Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 KASIM 2001 SALI
+
CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Yılmaz: Yaraları
sarıyoruz
• SAKARYA
(Cumhurivet Biirosu) -
Sakarya Üniversitesi
Coca-Cola Meslek
Yüksekokulu,
Başbakan Yardımcısı ve
ANAP Genel Başkanı
Mesut Yılmaz
tarafından törenle
hizmete açıldı. Yılmaz
törende yaptığı
konuşmada "Deprem
bölgesinin yaşayan
insanJaruı yaralannı
sarmaya devam
ediyoruz. Deprem
bölgesinde yeniden
yapılanmasında
devletin gösterdiğı
çalışmalara özel sektör
de büyük destek verdi.
Bu okul da bunun bir
örneği" dedi.
Toros-2001
başladı
• LEFKOŞA(AA)-
Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin planlı
tatbikatlanndan "Toros-
200 r dün KKTC'de
başladı. Tatbikatın fiıli
bölümü, erken saatlerde
verilen alamıın
ardından birliklerin
tatbikat bölgelerine
intıkali ve arazi
tatbikatıyla başladı.
Kıbns Türk Banş
Kuvvetleri Komutanlığı
tarafuıdan sevk ve idare
edılen tatbikat, KKTC
topraklan, karasulan ve
hava sahasında icra
ediliyor. Tatbikatın bazı
bölümlerıni bugünden
itibaren Ege Ordu
Komutanı Orgeneral
Hurşit Tolon da
izleyecek.
Milletvekili
maaşları
• ANKARA
(Cumhurivet Bürosu) -
Anayasanın milletvekili
özlülc haklanna ilişkin
86. maddesinı
değiştiren teklifin ilk
tur görüşmelerinin
bugün yapılması
planlanıyor.
Görüşmeler, SP
tarafından özelleştirme
uygulamalan
konusunda hükümet
hakkında verilen
gensorunun gündeme
alınıp alınmamasına
ilişkin görüşmelerin
tamamlanmasından
sonra yapılacak.
AKP'den MEB'ye
eleştiri
• ANKARA (AA)-
AKP Genel Başkan
Yardımcısı Akif Gülle,
eğitime katkı payı ve
bağışlardan milli
eğitime 1 katrilyon
liranın üzerinde kaynak
sağlandığını ifade
ederek "Ancak bugün
bakanlık geçmişe göre
hiçbir problemini
azaltmamış, adeta
sıkıntılar yumağı haline
gelmiştir" dedi.
SES'ten
protesto eylemi
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Sağlık ve Sosyal
Hizmet Emekçileri
Sendikası Ankara Şube
üyesi bır grup,
Afganistan'a yönelik
askeri harekâtı ve
Türkiye'nin
Afganistan'a asker
gönderme karannı
protesto etti.Öğle
saatlerinde, Behice
Eren Gençlik ve
Danışma Merkezi
önündeki Strazburg
Caddesi'nde toplanan
SES üyeleri "Savaşa
değil. sağlığa bütçe"
istediler.
Inönü, hakkındaki suçlamalann asıl hedefinin parti kurma çalışmalan olduğunu ima etti:
Halkgereğbi yaparANKARA (CumhurivetBü-
rosu) - Prof. ErdaJ İnönü. ba-
sında bir sûredır kendısiyle il-
gili olarak yer alan suçlamala-
n, "basit konulan saptırarak
yanhş izlenimler yaratma ça-
bası" olarak değerlendırdi.
Erdal Inönü, bir süredir ba-
zı basın organlannda kayınbi-
raderi Selim Sohtorikin borç-
lanna kefil olması ve İnönü
Vakfi konulannda yer alan ha-
berlerle ilgili bir yazılı açıkla-
ma yaptı. îstanbul'da oturduğu
yalıyı ODTÜ'den Bogaziçi
Cniversitesi'negeçtiği dönem-
de, Ankara'daki evinın ve Istan-
bul'daki iki kooperatif daire-
sinin satışından elde ettiği pa-
rayla aldığını anlatan tnönü,
u
nasıl ofca eşinden önce ötece-
• Bazı basın organlannın gerçeği çarpıtarak yayın yaptığını
söyleyen înönü, bunun ülkede çürümüş bazı şeyler
olduğunun göstergesi olduğunu vurguladı. Inönü, "O zaman
da o ülkenin insanlan durumu düzeltmek için her çareye
başvurarak gereğini yaparlar. Hatta 70 yaşını geçmiş
insanlara parti kurdurup hiçbir şeyden çekinmeden
arkalarmdan giderler" dedi.
ğmi tahnıinettiğiiçm" yalıyı eşi-
nin üzerine kaydettirdiğini söy-
ledi. İnönü, yalının kendilerin-
den sonra da işe yarar biçim-
de kullanılabilmesi için bir va-
kıf kurduklannı bildirdi.
Vakfin gelirinin Bebek'te bir
dairenin kirasından ibaret oldu-
ğunu vurgulayan tnönü, bilan-
çonun her yıl sonunda Vakıf-
lar Müdürlüğü'ne gösterildi-
ğini bildirdi. Inönü, "Şimdiye
kadaryahnın bakımı 3e üç top-
lanögiderierinikarşılamışolan
kira gelirinin hiç kunsenin ce-
bindekaytofanasınaolanakyok-
tur, tümü vakıf için kullanıl-
maktachr" dedi. Vakıf sene-
dınden doğan bir hakla yalıda
oturduklannı kaydeden İnönü,
kayınbiraderinin şirketinin
borçlannı zamanında ödeye-
memesı nedeniyle kardeşine
kefil olan eşinin borçlu durum-
da kaldığını anlattı. Bunun üze-
rine haciz amacıyla eve gelen
icramemurunun eşyalannvak-
fa ait olduğunu öğrenince işlem
yapamadığuıı belirtti. Söz ko-
nusu şirketteki payınuı yüksel-
tilmesine ilişkin suçlamalan
anlayamadığını belirten Inö-
nü, "Zor duruma dfişmüş şir-
ketteki hisselerin artünlmas)-
na raa ohnak, herhaJde Idşisel
çıkarpeşindekoşmakdeğfl,ter-
sine şirketin borçlannı ödeve-
cekzamanı kazanmasıiçin risk
almak anlamına geHr. Tıpkı de-
mokrasimmn hak etmediği du-
rumlardan kurtulmasıiçin uğ-
raşan insanlara yardun eüne-
yi kabul etnıek gibr dedi.
İnönü, bır ülkenin önde gelen
gazetelerinın basit gerçekleri
bu kadar saptırarak kamuoyun-
da sürekli yanlış ızlenımler ya-
ratmaya çalışmalannın. o ülke-
de çürümüş bir şeyler bulundu-
ğunu gösterdiğine dikkat çeker-
ken "O zaman da o ülkenin in-
sanlan durumu düzehmekiçin
her çareye başvurarak gereğini
yapariar. Hatta 70yaşmı geçmiş
insanlaraparti kurdurup hiçbir
şeyden çekinmeden arkalarm-
dan giderler'' dedi.
Emekçiler yine yollarda DtSKüeKESK'in birtiktedüzenlediği "tşsizliğe, Yoksulluğa, Yolsuzhığa ve Savaşa Kar-
şı Küresel Eşitlik. Adalet ve Banş İçin Ankara Yürüyüşü" dün Edirne ve Denizli'den
başladL Yürüyüşün Edirne kolunda önce DİSK Genel Başkanı Siileyman Çelebi ve
KESK Genel Başkanı Sami Evren, Setimiye Parkı'nda basın açıklaması yaptı. Çelebi, "Bir yrida 1.5 milyon işçi işten abldı. 2002 yıb bütçesinde kazanılnuş hak-
lar yok edihneye çahşıhyor" dedL Sami Evren de adaletsizliğe, talana "yeter" deme zamam gektiğini söyledi. Çevik Kuvvet ekiplerinin oluşturduğu zincir içinde
gerçekleştirilen yürüyüş sırasında eytemciler halka da bildiri dağrttdar. EyiemcOer, yürüyüşlerine daha sonra Kırklareli'nin Babaeski ve Lüleburgaz, Tekirdağ'ın
da Çoriu ilçesinde devam ettfler. Denizii'den de 35 kişitik bir grup Ankara yürüyüşüne DeKkh'çınar Meydanı'nda toplanarak başladı. Grup, İstasyon Kavşağı'na
kadar yürümek isteyince Denizü Emniyet Müdürii Mümtaz Karadunıan kalabahğı uyararak haklannda Toplanü ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhale-
fet etmekten yasal işlem yapüacağını bildirdi Daha sonra otobüse büıen eylemcilere, bu kez de otobüsün servis plakası taşıdığı gerekçesiyle şehüierarası trafiğe
çıkma izni verilmedL Sendikacılar, daha sonra başka bir otobüsle yola çıkülar.
İşçilere çiftçiden traktörlü destek
MİYASE tLKNUR
EDİRNE - Türkiye'de sınıf bilinci-
nin uyandığı yıllarda bir ünlü Türk
büyüğü, "Yürümekleyollaraşınmaz''
demişti. Bu sözün üzerinden çeyrek asır
zaman geçti. Geçen süre içinde üze-
rinde yürünen yollar dışında aşınma-
dık şey kalmadı.
Türkiye ekonomisi, temel hak ve
özgürlükler, ahlaki değerler, siyaset
ve siyasetçinin itiban, sınıf bilinci ve
her şeyden önemlisi çalışanlann refah
düzeyi. bu aşınmadan fazlasıyla nasi-
bini aldı. tşte yine işçiler, 3 yıl aradan
sonra yollara döküldü. DlSK ve
KESK'in düzenlediği. Emek Platfor-
mu'nun da destek verdiği "Yolsuzlu-
ğa, yoksulluğa ve Savaşa Hayır" yürü-
yüşü. dün ülkenin beş ayn bölgesin-
den başladı. Beş gün sürmesi planla-
• İşçiler üç yıl aradan sonra yine yollara döküldü. Beş gün
sürmesi planlanan yürüyüş 9 Kasım'da Ankara'da yapılacak
mitingle noktalanacak. Yürüyüşün amacı hakkında bilgi veren
DlSK Genel Başkanı Çelebi, "Sorunlanmıza kulak tıkayanlar, bizi
mücadeleye davet ettiler. Biz de mücadeleden kaçmıyoruz" dedi.
nan yürüyüş, 9 Kasım'da Ankara'da ya-
pılacak büyük mitingle noktalanacak.
Yürüyüşün amacını anlatmak için
haftalardır Türkiye'yi bir uçtan bir
uca dolaşan DlSK Genel Başkanı Sü-
leynıan Çelebi, önceki gün Ankara'da
katıldığı televjzyon programından çı-
kıp hiç uyumadan Edirne'ye geldi.
Edirne'den başlayan yürüyüşe DİSK
Genel Başkanı Süleyman Çelebi,
KESK Genel Başkanı Sami Evren,
Memur-Sen Genel Başkanı Fatih Uğur-
hı ve Türk-îş Istanbul Bölge Başkam
Faruk Büyükkucak da katıldılar.
Sabah saat 09.00'dan itibaren Edir-
ne Belediyesi karşısındaki parkta top-
lanan işçileri, Robocop'lupolislerkar-
şıladılar. Bu su-ada Edirne Belediye-
sı'nden çıkan Tum-Belsen üyeleri de
davul-zurna eşliğinde korteje katıldı-
lar. Saat 10.30 sulannda CHP Genel
Merkezi'nin tahsis ettiği otobüsün
üzerinden DlSK, KESK ve Memur-
Sen genel başkanlan yürüyüşün ama-
cı hakkında bilgi verdiler. DlSK Ge-
nel Başkanı Çelebi. "Soruıüanmıza ku-
lak ökayanlar, bizi mücadeleye davet
ettiler. Biz de mücadeleden kaçmıyo-
ruz. Yolunuz ve yolumuz açık olsun"
dedikten sonra yürüyüşe geçildi.
Yürüyen emekçilere, uygulanan ta-
nm politikası yüzünden zor günler ge-
çiren Trakyalı çiftçiler de traktörle-
riyle eşlik ettiler.
Emekçiler Edirne çıkışındaki Oiin
Yağ Fabrikası önüne kadar yaklaşık 5
kilometrelik yolu yürüdükten sonra
Babaeski sınınna kadar otobüslere
bındiler. Kortejı, Babaeski suıınnda,
Babaeski Belediye Başkanı Haluk
Tezsezer ile CHPve ÖDP'lı bir grup
partili karşıladı. Babaeski'den tekrar
vürüyüşe geçen emekçiler, Lülebur-
gaz'a geldiler. Buradaki katılımcılar-
la birlikte bır süre yürüdükten sonra
otobüslerle Çorlu'ya gelen emekçiler
geceyi Çorlu'da geçirdiler. Emekçi-
ler, bu sabah İstanbul' a doğru yola çı-
kacaklar.
IRMIKIAYDIN ENGİN aengin@doruk.net.tr
Öteki gazetelerdeki arkadaş-
ların, meslektaşların yazıp çiz-
diklenne bu köşede değinmek
âdetim değil.
O yüzden "Filanca gazeteci,
filanca gün, şunu yazdı. Şuna
zalim bir cevap yetiştirsene"
diyen okurun kışkırtmalanna da
kulak asmadım; içimden gelen
"Ulan bu kadan da olmaz artık"
itirazlarını da dızginledim. Ara-
da bir "kaçak" olduysa bilin ki
frenlerim patlamıştır.
Üstelik bugün nıyetım arka-
daşlara, meslektaşlara sataş-
mak değil, Hasan (Pulur) ağa-
beyimle şakalaşmak, laf yetiş-
tirmekten ibaret.
• • •
Yani sözüm Hasan (Pulur)
ağabeyimedir.
Önceki gün, Mılliyet'teki kö-
şesıne bır soruyla başlamış:
Aydın Kime Denir?
Acep Hasan ağabeyim "ha-
kirin adını ne sebeple zikret-
miş" deyip açıp baktım. Baş-
lığı görünce, altını okumadan,
telefonedıp "Abi bı/miyormuş
gibi soruyorsun. Aydın, adım-
la. sanımla bana denir. Üste-
lik geçenlerde yayımlanan ve
terorizme, savaşa karşı çıkan
Bendeniz, Münevver Engin!
'Aydınlar Bildirgesi'nde de nal
gibi imzam var" diyecektim.
Tuttum içini okudum. Telefon
etmekten vazgeçtim.
Baksanıza Hasan ağabeyi-
min, Zeki Sofuoğlu'nun bir
konferansından aktaran Şev-
ket Süreyya Aydemir'den ak-
tardığı. benım zorunlu olarak kı-
saltarak aktaracağım. yedi
maddelik aydın tanımına:
"Aydın; evvela, birfikir, amaç
(ülkü) ve karaktersahibiolacak-
tır. Amaçya da ülkü birinanış-
tır. Bu inanışa ise ihanet ede-
mez..... Aydın kandırmaz, inan-
dırır, Kafasında dokunulmaz
tabularınyeriyoktur..... Aydın
cesurdur, medenı cesaretsa-
hibidir. Aydın gerçek bildi-
ği şeyikendine saklamaz, onu
yaymayı da vazife bilir. Ay-
dın toplumun haynnı ve çıkar-
larını kendi hayrının ve çıkar-
larının üstünde tutar. Ay-
dın bağlandığı ilkelere uygun
biryaşam sürdüren dürüst ve
feragatlı bir insandır. Onun ya-
şamı ile prensipleh arasında
çelişki yoktur. "
İlk altı maddenin özeti bu.
İlk altı maddede kalsaydı bel-
ki kurtanrd/m. Marksizm ülkü-
süne bağlandığımı ve asla iha-
net etmediğimi; kafamda hiç-
bir tabu bulunmadığını, cesa-
ret sınavlannda en azında sı-
nıfta kalmadiğımı ve bedelini
epey ve sık sık hapishane zi-
yaretleri ile ödedığimi, görüş-
lerimi yaymayı ödev bildiğimı
ve bu yüzden sık sık başımın
belaya gırdiğini; bunca yıl bu
haltlan yediğim halde kendime
hiçbir çıkar sağlamadığımı; ya-
şamım ile bağlandığım prensip-
ler arasında uçurum olmadıgı-
nı söyler, tanıklarından biri ola-
rak da bizzat Hasan ağabeyi-
mi gösterirdim.
Göl gör ki bir de yedincı mad-
de var. Aynen aktarıyorum:
"Nihayet aydın mazbut in-
sandır. Metotlu ve muntazam
çalışır. Ihmal, dağınıklık, ava-
relik aydın insana yakışmaz.
Aydın, bu tür zaaflardan ken-
di ni kurtaran insandır....."
Işte bu madde bütün iddiala-
rımı sılip götürdü. O yüzden
kendimi artık "aydın" olarak
tanımlamıyorum. Adımı değiş-
tirmeyi filan bile düşünüyorum.
Hasan ağabeye başvurup akıl
mı istesem; söz gelimi bun-
dan böyle Münevver Engin
mi olsam ne?
•••
Cumhuriyet, en kıdemli
"Cumhuriyetçiler'den bırini yi-
tirdi. Berin Nadi öldü.
Gazetedekı kıdemli arkadaş-
larımın onunla bir dizi anısı var.
Onlann kederi dahaderin. Ben
Cumhuriyet'in kıdemsizlerin-
den sayılınm. Bu ailede topu to-
pu sekiz yıllığım. Ama yine de
"terörist arkadaşım "la ilgili iki
satırlık bir anma yazısına hak-
kım olsa gerek.
"7erörisfarf(aa'aş/m" deyimi
benim değil, onun. Dört ya da
beş kez DGM yargıcının kar-
şısına birlikte çıktık. O Cumhu-
riyet'in imtiyaz sahibesı, ben de
-yine onun deyimiyle- "Tırmık-
çısı" olarak. Eh, DGM dediğin
teröristleri yargılamak için ku-
rulmadı mı!..
Tansu Çiller'le Erbakan
Molla'nın REFAHYOL koalis-
yon hükümeti döneminde
DGM yargıcı sordu:
- Hükümetin manevi şahsiye-
tini tahkir ve tezyif ettiğiniz id-
dia ediliyor. Ne diyorsunuz?
Gözlerini kırpıştırarak, hınzır-
ca bir gülümseme ile sordu:
- Hangihükümetin reis bey?
Bugünkü hükümetin mi?
Yargıç duraladı. sonra yanıt-
ladı:
- Evet. Bu hükümetin mane-
vı şahsıyetinı...
Terörist arkadaşım hınzırca
gülumsemesıni sürdürdü:
- Anlıyorum... Maddi şahsı-
yetine bir şey yapamıyonjz da...
DGM yargıçları kahkahalan-
nı saklamak için sıraların altına
eğildiler.
Duruşmalarda âdet üzere ya-
şı sorulduğunda yanrtlamaz, sa-
rı basın kartını çıkanp elime tu-
tuşturur ve tembih ederdi:
- Bunu hâkime ver. Ama ken-
din bakmadan ver. O da bak-
madan zabıt kâtibine versın...
Yaşını bugün öğrenebildim.
91 'miş.
O yaşta o kafa açıklığında ve
duruluğunda olmak, öylesine
hınzırca iğneleyebılmek isterim.
POLİTtKA GÜIVLUGU
HİKMET ÇETİNKAYA
Berin Nadi...
Yaşam yelkenlerie, serenlerle dolu bir düş mü-
dür?
Gece yarısı Berin Nadi'nin tedavi gördüğü Ame-
rikan Hastanesi'ne giderken bu soruya yanıt anyor-
dum...
Havasoğuk!..
Yağmur yağıyor!..
Cumhuriyet gazetesinin santralından Melda,
"Berin Hanım vefat etti" haberini verince, giyinip
sokağa çıkmıştım...
Bir süre gökyüzüne baktım...
Uçtan uça bir özlem içimi tutuşturdu...
Yıllarönceyegittim...
Bir bahar akşamındaydım sanki...
Izmır'de Kordonboyu'nda Nadir Nadi, ikinci ka-
dehini bitırmiş, üçüncüsü için şişeye uzanmıştı...
Işte o zaman Berin Hanım'ın sesi yükselmişti:
"Nadir ne yapıyorsun ? "
İlk karşılaştığımız yıl 1969 Ağustosu'ydu. Berin
Hanım ve Nadir Bey, Izmir'e gelmışler, Büyük Efes
Oteli'ne yerleşmişlerdi. Otel lobisinde onlan bekle-
dım. Az sonra asansörden indiler. Kendimi tanıttım...
Henüz Cumhuriyet'e girelı üç yıl olmuştu. Ikisi de
beni görünce şaşırdı:
"O röportajlan yapan sen misin?"
Biraz utangaç "evet" diyebildim. Oturup yemek
yedik. Biriikte rakı içtik...
Yüreğimde bir hüzün uçurtması var!..
Amerikan Hastanesi'nin altıncı katına çıkıyorum,
bizim Turtıan Durgun'la birlikte...
Korıdorda bir sessizlik egemen...
Karşıma çıkan hastabakıcı, "Berin Hanım'ı aşa-
ğıya indirdik" diyor...
Sesimi çıkarmıyorum...
Uzun bir gecede anılar denizinde dolaşıyo-
rum...
Kendi kendime soruyorum:
"ölüm yaşamın öteki adı mıdır?"
Koridorda yürürken sanki zamanın akvaryumu
içindeki ağaçları sayıyor, o eski tanıdık yüzlerin
gecenin sessızliğine düşen gölgeleriyle avunuyo-
rum!..
• • •
Hava soğuk!..
Yağmur daha da hızlandı...
Hastaneden çıkıyorum...
En son ne zaman gitmıştim Yeniköy'e?..
Galiba bir yıl önceydi!..
llhan Selçuk onu hiç yalnız bırakmazdı... Bir de
Şükran Soner...
Nadir Bey'i yitırdikten sonra içine kapanmıştı
Berin Hanım...
Her yıl Nadir Bey'in ölüm yıldönümünde elinde
çiçeklerle mezan başına gelir, çok sevdiği eşiyle
konuşurdu...
0 özlem yuklüydü!..
Gözlerini kapar öylece kalırdı!..
Berin Hanım'ın hüzünlü yalnızlık düşlerini kıska-
nırdım!..
İçinde gizli bir yerattı özlemi vardı, gözlerinden
okur kımseye söylemezdim...
Bilirdim Nadir Bey'i çok sever ve çok kıskanır-
dı...
1988 yılında Nadir Bey'le Büyük Efes Oteli'nde
genç kızlaria sohbet ederken yanımıza gelmişti...
Çok kızmıştı bana!..
Çünkü Nadir Bey'in elinde viski kadehi vardı.
Berin Hanım önce beni, sonra Nadir Bey'i bir gü-
zel haşlamıştt...
1998 yılıydı ve Harbıye'deki evinde bir akşam soh-
betinde llhan Selçuk'a beni şikâyet ediyordu:
"Bu Hikmet varya bu Hikmet, Nadir'i bile baş-
tan çıkartmıştı!"
Amerikan Hastanesi'nin bahçesindeyim!..
Yağmur dindi!..
Ben yüreklı bir Atatürkçü, Cumhuriyetçi Berin
Nadi'yi yitirmenin acısı içindeyim!..
Sokaklar, caddeler bomboştu...
Dalgalı bir deniz gibi sarsılıyordum!..
• • •
Berin Hanım'ın çocuğu gibiydi Cumhuriyet ga-
zetesi...
Öyle hanları, apartmanlan, köşkleri, yalılan, ban-
kalan, holdingleri yoktu!..
Ama o tıpkı Leyla Uşaklıgil gibi, Lale Tokuş gi-
bi Cumhuriyet'in isım hakkını Cumhunyet Vakfı'na
bağışlamıştı...
Bir de Harbıye'deki dairesinı...
Berin Hanım, mücadeleciydi, başı dikti, yaşamı
boyunca hiç ödün vermemışti!..
O, Uğur Mumcu, Onat Kırtlar, Ahmet Taner
Kışlalı alçakça katledildiklerinde büyük acılar ya-
şadı!..
Siyahlar kuşanmış bir gecenin sonundayım!,.
Yaşam, sanki yelkenlerle, serenlerle dolu bir
düş...
hikmet.cetinkaya(5 cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/513 90 98
Cevap ve düzeltme
Gazetenizin,
1.11.2001 tarihve 27784
sayılı nüshasmın 1 ve
5'inci sayfalannda "Ha-
vuzdatoplananparalar,
Akit,YeniŞafakveKa-
nal 7'ye aktanldı - Bele-
diyç'de\urgunfonu"baş-
lığı altında Kanal 7 tele-
\izyonuyla ilgili olarak
yayımlanan haber, tü-
müyle gerçek dışıdır. Ha-
berin hiçbirmaddi ve so-
mut gerçekliği bulunma-
maktadır.
Hukuki kanıtlann ve
dayanaklarının neler ol-
duğu belli olmayan soyut
ve "bayaöamış" isnaüa-
n, 2.5 sene sonra dogru-
luğunu kanıtlayan belge
ve diğerdelillere sahip ol-
madan yayımlamanın
haber verme hakkryla il-
gisi yoktur. Sizlerin de
açıkça bildiği gibi, bu
konuda herhangi bir suç-
lama ve iddia söz konu-
su olmadığı gibi, C. sav-
cılıklannca ve idari ma-
kamlarca yürütülen bir
soruşturma bulunma-
maktadır. Bu gerçek, ha-
bennizde özenle gizlen-
miştir.
Buna rağmen u
Kanal
T ile ilgili gerçek dışı ha-
berin abartüı başhklarla
manşete taşınması ve bu
şekilde kamuoyunu
olumsuz yönde etkileye-
cek bir duruma dönüştü-
rülmesi. hakkın kötüye
kullanılmasmın açık gös-
tergesidir. Kanal 7 tele-
^^zyonu, bu şekilde yol-
suzluklann içinde, suç-
lu ve şaibeli bir televiz-
yon olarak kamuoyuna
sunulmuştur. Haberiniz,
kişiliğin, toplumsal ve
ticari itibann zedelen-
mesine ve küçük düşü-
rülmesine yöneliktir.
Saygılanmızla
Yeni Dünya Öyetişim
AŞ (Kanal 7) vekili Av.
OsmanErgin