24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 ŞUBAT 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Isveç 'te medya özdenetimi yasayla sağlanmıyor, özel hayata giren gazeteler teşhir ediliyor Temizbasın ombudsmanı• Isveç'te basınla ilgili şikâyetlerin yayın tarihinden üç ay içinde ombudsmana yapılması gerekiyor. Ondan sonra ombudsman öncelikle konunım bir tekzip ya da düzeltme yazısıyla halledilip halledilemeyeceğini araştınyor. Bu olanaksızsa soruşturmaya, öncelikle yayın organından ve genel yayın müdüründen başlıyor. LEYLA TAVŞANOĞLU STOCKHOLM - Isveç, demokra- si kavramını ve bunun gereklerini tam olarak uygulamaya çalışan bir ûlke görünümü veriyor. Bu bağlam- da, yaklaşık iki yüz yıldır işlettikleri bir "ombudsman" mekanizması var. Isveç'te ılk kez 1809'da hayata ge- çirilen ombudsman kurumu sayısı bugün yedi tane. Bunlar Parlamento Ombudsmanlan, Hükümetçe Atanan Ombudsmanlar, Eşit Fırsatlar Om- budsmanı, Etnik Aynmcılığa Karşı Ombudsman, Çocuk Ombudsmanı, Özürlü Haklan Ombudsmam ve Ba- sın Ombudsmanı. Bir akşamüstü deniz kıyısındaki Stockholm Belediye Sarayı'nın tam arkasında, Kungsholmstorg'daki ba- sın merkezinin dördüncü kahna çıkı- yoruz. Basın Ombudsmanı Oflc Sten- bohn bizi bekliyor. Stenholm, basm ombudsmanınuı yapısını bize şu cümlelerle anlatıyor: "tsveç basuunm özdenetim sistemi T C C B a s k a n ı N a i l C ü r e l i ' d e n i k t i d a r a s u c l a m a MedyayozlaştırdıyorBURSA (Cumhuriyet) - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nail Güreli, Türkiye'nin dışa bağımlı ekonomisinin ve güçsüz yapısının siyasetin yanı sıra medyayı da yozlaşhrdığını söyledi. Çağdaş Gazeteciler Derneği Güney Marmara Şubesi'nin düzenlediği "Medya-Siyaset-Tkaret" söyleşisinde konuşan Güreli, medyadaki bozulma sûrecinin 1980 sonrası siyasi iktidarlann "firsaünı bul, köşeyi dön" mantığıyla hız kazandığını bildirdi. Nail Gûreli, siyasal iktidarlann medyayı güçsûzleştirmek için sistemli davrandığını bildirdi ve "Toplumsal baskryı ortadan kaldırmak için bir yandan medyaya teşvik ve kredi verilerek denetim atanaahndı,diğertaraftanda\'asaklargetirUdi''dıye konuştu. Nail Güreli, medya patronlanmn devlet ihalelerinden bankalara kadar basın dışındakı sektörlere el attığını, patronlann basın dışında iş yapmasınm teşvik edildiğini de vurgulayarak bu durumun demokratik rejim ve meslek ilkeleri açısından kabul edilemez olduğunu savundu. ÇGD Güney Marmara Şube Başkanı Tayfun Çavuşoğlu da son dönemde sektördeki işçi çıkarrnalanna değindi. Çavuşoğlu, Türkiye genelinde 2 binden fazla gazetecinın işine son verildığıni, işsizlikle birlikte tekelleşme ve sendikasızlaştırma sorununun tehlikeli boyutlara tırmandığını söyledi. yasayla düzenlenmenıiştir. Bu. tama- mryla gönüllü yapdmakta ve üç basın örgütü tarafindan da füıanse edil- mektedir. Bu üç örgüt aynı zamanda Isveç basınt, radyo ve tekvizyonu için ahlak kurallannı koymakla da yü- kümlüdürier." Bunlar hangi basın örgütleri? Ba- sın Ombudsmanı Stenholm anlatı- yor: "tsveç Basın Konseyi, Ulusal Ba- sın Kulübü, Isveç Gazeteciler Sendi- kası ve Gazete Sahipleri Birtiği tara- findan 1916'da kuruldu. Bu, kendi alanında dünyadaki en eski yargı or- ganı. Basın Konseyi, başkan olarak görev yapan bir yargtç, Gazeteciler Sendikası ve Gazete Sahipleri Birti- ği'nin birer temsildsi ve basın mesle- ğj>ie uzaktan yakındanflgisiohnayan kamuoyundan iki sıradan vatandaş- tan oluşur. Basın Ombudsmanı 1969'da kuruldu. Başkanhğına ata- mayı Parlamento Ombudsmanlan, Isveç Barosu ve Basın Konseyi baş- kanlan tarafından oluşturulan özel bir komite yapar." Tamyetküi Pekı, basın ombudsmanı kurulma- dan önce bu görevi hangi kurum ya- pıyordu? "Basın ahlakryla UgUi ola- rak gazetelerin yapüklan yaymlara iüşkin şjkâyetier Basın Konseyi'ne ya- pttryordu. Bugün ilk şikâyet basm om- budsmanuıa götürülüvor. Şikâyeti ya- pan kişi ya da kişUerin onaymı aldık- tan sonra da işe koyuhıyor. Bu konu- da tam yetkilidir. Tophım içinden her- hangi bir kişi ya da kisiler. bir gazete- deya da gazetelerde çıkanve basm ah- lakuıa aykuı olduğunu düşündükleri haber ya da yazdan ombudsmana şi- kâyet ederler. Ama bu konuda karar vennek ve o yayın organuu teşhir et- mek için önce habere ya da yazıya doğrudan konu olan kişi ya da kişile- rin onaylannm ahnmag zorunludur." Şikâyetlerin yayın tarihinden üç ay içinde ombudsmana yapılması gere- kiyor. Ondan sonra ombudsman ön- celikle konunun bir tekzip ya da dü- zeltme yazısıyla halledilip halledile- meyeceğini araştınyor. Bu olanaksız- sa soruşturmaya, öncelikle yayın or- ganından ve genel yayın müdüründen başlıyor. Sonunda da iki sonuca ula- şabiliyor. Ya yayın organının kman- masını yersiz buluyor ya da konuyu iyice ağır bularak Basuı Konseyi'ne sevk ediyor. Öte yandan şikâyetçi ta- raf isterse mahkemeye de gidebiliyor. Yaptmmlar • Pekı, bir yayın organı basın ahlakı- na aykın davranmaktan suçlu bulu- nursa yaptınmı ne oluyor? Olle Sten- holm diyor ki: "Basın Konseyi'nin kendisi aleyhine bulgulannı yayımla- mak zorunda. Aynca da beDi bir mik- tarda para cezası öder. Son yıllarda, yılda 300-400 şikâyet akhk. Bunlann çoğu cezai sonışturmalann seyri ya da kişilerin özel yaşamlanna müdaha- leyle ilgüiydi. Bunlarm yüzde 30'unu teşhir etme karan ahndi. Geri yanı ise şikâyetin yersizugi ya da söz konusu yayın organının birdüzeltmeyaas ya- yımlaması sonucu gündemden kakh- nidı. Şikâyetlerin yüzde 20'sinde Ba- sm Konseyi, söz konusu yayın organ- laruu kamuoyu önüde basm ahlalana aykın davTandıklan için kınadı." Isveç'te insanlar basın ahlakına böylesine özen gösterirlerken Türki- ye'de, bir yayın organı basın ahlakı- na uygun davranmamaktan teşhir edilse bile kimin umurunda? Banka- lannı, şirketlerini hortumlayan med- ya patronlannın yaptıklan hâlâ yan- lanna kâr kalırsa temiz toplum, temiz medyayı daha çok bekleriz. TÜBA'MN PROJESt Tûrkiye'nin kültür envanteri • TÜBA Kültür Sektörü Projesi, kültürel varlıkların birikiminin kültürel kimliği oluşturduğunun bilincine varmış birey ve toplum yaratılmasını amaçlıyor. tstanbul Haber Servi- "Türkiye kültür envan- si - Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), Tûrkiye'nin toprakaltı, topraküstü ve sualtı kül- tür varlıklannın enyan- terini çıkaracak. TÜBA bu projeyle. "kültürel varhklann birikiminin kültürel kimliği oluştur- duğunun bilincine var- mış birey ve toplum ya- ratmayı" amaçlıyor. TÜBA21Kasım2000 tarihinde kurduğu ko- misyonla "Kültür Sek- törü" projesine başladı. Kültür Bakanlığı'nın, dığer ilgili bakanlıkla- nn, üniversitelerin, ka- mu ve sivil toplum kuru- luşlannın desteğiyle yü- rütülmesi planlanan TÜ- BA Kültür Sektörü Pro- jesi'nin 10 yıl içinde Türkiye geneline yayıl- ması düşünülüyor. Ön- celikle, Tûrkiye'nin top- rakaltı, topraküstü ve su- altı varlıklannın duru- munu saptamayı öngö- ren TÜBA, proje kapsa- mında kültür sektörü oluşturacak iki komis- yon çalışması başlattı. Projede, kültür sektörü için gerekli olan alanlar, terinin çıkarüması, çağ- daş müzecilik, eğitim, restorasyon, kültür var- hklanyla ilgili mevzuann irdelenmesi ve çağdaşlaş- tınlmasL, bilgj bankası, veri tabaru, konvansiyo- nel ve informatik tanı- üm, yayın ve kültür sek- törü oluşturma" olarak belirlendi. Bu alanlan saptamak için hazırla- nan 10 yıllık süreyi kap- sayan ön raporda, aynn- tılı envanter çalışmalan- mn, ekolojik ortamlan içinde kentsel belgele- me, kırsal alan ve köy çalışması, arkeolojik belgeleme, etnografik belgeleme ve sözlü ta- rihle belgeleme yöntem- leri ile yapılması planla- nıyor. Envanter çalışmalan için seçilen iki ayn pilot bölgede envanterleme kurslan düzenlenerek ekipler eğitilecek. Eği- tilmiş ekip sayısmın ar- tışına ve yeterli parasal kaynaklann temin edil- mesine bakılarak envan- ter çalışmalan, 10 yıllık süre içinde Türkiye ge- neline yayılacak. ÇEVRECİLERE DARBE Talay'dan Fırtına Vadîsi operasyonu • Trabzon Koruma Kurulu'nun Karadeniz'deki tarihsel mirasın konınmasında 'duyarlı kararlanyla' tanınan üyelerinin görevden alınmalan tepkiyle karşılandi;?*' * SODEX2001 Fuarı açüdı Tûrkiye'nin en büyük tsıtma, soğutma, klima, havalandırma, sıhhi tesisat ve su antma teknokjikri fuan "SODEX 2001", Antaha Espo Center'da açıku. Fuara, dünyadan ve Türkiye'den 167 firma kaükfa. Vaklaşık 600 ûrü- nün sergflendiği tuarm açütşuıı Vafi Ertuğrul Dokuzoğju, Büyükşehir Bele- diye Başkanı Bekir Kumbul ve manken Ebru Şalh birlikte yaptı. Fuar 11 Şubat'a kadar açık kalacak. (Fotoğraf: BÜLENT ECEVİT) Haber Merkezi - Rı- ze'nin Çamhhemşin il- çesindeki Fuima Vadi- si'ni SİT alanı ilan ede- rek burada kurulmak is- tenen Hidroelektrik Santralı (HES) projesi- ne en güçlü yasal engeli yaratan Trabzon KüMr ve Tabiat Varuklarmı Koruma Kuruhı üyeleri "topluca" görevden alındılar. Karara tepki gösteren sivil toplum kuruluşlan, Kültür Ba- kanlığı'nın bu ışlemini "Fırüna Operasyonu" olarak niteledıler ve kı- nama bildirileri yayım- ladılar. Kültür Bakanlığı, 5 ki- şilik Trabzon Koruma Kurulu'ndaki Bakanlık- ça görevlendirilen 3 üyeyi, herhangi bir ge- rekçe göstermeden gö- revden aldı. Kurul Başkanı ve M- SÜ Şehircilik Bölümü Kentsel Koruma Ana Bilim Dalı Başkam Prof. Dr. Cengiz Eruzun'la birlikte kurul üyeleri Doç. Dr. Sevfl Gülçur ve Yrd. Doç. Dr. Mustafa Servet Akpolaf m görev- den ahndığı operasyo- nun, Koruma Kuru- lu'nun Fırtına Vadi- si'nin yanı sıra Trabzon Kalesi'ni altına alacak "uçan yol" projesine karşı çıkması ve "Kara- deniz Kıyı Yolu" proje güzergâhında bir dizi SİT kararlan almalann- dan ötürü yapıldığı be- lirtiliyor. Operasyonla ilgili bir açıklama yapan "Baraj- lar ve Kültürel Miraslz- leme Kunılu" üyelerin- den Av. Murat Cano, ku- rulun tepkisini şöyle be- lirtti: "Şimdiye kadar dürüst ve korumadan yana başanü çahşmalar yürüten Trabzon Koru- ma Kurulu üyelerinin görevden ahnmasnu, bu alandaki yanhş uygula- malann yeni bir örneği olarak nitelendiriyor ve kınryoruz~" Görevden alınan üye- lerin, Karadeniz Bölge- si'ndeki tarihsel ve do- ğal mırası tehdit eden büyük yatınmlara karşı "korumadan ödün ver- meden" görev yaptıkla- nnı belirten STK sözcü- leri, bu üyeler yerine ye- ni atanacak üyeleri artık "dikkatle izteyecek- lerini" de vurguladılar... GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAJN ERİNÇ Bugünkii 'Har' 0 Har' mı? Zaman zaman insanın kafaana bir şey takılır ya. Ne hikmetse benimkine de gül takıldı. Nedenini bi- lemiyorum. "Olsa olsa"yönteminesığınıp bulabil- diklerimi sıraladım. İktidara gelen politikacıların, bıkıp usanmadan ve başansızlıklanna karşın Türkiye'yi gül-gültstan gösterme ısrarlannın şuur altımda yer etmiş olma- sı. Tophane-Dolmabahçe arasını bazı akşamlar45 dakikada aşmaya çalışırken yola dizilen büyüklü küçüklü esmer vatandaşlann, tabak gibi açılmış güllerden maharetli elleriyle yaptıklan konca gül- ler. Yapanı pek kalmayan, pudro şekeri, gülsuyu ile nemlendirilmiş su muhallebisine duyduğum öz- lem. ••• Gül deyip de geçmeyelim. Ansiklopediler Türkiye'de 25 cins ve 150 kadar türü olduğunu yazıyor. Japon gülü, Çin gülü, Hint gülü, kayısı gülü, sarmaşık gülü, menekşe gülü, ye- diveren gül, sakız gülü, yaban gülü... Yağcılığın önemli çiçeği Isparta gülünü de unut- mayalım. Esen rüzgâra karşı yön değiştiren rüzgârgülü ise şimdilik bizi ilgilendirmiyor. • • • Tam gül takıntısından kurtulmayı başaracakken gülsuyu demiş bulununca, bu kez de aklıma Fu- zuli'nin "Su Kasidesi" düştü. Türkçe-edebiyat ho- calanm Kenan Tanpınar, Türkân Aksu ve Mahir Iz'i de saygıyla anımsayıverdim. "Şair 'Selam verdim rüşvet değildir deyu alma- dılar' diyerek 1500 'ün başlannda bu günümüze de ışık tutmuş. Pekı Su Kasidesi de nereden çıktı? Suyuna tirit sözlerte uğraşmayalım" derseniz hak- lısınız. Ama, aklıma takıldı bir kere. Bilirsiniz, kasidenin hemen herkesin dilinde olan bir beyti vardır. "Suya versin bağban gülzan zahmet çekmesin Zayi olmaz gül temennasıyte vermek hare su" Gençler için anlamını özetleyelim. "Bağın sahibiya da bahçıvan; gül bahçesinde- ki gül ağaççıklannın hepsinı bırden sulayacak yön- temi kullanıp zahmete girmesin. Şimdi diken ola- rak görünen o ağaççıklan gül saygısı göstererek sulamak boşa gitmez. Mutlaka güle dönüşür." Şimdi beyti, bu kez de bugünden yola çıkarak yorumlamaya çalışalım. Osmanlıca-Türkçe sözlüklerde, Osmanlıca tut- kunlannın "Herkavram için zengin kelime hazine- si var" diye övünmelerine karşın alt alta yazılmış tam beş "Har" var. (Farsça): Diken. ar (Farsça): Eşek. "t*H Har (Farsça): Yiyici. Har (Arapça): Yıkılmış. Har (Arapça): Sıcak, yakıcı. • . Dikenle işimiz kalmadı. İki ayaklılan yüzünden dört ayaklılanna çatmak insanlığa sıgmayacağından ikincisini de bir yana' bırakalım. Bağ sahibinin yanmışlarla yıkılmışlara setam ver- meyi içine sindiremediğıni bildiğimize göre, son i- ki sıradakileri de öteki yana koyalım. Elimizde kala kala bir har kaldı: Yiyici. Ve işte size, Fuzuli'nin beytinin çağdaş yorumu- nun özeti: "Yiyicilere, güle gösterilen saygıyla muame- le etmek boşa gitmez.' 1 Rüşvete "yiyicilik", rüşvet alana da "yiyici" dendiğine göre kaside, yukanya giriş cümlesini al- dığımız "Şikâyetname" ile örtüşüveriyor. Rüşvet, yolsuzluk, dolandıncılık ve uğursuzluk- tan geçilmeyen bir ortamda da sanınm fazla sırrt- mıyor. Fuzuli'ye ulaşabilme olanağım olsaydı, beytini bugün yazsa har'ı hangi anlamda kullanmak iste- diğini sorar ve onun adına çizmeyi aşıp aşmadığı- mı sınayabilirdim, ama doğaldır ki başaramadım. • • • "Fuzuli bugünleri aynntısıyla 500 yıl önce gör- müş. Bak şu Allah'ın işine" diye söylenirken aklı- ma bu kez de kitabı ile fal bakılan "Nostradamus" yapıştı. Alın bakalım. Bu kez de kafayı buna taktım. "Ba- şanlı bir günün gecesinde, ertesi gûn de ba- şanlı olmak için istihareye mi yatmalıyım yok- sa bizden btri olan Fuzuli'nin Drvanı'ndan fal mı bakmalıyım" diye ikirciklenmekten gözüme uyku girmiyor. "Eyvah! Yine mi" deyıp korkmayın. Bu takıntı- dan kendi kendime kurtulmayı başarabilirim sanı- yorum... oerinc@cumhuriyet.com.tr. OTLAR /OZGEN ACAR ANKARA - Arahk 1960'ta Cumhuriyet Ankara Bürosu Kocabeyoğlu Pasajı'nın Izmir Caddesi'ne bakan yüzündeydi. Pencereden bakınca Türkiye Hür Masonlar Locası'na ya da Anadolu Kulübü'ne girenleri görürdük. Göreve giderken ku- lübün önündeki taksi durağın- dan arabaya binerdik. Örneğın o noktadan TBMM'ye gidiş olarak 1 lira 20 kuruş ödediği- miz günlerdi. Sıranın özellikle bir şoföre gelmesini beklerdim. V'ural Saygılı adlı bu genç ger- çekten saygıhydı. O günlerde büromuzun kadrosu rahmetli Ecvet Güresin (Şef), rahmetli Sait Arif Terrioğlu (thtiyar), rahmetli Dündar Arcayürek (Kara), rahmetli foto muhabiri Rifat Atamtürk (Mohini) ve Özgen Acar'dan (Baby) oluşu- yordu. Bir süre sonra tüm kad- ro da Saygılı 'yı seçer oldular. Bir 'Kötü' Oldü! Bir anlamda büronun kadrosuz resmi şoforû oldu. 5-6 ay sonra Milliyet ile bir- likte Cumhuriyet de Rüzgârlı Sokak'ta Ulus Matbaası'nda basılmaya başlandı. Baskı so- rumlusu olarak, gece çalışacak, araba kullanmasını bilen bir "matbaa amiri" aramaya başla- dık. Bir gün Mohini, Şef'e "buldum" dedi ve Vural'ı öner- di. Oybirliği ile Vural ışe alm- dı. O günlerde gazeteler matris denilen mukavva ve kurşun ka- lıplar hazırlanarak basılırdı. Matbaalarda gönüllü kurşun ze- hiri kurbanlan çahşudı. Vural da gönüllüler ordusuna katıldı. Başmakinist Turhan Usta'nın yanında kısa sürede baskı işini A'dan Z'ye kadar öğrendi. Gece yansı ortaya çıkan bir haberi yetiştirmek için matba- aya telefon edilir, baskı durdu- rulurdu. Muhabirler matbaaya giderek haberi yazarken Vu- ral'dantalimatgelirdi: "Teksü- tuna 14 santimi geçmeyin " Cumhuriyet'in daha sonra ünlü yazıışleri müdürleri rah- metli BülentDikmener, rahmet- li Çetin Ozbayrak ve ben Vu- ral'm yanında sayfaya yeni ek- lenecek "yama haber" hazırla- ma tekniğini öğrendik. Kimse- yi kırmayan, herkesin yardmıı- na koşan, en kızguı anında da- hi saygılı olan Vural'ın hepimiz üzerinde emeği vardı. Her tür- lü ağır şakamızı da gülerek, ol- gunlukla karşılardı. Bir süre sonra gazetenin Ankara spor muhabiri oldu ve gereğinde ka- le arkasında fotoğraflar bile çekti. Bir gün Bülent ile Kızılay'da yürürken birisi Vural'a "N'aber 'kötünün oğlu!'" diye bağumış. Sesin geldiği yana döndüklerin- de bagıranın Vural'ın babasuıın canciğer bir arkadaşı olduğunu görmüşler. Allah, künseyi Bü- lent'in diline düşüreceğine... O günden sonra büroda Vural'ın adı, gerçekle ters orantılı olarak "Kötü" kaldı. Bu addan hiçbir zaman gocunmadı. Kötü değil- di ki gocunsun. Dün Maltepe Camii'nde ce- naze namazı kıhnırken imam topluluğa sordu: "- Merhumu nasıl biKrdi- niz?" Yamt her zamanki gibi: "İyi büirdik" oldu! Galiba bir ben "Kötü biKr- dim!" dedim. Gerçekten Cumhuriyet'e 40 yıl katkıda bulunan bir "Kötü" yitti. Keşke herkes Vural gibi "Kötü" olsaydı... Saygılı'yı uğurladık Gazetemize 40 yıl bizmet veren, spor yazan ve mat- baa müdürü Vural Say- gılı dün son yolculuğuna uğuriandL Sa> gılı için Cumhuriyet Gaze- tesi Ankara Matbaası önünde bir tören düzenlendi. Saygüı, Malte- pe Camisi'nde öğle namazının anhndan cenaze namazı kılındıktan sonra Karşrvaka Mezarhğı'nda toprağa verildL Cumhurbaşkanı Necdet Sezer, Saygdı için gazetemize bir başsağhğı mesajı göoderdi. Cenelkurmay Sıııırı geçen 4 asker iade edfldi EDtRNE / ANKARA (Cumhuri- yet) - Edime'nin Ipsala ilçesinde, Türk-Yunan sınınnda keşif ve devri- ye görevi yaparken yanhşlıkla Yuna- nistan sınınnı geçen 4 asker, önceki gece Ipsala Sınır Kapısı'ndan Türki- ye'ye iade edildı. Konuyla ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterligi'nden yapılan açıklamada da şöyle denildi: "Türk-Yunan sınınnda8Şubatper- şembe günü keşif \e devıiye görevini yerine getiren 4 askeri personeklen ohışantim,saat 17J0sıralanndayan- bşhlda Yiınanistan sınınnıgeçmiş, Per- sonei bir süre Yunan Sınır Birbği'nde misafiredüdiktensonraOl.OO'daTürk tarafina iade cdilmistir." Yunan kaynaklan, daha önce üç as- ker ile 1 sivılin Yunanistan'a geçtik- lerini bildinnışti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle