Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13ŞUBAT2001SALI CUMHURİYET SAYFA
TIP'IN OYKUSU
TİP, doğruyerde, doğru zamanda, doğru hedeflerle doğru umutian kucaklamıştı
40yıl öncedöğanumut
TtP'in ük amMemi
am kırk yıl önce, 13 Şubat'ta on
iki sendika yöneticisi bir araya
gelip bir parti kurdu. 27 Mayıs
Anayasası ile toplumca
'demokrat bir soluk alabilme'
ortamının doğurduğu partiye
Türkiye Işçi Partisi' adı verildi. 1975sonraaamUem
arti içindeki kavgalar ve aynlıklardan
sonra TİP yöneticileri sonunda bir
karara vardılar, içinde aydınlar
olmayan bir sol partiye Türkiye
siyaset perdesinde yer yoktu. Lider
için aynı isim üzerinde uzlaşıldı:
Mehmet Ali Aybar.
BERATGUNÇIKAN
"İşçi Partisi Genel Başkanlığı'na,
Selamlartemenni ederim. Gönder-
miş olduğunuz 16 parça kitaplan al-
dun, çok derecesiz memnun okram,
köyümûz taranndan okundu, köylü
kardeşlerimiz hep can kulağıvla din-
lediler. O ben evime götüreyim oku-
yayım diyor, o ben okuyayım diyor,
şimdi ben köyümüzde bir oda kirala-
yıp orda kitaplan okuyup köylüye an-
latacağun ve de \akın kö\ lere gkkce-
ğim. Şimdiyse biitün köylüler diyor Id
seuin her dediğin olur diyorlar, şu ca-
mimize az ve çokonlardan yardım is-
tiyiver diyorlar. Bana biraz Adalet
Partitiler siz kumunizsiniz dedfler, ca-
miye fîlan yardım yapmazsıntz diyor-
lar, ne yapayım, etimde biraz paraoia-
cak onlann ağzım tutacağım, ama
elimde yok, köyde iki gün yevmiyeye
gkkrim, ailemle de dört gün yeriz, 4
baş nüfusum, taıiam ebedi yok, ame-
lelUde geçim temin ederim.
Saygı ve selamlar. Işçi Partisi'ni
candan kutlar, eyi şanslar ve işlerin-
de başanlar düerim.
KoruAlanKöyüH. Hüseyın Altaş.
Hadim/Konya"
Yukandakı mektup adresıne ulaş-
makla kalmadı, TİP Haberleri Bülte-
nı'nde de yerinı aldı. Bu ve benzeri
mektuplar gösteriyordu ki parti doğ-
ru yerde, doğru zamanda, doğru he-
deflerle doğru umutlan kucaklaya-
bilmışti. Dönemin iktidarları iki ku-
tuplu dünyada, soğuk savaşta, tarafi-
nı ABD'den yana seçmiştı ve kendı-
lerine tehdit oluşturan bu kucaklaş-
' maya küçümsenmeyecek bir bedel
ödetecektı...
Irttfalar
Ancak bir tarih yazılmaya başlan-
mıştı ve dönüşü yoktu. 27 Mayıs ih-
tilalinden bir ay sonra, on sendikanın
başkanı Istanbul Işçi Sendikalan Bir-
liği'nden istıfa etti. Nedeni, IİSB
Başkanı'nın Demokrat Partili olu-
şuydu. Istifacı grup, llSB'nin 11 Ey-
lûTde yapılan seçimlerinde AvniEra-
kalın'ı destekledı ve kazandı...
Bu arada 27 Mayıs ihtilali kendi
anâyasasını oluşturmuş, yer yer de-
mokrasinin önûnü açacak maddele-
re yer verirken yer yer de "gerçek"
demokrasiyi daha doğmadan öldüre-
cek maddelere yer vermişti.
Işçi haklan, düşûnce ve örgütlen-
me özgürlüğü önündekı barikatlar
hâlâ yüksekti, ama yine yeni anaya-
tki darbe geçiren Türkiye Işçi Partisi 12 Mart'tan sonra bu kez Behice Boran'ın başkanlığmda biraraya gelerek çahşmalanna devam etti.
sa, bu barikatlan yıkmaya kalkışan-
lara yeşil ışık yakıyordu, en azından
Anayasa Mahkemesi kurulmuştu...
Barikatlan yıkmaya soyunanlar ise
işte bu "Onlar Grubo" olarak adlan-
dınlan ve destekledikleri adayla
llSB'nin yönetimini ele geçiren sen-
dikacılar oldu. 13 Şubat 1961'de on
iki sendikanın başkanı bir araya gel-
di. Bunlar, Maden-lş'ten Kemal
Türkkr, Sendikalar Birlığı'nden Av-
ni Erakalm. Tekstil-lşten Şaban Ytf-
dız, Basın-lş'ten Salih Özkarabay,
İbrahim Güzeke ve Adnan Arkın,
Tek Gıda-Iş'ten ibrahim Denizcier,
Bırleşık Gıda-lş'ten Ahmet Muşhı,
Kimya-lş'ten Saffet Göksüzoğlu ve
Yaprak-Tütün Işçileri Sendika-
sı'ndan Hüseyin Uslubaş, Lastik-
lş'ten Rıza Kuas, Toğ-lş'ten Kemal
Nebtoğhı'ydu.
Parti Içl aynlık
Parti kuruluşunu tamamlamış, a-
ma örgütlenmesinı bir genel seçime
katılabilecek kadar genişletememış-
tı. Partının kendisinden beklenen ha-
reketi göstermemesine, üstelik Ge-
nel Başkan Erakalın'ın seçimlere Ye-
ni Türkıye Partisi'nden aday olarak
katılmasına tepki gösteren bir grup,
bir baska partının hazırlığına girişti.
Türk-lş'in desteklediğı bu yeni
partının adı "Çahşanlar Partisi'' ıdı.
TİP, aynlanlara rağmen ayakta kal-
maya çalışıyordu. Türkiye'de bir sol
rüzgân esmeye başlamıştı, YÖN der-
gisi yayın yaşamına başlamış, 20
Arahk'ta Istanbul'da yüz bın kişılik
bir işçi mitingi yapılmış, yedi ilde
parti tabelası asılmış, Kocaeli'nde Iş-
çi Haklannı Koruma Derneği oluştu-
rulmuş, aydınlar Minnetullah Hay-
daroğhTnun kurduğu Türkıye Sos-
yalist PartisPhin etrafinda
j
toptınttitş-
tı. Anlaşılan, sadece işçrlerin kurdu-
ğu bir parti ne işçilere ne de aydınla-
ra güven verebiliyordu...
Aybar Ismlnde uzlaşma
TİP yöneticileri sonunda bir kara-
ra vardılar, içinde aydınlar olmayan
bir sol partiye Türkiye siyaset perde-
sinde yer yoktu. Aynı isim üzerinde
uzlaşıldı: MehmetAK Aybar. Bıran-
latıya göre, karann alındığı tarih, 1-
2 Şubat 1962 'dir, saat ıse bir gece ya-
nsı ve bu hemen Aybar'a iletilmeli-
dir. Bir grup yola çıkar, ancak ellerin-
deki adresi bir türlü bulamazlar, so-
nunda onlara yardımcı olan polıstir.
Teklifı kabul eden Aybar, 9 Şubat'ta
TlP'in genel başkanlığına getirilir.
Bu, kamuoyuna şu sözlerle açıkla-
nır: "Muhterem basuı mensuplan
araahğıile ummniefkâra açddamak-
tan zevk duyduğumuz mühim konu-
lardan biri de bir yıldan beri taymet-
ü desteğini gördüğümüz, sosyal mese-
lelere vukufiı ve bu uğurda karşdaş-
nğı zoriuklara mertçe göğüs germeyi
bir vatan borcu bflen gerçek bir aydın
olarak tanınan hukuk doktoru Do-
çent Avukat Sayın Mehmet Ali Ay-
bar'ın ana nizamnamemizin verdiği
yetkhe dayanarak partimiz genei baş-
kanbgma getirflmesi hnsusunda akh-
ğımızkaraniır.Sayın MehmetAHAy-
bar'uı bu hizmeti seve seve kabul ede-
ceğine inanryoruz."
Aybar'ın başkanlığındaki TİP.
Türk solundan onay almakta gecik-
medi; Türkiye Şosyalist Partisi, 12
Mayıs 1962'de örgütü ve mal varüğı
ile TİP'e dahıl oldu.
Yeni yönetım belirlenmışti. Rûştü
Güneri ve Orhan Arsal genel sekre-
terliğe getirilmişti. 2 Nisan 1962'de
Türkiye'de ilk kez bir Anayasa Mah-
kemesi kurulmuştu ve anayasa ile il-
gılı sorunlar bu mahkemede çözüle-
bilecekti. Parti ilk kampanyasıru baş-
lattı: Anayasaya aykın kanunlar kal-
dınlsm... Bu kampanya, Beyazıt'ta-
kı Beyaz Saray'da çok sayıda aydının
kahlımıyla başlaüldı; ancak 11 Ka-
sım 1962, TİP'e yönelik ilk saldın-
nın da tanhı oldu.
TİP bu kampanyayı başlatmıştı, a-
ma önünde iki engel vardı; ilkı, bir
partinin Anayasa Mahkemesi'ne baş-
vurabilmesi için TBMM'de en az 1
milletvekiliyle temsil edilmesi gere-
kiyordu.
lkincisi, Anayasa Mahkemesi'ne
kuruluşundan önceki kanunlar için
dava açabılme tarihi 28 Şubat 1963
ile dondurulmuştu... Ve zaman bit-
mek üzereydi...
Ağırnaslı'dan tarihsel
sorumiuluk #'
10 Şubat 1963'te Cumhuriyetçi
Köylü Millet Partisi Ankara Senatö-
rü, eski sosyalıstlerden Niyazi A^r-
nash, tarihsel bir sorumluluğu üst-
lendi ve TİP'e geçtı. Demokrasinin
önündeki kanunlan kaldırabilmek,
en azından deneyebilmek için on se-
kiz gün vardı ve TİP, Anayasa Mah-
kemesi'nde ardı ardına iptal davala-
naçü.
TlP'in itiraz etmeyi öngördüğü
yaklaşık 80 kanun vardı, ama bu kez
uygulama sıkıntılan baş gösterdi.
Anayasa Mahkemesi, ara bir kararla
her madde için ayn bir dava açılma-
sını karara bağlamıştı... Bu yüzden
bir aynm yapmak gerekiyordu... Ya-
pıldı.
Yarın: TİP seçmenle
buluşuyor
E s k i m i 1 1 e t v e k i I i K e m a l N e b i o ğ l u , p a r t i n i n k u r u l u ş ö y k ü s ü n ü a n l a t t ı
TİP 'le ilk buluşma lokantada oldu
• 29 Ocak
1961 Pazar
günübir
lokantada
toplanan
sendikacılar,
kuruluş hazırlüdan
yürütülen Türkiye Adalet
Partisi'ne katılıp
katılmamayı görüşürler.
Kemal Nebioğlu,
tartışma sırasında "Tam
zamanı, şimdi kendi
partimizi kurabiliriz,
kurnialıyız" diye
konuşur.
ALİER
Eski DİSK Genel Başkanı,
TÎP'in kuruoı üyesi ve eski
milletvekili Kemal Nebioğlu,
partinin kuruluşuna giden ilk
bulusnıaııın öyküsünü anlat-
tı. 29 Ocak 1961 Pazar günü
bir lokantada toplanan sendi-
kacılar arasında. Nebioğ-
lu'nun yanı sıra, Müskirat
Sendikalan Federasyonu
Başkanı İbrahim Denizcier
(12 Eylül'den sonra Türk-lş
Öaşkanı oldu), federasyonun
Bületü Ecevit muhalefetetinişti
AVNİERAKAUN(*)
Şimdi aramızda
buiunmayan M. Afi
Aybar'ın deyişiyle
"Dünyada ilk defa
sadece 12 sendikacı
tarafinrian kıımfan"
TİP ilk genel seçimlere katılmamış,
ancak yurt çapında örgütlenmesini *
tamamlayarak katıldığı 1965
seçimlerinde 15 milletvekili ile
girdiği parlamentoda, işçi, köylü,
küçük esnaf, ırgat ve marabalara
seslenerek kamuoyunu ve özellikle
diğer partilerin milletvekillerini
etkılemiştir.
Kuruluşundan ıtıbaren gerek
örgütlenmeye çalıştığı yerlerde taşlı
sopalı, gerekse Meclis'te türlü
çeşitli saldınlarla karşılanan. ancak
yılmayan TİP yönetici ve üyeleri
demokrası savaşımlannı
sürdürmüşlerdir.
Geçmişin Karaoğlan'ı. şimdiki
Demokratik Sol Parti Genel
Başkanı ve Başbakan Bülent Ecevit
ve çevresmin de katıldığı
muhalefete rağmen, çahşanlan ve
sosyalizmi savunarak yurt ve dünya
çapında sesini duyurmuş ve etkisini
sürdürmüştür. Ancak sonralan iç
çekişmeler ve bölünmeler sonucu
gücünü yitirmiş ve genel kurulda
(bence seçim uğruna) kabul edilen
bir önerge (zaten iktidar bahane
anyordu) nedeni ile kapatılmıştır...
(*) TİP 1. Genel Başkanı
genel saymanı Meüh Döien,
Tek Gıda-Iş Sendikası Mar-
mara Bölgesi Şube Başkanı
RahmiŞahin, adını hatırlaya-
madığı bir kaptan ve toplan-
tıya geç katılan eski Türk-lş
Genel Başkanı Nuri Beşer
vardır. Beşer. Emekli General
Ragıp Gümüspala'nm kuru-
luş hazırlıklanm yürüttüğü
Türkiye Adalet Partisi 'ni kas-
tederek "Hepiniz TAP'ye ge-
kceksuıiz" der. Sonrasmı Ne-
bioğlu şöyle anlatıyor:
Nuri Beşer'in bu çağnsı
üzerine biraz soluklandıktan
sonra "Kemik yalamaktan
vazgeçmek gerek" demiştım.
Beşer'in, hafif bir kızgınlık-
la, "Nedemekistiyorsun" di-
ye açtığı soruya;
"Tam ramanı, şimdi kendi
partimizi kurabiliriz, kurma-
byız. Başkasının kapısınm eşi-
ğinde orurmaktansa kendi
evimizde oturmanın onurunu
taşunalrvTz" dedim.
ibrahim Denizcier de "Ke-
mal doğru diyor, tam zamanı.
Herkes kendi partisini kurar-
ken biz de kendi partimizi ku-
ralım. Başkasmdan bize fay-
dayok'dedı.
Kemlk yalamafc
Nuri Beşer, o günlerde işçi
sınıfi, sendikal çahşmalarda
lider konumunda ıdı ve bunu
da bılerek sürdürüyordu, ka-
bul görüyordu. "Tamam" de-
di ve ilave etti: "Yanndaniti-
baren harekete geçiyonız."
Konu değıştı, sohbet gece
yansına kadar sürdü. Saat ya-
nm sulannda Nun Beşer tek-
rar "TAP'ye, hepiniz TAP'ye
geJeceksiniz" deyince ben he-
men Beşer'in gözlerine baka-
rak "Kemikyalamaktan vaz-
geçmiyorsun" dedım.
Kendi partimiz
Ağır bir söylemdi. Nuri
Beşer'e ayn bir sevgi ve say-
gım vardı... Beşer kızgınlık-
la "Ne demek bu Kemal" di-
ye sordu. "Neye karar ver-
miştik, kendi partimizi kur-
maya değil mi, şimdi sen ne-
den bahsediyorsun" dedim.
Başını öne eğdi ve birkaç da-
kika öylece kaldı. Hepimk
ona bakıyorduk. O, ayağa
kalkarak "ÇıkaJnn" dedi. Lo-
kantadan çıktık.
Hareket başladı
Kapımn önünde siyah Ca-
dillac marka bir araba vardı.
Nun Beşer arabanın çamur-
luğuna dayanarak "tbrahim,
sen sizüüdlere haber ver. Ke-
mal sen de sizinldlere. Yann
saat 10.00'da Müskirat Fede-
rasyonu binasmda kendi par-
timizi kurmakfizeretoplana-
cağız. Hareket başladı'' dedi.
O tek başma Aksaray mey-
danına doğru yürüdü. Bız bir-
likte başlayan hareketin he-
yecanı ile araç bulmak için
yürüdük...
Federasyonun Cağaloğlu
Nuruosmaniye Caddesi üze-
rindeki binasında yapacağı-
mız ilk toplantıyı, Nuruos-
maniye Caddesi Alibaba Tür-
be Sokak'takı Maden-lş, Las-
tik-lş ve Basın:
lş sendikala-
nnın bulunduğu bınaya aldık.
İlk toplantı büyük bir heye-
canla saat 11. 10'da başladı.
DUZYAZI
ORHAN BÎRGİT
Ve Nezih Demirkent de..
Bugün toprağa vereceğimiz Nezih Demirkent,
benim 1955 yılından bu yana dostum ve arkada-
şımdı.
Yeni Sabah'ta ben haber müdürü, o spor mu-
habiri iken başlayan ilişkilerimiz, Demirkent'in Ye-
ni Gazete ve Hürriyet'in başındayken benim ey-
lemli politikada olduğum dönemlerde de tüm sı-
caklığı iie sürdü. 12 Eylül'den birkaç gün sonra da,
ondan aldığım çağrıyla, yeniden asıl mesleğe dö-
nüşümü kolaylaştırdı.
Bizim uygun adımcı toplumumuzun politikacı
düşmanlığının doruğa ulaştığı, darbenin en sıcak
günlerinde, evinizde oturur ve kendinize nasıl bir
yaşam çizgisi çizmeniz gerektiğini düşünürken
eski bir arkadaşınız tarafindan aranmanızın ver-
diği o güven duygusunu tadarak, çağrısını olum-
lu yanrtladım. Ve o anda öğrendim ki, Nezih De-
mirkent'in biriikte çalışma önerdiği gazeteci-po-
Ijtikacı arkadaşı sadece ben değilmişim. Altan
Öymen ve rahmetli Barlas Küntay da, benzer
birer çağn almışlar.
Nezih'in bu el uzatma geleneği, daha sonra Ba-
bıâli'de işsiz kalan birçok meslektaşı için de sür-
dü. Özellikle kendi iş dünyasını kurduktan sonra,
yaşlannın ilerlediği gerekçe gösterilerek nöbetle-
rini genç meslektaşlanna bırakmalan istenilen on-
ca gazeteciyi, biriikte çalışmak için çağırdı. Onla-
ra sadece belirli bir ücret sağlamakla kalmadı; ça-
Itşabilecekleri yaşlarda toplum dışına rtilmenin ve-
receği depresyonlardan da korudu.
Hürriyet gazetesinin hem genel yayın müdüriü-
ğünü hem idari sorumluluğunu üstlendiği dönem-
lerde, muhabirter ve yazıişlerinde çaltşanlann "ku-
mandan" diye söz ettikleri Nezih, sabah toplan-
tılarına bütün gazeteleri son sayfalarına kadar
okumuş olarak gelir ve atlanılmış haber varsa, so-
rumlulannı sorguya çekermiş.
Hürriyet'çilerin sözlüğünde, o sorguya çekişin
dozundan olsa gerek, genel yayın müdürünün bu
işlevinin adı "fırça yemek"X\. Demirkent'ten fırça
yememek için, her sorumlu her an göreve hazır
olmayı bilirdi.
Görev başında böylesine sert, ama calışanlann
özel yaşamlannı sağlıklı sürdürmeleri için de du-
yartı bir patron vekiliydi Demirkent. Türkiye Gaze-
teciler Sendikası'nın ayakta olduğu o dönemler-
de, en hızlı ve en sağlıklı toplusözleşme Nezih
Demirkent ile başlayan görüşmelerin sonunda im-
zalanır, Hürriyet'te çalışmanın bir ayncalık oldu-
ğunu, bizim gibi başkentın politika dünyasında
olanlar da birbirlerine imrenerek iletirterdi.
Demirkent, 1981'de Hürriyet'en aynlmak zo-
runda bırakıldı. Bu zor karan alan Erol Simavi, Ne-
zih'e kendi grubundaki "Dünya" gazetesini, ba-
sımevi ile biriikte verdi. Nezih, Nariıbahçe Soka-
ğı'ndaki bu küçük gazeteyi, kısa süre içerisinde
bir ekonomi günlüğü haline getirme becerisini
gösterdi. O güne kadar ekonomi gazeteleri deni-
lince, resmi ilan alma amacıyla yayımlanan ve en
çok attr sâyfe çıkan kâğrt parçalanna alışan iş dün-
yası, böylece kendi ihtiyaçlanna yanrt veren dü-
zeyde bir organa kavuştu. Demirkent dur durak
bilmedi, gazetesine ekler ilave ederek zenginleş-
tirdi. Bununla da kalmadı, çeşitli sektörler ile ilgi-
lenen dergileri devreye soktu; dağrtımlannı kendi
örgütü ile yaptı; iş dünyasının ilk bilgi bankasını
kurdu...
Bir yandan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin
çağdaş yöntemlere kavuşması için uğraş verirken
öte yandan basında meslek ilkelerinin geçerii ol-
masını amaçlayan Basın Konseyi kuruluş çalış-
malannda sempati desteğini esirgemedi. Aynı şe-
kilde Basın Senatosu'nun yaşama geçmesini
sağlamaya çalıştı.
Ve sahibi olduğu gazetede dünya sorunlannı
ele alan günlük yazılannın yanı sıra "Salı Yazılan"
ile de mesleğin ombudsmanlığına soyundu; aynı
zamanda perde gerisindeki olaylan günışığına çı-
kartma görevini de üstlendi.
Bugün salı.. ama artık onun Salı Yazılan yok.
Ve bir daha, Nezih Demirkent imzasıyla, öteki
başka yazılar gibi, Salı Yazılan da olmayacak...
Anısı ve bıraktığı eserler ise eminim uzun yıllar
bütün tazeleği ile ayakta kalacak.
"Bor Üzerine.." başlıklı 6 Şubat günlü "Düzya-
z;"nın konusu bor madeninin özelleştirilmesini
gerçekleştirmeye çalışaplara karşı Ankara Ticaret
Odası Başkanı Sayın Sinan Aygün'ün uyarısı idi.
Yazının büyük ilgi gördüğü, gelen faks, mektup
ve elektronik mektuplardan anlaşılıyor.
Haftanın üç günü için size aynlmış bir köşede
bu mektuplara da yer vermeniz, ne kadar isterse-
niz isteyin, olası değil.
Ama bazılan var ki, onlardan özetleyerek de ol-
sa söz etmeniz meslek ilkelerine bağlılığınız açı-
sından zorunlu oluyor. Nitekim "Özelleştırmeyi Is-
temeyen Başkan" yazısında adı geçen Sayın TUr-
gay Ciner'in faksı da bu türden. Sayın Ciner, Eti
Holding'in özelleştirilmesi ile irgilenmediğini söy-
temekle kalmamış, "Dahası bu özelleştirmeye bir
yurttaş olarak karşıyım" diyerek tavır almıştır.
Yine aynı işadamımız, "Devlet Bakanı Şükrü
Sina Gürel, takdir ettiğim bir politikacı ve devlet
adamıdır" görüşünü bana gönderdiği yanıta al-
mak gereğini duymuş, bununla da yetinmeyerek
bana gönderdiği faks mesajının bir kopyasını da
"bilgi için" adı geçen Devlet Bakanı'na gönder-
diğinieklemiştir.
Bor madeninin özelleştirilmesi için hâlâ çaba
sarf edenler varsa, onların özellikle Turgay Bey'in
kendileri gibi düşünmediğini bilmesini istedim.
Faks:0212-6770762
E-mail:obirgrt(a e-kolay net
11 TAYADH gözaltına alımtı
m ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - F fipi
cezaevlerinde yaşanan "olumsuzluklara'*
ilişkin Adalet Bakanlığf na dilekçe vermek
üzere Istanbul'dan gelen TAYAD'hlardan 11
kişi gözaltma alındı. Adalet Bakanlığı'na
sorunlannı içeren dilekçeyi vermek üzere
TAYAD'lılar Istanbul'dan otobüslerle başkente
geldiler. Polisin grubu bakanlığa göndermek
istememesi üzerine tutuklu yakmlanyla polis
arasmda tartışmalar yaşandı. Gruptaİdlerden
bazılan slogan attı. Grubun oturma eylemi
yapmak istemesi üzerine arbede çıktı.
Polislerce gnıptan 11 kişi gözaltına ahnarak
Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü.