Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 ŞUBAT 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Doğrultu
farklılığı
DSP'li Devlet Bakanı
Mustafa Yılmaz,
tarikatçı Esad
Coşan'ın
Süleymaniye'nin
bahçesine
gömülmesine ilişkin
kararnameyi imzalama
gerekçesini şöyle
açıklamış:
"Benim yaşam
biçimimde, biryerde
bakanlık yapacaksam
liderferin verdiği
karara uyanm.
Benim içime sinip
sinmemesi önemli
değil."
Şu fani dünyada
insanın yaşam
biçimine kul" olma
tutumu sinmişse eğer,
tarikatının doğrultusu
da farklı farklı
olabiliyor demek...
ISIK KA\SU
Içtuzuk yetmez, egemenliği değiştirelim
TBMM Içtüzüğü değiştirildi. Artık
iktidar; IMF patentli yasalan, bırakın
kamuoyunu, "egemenliği ulus adına
kulianan" TBMM'de bile tartışmaya
gerek duymadan "kaldıreli, indireli"
yöntemiyle birkaç dakikada çtkarı-
verecek. Bunun adına da "demokra-
sr" denecek. Elbette böyle bir sistem-
deTBMM; yurttaşlann değil, IMF'nin,
Dünya Bankası'nın, uluslararası fi-
nans çevrelerinin, çokuluslu şirket-
lerin temsil edildigi bir kurum haline
dönüştürülecek.
örneğin, iktidar TBMM'ye önü-
müzdeki günlerde TEKEL yasasını
getirecek. Daha doğrusu TEKEL'i yok
eden tasan ele alınacak. Bu yasanın,
konuşulmadan, tartışılmadan, tektek
maddeleri, fıkralan üzerinde durulma-
dan yıldınm hızıyla Meclis'ten geçi-
rilmesinin sonuçlannı Tekgıda-lş Sen-
dikası Genel Başkanı Hüseyin Ka-
rakoç'tan öğrenelim:
"Bugün Türkiye'de 500 bin tütün
ekicisi aile var. TBMM'de görüşüle-
cekyasa ile TEKEL'in özelleştirilme-
sisonucunda 450 bin kişiaç ve açık-
ta kalacak."
Abartma değil Karakoç'un yaptığı...
Yaşanacak tütün acısını somut bilgi-
lere dayandınyon
Tütünden destek çekiliyor, TEKEL
de özelleştirildiğinde devreye bir-iki
yabancı sigara tekeli girecek. Bu te-
kellerin ûrettikleri sigaralarda kullan-
dıklan tütünlerbelli. Herbirsigarada,
yûzde 70 Virginia tütünü, yûzde 15
Buıiey tütünü, yüzde 15 de dolgu
maddesi olarak Türk tütünü kullanı-
lıyor. Virginia ve Buriey tütünleri ise
yurtdışından gelecek. Bu rakamlardan
yola çıkarsak; sigaralarda yalnızca
yüzde 15'lik Türk tütünü kullanılaca-
ğından, haydi diyelim yüzde 5 de ih-
raçlık tütün var, demek ki 500 bin ai-
lenin yüzde 80'i tütün ekemez duru-
ma gelecek. Yani, TEKEL'in yabancı-
laştınlması sonucu yalnızca 40-50
bin tütün üretidsine gerek duyulacak"
Ya gerisi? Geriye kalan 450 bin ai-
le tütün dışında bir şey ekebilir mi?
Hüseyin Karakoç'un bu soruya da
yanrtı var
Tütün ekilen tariada başka birürün
elde edebilmek için arazJnin 3 yıl bo-
yunca nadasa bırakılması gerekiyor.
Yani tütün tarlasına, nikotin ya da kul-
lanılan gübre nedeniyle 3 yıl bir baş-
ka ürün ekilemiyor. Bu demektir ki
450 bin aile, yani yaklaşık 2 milyon
yurttaş en az 3 yıl boyunca açlıkla
karşı karşıya bırakılacak."
Içtüzük yetmez. TBMM Genel Ku-
rul Salonu'ndaki yazı da değiştiril-
meli: 'Egemenlik Kayıtstz Koşulsuz Ye-
ni Dünya Düzeninindir."
Petrol-lş ve Türkiye Maden-lş
sendikalan, Özelleştirme Yüksek
Kurulu'nun Eti Holding'in özelleş-
tirilmesine ilişkin karannın iptaii için
dava açtılar. Dava dilekçesinde, bor
tuzlarının Türkiye açısından Öne-
mine dikkat çekildi: "Bor kimyasal
özelliği gereği tanm, detenan, ilaç,
fiberglas, cam, boya, izolasyon,
enerji, iledşim, nükJeervebenzeripek
çok alanda kullanılan bir element
olup sanayinin tuzu olarak adlandı-
rılmaktadır. Borun 250'den fazla
kullanım alanı vardır ve çoğunda al-
Tiipkiye'nin kurtuluşu bordadır
ternatifsizdir. 1978yılındaborihra-
cat geliri 80 milyon dolar civannda
iken gûnümûzde 250-300 milyon
dolar seviyesine yükse/miştir. Ulke-
mizde bilinen bor rezervleri yakla-
şık2.5 milyon tondur. Ham bor cev-
herinin fiyatı ton başına 300 dolar
olduğu varsayıldığında 500- 750mil-
yartık bir ulusal kaynaksöz konusu-
dur. Doğrudan devlet hazinesine
giden bu meblağın özet şahıslara
yönlendirilmesi kamu yaranna ay-
kındır. 500-750 milyar dolariık bir
ulusal kaynağın özel şahıs veya
gruplara tahsisihiçbirekonomi, ada-
let ve hakkaniyet ilkesi ile bağdaş-
mamaktadtr."
Petrol-lş Başkanı Mustafa Öztaş-
kın, ulusaJ bir politikayla borJann
daha verimli işletilmesi halinde yal-
nızca bu alanda dışsatımın milyar
dolarlar düzeyine ulaştınlabilece-
ğine inanıyor "Birçok ülkenin dün-
ya pazarlannda söz sahibi olduğu
alanlar var. Kimisi petrolle, kimisi
elektronik sanayii ile, kimisi kimya
sanayii ile... Bor rezervlerinin yüz-
de 60'ına sahip Türkiye de, oluştu-
racağı ulusalborpolitikası ile IMF'ye
bağımlılıktan kurtulur, iç ve dış borç-
lannı azaltır. Yeterki, buna inanalım,
ulusal çıkarian öne çıkaralım..."
öztaşkın, öneriyi yaşama geçir-
menin yalnızca birkaç sendikanın
sahiplenmesine bırakılacak bir ko-
nu olmadığını vurguluyor ve tüm
kesimleri kampanyaya çağınyon
Türkiye'nin kurtuluşu bordadır..."
ISSIZ ODA YAZILARI
VEDAT ÖZDEMtROĞLU
v
Bu Parmaklar Bende Olacakü!./
özgüriüğüne kavuştuğun-
da, Eşber Yağmurdereli ile
sohbet etme güzelliğini yaşa-
dım. Aslında "özgüriüğüne ka-
vuştuğunda" demek yanlış.
Eşber Ağbi hep özgürdü. Dü-
şünceden korkan mevzuat
vampirteri, Yağmurdereli'nin
kafasındaki dünyadan ürktük-
leri için onu tutsak ettiler, ama
gerçek tutsaklar kenditeriydi.
Ve hâlâ da öyleler. Tum insan-
lık için daha aydınlık yannlar
düşlemek, tasarlamak ve bu
yolda emek harcamak var-
ken, çeşitli çıkar güdüleriyle
bugünün, "insan değerini hi-
çesayan" sistemini koruma-
ya çalışmak gerçek tutsaklık
değil mi?
"Zulüm" olgusunun mağ-
duru belki mazlumdur ama..
gerçek kurban zalimdir. Za-
lim, mazlumdan dahazordu-
rumdadır. Güneşin altında ya-
şanan aydınlık savaşımı, cel-
lat olup ip çekmektense, fi-
kirleri uğruna asılmayı göze
alanlann gösterdikleri cesa-
retle gelışmış, kitlelerin bilin-
ci "insanı, insanlığa çağıran"
değerlerin çabalanyla ışımış-
tır. Haklarını ödeyemeyiz.
Eşber Ağbi, bir anısını an-
lattı. Bir gün cezaevinde bir
başka mahkûmla konuşuriar-
ken mahkûm, Eşber Ağbi'nin
elini tutmuş, parmaklannı in-
celemiş ve "Vay toe'demiş, 'şu
parmaklann güzelliğine bak!"
- Anlayamadım, demiş Eş-
ber Ağbi.
Mahkûmun yanıtı aynen
şöyle:
- Abicim ben yankesiciyim,
bizim işte ince parmaklar çok
önemlidiıi Bu senin parmak-
larbende olsaydı, o kadarçok
para çarpardım ki!
Henüz okumayanlar için,
aktarmak istediğim çarpıcı bir
kısım da Memet Fuât'ın "Nâ-
zım Hikmet" kitabından, Do-
nanmaDavası'ylailgili: "...Ko-
vuşturmalar çok geniş tutul-
muştu. Hikmet Kıvıtcımlı, Nu-
diye Yalçı, Kerim Korcan,
ağabeysi Haydar Korcan'dan
başka, özellikle Nâzım Hik-
met'in kitaplannı okuyan pek
çok astsubayla onlann tanı-
dıklan, yakınlan gözaltına alı-
nıp sorgulanmışlardı. Ortanca
kardeşi Nuri Tahir Tipi, önce
Yavuz'da, sonra Erkin'dege-
dikli ûstçavuş olan Kemal Ta-
hir de sanıklar arasındaydı.
Yavuz zırhlısından topçu
başgediklıçavuş Hamdi Atev-
daş'/n yani sıra bu olaya gö-
revli olarak katıldığını ileri sü-
ren bir astsubay daha vardı:
Gene Yavuz zırhlısından cep-
haneci başgedikli çavuş Adil
Kut
Daha önce de erat arasın-
da 'ağız yoklama' yoluyla bil-
gi toplama işleri yapmış olan
bu astsubaya, kendi söyledi-
ğine göre 'Seni tutuklayıp huc-
relerde ayn ayn yatanlann ya-
nına koyacağız. Yeni tutuk-
lanmış gibi yaparak onlardan
bilgi sızdıracaksın. Mahkeme
başlayınca hem ödüllendiri-
lecek, hem de terfi ettirilecek-
sin' denmişti.
Mahkeme başlayınca, ödül-
lendirilmek bir yana serbest
de bırakılmadığını gören Adil
Kut, sorgusu sırasında yargıç-
lara durumu açıklayarak, 'Tah-
liyemi ve terfiimi istiyorum'
dediyse de, bu açıklama onu
dörtyıl ceza yemekten kurta-
ramadı." (sf. 237)
Şairini ülkesi için tehlikeli
bulan sistem, kendi muhbiri-
ni mi harcamayacak?
Dün Nâzım Hikmeften kork-
tular. Çünkü onun kafasında
daha aydınlık bir dünya var-
dı. Gericiliğe, çürümüşlüğe,
sömürüye karşıydı ve karşı ol-
duklannın toplamından bes-
lenenler vardı. Bugün, Eşber
Yağmurdereli'den korkuyor-
lar. Çünkü kitleleri aydınlat-
mak için göstereceği her ça-
ba, statükonun rantını tehdit
ediyor. Bu isimlersadecesim-
ge. Sistem bazı insanlan teh-
likeli buluyor, devlet insanın-
dan, aydınından, şairinden,
yazanndan, çizerinden ürkü-
yor. Yann da, "daha güzelya-
nnlar" için çaba harcayanlar
olacak. Çünkü insan durmaz..
dursaydı, mağaradan kente
gelemezdi.
Yannın aydınlanmacılanna
alınacak tavır, uygarlık düze-
yimizin göstergesi olacak.
Ama borsayla ilgilenmek da-
ha çekici geliyorsa size, buy-
run.. yazı da bitti zaten!
CHP'ningöl
Başbakan: Deniz Baykal
Başbakan Yardımcılan:
Aydın Menderes, Uhan
Kesici
Içişleri Bakanı: Necdet
Menzir
Dışişleri Bakanı: Tarkan
Tevetoğlu
Sağlık Bakanı: Dr. Erol
ge kaöinesi!
Köse
Milli Savunma Bakanı:
Kenan Evren
Kültür Bakanı: Deniz
Akkaya
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı: Besim Tibuk
Spordan Sorumlu Devlet
Bakanı: Ali Şen.
'Topkı sümeT günü yaMaşıyor!
Bu çarşamba, 14 Şubat...
'Sözde' Sevgililer Günü...
Tüketim ve imaj kültürünün
yarattığı bir gün... Bu hortumun
pazariama çalışmaları çoktan
başladı, 'sevgi' ve 'sevgili' gibi
güzel sözcüklerin sosyal
enerjisinden rant yaratılıyor...
Oysa her aşk'ın kimyası gibi,
günü de ayndır...
Bu 'light dayatma'ya karşı
duralım...
14 Şubat bir 'toplu sünnet'
mantığıyla varedilmiştir!
Gazeteci ile
medyatör
Basın mesleğinin yüz aklarından Is-
lam Çupi, gazetecilik ile holding med-
yası arasındaki ayrımı ne güzel tanım-
lamış: "Cağaloğlu'ndaki simitle gününü
geçirmek bile holdinglerde yenen öğle
yemeklerinden daha verimli bir gazete-
ci tokluğu idi."
Gazetecinin "tokluğu" ile medyatö-
rün "açgözlülüğü", gazetecinin yaşam
biçimi ile medyatörün ulaşmak istediği
nokta elbette aynı değil.
ömeğin, bir gazeteci kendisine 3-3.5
yıllık bir süreç içinde "1 milyon dolar" (yak-
laşık 670 milyar TL) -hele hele basın
sektöründe son bir kaç ay içinde işten
çıkanlanlann sayısının bini aştığı bir dö-
nemde-, yanlış okumadınız tam 1 mil-
yon dolar kazanma hedefi koymaz, ko-
yamaz... Koyarsa ne olur? Resmi veri-
lere göre, nüftjsun yüzde 40'ının aylık ge-
lirinin 150 milyon liranın (yaklaşık 225
dolar) altında olduğu bir ülkede kazana-
cağı gelırden ayda yaklaşık 17 milyar
TL (25 bin dolar) tasarruf etmeyi kendi-
sine başlıca hedef sayan "medyatör"
doğal olarak "algı"i\e "gerçeği" birbiri-
ne kanştınr. İçinde yaşadığı toplumun
"oerçe/f'Terinden uzaklaşır, yarattığı "sa-
nal" dünyayı "gerçek" diye algılar. Öy-
le algılamakla kalmaz, yazılarıyla, ha-
berteriyle sanallığı "gerçe/f"niyetinetop-
luma algılatmaya çabalar.
Ne yapar?
Garibanlıkla dalgasını geçer, toplu-
mun iktisaden güçsüz kesimlerini aşa-
ğılar, kendisine 1 milyon dolar kazandı-
racak düzeni kutsar, kamusal değer ve
birikimlerin özel ellerde tekelleşmesine
göz yumar, edineceği 1 milyon dolar ile
başka ülkelerde yaşama hayali nedeniy-
le de "ulusal" olanı yadırgar, küçümser.
Bütün bunlan da "insan haklan, demok-
rasi, özgürleşme" adına yapar...
Islam Çupi adı gazeteciliği simgeler,
1 milyon dolan hedefleyen de medya-
törü...
HAYVANLAR ÎSMAIL GÜLGEÇ igulgecCayahoo.com
KİM KtME DUM DUMA BEH/ÇAK behicakfa turk.net
ÇİZGtLİK KÂMtL MASARACI
r-
HARBt SEMİHPOROY semihporoy (a yahoo.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 10 Şubat
KING KONG'UN SENARfSTİ..
1332 'D£ BU6ÜH, İN6İÜZ. rAZAR/ E&6AG. W*LLACS, S9-
yfiŞfNDA HOLLyu/OOO'0/l ÖLMÜÇTÜ'. ÖNCeLBKi
TB MuHA8ıG.t OlAeAK ÇAUŞMIŞ, DAHA
j>en£*rr/A GDMAA/CAG/ MZAAAy* HYU
ZjANPiRlfJCA j ITO'İ AÇKfAJ HÎTHSA İMZAStM/ AHifff,
Bu ABAPA OYUNCAG VE F'cja -seMA&yotAe/ YAZ-
toıfrr. i?r£, '</A/6 KOVS'UN SEUAGYOSU DA
CHÜMÜAS0&M HSMGN ÖMCE Ü2E*./tJPE Ç
ÜGÜNDÜ. 1933'TE rAMAMLAM Z ,
OESlÇ/K
FİIAA HtL£t-£-£j İLE
SnŞcla, hu fitıtttn, Empirt S*af€ binosımn +ef*e-
S/mc/* 9me»* ilgiıtc *tr suh#ci $örüfûı/ofi
V-'
GÖRÜŞ
EMİN GÜRSES
Şanon'un Şalomu
Israil'deki seçimleri kazanan, Filistinlilere karşı sal-
dırganlığıyla ün salmış, buldozer lakaplı Likud lideri
Şaron, seçim sonrası aksayan barış görüşmelerine
tekrar ivme kazandırmak için Arafat'a görüşmelere
devam mesajları gönderiyor. Şaron'un seçilmesinin
Filistinliler açısından pek bir şey değiştirmeyeceğıni
düşünen Arafat sakin. Islami Cihat ve Hamas gibi Fi-
listinli muhalif bazı radikal gruplar ise Şaron'un geç-
mişini sürekli gündeme getirerek, ortamın kızışaca-
ğından memnun, toplumsal desteklerini arttırmanın
peşindeler. Hamas, Şaron'un seçilmesini, çatışma-
lan ve dolayısıyla Israil'in üzerindeki uluslararası bas-
kıyı arttıracağı ve Arap dünyasında zorunlu bir daya-
nışma yaratacağı için olumlu buluyor. Arafat'ın El Fe-
tih örgütünün liderliği de West Bank, Gazze ve Do-
ğu Kudüs'ten çekilmeyi kabul etmezse Israil'in yeni
liderini artan oranda şiddetle karşılaşacağı konusun-
da uyanyor.
1928 doğumlu olan ve özellikle 1950'li yıllarda Fi-
listinlilere karşı saldınlanyla öne çıkan Şaron, 1982'de
Begin başbakanken Lübnan'ın işgaline öncülük et-
miş ve Eylül 1982'de Filistinli mülteci kamplanndaki
katliamlan düzenlemişti. Şubat 1983'te Israil'de ku-
rulan bir komisyon, Şaron'u bu katliamlardan 'dolay-
lı sorumlu' tutmuş ve Şaron savunma bakanlığından
istifa etmek zorunda kalmıştı.
1993'te başlayan Oslo banş sürecinden bu yana
Şaron, Barak'ı Filistinlilere karşı fazla tavızkâr dav-
ranmakla suçlamaktaydı. Israil'in güvenlıği için Filıs-
tinlilerin askeri olarak yenilgiye uğratılması gerekti-
ğine inanan Şaron, izlediği gerginlik politikasıyla 6a-
rak yönetimini de zora sokmuştu. 28 Eylül 2000'de
Haremüşşerif^ziyareti ve bu nedenle başlayan çatış-
malar, bu çabanın en önemli dönüm noktası olmuş,
Barak yönetimi zora sokulmuştur. Dumanlı havadan
medet uman Likud lideri Şaron'un böyle bir yöntem
kullanarak iktidar yolunu kendisine açması ilginçtir.
Bu kışkırtmalarla gerginleşen ortamda zorlanan
Barak'a destek verenlsrailli Araplann banş konusun-
da umutsuzluğa kapılmalan, Barak'tan uzaklaşmala-
nna yol açmıştır. Israilli Araplar 5.8 milyonluk Israil nü-
fusunun yaklaşık yüzde 20'sini ^üzde 13 seçmen) oluş-
turuyor. Geçen seçimlerde yüzde 80'in üzerinde bir
katılım sağlanmışken bu seçimlerde katılım oranı yüz-
de 60'larda kalmıştır. Bu rakamlar Israilli Araplar ara-
sında olduğu kadar özellikle Işçi Partili seçmenler
arasında da bir hayal kırıklığı ve umutsuzluk duygu-
sunun yaygın olduğunu göstermektedir. Nüfusun yak-
laşık yüzde 48'i Israil, Afrika ve Asya doğumlulardan
oluşuyor. Bu kesimde oy vermeye hak kazananlann
yüzde 18'i Rusya göçmeni. Israil'in kuşatma altında
olduğu, var olmak ya da yok olmak arasında yaşadı-
ğı düşüncesinin hâkim olduğu bu kesimin çoğunluk-
la Likud ve diğer sağ partilen desteklediği bilinmek-
tedir. Işçi Partisi eskı lideri Şimon Perez, oy venme-
yenleri yönetimi Mussolini'nin eline veren aptallar"
olarak nrtelendiriyor. Oy vermeyen Araplann Şaron'un
başansına katkı sağladıklan açıktır.
Şaron gerginlik politikası izleyerek Filistinli grupla-
rı çatışmaların içine çekme ve imha etme politikasın-
dan vazgeçmiş değildir. Bugün bunun yeni ve yumu-
şak versiyonunu gündeme getirebilir. Israil'deki özel-
likle Avrupa-Amerika kökenli Yahudilerin önemli bir
kesiminın ise çatışmalardan son derece rahatsız ol-
duklan bilinmektedir. Süregiden çatışma ortamı. bun-
ların ABD'ye dönüşlerini sürekli gündemde tutmala-
nna neden olmaktadır. Oysa bu kesim Israil'le ABD
arasında köprü görevi görmektedir.
Şaron'un muhalefetteyken kullandığı radikal söy-
lemlen uygulamaya geçirmesi zor görunuyor. Geçen
ocak ayı sonunda New Yorker dergısinde Arafat'ı te-
rörist ve katil olarak nitelendıren Şaron'un, seçilince
Arafat'a doğrudan ve dolaylı olarak göruşme mesaj-
lan göndermesı buna örnektir. Norveç Dışişleri Ba-
kanı Thorbjoern Jagland, "Şaron'un seçım döne-
minde soyledıklerı uygulanırsa korkmak için her ne-
den vardır" demektedir. Fakat her ne kadar Barak'ın
Arafat'a, West Bank ve Gazze'nin yüzde 90'ını ver-
me hesaplarına karşılık, ancak yüzde 42'sini verebi-
lirim diyen ve Doğu Kudüs'te Filistinlilerin hak talep-
lerini reddeden Şaron, sıkı bir tüccar gıbı davrana-
rak ışin başında fiyatı yuksek tutmaya çalışıyor.
Israil'in kontrol edilebilir bir çatışmayı sıirdürebıle-
ceğini düşünen ve Israil'in hayati ve tarihi çıkarların-
dan vazgeçmeyeceğini ifade eden Şaron, hesapla-
nnı uzun döneme yayabileceği bir strateji peşınde^
dir. Fakat VVashington yönetimınin Ortadoğu'daki
ekonomık hesaplarını göz ardı edemeyeceğı ıçın
Araplar arasında artan oranda radikalleşmeye ve
ABD karşıtlığının güçlenmesine yol açabılecek adım-
lar atmaktan kaçınacaktır. Aksi takdırde ABD'nın böl-
gesel etkinhğine başkaları rakip çıkabilir. Şaron boy-
le bir riski göze alamaz.
E-mail: emingurses(« yahoo.com
Fax: 0212 513 85 95
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4SOLDANSAĞA:
1/ Göğüs san- 1
cısı. ateş, titre-
me, öksürûk 2
gibi belirtiler- 3
le ortaya çıkan
akcığerzan il-
tihabı, zatül- 5
cenp. 2/ Dü- 5
şünce... Ame-
rika'da yaşa-
yan ve çama- 8
şırcı ayı da de- g
nılen hayvan.
3/ Tahıl kuyusu, zahi-
re amban... Bir nota. 1
4/DiIbiIgisindekisöz- 2
cük türlerinden biri. 3
5/ Dürüst, iyi ahlak- 4
lı... Kenarlan ve açı- 5
lan birbirine eşit olan 6
dörtgen. 6/ Coşkun, -,
esinle dolu... Tavlada „
kullanılan oyun aracı.
7/"Ölümdüryaşanan
tek başına / Aşk — kişiliktir" (Ataol Behramoğ-
lu)... Afrika'da yaşayan bir antilop. 8/ Dil devrimi-
nin ilk yıllannda TBMM'nin genel kuruluna veri-
len ad. 9/ Geminin saatteki hızını anlamak ıçın kul-
lanılan aygıt.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Tıp dilinde büyük tansiyona verilen ad. 2/ Her
yani suyla çevrili kara parçası... Yüz örtüsü, peçe.
3/ Üçer dizelik bentlerden oluşan Italyan şıir türü.
4/ Kedi ya da köpeğin ön ayağı... Tümör. 5/ Orta
Asya'da yaşayan Şamanist Türkler arasında, çeşit-
li şeylerden anlam çıkartarak bakılan fal... Ithal
edilecek mallann çeşitlerini ve miktarlannı göste-
ren liste. 6/ Orta Karadeniz Bölgesi'nde bir dağ sı-
rası... Üzerıne yazı yazılan tabaklanmış ceylan de-
risi. II Bir renk... Melih Cevdet Andayın bir ro-"
manı. 8/ "Muhterem —": Sinema oyuncumuz...
Tann. 9/ Bir çeşit küçük salkımlı üzüm.