22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 KASIM 2001 SALI + CUMHURİYET SAYFA HABERLER Yılmaz: Yaraları sarıyoruz • SAKARYA (Cumhurivet Biirosu) - Sakarya Üniversitesi Coca-Cola Meslek Yüksekokulu, Başbakan Yardımcısı ve ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz tarafından törenle hizmete açıldı. Yılmaz törende yaptığı konuşmada "Deprem bölgesinin yaşayan insanJaruı yaralannı sarmaya devam ediyoruz. Deprem bölgesinde yeniden yapılanmasında devletin gösterdiğı çalışmalara özel sektör de büyük destek verdi. Bu okul da bunun bir örneği" dedi. Toros-2001 başladı • LEFKOŞA(AA)- Türk Silahlı Kuvvetleri'nin planlı tatbikatlanndan "Toros- 200 r dün KKTC'de başladı. Tatbikatın fiıli bölümü, erken saatlerde verilen alamıın ardından birliklerin tatbikat bölgelerine intıkali ve arazi tatbikatıyla başladı. Kıbns Türk Banş Kuvvetleri Komutanlığı tarafuıdan sevk ve idare edılen tatbikat, KKTC topraklan, karasulan ve hava sahasında icra ediliyor. Tatbikatın bazı bölümlerıni bugünden itibaren Ege Ordu Komutanı Orgeneral Hurşit Tolon da izleyecek. Milletvekili maaşları • ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - Anayasanın milletvekili özlülc haklanna ilişkin 86. maddesinı değiştiren teklifin ilk tur görüşmelerinin bugün yapılması planlanıyor. Görüşmeler, SP tarafından özelleştirme uygulamalan konusunda hükümet hakkında verilen gensorunun gündeme alınıp alınmamasına ilişkin görüşmelerin tamamlanmasından sonra yapılacak. AKP'den MEB'ye eleştiri • ANKARA (AA)- AKP Genel Başkan Yardımcısı Akif Gülle, eğitime katkı payı ve bağışlardan milli eğitime 1 katrilyon liranın üzerinde kaynak sağlandığını ifade ederek "Ancak bugün bakanlık geçmişe göre hiçbir problemini azaltmamış, adeta sıkıntılar yumağı haline gelmiştir" dedi. SES'ten protesto eylemi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Ankara Şube üyesi bır grup, Afganistan'a yönelik askeri harekâtı ve Türkiye'nin Afganistan'a asker gönderme karannı protesto etti.Öğle saatlerinde, Behice Eren Gençlik ve Danışma Merkezi önündeki Strazburg Caddesi'nde toplanan SES üyeleri "Savaşa değil. sağlığa bütçe" istediler. Inönü, hakkındaki suçlamalann asıl hedefinin parti kurma çalışmalan olduğunu ima etti: Halkgereğbi yaparANKARA (CumhurivetBü- rosu) - Prof. ErdaJ İnönü. ba- sında bir sûredır kendısiyle il- gili olarak yer alan suçlamala- n, "basit konulan saptırarak yanhş izlenimler yaratma ça- bası" olarak değerlendırdi. Erdal Inönü, bir süredir ba- zı basın organlannda kayınbi- raderi Selim Sohtorikin borç- lanna kefil olması ve İnönü Vakfi konulannda yer alan ha- berlerle ilgili bir yazılı açıkla- ma yaptı. îstanbul'da oturduğu yalıyı ODTÜ'den Bogaziçi Cniversitesi'negeçtiği dönem- de, Ankara'daki evinın ve Istan- bul'daki iki kooperatif daire- sinin satışından elde ettiği pa- rayla aldığını anlatan tnönü, u nasıl ofca eşinden önce ötece- • Bazı basın organlannın gerçeği çarpıtarak yayın yaptığını söyleyen înönü, bunun ülkede çürümüş bazı şeyler olduğunun göstergesi olduğunu vurguladı. Inönü, "O zaman da o ülkenin insanlan durumu düzeltmek için her çareye başvurarak gereğini yaparlar. Hatta 70 yaşını geçmiş insanlara parti kurdurup hiçbir şeyden çekinmeden arkalarmdan giderler" dedi. ğmi tahnıinettiğiiçm" yalıyı eşi- nin üzerine kaydettirdiğini söy- ledi. İnönü, yalının kendilerin- den sonra da işe yarar biçim- de kullanılabilmesi için bir va- kıf kurduklannı bildirdi. Vakfin gelirinin Bebek'te bir dairenin kirasından ibaret oldu- ğunu vurgulayan tnönü, bilan- çonun her yıl sonunda Vakıf- lar Müdürlüğü'ne gösterildi- ğini bildirdi. Inönü, "Şimdiye kadaryahnın bakımı 3e üç top- lanögiderierinikarşılamışolan kira gelirinin hiç kunsenin ce- bindekaytofanasınaolanakyok- tur, tümü vakıf için kullanıl- maktachr" dedi. Vakıf sene- dınden doğan bir hakla yalıda oturduklannı kaydeden İnönü, kayınbiraderinin şirketinin borçlannı zamanında ödeye- memesı nedeniyle kardeşine kefil olan eşinin borçlu durum- da kaldığını anlattı. Bunun üze- rine haciz amacıyla eve gelen icramemurunun eşyalannvak- fa ait olduğunu öğrenince işlem yapamadığuıı belirtti. Söz ko- nusu şirketteki payınuı yüksel- tilmesine ilişkin suçlamalan anlayamadığını belirten Inö- nü, "Zor duruma dfişmüş şir- ketteki hisselerin artünlmas)- na raa ohnak, herhaJde Idşisel çıkarpeşindekoşmakdeğfl,ter- sine şirketin borçlannı ödeve- cekzamanı kazanmasıiçin risk almak anlamına geHr. Tıpkı de- mokrasimmn hak etmediği du- rumlardan kurtulmasıiçin uğ- raşan insanlara yardun eüne- yi kabul etnıek gibr dedi. İnönü, bır ülkenin önde gelen gazetelerinın basit gerçekleri bu kadar saptırarak kamuoyun- da sürekli yanlış ızlenımler ya- ratmaya çalışmalannın. o ülke- de çürümüş bir şeyler bulundu- ğunu gösterdiğine dikkat çeker- ken "O zaman da o ülkenin in- sanlan durumu düzehmekiçin her çareye başvurarak gereğini yapariar. Hatta 70yaşmı geçmiş insanlaraparti kurdurup hiçbir şeyden çekinmeden arkalarm- dan giderler'' dedi. Emekçiler yine yollarda DtSKüeKESK'in birtiktedüzenlediği "tşsizliğe, Yoksulluğa, Yolsuzhığa ve Savaşa Kar- şı Küresel Eşitlik. Adalet ve Banş İçin Ankara Yürüyüşü" dün Edirne ve Denizli'den başladL Yürüyüşün Edirne kolunda önce DİSK Genel Başkanı Siileyman Çelebi ve KESK Genel Başkanı Sami Evren, Setimiye Parkı'nda basın açıklaması yaptı. Çelebi, "Bir yrida 1.5 milyon işçi işten abldı. 2002 yıb bütçesinde kazanılnuş hak- lar yok edihneye çahşıhyor" dedL Sami Evren de adaletsizliğe, talana "yeter" deme zamam gektiğini söyledi. Çevik Kuvvet ekiplerinin oluşturduğu zincir içinde gerçekleştirilen yürüyüş sırasında eytemciler halka da bildiri dağrttdar. EyiemcOer, yürüyüşlerine daha sonra Kırklareli'nin Babaeski ve Lüleburgaz, Tekirdağ'ın da Çoriu ilçesinde devam ettfler. Denizii'den de 35 kişitik bir grup Ankara yürüyüşüne DeKkh'çınar Meydanı'nda toplanarak başladı. Grup, İstasyon Kavşağı'na kadar yürümek isteyince Denizü Emniyet Müdürii Mümtaz Karadunıan kalabahğı uyararak haklannda Toplanü ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhale- fet etmekten yasal işlem yapüacağını bildirdi Daha sonra otobüse büıen eylemcilere, bu kez de otobüsün servis plakası taşıdığı gerekçesiyle şehüierarası trafiğe çıkma izni verilmedL Sendikacılar, daha sonra başka bir otobüsle yola çıkülar. İşçilere çiftçiden traktörlü destek MİYASE tLKNUR EDİRNE - Türkiye'de sınıf bilinci- nin uyandığı yıllarda bir ünlü Türk büyüğü, "Yürümekleyollaraşınmaz'' demişti. Bu sözün üzerinden çeyrek asır zaman geçti. Geçen süre içinde üze- rinde yürünen yollar dışında aşınma- dık şey kalmadı. Türkiye ekonomisi, temel hak ve özgürlükler, ahlaki değerler, siyaset ve siyasetçinin itiban, sınıf bilinci ve her şeyden önemlisi çalışanlann refah düzeyi. bu aşınmadan fazlasıyla nasi- bini aldı. tşte yine işçiler, 3 yıl aradan sonra yollara döküldü. DlSK ve KESK'in düzenlediği. Emek Platfor- mu'nun da destek verdiği "Yolsuzlu- ğa, yoksulluğa ve Savaşa Hayır" yürü- yüşü. dün ülkenin beş ayn bölgesin- den başladı. Beş gün sürmesi planla- • İşçiler üç yıl aradan sonra yine yollara döküldü. Beş gün sürmesi planlanan yürüyüş 9 Kasım'da Ankara'da yapılacak mitingle noktalanacak. Yürüyüşün amacı hakkında bilgi veren DlSK Genel Başkanı Çelebi, "Sorunlanmıza kulak tıkayanlar, bizi mücadeleye davet ettiler. Biz de mücadeleden kaçmıyoruz" dedi. nan yürüyüş, 9 Kasım'da Ankara'da ya- pılacak büyük mitingle noktalanacak. Yürüyüşün amacını anlatmak için haftalardır Türkiye'yi bir uçtan bir uca dolaşan DlSK Genel Başkanı Sü- leynıan Çelebi, önceki gün Ankara'da katıldığı televjzyon programından çı- kıp hiç uyumadan Edirne'ye geldi. Edirne'den başlayan yürüyüşe DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, KESK Genel Başkanı Sami Evren, Memur-Sen Genel Başkanı Fatih Uğur- hı ve Türk-îş Istanbul Bölge Başkam Faruk Büyükkucak da katıldılar. Sabah saat 09.00'dan itibaren Edir- ne Belediyesi karşısındaki parkta top- lanan işçileri, Robocop'lupolislerkar- şıladılar. Bu su-ada Edirne Belediye- sı'nden çıkan Tum-Belsen üyeleri de davul-zurna eşliğinde korteje katıldı- lar. Saat 10.30 sulannda CHP Genel Merkezi'nin tahsis ettiği otobüsün üzerinden DlSK, KESK ve Memur- Sen genel başkanlan yürüyüşün ama- cı hakkında bilgi verdiler. DlSK Ge- nel Başkanı Çelebi. "Soruıüanmıza ku- lak ökayanlar, bizi mücadeleye davet ettiler. Biz de mücadeleden kaçmıyo- ruz. Yolunuz ve yolumuz açık olsun" dedikten sonra yürüyüşe geçildi. Yürüyen emekçilere, uygulanan ta- nm politikası yüzünden zor günler ge- çiren Trakyalı çiftçiler de traktörle- riyle eşlik ettiler. Emekçiler Edirne çıkışındaki Oiin Yağ Fabrikası önüne kadar yaklaşık 5 kilometrelik yolu yürüdükten sonra Babaeski sınınna kadar otobüslere bındiler. Kortejı, Babaeski suıınnda, Babaeski Belediye Başkanı Haluk Tezsezer ile CHPve ÖDP'lı bir grup partili karşıladı. Babaeski'den tekrar vürüyüşe geçen emekçiler, Lülebur- gaz'a geldiler. Buradaki katılımcılar- la birlikte bır süre yürüdükten sonra otobüslerle Çorlu'ya gelen emekçiler geceyi Çorlu'da geçirdiler. Emekçi- ler, bu sabah İstanbul' a doğru yola çı- kacaklar. IRMIKIAYDIN ENGİN aengin@doruk.net.tr Öteki gazetelerdeki arkadaş- ların, meslektaşların yazıp çiz- diklenne bu köşede değinmek âdetim değil. O yüzden "Filanca gazeteci, filanca gün, şunu yazdı. Şuna zalim bir cevap yetiştirsene" diyen okurun kışkırtmalanna da kulak asmadım; içimden gelen "Ulan bu kadan da olmaz artık" itirazlarını da dızginledim. Ara- da bir "kaçak" olduysa bilin ki frenlerim patlamıştır. Üstelik bugün nıyetım arka- daşlara, meslektaşlara sataş- mak değil, Hasan (Pulur) ağa- beyimle şakalaşmak, laf yetiş- tirmekten ibaret. • • • Yani sözüm Hasan (Pulur) ağabeyimedir. Önceki gün, Mılliyet'teki kö- şesıne bır soruyla başlamış: Aydın Kime Denir? Acep Hasan ağabeyim "ha- kirin adını ne sebeple zikret- miş" deyip açıp baktım. Baş- lığı görünce, altını okumadan, telefonedıp "Abi bı/miyormuş gibi soruyorsun. Aydın, adım- la. sanımla bana denir. Üste- lik geçenlerde yayımlanan ve terorizme, savaşa karşı çıkan Bendeniz, Münevver Engin! 'Aydınlar Bildirgesi'nde de nal gibi imzam var" diyecektim. Tuttum içini okudum. Telefon etmekten vazgeçtim. Baksanıza Hasan ağabeyi- min, Zeki Sofuoğlu'nun bir konferansından aktaran Şev- ket Süreyya Aydemir'den ak- tardığı. benım zorunlu olarak kı- saltarak aktaracağım. yedi maddelik aydın tanımına: "Aydın; evvela, birfikir, amaç (ülkü) ve karaktersahibiolacak- tır. Amaçya da ülkü birinanış- tır. Bu inanışa ise ihanet ede- mez..... Aydın kandırmaz, inan- dırır, Kafasında dokunulmaz tabularınyeriyoktur..... Aydın cesurdur, medenı cesaretsa- hibidir. Aydın gerçek bildi- ği şeyikendine saklamaz, onu yaymayı da vazife bilir. Ay- dın toplumun haynnı ve çıkar- larını kendi hayrının ve çıkar- larının üstünde tutar. Ay- dın bağlandığı ilkelere uygun biryaşam sürdüren dürüst ve feragatlı bir insandır. Onun ya- şamı ile prensipleh arasında çelişki yoktur. " İlk altı maddenin özeti bu. İlk altı maddede kalsaydı bel- ki kurtanrd/m. Marksizm ülkü- süne bağlandığımı ve asla iha- net etmediğimi; kafamda hiç- bir tabu bulunmadığını, cesa- ret sınavlannda en azında sı- nıfta kalmadiğımı ve bedelini epey ve sık sık hapishane zi- yaretleri ile ödedığimi, görüş- lerimi yaymayı ödev bildiğimı ve bu yüzden sık sık başımın belaya gırdiğini; bunca yıl bu haltlan yediğim halde kendime hiçbir çıkar sağlamadığımı; ya- şamım ile bağlandığım prensip- ler arasında uçurum olmadıgı- nı söyler, tanıklarından biri ola- rak da bizzat Hasan ağabeyi- mi gösterirdim. Göl gör ki bir de yedincı mad- de var. Aynen aktarıyorum: "Nihayet aydın mazbut in- sandır. Metotlu ve muntazam çalışır. Ihmal, dağınıklık, ava- relik aydın insana yakışmaz. Aydın, bu tür zaaflardan ken- di ni kurtaran insandır....." Işte bu madde bütün iddiala- rımı sılip götürdü. O yüzden kendimi artık "aydın" olarak tanımlamıyorum. Adımı değiş- tirmeyi filan bile düşünüyorum. Hasan ağabeye başvurup akıl mı istesem; söz gelimi bun- dan böyle Münevver Engin mi olsam ne? ••• Cumhuriyet, en kıdemli "Cumhuriyetçiler'den bırini yi- tirdi. Berin Nadi öldü. Gazetedekı kıdemli arkadaş- larımın onunla bir dizi anısı var. Onlann kederi dahaderin. Ben Cumhuriyet'in kıdemsizlerin- den sayılınm. Bu ailede topu to- pu sekiz yıllığım. Ama yine de "terörist arkadaşım "la ilgili iki satırlık bir anma yazısına hak- kım olsa gerek. "7erörisfarf(aa'aş/m" deyimi benim değil, onun. Dört ya da beş kez DGM yargıcının kar- şısına birlikte çıktık. O Cumhu- riyet'in imtiyaz sahibesı, ben de -yine onun deyimiyle- "Tırmık- çısı" olarak. Eh, DGM dediğin teröristleri yargılamak için ku- rulmadı mı!.. Tansu Çiller'le Erbakan Molla'nın REFAHYOL koalis- yon hükümeti döneminde DGM yargıcı sordu: - Hükümetin manevi şahsiye- tini tahkir ve tezyif ettiğiniz id- dia ediliyor. Ne diyorsunuz? Gözlerini kırpıştırarak, hınzır- ca bir gülümseme ile sordu: - Hangihükümetin reis bey? Bugünkü hükümetin mi? Yargıç duraladı. sonra yanıt- ladı: - Evet. Bu hükümetin mane- vı şahsıyetinı... Terörist arkadaşım hınzırca gülumsemesıni sürdürdü: - Anlıyorum... Maddi şahsı- yetine bir şey yapamıyonjz da... DGM yargıçları kahkahalan- nı saklamak için sıraların altına eğildiler. Duruşmalarda âdet üzere ya- şı sorulduğunda yanrtlamaz, sa- rı basın kartını çıkanp elime tu- tuşturur ve tembih ederdi: - Bunu hâkime ver. Ama ken- din bakmadan ver. O da bak- madan zabıt kâtibine versın... Yaşını bugün öğrenebildim. 91 'miş. O yaşta o kafa açıklığında ve duruluğunda olmak, öylesine hınzırca iğneleyebılmek isterim. POLİTtKA GÜIVLUGU HİKMET ÇETİNKAYA Berin Nadi... Yaşam yelkenlerie, serenlerle dolu bir düş mü- dür? Gece yarısı Berin Nadi'nin tedavi gördüğü Ame- rikan Hastanesi'ne giderken bu soruya yanıt anyor- dum... Havasoğuk!.. Yağmur yağıyor!.. Cumhuriyet gazetesinin santralından Melda, "Berin Hanım vefat etti" haberini verince, giyinip sokağa çıkmıştım... Bir süre gökyüzüne baktım... Uçtan uça bir özlem içimi tutuşturdu... Yıllarönceyegittim... Bir bahar akşamındaydım sanki... Izmır'de Kordonboyu'nda Nadir Nadi, ikinci ka- dehini bitırmiş, üçüncüsü için şişeye uzanmıştı... Işte o zaman Berin Hanım'ın sesi yükselmişti: "Nadir ne yapıyorsun ? " İlk karşılaştığımız yıl 1969 Ağustosu'ydu. Berin Hanım ve Nadir Bey, Izmir'e gelmışler, Büyük Efes Oteli'ne yerleşmişlerdi. Otel lobisinde onlan bekle- dım. Az sonra asansörden indiler. Kendimi tanıttım... Henüz Cumhuriyet'e girelı üç yıl olmuştu. Ikisi de beni görünce şaşırdı: "O röportajlan yapan sen misin?" Biraz utangaç "evet" diyebildim. Oturup yemek yedik. Biriikte rakı içtik... Yüreğimde bir hüzün uçurtması var!.. Amerikan Hastanesi'nin altıncı katına çıkıyorum, bizim Turtıan Durgun'la birlikte... Korıdorda bir sessizlik egemen... Karşıma çıkan hastabakıcı, "Berin Hanım'ı aşa- ğıya indirdik" diyor... Sesimi çıkarmıyorum... Uzun bir gecede anılar denizinde dolaşıyo- rum... Kendi kendime soruyorum: "ölüm yaşamın öteki adı mıdır?" Koridorda yürürken sanki zamanın akvaryumu içindeki ağaçları sayıyor, o eski tanıdık yüzlerin gecenin sessızliğine düşen gölgeleriyle avunuyo- rum!.. • • • Hava soğuk!.. Yağmur daha da hızlandı... Hastaneden çıkıyorum... En son ne zaman gitmıştim Yeniköy'e?.. Galiba bir yıl önceydi!.. llhan Selçuk onu hiç yalnız bırakmazdı... Bir de Şükran Soner... Nadir Bey'i yitırdikten sonra içine kapanmıştı Berin Hanım... Her yıl Nadir Bey'in ölüm yıldönümünde elinde çiçeklerle mezan başına gelir, çok sevdiği eşiyle konuşurdu... 0 özlem yuklüydü!.. Gözlerini kapar öylece kalırdı!.. Berin Hanım'ın hüzünlü yalnızlık düşlerini kıska- nırdım!.. İçinde gizli bir yerattı özlemi vardı, gözlerinden okur kımseye söylemezdim... Bilirdim Nadir Bey'i çok sever ve çok kıskanır- dı... 1988 yılında Nadir Bey'le Büyük Efes Oteli'nde genç kızlaria sohbet ederken yanımıza gelmişti... Çok kızmıştı bana!.. Çünkü Nadir Bey'in elinde viski kadehi vardı. Berin Hanım önce beni, sonra Nadir Bey'i bir gü- zel haşlamıştt... 1998 yılıydı ve Harbıye'deki evinde bir akşam soh- betinde llhan Selçuk'a beni şikâyet ediyordu: "Bu Hikmet varya bu Hikmet, Nadir'i bile baş- tan çıkartmıştı!" Amerikan Hastanesi'nin bahçesindeyim!.. Yağmur dindi!.. Ben yüreklı bir Atatürkçü, Cumhuriyetçi Berin Nadi'yi yitirmenin acısı içindeyim!.. Sokaklar, caddeler bomboştu... Dalgalı bir deniz gibi sarsılıyordum!.. • • • Berin Hanım'ın çocuğu gibiydi Cumhuriyet ga- zetesi... Öyle hanları, apartmanlan, köşkleri, yalılan, ban- kalan, holdingleri yoktu!.. Ama o tıpkı Leyla Uşaklıgil gibi, Lale Tokuş gi- bi Cumhuriyet'in isım hakkını Cumhunyet Vakfı'na bağışlamıştı... Bir de Harbıye'deki dairesinı... Berin Hanım, mücadeleciydi, başı dikti, yaşamı boyunca hiç ödün vermemışti!.. O, Uğur Mumcu, Onat Kırtlar, Ahmet Taner Kışlalı alçakça katledildiklerinde büyük acılar ya- şadı!.. Siyahlar kuşanmış bir gecenin sonundayım!,. Yaşam, sanki yelkenlerle, serenlerle dolu bir düş... hikmet.cetinkaya(5 cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/513 90 98 Cevap ve düzeltme Gazetenizin, 1.11.2001 tarihve 27784 sayılı nüshasmın 1 ve 5'inci sayfalannda "Ha- vuzdatoplananparalar, Akit,YeniŞafakveKa- nal 7'ye aktanldı - Bele- diyç'de\urgunfonu"baş- lığı altında Kanal 7 tele- \izyonuyla ilgili olarak yayımlanan haber, tü- müyle gerçek dışıdır. Ha- berin hiçbirmaddi ve so- mut gerçekliği bulunma- maktadır. Hukuki kanıtlann ve dayanaklarının neler ol- duğu belli olmayan soyut ve "bayaöamış" isnaüa- n, 2.5 sene sonra dogru- luğunu kanıtlayan belge ve diğerdelillere sahip ol- madan yayımlamanın haber verme hakkryla il- gisi yoktur. Sizlerin de açıkça bildiği gibi, bu konuda herhangi bir suç- lama ve iddia söz konu- su olmadığı gibi, C. sav- cılıklannca ve idari ma- kamlarca yürütülen bir soruşturma bulunma- maktadır. Bu gerçek, ha- bennizde özenle gizlen- miştir. Buna rağmen u Kanal T ile ilgili gerçek dışı ha- berin abartüı başhklarla manşete taşınması ve bu şekilde kamuoyunu olumsuz yönde etkileye- cek bir duruma dönüştü- rülmesi. hakkın kötüye kullanılmasmın açık gös- tergesidir. Kanal 7 tele- ^^zyonu, bu şekilde yol- suzluklann içinde, suç- lu ve şaibeli bir televiz- yon olarak kamuoyuna sunulmuştur. Haberiniz, kişiliğin, toplumsal ve ticari itibann zedelen- mesine ve küçük düşü- rülmesine yöneliktir. Saygılanmızla Yeni Dünya Öyetişim AŞ (Kanal 7) vekili Av. OsmanErgin
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle