoo.com
KİM KİME aUM UUMAJtEHlçAK
ÇİZGİLtK KÂMİL MASARACI
KEDl LEVO APTÜÜKA
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 16 Şubat
ÇOK PARTİLİ DEM0KK4T/K ORTAMA GEÇİUYOR.
tsso'oesaeüKj, rst**t'*/ı>£, T&C Dateceu,
6ETİKEN, Ç.OSUAILUK İ S
SASI A
Ç
SS4S HUMAflALI SBÇfM
r&Ji TASA/HN/V SAVVAIUCUUIĞUNU
'A/O£A/L£T
6L/Mİ.UK.
oy F*K>KIYLA öfjoe OLAN p*&Tyuiu, e/e
r.. -VSACAS/M/, au/VUAJ DA
^^KRUMILAR YAKArACAg/Aff £Ö~yL£toiŞTİ. ANCAK,
v
N \ A * 4 soNUMDA,fo HAymA KAKÇI 3+1 ever pu-
SULAS1 &AYILMIŞT/. OAHA SONBA KÜ&CÛye
GECEhJ SAfSAKAHJ çeMSemH GÜNACrMY
' yASA UAKMINDA OLJJMLU ~'~
ANKARA...ANKA
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Sevmekten Geri Kalmayın
önce komşuyuz Göztepe'de, biz Yeşilba-
har'da oturuyoruz, onlar Cavitpaşa'da. Anne-
sine teyze diyorum, ama onu az görüyorum. Yo-
kuşta başlıyor dostluğumuz, Yeni Sabah'ta ça-
lıştığım dönemde. Ben köşelerdeyim, o spor ser-
visinde. Sonra başka dallara tırmanıyor, tepe-
lere yol alıyor, Hürriyet gazetesinde önemli gö-
revler üstle.iiyor, üstlendiği görevleri güzel sa-
hipleniyor. Meslek kuruluşlarımızda da önem-
li çabalan var, önemli girişimier, sözün kısası uzun
soluklu bir kişi. O solukla boyutlanıyor meslek
çizgisi. Bu çizgiyle oluşuyor yaşam biçimi, sev-
giyle çalışıyor, sevgiyle üretiyor, sevgiyle yöne-
tiyor, görev ve sorumluluk bilinci derinleşen bir
kişi olarak meslek dalımızı yeşertiyor. Uyarıcı
birörnek, gönüllü biröğretmen, birokul, bir ağa-
bey olarak sürdürüyor çizgisini. Yeni ufuklara
yöneliyor, yeni ürünler katıyor basın yaşamına.
Yeni bir "Dünya"yaratıyor, eski bir gazeteye ye-
ni bir yüz veriyor, özü de, sözü de değişen bir
"Dünya". Uzun, ince bir yolculuğun ürünü ba-
sın dalında.
Derken bir haber ekranda. Nezih Demirkent
yaşamını yitirdi!
Dünyayı döndürmek için çarpan kalp duru-
verdi.
Acı ama gerçek. Dalımızdaki yaprak dökü-
mü sürüyor. Kaç kişiyi yitirdik son günlerde. Is-
lam Çupi'ler, Yılmaz Gümüşbaş'lar, Saygılı'lar,
Kabaklı'lar, son yolculuğa eşlik ederken can
veren Kemal Diyarbekir de Nezih ağabeyini
uğuriarken yitirdi soluğunu. Kimi kalp, kimi kan-
ser, kimi beyin kanaması. Koşullar giderek güç-
leşiyor, direnme gücünü de yitırıyor ağabeyler,
kardeşler. Peki yaşayanlar? Direnme gücüne kar-
şın ruh sağlığını yitirenler de var değil mi? TV
8'de Semih Balcıoğlu'nun programında Ne-
zih Demirkent ile Hasan Pulur'un söyleşisini
izledim geçen akşam. Anılar, çağrışımlar, de-
ğişen koşullaria ilginç bir resim oluştu ekran-
da. Işıklı, umutlu bir resim değil doğrusu. Na-
sıl olsun! Bunca yıl, bunca emek ama ilginç se-
rüvenleryaşanryor, sorunlar giderek tırmanıyor
meslek dalımızda, daha önemlisi darboğazlar
oluşuyor. Darboğazları oluşturan yanlış polıti-
kalann, kirii ellerin faturasını da çalışanlar ödü-
yor. Işlerinden yoksun kalıyor, özveriye zorla-
nıyor, geleceğe umutla bakamıyor.
Umutla beslenmeyen bir meslek dalı yeşe-
remez değil mi? Gazetecinin itici gücü de oku-
ru, okurdan gördüğü ilgi ve destek hıç kuşku-
suz, dahası güven ve saygı. Yoksa inandırıcı-
lığını yitiriyor. Sağlıksız kamuoyu oluşturuyor.
Yanılgının faturasını da halkımız ödüyor sonra.
Yaşadıklanmız kanıtlıyor bu gerçeği.
Ama son yaklaşıyor artık. Temizlik başladı, bi-
linçlenme derinleşiyor, kirli ellerin önü kapanı-
yor, temiz elleri de mutlu ve umutlu selamlıyor
insanlar. Süleymaniye avlusunun siyasal bir
mezarlığa dönüşmesini önleyen Cumhurbaş-
kanımız Sayın Sezer'e hâlâ kutlama, teşekkür
telgrafı çekenlervar. Kimler derseniz, devlet sa-
natçılan, emekli büyükelçiler, bilim adamları, her
düzeyde kamu görevlilerı, sanat dünyasından
ünlü kişiler. Sağlam bir altyapı oluşuyor Se-
zer'in izinde. Toplumdaki beklentileri yanıtlayan
davranışları, hukuk anlayışıyla tabanı giderek
genişliyor.
•••
O tabanı genişletmek göreviyle yükümlüyüz
hepimiz. Yıtik dostlanmız mezartannda rahat uyur
o zaman. Genç arkadaşlarımız da umutla sür-
dürür yolculuğunu, dal solmaz yeşerir. "Dün-
ya" durmaz döner, döndürmek görevini sevgiy-
le başarır geridekiler.
•••
Bu köşenin yazısını bir gün önceden yollu-
yor, Sevgililer Günü'nü de bir gün sonra kutlu-
yorum. Beni sevgiyle selamlayan okurlanmın
güzel dileklerini başarmayı umut ediyor, sev-
giyi soldurmayan, üreten, yeşerten bir yaşam
diliyorum hepinize.
Sevmekten geri kalmayın diyorum!
Yaşama sevincimiz, itici gücümüz sevgi her
zaman.
BULMACA SEDAT YAŞAYAy
1 2 3 4 5 6 7
SOLDA.NSAĞA:
1/Kelebekbi- 1
çimınde bağ-
lanmış kurde- 2
le... Asker. 2/ 3
Büyük vesüs-
lü çadır... Ce-
zayir'de bir li- 5
man kenti. 3/ g
Ancak bir ki-
şinin hareket
etmeden ayak- 8
ta durabilece- g
ğı özel işkence
bölmesi. 4/ Osmanlı
ordusunda ve donan- 1
masındahafifpiyade 2
askeri...flgieki.5/Ha- 3
va ve gaz akımları 4
oluşturmaktakullanı- 5
lanaygıt... "akşamlar g
bir — gibi bıterdi" 7
(Attilâtlhan).6/Bes- '
telenmiş her tür şiire
Batı'da verilen ad...
Barynm elementinin simgesi... Bir etkinlığin geçi-
ci olarak durdurulduğu süre. II Motorlu taşıtlardi
fren yapmayı sağlayan aygıt... "— Büyürken Uyu-
yamam": Necati Cumalı nın öykü kitabı. 8/ Kas-
tamonu'nun bir ilçesi. 9/ Eskiden harman ürünle-
rinden onda bir oranında alınan vergi... Pamuktaı
dokunmuş basma.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Işıktan ve ışıklı yerlerden aşın ürkme. 2/ Verme
ödeme... Bir ilimiz. 3/ Y.K. Karaosmanoğlu'nur
bir romanı... Kokmuş hayvan ölüsü. 4/ lyı huylu kim-
se... Gemi ya da iskelede halatm takıldığı iri dık-
me. 5/ Ekmek içi, ceviz, zeytınyağı. sarrrusak ve sır-
ke ile yapılan bir tür meze. 6/ Bilardo oyununda \u-
ruş, çarpma... Bir renk. II Eskı dılde yüz, çehre..
Fas'ın plaka işareti... Bir şeyin kenan. 8/ Mısır'ık
en eski piramitlerin bulunduğu arkeolojik bölge. 9.
Şöhret... îyilik, ihsan.
B
A
L
A
L
A
Y
K
A
A
S
A
L
E
T
|
A
S
L
A
L
•M
A
N
D
A
A
L
IK
A
£
A
R
•
L
E
M
A
N
•F
0
Nj
A
T
A
S
IM
T
•E
Y
•N
X
F
T
L
E
•
\K
\K
D
R
0
•E
IÜJ
E.
A
S
A
•
E
•