28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 ARALIK 2001 CUMARTESİ 6 î •""""' tSTANBUL UNİVERSİTESt En köklü eğitim kurumunda seçim AYDINENGtN CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHIUMOĞLU 10 Aralık 'la tstanbul Üniversitesi'nde rektörlük seçimi var. tstanbul Üniversitesi, Türkiye'nin en köklü ve en biiyük eğitim kurumu. Onun rektörünün de biiyük ağırhğı var. Yakın tarihimiz bunun örnekleriyle dolu. örneğin 27 Mayıs 1960 öncesinde, tÜ Rektörü Profesör Sıddık Sami Onar'ın özgürlüklerin kısıtlanmasına karşı yükselttiği ses, hukuku çiğneyen, özgürlükleri budayarak ömrünü uzatmak Isteyen bir iktidarın sonunu belirlemişti. Bu seçimde iki rektör adayt var. Gerçi YÖK Yasası gereği en az altı aday olması gerekiyor ama 10 Aralık 'takiyarış iki aday arasındu geçecek: Şimdiki Rektör Profesör Kental Alemdaroğlu ve Profesör Mesut Parlak. Seçim günü oy kullanacak öğretim üyelerini daha ayrıntılı bilgilendirmek, adaylar arasında bilgiye dayalı bir tercihte bulunmalarına katkıda bulunmak amacıyla her iki adayla birer söyleşi yapmayı planladık. Nitekim Profesör Mesut Parlak 'la söyleşimizi yaptık. Ancak öteki aday Profesör Kemal Alemdaroğlu, Rektör Yardımcısı Nur Sertel aracılığıyla biz'ı aradı ve "Medyada Profesör Alemdaroğlu hakkında bir karalama kampanyası yürütüldüğünü, bu yüzden seçim gününe kadar Alemdaroğlu 'nun medya kurumları ile konuşmama kararı aldığım " belirtti ve daha önce saptanan söyleşi randevusunu iptal etti. Bu yüzden rektör adayı Profesör Kemal Alemdaroğlu 'nun görüşlerini, kendisinin yayımladığı ve "yaptıklartnı ve yapacaklarını" özetlediği broşürden seçmeleryaparak sunabiliyoruz. Profesör Mesut Parlak'a nasıl bir üniversite tasarladığına ilişkin bütün sorularımızı yönelttik. Ama bunun yanı sıra onu kişisel olarak da tamtabilmek amacıyla hakkında çıkan kimi söylentiler de dahil özel sorularımız da oldu. örneğin Aydınlar Ocağı ile bir bağı olup olmadığım, mafyaya ilişkin söylentilerin aslını, PKK yandaşlığına ilişkin söylentileri, siyasal görüşlerini irdeleyen sorularımız oldu. Profesör Parlak 'ın yanıtlannı söyleşide bulacaksınız. tki rektör adayı hakkında sunduğumuz bilgilerin öğretim üyelerinin tercihinde yararlı olacağı umudundayız. Yunanistan'la Farkımız Komşumuz Yunanistan'la ülkemiz Türkiye birçok bakımdan benzeşiyor. Coğrafya ve tarih birliğimizin sonucu bu. İnsanlar, kültürler yüzyıllar boyunca birbirine karışmış. Din ve dil farkına karşın her iki ülkenin insanı ortak davranış özellikleri gösteriyor. Yunanistan'da kendimizi evimizde gibi hissediyoruz. Türkiye'ye gelen Yunanistanlı dostlarımız da kendilerini yabancı bir ülkede gibi hissetmiyor. Mutfaklarımız, şarkılarımız ortak. Duygululuğumuz, birden parlamalarımız birbirine yakın... YunanlılarveTürkier sözcüğün tam anlamıyla iki kardeş halk. Çelişkiler, sorunlar ne olursa olsun iki akraba ulus... Yaşanmış olan acılara karşın bu gerçeği değiştirmeye kimsenin gücü yetmedi, yetmez de... Fakat din ve dil farklılığının bile aralarındaki benzerlikleri silemediği bu iki ülke arasında öyle önemli bir farklılık var ki üzerindedüşünmeyedeger... Bu farklılık 9 milyonluk komşumuzun modern anlamıyla örgütlü birtoplum oluşudur... • •• Yunanistan'ın son iki yüzyıllık modern tarihi, savaşlar, ayaklanmalar, entrikalartarihidir... Büyükdevletler arasındaki çıkar ve iktidar çatışmalarında Yunan halkı kullanılmış, kışkırtılmış, sayısız kurbanlar vermiştir. Bunun en yakın ve acılı örneği Yunanistan ordusunun ve toplumunun Türkiye Kurtuluş Savaşı yıllarında yaşamış olduğu utanç ve bozgundur... Fakat bu tarih, aynı zamanda, Yunanistan halkının modern anlamda örgütlü bir toplum olarak günümüz modern toplumlar topluluğunda yerini almasının datarihidir... Yunanistan halkının Ikinci Dünya Savaşı diye adlandırılan Nazi ve faşist saldırganlıkve yayılmacılık yıllarında komünistinden liberal demokratına ulusal parti ve örgütlerin öncülüğünde Nazi ve faşist işgale karşı örgütlü direnişi, Yunanistan'ın modern anlamda örgütlü birtoplum kimliği kazanmasının sanıyorum ki en belirleyici olgusudur... • •• önümde bir gazete kesiği duruyor. Birkaç ay önce "Radikal"den kestiğim bir haber bu. Atina muhabiri Yorgo Kırbaki gazeteye oradan göndermiş. Haberde "Yunanistan'da işçi ve memur, Kostas Simitis hükümetini dize getirdi" deniyor. Konu, Yunanistan hükümetinin emeklilik yaşını 65'e yükseltmek amacıyla hazırladığı yasa tasarısına karşı işçi ve memur örgütlerinin direnişi ve sonuçta hükümetin tasarıyı geri çekmek zorunda kalışı.. ..Yunanistan hükümeti, bu örgütlerin birgünlük genel grev kararı alması üzerine grevden birkaç saat önce tasarıyı geri çekmeye ve sendikalarla görüşmeye hazır olduğunu bildirmişse de greve engel olamamış... Bir günlük genel grev sırasında devlet daireleri, bankalar, okullar kapanmış; gemi, tren, otobüs seferleri yapılamamış; Olimpic Hava Yolları iç seferlerinin yüzde 95'ini iptal ederken, greve gazetecilerin de katılması nedeniyle medya susmuş... Greve din adamları da katılmış... Ve sonuçta, tasarı geri çekilmiş... Kırbaki'nin haberinde greve polisin ya da ordunun müdahale ettiğine ilişkin birayrıntı yok... Aynı günlerde ülkemizde de işçi hareketleri, memur eylemleri olmalı ki haber özellikle ilgimi çekmiş, kesip dosyamda saklamışım... Grevi gösteren fotoğrafın ön sırasında, bedenlerini kaplayacak büyüklükte pankartlarla, çocuk denecek yaşlarda bir genç kız, orta yaşta bir genç kadın, daha ileri yaşlarda bir başka kadın görülüyor... Gençler kararlılıkla bir sloganı haykırırken, yaşlı grevci aynı kararlılıkla suskun... Ne genç bir kızın başına acımasızca inen cop, ne yerlerde sürüklenen yaşlı bayan öğretmen... Ve emeklilik yaşını yükseltmeyi amaçlayan hükümet tasarısının geri alınışı... Yunanistan'la Türkiye arasında, iki ülkeyi ve halkı birleştiren benzerliklerin yanı sıra, onları birbirinden ayıran, birini çağdaşlık düzeyine yükseltip ötekini çağdışının karanlığında tutan fark işte bu... • •• Türkiye'nin işçisi, memuru, aydını, komşumuz Yunanistan'ın işçisinden, memurundan, aydınından daha az bilinçli, daha az kararlı, örgütlenme konusunda daha az istekli değil... Sözünü ettiğim fotoğraftaki yüzler bizdeki kentli kadın yüzlerinin tıpkısı... Fark, Yunanistan'daki halk örgütlenmesi tarihinin daha eskilere, iki yüzyıl önceki ulusal bağımsızlık savaşımına kadar gitmesinde ve Türkiye'ye uluslararası atletizm yarışmalarında birincilik kazandırmış Rumasıllı bir yurttaşımızın, şimdi Yunanistan'dayaşamını sürdürmekte olan değerli araştırmacı ve çevirmen Herkül Millas'ın bizim televizyonlarımızın birindeki bir açıkoturumda dile getirdiği bir saptamada... Bu saptamasında Herkül Millas, Yunanistan'da önce halkın, ulusal bağımsızlık savaşımı süreçlerinde güçlenip kimlik kazandığını, devletin bu süreç sonucunda oluştuğunu, Türkiye'de ise bunun tam tersinin söz konusu olduğunu söylüyordu... Yazımın çıkış noktası dostum Herkül Millas'ın bu saptamasıdır ve sanıyorum ki ülkemizdeki topjumsai çıkışsızlığın özü bu saptamada yatıyor... Ülkemizin yazgısını halk örgütlenmelerinin gücü değil devlet erki belirlediği sürece, bir başka deyişle devlet kurumları halkın değil halk devlet kurumlarının denetiminde olduğu sürece bu çıkışsızlık sürüp gidecek... Kıbrıs'ın iki toplumu arasındaki (şimdilerde çeşitli nedenlerle bir çözüme yaklaşır görünen) çıkışsızlıkta da, hiç değilse başlıca etkenlerden biri olarak, böyle bir durumun bulunduğunu görebilmek güç değil... eposta:ataolb(« cumhuriyet.com.tr Faks:0212513 85 95 gururunı Öncü ve önder üniversite Dört yil önce üniversitemizin rektör adayı ola rak huzurunuza çikarken yönetim anlayişımı ve yapacaklanmı kapsayan bir kitapçik sunmuştum. Sözünde durmanın, kararlı ve tutarlı olmanın, üniversite mensuplarının beklentilerini karşılamaııııı ve kısaca başarılı olmanın huzurunu ve mulluluğunu yaşıyorum. Gerçeklesenler Öğretim elemanlarımıza Araştırma Fonu ve BEKADEP'in desteği sonucunda, uluslararası atıf indekslerine giren dergilerdeki yayın sayımızda önemli artışlar olmuştur. 1998'de 350 olan yayın sayısı, 1999'da 700'e ulaşmış, 2000'de de bu sayı korunmuştur. Bunun sonucunda sadece lstanbul Üniversitesi'nin değil, Türkiye'nin de dünya ülkeleri arasındaki bilimsel sıralaması değişmiştir.'Bilgi iletişiminin büyük hızkazandığı bir çağda, teknoloijk yenilikleri eğitim ile bütünleştirerek uzaktan eğitimi gerçekleştirmeyi tenıel amaçlanmız arasında kabul ettik. Bu bağlamda, üniversitemizin iki tıp fakültesini telekonferans sistemleri ile birbirine bağladık . Göreve başladığımda; bütün fakültelerde, ilgili fakültenin deneyimli, birikimli öğretim üyeleri tarafından oluşturduğumuz, Eğitim Öğretim, Planlama, Ueğerlendirme ve Yönlendirme komisyonlarmın raporlan ve görüşleri doğrultusunda "Eğkimin yeniden yapılanması" önemli uygulamalarımızdandır. Yapılan işlem, Batı üniversitelerindc vc ülkcmizin birçok üniversitesinde yıllardan beri uygulanan yanyıl sistemi, kredili sistem, bağıl değerlendirme, teorik ders saallerinin azaltılması, uygulamalı ders saatlerinin arttırılması ve mümkün olan bilim dallarında sektör içi eğitimdir. Göreve başladığım ilk aylarda, ülkemize hâkim olan ortaçağ karanlığına doğru gidiş eğilimini durdurmaya yönelik; kararlı, tutarlı, çağdaş, laik, Atatürk ilkeleri çizgisindeki tutumumuzla bütün ülkeye örnek olduğumuz, herkesçe kabul edilen bir gerçektir. Nitekim Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Avrupa lnsan Hakları Mahkemesi'nin son kararları da, siyasal tslamın hertiirlü söylem ve eylemine karşı başlattığımız, kararlı ve tutarlı davranışımızın haklılığını onaylamış • Önceki seçimde üniversitemizi 21. yüzyıla hazırlamayı hedeflediğim için "21. yüzyılda îstanbul Üniversitesi" sloganını kullanmıştım. Bu defa açık ve kesin bir ifadeyle "Önder ve Öncü îstanbul Üniversitesi" diyorum... • Önceki dönemde başanlı olmanın huzurunu ve mutluluğunu yaşıyorum. ve bizlere güç vermiştir. Ulu önderimiz Mustata Kemal Atatiirk'ün üniversitemize 15 Aralık 1930 tarihinde yapmış olduğu ilk ziyaretinden tam 70 yıl sonra, 15 Aralık 2000'de, dokuz vagonlu özel bir tren ile öğrenci, öğretim elemanı ve idari görevlilerimiz, 450 kişilik bir grupla, Atamıza iadei ziyarette bulunduk. Edebiyat Fakültemizin ŞerefHolü, üniversitemize yakışırveyaraşırgörkemli birmekândır. Nitekim 75. Yıl (umhuriyet Bayramı kutlamalarını Fen Fakültesi Konferans Salonu ve Şeref Ilolü'nde açtığımız Atatürk sergisiyle gerçekleşlirdik. Bu nedenle oluşturduğumuz Cumhuriyet Ödülleri'ni; Dokuzuncu Cumhurbaşkanımız Sayın Siileyman Demirel'e, eski Genelkurmay Başkanımız Org. Sayın İsmail Makkı Karadayı'ya, eski Anayasa Mahkemesi Başkanımız Sayın YektaGiingörÖzden'e, eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcımız Sayın Vural Savaş'a ve YÖK Başkanımız Sayın Kemal Gürüz'e sunduk. koşulu olan akademik yükseltilme kriterlerine uyularak bıından sonra da özlük haklarının gelişiminde hiçbır sorun olmayacağını çok açık ve kesin birdille ifade ediyorum. Üniversitemizde doktora öğrencilerini, araştırma görevlisi kadrolarına 50/d kapsamında atamak, dönemimizin ilkesi olup, yeni dönemde yüksek lisans öğrencilerine de aynı uygulamayı başlatacağız. Araştırma görevlileri için pedagojik formasyon eğitimi zorunlu bir hale getirilecek ve fakültelerdeki araştırma görevlileri bu olanaktan yararlandmlacaktır. Böylece gelecekte yetişecek tüm öğretim üyelerinin öğrencileri daha iyi anlamaları ve onlara daha iyi eğitim vermeleri sağlanacaktır. özerk çağdaş üniversite yasası ile ilgili girişimlerimiz ve yasama organı nezdindeki çalışmalarımız sürecektir. Özellikle 2547 sayılı yasanın 36. maddesinde belirtilen devamlı veya kısmi statü kavramlarının değiştirilmesini, her öğretim üyesine bilim dallarının özelliklerine göre Batılı kurumlarda uygulanan "EsnekÇalışma Modelinin" getirilerek eşit görev, eşit ücret, eşit yetki ve sorumluluk verilmesini vc üniversite dışındaki zamanlarda da mesleklerini serbestçe yapabilmelerini savuıunaktayız. Sizlerle, gelecekle ilgili düşüncelerimi ve bir kez daha görev verilirse, büyük bir coşku ile yapmayı planladığım ortak hedeflerimizi paylaştım. Eğitimin dinamik bir süreç olduğu bilinci ile, sizlerden gelecek her türlü öneriye ve geleceğe yönelik projelere açık olduğumu da vurgulamak isterim. Inanıyorum ki, bugüne değin üniversitem için yaptıklarım, yapacaklarınıın göstergesidir. Îstanbul Ünivresiteli olmak ayrıcalığının onur ve heyecanı içerisinde gelecekte pek çok yeniliği de birlikte gerçekleştireceğimiz kanısındayım. Îstanbul Üniversitesi'nde, özellikle son yıllarda gerçekleşen her atılım ve gelişme, sergilediğimiz katılımcı ve saydam yönetim anlayışının gereği olarak, öğrenci, öğretim elemanı ve idari görevlilerin işbirliği ile gerçekleştirilmiştir. Türkiye'nin en köklü, en saygın ve güçlü bilim kurumu olan îstanbul Üniversitesi'nin öncü ve önder rolünii bıından böyle de birlikte gerçekleşecek atılımlanmızla sürdüreceğimize inanıyorum. Projelerlmlz Önceki seçimde üniversitemizi 21. yüzyıla hazırlamayı hedeflediğiın için "21. yüzyılda tstanbul Üniversitesi" sloganını kullanmıştım. Bu defa "Önder ve Öncü İstanbul İlniversitesi" diyerek üniversitemizin konumunu vc önemini açık ve kesin bir ifadeyle belirtmek istiyorum. Şimdi ise, bana oylarınızla destek olursanız 31 Aralık 2001 tarihinden 31 Aralık 2005 tarihine kadar yapabileceklerimi,sizleringörüşvedesteklerıne sunmaya çalışacağım. Dönemimizde profesör, doçent ve yardımcı doçent atamalannda kadro yönünden hiçbir sıkıntı olmamıştır. Bilim kurumlannın olmazsa olmaz Prof. Dr. Mesut Parlak: IU'deki merkeziyetçi anlayışı değiştirmeye kesinlikle kararlıyız • • • Her iki rektör adayının broşürleri okununca çok farklı bir rektör seçimi yaşanıyor gibi görünüyor. Şu anda iki aday var ve ikisi de tıp fakültelerinden. Milletvekili seçimlerinde filan hcmş.erilik ilişkileri, bölgcciUk eğiliıııleri görmeye alıştık. Peki akademik bir kurumda tıpçılar sadece üpcı adaylara oy verir diye bir kural mı var? Prof. Parlak Böyle bir kural elbette yok. Ama bu güne kadarki sonuçlara bakılırsa tespitinizde bir haklılık payı var. Ancak bu seçim, bu defaki rektör seçimi çok başka. Bu biraz önce tanımladıklarınızdan farklı bir seçim. Bu artık baskıcı, korkııtııcu, ürkütücü bir yönetim anlayışına razı olmak ya da karşı çıkmakla ilgili bir seçim. Türkiyeclcaydınlığın, çağdaşlığın, demokrasinin beşiği üniversitede bu kez iki rektör adayı var ve bir suskunluk var. Unutmayın Îstanbul Üniversitesi hiçbir zaman suskun olmamıştır. 27 Mayıs 1960Devrimi önce Îstanbul Üniversitesi'nde oldu. Siz üniversitenin suskun olduğu kanaatindesini/.. Bunu somııtlar mısınız? Yani ne olsaydı suskun değil diyecektiniz? Prof. Parlak Üniversile demokratik özgür bir ortama kavus. ursa, insanlar özgürce konuşabilirse... Üniversite sııskunsa toplumu nasıl yönlendirecck? Ülkeyi uygarlığa, çağdaşlığa kim taşıyacak? Biz diyoruz ki gelin katılımcı bir anlayışla üniversiteyi yönetelim. Değişik platformlarda bu üniversiteyi ileriye götürmek, bilgi birikimini arttırmak, eğitim kalitesini arttırmak ve bilimsel kaliteyi arttırmak için bu kararları uygulayan bir yönetim istiyonız. Istanhııl İlniversitesi'nin tarihinde ıni bu böyle değildi yoksa belli bir dönemden mi bahsediyorsunuz? Prof. Parlak 1997'den bu yana merkeziyetçi, tek sesli bir yönetim anlayışı Saydam ve katılımcı yönetim • Biz diyoruz ki gelin katılımcı bir anlayışla üniversiteyi yönetelim. Değişik platformlarda bu üniversiteyi ileriye götürmek, bilgi birikimini arttırmak, eğitim kalitesini arttırmak ve bilimsel kaliteyi arttırmak için bu kararlan uygulayan bir yönetim istiyoruz. • Unutmayın îstanbul Üniversitesi hiçbir zaman suskun olmamıştır. 27 Mayıs 1960 Devrimi önce îstanbul Üniversitesi'nde oldu. hâkimdi. Kesinlikle kalılımcı olmayan, katılııncılığın sözünün dahi edilmediği biranlayış hâkimdi. Bunu söylerken üzülüyorum. Ben kurulduğundan bugüne kadar yönetici vcya öğretim görevlisi olarak görev yapmış herkese şükranlanmı sunuyorum. Benim de kendime özgü kriterlerim var. Öz olarak diyorum ki Îstanbul Üniversitesi de değişecek. Merkeziyetçi olmayan, yargı kararlannı tanıyan, özgürce düşünebilen bilimsel bir üniversite olacak. Kurumsal kimlik kazanmış üniversite diyorsunuz. Ne demek bu? Prof. Parlak Kimlik kazanabilmesi için kurum ve kuruluşların kısmen özerk bir biçimde bir katılımla görüşlerini açıklamalan gerekir. Bir şeye iist yönetim tek başına karar vermesin. Demokratik kitle örgütleriyle, kurumlarla herkes konuşmalı ki demokrasiden, kurumsallaşınışhktan bahsedebilelim. Akademik kurullar iistünde rektör müdahalesi... Yasaya göre rektörü n katılım hakkı yok mu ? Prof. Parlak Davetli olarak gelebilir. Ancak o toplantıyı rektör yönetemez. Biliyor musunuz, Îstanbul Üniversitesi'nde hiç alışık olmadığımız gruplar oluşmuştur. "Benden olan ve benden olmayan" diye gruplar oluşmuştur. çekleştirilccek?"... Bu bir seçim yatınmı vaadi gibi sanki«. Prof. Parlak Hayır. Seçim yatınmını akademik kadrolarla yaparsınız. Şu andaki yasalara göre rektörün elinde çok fazla güç vardır. Ben bunları hakça kullanacağım. Demokrasi kuralları içinde kııllanacağım. Maaşları mı arttıracaksınız? Prof. Parlak1 layır bunları söylerseniz herkes size güler. Bu ekonomik yangında kimse kalkıp da maaşları arttıracağım demez. Böyle bir gerçek var. Bugün bir üniversite öğretim üyesinin aldığı maaş çok yetersizdir. Ancak bizim fakültelerin kendi bünyesinde döner sermaye vardır. Öğretim üyeleri döner sermaye katkı primi alırlar. Ben döner sermaye olanagını bütün fakültclere yayabileceğimize, öğretim üyesi arkadaşlarımızm gelirlerine katkı yapacak fırsatlar bulabileceğimize inanıyorum. Şimdi bira/ da Mesut Parlak'ı tanıyalım. Mesut Parlak seçilirse nasıl bir rektör olacak? Prof. Parlak Bu kadar büyük bir kurum tek başına yönetilebilir mi? Hep de Yakın Işblrllfll Akademik kurullarla yakın işbirliği diyorsunuz... Prof. Parlak hvet. Akademik kurullar yılda 2 defa toplanır. 1. vc 2. sömeslr. Ben dekanlığım döneminde çok daha sık topladım. Yılda 6 kez. Bu toplantılarda yaptıklanmız ve yapacaklanmız konuşuldu. Katılımcı bir anlayışla her şey tartışıldı. Şimdi bunu bütün üniversiteye taşımak kararındayız. Bilimsel atılım başlığı var bröşürde. Bu para demek. Nereden bulacaksınız? Prof. Parlak Araştırma fonu denen kuvvetli bir fon olur. Döner sermayeyle çalışan bu fon şu an Maliye Bakanlığfncadenetleniyor. Bu yeni bir uygulama. Gerçek anlamda kullanılmadığı için Maliye Bakanlığı'nca denetleniyor. u Yine broşürünÜ7Xİen: Oğretim üyelerine en üst düzeyde mali destek nasıl ger diğim gibi katılımcı bir anlayışla bu kurumu hep birlikte yöneteceğiz. Ben diyorum ki merkeziyetçi olmasın, fakülte dekanlan demokratik seçilsin. Bunu yapacağım ve asla birisini işaret edip göstermeyeceğim. Bir aday göstermeyeceğim. Eğer fakülte içine bir kadro verilecekse buna akademik kurul karar verecek. Demokratik seçim yapacağım. Şimdi de siyasal kimliği ile Mesut Parlak'ı tanıyalım? Prof. Parlak Sosyal demokrat biriy im. Malatyalıyım.. Laik Atatürkçü cumlıuriyetin ödünsüz savunucusuyum, hukuk devletine ve insan haklanna inanan biriyim. Aydınlar Ocağı'y la bağlannnız var mı? Prof. ParlakAsla yok. Ben Atatürkçüyüm. Böyle bir bağ olabilir mi? Biz üniversitenin kapılarını bilimsel araştırmalar için açıyoruz. llakkınızda PKK yandaşlığı ve mafya söylentileri... Prof. Parlak Saçma. Asla böyle bir şey olamaz. Mafya bağlantıları için şunu söyleyeceğim: Ben dekan olduğum dönemde Sedat Bucak îstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yatmış. Benim onu hastaneye almamam mı gerekiyordu. Hipokrat yenünimiz nerede kalacak o zaman? Gelen hastalardan savcılıkça temiz kâğıdı mı istemeliyiz? YÖK için ne diyor Mesut Parlak? Prof. Parlak YÖK Yasası yeniden yapılanmalı, 1980'den kalan ınerkeziyetçilik kaldırılmalı. YÖK'ün kendisi de merkeziyetçidir, o da değiştirilmelidir. Rektörlerin hepsine aynı uzaklıkta olmalıdır. Kazanacak ııusuuz? Prof. Parlak Kazanacağım. Bugün tstanbul Üniversitesi çok ciddi olaylar yaşamıştır. Ama öğretim üyeleri bu baskıyı daha fazla taşıyamayacak. ŞtŞLl 5. ASLlYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo. I'WX/I I79 Uavacı Nazmiyc Sczış taratındun davalı Imanı Seziş «ıleyhine açılan boşanma davasınııı yapılan yargılaması sonunda, M a h k e m e m i z i n 2 . V I I . I 9 9 9 larilı, l l ) 4 S / l l 7 7 1999/1079 sayrlı kararı ile ['UIKVII, Ma/gırl, Atayınaı, C'ılt: 0016, Kiitiik: OÜ66'da nüfusa kayıtlı llüseyin ile Falma'dan ulınıı lü.l I I 9 4 4 doğumlu Nazmiyc Sczisj ile Ali ve Sallan'dan olma I I 1951 dogıımlıı Imanı Seziş'in .1444 sayılı kanuıılu dcgıs>ık MK'nın 134/1 maddesi gereğince bnşannıalarıııa, laratların müştcrck cocukları 3.12.1987 doğumlu Vedal Se/ış'in velayetinin davacı Nazmiye Seziş'e verilmesıne, Müijterek çocuk ile baba arasında her ayın 2. haüası cumartesi günü sabah 09 00 ile akşaııı IX.00 arası, dini bayramların bırınci günleri ve her scnc 131 Tcmmuz tarihlerı arasında şalısı münasebet tesisı kurulınasma, 4.150.000. TL mahkeme masrafı ile 595.000. TL ba^ kiye harcın davalıdan tahsılınc, Yargıtay yolu açık olmak ü/.ere karar verılmış olup, Merke/. Mahallesi, (,'e^me Sokak No: 2/1 Kâgıtlıanc adıesinde nnıkinı davalı Imam Sezi^'in adresi lespıt edılemedığınden işbu kararın lebliğ yerine geçerlı olmak üzere ilan olunur. 13.12.1999 Basın: 74238
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle