Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 ARALIK 2001 PAZAR CUMHURİYET ROPORTAJ TURHAN SELÇUK SAYFA GÜNÜN ADAMI PAZAR ORHAN BURSALI Yolun Geçilen Yarısı KARAKTERİ KARAKTERSİZÜK OLAN GÖZLÜKLÜ SAMİ'NIN HARIKULÂDE KıVıRTMALARı EIS1M ÎEKMİLİ Yaşadığım toplumun sesi olmaya gayret ettim HATİCETUNCER Ben kendi nıii/igime 'Anadolu pop' diyonım. Batı enstrümanlanyla kendi iilkemi/in bölgesel (iirkülerini, yiizyülardır yaşamış ozanlaruu bir araya getirip toplııma sunuvonını. İ' Ikemi/iıı en değerli enstrümanı bağlamadır. Bağlama bu ülkenin dilidir. /aman zaman 19701980 arası Anadolu pup'un içerisine birtakım sentezler de karışürabildik. Bıınlar rock tarzı temalar, Mııes tarzıtemalar,bıınlardatahüsanatçıııııılıcr giin bir adıın daha ilcri alıııasıııı |>üsterir..." Edip Akbayranrın 32 yılda çıkardığı 32 albümü, kendisinin böyle tanımladığı tarzının, sesinin ve daha söyleşinin başında vurguladığı o sonu gelmez tartışmanın "Sanat toplum için yapıür" tarafındaki duruşunun toplamıdır. "Yıllardır da yaşadığım toplumun sesi olmaya gayret ettim. Hiçbir idol ve tiraja bakmaksı/ııı hep kendi toplumumun sorunlarını dile gelirıneye çalıştuıT sözleri, bana DİSK'in Ankara yüriiyüşündeki görüntülerini anımsattı. lstanbul'dan Ankara'ya adım adım yol uzun. Yağnıur, yürüyüşçülerin iizcrıne sicim gibi yağiyordu. Takip eden otobüsten Edıp Akbayram'ın 'Meydan Türkiisü' çalındıkça sırılsıklam işçiler, sendikacılar daha bir gayretleniyor, yorgun adımlannı hızlandınp eşlik ediyorlardı: "El ele, kol kola, omuz onıuza, özgürlüğün türkıisünii demeyegeldik.'" Meydan Türkiisü, "Bekle Bia IstanbuP gibi demokrasi ve sendikal talepli mitinglerin en çok çalışan türkülerinden biri son yıllarda. u Şu binayı görüyor musun, her harcında alın terim var, sadece benim değil daha onlarca Türk'ün.. O zaman, yani 1967 sonunda, Berlin'de popüler yaşamın merkezıni oluşturuyordu Europa Center. Binayı gerçi hiç sevmemiştim, Gedaechtnis Kirche'nin gizemli varlığının yanında, sıradanlığın temsılcısı gibiydi. Ama hayatın atardamarı olmuştu, yenilikler sunuyordu, orta yerindeki buz pistinde gençler dans ederek kaymanın büyüsünü yaşıyordu; dükkânlar, barlar, sauna... Bugün bütünüyle dünyayı saran yeni yaşamın ipucuydu Europa Center... Bak, şu duvarları ben ördüm, şu sütunlara harcı ben döktüm... sonra bina bitince de bayrağı şu en yüksek yere dıkmıştık.. AhmetTurna, ilk "/4/manc//ar"dandı. önceağabeyım Fahrettin Başkır'ı uğurlamıştık, bir umut olarak. Arkasından Ahmet'i. Eşi ablam Kadriye, neredeyse doğrudan köyden Berlin'e uçmuştu! Yengem Meral'le birlikte, Berlin'de, ayaklarımın üzerine duruncaya kadar bana verdikleri desteği unutmam. Ahmet'le hep tartıştık. Ben solcu, o sağcı. Ama orta yerde buluştuğumuz çok oldu. Ülke sorunlarına, sosyal konulara ilgisi, hep, en üst düzeyde oldu. Yaptığımız kavgaların gölgesi, hiçbir zaman dostluğumuzun, yakınlığımızın üzerine düşmedi. Her seferinde birbirimize "Sen adam olmazsın!" diyerek gülüşür, gerilimi sona erdirırdik. Gözümün önünde, iki fotoğraf. llki 1970'lerden. Berlın Kreuzberg'de bir kahve. Yuvarlak masada tanıdık Türkler oyun oynuyor. Saçları gür, bedenleri dirı, sağlıkları yerinde. Birbirlerine bağırıp takılıyorlar. Ikinci fotoğraf karesi 20 yıl sonraya ilişkin. Yine Kreuzberg ve aynı kahve. Yine, neredeyse aynı insanlar, aynı masanın çevresinde, kâğıt oynuyorlar. Bedenler biraz çökmüş ve yağ bağlamış, saçları dökülmüş, deriler yumuşamış. Zaman donup kalmış sanki. Zamanla birlikte ben de. Bakakalıyorum. İlk fotoğraftaki insanlar, sanki birden, birkaç saniye içinde, yaşlanmışlar. • •• Almancılara "Yitik Kuşak" dendi. Hiç öyle düşünmedim. Onlar daha çok "Kazanılmış Kuşak"t\. önce, ilk ve yabancı olmanın zorluklarını yaşadılar. Barakalarda yatıp kalktılar. Hasret çektiler. Ama sağlam bir temel attılar Almanya'da. Biraz para biriktirince kent içine evlere dağıldılar, ülkelerindeki ailelerıne baktılar, onların daha insanca yaşamalarına katkıda bulundular, çocuklarını okuttular. Ahmet'in Berlin doğumlu Birsen'i iki üniversite bitırdi, Ismail'ı Türkiye'de "fabrika müdürlükleri" yaptı. "Almancılar", Türkiye'nin zenginliğine çok önemli katkıda bulunan bir kuşaktır. Emekleriyle, alın terlerıyle yoktan varlık yarattılar. Bu varlıklarından, çocukları yararlandı. Türkiye yararlandı. Bugün hâlâ "işçi dövizi" Türkiye'nin gelirleri arasında önemli bir kalem olarak yerini korur. Ayrıca, Almanya'da başarılı oldular. Girişimcilikleriyle yükseldiler. Almanya'nın bugünkü refahının belki de dörtte birinde, bizim insanlarımızın alın teri vardır. • •• Ahmet, 65 yaşlarında kalbine yenik düştü. Kalbini tanıyıp denetim altına almayı beceremedi. Kalbi de onun yaşama heyecanına ayak uyduramadı. Uzun ve zorlu yılların yıpratıcı etkisi, şüphesiz söz konusuydu. Ama, yaşamın kalitesini, yaşamın uzunluğuyla ölçmemeyi de biliyordu. Cenazesi, onun için de, benim için de, geçmişin bir gövde gösterisi gibiydi. O, sevdiklerının elleri üzerinde, Almanya anılarının izdüşümünde, bizlerle vedalaştı. Berlin anılarımın bir kısmını da beraberinde götürürken, bir sürpriz yaptı ve cenazesinde beni, 46 yıl sonra ilkokulun ilk sınıfında sıra arkadaşım Muhammed Kokoş'la, yıllar sonra ilk gençlik arkadaşlarım Lokman, Idris, Kadir'ler ve diğerleriyle bir araya getirdı. Ahmet, en son, köyde, Varangoz'da baba evini büyük emeklerle ve ozenle yenilemiş ve "Sana bir anahtar vereceğim, istediğin zaman gidip kalacaksın" demışti. Varangoz'a gitmek için sabırsızlanıyorum.Çocuklarımıdaalacağımve Ahmet'in yaptığı eve yerleşıp, köyde ılkbaharın ilk çay zamanını yaşayacağız.. ••• Edip Akbayram 'ın türküleriyalnızca solculann dilinde değil, kendisini dinlemeye gelenler de belli bir dünya görüşünü benimseyenlerden oluşmuyor. Konserlerde bunu gödemek hoşuna gidiyor yükbaba, büyükanne, oğulkız ve torun, üç neslin bir arada konserlerini izlediği Edip Akbayram için biraz fazla alçakgönüllü bir ifade bu. 2001 'de çıkardığı "Selam Olsun" albümüne getıriyorum sözü: "Bizünalbümümüz yeni çıkan popçular gibi birden patlayıp durmaz. Bizimki dinlendikçe bir arşiv gibidir, 3,5 sene, 10 sene ahnır. Şu anda geçmişte hit olmuş 'AIdırma Gönül', 'Eşkıya Dünyaya Hükünıdar Olnıaz', 'Hasretınle Yandı Göıılünv 2025 senelikparçalardır.Bu albümler dinlenir, satar. 2001 yılında çıkardıgun Selam Olsun albümü büyük bir cesaret örneği idi. Türkiye'de yaşanan ekonomik dengesi/ligin tam ortasuıda, anıa birilerinin de çıkartnıası la/jıııdı. Yani bu ülkede müzik sektöründen de karnını doyuran insanlar var. Türkıye'de kriz var' diye ben kasetimi çıkartmayayım, siz gazctenbd çıkartıııayiiı,ötckikitabını çıkartmasın, bu krizin iistüııe bir darbe de bi/lcr vuracaklık. Ben zaten 1 milyon 2 nıilyon satsın peşinde degilim. Yani ben çauşmalanmı 100 bin kaseüm satsın anıa yü/. bin iıısan içine sindire sindire (iinlesin, bir kulaguıdan girip ötekinden çıkan insanlar olmasın, diye sunmuşunıdur. Ama krize rağmen umduğumun üstünde bir tiraj yakaladı, yakalamaya da devam ediyor." Evındiğerbölümlerinde sigara içılmediği için söyleşimizi 4:.:. rnutiakta sürdürüyoruz. Ayten Akbayram, bir yandan yemek piijirirken bir yandan sohbete katılıyor. Söz Edip Akbayram'ın TRT'de katıldığı bir programa geliyor. Alnıanya'dan biri arayıp şöyle konuşur: "Siaydlarönce Alnıanv a\la bir lokantada görmüştünL Ayak iistü sohbct ctlik, ama sizi gördüğüm için heyecanlandım, dııygulanıııı belli edemedim. Ama siz gittikten sonra lokantaya girdinı. Yediğini/ tabağı çatalı kaşıgı aunak istedim." Ayten Akbayram, eşine olan bu sevgiyi "onurlu ve oldugu gibi bir insan olmasryla açıklayıp eklıyor: "Dürüst olmasan zaten seninle bunca senedir birlikte yürütür müydüm hayabmı?" Üniversitede ekonomı okuyan oğullan Ozan ve lisede okuyan Türkü adında bir kızları var. Ev nürusunun ikisi Fenerbahçeli, ikisi Beşiktaşlı. Evdeki yönctim biçimi demokrasi. "Ailededemokrasiyi yerleştiremezseniz ülkede demokrasiyi sunamazsınız" düşünccsini, aile içı kararlan parmak kaldırma yöntemiyle hayata geçiriyorlar. Biraz özele girmiş oluyorum ama evliliklerini soruyorum, Edip Akbayram yanıtlıyor: "Nebenondanbiradnn öndeyim ne de o benden bir adım öndc. Biz yan yana, kankoca mücadelemize bcrabcr başladık, beraber sürdürüyoruz. O benim sağ ayagun, beynimin yarısL Hayab kankoca yaşama ötesinde, kavgaya beraber devam ettibii kendi beyinkrindeki yasaklann kurbanı olan insanlardı. Bir ülkenin sanaUJU, kültürünü özgürlüğünü kısıtiarsanız hiçbir yere varamazsuuz. Ben hiçbir zaman, en zor dönemlerimde bile umudumu yitirmedinı. Eğer bir ülkenin sanatçısı umudunu yiürmişse zaten o ülke umudunu yitirmiştir." RahmiSaltuk'un albümünün yasaklanması, Grup Yorum'un albümünün toplatılması... 25 yıl önce değil ama Edip Akbayram bunlan artık komik buluyor: "Sanabyasaklamasalardıbel. ki o zamanlar hepimiziniçerisinderürkiyc'yi temsil için çok büyük insanlar çıkacakb, Bunlar, Yaşar Kemal'ler var zaten. İJIkeyi yönetenler 'AB'ye gireceğiz, çağdaşlasan bir Türen kendi kiye olacağız' diyormüziğime lar. Avrupa Birligi'ııe 'Anadolu pop' aday adayı olan Türkiye'df ba/j taşlann diyorum. Batı da kıpırdaması lazun. enstrümanları Yıüardır bu ülkeyi kötü yönetenler, politiyla kendi kacılar şimdi AB için ülkemizin yasalar getiriyorlar. İnsan haklannda debölgesel gjşikliklcr oluyor, iştürkülerini, kencede bariz biçimyüzyıllardır krde bir azabna görüKiyor. lşkencenin aruk yaşamış insan onunıyla bağozanlarını bir daşmayacağı anlanbyor,TBMM'de insan araya getirip hakları komisyonu topluma kuruluyor. Gerçi kensunuyorum... di cezacvierine vahşede, yasaıun verdiği Edip cezayı çekcn insanlaAkbayram 'ın nn üzerine panzerlerkgiriyor. Her şeye rağ32 yılda men AB aday adayı çıkardığı 32 Türkiye'ıkufaktefek albümü, kıpırdanmalar var." zel oluyor, insanlarla meydanlarda buluşmak. Türküleri hep beraher büyük bir koro eşliğinde söylemek büyük bir keyif oluyor. Bir de sanatçının toplum tarafindan noktasına virgülüne kadar bilinen parçalar olduğu zaman o büyük bir koroyu düşünün, o güzelliğL. Şarkı söy lüyorsunuz ama 20 bin kişi de sizinle beraber söylüyor. İzleyicinin heyecanı sanatçrya geçiyor. O zaman sahnedeki performansınız o coşkııyla ikiye katianıvor. Böyle bir pozitif elektrik gelmezse, şimdiye çoktan müziği de bırakırsınız. Denıck ki giizel bir elektriklenme, güzel bir ışık var ki üretıneye çaüsıyorsunuz." Yeni yılda Avustralya'da konserlerini ve her yıl biralbüm çalışmasıru sürdürecek. Performansını ses açıcı egzersizlerle sürdürüyor ama zaten hep antrenmalı: "Zaten evde olduğumuz zaman, güzel müzik dinlediğiniz zaman eşlik ediyorsuzun, elinizi kulağuuza atryorsunuz. Ben Ruhi Su dinlerim. Ruhi babanın türkülerine eşlik ederim, ses açmak için." Cençler Edip Akbayram'ın "bağlamayı çok farklı yerinde, çok sesli kullanan" niteleyip beğendiği genç ozan vc sanatçılar var, ama "NtteHği belli olmayan birkaç sözle tiraj yakalayıp adına sanatçı denmeyecek birtakım isimlerin tophuna lanse edilmesini yanlış İMiluyurum. Tiraj hiçbir zaman sanatın ciddiyetini ve niteliğini beliıiemiyor. Bugün okuduğu şarkınm tonunu bilmeyen, ama milynnlarca albiim satan bir sürü şarkıcı var, ama bir tarafta da örnek vermek gerekirse müziğe yıllannı vermiş bir lımur Selçuk var. Timıır Selçuk, Kapıkule'den dışan çıktıgında dünyanuı bütün ülkelerindeki senfoni orkestralarına maestroluk yapacak kültüre sahip. I imur Selçuk'un kasetinin az satması onun sıradan bir müzisyen olması değil, yüzakıdır. Bu yanuşuk da zaten yavaş yavaş çözülüyor. Artık kendine güzel olan şcyleri sahiplcnmeye başlayan bir toplumun içinde yaşıyoruz. Sanıyorum birkaç senc içinde toplum daha da güzel bir yerde olacak." selam oisun "Sanatçının da ürettiklerini kendi yaşadığı toplumla paylaşbğı için kendi toplumunun sesi ve düşüncesi olması gerektigineinananbirinsanınr dıyc düşünen bir sanatçıyı daha çok ne mutlu edebilirki? "SdamOlsun''daki sitemine karşı umutlu: u Bunun güzelliklerini son dönemlerde daha iyi anlıyonım. Yani toplum duyarsız, kültürsüz ve bilinçsiz değiL Toplum kendi sesi olan insanlara sahip çıkmasını iyi biHyor. 32 yüdan 52 yaşundan sonra yaşadığım coğrafyada üısanlann bana olan sevgisi ve saygısıbenitrilyonlardan çok daha mutlu ediyor." Türkü aşkı, babaaruıesinin türküsü okunıası karşılığında vaat ettiği fındıklı akide şekerini hak etmek için merdivcnc çıkıp "Çarşamba'yı sel aldı" türküsünü koyverdiği zamanlardan başlar. Bilinen bir öyküdür anıa bir kez daha anlatalım. Liscdc arkadaşlarıyla kurduğu "Siyah Örümcekler" Orkestrası'nın ünü yayıhr. O dönem Adana'nın en ünlü gazinosu Beyaz Saray'da çıkmaya başlarlar. Programın sunucusu Mesut Mertcan, gazino arkasındaki sorumlu komi Hasan Bora'dır. Program sonrası hep birlıkte çorba içerlerken gelecekte "En iyi sunucu, eğlence dünyasuun krah ve en büyük şarkıcı olacağım" diye kendi aralarında atıp (ularlar. Mesut Mertcan en iyi spikerlerden biridir, Hasan Bora da bir dönem eğlence dünyasının "imparatoru" oldu gerçekten. Edip Akbayram ne yaptı: "Bi/ de hasbelkader kendi çizgimizde birşeylersöylemeyeçalışıyoruziştc.'' Bü obursali@cumhuriyet.com.tr £ CumhuriYet ^ kitap kulübü kendisinin Farklı clcekler böyle tanımladığı Edip Akbayram'ın türküleri yalnızca soltarzının, culann dilinde değil, sesinin ve daha konserlerine gelensöyleşinin ler de bclli bir dünya görüşünü benimsebaşında yenlerden oluşmuvurguladığı o yor. Konserlerde bunu gözlemek de hosonu gelmez şuna gidiyor: "Yanıtartışmanın ma geliyorlar' Biz si"Sanat toplum zin düşüncelerinize katılmıyoruz. Ama içinyapılır" sizi ilkelerinizden, satarafındaki natınızdan hiçbir zaman taviz vermediduruşunun ğiniz ıçın seviyoruz' toplamıdır. ğuniz, virrinin dışındaki dostum." Zor yılları, ızleyıcisine ulaşmada zorlandığı zanıanlan oldu. Müziğe başladığı dönemlerde TRT yayın organı olarak tektı ve Akbayram'ın deyimiyle Damokles'in kılıcı gibi "Bu kötüdür" diye tavırlarvardı. "Ben Nâzım Hikmet okudum diye yasaklandım. Albünüerimde saz kullandım diye yasaklandım.' Bağlama Türk halk müziği aletidir. Batı sazlanyla kullanılamaz' gibi nedenler öne sürülürdü. Aslında bu yasaklan yapanlar ta Tüm kitaplarda Bazı şarkılar. bazı sesler Bazı şarkılan ya da türküleri birçok sanatçı okur ama birinin sesinden popülerolur. Sözleri SabahattinAli'nin, müziği Kerem Güney'in olan "Aldu*ma Gönül Aldırma" en çok Edip Akbayram'ın yorumuyla dinlendi: "Baa şarkılar vanlır, bazı seslcrc çok uyar. Mısralara şairin düşüncelerinl, üstünc kendi coşkunuzu ve performansınızı katacaksınız. Mısra size sevgi veriyorsa, gerçek aşkı veriyorsa onıı ruhen yaşayarak okursunuz. Mısrayı anlayacaksuıız, şairi anlayacaksınız. Aldırma Gönül Aldırma'yı o dönem tam hırsla, tam performansla okudum. Bir nülyonun üzerinde satn, o zaman 45'lik plak." Söyleşiye Ayten Hanım' ın sürprizi nohutlu tavuklu pilav ve ayran oluyor. Edip Akbayram, bir gün stüdyoda çahşırlarken Mazlum Çimen seyyar arabadan nohutlu pilav ve ayran alıp karşılannda iştahla yer. Dayanamaz kaşığı daldınr pilava. Artık Akbayramlar'ın evinde haftada bk gün nohutlu pilav günüdür. Doğru günde konuk olduğumuz için nohutlu pilav benim de payıma düşüyor. İNDİRİM / 50.000.000 lira ve üzeri alımlarınızda sürpriz armağanlar sizleri bekliyor. / Kredi kartı ile yapılan alışverişlerde yüzde 20 indirim Türkocağı Cad 39/41 Cağaloğlu ISTANBULTel (0212) 514 0196 Faks: (0212) 514 0196 Istiklal Cad (Fransız Konsolosluğu Yani) TAKSİM Tel (0212) 252 38 81 • 82 diyorlar. Farklı renkli çiçekler olacak ki yaşanun güzellikleri olsun. Ben farklı bir düşüncede olacağun, sider farklı bir düşüncede olacaksınız ki düşüncelerin çarpışmasmdan güzcli bulabilelim. Gelmişler, Edip Akbayram'ıtürioiteriyteezgileriytedinlemişler. Bu da bir edininıdir. Sanaü kimseye zorla sunamazsınız." Akbayram, rakamı tam olarak belli olmasa da krizden önce bir yaz sezonunda 2025 konser gerçekleştiriyordu. Festivaller, fuarlar, meydanlan hep; balolar, içkili yerlere çıkmıyor: "Gü EZtNE SULH HUKUK HAKİMLİĞI'NDEN DosyaNo 2001/53 Daviicı llncı Ta^an vekıli taral'ından bir kısım gerçek kişılcr alcyhınc lvınc, Kuınburun Koyıı, Inlımanı mevkii, 1628 parsele kayıllı laijinma/ın laksımı mümkün ısc lakbimınc. ılcğıl ıse salısıııa karar verılınesı ıle dava açılmış, davahlardan Hasan Ince'ye dava dılekçesı tcblıg edilemedıfindeıı. dııruşma güııii olan 20.01 2002 tarıhınde Ezıne Adlıyesı Sullı llııkıık Malıkeınesı'nde ha/ır bulıınması, akM haldc yokluğunda yargılamaya devam olunacağı ve karar vetılecegı leblıgat Kanunu'nun 28 ve tüzuk madde 31 gcreğı ılaıı larıhınden ılıbarcn 7 gıın sonra ilan edilmiş sayılacagı lıususu davalıya tcblıg ycrıne gcçmek ü/cre ılaıı oluııur Rasın 78461