14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyetİmthaz Sahibi: Yeni Gü«ı Haber Ajansı Basın ve Yayımcılık A.Ş'yi temsilen Cumhuriyet Vakfi adına İLHANSELÇUK Genel YayınYönetmenı: İbrahim Yıldız 9 Yazıiîjleri Müdürü: Salim Alpaslan • Sorumlu Müdür: Fikret İlkiz • Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara Istıhbarat: Cengiz \ ıldırını # Ekonomı. Özlem Yü- zak 9 Kültür: Egemen Berköz 9 Spor: Abdûlka- dir Yücelman 9 Makaleler: Sami Karaören 9 Düzeltme: Abdullah Yazıcı 9 Bilgi-Belge: Edibe Buğra 9 Yun Haberlerı: Mehmet Faraç 9 A\rupa Temsıleısı: Giirav Öz Yayın Kurulu: tlhan Selçuk (Baş- kan), Emre Kongar (Daruşman), Orhan Erinç, Hikmet Çetin- kaya, Şükran Soner, İbrahim Yıİdız, Orhan Bursalı, Musta- fa Balbav. Hakan Kara. Ankara Temsilcisi: Mustafa Balbav Atatürk Bulvan No. 125. Kat:4. Bakanlıklar-Ankara fel: 4195020 < 7 hat). Faks: 4195027 9 Izmır Temsıleısı: Serdar Kızık. H Zıya Blv. 1352 S. 2 3 Tel: 4411220, Faks: 4419117 9 Adana Terasılcısı: Çetin Yiğenoğlu, Inonü Cd 119 S. No: 1 Kat: 1, Tel 363 12 11, Faks: 363 12 15 Müessese Müdürü: Erol Erkut 9 Koordınatör: Ahmet Korulsan 9 Mu- hasebe Bülent Yener9 İdare. Hüseyin Gürer 9 Satış: Fazilet Kuza REKLAM: P.M. Ltd. Şti. • Genel Mudür Gülbîn Erduran # Koordınalör Reha Işıtman 0 Genel MüdürYrd . Sevda Çoban 9 Fınansman Müdürii: Çetin Erdurtuı Tel: 0212 514 07 53 - 513 84 60-61. Faks: 0212 513 84 63 YavunUyan: Yenı Gün Haber A-ansı Basın \e Ya\mcılık A Ş. Baskı: Sabah > a>mctlık A Ş Türtcocagı Cad. -9 41 Cağaloglü ?4??4 Istanbui PK 246 - Sırkecı 34435 Istanbul Tel ı0 212) 512 05 05 (20 hatı Faks (0 212)513 85 95 28 KASIM 2001 Imsak: 5.26 Güneş: 6.59 Öğle: 11.59 İkındı: 14.23 Akşam: 16.46 Yatsı: 18.12 l Badtrans' virüsüne dikkat • Haber Merkezi - Bilgisayar güvenliği uzmanlan, "Badtraas" adı verilen bir virüsiin ABD ve Avrupa'da binlerce bilgisayan etkilediğini ve hızla yayıldığını açüdadılar. Bilgisayarlan etkilernek için farklı metotlar kullanan virüs, bazı kullanıcılan e- postalannı açmasalar bile etkileyebiliyor. Uzmanlar, bilgisayar kullanıcılannı maillerine gönderilen, "pics", "news", "cards" ve "images" uzantılı dosyalara karşı dikkatli olmaya çağınyor. Sarmısak gpipten koruyor • İSTANBUL (ANKA) - Toplum sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturan kış aylarının kâbusu gripten korunmak için bazı doğal yöntemler bulunuyor. Uzmanlar, gribe karşı bol soğan ve sarmısak yenmesini, kuşburnu, zencefıl gibi bitki çaylan içilmesini öneriyor. Içerdigi 100'ün üzerindeki sülfür bileşiği sayesinde özellikle sarmısak, güçlü bir bağışıklık yardımcısı ve doğal antibiyotik olarak iş görüyor. Aylin Aslım Gramofon'da • Haber Merkezi - Elektronik popun Türkiye'deki öncülerinden Aylin Aslım, bu akşam Cafe Gramofon'da kendi parçalannı ve Jay Jay Johanson, Lamb ve Moloko'dan sevdiği parçalan yorumlayacak. Aslım'a Alp Ersönmez (bas), Serhat Ersöz (keyboard, programming), Mert Önal (davul) ve Ali Kara (gitar) eşlik edecek. Aynntılı bilgi almak isteyenler Beyoğlu Tünel'deki Cafe Gramofon'a (0212)293 07 86'dan ulaşabilir. Lotto'nun yeni kreasyonu • Haber Merkezi - Italyan spor giyim markası Lotto, sonbahar-kış sezonuna iddialı modellerle giriyor. Oldukça geniş tutulan koleksiyon, klasik îtalyan çizgilerinin modern sunumuyla Türk tüketicisiyle buluşturuluyor. Ürünler, tekstil, ayakkabı, aksesuvar ana gruplannda ve futbol, tenis, antrenman, outdoor, koşu, indoor, günlük, performans alt gruplanyla müşterilerin beğenisine sunuluyor. • Kendine olan güveni sarsılan erkeğin öfkesini eşinden ve çocuklanndan çıkarabileceği vurgulandı /şsizlikerkeği şiddeteitiyorİşin sırrı para'da Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Çevik, işsizliğin erkekleri kadınlardan daha fazla etkilediğini belirtti. Işsizlik psikolojisinin kültüre ve geleneklere göre değiştiğini vurgulayan Prof. Dr. Çevik, "tuzu kuru olanla, olmayanın tepkisi bir olmaz" dedi. ANKARA (AA) - Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdülkadir Çevik, işsizli- ğin erkeklerde kadınlara oranla çok daha derin boyutlarda psikolojik rahatsızlıklara yol açtığını söyledi. İşsizliğin, aile içi üişkileri de etkilediğini ifade eden Prof. Dr. Çevik, erkeğin kendine olan güvensizliğini, depres- yon yerine şiddetli öfke patlamalan ile aile içinde, kansına ve çocuğuna şiddet göster- me yoluyla yansıtabileceğini söyledi. Prof. Dr. Çevik, işsizlik sonucunda, kadın- larda ve erkeklerde kültüre ve geleneklere göre farklı tepkilerin ortaya çıkabileceğini kaydetti. Erkeklerin, kendilerini, evlerini geçindir- mekle birincil derece sorumlu olarak gördük- lerini ve bu nedenle çok daha derin boyut- larda psikolojik sorunlar yaşadıklannı belir- ten Çevik, "lşsizük sonucunda Idşinin, çev- resryie ilişkilerinde y aşadığı sorunlann yan- sunasını gözlemek mümkündür. Kişi, kendi- ni 'acz' içinde hisseder, kendisine olan gü- veninde de sarsılma yaşanır" diye konuştu. İşsizliğin, toplumsal çöküntüye yol aça- bilecek, önemli sosyal bir olay olduğunu vurgulayan Çevik, her şeyini kaybetmiş her- hangi bir geliri olmayan kişilerin, temel ki- şilik özellikleri de yatkınsa, suça yönelik davranışlara yönlenebileceklerine işaret et- ti. Çevik, bu kişilerin, "gayri kanuni yolla- ra sapabüeceklerini, hırsızhk, cepçiükve kap- kaççıhk" yapabileceklerini kaydetti. Sorumluluk arttıkça tepkl aıtar Prof. Dr. Çevik, işsizliğe karşı toplumun her kesiminin tepkisinin aynı olmayacağı- nı vurgulayarak, şöyle konuştu: "Ttızu kuruoianm tepkisiyle ohnayanm tep- kisi de bir olmaz. Kişinin belli bir birikimi olmuşsa, birkaç ay boş kalması çok büyük sorun olmayabilir. Ancak, aydan aya aldığı maaşla geçinen bir insan için çokönemli stres etkisi yaraür. İşsiz kalan ve ev geçindirme so- rumluluğunda olan bir kişinin yaşayacağı duygular, derin ve etkili stres' olacakür. Ancak böyle bir sorumluluğu olmayan kişi- nin yaşadığı stres, daha alt seviyeİerdedir. tlerlemiş yaşlarda olan ve ev geçindirme du- nımımdaohnayankişi, "işsizlikpsikolojisi'ni daha rahat aşar. İşsizliğin etkisi, bireyin üst- lendiği sorumlulukla da paralel gider." Hangisi daha karizmatikDüny a ekranlannın iki ünlii dizisi ~Alh McBeaT ve "Sex and the Cif>". llkinin yıldızlanndan biri Calista Flockhart (solda). Türkiye'de de yay ınlanan ikincisinin yıldızlanndan Sarah Jessica Parker (sağda). Almanya'da yay ımlanan u InStyle" dergisi yaşlaru kiloİan, boy ları neredey se aynı olan bu iki ovuncuyu müyonlarca insanın sey rettiği, birçok ülkede aynı akşam gösterilen iki di/inin yildızlaruu göriicüye çıkarmış. İkişinin de ö/ellikkrini alt alta sıralay arak okuy uculanna "Hangisi daha kari/nıatik" diye soruyor. Flockhart 37 yaşında, 1.65 metre boyunda ve 45 kilo. Parker ise 36 yaşında, 1.63 metre boyunda ve 44 kilo. tkisi de ABD'li, biri Illinois, diğeri ise Ohio doğumlu. Flockhart diziyle ay nı adı taşıyan Ally McBeal'i canlandınyor. Parker'ın ise dizideki adı "Carrie Bradshan". İki yüdız da hatın sayılır ödûllere sahip. Flockhart'ın üç Altın Küre ve dört Emmy "sL Parker'ın ise iki Altın Küre'si bulunuyor. İkisi de insanlan eğlendirmey i. kafalannı dağıtmayı amaçlay an dizilerde rol aİryorlar. Özel yaşamlanna bakıldığında ise iki kadının birbirinden son derece farklı olduğu göze çarpıy or. Parker evli, Flockhart ise bekâr ve evlatlık edindiği oğlu Liam ile yaşıyor. Parker tam anlamıy la bir gece kuşu. Partiden partiye koşuyor ve değişik koktey Her denemeye bayıhyor. Flockhart ise çocukluk aşkı Büly onu terk ettiğinden beri yalnız yaşayan, mutsuz bir kadın. Sakin bir yaşam sürüyor. Günlük yaşanundaki en önemli heyecanlardan biri süpennarkete gidip kendisine cips almak. Erkeklere gelince. Flockhart şöyle diyor: "Bir erkek Uk buluşmanuzda beni öpmezse. Onun çok centilmen olduğunu düşünürüm. İkincisinde de öpmezse aptal olduğuna inanınm." Parker ise "Erkekkr ateşi icat etriklerinc inanabiluier, ancak kadınlar o ateşle nasıl oynanacağmı bilirler" diyor. ÜRKÎYE ZEKÂ VAKFIBAŞKANIEMREHAN HALICI: eğişimin silahı bilgi ÜNYADA YAPILIYOR, TÜRKÎYE'DE TARTIŞMA SÜRÜYOR Genetikkopyaya izin yok ANKARA (AA) - Türk uzman- lar, Iskoçya'daki Roslyn Üniversi- tesi uzmanlannın ilk kopyalama- yı "Dofly" adh koyunla gerçekleş- tirmesinden bu yana tarhşılan "ge- netik kopyalama" teknolojısinin, Türkiye'de de hayvanlar üzerinde deneysel olarak uygu- lanmasına izin verilme- sini istiyor. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Has- tahklan ve poğum Ana- bilim Dalı Öğretim Üye- si Prof. Dr. Hakan Şaüroğlu, Tür- kiye'de deu genetik kopyalamaya- pıbm,yapünıasın" tartışmalannın yaşandığını belirterekkonunun yal- nızca "kopyalama" olarak düşü- nülmemesi gerektiğini söyledi. Klonlama çalışmalaruıın, üreme açısından da birçok yenilik getire- ceğini anlatan Prof. Dr. Şatıroğlu, şöyle konuştu: "Biz vakın zama- na kadar erkek sperm hücresi ol- madığında kaduıİann üreyemedi- ğini bilryorduk Ama merinos ko- • Prof. Dr. Şatıroğlu, klonlama çahşmalannm Türkiye'deyasalarla engeüendiğini belirterek yetMlUerden, en azmdan hayvanlarda deneysel çalişmalaryapümasuta izin verümesini istedi. yunu Dolly'nin, kendi annesinin meme hücresinden ahnan genetik şifreyi annenin kendi yumurtası- nm içineenjekte ettiğmizde bölünüp çoğakhğmı ve ikizini oiuşturduğu- nugördük. Bu,manmunlarda da ya- pıkta ama insanlarda yapıhnauV Hayvan üzerinde klonlama ça- lışmalannda başanlı sonuçlaralın- madan insanlann kopyalanmasının etik açısuıdan sakıncalar içerebi- leceği yönünde görüşler bulundu- ğunu dile getiren Prof. Dr. Şatıroğ- lu, klonlamanın insanlar- da tam uygun bir yöntem olarak geliştirilmediğini kaydetti. Prof. Dr. Şaüroğ- lu, klonlama çalış- malannın Türkiye'de yasalarla engellendiğini belirterek yetkililerden, en azından hay%anlarda deneysel çahşmalar yapılmasına izin verilmesini is- tedi. Prof. Dr. Şatıroğlu, tt Bu,bflim- sel platformda ülkemize çok şey kazandıracakür'* dedi. AFGANİSTAN'DA | SONSUZÖZ6ÜRLÜK !. e-postartan@prizma.net.tr Amerikalılar 'sex*tetider WELLINGTON (AA) - Prezervatif fırması Durex'in araştırmasına göre, dünyada en fazla sayıda değişik partnerle, en genç yaşta en çok cinsel ilişkiye girenler Amerikalılar. Türkler, ilişki sayısında ortalarda, partner sayısında üst sıralarda yer ahyor. Durex"in 28 ülkede 18 bin 500 kişi üzerinde yaptığı yülık araştırmaya göre, Amerikahlar 16 yaşlannda cinsel hayata başhyor, yılda ortalama 14 farklı kişiyle birlikte oluyor ve 124 kez cinsel ilişkiye giriyorlar. Cinsel ilişkiye girme sıklığında ABD'liler birinci sırada yer alırken, onlan Yunanlılar izliyor. Türkler 105 kez cinsel ilişkiye girerken, listenin alt sırasında, yılda 36 cinsel ilişkiyle Japonlar yer ahyor. Araştırmaya göre, cinsel ilişkide partner sayısında ABD 14.3 ile yine birinci, Fransızlar 13.2 ile ikinci, Türkler 10.5 ile beşinci sıraya yerleşirken. listenin altında 2.1 ile Çin yer ahyor. Meme kanseri için müjde LONDRA (AA) - Ingiliz bilim adamlan çok yakında meme kanseri tedavisinde çığır açacak yeni bir yöntemin uygulanmasına başlayacaklannı müjdelediler. Dünyada ilk kez kullanılacak olan yöntemin "hunpectomy" adı verilen ve göğüsteki tümörün alınması olarak izah edilebilecek işlemin tamamlanmasının ardından, göğüse pingpong topu büyüklüğünde bir metal topun yerleştirilmesiyle uygulanacağı belirtüiyor. Yeni tedavi yönteminde bu küçük metal kürenin, tümörün çıkanldığı bölgede yaklaşık 20 dakika kadar kalacağı ve bu arada bölgeye iyonize edilmış radyasyon verileceği kaydediliyor. Böylece radyasyonun doğrudan tümörün çıkanldığı bölgeyi hedefalacağına işaret eden bilim adamlan, daha sonra metal kürenin yerinden çıkanlacağını ve yaranın dikileceğini ifade ediyorlar. tPEK YEZDANİ Türkiye'nin zekâ potan- siyelini açığa çıkarmak amacıyla 1995 yılında kurulan Türkiye Zekâ Vakffnın başkanı ve DSP Grup Başkanveki- li Emrehan Haucı, ^Türki- ye'debft- giye,bireyeve akla daha fazla önem vvrflmesini sağbmak amacıyla bu vakn oluşrur- duk" dedi. Türkiye'nin genç ve girişimci özellikleri ön planda olan bir nü- fus potansiyeli olduğunu belirten Halıcı, Türkiye'deki zekâ potan- sryetini ortaya çıkarnıak için eği- tinıdeki klasikleşen anlayıs ve ezbe- re dayah sistem mutlaka terk edil- meBdü-" diye konuştu. 1996 yıluıdan beri zekâ oyunla- n yanşmalan düzenleyen Türkiye Zekâ Vakfi Başkanı Halıcı, dünya- nın son yıllarda önemli bir degişim yaşadığına değinerek adma "bilgi çağı'' denilen bu çağda bilginin en önemli güç haline geldiğini belirt- ti. Bilgiyle beraber bireyin de çok daha önemli bir konumda değer- • Türkiye'de bilgiye, bireye ve akla daha fazla önem verilmesinisağlamak amacıyla kurulan Türkiye Zekâ Vakfi, zekâ potansiyelini ortaya çıkarmaya çalıştyor. lendirildiğine dikkat çeken Halıcı, vakfin amacının, ülkemizdeki ze- kâ potansiyelini açığa çıkarmak olduğunu vurguladı. Türkiye'deki zekâ potansiyelinin iyi değerlendi- rilmesi için en önemli konunun eğitim olduğunu ifade eden Halı- cı, "Düşünen, merak eden, araşü- ran, sorgulayan insanlara ihtiyacı- mjzvar"dedi. Türkiye Zekâ Vakfi'nnı faali- yetleri özetle şöyle: • Zekâmn değerlendirflmesi: İn- san zekâsının ölçülmesi, yönlendi- rilmesı, geliştırilmesi ve araştınl- masına yönelik faaliyetler. • Üstün zekâ grubu: Üstün ze- kâlı kişilerin tespit edilmesi- ni ve bu kişilerin motivasyo- nunu sağlamak üzere yapılan faaliyetler. • Bügitoplumu: Bilgi çağı- na uyum gösterebihnek üze- re bilgi toplumunda sahip olunması gereken yetenekleri sap- tamaya, geliştirmeye ve üstün bir bilgi toplumu oluşturmaya yöne- lik faaliyetler. • Yapay zekâ: Zeki bilgisayar sistemleri oluşturmaya yönelik ça- lışmalar, zekâ yanşmalan ile ilgi- li faaliyetler. SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN i i Yunan, Beyaz Irk ve IncilL' oiorado (ABD) Devlet Üniversitesi'nden Prof. Dr. W.J. GriswoW'ın yalancısıyım; 1982'debir toplantıda söylemiş: 'Midnight Bcpress' filmini gördükten sonra, Türkler üzerine fikrini sorduğu, üniversiteli öğrenci, nedese iyi: "-...bunlar, yaka- ladıklan uyuşturucu kaçakçısına zalimce davranan, kaba birhalk!", kolejli öğrencinin, fikri çok fark et- miyor:"-...erkekleriuzun entarilergiyiyortar; Arap- ça konuşuyorlar, bir sürü kanları oluyor..." O film olmasaydı da, Batı'lının, Türk'e bakışı budur; o kadar ki, bazı meraklılar, son zamanlarda, acaba bu önyargının kökeni nedirdiye, araştırmaya baş- ladılar. Tuhaftır ama, araştıran Batı'lı oldu mu, 'kö- ken' daimaTürk'ün kendisinde, yapısında, davra- nışında aranır; kendilerine toz kondurmazlar!.. Ağızlarını bir açtılar mı... M Porter, Türklerin yaşama biçimleri, gelenek . ve görenekleri üzerine yaptığı bir araştırma- da; ünlü Fransız düşünürü Diderot'nun hakkımız- daki bir 'tespit'ini aktarıyor; doğrusu ya, Dide- rot'ya hiç yakışmamış: "...ne çirkin bir ülke! Orada, etrafındaki bütün öteki yırtıcıları parçalayıp yutan, ytrtıcı bir hayvan yaşar; o yırtıcılar da, tıpkı onun gibi, kendilerine yaklaşan başka yırtıcıları parçalayıp yutartar; böy- le böyle, o ülke parçalanıp yutulanlarla, parçala- yıp yutanların ülkesi olur..." (1769) Diderot, 'İnsan Haklan Bildirisi'nde 'Bütün in- sanlar hür doğar, hür yaşar; hepsi birbirine eşittir' diyen 1789 Ihtilâl-i Kebiri'nin, ön düşünürlerinden biri değil midir? Yoksa yanlış mı öğrenmişiz? Peki ya Voltaire? O papaz düşmanlığıyla ün salmış, hırçın ve 'heccav' düşünür; ya o, Türkler hakkın- da, acaba neler söylemiş? Prens Eugene'e, 1716'da yazdığı bir mektup- tdn, teksatır: "...sanata düşman; önünegeleniya- kıpyıkanbirhalkı, aslasevmem!"; 1767'de, Prus- ya Kralı II. Frederic'e yazdığı mektupta, daha ay- rıntılı söylemiş: "...şimdilik barbar Türklerin Kse- nofon, Sokrates, Platonius, Sophokles ve Euipi- des'in memleketinden, tezelden kovulmasını di- lemekle yetiniyorum; gerçekten arzu edilirse, bu hemen gerçekleşirdi ama, ne idüğü belirsiz dini inançlar için yedi Haçlı Seferi 'ne kalkışanlar, böy- le bironursefehne asla kalkışmayacaklardır." Na- sıl iyi mi? O da Modernizm'in 'babaları'ndan biri; zaten, 1772'de Prenses Talmant'a yazdığı mek- tubunda, sorunu kesip atacaktır: "...buzorba bar- barlan, Avrupa'dan kovmalı!.." ingilizler farklı mı düşünüyordu? Yooo! Lord Palmerstone'un, "Türk- leri Avrupa'ya ancak Hıristiyan olurlarsa, kabul edebiliriz" dediğini, kim bilir kaç kere söyledim. Avrupa Birliği'nin kapısında, ayakta uyuyan si- yasetçi takımı, hayallerle avunadursun, ister misi- niz, Batı'lının -aslında Batı Avrupa'lının, demek lâ- zım, çünkü 'maraz'ın kökü orası- böyle bir zihni- yete nasıl sahip olduğunu, biraz kurcalayalım? Önce o soru: bu önyargıların, kökü acaba nere- ye kadar uzanıyor? Daha o zaman açıkça söyleml$... t A Ç\ Karanlığı'nda, bazı halkevi dergileri; çe- T" \J şitli aydınların yetişmesinde, sanatçıiarın korunmasında önemli roller oynamışlardır; ilk an- da aklıma, iki tanesi geliyor; Izmir'de yayımlanan 'Fikirler' dergisi ile, Eminönü Halkevi'nin ya- yımladığı 'Istanbul' dergisi! Bu ikincisinde, And- re Siegfrid'den yayımlanmış bir çeviri: daha o za- man ne kadar kafamı kanştırmış olmalı ki, onu ha- zine gibi saklamışım; çünkü ilk defa orada karşı- ma çıkan, 'Hıristiyan, Beyaz ve Batı'lı Emper- yalizm fikrinin. sonradan -ve hâlâ- kanıtlanıp dur- duğuna şahit oldum. Yazı uzun, sadece can alı- cı iki paragrafını, sizinle paylaşmak arzusunda- yım. "..Avrupa, Beyaz Irk, Batı Medeniyeti, bu üç terim, çok zamanlar, birbirinin yerine kullanılıyor- du. Beyaz ırk, eski dünyada toplanmış, Batı Me- deniyeti 'nin başlıbaşına esası olmuştu. Fakat XVI. bilhassa XIX. yy'dan sonra Avrupa, yine Beyaz Irk'/n vatanı olmakla beraber, onun yegâne alanı olmaktan çıktı. Bundan böyle artık, Avrupa 'nın dışında bir Batı Medeniyeti vardır ve Batı'n/n ağıriık noktasının, bundan, sonra da kıyılarımızda kalacağı belli değildir. Batı Medeniyeti denen şey nedir?.." "...Batı Medeniyeti, esas olarak, üç temel üzerine dayanır. Bunlardan birincisi, bir bilgi an- layışıdır ki, bize eski Yunanlılar'dan gelmiştir. Ikincisi, bir fert tasavvurudur ki (birey tasanmı) yine Yunanlılar'c/an ve bilhassa Incil 'den gelmiş- tir. Nihayet, XVIII. yy'/n sınai gelişmesinden doğ- muş bir istihsal (üretim) tekniği ki, insanı muhak- kak surette dünyanın hâkimi hâline koymuştur. Bu üç temel birleştiği zaman, Batı Medeniyeti var- dır ve tamdır..." (Istanbul, Kültür Dergisi, 15 Ma- yıs1946, sayı:60) Dikkat isterim: yarım yüzyıl önce, Andre Siegf- rid besbelli günün birinde, o sıra savaşan Alman- laıia Fransızların Avrupa Birliği'ni kuracaklarını kestiremezdi ama; bu 'birliğin' hangi 'esaslar' da- hilinde oluşabileceğini, pek de gizlememiş: Eski Yunan, Beyaz ırk ve Incil! Üstelik bunlann tama- mı, Avrupa potasında eritilmiş olacak! Aksi halde, siz ağzınızla kuş tutsanız, o 'vahşi barbar'sınız, aralarında ne işiniz var? 'Seyylâtr 'hizmetl'nden ziyâde... TSP'nin Beyoğlu'ndaSüslüsaksı Sokağı'nda- ki genel merkezinde, birtoplantıdan çıkmıştık; soğuk ve müz'iç bir yağmur altında, Beyoğlu'na doğru yürürken, galiba Hasan'a (Tanrıkut) -belki de Esat Bey'e (Müstecaplı)- sormuştum: 'Çağ- daş Medeniyet Seviyesi'nden, çıkaracağımız an- lam, Siegfrid in önümüze sürdüğü synthese'le ne dereceye kadar ilgilidir; ona bağımlı mıdır, yok- sa bağımsız mı? 'Milli Şef' yönetimi, o tarihte ha- rıl harıl, Yunan/Latin kültürünü 'evrensel' diye sa- kalımıza dayamıştı da ondan mı; yoksa, medeni- yet bileşimlerinin, diyalektik koşullara göre oluş- ması gerektiğini düşünüyordum da. ondan mı, bil- miyorum ama, aldığım cevap. -veren hangisi idiy- se, hatırası aziz olsun-; çok şeyi açıklamaya yeti- yordu: "-...sen eski Yunan'da sâhiden demokrasi var mı sanıyorsun? Sömürgeciliği ve Emper- yalizmi, Akdeniz ve Karadeniz kıyılarında, ilk on- lar denemedi mi?" Evet, Batı Medeniyeti'nin, 'seyyiâtı', insanlığa hizmetinden ziyâdedir; biraz da işin o tarafına bak- salarya... e-mail:tilahan(y isnet.net.tr http://www.bilgiyayinevi.com.tr/ailhan Faks:0-212 / 260 19 88
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle