24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 ŞUBAT 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET HABERLER PrensRıza tv8'de • Haber Merkezi - Iran'da Ayetullah Humeyni tarafindan yönetimin ele geçirilmesinden sonra yurtdışına kaçan Şah Rıza Pehlevi'nin oğlu PrensRıza,rv8'e konuştu. Iran'daki son durum ve Türkiye-tran ilişkileri hakkında bilgi veren Prens Rıza, Türkiye'de işlenen siyasal cinayetlerde Iran faktörü konusunda da önemli açıklamalarda bulundu. Prens Rıza"nın açıklamalan. pazartesi günü saat22.05'te yayımlanacak. Eyleme sopuştupma • ANKARA (Cumhurijet Bürosu) - Emek platformu temsilcileri, 1 Aralık 2000 tarihinde Türkiye genelinde gerçekJeştirilen işbırakma eylemine ilişkin dün Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na ifade verdiler. Türk Mühendis ve Mimarlar Odalan Birliği Genel Başkanı (TMMOB) Kaya Güvenç, Başbakan Bülent Ecevit ile görüşme ısteklerinin yanıtsız bırakılması nedeniyle üretimden gelen güçlerini kullandiklannı belirtti. Akit yme hedef gösterdj • İstanbul Haber Servisi - Şeriatçı Akit gazetesi şimdi de sinema sanatçısı Berhan Şimşek'i hedef gösterdı. Şimşek. gazetenin kendisi hakkında 'katli vacip' hariç her şeyi yazdığını belirterek "Kuyunun dibindeki kurbağaya gökyüzü, kuyunun ağzı kadar küçük gelir. Oysa biz onlan kuyudan çıkarmak ve bu dünyada insanca yaşamayı göstermek için çabahyoruz" dedi. Barodan açddama • İSTANBUL/ ANKARA (Cumhuriyet) - İstanbul Barosu. gözaltında kaybolan HADEP Sılopi Ilçe Başkanı Serdar Tanış ile Ilçe Sekreteri Ebubekir Deniz'in Türkiye'deki faili meçhullerin son örneğı olduğunu belirterek Tanış ile Deniz'in akıbeti için Içişleri Bakanlığı'na başvurdu. HADEP Genel Başkanvekili Ahmet Türk ise Silopi ilçe başkanı ve bir parti yöneticisinın kaçınldığını belirterek akıbetlerinın belirsiz olduğunu söyledi. Mitinge izin yok • İstanbul Haber Servisi - istanbul Emniyet Müdürlüğü. Şişli'de yann düzenlenmek istenen "Demokrasi İçin Buluşuyoruz" adlı mitinge "ilin emniyet ve asayişini olumsuz şekilde etkileyerek toplumda huzursuzluğa neden olacağı" gerekçesiyle izin verilmediğini bildirdi. Düzettme: Meriç Velidedeoğlu'nun, "Nakşibendi Cumhuriyeti" başhklı köşe yazısında Menemen Olayı'nın tarıhi 28 Aralık 1930 olarak çıkmıştır. doğrusu23 Arahkl930 olacaktır. Düzeltir özür dıleriz. Tarikat lideri Esad Coşan'ın kararnamesinin reddedilmesi kamuoyunda büyük yankı buldu Türkiye Sezer'i kuthıyorHaber Merkezi - Tarikat li- den Mahmud Esad Coşan ve damadı AH Yücel Uyarel'in Süleymaniye Camii'ne def- nedilmesine ilişkin kararna- meyı reddeden Cumhurbaş- kanı Ahmet Necdet Sezer'e halktan büyük destek geldi. Çankaya Köşkü'nü telefon yağmuruna tutan yurttaşlar, faks ve internet aracılığıyla da Cumhurbaşkanı'na teşek- kür ettiler. Ankara Barosu Başkaıu Sa- dık Erdoğan. Sezer'i, "Tür- kiye CumhuriyetTnin cum- hurbaşkanı" diye nitelerken "Cumhuriyetin kimsesiz ol- madığuu gösterdi" dedi. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Eralp Özgen, Se- • Anayasa ve yasalara aykın olarak Esad Coşan'ın Süleymaniye Camii'ne demedilmesine ilişkin kararnameyi reddeden Sezer, halktan büyük destek aldı. Çankaya Köşkü'nü telefon yağmuruna tutan yurttaşlar, faks ve internet aracılığıyla da Cumhurbaşkanı'na teşekkürlerini sundular. zer'in karannı olumlu karşı- güçvegüvenverdL Siyasalsö- yasalarmıgeçerazlaimayaça- ladıklannı belirtirken "Bir caminin tarikat mezarhğı ha- tine getirilmesiııe karşryız" di- ye konuştu. Çağdaş Yaşamı Destekle- me Derneği (ÇYDD) Başka- nı Tûrkân Saylan. Cumhur- başkanı'na gönderdiği mesaj- da, "Verdiğiniz bu kararia, Atatürk TürkryesFnde, ülke- nin çağdaş ve laik dûzenine gönûl koymuş tüm halkmuza mürü amaçlı çatlak seslerin değil, gerçek yurttaşlarm yü- rekli seslerinin her şeyden önemli olduğunu böyiece ka- nıtiadmız" dedi. Çağdaş Hukukçular Derne- ği (ÇHD) Başkanı AB Ershı Gûr, Sezer'in hukuku çiğne- mediğini belirtti. Cumhuriyet Kadınlan Der- neği (CKD) Başkanı Şenal Sanhan. Türkiye'de "devrim hşan bir hareket" olduğunu belirtti. ÖDP Genel Başkanı Ufiık Uras, devlet kurumlannın her yurttaşın inancına eşit mesa- fede durmak ve yurttaşlar açı- sından dini ayncahk yaratma- mak zorunda olduğunu vur- guladı. TMMOB Genel Sekreteri Fikret Özbilgin açıklamasın- da, dini inançlan bir siyasi Bundan sonra, partinin içindeki aynlıklarla anılmayacağını söyledi Baykal, CHP'de birlik peşmdeANKARA(Cumhu- riyet Bürosu) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, CHP'nin kök- lerinin Anadolu'da ol- duğunu belirterek "Halk bizi, doğrulan söyleyen ama yabancı biri diye değeriendiri- yordu. Bunu kınyonız. Ilk seçimde hûkümeti kuracak parti biziz n diye konuştu. Baykal, CHP olarak hep doğ- rulan savunduklarmı, bunlann daha sonra anlaşıldığını söyledi. Baykal, CHP'nin artık içindeki aynlıklarla anılmayacağını, ne pa- hasına olursa olsun, iç- tüzüğün verdiği ola- nakla buna son vere- ceklerini belirtti. CHP lideri, Türkiye'de siya- sete soyunanlann aske- rin laiklik ve ülkü bü- (üoljiğü konusundakı hassasiyetini anlaması ve dikkate alması ge- rektiğini vurguladı. Baykal, Türkiye Ta- nıtma Vakfı (TÜTAV) Yönetim Kurulu Baş- kanı Kemal Baytaş'ın verdiği akşam yeme- ğinde gazete yönetici- leri ve yazarlanyla sohbet etti. Baykal'm değerlendirmeleri ko- nu başlıklanyla şöyle: CHP'nin yeniyüzü: Halkbı- zim doğrulan söyleclığımizi, dürüst siyasetçiler oldıığumuzu öteden beri biliyor. Ancak ken- disine yakın bulmuyordu. Bir bakıma yabancı gözüyle bakı- yordu. Yurtdışındaki fıkirleri savu- nan, Anadolu'ya yabancı in- sanlar olduğumuzu düşünüyor- du. Bunu kınyonız. YunusEm- re, Meviana ne diyor? Insan di- yor, erdem diyor. düriıstlük di- yor. Sosyal demokrasi de bun- lan söylüyor. O zaman bizim hareketimizde onlann da yeri olacak. Ikinci Dûnya Savaşı iolculan: Bizım bu çıkışımızı b.ızüan ya- dırgıyor. tçimizdeki kimi arka- daşlanmız. Ikinci Dünya Sava- şı sonrasının sloganlanyla ha- reket ediyor. Onlar bızim attı- ğımız adımlan, sol olarak de- ÎĞNELİ FIRÇA ZAFERTEMOÇtN ğerlendirmiyorsa kendi bile- cekleri iş. CHP'nin içi: Bugüne kadar parti, içindeki aynlıklarla öne çıktı. Biz doğrulan söy lesek bi- le halk, u Bunlar, bu söyledflde- rini yapamazlar, kendi kendile- rini yerler" diyor. Bunu kınyo- nız. Ben kurultayda, birlik va- at ettim. Kurultay, "Alsana yet- Id, yap bunu" dedi. Şimdi ya- pıyorum. Ne pahasma olursa olsun, partide birlik sağlana- cak. Dışa dönük yüzümüz böy- le olacak. CHP'nin alacağı oy: Ilk se- çimde hükümetı biz kuracağız. Ana unsur olacağız. Bunu sa- dece ben söylemiyorum. Bir günde onlarca kişi bu duygu- larla beni anyor. Türkiye'de bir trend var; bakın, 1989 yerel se- çimlerinde SHP birinci partiy- di, 1991'de DYP bınnci oldu, 1995'te RP. 1999'da da DSP- MHP ilk sırayı aldı. Önümüz- deki seçim bu çizgi içinde ye- ni bir değişiklığe gebe. CHP'nin söylemi: Bizim söylediklerimiz hep sonradan anlaşılıyor. Zaman içinde hak- lılığunız da ortaya çıkıyor. Işte örnek; Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu. Biz üç yıl önce ne demişiz? Bu banka- cılık sistemi başı bozuk gitmez. Bunun denetim altında olması gerekli. Sonunda IMF'nin de zoruyla bızim dediğimize gel- diler. Yolsuzluklarda da öyle. Halkdestegi Bugün tartışılanlan biz çok daha önce söylemiştik. Şimdi ortaya çıkıyor. Yolsuzluklarla mücadele de böyle sadece jan- dannayla yapılmaz. Asıl ola- rak. arkasında halk desteğı olan bir hükümet gerekli. AB yolu: Bugünkü hükümet AB'ye giriş sürecini hızlandı- ncı adımlar atmıyor. Zaman za- man tam tersine, köstekliyor. Mesut Yıhnaz çıktı, AB yolun- da ikı engel var, biri asker biri MHP dedi. Bunlardan biri ül- kenin başlıca önemli unsuru, öteki senin hükümet ortağın. Bu durumda ne oluyor? Sen daha başlangıçta, AB sürecini iç çekişmenin unsuru haline getiriyorsun. Asker gerçeği: Askerler, la- iklik ve ülke bütünlüğü konu- sunda çok hassas. Bunda tabii ki öteki kurumlann da hassas olması gerekir, ama askerin ay- n bir tutumu var. Ekonomik program çarpdc Dünyanın hangi ülkesi olursa olsun, Türkiye'dekine benzer bir ekonomik program uygulu- yorsanız, işe belli ölçüde bir de- valüasyonla başlamanız gere- kir. örgütlenme aracı olarak kul- lanan tankatlann yeni bir gövde gösterisine tanık olun- duğunu belirtti. TMMOB Ziraat Mühen- disleri Odası Başkanı Prof. Dr. Gûrol Ergiıı, TMMOB Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı SaKh Sönme- zışık, Sezer'i kutladılar.. DİSK Genel Başkanı Su- leyman Çdebi, hükürnetin di- ni siyasete alet eden, yasala- nn suç saydığı örgütlenme ve örgütleyıcılen "meşrulaşür- maya" kapı açan kararname- sinin kendılerini derinden ya- raladığını belirterek "Tavn- mz nedeniyie şûkranlanmıa arz ederiz" dedi. Sivil Toplum Kuruluşlan Birliği (STKB) Dönem Başkanı ve 68'liler Birli- ği Vakfı Başkanı Haşmet Atahan, Sezer'i destek- lediklerini söyledi. Sezer'in doğru bir ka- rar verdiğini kaydeden SODEV Genel Başkanı Ercan Karakaş, hukuk devletinde hiç kimseye ayncalık tanınamayaca- ğını belirtti. îşçi Partisi Genel Baş- kanı Doğu Perinçek ise Cumhurbaşkanı'nın ka- rarnameyi geri çevirme- sinın gerekçesinde tekke ve zavıyelen kapatan 23 Aralık 1925 tarihli Dev- rim Kanunu'na gönder- mede bulunmadığını be- lirterek tt Cumhurbaşka- nı'nın tutumu dikkat çe- (dddn-" dedi. _ Üniversite öğretim Üyeleri Derneği Yöne- tim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Kadir Erdm, karar- namenın Sezer tarafin- dan veto edihnesini lt ya- salarvetophnnunduyar- hhğı karşûında en doğru karar" olarak değerlen- dirdi. Izmir Barosu Başkani Noyan Özkan, Anka- ra'ya gönderdiği mesa- jında Cumhurbaşkanı Sezer'i kutladı. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Coşan'ın ce- nazesinin Süleymaniye Camii haziresine gömül- mesi konusundakı Ba- kanlar Kurulu Kararna- mesi'nde imzası bulun- madığını söyledi. CHP Gençlik Kollan Genel Başkanı Ayhan Yalçın- kaya, Başbakan Bülent Ecevit'e, geçmişiyle çe- liştiği eleştirisini yönelt- ti. Yalçınkaya, Cumhur- başkanı Sezer'e teşekkür etti. ODTÜ Mezunlan Der- neği ile Harita Kadastro Mühendisleri Odası da, Sezer'e teşekkür mesajı gönderdi. Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) İstanbul Merkez Şubesi Başkanı Bflge Bfl^ç, Cumhurbaş- kanı Ahmet Necdet Se- zer'in laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuri- yeti Cumhurbaşkanı'nın, yapması gereken normal davranışı sergiledığini belirtti. IRMIKI AYDIN ENGtN aengin(adoruk.nettr Hani, "kıç" derseniz kaba bu- lunur da "popo" derseniz göz yumulurya.. Hani, "eşek" demeclen önce nedense başına bir "çokafeder- siniz" eklenir de, "men<ep" de- yirtce kibarolunduğu sanılırya.. Tıpkı onun gibi, bugünlerde bir "reel ekonomi" muhabbeti gidi- yor. "Reel ekonomi"r\\r\ çeşitli dallannda at koşturarılar Anka- ra'larataşınıphükümetten "yan- dık, bıttik, aman bize bir medet" diye ağlaşıyorlar. IMF'ye niyet mektubu verip, yetmeyince bir de "ek niyetmektubu" SM\ane\\- ni kolunu bağlamış hükümetten "reel ekonomi'ye yardım, des- tek bekliyorlar. Reel ekonomi dedikleri üre- tim yapan ekonomi. Yani yemek için ekmek, et, süt, yumıjrta, yağ, bal; örtünmek için kumaş; bann- mak için demir, çivi, tahta, tuğla, kiremit; ev işlerinde vazgeçil- mezler arasına giren bozdolabı, çamaşır makinesi, televizyon ay- gıtı; insan ulaşımı için otomobil, otobüs, tramvay, tren; mal taşı- macılığı için kamyon, adam öl- dürmek için silah, borrıba, mer- Reel Ekonomi Dedikleri... mi; enerji sağlamak için petrol, elektrik... Say sayabildiğince. İnsan va- rolduğu andao itibaren, doganın sunduğu olanak ve kaynakları kendine yararlı kılma uğraşın- daydı. Bu uğraşta yol aldıkça, hünerlendıkçe, usîalaştıkça, bil- gilendikçe, deneyimlerini zen- ginleştirdikçe daha esen, daha güvenli, daha mutiu yaşar oldu. Daha öz bir deyişle: Insanın yeryüzünde var olabilmesinin ve varlığını sürdürebilmesinin ve varlığını geliştirebilmesinin ol- mazsa olmaz koşulu üretim'dir. Doğadaki kaynaklann, ola- naklann, servetlerin mülkiyeti. o kaynaklardan yapılan üretim sı- rasında kullanılan teknikler, üre- tim sürecındeki işbölümü, üreti- len mallann dagrtımı ve dağılımı ve bölüşümü ise bir bütün olarak "ekonomi"'nin konusu oldu. Ekonominin geri kalan bütün dallan (sektörleri) ancak üretim varsa anlamlı, ancak üretim sü- reçlerinin ürünü olarakvartar Ya- ni garsonlar, bankacılar, borsacı- lar, avukatlar, mankenler, "o bi- çim" evlerde ış tutanlar, otobüs biletçileri filan. Hepsı, üretenler onlann da yararlanabiieceği ka- dar ekmek, et, süt, yumurta, ev, otomobil, buzdolabı, kalem, kâ- ğrt, bikjısayar, demır, bakır, çelik ürettikleri için varolabiHyoriar Buraya kadan en eğitimsiz toplum kesimleri için yazılmış ekonomi el kitaplannda bile var. Peki "reelekonomi" gibi bula- nıkbirterimniye? "Üretimyapan ekonomiksektörler", bu laf uzun geldiyse "üretim ekonomisi" demek varken "reel ekonomi" diye, sokaktaki adamın anla- makta zorlanacağı bir terim ni- ye? Hemalde, iki lafın arasına ya- bancı dilden bir sözcük sıkıştır- mazüppelığinden olmasa gerek. ••• Gırtlağa kadar borca batmış ve borcunun faizıni ödemek için bile borç bulmak zorunda olan bir ülkeyiz artık. Hiç üretmeyen, eldeki avuç- takini satan, elde avuçta kalma- yınca borçlanan, borçlanmakta zorlanınca daha yüksek faizle borç peşine düşen, sonunda te- fecilerin kucağına oturan miras- yedi asalaklardan farksız hatta beteriz. Reel ekonomi diye üstünü ört- tükleri "üretim sektörû", Cum- huriyet tarihinin tanık olmadığı ölçüde çöktü. Parayla para, pa- rasını faize, repoya yatırarak, borsada oynayarak kazanmak varken kimse kalkıp üretime ya- tınm yapmıyor, yapamıyor. Ban- kalar halkın birikimlerini bir ara- ya getirip, sanayıciye kredi veren kuruluşlar olmaktan çoktan çık- tı; devlete borç verip kâriannı katlayan kurumlara dönüştü. Bitmedi. IMF ile daha önceki anlaşma- larda rastlanmayan ölçüde ülke ekonomisinin eli kolu bağlanmış durumda. Çifte niyet mektupla- n ile büyüme hızının srfıra çekil- mesi, enflasyonu düşürmek için ücretterin dondurulması ya da gösterrnelik artışlarla "zamyap- mış gibi görünme" dümenine yatılması karara bağlandı. "Mil- liyetçi" hükümetimizin bu alan- da en küçük bir manevra alanı kalmadı. • • • Işte bu koşuttarda 'reel eko- nomi'run sorunlan masaya yab- nldı. önceki gün reel ekonominin örgütsel temsiteileri hükürnetin onüne çtkıp agJaştı; dün de eko- nomi bürokratlan Hükümet'e "Valla yapılacak hiçbirşey yok efendim" bHgisinden ibaret bir fotograf sundular. Yani: Zayıf firmalar batacak. Parayla para kazananlann ka- zançlarnm kısılmasının, buradan dogacak kaynaklann sanayie (üretime) aktanlmasının lafı bile edilmeyecek ya da sadece lafı edilecek. Işsizlik patlayacak... IMF reçeteleri için hep "aare- çete'denırdiya, işteoreçeteec- zaneye götürükjü, ilaçlar alınck, sıra o ilaçlann yutulmasında Siz bir bardak soğuk suyu ha- zır bulundurun. Bol bol içersiniz... POLİTtKA GÜ1NLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Ikiyüztülük... Politikacılar neden dürüst olmaz, neden dü- şüncelerini açıkça belirtmezler? Televizyon ekranlarında Nurcylar, Süleymancı- lar, Nakşibendiler Prof. Dr. Esad Coşan'ı öveöve bitiremiyorlar, ama Süleymaniye Camıi avlusuna gömülmek istenmesinin nedenini açıklamıyor- lar... Esad Coşan ve damadı Prof. Dr. Ali Yücd U^ı- rel'in Süleymaniye Camii avlusuna gömülmek is- tenmesinin nedeni elbette 'dini' değildir... Peki nedir? Siyasidir!.. O zaman, neden açıkça söylenmiyor?.. Televizyon ekranlarında 'ilahiyatçı kimliğiyle' demokrasi dersi verip düşünce ve inanç özgür- lûğünden söz edenler, niçin Fethullahçılann Türk Silahlı Kuvvetleri'nde, Milli Eğitim'de, yargıda, po- liste örgütlenme amaçlannı açıklamıyorlar? Bunlar milleti aptal sanıyor!.. Başbakan Bülent Ecevit, Cumhurbaşkanı Ah- met Necdet Sezer'in Bakanlar Kurulu karama- mesini imzalamamasını eleştirerek "Daha önce onaylamıştı" deyip tepkisini gösterirken sanınm DSP milletvekili Rıdvan Budak'ın konuşmasın- dan haberi olmuyor... Sağcısı solcusu, dincisi dinsizi gözlerimizin içi- ne baka baka yalan söylemeyi ilke edinmiş... Ecevit'i izlerken Karaoğlan'ın nereden nereye geldiğine tanık oluyorum; sosyal demokrasi çiz- gisinden sapıp merkez sağa doğru kaymasını kaygıyla izliyorum... Peki Deniz Baykal CHP'yi nereye götürmek is- tiyor? Dinci basın Baykal'ı yere göğe sığdıramıyor, CHP'nin 'daha özgühükçü' olmasını istiyor... ••• Olup bitenleri izledikçe, Bülent Ecevit'ten De- niz Baykal'a dek uzanan otuz yıllık sosyal de- mokrat çizgide neler gördük neler!.. 1977 seçimlerinde DİSK toplantılannda Konu- şan miltetvekili adayı, Amerikan tipi sendikacılığı yerden yere vurup sınıf sendikacılığını savuna- rak kürsüden indiğinde ayakta alkışlanıyordu... Sosyal demokrat politikacı keyıfliydi. Salondan çıkıp arkadaşının koluna gırerken sordu: "Nasıldım ama?" Arkadaşı "Çok iyiydin" yanıtını verince, bizim- ki sözünü kesti: "Solcu sendikacılann ellerinden silahı alıp kul- lanacaksın ki yota gelip bize oy versinler..." Bir saat sonra aynı polrtikacı, işadamlannın ve sanayicilerin bulunduğu salonda konuşuyordu... Politikacı bu kez, sınıf sendikacılığını yerden yere vurup Amerikan tipi sendikacılığı göklere çı- kardı. Bu yetmedi, Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'nı anlattı... Işadamlan ve sanayiciler bizimkini ayakta alk.ş- Ir/orlardı... Salondan çıktı, arkadaşının koluna girmek is- tedi. Arkadaşı kolunu çekip "Ahlaksa herif de- di, "beni kullanmaya utanmıyormusun?" Bizim- ki sıntarak yanıt verdi: "Politika yapıyonız üstat!" Arkadaşı yüzüne tükürüp uzaklaştı... 1977 seçimlerinde 'ikiyüzlü' sosyal demokrat politikacı olan sahtekâr şimdi nerelere tezgâh kur- du bilmiyorum ama onun benzerierini her yerde görüyorum... Aslında Türkiye'nin sıkıntsı bu tip politikacı- iardan kaynaklanıyor... Sağcı, solcu, dinci, dinsiz tüm partilerde 'yûz- süzleri' gorebilirsiniz!.. Yaşamlan 'yalan dolan' üzerine kuruludur... ••• Televizyon ekranlannda boy gösteren siya- silere baktıkça kendi kendime soruyorum: "Bunlar neden ikiyüzlü?" Liderlerinin karşısında 'hazırola geçen', arka- sından ağza alınmadık küfürler savuran siyaset bezirgânlan, toplumda saygılannı yitirince de kar- şınızaçıkıyorlar... Bu kez farklı bir görüntü içindeleri.. Sözde halkın çıkartannı savunuyorlar, "de- mokrasi" diyorlar, insan haklanndan, demokratik örgütlenmeden yana görünüyoriar... İkiyüzlü bunlar!.. Dalavereci!.. Sahtekâr!.. ÜçkâğrtçıL Yalaka!.. Onlan her yerde gorebilirsiniz!.. Hemen yanınıza yaklaşır, boynunuza sanlır, si- zi zorla öperler!.. Türkiye bunlardan kurtulmadıkça ne ekonomi düzelir, ne de demokrasi yaşam biçimi olur!.. Dikkat edin kendi çıkarlanndan başka bir şey düşünmeyen siyaset esnafına! Yanınıza yaklaştırmayın... Yaklaşırlarsa kova- layın!.. hikmetcetinkayafa cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Cumhuriyet k ı t a p I a r ı Hikjnet Çetinkaya BtR GÜNEYDOĞU GERÇEĞİ:NECLA Omm öyküsüyle hiç kimse fazla ilgılenmedi; on dört yaşıoda yaşamın kırli sulanada yok olup gittı.. SbK vt soguk bir Diyarbakır akşanuydı. Karanlığın gri gölgesi evlerin, caddelerin, sokaklann üzenne düşüyordu . Çağ Pazarlama A.Ş. Tufkocağı Cad. No:39 41 (34334)Ca§atoğlu-lstanbtjl Te): (212)514 01 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle