19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 ARALIK 2001 PAZAR HABERLER Genelkurmay Başkanı, Kubilay'ın gericiliğe karşı yaktığı meşalenin sönmeyeceğini söyledi DUNYADA BUGUN ALİ SİRMEIN Işık Görünüpken... Sevgili, Cumartesi günü karanlık puslu geçti. Pencereden baktığımda değil karşı yakayı ya da denizi, biraz ötedeki caminin minaresini bile zor görüyordum. Dışarda kuşlar üşüyor, nafile bir lokma yiyecek bir şeyler arıyorlardı. Balkona konan suyla ıslatılmış, bayat ekmeklerin şöleninden önce, küçük bir kartal boyundaki martı irisi yararlandı. öyle aç olmalıydı ki, camın dibinde durduğumu gördüğü halde aldırmadı. Açlığı korkusunu bastırmıştı. Ne yanına başka martıları yaklaştırdı ne de bana aldırdı. Ancak martı azmanı karnını doyurduktan sonra, öbürleri üşüşebildilerekmeğin başına, artıklar da ortalık sakinleştikten sonra yaklaşmaya cesaret eden serçelere kaldı. Denizin altında yürürlükte olan "büyük balık küçük balık" ilişkisi veya çelişkisi, havada ve damlarda da geçerli. Dam altındakiler ise son krizle bir kez daha anlıyorlar, kuralın evrensel olduğunu ve insanlar için de uygulanabilirliğini, yasaların bunu asla engelleyemediğini... Saat 16.30 sıralarında alaca karanlık tümüyle karanlığa dönüştü, uzun soğuk, bir gece başladı yeniden. Kısaca Sevgili, 22 Aralık 2001 Cumartesi günü, iç açıcı hiçbir görüntü yoktu etrafta. Ama 22 Aralık günü benim içimde tarifsiz bir sevinç vardı; büyük hüzne, acıya, yoksunluğa karşın. Görmüyordum, ama biliyordum ki artık günü kemirmeye başlayan uzun gecenin dönüm noktası başlamıştı. Evet, artık gece günü değil, gün geceyi kemirmeye koyulmuştu. Doğa korkunç. Gecenin zaferinin doruğu yalnızca bir gün sürüyor. Sonra hemen tersine dönüşüyor. Gecelerin aydınlığa dönmesinin başlangıcını muştulamaya başlıyor. Hep düşünmüşümdür,"Hz. Isa'nın doğum gününün 24 Aralık'ta kutlanması tarihsel bir gerçeğe mi dayanıyor, yoksa günün geceyi kemirmeye başlamasının sevincini dile getiren birpagan şenliğinin Hıristiyanlartarafından da başka bir içerik ile kutlanması mıdır" diye. Gerçekten de tam doğum günü ile ilgili elimizde bir tarihi veri olmadığına göre, bu tereddüt pek haksız olmasa gerek. Dünyanın bir bölümü, Isa'nın doğduğu tarihi veya öyle olduğu varsayılanı, takvimine nirengi noktası yapmış, yılların hesabını ona göre tutuyor. Yılları aylara, ayları haftalara, haftaları günlere, günleri saatlere bölmüş. Zamanı ölçmenin yöntemini bulmuş. • • • •<••< • .. İrticayla mücadele bitmedi • 71 yıl önce irticaya karşı verdiği mücadelede şehit düşen Kubilay için anma mesajı yayımlayan Genelkurmay Başkanı, geçmişte olduğu gibi bugün de din istismarcılarının varlığını sürdürdüğünü söyledi. Kıvnkoğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gerici güçlere karşı laik ve demokratik Tiirkiye Cumhuriyeti'ni koruma kararlılığını vurguladı. ğı olmaya devanı edecektir" dedi. Meneınen olayı ile gericilerin, akılcılığa, çağdaşlığa, fenne, ilme ve mantığa dayanan ve özünde en miikemmel değerleri toplayan Islam dini ile lıalkın din duygularını istismar ederek çıkar sağlanıaya çalışlıklarının, gerçek anlamda din ile ilgilerinin bulunmadığının ortaya çıktığını ifade eden Kıvnkoğlu, "Ancak geçmişte olduğu gibi bugün de din istismarcılan varlıklannı ve ho/.gunculuklarını devanı ettirmektedir. I liç kimsenin şüphesi olmasın ki, Türk Silahlı Kuvvctlcri, laik ve demokratik Türkiye Cıımhuriyeti'niıı anayasal düzeniııi irticai, bölücü ve yıkıcı her türlü tehdide karşı korumaya kararlıdır. Bu duygularla, Türkiye Cumhuriyeti'ni, Atatürk ilke ve inkılaplanııı korumak amacıyla, hayatlannı feda efmekten kaçınmayan başta Kubilay olnıak üzere, bütün şehitlerimizi bir kez daha şükranla anıyor ve a/.i/. ruhlan önünde saygıyla eğiliyorum" dedi Etkinlikler Devrim şehidi Kubilay, şohit edilmesinin 71. y ıldönüınünde Izmir'de llaber Merkezi Genelkurmay Başkanı ürgeneral Hüseyin Kıvnkoğlu, 71 yıl önce irticaya karşı verdiği mücadelede şehit düşen Asteğmen Kubilay için bir anma mesajı yayımladı. Din istismarcılarının bugün de var olduğuna işaret eden Kıvnkoğlu, Türk Silahh Kuvvetleri'nin (TSK) bu lehdide karşı durmaya devaın edeceğini bildirdi. Orgeneral Kıvnkoğlu, mesajında, "İrticaya karşı mücadelede şahadeü'nle yakmış olduğun nıeşalc, bugünc kadar olduğu gibi buııdan sonra da Atalürk ilke ve inkılaplan ve laik Tiirkiye Cumhuriyeti'nin sönmeyen bir ilham kayna de çeşitlı etkinliklerle anılıyor. Meneınen Kaymakamlığı'ncadüzenlenen resmi anma töreni, bugün saat 10.30'da Kubilay Anıtf nda yapılacak. Törende Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin'in yanı sıra Türk Silahlı Kuvvetleri adına bir temsilci ve Kaymakam BekirŞahin Tütüncü bırer konuşma yapacak. Resmi törenin ardından CHP Menemen tlçe Örgütü'nde düzenlenecek anma progıamına, CHP Genel Başkan Yardımcısı İnal Batu, CHP Genel Sekreler Yardımcısı Bülent Baratalı, partının Izmir il ve Menemen ilçe yöneticileri de katılacak. • TİSK Genel Kurulu • •• İş güvencesi tartışması bitmiyor • TİSK Başkanı Baydıır, "AB için iş güvencesi şart değil" derken Türklş Genel Başkanı Meral, işverenlerin krizin nedenini çıkmamış iş yasasına bağladıklarını söyledi. Çalışma Bakanı ükuyan ise AB'ye uyumu herkesin kcndinc göre yorumladığını savundu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TİSK Genel Kurulu için bir araya gelen işçi, işveren ve hükümet temsilcileri, iş güvencesi konusunda birbirlerini suçladılar. FİSK Genel Başkanı Refik Baydıır, iş giivencesinin ulusal programın birparçası olmadığını savunurken, Türklş Genel Başkanı Bayranı Meral, işverenlerin krizin nedenini çıkmamış iş yasasına bağladıklarını söyledi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan ise iş güvencesinin AB tarafından istendiğini, ancak AB'ye uyumu herkesin kendi işine geldiği gibi yorumladığını söyledi. TlSK'in 21. genel kurulu dün Ankara'da başladı. Bugün gerçekleştirilecek scçimlerde ise başkanlık için Refik Baydur'la MCSS Başkanı 'lüğrul Kutadgobiligyarışacak. Baydur'dan cleştiri Kurulun açılış konuşmasını yapan TİSK Genel Başkanı Baydıır, ulusal programın çalışma yaşamıyla ilgili bölümlerinın büyük bir ilgisizlik, gayretkeşlik ve heveskârlık örneği olduğunu söyledi. Ulusal programda yer alan iş güvencesinin AB nıevzuatına uyunıla ilgisi olnıadığını belirten TİSK Başkanı Baydur, "ILO normlarıyla AB ııormlarıııın orgaııik ilişkisi olnıası doğaldır. Ancak bu nornılar olmazsa olmaz koşullar değildir" dedi. TİSK Başkanı Baydur'un sözlerine yanıt veren Çalışma Bakanı Okuyan ise iş güvencesinin ulusal programda yer almasının AB tarafından istendiğini belirtti. AB'ye uyum konusunda herkesin kendi işine geldiği gibi davrandığını ve bu nedenle sorunlann çözümsüz kaldığını bclrtcn Yaşar Okuyan, iş güvencesi yasa taslağının hazırlanabilecek en muhafazakâr taslak olduğunu da itiraf etti. "Bu taslak, mutlak iş güvencesi içermiyor. Orneğin teknoloji yenilemesi yapan bir fabrikanın işçi çıkarmasma olanak veriyor. ()ysa şu anda böyle bir olay mümkün değil, iş mahkemelerinin yüzdc 98'i işverenler aleyhine karar veriyor" dıyen Okuyan, işveren kadar işçinin de hakkını korumaya çalıştıklarını söyledi. Türklş Genel Başkanı Bayram Meral ise işverenlerin tüm sorunların nedenini çıkmamış bir iş yasasına bağlama gayretlerini üzüntüyle izlediğini belirtti. Kriz döneminde işçilerin, işvcrcnlerle birlikte ışletmelenn üretimlerini durdurınaması için gayret gösterdiklerine dikkat çeken Meral, "Biamde yasal haklanmıza saygüı davraıun. Bu ortamda, işverenlerin farklı davrannıası iş barışını bozar" dedi. adınlann son eyleminde de gözaltı Cezaevlerindeki kadın tutuklu ve hükümlülere destek amacıyla 16 kadın örgütünün yapbğı kart postalama eylemine, sonuncusu olduğunu açıklamalanna karşın polisin müdahalesi sert oldu. Galatasaray Postanesi önünde toplanan kadınlar, "Hayata dönüş" operasyonu ve ölüm orucu eyleminde yaşamlanm yitireıı kadın (utııkhılanıı isimlcı iııin yazılı olduğu dövizleri açtı. Yaklaşık bir yıldır sürcn eylcmlerini bitirme kararı aldıklarını belirten kadınlar, "8 metrekarelik bir alanda yalnız bir hayatı sürdürmeye mahkum edilenleri anlıyoruz. Bu ülkenin yurttaşlan olarak, insan yaşamının bu denli ucuz olmasından utamyoruz. Sessizce karşılanan ölümlerden acı duyuyoruz", dediler. Açıklamanın ardından göstericilerin etrafı, polis ekiplerince sanldı. "Tecridi kaldınn, ölümleri durdurun" ve "Baskılar l)i/.i yıldıı ama/" şcklinde slogaıı ataıı kadınlar, polis tarafından tekme ve yumruklarla dövülerek gözaltına alındı. İHD Istaııhul Şube Başkanı Avukat Eren Keskin'in de aralannda bulunduğu 38 kadın Beyoğlu Merkez Karakolu'na götürüldü.(Fotoğraf: KAAN SAĞANAK) Ne kadar matematik hesaba da dayansa, görece biryöntem. Nitekim başkaları da başka nirengi noktaları almışlar, onun üstüne oturtmuşlar hesaplarını, Isa'nın doğum günü yerine Hicret, dünyanın güneş çevresindeki dönüşü yerine ay hesabı yapmışlar. Gerçekte, insan dışındaki canlılar, ne yılı birlirler, ne ayı, ne haftayı ne de saati. Onlar için algılanılabilen, mevsimler ile gün ve gecedir. Bu türlü hesapları bilmedikleri için de kurtlar kuşlar, kuzular, börtü böcek ve ağaçlar ve de çiçekler ve bitkiler, bizimle aynı yaşam sevincini aralık ayının bu günlerinde paylaşmazlar. Onlar, uyanmak için baharı beklerler, havanın suyun toprağın ısının kendilerine yeniden doğma şansını verdiği günlerdedir, onların şenliği. Ben belki aceleciliğimden, aralıktaki gün dönümünde yaşarım büyük sevinci, gözlerimin önünde, gelecek olan bahar, belleğimde Igor Stavinsky'nin ımüziği ile Maurice Bejar'ın bahar ayini, hep umutla beklerim gelecek olan baharı. Bahar gelecek Sevgili, inşallah biz de onu görürüz. Son zamanlarda bu inşallah temennisi de iyice dolandı dilime... insan haklan denetimi için heyet gönderilmesinin yanlış anlaşılacağını söyledi Yıbııaz AB'ye îzin vermedi ANKARA(Cumhuriyet Bürosu) Avrupa Birliği (AB), insan hakları konusundaki ihlallerin inceleıımesi için Türkiye'ye bir heyet göndermek istiyor. AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Günther Verheugen, Başbakan Yardımcısı Mesut Yılma/'a bir mektup göndererek I5'lerinbuyöndeki istemini iletti. Yılmaz ise böyle bir heyetin gönderilmesinin yanlış anlamalara neden olacağını belirterek öneriyi kabııl etmedi. Verheugen, Yılmaz'a gönderdiği mektupta, TürkiyeAB ilişkilerinin gelişmekte olduğunu, ancak insan hakları konusunda lıâlâ bazı önemli sıkıntıların yaşandığını bildirdi.Verheugen'in bunun için bir AB heyetinin gönderilerek ihlaller konusunda doğrudan kurumlar veya olay bölgelerinde incelemeler yapmasının sağlanmasının iyi olacağını ilettiği öğrenildı. Yılmaz ise Milliyet gazetesine yaptığı açıklamada şu görüşleri dile getirdi: İNSAN HAKLARI İLMASAS1 BAŞKANI YİRMİBEŞOĞLU: Yurttaş hakkını aramıyor İSTANBUL (AA) Istanbul'da İnsan Haklan II Kurulu ile 32 ilçe kuruluna, kurulduklan Ocak 2001 tarihinden bu yana toplam 21 bireysel başvuru yapıldı. fstanbul insan Haklan 11 Masası Başkanı Avukat Vildan Yirmibeşoğlu, en çok "nezarethanede kötü muamele"yle ilgili başvurular olduğunu belirterek insan haklan kurullannın yeterince tanınmadığını kaydetti. Genellikle "nezarethanelerde karşılaşılan kötü muamcleylc" ilgili başvurular yapıldığını anlatan Yirmibeşoğlu, gırişimlerı sonucu 2 güvenlik görevlisi hakkında sonışturma başlatıldığını ve konunun yargıya intikal ettirildiğini kaydetti. ANAP Kadın Kolları Kongresi Temsil sorunu çözümlenmeli ANKARA(Cumhuriyct Bürosu) ANAP Gcncl Başkanı ve Başbakan Yardımcısı MesutYılmaz, IW5yılından beri üzerinde çalıştıkları ve geçenlerde kamuoyuna açıkladıkları "Çözünı İçin Yeniden Yapılaıuna Projesr için kadınlardan dcstek istedi. Kadınların her alanda olduğu gibi siyasetten de dışlanamayacağını belirten Yılmaz, "Temsil sorunu çözümlenmeüdir" dedi. Yılmaz, ANAP Kadın Kolları I. Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşmada kadınlardan destek istedi. Kadınların siyasetin asli unsuru olmasına çalıştıklarını belirten Yılmaz, "Birkulağınir gözü olmayan insan özürlüdür. Kadınlanndan yararlanmayan, giicünii destegini almayan toplunılar da özürlü değil midir?" diye konuştu. Kadınların temsil sorununun heniiz çözülemediğini belirten Yılmaz, Meclis'te bulunan kadın milletvekili sayısının Atatürk dönemi Meclisi'nin sayısına heniiz ulaşamadığını anımsattı. Oylamalar sonucunda ANAP Kadın Kolları Genel Başkanlığf na FUsun Gönül seçildi. Delegeler, lOsandıkta oy kullandı. Kullamlan 823 oydan 544'üııii Füsun Gönül, 267'sini de eski Cienel Başkan İlham Aydın aldı. Oylardan 4'ü boş çıkarken 8'i de geçersiz sayıldı. Sonuçları açıklayan kadın ve geçlik kollarından sorumlu ANAP Genel Başkan Yardımcısı EdizHun, "Kazanan ANAP'tır, kaybeden yoktıır" dedi. "Mektupta belirtilen insan hakları incelenıc heyeti ve bunuıı çalışına usulleri noktasındaki talepler, Türkiye'nin iç hukuk duzenlemelerine aykırılıklar taşıyor. İnsan haklan noktasında böyle bir heyetin oluşturulması çok yanlış anlaşılmalarayolaçar. rürki>e'nin bu noktada denetlenmesi gibi bir izlenimi veya talebi olumlu görmemiz ve evet deınemiz mümkün değildir." Koalısyon liderlerinin pazartesi günü yapacakları zirvede AB ile ilişkilerin de ele alınması bekleniyor. IR NOKTASI Aydın kimdir, kime denir üzerine bu ülkede çok tartışma yapılır. İç gerilimin arttığı dönemde taraflar dönüp dönüp aydınlara bakarlar ve kızgınlıklarını aydınlar üzerinden çıkarmaya çalışırlar. Işin ilginç yanı; baskı gören ve gerilimin zayıf tarafı olanlar da aydınların aydın gibi davranmadığını ve kendi sorunlarına sahip çıkmadığını söylerler. Aydınları korkaklıkla suçlarlar. Egemen taraf ise aydınlardan gelen eleştirilerden rahatsız olur. Çünkü bir ülkenin aydınları, çoğu zaman kurulu düzeni eleştirirler, zor olanı yaparlar, itiraz ederler. Böyle olduğu için aydınlar birçok kesim tarafından hoşlanılmayan kişiler haline gelirler. Aydınlar için en zor zamanlar, ağır baskı dönemleridir. Çünkü böyle dönemlerde aydınların itirazları baskıyla susturulur, aydınlar aleyhine cadı kazanları kaynatılır. Hapse düşme, canından olma, işini gücünü kaybetme, etkili çevrelerden dışlanma gibi çeşitli dertlerle yüz yüze gelir aydınlar. Baskı ve tehdit birçok aydını yıldı /ORAL ÇAL1ŞLAR [email protected] yitirince aydınlara farklı bakmaya başladılar. Islamcılar, eski gerici imajlarının popülaritesini yitirdiğini gördükleri ıçın antiaydın bir görünümden uzak durmaya çalışıyorlar. • •• Aydın düşmanlığıyla muhalif düşmanlığı arasında bir paralellik olduğu, yaşanan deneylerle tekrarlanıyor. Ancak aydınlara düşmanlık yalnızca iktidar cephesinden gelmiyor. Radikal ve çaresız kavgalara giren uç muhalif kesimler de en çok aydınlara kızıyorlar. Çünku aydınlar uç radikal eylemi ve onun arkasındaki totaliter düşünceyi de hiçbir zaman benimsemezler. Aşırı radikallikle aşırı despotizmin birbirine benzeyen yanlarını en iyi aydınlar bilirler. Aydın tanımı üzerine yapılan tartışma bu kadar dar bir alanda ifade edilenden çok daha geniş bir zemine sahip. Yine de aydın kavramı ve son dönemlerde türeyen ve aydınları küçümsemek için kullamlan "entel" sözcüğü üzerinde düşünmekte yarar olduğu inancındayım. Aydın ve Entel Kelimeleri rır. Bir kısmı sesini kısar, bir köşeye çekilir. Bir kısmı ülkesini terk edip başka ülkelere kaçar. Bir kısmı tehlikeleri göze alarak belalarla boğuşmaya çalışır. Bir kesimi ise kurulu düzene boyun eğer ve egemen çevrelerin sözcüsü haline dönüşür. O güne kadar birlikte olduğu muhalif aydınları, itiraz edenleri susturma işlevini yerine getirir. Bir başka deyişle "düşünce terörü" estirenlere fikri destek verir. Egemen ideolojiyle, egemen güçlerle işbirliğine girişen aydın(!) bunun karşılığını da alır. Ona çeşitli olanaklar sağlanır. Bu tür aydınlar(!) çeşitli düzeylerde kendi yeteneklerine göre yerler elde ederler. Kimisi ülke çapında etkili mevkileri kazanırken, kimisi bir kurumun içinde iktidar sahibinin imkânlarını kullanır. Kimisine itibarları iade edilir. Son yıllarda Türkiye'de de aydınlara yönelik eleştirilerin dozu ağırlaştı. Kürt sorunu, Islamcı hareketin büyümesi, Kıbrıs sorunu, ekonomik krizin büyümesi, milliyetçiliğin yükselişi gibi etkenler, devletle aydınlar arasındaki çelişmeyi keskinleştirdi. Keskinleşen bu çelişme aydınlar arasında bir kırılmaya ve çatışmaya neden oldu. Devletin üst katlarından süzülen eleştiriler, aydınların bir kısmını da etkisi altına aldı. "Boğaz'da oturup viskilerini yudumlayarak ahkâm kesiyorlar" sözcüklerı eskıdır. 196O'lı yıllarda TİP'Iİlere, sosyalist aydınlara karşı kullanılmıştı. Bu sözcükleraradan 3035 yıl geçtikten sonra devletin tepelerinde aydınları eleştirmek için yeniden gündeme getirildi. Devletin tepelerinden başlatılan bu eleştiriler, aşağılara indikçe daha bayağı ifadelere dönüştü. Bu ifadelerin ılgınç taraflarından birisi, ucuz bir popülizme dayanmasıydı. "Halk yoksullukla kıvranırken siz keyif çatıyor ve fildişi kulesinden konuşuyorsunuz" kavrayışının arkasında halk dalkavuklugu olduğu inkâr edilebilir mi? Geçmişte kendileri de muhalif olduğu için tutucu çevreler ve egemen güçlertarafından aynı eleştirilere uğrayan bir kısım aydın, bu süreç içinde bu türden bir söylemi benimsedi ve "entel" sözcüğünu bir küçümseme sıfatı olarak kullanmaya başladı. Geçmişte, aydınlara en büyük tepkiyi yalnızca Islamcılar ve Türkçüler gösterirlerdi. Çünkü aydınların temel özelliklerinden birisi, dine ve milliyete dayalı önyargılara boyun eğmemeleriydi. Islamcılar o dönemde kurulu düzenin temel güçlerı olarak kullanıldıkları için bu ifadelere çok yatkındılar. Fakat son dönemde düzenin savunucuları değişmeye başladı. Islamcılar, iktidar kavgasında yenik düşünce ve devlet katında itibar
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle