23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 KASIM 2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DÎZÎ GÜNÜN ADAMI TURHAN SELÇUK CEVA? V£fZ.- . / Q01hl\AZ MÖİ / H U Z PW5MMM:L- KARAK ICARAKTERSİZLİK OLAN GÖZLÜKLÜ SAMİ'NÎN HARİKUlADE KTVIRTMALARI EIS1M ÎEKMİLİ BİRDEN Aydmlanma devriminin temel taşlanndan olan Medeni Kanun yeniden düzenlendi Kadınlann75yıllıkdüşüf ğ 7iirk Aydmlanma Devrimi'nin temel taşı sayılan / Medeni Kanun. 75. yılında yeniden düzenlendi. J. Degiştirilmesi yönünde çalışmalanna 1994 yılında SeyfiOktay'ın Adalet Bakanlığı sırasında başlanan kanun lasansı. bu süre içinde tam 8 bakan eskitti. Uzun süren tartışmalardan sonra TBMM genel kurulunda Aile. Çocuk ve Miras Hukuku bölümlerinde ciddi değişikliklerin yapıldığı Medeni Kanun'un diğer maddeleri de yeniden yazıldı. Cumhuriyetin devrimci kadrolan tarafından hazırlanan ve 17 Şubat 1926 yılında kabul edilen Türk Medeni Kanunu, asırlar boyu şeriat kanunlanyla yönetılen bır toplumda yaşama geçirildi. Gerek 1868"de Ali Paşanın Fransız Medeni Kanunu"nun aynen kabulü içın Abdülaziz'e teklifte bulunduğu dönemde, gerekse Mustafa Kemal tarafından 1923'te Adalet Bakanı Seyit Bey başkanlığında oluşturulan Aile Hukuku Komisyonu'nun hazırhklan sırasında yapılmak istenen reformlar. gelenekler ve dinsel kurallann dar sınırlan içıne hapsedilmek istendı. Reform hareketlerl ve muhalefet Ali Paşa. 1878'de tutucu çevrelerin \e bu çevreienn teınsılcısi Cevdet Paşa'nın muhalefetini aşamadı ve Osmanlı Yurttaşlar Yasası yada eski deyimle Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye, şeriata dayalı. fakat modern gereklere uydurulmuş bir Osmanlı yasası olarak kaleme alındı. Cevdet Paşa'nın başkanlığında tutucu bir komisyon tarafından bir ıkı maddede yapılmak istenen basıt reform hareketleri bile Şeyhülislam Hasan Fehminin başını çektıği ciddı bir muhalefete yol açtı. Bu muhalefet. ardı arkası kesilmeyen mane\Talarla Abdfilhamit'in bu özel komisyonu dağıtmasmı sağladı. K.omisyon o ana kadar özel hukukun yalnızca borçlara ve sözleşmelere ilişkin bölümünü kaleme almış olduğundan. aile ve mıras hukukunun düzenlenmesi böylece önlenmiş oldu. Çağdaşlaşma hareketinin hukuk alanında yapılacak de%Tvmlerle başanya ulaşacağına jıanan Mustafa Kemal. tarihin tekerrürüne izin vermedi. Hilafetın kaldınlmasından sonra Adalet Bakanı Seyit Bey bir konuşmasında "Kanunlar, halkın milli geknekleriyle uyuşmak zorundadır. Hukuk, halk geteneklerinin üriinüdür; ancak bunlann değişmesiyle hukukta değişiklikkr olabffir" diyerek olaya Ziya Gökalp'ın *Hars" penceresinden baktığını ortaya kcşmuş oldu. Bu sakat yaklaşımla hazırlanan tasan. TBMM'deki çağdaşlaşma yanlısı parlamenterler tarafından kabul edılmedi. çağdas vurttaslık vasası Bûvük Söylev'ınde -Vaktinden evvel cahil ve •njrtecikrin. bütün milleti zehirlemeyefirsatbulmalannı uygun bulmadım. Çünkü, bu sorunlann uygun zamanda çözümleneceğinden ve milletin sonuç olarak memnun olacağından kesinlikle emindim" diyen Mustafa Kemal, çijdaş bır yurttaşhk yasasını yaşama geçirmek için en uyaın zamanı bekledi. Hilafetin kaldınlmasından sonra yen seçimle Adalet Bakanlığı'na getirilen Mahmut Esat Bodvurt eskı çahşmalan tümüyle ortadan kaldınp yeni hrmedeni kanun hazırlığına girişti. Hukuk öğrenimini liMçre'de alan Mahmut Esat Bozkurt, çağın gereklerine gjıe düzenlenen ve Avrupa'da en yeni kanun olma fcüviyetini taşıyan tsviçre Medeni Kanumfnun aynen kabulünü sağlamakta öncü görevini üstlendi. tsviçre Mcdeıu Kanunu, Türkiye"de kabul edilişınden önce Jaroma'da; Türkiye'de kabul edilişinden sonra da Çin'de nîdenı kanunun temelini oluşturdu. İCTicre Medeni Kanunu jj-.ıçre Medeni Kanunu'ndan uyarlanan Türk Medeni Saıunu 17 Şubat 1926'daTBMM"de kabul edildi. YıyaziBerkes'e göre. Türk Medeni Kanunu"nun kabul idmesiyle din adamlan yalnız medeni kanunu ı^gulama yetkisini değil, adaleti uygulama tekelini de ynrdiler. Dinlere göre ayn medeni haklar uygulanması pn karma bir hukuk ve adalet sistemi de kesin olarak Makıldı. 8 Nisan 1924 te çıkan bir kanunla Şenat Vahkemeleri de kaldınldı. Müslüman olmayan din canaatlerinin kendi dinlerinin kanunlanna bağlı olma h&kını tanıyan Lozan Antlaşması'nın 42. maddesi de bcylece hükümsüz kaldı. Bu cemaatler de Türk Medeni Kınunu'nun kendilerine de uygulanmasını kabul ettiler. Kınuna karşı olanlann başlıca dayanağı olan 'kanunun hraDamla yaşamda yürüyen kurallar arası boşluk, btta baa yerlerde çaüşma' olayı yaşanmadığı gibi glenekçi olduğu öne sürülen Türk toplumunda gördüğü ^ıel kabul nedeniyledir ki. karşıde\Tİm sürecinde büe ınıhafazakâr yöneticiler bu konuda geri adım atma crsaretini gösteremediler. Yarıti: Değişlklik için 75 yıl beklendl MEDENİ KANUNUN DÜNÜ BUGÜNÜ MİYASE ILKNUR BAŞLARKEN: Türkdevriminin temel taşı MedeniKanun da çağın ge- rektirdiği değişiklikleriyapmak için 75yıl beklendi. Aydmlanma De\- rimi 'nin en önemli hukuk reformu sayılan Medeni Kanun, yıllarca şe- riatla yönetilmiş bir toplumda yaşama geçirildi ve karşıdevrim süre- cinde bile geri adım atılamadı. Bu da Türk halkımn Medeni Kanun'« sahiplenmesinden kaynaklanıyor. Yürürlüğegirdiği tarihten itibaren ge- rek insan haklan gerekse kadın haklan temelinde yaşanan gelişmeler nedeniyle üzehnde değişiklikyapılamayan Medeni Kanun, cumhuriyet tarihinin en muhafazakâr meclisi tarafından değiştirildi. Türban için sokağa dökülen antilaik cephe bile bu konuda tavır gösteremedi. Avrupa'da medeni kanunA nglosakson örf ve âdet /\ hukukunda evlı kadının, ÂJL. mülkıyet, çocuklann velayeti ve kendi kazancını kullanma ve konut seçiminde hiçbir hakkı yoktu. Napolyon Yurttaşlar Yasası aracıhğıyla Roma hukukundan bozma hukuk sistemleri de, kadının hukuksal statüsünü aşağı olarak yasalaşürmaktaydı. Mülkiyet hakkı ve velayet yetkisi, hemen tümüyle erkeğin yararlandığı ve kullandığı ayncalıklardı. Evli bir kadın, eşinin izni olmaksızın adalete bile başvuramaz, iş kuramaz, bir sözleşmeye taraf olamazdı. Napolyon Yurttaşlar Yasası'nda kadın; ergin olmayan çocuklar, deliler ve kısıthlarla aym konumda ele alınıyor, tam 'yeteneksiz' sayılıyordu. Batı"da kadının aşağı konumda olmasına kilisenin yanı sıra bazı felsefeciler de katkıda bulunmuşlardır. Rousseau bunlardan biridir. Rousseau'ya göre bağımlılık kadınlar için doğal bir durumdur. Siyasal haklar Ancak aydınlanma çağında, evlilikte ve aşkta hak eşitliği. kadının eğitimi xe siyasal hakJan tartışmaya açılmıştır. Batı"da kadınlar daha Fransız De\rimi döneminde statülerinde bir değişiklik istemeye başladılar. Her yanda kadın hareketlerinin temel istemlennden biri olarak oy hakkı isteniyordu. Bu yüzyılın başında kadınlaı yalnızca Yeni Zelanda, Avustralya'run iki, Amerika'nın dört eyaletinde oy hakkı elde etmişti. Feministler içinde en tutkulu olanlar, kadınlann özgürce üniversiteye ekonomik alanda yaşadığı hızh gelişim, daha 19. yüzyılın ikinci yansından itibaren kadırun durumunda önemli değişildikler meydana getirdi. Sanayinin büyüyen gereksınımleri, ticaretin ve hizmetlerin gelişmesi, kadını artık yaşamını kendisi kazanabilen bir kişi konumuna getirdi. Batı'da ilk medeni kanun (code civil) Fransa'da 1789 Devrimi'nden sonra çıkanldı. Fransa'dan • 19. yüzyılın sonundan itibaren kadınlann duramunda önemli değişiklikler oldu. Batı'da ilk medeni kanun Fransa'da 1789 Devrimi'nden sonra çıkanldı. Fransa'dan bütün Avrupa'ya yayıldı. girebilmeleri ya da oy haklan için harcanan çabanın yanı sıra, evli kadının hukuksal yeteneksizliklerine karşı da, tek başlanna mücadele \eriyorlardı. Kadtnlann mülkiyet, velayet, konut seçimi, manevi kişilik, sözleşme imzalayabilme ya da ticari bir etkinliğe gırebilme olanağı konusundaki hukuksal yeteneksizlikleri, ancak yavaş yavaş ve adım adım ortadan kalktı. Kadın haklanndaki anlamlı değişiklikler ekonomik nitelikte oldu. Batı'nın bütün Avrupa'ya yayıldı. Ancak bu yayılma çok kolay olmadı. Büyük tartışmalar Medeni kanun hazırhğı yapan her ülkede, büyük tartışmalar yaşandı. AvTupa'da Napolyon kodunun (code) açtığı çığır üzerine Alman Medeni Kanunu sorununu ele alan Antfaon Thibaut'nun 1814te ".\lmam« için bir medeni kanun gerekliliği" üzerine yazdığı bir yazı üzerine Friedrich Kari Von Savigny, bir ulusun hukukunun, örneğin, tabii haklar felsefesine dayanarak rasyonel kurallar koymakla ortaya çıkmadığı görüşünü üeri sürmüştü. Ona göre hukulc, kanun yapıcılannın koyacağı yargılann ürünü değildi. Hukuk halk inançlanndan doğar, halk âdetleriyle yerleşir, adalet uygulamalanyla sağlamlaşırdı. Biçimsel görünü? Bir medeni kanun yapılması ancak ulusal benlikte yaşayan uygulamalara uymak koşuluyla onlara sadece biçimsel bir görünüş vermekten başka bir şey olmazdı. Başka bir deyimle Savigny'ye göre hukuk akla göre olması gerekeni değil, olanı \e yaşayanı yansıtır. Genç Türkiye Curnhuriyeti'nin aldığı Is\içre Medeni Kanunu ve Federal Borçlar Kanunu, aslında kaynağını Roma hukukundan almış olmakla bırlikte Alman, Fransız ve diğer çağdaş hukuklardan esinlenerek hazırlandı. 1892'de, Bern Üniversitesi profesörlerinden dönemin büyük hukukçusu Eugene Huber tarafından hazırlanan îsviçre Medeni Kanunu 10 Aralıkl 907'de yürürlüğe girdi. DUZYAZI ORHAN BİRGİT Roma'daki Suçüstü! Klerides ile Lefkoşa'da masaya oturmadan ön- ce, öyle anlaşılıyor ki Denktaş, AB ülkelerinden Ital- ya'da, bır KKTC 'P/ar'ı yapmak ıstedı. Aralarında bakanlar, politikacılar ve sivıl toplum örgütlerinin temsilcilerinin de bulunduğu çeşitli lo- biler ile yüz yüze görüşmek, konferanslar vermek, sorularını yanıtlamak için önceki gün Roma'ya uç- tu. Gelen haberlere bakıhrsa, Güney Kıbns'taki Rum hükümetinin Italya'daki bu geziden adamakıllı te- laşlandığı için Denktaş'a verilen randevulan iptal ettirmeye çalıştığı, hatta çogunu da ıptal ettirdiği anlaşılıyor. Denktaş'ın Roma gezisi için yeşil ışık yakanlar, kendısıne elbette Türkiye'den başka hiçbir devle- tın ne yazık kı tanımadığı KKTC Cumhurbaşkanı muamelesi yapmayacaklardı. Ama, çağrılı ya da en azından randevulu bir gezide sırf Güney Kıbrıs Rum devletinin şımarık kaprislerini tatmin uğruna yapılan bu kabalık neyin nesidir? Rauf Bey, Kuzey Kıbns'taki en hızlı muhaliflerin de vartığını kabul ettiği bir devletin, KKTC'nin cum- hurbaşkanı olsa da, bu kimliğinin doğup büyüdü- ğü adanın dışında, sadece Türkiye'de tanındığını biliyor. Bu yüzden de Birleşmış Milletler Genel Sekreteri'nden ne zaman resmi bir çağn alsa, o çağ- rıda kendısine ve güneydeki muhatabına denk bi- çımde hitap edılmesınde ısrar ediyor. Bu direnişi- ni, BM tutanaklarına da geçirtiyor. En acımasız karşıtları da teslim eder ki bu dire- nişi, uğrunda kan, gözyaşı ve alın teri dökülmüş uzun bir bağımsızlık savaşımının, hatta savaşının kendisınde bıraktığı birikimlerin dürtüsü ile yapı- yor. Içimizdekilerin verdiği cesaret... Denktaş'ın KKTC'deki ve ülkemizdeki karşıtla- rı, onun bu inatçı dırenişinin sadece adanın kuze- yi içın değil, Türkiye ıçın de AB uyeliğının önünde en büyük engel olduğunu söylüyorlar. Bu açıkla- malann en başta Klerides için 4 Aralık toplantısı öncesinde masaya konulacak çok değerli kartlar olduğunu söylemeye gerek bile yok. Klerides, o toplantıda Türk ve Kuzey Kıbrıs ga- zetelerinde yazılanlan, TÜSİAD Başkanı Özilhan'ın Istanbul'daki AB Karma Komisyonu'ndaki konuş- malarını Denktaş'a nakletmeyecek mi? En lyi okurlanndan bırisı olduğu söylenebılecek "Avrupa" isimli Kuzey Kıbrıs gazetesinde "AB'ye evet, TC'nin işgaline veilhakına hayır"sloganının her sayfanın başlığına yerleştirildiğinı ve o sayfa- larda Murat Yetkin, Ismet Berkan, Hadi Uluen- gin, Metin Münir, Izzet Sedes, Hulki Cevizoğ- lu'nun yazılarına yer verıldığinı kaç kez Türk ka- muoyunun sade görüşleri olarak büyüteç altına al- mayacak mı? TUSİAD Başkanı, "Kıbns, stratejik önemi olan bir ada olabilir" diye başlayan açıklamasında 65 milyonun zengin olma hedefinı, bir Kıbrıs'tan do- layı kaybetmemesi gerektiğini vurgutuyor. özil- han'ın bu mantığı, bugün Kıbrıs için, ama onunla dayetinmeyerek yarın yine Yunan "mega idea"s\- nın Ege'nin kıta ve hava sahası için ileri sürecek- len yüzde yüz bilinen koşulları için de geçerli ol- mayacak mı? Aynı mantık, Güneydoğu'da siyasi bir çözümü en kestırme ve tek alternatif olarak gö- ren Halis Komili'nın de önerilerini süslemiyor muy- du? TÜSlAD'ın, bir tür "her şey sadece para için" mantığı bir gün iktidar olsa, milli misak sınırtarı, bu kuruluşun hazırladığı ünlü coğrafya kitabında yer alan haritalan bile aratacak hale gelirdi. Hani eştt haklann sahipliği? Adada iki toplumun eşit haklar ile kuracağı bir federasyonu Yunanistan+Güney Kıbrıs Rum dev- leti ve AB ülkelerinin tek ortak çözümü olarak sa- vunanlar için Rauf Denktaş'ın Italya gezisi üzerin- de Klerides hükümetinin koydurduğu ambargo uyarıcı bir etken olmayacak mı? Kıbrıs Türklerinin resmi temsilcisi olarak gelen ve arkasında en az kırk yıllık bir savaşımın deneyımini de getıren Ra- uf Denktaş'a verdikleri buluşma randevulannı ip- tal eden Italyan bakanlar, politikacılar bu yaptıkla- rının, savundukları Kıbrıs statüsü oluştuğu takdir- de, adada binsi o topraklann imtiyazlı sahipleri, öte- ki ise güçlendirilmiş azınlıklardan oluşan iki toplu- luk oluşacağını ve tabii birinciler izın vermeden ikinci sıradakilerin ağızlannı bile açmaya haklan ol- madığını hâlâ anlamayacaklar mı? Ve elbette onlaria birtikte, hatta onlardan önce bizim safdillerimiz de... Faks:0212-677 07 62 obirgit(2 e-kolay.net Malların eşit paylaşımı Kaduılardan zaman tstanbul Haber Ser- visi- Kadınlar, Medeni Kanun Tasansı'ndaki mallann eşit paylaşımı- nı sağlayan hükümlerin "yeni kanunun yürür- lüğe girdiği tarihten iti- baren" uygulanmasına tepki göstererek, bu hü- kümlerin mevcut evli- likleri "oienınetarihin- denitibaren" kapsama- sını istediler. İstanbul Kadın Kuru- luşlan Birliği (İKKB) Koordinatörü Prof. Dr. Necla Arat ve İKKB Hukuk Komisyonu Baş- kanı Avukat Nazan Mo- roğlu yaptıklan ortak yazılı açıklamada, yü- rürlüktekı mal rejimi- nin eşler arasında hak- sızlığayol açtığınıbelirt- tiler. Evlilik sürecinde edinilen mallann eşit paylaşımının sağlanma- sı amacıyla yasada de- ğişiklik yapıldığı \-ur- tepkisi gulanan açıklamada, "Bu amacın gerçekkş- mesi için eşit paviaşnm sağlayan hükümlerin mevcut evfiUkleri 'evli- lik tarihinden itibaren' kapsamasıgerekir. Me- deni Kanun Tasansı bu şekikte haarianmış ol- masına karşın. Adalet Komisyonu'nda bu ku- ral değiştirümiş\« ne ya- zık ki mevcut evHHlder için eşit paylaşınun ye- ni kanunun yürürlüğü girdiği tarihten itibaren' geceriolacağıkabuledfl- nü^tir" denildi. Bu değişikliğin mil- yonlarca evli kadının mağduriyetinin devamı anlamına geldiği ifade edildiği açıklamada, "eş- lerin sözleşme yaparak evlenme tarihinden iti- baren yeni kanuna tabi ofanakn" hükmünün ise yaşama gerçeğine aykı- n olduğu kayedildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle