Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 ŞUBAT 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Isveç 'te medya özdenetimi yasayla sağlanmıyor, özel hayata giren gazeteler teşhir ediliyor
Temizbasın ombudsmanı• Isveç'te basınla ilgili
şikâyetlerin yayın tarihinden
üç ay içinde ombudsmana
yapılması gerekiyor. Ondan
sonra ombudsman öncelikle
konunım bir tekzip ya da
düzeltme yazısıyla halledilip
halledilemeyeceğini
araştınyor. Bu olanaksızsa
soruşturmaya, öncelikle yayın
organından ve genel yayın
müdüründen başlıyor.
LEYLA TAVŞANOĞLU
STOCKHOLM - Isveç, demokra-
si kavramını ve bunun gereklerini
tam olarak uygulamaya çalışan bir
ûlke görünümü veriyor. Bu bağlam-
da, yaklaşık iki yüz yıldır işlettikleri
bir "ombudsman" mekanizması var.
Isveç'te ılk kez 1809'da hayata ge-
çirilen ombudsman kurumu sayısı
bugün yedi tane. Bunlar Parlamento
Ombudsmanlan, Hükümetçe Atanan
Ombudsmanlar, Eşit Fırsatlar Om-
budsmanı, Etnik Aynmcılığa Karşı
Ombudsman, Çocuk Ombudsmanı,
Özürlü Haklan Ombudsmam ve Ba-
sın Ombudsmanı.
Bir akşamüstü deniz kıyısındaki
Stockholm Belediye Sarayı'nın tam
arkasında, Kungsholmstorg'daki ba-
sın merkezinin dördüncü kahna çıkı-
yoruz. Basın Ombudsmanı Oflc Sten-
bohn bizi bekliyor.
Stenholm, basm ombudsmanınuı
yapısını bize şu cümlelerle anlatıyor:
"tsveç basuunm özdenetim sistemi
T C C B a s k a n ı N a i l C ü r e l i ' d e n i k t i d a r a s u c l a m a
MedyayozlaştırdıyorBURSA (Cumhuriyet) - Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti Başkanı Nail Güreli, Türkiye'nin dışa
bağımlı ekonomisinin ve güçsüz yapısının siyasetin
yanı sıra medyayı da yozlaşhrdığını söyledi.
Çağdaş Gazeteciler Derneği Güney Marmara
Şubesi'nin düzenlediği "Medya-Siyaset-Tkaret"
söyleşisinde konuşan Güreli, medyadaki bozulma
sûrecinin 1980 sonrası siyasi iktidarlann "firsaünı
bul, köşeyi dön" mantığıyla hız kazandığını bildirdi.
Nail Gûreli, siyasal iktidarlann medyayı
güçsûzleştirmek için sistemli davrandığını bildirdi ve
"Toplumsal baskryı ortadan kaldırmak için bir
yandan medyaya teşvik ve kredi verilerek denetim
atanaahndı,diğertaraftanda\'asaklargetirUdi''dıye
konuştu. Nail Güreli, medya patronlanmn devlet
ihalelerinden bankalara kadar basın dışındakı
sektörlere el attığını, patronlann basın dışında iş
yapmasınm teşvik edildiğini de vurgulayarak bu
durumun demokratik rejim ve meslek ilkeleri
açısından kabul edilemez olduğunu savundu. ÇGD
Güney Marmara Şube Başkanı Tayfun Çavuşoğlu da
son dönemde sektördeki işçi çıkarrnalanna değindi.
Çavuşoğlu, Türkiye genelinde 2 binden fazla
gazetecinın işine son verildığıni, işsizlikle birlikte
tekelleşme ve sendikasızlaştırma sorununun tehlikeli
boyutlara tırmandığını söyledi.
yasayla düzenlenmenıiştir. Bu. tama-
mryla gönüllü yapdmakta ve üç basın
örgütü tarafindan da füıanse edil-
mektedir. Bu üç örgüt aynı zamanda
Isveç basınt, radyo ve tekvizyonu için
ahlak kurallannı koymakla da yü-
kümlüdürier."
Bunlar hangi basın örgütleri? Ba-
sın Ombudsmanı Stenholm anlatı-
yor: "tsveç Basın Konseyi, Ulusal Ba-
sın Kulübü, Isveç Gazeteciler Sendi-
kası ve Gazete Sahipleri Birtiği tara-
findan 1916'da kuruldu. Bu, kendi
alanında dünyadaki en eski yargı or-
ganı. Basın Konseyi, başkan olarak
görev yapan bir yargtç, Gazeteciler
Sendikası ve Gazete Sahipleri Birti-
ği'nin birer temsildsi ve basın mesle-
ğj>ie uzaktan yakındanflgisiohnayan
kamuoyundan iki sıradan vatandaş-
tan oluşur. Basın Ombudsmanı
1969'da kuruldu. Başkanhğına ata-
mayı Parlamento Ombudsmanlan,
Isveç Barosu ve Basın Konseyi baş-
kanlan tarafından oluşturulan özel
bir komite yapar."
Tamyetküi
Pekı, basın ombudsmanı kurulma-
dan önce bu görevi hangi kurum ya-
pıyordu? "Basın ahlakryla UgUi ola-
rak gazetelerin yapüklan yaymlara
iüşkin şjkâyetier Basın Konseyi'ne ya-
pttryordu. Bugün ilk şikâyet basm om-
budsmanuıa götürülüvor. Şikâyeti ya-
pan kişi ya da kişUerin onaymı aldık-
tan sonra da işe koyuhıyor. Bu konu-
da tam yetkilidir. Tophım içinden her-
hangi bir kişi ya da kisiler. bir gazete-
deya da gazetelerde çıkanve basm ah-
lakuıa aykuı olduğunu düşündükleri
haber ya da yazdan ombudsmana şi-
kâyet ederler. Ama bu konuda karar
vennek ve o yayın organuu teşhir et-
mek için önce habere ya da yazıya
doğrudan konu olan kişi ya da kişile-
rin onaylannm ahnmag zorunludur."
Şikâyetlerin yayın tarihinden üç ay
içinde ombudsmana yapılması gere-
kiyor. Ondan sonra ombudsman ön-
celikle konunun bir tekzip ya da dü-
zeltme yazısıyla halledilip halledile-
meyeceğini araştınyor. Bu olanaksız-
sa soruşturmaya, öncelikle yayın or-
ganından ve genel yayın müdüründen
başlıyor. Sonunda da iki sonuca ula-
şabiliyor. Ya yayın organının kman-
masını yersiz buluyor ya da konuyu
iyice ağır bularak Basuı Konseyi'ne
sevk ediyor. Öte yandan şikâyetçi ta-
raf isterse mahkemeye de gidebiliyor.
Yaptmmlar •
Pekı, bir yayın organı basın ahlakı-
na aykın davranmaktan suçlu bulu-
nursa yaptınmı ne oluyor? Olle Sten-
holm diyor ki: "Basın Konseyi'nin
kendisi aleyhine bulgulannı yayımla-
mak zorunda. Aynca da beDi bir mik-
tarda para cezası öder. Son yıllarda,
yılda 300-400 şikâyet akhk. Bunlann
çoğu cezai sonışturmalann seyri ya
da kişilerin özel yaşamlanna müdaha-
leyle ilgüiydi. Bunlarm yüzde 30'unu
teşhir etme karan ahndi. Geri yanı ise
şikâyetin yersizugi ya da söz konusu
yayın organının birdüzeltmeyaas ya-
yımlaması sonucu gündemden kakh-
nidı. Şikâyetlerin yüzde 20'sinde Ba-
sm Konseyi, söz konusu yayın organ-
laruu kamuoyu önüde basm ahlalana
aykın davTandıklan için kınadı."
Isveç'te insanlar basın ahlakına
böylesine özen gösterirlerken Türki-
ye'de, bir yayın organı basın ahlakı-
na uygun davranmamaktan teşhir
edilse bile kimin umurunda? Banka-
lannı, şirketlerini hortumlayan med-
ya patronlannın yaptıklan hâlâ yan-
lanna kâr kalırsa temiz toplum, temiz
medyayı daha çok bekleriz.
TÜBA'MN PROJESt
Tûrkiye'nin
kültür envanteri
• TÜBA Kültür Sektörü Projesi, kültürel
varlıkların birikiminin kültürel kimliği
oluşturduğunun bilincine varmış birey ve
toplum yaratılmasını amaçlıyor.
tstanbul Haber Servi- "Türkiye kültür envan-
si - Türkiye Bilimler
Akademisi (TÜBA),
Tûrkiye'nin toprakaltı,
topraküstü ve sualtı kül-
tür varlıklannın enyan-
terini çıkaracak. TÜBA
bu projeyle. "kültürel
varhklann birikiminin
kültürel kimliği oluştur-
duğunun bilincine var-
mış birey ve toplum ya-
ratmayı" amaçlıyor.
TÜBA21Kasım2000
tarihinde kurduğu ko-
misyonla "Kültür Sek-
törü" projesine başladı.
Kültür Bakanlığı'nın,
dığer ilgili bakanlıkla-
nn, üniversitelerin, ka-
mu ve sivil toplum kuru-
luşlannın desteğiyle yü-
rütülmesi planlanan TÜ-
BA Kültür Sektörü Pro-
jesi'nin 10 yıl içinde
Türkiye geneline yayıl-
ması düşünülüyor. Ön-
celikle, Tûrkiye'nin top-
rakaltı, topraküstü ve su-
altı varlıklannın duru-
munu saptamayı öngö-
ren TÜBA, proje kapsa-
mında kültür sektörü
oluşturacak iki komis-
yon çalışması başlattı.
Projede, kültür sektörü
için gerekli olan alanlar,
terinin çıkarüması, çağ-
daş müzecilik, eğitim,
restorasyon, kültür var-
hklanyla ilgili mevzuann
irdelenmesi ve çağdaşlaş-
tınlmasL, bilgj bankası,
veri tabaru, konvansiyo-
nel ve informatik tanı-
üm, yayın ve kültür sek-
törü oluşturma" olarak
belirlendi. Bu alanlan
saptamak için hazırla-
nan 10 yıllık süreyi kap-
sayan ön raporda, aynn-
tılı envanter çalışmalan-
mn, ekolojik ortamlan
içinde kentsel belgele-
me, kırsal alan ve köy
çalışması, arkeolojik
belgeleme, etnografik
belgeleme ve sözlü ta-
rihle belgeleme yöntem-
leri ile yapılması planla-
nıyor.
Envanter çalışmalan
için seçilen iki ayn pilot
bölgede envanterleme
kurslan düzenlenerek
ekipler eğitilecek. Eği-
tilmiş ekip sayısmın ar-
tışına ve yeterli parasal
kaynaklann temin edil-
mesine bakılarak envan-
ter çalışmalan, 10 yıllık
süre içinde Türkiye ge-
neline yayılacak.
ÇEVRECİLERE DARBE
Talay'dan Fırtına
Vadîsi operasyonu
• Trabzon Koruma Kurulu'nun
Karadeniz'deki tarihsel mirasın konınmasında
'duyarlı kararlanyla' tanınan üyelerinin
görevden alınmalan tepkiyle karşılandi;?*' *
SODEX2001 Fuarı açüdı
Tûrkiye'nin en büyük tsıtma, soğutma, klima, havalandırma, sıhhi tesisat
ve su antma teknokjikri fuan "SODEX 2001", Antaha Espo Center'da
açıku. Fuara, dünyadan ve Türkiye'den 167 firma kaükfa. Vaklaşık 600 ûrü-
nün sergflendiği tuarm açütşuıı Vafi Ertuğrul Dokuzoğju, Büyükşehir Bele-
diye Başkanı Bekir Kumbul ve manken Ebru Şalh birlikte yaptı. Fuar 11
Şubat'a kadar açık kalacak. (Fotoğraf: BÜLENT ECEVİT)
Haber Merkezi - Rı-
ze'nin Çamhhemşin il-
çesindeki Fuima Vadi-
si'ni SİT alanı ilan ede-
rek burada kurulmak is-
tenen Hidroelektrik
Santralı (HES) projesi-
ne en güçlü yasal engeli
yaratan Trabzon KüMr
ve Tabiat Varuklarmı
Koruma Kuruhı üyeleri
"topluca" görevden
alındılar. Karara tepki
gösteren sivil toplum
kuruluşlan, Kültür Ba-
kanlığı'nın bu ışlemini
"Fırüna Operasyonu"
olarak niteledıler ve kı-
nama bildirileri yayım-
ladılar.
Kültür Bakanlığı, 5 ki-
şilik Trabzon Koruma
Kurulu'ndaki Bakanlık-
ça görevlendirilen 3
üyeyi, herhangi bir ge-
rekçe göstermeden gö-
revden aldı.
Kurul Başkanı ve M-
SÜ Şehircilik Bölümü
Kentsel Koruma Ana
Bilim Dalı Başkam Prof.
Dr. Cengiz Eruzun'la
birlikte kurul üyeleri
Doç. Dr. Sevfl Gülçur ve
Yrd. Doç. Dr. Mustafa
Servet Akpolaf m görev-
den ahndığı operasyo-
nun, Koruma Kuru-
lu'nun Fırtına Vadi-
si'nin yanı sıra Trabzon
Kalesi'ni altına alacak
"uçan yol" projesine
karşı çıkması ve "Kara-
deniz Kıyı Yolu" proje
güzergâhında bir dizi
SİT kararlan almalann-
dan ötürü yapıldığı be-
lirtiliyor.
Operasyonla ilgili bir
açıklama yapan "Baraj-
lar ve Kültürel Miraslz-
leme Kunılu" üyelerin-
den Av. Murat Cano, ku-
rulun tepkisini şöyle be-
lirtti: "Şimdiye kadar
dürüst ve korumadan
yana başanü çahşmalar
yürüten Trabzon Koru-
ma Kurulu üyelerinin
görevden ahnmasnu, bu
alandaki yanhş uygula-
malann yeni bir örneği
olarak nitelendiriyor ve
kınryoruz~"
Görevden alınan üye-
lerin, Karadeniz Bölge-
si'ndeki tarihsel ve do-
ğal mırası tehdit eden
büyük yatınmlara karşı
"korumadan ödün ver-
meden" görev yaptıkla-
nnı belirten STK sözcü-
leri, bu üyeler yerine ye-
ni atanacak üyeleri artık
"dikkatle izteyecek-
lerini" de vurguladılar...
GEÇMİŞTEN
GELECEĞE
ORHAJN ERİNÇ
Bugünkii 'Har'
0 Har' mı?
Zaman zaman insanın kafaana bir şey takılır ya.
Ne hikmetse benimkine de gül takıldı. Nedenini bi-
lemiyorum. "Olsa olsa"yönteminesığınıp bulabil-
diklerimi sıraladım.
İktidara gelen politikacıların, bıkıp usanmadan
ve başansızlıklanna karşın Türkiye'yi gül-gültstan
gösterme ısrarlannın şuur altımda yer etmiş olma-
sı.
Tophane-Dolmabahçe arasını bazı akşamlar45
dakikada aşmaya çalışırken yola dizilen büyüklü
küçüklü esmer vatandaşlann, tabak gibi açılmış
güllerden maharetli elleriyle yaptıklan konca gül-
ler.
Yapanı pek kalmayan, pudro şekeri, gülsuyu ile
nemlendirilmiş su muhallebisine duyduğum öz-
lem.
•••
Gül deyip de geçmeyelim.
Ansiklopediler Türkiye'de 25 cins ve 150 kadar
türü olduğunu yazıyor. Japon gülü, Çin gülü, Hint
gülü, kayısı gülü, sarmaşık gülü, menekşe gülü, ye-
diveren gül, sakız gülü, yaban gülü...
Yağcılığın önemli çiçeği Isparta gülünü de unut-
mayalım.
Esen rüzgâra karşı yön değiştiren rüzgârgülü ise
şimdilik bizi ilgilendirmiyor.
• • •
Tam gül takıntısından kurtulmayı başaracakken
gülsuyu demiş bulununca, bu kez de aklıma Fu-
zuli'nin "Su Kasidesi" düştü. Türkçe-edebiyat ho-
calanm Kenan Tanpınar, Türkân Aksu ve Mahir
Iz'i de saygıyla anımsayıverdim.
"Şair 'Selam verdim rüşvet değildir deyu alma-
dılar' diyerek 1500 'ün başlannda bu günümüze de
ışık tutmuş. Pekı Su Kasidesi de nereden çıktı?
Suyuna tirit sözlerte uğraşmayalım" derseniz hak-
lısınız. Ama, aklıma takıldı bir kere.
Bilirsiniz, kasidenin hemen herkesin dilinde olan
bir beyti vardır.
"Suya versin bağban gülzan zahmet çekmesin
Zayi olmaz gül temennasıyte vermek hare su"
Gençler için anlamını özetleyelim.
"Bağın sahibiya da bahçıvan; gül bahçesinde-
ki gül ağaççıklannın hepsinı bırden sulayacak yön-
temi kullanıp zahmete girmesin. Şimdi diken ola-
rak görünen o ağaççıklan gül saygısı göstererek
sulamak boşa gitmez. Mutlaka güle dönüşür."
Şimdi beyti, bu kez de bugünden yola çıkarak
yorumlamaya çalışalım.
Osmanlıca-Türkçe sözlüklerde, Osmanlıca tut-
kunlannın "Herkavram için zengin kelime hazine-
si var" diye övünmelerine karşın alt alta yazılmış
tam beş "Har" var.
(Farsça): Diken.
ar (Farsça): Eşek. "t*H
Har (Farsça): Yiyici.
Har (Arapça): Yıkılmış.
Har (Arapça): Sıcak, yakıcı. • .
Dikenle işimiz kalmadı.
İki ayaklılan yüzünden dört ayaklılanna çatmak
insanlığa sıgmayacağından ikincisini de bir yana'
bırakalım.
Bağ sahibinin yanmışlarla yıkılmışlara setam ver-
meyi içine sindiremediğıni bildiğimize göre, son i-
ki sıradakileri de öteki yana koyalım.
Elimizde kala kala bir har kaldı: Yiyici.
Ve işte size, Fuzuli'nin beytinin çağdaş yorumu-
nun özeti:
"Yiyicilere, güle gösterilen saygıyla muame-
le etmek boşa gitmez.'
1
Rüşvete "yiyicilik", rüşvet alana da "yiyici"
dendiğine göre kaside, yukanya giriş cümlesini al-
dığımız "Şikâyetname" ile örtüşüveriyor.
Rüşvet, yolsuzluk, dolandıncılık ve uğursuzluk-
tan geçilmeyen bir ortamda da sanınm fazla sırrt-
mıyor.
Fuzuli'ye ulaşabilme olanağım olsaydı, beytini
bugün yazsa har'ı hangi anlamda kullanmak iste-
diğini sorar ve onun adına çizmeyi aşıp aşmadığı-
mı sınayabilirdim, ama doğaldır ki başaramadım.
• • •
"Fuzuli bugünleri aynntısıyla 500 yıl önce gör-
müş. Bak şu Allah'ın işine" diye söylenirken aklı-
ma bu kez de kitabı ile fal bakılan "Nostradamus"
yapıştı.
Alın bakalım. Bu kez de kafayı buna taktım. "Ba-
şanlı bir günün gecesinde, ertesi gûn de ba-
şanlı olmak için istihareye mi yatmalıyım yok-
sa bizden btri olan Fuzuli'nin Drvanı'ndan fal mı
bakmalıyım" diye ikirciklenmekten gözüme uyku
girmiyor.
"Eyvah! Yine mi" deyıp korkmayın. Bu takıntı-
dan kendi kendime kurtulmayı başarabilirim sanı-
yorum...
oerinc@cumhuriyet.com.tr.
OTLAR /OZGEN ACAR
ANKARA - Arahk 1960'ta
Cumhuriyet Ankara Bürosu
Kocabeyoğlu Pasajı'nın Izmir
Caddesi'ne bakan yüzündeydi.
Pencereden bakınca Türkiye
Hür Masonlar Locası'na ya da
Anadolu Kulübü'ne girenleri
görürdük. Göreve giderken ku-
lübün önündeki taksi durağın-
dan arabaya binerdik. Örneğın
o noktadan TBMM'ye gidiş
olarak 1 lira 20 kuruş ödediği-
miz günlerdi. Sıranın özellikle
bir şoföre gelmesini beklerdim.
V'ural Saygılı adlı bu genç ger-
çekten saygıhydı. O günlerde
büromuzun kadrosu rahmetli
Ecvet Güresin (Şef), rahmetli
Sait Arif Terrioğlu (thtiyar),
rahmetli Dündar Arcayürek
(Kara), rahmetli foto muhabiri
Rifat Atamtürk (Mohini) ve
Özgen Acar'dan (Baby) oluşu-
yordu. Bir süre sonra tüm kad-
ro da Saygılı 'yı seçer oldular.
Bir 'Kötü' Oldü!
Bir anlamda büronun kadrosuz
resmi şoforû oldu.
5-6 ay sonra Milliyet ile bir-
likte Cumhuriyet de Rüzgârlı
Sokak'ta Ulus Matbaası'nda
basılmaya başlandı. Baskı so-
rumlusu olarak, gece çalışacak,
araba kullanmasını bilen bir
"matbaa amiri" aramaya başla-
dık. Bir gün Mohini, Şef'e
"buldum" dedi ve Vural'ı öner-
di. Oybirliği ile Vural ışe alm-
dı. O günlerde gazeteler matris
denilen mukavva ve kurşun ka-
lıplar hazırlanarak basılırdı.
Matbaalarda gönüllü kurşun ze-
hiri kurbanlan çahşudı. Vural
da gönüllüler ordusuna katıldı.
Başmakinist Turhan Usta'nın
yanında kısa sürede baskı işini
A'dan Z'ye kadar öğrendi.
Gece yansı ortaya çıkan bir
haberi yetiştirmek için matba-
aya telefon edilir, baskı durdu-
rulurdu. Muhabirler matbaaya
giderek haberi yazarken Vu-
ral'dantalimatgelirdi: "Teksü-
tuna 14 santimi geçmeyin "
Cumhuriyet'in daha sonra
ünlü yazıışleri müdürleri rah-
metli BülentDikmener, rahmet-
li Çetin Ozbayrak ve ben Vu-
ral'm yanında sayfaya yeni ek-
lenecek "yama haber" hazırla-
ma tekniğini öğrendik. Kimse-
yi kırmayan, herkesin yardmıı-
na koşan, en kızguı anında da-
hi saygılı olan Vural'ın hepimiz
üzerinde emeği vardı. Her tür-
lü ağır şakamızı da gülerek, ol-
gunlukla karşılardı. Bir süre
sonra gazetenin Ankara spor
muhabiri oldu ve gereğinde ka-
le arkasında fotoğraflar bile
çekti.
Bir gün Bülent ile Kızılay'da
yürürken birisi Vural'a "N'aber
'kötünün oğlu!'" diye bağumış.
Sesin geldiği yana döndüklerin-
de bagıranın Vural'ın babasuıın
canciğer bir arkadaşı olduğunu
görmüşler. Allah, künseyi Bü-
lent'in diline düşüreceğine... O
günden sonra büroda Vural'ın
adı, gerçekle ters orantılı olarak
"Kötü" kaldı. Bu addan hiçbir
zaman gocunmadı. Kötü değil-
di ki gocunsun.
Dün Maltepe Camii'nde ce-
naze namazı kıhnırken imam
topluluğa sordu:
"- Merhumu nasıl biKrdi-
niz?"
Yamt her zamanki gibi: "İyi
büirdik" oldu!
Galiba bir ben "Kötü biKr-
dim!" dedim.
Gerçekten Cumhuriyet'e 40
yıl katkıda bulunan bir "Kötü"
yitti. Keşke herkes Vural gibi
"Kötü" olsaydı...
Saygılı'yı uğurladık Gazetemize 40 yıl bizmet
veren, spor yazan ve mat-
baa müdürü Vural Say-
gılı dün son yolculuğuna uğuriandL Sa> gılı için Cumhuriyet Gaze-
tesi Ankara Matbaası önünde bir tören düzenlendi. Saygüı, Malte-
pe Camisi'nde öğle namazının anhndan cenaze namazı kılındıktan
sonra Karşrvaka Mezarhğı'nda toprağa verildL Cumhurbaşkanı
Necdet Sezer, Saygdı için gazetemize bir başsağhğı mesajı göoderdi.
Cenelkurmay
Sıııırı geçen 4
asker iade edfldi
EDtRNE / ANKARA (Cumhuri-
yet) - Edime'nin Ipsala ilçesinde,
Türk-Yunan sınınnda keşif ve devri-
ye görevi yaparken yanhşlıkla Yuna-
nistan sınınnı geçen 4 asker, önceki
gece Ipsala Sınır Kapısı'ndan Türki-
ye'ye iade edildı.
Konuyla ilgili olarak Genelkurmay
Başkanlığı Genel Sekreterligi'nden
yapılan açıklamada da şöyle denildi:
"Türk-Yunan sınınnda8Şubatper-
şembe günü keşif \e devıiye görevini
yerine getiren 4 askeri personeklen
ohışantim,saat 17J0sıralanndayan-
bşhlda Yiınanistan sınınnıgeçmiş, Per-
sonei bir süre Yunan Sınır Birbği'nde
misafiredüdiktensonraOl.OO'daTürk
tarafina iade cdilmistir."
Yunan kaynaklan, daha önce üç as-
ker ile 1 sivılin Yunanistan'a geçtik-
lerini bildinnışti.