24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13ŞUBAT2001SALI CUMHURİYET SAYFA TIP'IN OYKUSU TİP, doğruyerde, doğru zamanda, doğru hedeflerle doğru umutian kucaklamıştı 40yıl öncedöğanumut TtP'in ük amMemi am kırk yıl önce, 13 Şubat'ta on iki sendika yöneticisi bir araya gelip bir parti kurdu. 27 Mayıs Anayasası ile toplumca 'demokrat bir soluk alabilme' ortamının doğurduğu partiye Türkiye Işçi Partisi' adı verildi. 1975sonraaamUem arti içindeki kavgalar ve aynlıklardan sonra TİP yöneticileri sonunda bir karara vardılar, içinde aydınlar olmayan bir sol partiye Türkiye siyaset perdesinde yer yoktu. Lider için aynı isim üzerinde uzlaşıldı: Mehmet Ali Aybar. BERATGUNÇIKAN "İşçi Partisi Genel Başkanlığı'na, Selamlartemenni ederim. Gönder- miş olduğunuz 16 parça kitaplan al- dun, çok derecesiz memnun okram, köyümûz taranndan okundu, köylü kardeşlerimiz hep can kulağıvla din- lediler. O ben evime götüreyim oku- yayım diyor, o ben okuyayım diyor, şimdi ben köyümüzde bir oda kirala- yıp orda kitaplan okuyup köylüye an- latacağun ve de \akın kö\ lere gkkce- ğim. Şimdiyse biitün köylüler diyor Id seuin her dediğin olur diyorlar, şu ca- mimize az ve çokonlardan yardım is- tiyiver diyorlar. Bana biraz Adalet Partitiler siz kumunizsiniz dedfler, ca- miye fîlan yardım yapmazsıntz diyor- lar, ne yapayım, etimde biraz paraoia- cak onlann ağzım tutacağım, ama elimde yok, köyde iki gün yevmiyeye gkkrim, ailemle de dört gün yeriz, 4 baş nüfusum, taıiam ebedi yok, ame- lelUde geçim temin ederim. Saygı ve selamlar. Işçi Partisi'ni candan kutlar, eyi şanslar ve işlerin- de başanlar düerim. KoruAlanKöyüH. Hüseyın Altaş. Hadim/Konya" Yukandakı mektup adresıne ulaş- makla kalmadı, TİP Haberleri Bülte- nı'nde de yerinı aldı. Bu ve benzeri mektuplar gösteriyordu ki parti doğ- ru yerde, doğru zamanda, doğru he- deflerle doğru umutlan kucaklaya- bilmışti. Dönemin iktidarları iki ku- tuplu dünyada, soğuk savaşta, tarafi- nı ABD'den yana seçmiştı ve kendı- lerine tehdit oluşturan bu kucaklaş- ' maya küçümsenmeyecek bir bedel ödetecektı... Irttfalar Ancak bir tarih yazılmaya başlan- mıştı ve dönüşü yoktu. 27 Mayıs ih- tilalinden bir ay sonra, on sendikanın başkanı Istanbul Işçi Sendikalan Bir- liği'nden istıfa etti. Nedeni, IİSB Başkanı'nın Demokrat Partili olu- şuydu. Istifacı grup, llSB'nin 11 Ey- lûTde yapılan seçimlerinde AvniEra- kalın'ı destekledı ve kazandı... Bu arada 27 Mayıs ihtilali kendi anâyasasını oluşturmuş, yer yer de- mokrasinin önûnü açacak maddele- re yer verirken yer yer de "gerçek" demokrasiyi daha doğmadan öldüre- cek maddelere yer vermişti. Işçi haklan, düşûnce ve örgütlen- me özgürlüğü önündekı barikatlar hâlâ yüksekti, ama yine yeni anaya- tki darbe geçiren Türkiye Işçi Partisi 12 Mart'tan sonra bu kez Behice Boran'ın başkanlığmda biraraya gelerek çahşmalanna devam etti. sa, bu barikatlan yıkmaya kalkışan- lara yeşil ışık yakıyordu, en azından Anayasa Mahkemesi kurulmuştu... Barikatlan yıkmaya soyunanlar ise işte bu "Onlar Grubo" olarak adlan- dınlan ve destekledikleri adayla llSB'nin yönetimini ele geçiren sen- dikacılar oldu. 13 Şubat 1961'de on iki sendikanın başkanı bir araya gel- di. Bunlar, Maden-lş'ten Kemal Türkkr, Sendikalar Birlığı'nden Av- ni Erakalm. Tekstil-lşten Şaban Ytf- dız, Basın-lş'ten Salih Özkarabay, İbrahim Güzeke ve Adnan Arkın, Tek Gıda-Iş'ten ibrahim Denizcier, Bırleşık Gıda-lş'ten Ahmet Muşhı, Kimya-lş'ten Saffet Göksüzoğlu ve Yaprak-Tütün Işçileri Sendika- sı'ndan Hüseyin Uslubaş, Lastik- lş'ten Rıza Kuas, Toğ-lş'ten Kemal Nebtoğhı'ydu. Parti Içl aynlık Parti kuruluşunu tamamlamış, a- ma örgütlenmesinı bir genel seçime katılabilecek kadar genişletememış- tı. Partının kendisinden beklenen ha- reketi göstermemesine, üstelik Ge- nel Başkan Erakalın'ın seçimlere Ye- ni Türkıye Partisi'nden aday olarak katılmasına tepki gösteren bir grup, bir baska partının hazırlığına girişti. Türk-lş'in desteklediğı bu yeni partının adı "Çahşanlar Partisi'' ıdı. TİP, aynlanlara rağmen ayakta kal- maya çalışıyordu. Türkiye'de bir sol rüzgân esmeye başlamıştı, YÖN der- gisi yayın yaşamına başlamış, 20 Arahk'ta Istanbul'da yüz bın kişılik bir işçi mitingi yapılmış, yedi ilde parti tabelası asılmış, Kocaeli'nde Iş- çi Haklannı Koruma Derneği oluştu- rulmuş, aydınlar Minnetullah Hay- daroğhTnun kurduğu Türkıye Sos- yalist PartisPhin etrafinda j toptınttitş- tı. Anlaşılan, sadece işçrlerin kurdu- ğu bir parti ne işçilere ne de aydınla- ra güven verebiliyordu... Aybar Ismlnde uzlaşma TİP yöneticileri sonunda bir kara- ra vardılar, içinde aydınlar olmayan bir sol partiye Türkiye siyaset perde- sinde yer yoktu. Aynı isim üzerinde uzlaşıldı: MehmetAK Aybar. Bıran- latıya göre, karann alındığı tarih, 1- 2 Şubat 1962 'dir, saat ıse bir gece ya- nsı ve bu hemen Aybar'a iletilmeli- dir. Bir grup yola çıkar, ancak ellerin- deki adresi bir türlü bulamazlar, so- nunda onlara yardımcı olan polıstir. Teklifı kabul eden Aybar, 9 Şubat'ta TlP'in genel başkanlığına getirilir. Bu, kamuoyuna şu sözlerle açıkla- nır: "Muhterem basuı mensuplan araahğıile ummniefkâra açddamak- tan zevk duyduğumuz mühim konu- lardan biri de bir yıldan beri taymet- ü desteğini gördüğümüz, sosyal mese- lelere vukufiı ve bu uğurda karşdaş- nğı zoriuklara mertçe göğüs germeyi bir vatan borcu bflen gerçek bir aydın olarak tanınan hukuk doktoru Do- çent Avukat Sayın Mehmet Ali Ay- bar'ın ana nizamnamemizin verdiği yetkhe dayanarak partimiz genei baş- kanbgma getirflmesi hnsusunda akh- ğımızkaraniır.Sayın MehmetAHAy- bar'uı bu hizmeti seve seve kabul ede- ceğine inanryoruz." Aybar'ın başkanlığındaki TİP. Türk solundan onay almakta gecik- medi; Türkiye Şosyalist Partisi, 12 Mayıs 1962'de örgütü ve mal varüğı ile TİP'e dahıl oldu. Yeni yönetım belirlenmışti. Rûştü Güneri ve Orhan Arsal genel sekre- terliğe getirilmişti. 2 Nisan 1962'de Türkiye'de ilk kez bir Anayasa Mah- kemesi kurulmuştu ve anayasa ile il- gılı sorunlar bu mahkemede çözüle- bilecekti. Parti ilk kampanyasıru baş- lattı: Anayasaya aykın kanunlar kal- dınlsm... Bu kampanya, Beyazıt'ta- kı Beyaz Saray'da çok sayıda aydının kahlımıyla başlaüldı; ancak 11 Ka- sım 1962, TİP'e yönelik ilk saldın- nın da tanhı oldu. TİP bu kampanyayı başlatmıştı, a- ma önünde iki engel vardı; ilkı, bir partinin Anayasa Mahkemesi'ne baş- vurabilmesi için TBMM'de en az 1 milletvekiliyle temsil edilmesi gere- kiyordu. lkincisi, Anayasa Mahkemesi'ne kuruluşundan önceki kanunlar için dava açabılme tarihi 28 Şubat 1963 ile dondurulmuştu... Ve zaman bit- mek üzereydi... Ağırnaslı'dan tarihsel sorumiuluk #' 10 Şubat 1963'te Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi Ankara Senatö- rü, eski sosyalıstlerden Niyazi A^r- nash, tarihsel bir sorumluluğu üst- lendi ve TİP'e geçtı. Demokrasinin önündeki kanunlan kaldırabilmek, en azından deneyebilmek için on se- kiz gün vardı ve TİP, Anayasa Mah- kemesi'nde ardı ardına iptal davala- naçü. TlP'in itiraz etmeyi öngördüğü yaklaşık 80 kanun vardı, ama bu kez uygulama sıkıntılan baş gösterdi. Anayasa Mahkemesi, ara bir kararla her madde için ayn bir dava açılma- sını karara bağlamıştı... Bu yüzden bir aynm yapmak gerekiyordu... Ya- pıldı. Yarın: TİP seçmenle buluşuyor E s k i m i 1 1 e t v e k i I i K e m a l N e b i o ğ l u , p a r t i n i n k u r u l u ş ö y k ü s ü n ü a n l a t t ı TİP 'le ilk buluşma lokantada oldu • 29 Ocak 1961 Pazar günübir lokantada toplanan sendikacılar, kuruluş hazırlüdan yürütülen Türkiye Adalet Partisi'ne katılıp katılmamayı görüşürler. Kemal Nebioğlu, tartışma sırasında "Tam zamanı, şimdi kendi partimizi kurabiliriz, kurnialıyız" diye konuşur. ALİER Eski DİSK Genel Başkanı, TÎP'in kuruoı üyesi ve eski milletvekili Kemal Nebioğlu, partinin kuruluşuna giden ilk bulusnıaııın öyküsünü anlat- tı. 29 Ocak 1961 Pazar günü bir lokantada toplanan sendi- kacılar arasında. Nebioğ- lu'nun yanı sıra, Müskirat Sendikalan Federasyonu Başkanı İbrahim Denizcier (12 Eylül'den sonra Türk-lş Öaşkanı oldu), federasyonun Bületü Ecevit muhalefetetinişti AVNİERAKAUN(*) Şimdi aramızda buiunmayan M. Afi Aybar'ın deyişiyle "Dünyada ilk defa sadece 12 sendikacı tarafinrian kıımfan" TİP ilk genel seçimlere katılmamış, ancak yurt çapında örgütlenmesini * tamamlayarak katıldığı 1965 seçimlerinde 15 milletvekili ile girdiği parlamentoda, işçi, köylü, küçük esnaf, ırgat ve marabalara seslenerek kamuoyunu ve özellikle diğer partilerin milletvekillerini etkılemiştir. Kuruluşundan ıtıbaren gerek örgütlenmeye çalıştığı yerlerde taşlı sopalı, gerekse Meclis'te türlü çeşitli saldınlarla karşılanan. ancak yılmayan TİP yönetici ve üyeleri demokrası savaşımlannı sürdürmüşlerdir. Geçmişin Karaoğlan'ı. şimdiki Demokratik Sol Parti Genel Başkanı ve Başbakan Bülent Ecevit ve çevresmin de katıldığı muhalefete rağmen, çahşanlan ve sosyalizmi savunarak yurt ve dünya çapında sesini duyurmuş ve etkisini sürdürmüştür. Ancak sonralan iç çekişmeler ve bölünmeler sonucu gücünü yitirmiş ve genel kurulda (bence seçim uğruna) kabul edilen bir önerge (zaten iktidar bahane anyordu) nedeni ile kapatılmıştır... (*) TİP 1. Genel Başkanı genel saymanı Meüh Döien, Tek Gıda-Iş Sendikası Mar- mara Bölgesi Şube Başkanı RahmiŞahin, adını hatırlaya- madığı bir kaptan ve toplan- tıya geç katılan eski Türk-lş Genel Başkanı Nuri Beşer vardır. Beşer. Emekli General Ragıp Gümüspala'nm kuru- luş hazırlıklanm yürüttüğü Türkiye Adalet Partisi 'ni kas- tederek "Hepiniz TAP'ye ge- kceksuıiz" der. Sonrasmı Ne- bioğlu şöyle anlatıyor: Nuri Beşer'in bu çağnsı üzerine biraz soluklandıktan sonra "Kemik yalamaktan vazgeçmek gerek" demiştım. Beşer'in, hafif bir kızgınlık- la, "Nedemekistiyorsun" di- ye açtığı soruya; "Tam ramanı, şimdi kendi partimizi kurabiliriz, kurma- byız. Başkasının kapısınm eşi- ğinde orurmaktansa kendi evimizde oturmanın onurunu taşunalrvTz" dedim. ibrahim Denizcier de "Ke- mal doğru diyor, tam zamanı. Herkes kendi partisini kurar- ken biz de kendi partimizi ku- ralım. Başkasmdan bize fay- dayok'dedı. Kemlk yalamafc Nuri Beşer, o günlerde işçi sınıfi, sendikal çahşmalarda lider konumunda ıdı ve bunu da bılerek sürdürüyordu, ka- bul görüyordu. "Tamam" de- di ve ilave etti: "Yanndaniti- baren harekete geçiyonız." Konu değıştı, sohbet gece yansına kadar sürdü. Saat ya- nm sulannda Nun Beşer tek- rar "TAP'ye, hepiniz TAP'ye geJeceksiniz" deyince ben he- men Beşer'in gözlerine baka- rak "Kemikyalamaktan vaz- geçmiyorsun" dedım. Kendi partimiz Ağır bir söylemdi. Nuri Beşer'e ayn bir sevgi ve say- gım vardı... Beşer kızgınlık- la "Ne demek bu Kemal" di- ye sordu. "Neye karar ver- miştik, kendi partimizi kur- maya değil mi, şimdi sen ne- den bahsediyorsun" dedim. Başını öne eğdi ve birkaç da- kika öylece kaldı. Hepimk ona bakıyorduk. O, ayağa kalkarak "ÇıkaJnn" dedi. Lo- kantadan çıktık. Hareket başladı Kapımn önünde siyah Ca- dillac marka bir araba vardı. Nun Beşer arabanın çamur- luğuna dayanarak "tbrahim, sen sizüüdlere haber ver. Ke- mal sen de sizinldlere. Yann saat 10.00'da Müskirat Fede- rasyonu binasmda kendi par- timizi kurmakfizeretoplana- cağız. Hareket başladı'' dedi. O tek başma Aksaray mey- danına doğru yürüdü. Bız bir- likte başlayan hareketin he- yecanı ile araç bulmak için yürüdük... Federasyonun Cağaloğlu Nuruosmaniye Caddesi üze- rindeki binasında yapacağı- mız ilk toplantıyı, Nuruos- maniye Caddesi Alibaba Tür- be Sokak'takı Maden-lş, Las- tik-lş ve Basın: lş sendikala- nnın bulunduğu bınaya aldık. İlk toplantı büyük bir heye- canla saat 11. 10'da başladı. DUZYAZI ORHAN BÎRGİT Ve Nezih Demirkent de.. Bugün toprağa vereceğimiz Nezih Demirkent, benim 1955 yılından bu yana dostum ve arkada- şımdı. Yeni Sabah'ta ben haber müdürü, o spor mu- habiri iken başlayan ilişkilerimiz, Demirkent'in Ye- ni Gazete ve Hürriyet'in başındayken benim ey- lemli politikada olduğum dönemlerde de tüm sı- caklığı iie sürdü. 12 Eylül'den birkaç gün sonra da, ondan aldığım çağrıyla, yeniden asıl mesleğe dö- nüşümü kolaylaştırdı. Bizim uygun adımcı toplumumuzun politikacı düşmanlığının doruğa ulaştığı, darbenin en sıcak günlerinde, evinizde oturur ve kendinize nasıl bir yaşam çizgisi çizmeniz gerektiğini düşünürken eski bir arkadaşınız tarafindan aranmanızın ver- diği o güven duygusunu tadarak, çağrısını olum- lu yanrtladım. Ve o anda öğrendim ki, Nezih De- mirkent'in biriikte çalışma önerdiği gazeteci-po- Ijtikacı arkadaşı sadece ben değilmişim. Altan Öymen ve rahmetli Barlas Küntay da, benzer birer çağn almışlar. Nezih'in bu el uzatma geleneği, daha sonra Ba- bıâli'de işsiz kalan birçok meslektaşı için de sür- dü. Özellikle kendi iş dünyasını kurduktan sonra, yaşlannın ilerlediği gerekçe gösterilerek nöbetle- rini genç meslektaşlanna bırakmalan istenilen on- ca gazeteciyi, biriikte çalışmak için çağırdı. Onla- ra sadece belirli bir ücret sağlamakla kalmadı; ça- Itşabilecekleri yaşlarda toplum dışına rtilmenin ve- receği depresyonlardan da korudu. Hürriyet gazetesinin hem genel yayın müdüriü- ğünü hem idari sorumluluğunu üstlendiği dönem- lerde, muhabirter ve yazıişlerinde çaltşanlann "ku- mandan" diye söz ettikleri Nezih, sabah toplan- tılarına bütün gazeteleri son sayfalarına kadar okumuş olarak gelir ve atlanılmış haber varsa, so- rumlulannı sorguya çekermiş. Hürriyet'çilerin sözlüğünde, o sorguya çekişin dozundan olsa gerek, genel yayın müdürünün bu işlevinin adı "fırça yemek"X\. Demirkent'ten fırça yememek için, her sorumlu her an göreve hazır olmayı bilirdi. Görev başında böylesine sert, ama calışanlann özel yaşamlannı sağlıklı sürdürmeleri için de du- yartı bir patron vekiliydi Demirkent. Türkiye Gaze- teciler Sendikası'nın ayakta olduğu o dönemler- de, en hızlı ve en sağlıklı toplusözleşme Nezih Demirkent ile başlayan görüşmelerin sonunda im- zalanır, Hürriyet'te çalışmanın bir ayncalık oldu- ğunu, bizim gibi başkentın politika dünyasında olanlar da birbirlerine imrenerek iletirterdi. Demirkent, 1981'de Hürriyet'en aynlmak zo- runda bırakıldı. Bu zor karan alan Erol Simavi, Ne- zih'e kendi grubundaki "Dünya" gazetesini, ba- sımevi ile biriikte verdi. Nezih, Nariıbahçe Soka- ğı'ndaki bu küçük gazeteyi, kısa süre içerisinde bir ekonomi günlüğü haline getirme becerisini gösterdi. O güne kadar ekonomi gazeteleri deni- lince, resmi ilan alma amacıyla yayımlanan ve en çok attr sâyfe çıkan kâğrt parçalanna alışan iş dün- yası, böylece kendi ihtiyaçlanna yanrt veren dü- zeyde bir organa kavuştu. Demirkent dur durak bilmedi, gazetesine ekler ilave ederek zenginleş- tirdi. Bununla da kalmadı, çeşitli sektörler ile ilgi- lenen dergileri devreye soktu; dağrtımlannı kendi örgütü ile yaptı; iş dünyasının ilk bilgi bankasını kurdu... Bir yandan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin çağdaş yöntemlere kavuşması için uğraş verirken öte yandan basında meslek ilkelerinin geçerii ol- masını amaçlayan Basın Konseyi kuruluş çalış- malannda sempati desteğini esirgemedi. Aynı şe- kilde Basın Senatosu'nun yaşama geçmesini sağlamaya çalıştı. Ve sahibi olduğu gazetede dünya sorunlannı ele alan günlük yazılannın yanı sıra "Salı Yazılan" ile de mesleğin ombudsmanlığına soyundu; aynı zamanda perde gerisindeki olaylan günışığına çı- kartma görevini de üstlendi. Bugün salı.. ama artık onun Salı Yazılan yok. Ve bir daha, Nezih Demirkent imzasıyla, öteki başka yazılar gibi, Salı Yazılan da olmayacak... Anısı ve bıraktığı eserler ise eminim uzun yıllar bütün tazeleği ile ayakta kalacak. "Bor Üzerine.." başlıklı 6 Şubat günlü "Düzya- z;"nın konusu bor madeninin özelleştirilmesini gerçekleştirmeye çalışaplara karşı Ankara Ticaret Odası Başkanı Sayın Sinan Aygün'ün uyarısı idi. Yazının büyük ilgi gördüğü, gelen faks, mektup ve elektronik mektuplardan anlaşılıyor. Haftanın üç günü için size aynlmış bir köşede bu mektuplara da yer vermeniz, ne kadar isterse- niz isteyin, olası değil. Ama bazılan var ki, onlardan özetleyerek de ol- sa söz etmeniz meslek ilkelerine bağlılığınız açı- sından zorunlu oluyor. Nitekim "Özelleştırmeyi Is- temeyen Başkan" yazısında adı geçen Sayın TUr- gay Ciner'in faksı da bu türden. Sayın Ciner, Eti Holding'in özelleştirilmesi ile irgilenmediğini söy- temekle kalmamış, "Dahası bu özelleştirmeye bir yurttaş olarak karşıyım" diyerek tavır almıştır. Yine aynı işadamımız, "Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel, takdir ettiğim bir politikacı ve devlet adamıdır" görüşünü bana gönderdiği yanıta al- mak gereğini duymuş, bununla da yetinmeyerek bana gönderdiği faks mesajının bir kopyasını da "bilgi için" adı geçen Devlet Bakanı'na gönder- diğinieklemiştir. Bor madeninin özelleştirilmesi için hâlâ çaba sarf edenler varsa, onların özellikle Turgay Bey'in kendileri gibi düşünmediğini bilmesini istedim. Faks:0212-6770762 E-mail:obirgrt(a e-kolay net 11 TAYADH gözaltına alımtı m ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - F fipi cezaevlerinde yaşanan "olumsuzluklara'* ilişkin Adalet Bakanlığf na dilekçe vermek üzere Istanbul'dan gelen TAYAD'hlardan 11 kişi gözaltma alındı. Adalet Bakanlığı'na sorunlannı içeren dilekçeyi vermek üzere TAYAD'lılar Istanbul'dan otobüslerle başkente geldiler. Polisin grubu bakanlığa göndermek istememesi üzerine tutuklu yakmlanyla polis arasmda tartışmalar yaşandı. Gruptaİdlerden bazılan slogan attı. Grubun oturma eylemi yapmak istemesi üzerine arbede çıktı. Polislerce gnıptan 11 kişi gözaltına ahnarak Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle