Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyetİmthaz Sahibi: Yeni Gü«ı Haber Ajansı Basın ve
Yayımcılık A.Ş'yi temsilen Cumhuriyet Vakfi adına
İLHANSELÇUK
Genel YayınYönetmenı: İbrahim
Yıldız 9 Yazıiîjleri Müdürü: Salim
Alpaslan • Sorumlu Müdür:
Fikret İlkiz • Haber Merkezi
Müdürü: Hakan Kara
Istıhbarat: Cengiz \ ıldırını # Ekonomı. Özlem Yü-
zak 9 Kültür: Egemen Berköz 9 Spor: Abdûlka-
dir Yücelman 9 Makaleler: Sami Karaören 9
Düzeltme: Abdullah Yazıcı 9 Bilgi-Belge: Edibe
Buğra 9 Yun Haberlerı: Mehmet Faraç 9 A\rupa
Temsıleısı: Giirav Öz
Yayın Kurulu: tlhan Selçuk (Baş-
kan), Emre Kongar (Daruşman),
Orhan Erinç, Hikmet Çetin-
kaya, Şükran Soner, İbrahim
Yıİdız, Orhan Bursalı, Musta-
fa Balbav. Hakan Kara.
Ankara Temsilcisi: Mustafa Balbav Atatürk Bulvan No.
125. Kat:4. Bakanlıklar-Ankara fel: 4195020 <
7
hat).
Faks: 4195027 9 Izmır Temsıleısı: Serdar Kızık. H Zıya
Blv. 1352 S. 2 3 Tel: 4411220, Faks: 4419117 9 Adana
Terasılcısı: Çetin Yiğenoğlu, Inonü Cd 119 S. No: 1 Kat: 1,
Tel 363 12 11, Faks: 363 12 15
Müessese Müdürü: Erol
Erkut 9 Koordınatör:
Ahmet Korulsan 9 Mu-
hasebe Bülent Yener9
İdare. Hüseyin Gürer
9 Satış: Fazilet Kuza
REKLAM: P.M. Ltd. Şti. • Genel
Mudür Gülbîn Erduran # Koordınalör
Reha Işıtman 0 Genel MüdürYrd .
Sevda Çoban 9 Fınansman Müdürii:
Çetin Erdurtuı Tel: 0212 514 07 53 -
513 84 60-61. Faks: 0212 513 84 63
YavunUyan: Yenı Gün Haber A-ansı Basın \e Ya\mcılık A Ş. Baskı: Sabah > a>mctlık A Ş
Türtcocagı Cad. -9 41 Cağaloglü ?4??4 Istanbui PK 246 - Sırkecı 34435 Istanbul
Tel ı0 212) 512 05 05 (20 hatı
Faks (0 212)513 85 95 28 KASIM 2001 Imsak: 5.26 Güneş: 6.59 Öğle: 11.59 İkındı: 14.23 Akşam: 16.46 Yatsı: 18.12
l
Badtrans'
virüsüne dikkat
• Haber Merkezi -
Bilgisayar güvenliği
uzmanlan, "Badtraas"
adı verilen bir virüsiin
ABD ve Avrupa'da
binlerce bilgisayan
etkilediğini ve hızla
yayıldığını açüdadılar.
Bilgisayarlan etkilernek
için farklı metotlar
kullanan virüs, bazı
kullanıcılan e-
postalannı açmasalar
bile etkileyebiliyor.
Uzmanlar, bilgisayar
kullanıcılannı
maillerine gönderilen,
"pics", "news",
"cards" ve "images"
uzantılı dosyalara karşı
dikkatli olmaya
çağınyor.
Sarmısak
gpipten koruyor
• İSTANBUL (ANKA)
- Toplum sağlığı için
ciddi bir tehdit oluşturan
kış aylarının kâbusu
gripten korunmak için
bazı doğal yöntemler
bulunuyor. Uzmanlar,
gribe karşı bol soğan ve
sarmısak yenmesini,
kuşburnu, zencefıl gibi
bitki çaylan içilmesini
öneriyor. Içerdigi
100'ün üzerindeki
sülfür bileşiği sayesinde
özellikle sarmısak,
güçlü bir bağışıklık
yardımcısı ve doğal
antibiyotik olarak iş
görüyor.
Aylin Aslım
Gramofon'da
• Haber Merkezi -
Elektronik popun
Türkiye'deki
öncülerinden Aylin
Aslım, bu akşam Cafe
Gramofon'da kendi
parçalannı ve Jay Jay
Johanson, Lamb ve
Moloko'dan sevdiği
parçalan yorumlayacak.
Aslım'a Alp Ersönmez
(bas), Serhat Ersöz
(keyboard,
programming), Mert
Önal (davul) ve Ali
Kara (gitar) eşlik
edecek. Aynntılı bilgi
almak isteyenler
Beyoğlu Tünel'deki
Cafe Gramofon'a
(0212)293 07 86'dan
ulaşabilir.
Lotto'nun yeni
kreasyonu
• Haber Merkezi -
Italyan spor giyim
markası Lotto,
sonbahar-kış sezonuna
iddialı modellerle
giriyor. Oldukça geniş
tutulan koleksiyon,
klasik îtalyan
çizgilerinin modern
sunumuyla Türk
tüketicisiyle
buluşturuluyor. Ürünler,
tekstil, ayakkabı,
aksesuvar ana
gruplannda ve futbol,
tenis, antrenman,
outdoor, koşu, indoor,
günlük, performans alt
gruplanyla müşterilerin
beğenisine sunuluyor.
• Kendine olan güveni sarsılan erkeğin öfkesini eşinden ve çocuklanndan çıkarabileceği vurgulandı
/şsizlikerkeği şiddeteitiyorİşin sırrı para'da
Ankara Üniversitesi Tıp
Fakültesi'nden Prof. Dr.
Çevik, işsizliğin erkekleri
kadınlardan daha fazla
etkilediğini belirtti. Işsizlik
psikolojisinin kültüre ve
geleneklere göre
değiştiğini vurgulayan
Prof. Dr. Çevik, "tuzu kuru
olanla, olmayanın tepkisi
bir olmaz" dedi.
ANKARA (AA) - Ankara Üniversitesi Tıp
Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Abdülkadir Çevik, işsizli-
ğin erkeklerde kadınlara oranla çok daha
derin boyutlarda psikolojik rahatsızlıklara yol
açtığını söyledi. İşsizliğin, aile içi üişkileri
de etkilediğini ifade eden Prof. Dr. Çevik,
erkeğin kendine olan güvensizliğini, depres-
yon yerine şiddetli öfke patlamalan ile aile
içinde, kansına ve çocuğuna şiddet göster-
me yoluyla yansıtabileceğini söyledi.
Prof. Dr. Çevik, işsizlik sonucunda, kadın-
larda ve erkeklerde kültüre ve geleneklere
göre farklı tepkilerin ortaya çıkabileceğini
kaydetti.
Erkeklerin, kendilerini, evlerini geçindir-
mekle birincil derece sorumlu olarak gördük-
lerini ve bu nedenle çok daha derin boyut-
larda psikolojik sorunlar yaşadıklannı belir-
ten Çevik, "lşsizük sonucunda Idşinin, çev-
resryie ilişkilerinde y aşadığı sorunlann yan-
sunasını gözlemek mümkündür. Kişi, kendi-
ni 'acz' içinde hisseder, kendisine olan gü-
veninde de sarsılma yaşanır" diye konuştu.
İşsizliğin, toplumsal çöküntüye yol aça-
bilecek, önemli sosyal bir olay olduğunu
vurgulayan Çevik, her şeyini kaybetmiş her-
hangi bir geliri olmayan kişilerin, temel ki-
şilik özellikleri de yatkınsa, suça yönelik
davranışlara yönlenebileceklerine işaret et-
ti. Çevik, bu kişilerin, "gayri kanuni yolla-
ra sapabüeceklerini, hırsızhk, cepçiükve kap-
kaççıhk" yapabileceklerini kaydetti.
Sorumluluk arttıkça tepkl aıtar
Prof. Dr. Çevik, işsizliğe karşı toplumun
her kesiminin tepkisinin aynı olmayacağı-
nı vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Ttızu kuruoianm tepkisiyle ohnayanm tep-
kisi de bir olmaz. Kişinin belli bir birikimi
olmuşsa, birkaç ay boş kalması çok büyük
sorun olmayabilir. Ancak, aydan aya aldığı
maaşla geçinen bir insan için çokönemli stres
etkisi yaraür. İşsiz kalan ve ev geçindirme so-
rumluluğunda olan bir kişinin yaşayacağı
duygular, derin ve etkili stres' olacakür.
Ancak böyle bir sorumluluğu olmayan kişi-
nin yaşadığı stres, daha alt seviyeİerdedir.
tlerlemiş yaşlarda olan ve ev geçindirme du-
nımımdaohnayankişi, "işsizlikpsikolojisi'ni
daha rahat aşar. İşsizliğin etkisi, bireyin üst-
lendiği sorumlulukla da paralel gider."
Hangisi daha
karizmatikDüny a ekranlannın iki ünlii dizisi ~Alh
McBeaT ve "Sex and the Cif>". llkinin
yıldızlanndan biri Calista Flockhart (solda).
Türkiye'de de yay ınlanan ikincisinin
yıldızlanndan Sarah Jessica Parker (sağda).
Almanya'da yay ımlanan
u
InStyle" dergisi
yaşlaru kiloİan, boy ları neredey se aynı
olan bu iki ovuncuyu müyonlarca
insanın sey rettiği, birçok ülkede aynı
akşam gösterilen iki di/inin yildızlaruu
göriicüye çıkarmış. İkişinin de ö/ellikkrini
alt alta sıralay arak okuy uculanna "Hangisi daha
kari/nıatik" diye soruyor. Flockhart 37 yaşında, 1.65
metre boyunda ve 45 kilo. Parker ise 36 yaşında, 1.63
metre boyunda ve 44 kilo. tkisi de ABD'li, biri Illinois,
diğeri ise Ohio doğumlu. Flockhart diziyle ay nı adı
taşıyan Ally McBeal'i canlandınyor. Parker'ın ise
dizideki adı "Carrie Bradshan". İki yüdız da hatın
sayılır ödûllere sahip. Flockhart'ın üç Altın Küre ve
dört Emmy "sL Parker'ın ise iki Altın Küre'si
bulunuyor. İkisi de insanlan eğlendirmey i. kafalannı
dağıtmayı amaçlay an dizilerde rol aİryorlar. Özel
yaşamlanna bakıldığında ise iki kadının birbirinden son
derece farklı olduğu göze çarpıy or. Parker evli, Flockhart
ise bekâr ve evlatlık edindiği oğlu Liam ile yaşıyor. Parker
tam anlamıy la bir gece kuşu. Partiden partiye koşuyor ve
değişik koktey Her denemeye bayıhyor. Flockhart ise
çocukluk aşkı Büly onu terk ettiğinden beri yalnız yaşayan,
mutsuz bir kadın. Sakin bir yaşam sürüyor. Günlük
yaşanundaki en önemli heyecanlardan biri süpennarkete
gidip kendisine cips almak. Erkeklere gelince. Flockhart
şöyle diyor: "Bir erkek Uk buluşmanuzda beni öpmezse.
Onun çok centilmen olduğunu düşünürüm. İkincisinde de
öpmezse aptal olduğuna inanınm." Parker ise "Erkekkr
ateşi icat etriklerinc inanabiluier, ancak kadınlar o ateşle
nasıl oynanacağmı bilirler" diyor.
ÜRKÎYE ZEKÂ VAKFIBAŞKANIEMREHAN HALICI:
eğişimin silahı bilgi
ÜNYADA YAPILIYOR, TÜRKÎYE'DE TARTIŞMA SÜRÜYOR
Genetikkopyaya izin yok
ANKARA (AA) - Türk uzman-
lar, Iskoçya'daki Roslyn Üniversi-
tesi uzmanlannın ilk kopyalama-
yı "Dofly" adh koyunla gerçekleş-
tirmesinden bu yana tarhşılan "ge-
netik kopyalama" teknolojısinin,
Türkiye'de de hayvanlar üzerinde
deneysel olarak uygu-
lanmasına izin verilme-
sini istiyor.
Ankara Üniversitesi
Tıp Fakültesi Kadın Has-
tahklan ve poğum Ana-
bilim Dalı Öğretim Üye-
si Prof. Dr. Hakan Şaüroğlu, Tür-
kiye'de deu
genetik kopyalamaya-
pıbm,yapünıasın" tartışmalannın
yaşandığını belirterekkonunun yal-
nızca "kopyalama" olarak düşü-
nülmemesi gerektiğini söyledi.
Klonlama çalışmalaruıın, üreme
açısından da birçok yenilik getire-
ceğini anlatan Prof. Dr. Şatıroğlu,
şöyle konuştu: "Biz vakın zama-
na kadar erkek sperm hücresi ol-
madığında kaduıİann üreyemedi-
ğini bilryorduk Ama merinos ko-
• Prof. Dr. Şatıroğlu, klonlama çahşmalannm
Türkiye'deyasalarla engeüendiğini belirterek
yetMlUerden, en azmdan hayvanlarda deneysel
çalişmalaryapümasuta izin verümesini istedi.
yunu Dolly'nin, kendi annesinin
meme hücresinden ahnan genetik
şifreyi annenin kendi yumurtası-
nm içineenjekte ettiğmizde bölünüp
çoğakhğmı ve ikizini oiuşturduğu-
nugördük. Bu,manmunlarda da ya-
pıkta ama insanlarda yapıhnauV
Hayvan üzerinde klonlama ça-
lışmalannda başanlı sonuçlaralın-
madan insanlann kopyalanmasının
etik açısuıdan sakıncalar içerebi-
leceği yönünde görüşler bulundu-
ğunu dile getiren Prof. Dr. Şatıroğ-
lu, klonlamanın insanlar-
da tam uygun bir yöntem
olarak geliştirilmediğini
kaydetti. Prof. Dr. Şaüroğ-
lu, klonlama çalış-
malannın Türkiye'de
yasalarla engellendiğini
belirterek yetkililerden, en azından
hay%anlarda deneysel çahşmalar
yapılmasına izin verilmesini is-
tedi. Prof. Dr. Şatıroğlu, tt
Bu,bflim-
sel platformda ülkemize çok şey
kazandıracakür'* dedi.
AFGANİSTAN'DA |
SONSUZÖZ6ÜRLÜK !.
e-postartan@prizma.net.tr
Amerikalılar
'sex*tetider
WELLINGTON (AA) - Prezervatif
fırması Durex'in araştırmasına göre,
dünyada en fazla sayıda değişik
partnerle, en genç yaşta en çok cinsel
ilişkiye girenler Amerikalılar. Türkler,
ilişki sayısında ortalarda, partner
sayısında üst sıralarda yer ahyor.
Durex"in 28 ülkede 18 bin 500 kişi
üzerinde yaptığı yülık araştırmaya
göre, Amerikahlar 16 yaşlannda
cinsel hayata başhyor, yılda ortalama
14 farklı kişiyle birlikte oluyor ve
124 kez cinsel ilişkiye giriyorlar.
Cinsel ilişkiye girme sıklığında
ABD'liler birinci sırada yer alırken,
onlan Yunanlılar izliyor. Türkler 105
kez cinsel ilişkiye girerken, listenin alt
sırasında, yılda 36 cinsel ilişkiyle
Japonlar yer ahyor. Araştırmaya göre,
cinsel ilişkide partner sayısında
ABD 14.3 ile yine birinci,
Fransızlar 13.2 ile ikinci, Türkler
10.5 ile beşinci sıraya yerleşirken.
listenin altında 2.1 ile Çin yer ahyor.
Meme kanseri
için müjde
LONDRA (AA) - Ingiliz bilim
adamlan çok yakında meme kanseri
tedavisinde çığır açacak yeni bir
yöntemin uygulanmasına
başlayacaklannı müjdelediler.
Dünyada ilk kez kullanılacak olan
yöntemin "hunpectomy" adı verilen
ve göğüsteki tümörün alınması
olarak izah edilebilecek işlemin
tamamlanmasının ardından, göğüse
pingpong topu büyüklüğünde bir
metal topun yerleştirilmesiyle
uygulanacağı belirtüiyor.
Yeni tedavi yönteminde bu küçük
metal kürenin, tümörün çıkanldığı
bölgede yaklaşık 20 dakika kadar
kalacağı ve bu arada bölgeye iyonize
edilmış radyasyon verileceği
kaydediliyor. Böylece radyasyonun
doğrudan tümörün çıkanldığı bölgeyi
hedefalacağına işaret eden bilim
adamlan, daha sonra metal kürenin
yerinden çıkanlacağını ve yaranın
dikileceğini ifade ediyorlar.
tPEK YEZDANİ
Türkiye'nin zekâ potan-
siyelini açığa çıkarmak
amacıyla 1995 yılında
kurulan Türkiye Zekâ
Vakffnın başkanı ve
DSP Grup Başkanveki-
li Emrehan Haucı,
^Türki-
ye'debft-
giye,bireyeve
akla daha fazla
önem vvrflmesini sağbmak
amacıyla bu vakn oluşrur-
duk" dedi.
Türkiye'nin genç ve girişimci
özellikleri ön planda olan bir nü-
fus potansiyeli olduğunu belirten
Halıcı, Türkiye'deki zekâ potan-
sryetini ortaya çıkarnıak için eği-
tinıdeki klasikleşen anlayıs ve ezbe-
re dayah sistem mutlaka terk edil-
meBdü-" diye konuştu.
1996 yıluıdan beri zekâ oyunla-
n yanşmalan düzenleyen Türkiye
Zekâ Vakfi Başkanı Halıcı, dünya-
nın son yıllarda önemli bir degişim
yaşadığına değinerek adma "bilgi
çağı'' denilen bu çağda bilginin en
önemli güç haline geldiğini belirt-
ti. Bilgiyle beraber bireyin de çok
daha önemli bir konumda değer-
• Türkiye'de bilgiye, bireye ve akla daha
fazla önem verilmesinisağlamak amacıyla
kurulan Türkiye Zekâ Vakfi, zekâ
potansiyelini ortaya çıkarmaya çalıştyor.
lendirildiğine dikkat çeken Halıcı,
vakfin amacının, ülkemizdeki ze-
kâ potansiyelini açığa çıkarmak
olduğunu vurguladı. Türkiye'deki
zekâ potansiyelinin iyi değerlendi-
rilmesi için en önemli konunun
eğitim olduğunu ifade eden Halı-
cı, "Düşünen, merak eden, araşü-
ran, sorgulayan insanlara ihtiyacı-
mjzvar"dedi.
Türkiye Zekâ Vakfi'nnı faali-
yetleri özetle şöyle:
• Zekâmn değerlendirflmesi: İn-
san zekâsının ölçülmesi, yönlendi-
rilmesı, geliştırilmesi ve araştınl-
masına yönelik faaliyetler.
• Üstün zekâ grubu: Üstün ze-
kâlı kişilerin tespit edilmesi-
ni ve bu kişilerin motivasyo-
nunu sağlamak üzere yapılan
faaliyetler.
• Bügitoplumu: Bilgi çağı-
na uyum gösterebihnek üze-
re bilgi toplumunda sahip
olunması gereken yetenekleri sap-
tamaya, geliştirmeye ve üstün bir
bilgi toplumu oluşturmaya yöne-
lik faaliyetler.
• Yapay zekâ: Zeki bilgisayar
sistemleri oluşturmaya yönelik ça-
lışmalar, zekâ yanşmalan ile ilgi-
li faaliyetler.
SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN
i
i Yunan, Beyaz Irk ve IncilL'
oiorado (ABD) Devlet Üniversitesi'nden Prof.
Dr. W.J. GriswoW'ın yalancısıyım; 1982'debir
toplantıda söylemiş: 'Midnight Bcpress' filmini
gördükten sonra, Türkler üzerine fikrini sorduğu,
üniversiteli öğrenci, nedese iyi: "-...bunlar, yaka-
ladıklan uyuşturucu kaçakçısına zalimce davranan,
kaba birhalk!", kolejli öğrencinin, fikri çok fark et-
miyor:"-...erkekleriuzun entarilergiyiyortar; Arap-
ça konuşuyorlar, bir sürü kanları oluyor..." O film
olmasaydı da, Batı'lının, Türk'e bakışı budur; o
kadar ki, bazı meraklılar, son zamanlarda, acaba
bu önyargının kökeni nedirdiye, araştırmaya baş-
ladılar. Tuhaftır ama, araştıran Batı'lı oldu mu, 'kö-
ken' daimaTürk'ün kendisinde, yapısında, davra-
nışında aranır; kendilerine toz kondurmazlar!..
Ağızlarını bir açtılar mı...
M Porter, Türklerin yaşama biçimleri, gelenek
. ve görenekleri üzerine yaptığı bir araştırma-
da; ünlü Fransız düşünürü Diderot'nun hakkımız-
daki bir 'tespit'ini aktarıyor; doğrusu ya, Dide-
rot'ya hiç yakışmamış:
"...ne çirkin bir ülke! Orada, etrafındaki bütün
öteki yırtıcıları parçalayıp yutan, ytrtıcı bir hayvan
yaşar; o yırtıcılar da, tıpkı onun gibi, kendilerine
yaklaşan başka yırtıcıları parçalayıp yutartar; böy-
le böyle, o ülke parçalanıp yutulanlarla, parçala-
yıp yutanların ülkesi olur..." (1769)
Diderot, 'İnsan Haklan Bildirisi'nde 'Bütün in-
sanlar hür doğar, hür yaşar; hepsi birbirine eşittir'
diyen 1789 Ihtilâl-i Kebiri'nin, ön düşünürlerinden
biri değil midir? Yoksa yanlış mı öğrenmişiz? Peki
ya Voltaire? O papaz düşmanlığıyla ün salmış,
hırçın ve 'heccav' düşünür; ya o, Türkler hakkın-
da, acaba neler söylemiş?
Prens Eugene'e, 1716'da yazdığı bir mektup-
tdn, teksatır: "...sanata düşman; önünegeleniya-
kıpyıkanbirhalkı, aslasevmem!"; 1767'de, Prus-
ya Kralı II. Frederic'e yazdığı mektupta, daha ay-
rıntılı söylemiş: "...şimdilik barbar Türklerin Kse-
nofon, Sokrates, Platonius, Sophokles ve Euipi-
des'in memleketinden, tezelden kovulmasını di-
lemekle yetiniyorum; gerçekten arzu edilirse, bu
hemen gerçekleşirdi ama, ne idüğü belirsiz dini
inançlar için yedi Haçlı Seferi 'ne kalkışanlar, böy-
le bironursefehne asla kalkışmayacaklardır." Na-
sıl iyi mi? O da Modernizm'in 'babaları'ndan biri;
zaten, 1772'de Prenses Talmant'a yazdığı mek-
tubunda, sorunu kesip atacaktır: "...buzorba bar-
barlan, Avrupa'dan kovmalı!.." ingilizler farklı mı
düşünüyordu? Yooo! Lord Palmerstone'un, "Türk-
leri Avrupa'ya ancak Hıristiyan olurlarsa, kabul
edebiliriz" dediğini, kim bilir kaç kere söyledim.
Avrupa Birliği'nin kapısında, ayakta uyuyan si-
yasetçi takımı, hayallerle avunadursun, ister misi-
niz, Batı'lının -aslında Batı Avrupa'lının, demek lâ-
zım, çünkü 'maraz'ın kökü orası- böyle bir zihni-
yete nasıl sahip olduğunu, biraz kurcalayalım?
Önce o soru: bu önyargıların, kökü acaba nere-
ye kadar uzanıyor?
Daha o zaman açıkça söyleml$...
t A Ç\ Karanlığı'nda, bazı halkevi dergileri; çe-
T" \J şitli aydınların yetişmesinde, sanatçıiarın
korunmasında önemli roller oynamışlardır; ilk an-
da aklıma, iki tanesi geliyor; Izmir'de yayımlanan
'Fikirler' dergisi ile, Eminönü Halkevi'nin ya-
yımladığı 'Istanbul' dergisi! Bu ikincisinde, And-
re Siegfrid'den yayımlanmış bir çeviri: daha o za-
man ne kadar kafamı kanştırmış olmalı ki, onu ha-
zine gibi saklamışım; çünkü ilk defa orada karşı-
ma çıkan, 'Hıristiyan, Beyaz ve Batı'lı Emper-
yalizm fikrinin. sonradan -ve hâlâ- kanıtlanıp dur-
duğuna şahit oldum. Yazı uzun, sadece can alı-
cı iki paragrafını, sizinle paylaşmak arzusunda-
yım.
"..Avrupa, Beyaz Irk, Batı Medeniyeti, bu üç
terim, çok zamanlar, birbirinin yerine kullanılıyor-
du. Beyaz ırk, eski dünyada toplanmış, Batı Me-
deniyeti 'nin başlıbaşına esası olmuştu. Fakat XVI.
bilhassa XIX. yy'dan sonra Avrupa, yine Beyaz
Irk'/n vatanı olmakla beraber, onun yegâne alanı
olmaktan çıktı. Bundan böyle artık, Avrupa 'nın
dışında bir Batı Medeniyeti vardır ve Batı'n/n
ağıriık noktasının, bundan, sonra da kıyılarımızda
kalacağı belli değildir. Batı Medeniyeti denen şey
nedir?.."
"...Batı Medeniyeti, esas olarak, üç temel
üzerine dayanır. Bunlardan birincisi, bir bilgi an-
layışıdır ki, bize eski Yunanlılar'dan gelmiştir.
Ikincisi, bir fert tasavvurudur ki (birey tasanmı)
yine Yunanlılar'c/an ve bilhassa Incil 'den gelmiş-
tir. Nihayet, XVIII. yy'/n sınai gelişmesinden doğ-
muş bir istihsal (üretim) tekniği ki, insanı muhak-
kak surette dünyanın hâkimi hâline koymuştur. Bu
üç temel birleştiği zaman, Batı Medeniyeti var-
dır ve tamdır..." (Istanbul, Kültür Dergisi, 15 Ma-
yıs1946, sayı:60)
Dikkat isterim: yarım yüzyıl önce, Andre Siegf-
rid besbelli günün birinde, o sıra savaşan Alman-
laıia Fransızların Avrupa Birliği'ni kuracaklarını
kestiremezdi ama; bu 'birliğin' hangi 'esaslar' da-
hilinde oluşabileceğini, pek de gizlememiş: Eski
Yunan, Beyaz ırk ve Incil! Üstelik bunlann tama-
mı, Avrupa potasında eritilmiş olacak! Aksi halde,
siz ağzınızla kuş tutsanız, o 'vahşi barbar'sınız,
aralarında ne işiniz var?
'Seyylâtr 'hizmetl'nden ziyâde...
TSP'nin Beyoğlu'ndaSüslüsaksı Sokağı'nda-
ki genel merkezinde, birtoplantıdan çıkmıştık;
soğuk ve müz'iç bir yağmur altında, Beyoğlu'na
doğru yürürken, galiba Hasan'a (Tanrıkut) -belki
de Esat Bey'e (Müstecaplı)- sormuştum: 'Çağ-
daş Medeniyet Seviyesi'nden, çıkaracağımız an-
lam, Siegfrid in önümüze sürdüğü synthese'le
ne dereceye kadar ilgilidir; ona bağımlı mıdır, yok-
sa bağımsız mı? 'Milli Şef' yönetimi, o tarihte ha-
rıl harıl, Yunan/Latin kültürünü 'evrensel' diye sa-
kalımıza dayamıştı da ondan mı; yoksa, medeni-
yet bileşimlerinin, diyalektik koşullara göre oluş-
ması gerektiğini düşünüyordum da. ondan mı, bil-
miyorum ama, aldığım cevap. -veren hangisi idiy-
se, hatırası aziz olsun-; çok şeyi açıklamaya yeti-
yordu:
"-...sen eski Yunan'da sâhiden demokrasi
var mı sanıyorsun? Sömürgeciliği ve Emper-
yalizmi, Akdeniz ve Karadeniz kıyılarında, ilk on-
lar denemedi mi?"
Evet, Batı Medeniyeti'nin, 'seyyiâtı', insanlığa
hizmetinden ziyâdedir; biraz da işin o tarafına bak-
salarya...
e-mail:tilahan(y isnet.net.tr
http://www.bilgiyayinevi.com.tr/ailhan
Faks:0-212 / 260 19 88