23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 KASIM 2001 CUMARTESİ 8 HABERLER Ilhan Kesici: Küreselleşmenin içine oturan ulusalcı bir siyaset gerekli KrizderinleşecekBARIŞDOSTER Eski DPT Müsteşan ve Bursa Milletve- kili Ühan Kesici, gerçekten yeni bir dünya- nın kurulmakta olduğunu. bu yeni dünya düzeninin eskisinden daha iyi olacağını belirterek "Türkiye,şimdiki poütik kadro- larvekısn-tarüşmalariabuyeııidüzenikav- ravip gerekli haarhklan yapamaz. Uygun pozisyonu alamaz" dedi. Türkiye "nio kü- reselleşmenin içine oturan ulusalcı bir si- yasetle yönetilmesi gerektiğine dikkat çe- ken Kesici, hazırlıklannı yürüttûğü hare- ketin, muhafazakâr sağla, lıberal sol arası- nı kucaklayacak iddiaü, hazırlıklı, donanım- lı ve özgüven sahibi bir hareket olacağını söyledi. Türkiye ve dünyadaki gelişmelen değer- lendıren Kesici, ülkemızdekı siyasi yapı- lann, halkın beklentilerine yanıt vereme- digini belirterek "Tüm kamuoyu araşür- malannda, hiçbir partiye oy venneyeceği- ni betirten yüzde 50'Bk bir seçmen kitlesi var. Bu kitfc, ağırhkh olarak, merkez sağ ve merkez soldaki seçmenlerden oluşuyor. Şu an içüı ankederde ilk sırada görülen parti- nin bQe, çok biMnçB ve kararfa olan bu kit- leyi ikna edemediği anlaşılıyor. Çünkü bu kitfc aylanbr agırfagını koruyor" dedi. Se- çimlenn en erken önümüzdekı sonbahar- da yapılabıleceğinı öngören Kesici, "Eko- nomide kriz beklemiyorum. Düzelme de beklemiyonını. Düzelme ohnadığı için de halk, önümüzdeki aylarda krizi daha faz- la, daha derin hissedecek" diye konuştu. Kesici, hükümetin ve politikacılann dış politikayı yeterince önemsemediklenni, halkın bu konuyla fazla ılgilenmediğini düşündüklennı anlattı ve "Dış politika bir sûresonra halkı çok daha yakmdan Ugüen- direcek.Kıbns veEge başta ohnaküzeredış siyasetteldgündem maddeterimiri daha çok konuşacağız. Yeni bir dünya kuruluyor. 11 Eylül saldmsıvesonrasındaki olaylarolma- saydıda dış politikaıun yaşanumızdaki öne- mi artacaktT dedi. Uygun polttikalar Türkiye'nin dünyannı en karmaşık, en riskli coğrafyasında bulunduğunun altını çi- zen Kesici, dünyadaki gelişmelerden en fazla etkilenecek ülkelerden birinin Türki- ye olacağını, buna uygun politıkalar üret- mek gerektiğini ifade etti. Hükümetin, Hel- sinki zirvesinde önüne konan belgeyı, içi- ne sindirmeden, istemeyerek imzaladığını, bu belgenin de Türkiye için iyi bir belge olmadığını belirten Kesici, körü körüne AB'yi destekleyenlerin, AB'nin Türkiye için hep, "on iki arü bir" ifadesini kullandığı- nı görmeleri gerektiğini söyledi. Kesici, "Türkiye'rün on üç adayın içinde oMuğu- nu söylemiyorlar. Ve bu durum, samimiAB yandaşlanîıda bile kaygı, şüphe yaraüyor. Oysa bizim AB'ye ilgi dııyduğumuz dö- nemde, tngütere bik bu biriiğe ilgi duymu- yordu" dedi. ABD Başkanı George W. Bush'un babası Bush'un, kendi başkanhğı döneminde, "Yeni bir dünya kuruluyor" • Ilhan Kesici, seçimlerin en erken önümüzdeki sonbaharda yapılabileceğini ifade ederek "Ekonomide kriz beklemiyorum. Düzelme de beklemiyorum. Düzelme olmadığı için de halk, önümüzdeki aylarda krizi daha fazla, daha derin hissedecek" diye konuştu. dediğinı anımsatan Kesici, "ABD,kendisi- ni dünyada tek süper güç olarak görüyor. ABD dışında.getismiş,markaoton,imajıolan devletier olacak. Bir de diğer devieder ola- cak Türkiye'nin getişmiş devleder içinde ounasıiçinbenuyancıgörevimiyapıyor,bu- nun için hazniamyorum" diye konuştu. Küresel gelişmelerin ülkemizdeki siya- set anlayışını da kökünden değiştireceğıni, yeni siyasette liderve takım arasındaki üiş- ki biçiminın daha farklı olacağını öne sü- ren Kesici, "Lider ve takım yine olacak. Ama paylaşuncıüderök anlayışı egemen ola- cak. Türk si> asetinin akanmasuun nedeni evrim geçirememesL Evrim ohnadığı için de değişim sancıh, kavgalı oluyor. Siyasette nesilleronaryıloknr.Ama bizdeböyleoimu- yor" dedi. Kısır kavgalar Küresel değişimin 2002-2005 yıllan ara- sında çok yakıcı biçimde kendisini hisset- tıreceğini ifade eden Kesici, "Bu sel bizde- ki kadrolan, yapılanmalan, aralanndaki kısırkavgalansüpürür. Ekonomikkrizi hâ- lâ yaşıyonız, dış poütikadaki kriz ise kapı- da. Işte o zaman bunun adı, Türkiye krizi olur. GeneUaırmayve Hariciye, dışpotitika- yı yakmdan izbyor. Dünyanın siyasi, ekono- mik, coğrafi olarak yeniden yapdandığı bu süreçte, bu işleri derieyip toplayacak bir si- yaset kununu gerekli" diye konuştu. Bu ışe soyunan hareketin yüzde 35 oyla iktıdar olacağını ve halktan ıkincı kez vize alacağını vurgulayan Kesici,"Yanyana ge- lebileeek. ne kadar insan varsa, bunlan yan yana getirmek gerektiğini'', bu yan yana gekşin de çözüm odaklı olmak zorunda ol- duğunu belirtti. "Bizim coğrafyamızzor eoğrafyadır. Dun- yanın en üstün diplomatik araçlanvebifin- ciyle yönetiür ancak. Türkiye'nin ekonomi, siyasetveaskeribürokrasisi,istihbaraü dün- yanın en pariak beyinjerinden oluşmalıdır" dıyen Kesici, Türkiye'nin 2010 yılı \ızyo- nuyla yönetilmek zorunda olduğuna işaret etti. Kurulmakta olan yeni dünyada, devletın politık kimliğinde dini ve etnık kimliğın ol- mayacağını, yeni düzende devletin, demok- rasi, ınsan haİdan, girişim vefikirözgürlük- lennı ıçeren bir özgürlük anlayışı ve pıyasa ekonomısini benımsemek zorunda olacağı- nı savunan Kesici, "MiisKimanhgımız özür kaynağı ohnamah. tslanûyeti zan alünda bı- rakmadan işlerimizi yapmahyız. Bu dünya- nın,Avusturya'da ırkçıliderHeider'e iktida- n vermediğini unutmamalryız'' dedi. De\let Planlama Teşkılatı'nın, devlet eko- nomisini yüceltmek ıçın değil, özel sektörü güçlendirmek için kurulduğunu ve bu yön- de çalıştığını anımsatan Kesici, ekonomi mevzuatının küresel ekonomıyle bütünleş- mesı, ekonomik altyapının yenilenmesi ge- rektiğini anlattı. TefcnoloJI eskldl' Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Meöh Gökçekle aym hareket içınde olma- sınm kesinlikle söz konusu olmadığını vur- gulayan Kesici, hukuksal altyapı olmadan, ekonomik gelışme olamayacağını vurgu- ladı. Kesici şöyle devam etti: "Son yıllarda hep krizyaşandıgı için,özd sektörün kullandığı teknoloji eskkti. Bunun yenilenmesişart Ekonomideorta sınıflann Önü açümah. Paranın siyaseti esir ahnası önlenmeü. Devlet yaşamında politik Kder- lik konumu ve bürokrasi şanı, şerefî, şöhre- ti temsfl eder. Bu kisilerin parayı sevmeme- si, siyaset ve bürokrasinin, birey sel ve ailevi servetten uzak durması gerekjr." Hcısan A l i Yücel cınıldı ^ ^ p ^ölum yıldönümünde Istanbui Kültür Üni- versitesi'nde anıkh. Köy Enstitüsü mezunlarmdan şair-yazarMehmetBaşaran, Hasan ÂU Yücei'in bü- yük Türkaydmlanmaası olduğunu belirterek "Bize onu unuttunnaya çahşsalar da adını anmasak da o her zaman büyükhîğünü kornyan yüce bir insandır'' dedi Başaran, VücePin en büyük Türk egitimdsi olduğunu yurgulayarak "Mustafa Kemal'in egitim anlayışnu Türkiye'de uygulayan \lilli Eğitim Baka- m Hasan Ali YüceFdir" dedi 3 Mart 1924'te çıkan Oğretim Büügi İasası'nuı cumhuriyeti yikmaya ça- hşanlann saldınsuıa uğradığmı belirten Başaran, sözterini şöyle sürdürdü: "İki çeşit egitim görühnesi- nin yanhş olduğuna karar verilerek ve aküa eğitimin gereği olarak çtkanlan bu yasa hakkıyia uygulan- saydı, Türkiye'de imam-hatip Usekri bu kadar artmaz, irtka birinci tehdit durumuna gekmezdL" CUMARTESt YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Kendin Olmak ya da Olmamak "Edinilmış Mallara Katılma Rejimi" gibi somut konular taröşılmaktayken evlilik kuaı- mu üstünde kavramsal dü- zeyde düşünce üretmeye ça- lışmanın ütopik kaçabilece- ğini tahmin ederim. Fakat bu yazıda da geçen haftaki yazı- mın konusunu sürdürmeyı de- neyeceğim. ••• Geçen haftaki yazım Ital- yan yazar Ferdinando Ca- mon'un "Balinaların Şarkısı" adlı anlatısındaki "sır" kavra- mıyla noktalanmıştı. Italyan yazara göre evliliklerin teme- lini çiftlerin ortak sırlan oluş- turuyor. Buna karşılık, bırbir- lerinden gizli bir şeyleri, ktşi- sel sırlan olamaz. Kişısel sır, evlilik kurumunun variığı için tehlikelidir. Bir önceki yazımdaki soru- yu yineliyorum: Acaba ger- çekten öyle mi? • • • Bu soru bizi, kişi olmak, ken- din olmak kavramına götürü- yor. Ekonomik adaletsizliğin, sömürünün egemen olduğu, emekçinin kendi emeğine ya- bancılaştığı toplumsal ilişki- ler dünyasında, insan nasıl bağımsız bir kişilik, bir başka deyişle nasıl kendi olabilir? Günümüzün dünyasında sa- yısız insan, kendi kişilikleriy- le değil, dışardan dayatılan iğreti kişiliklerle yaşamakta... Kendi sandığı şey kendi de- ğil... Bu apayn. ya da apayn değil ama çok daha geniş bir konu. Benim bu yazıda üze- rinde düşünmek istediğim, evttKk kurumunun, insanın ken- di olması, bağımsız bir kişili- ğe sahip olması gereksinımiy- le ilişkisi... • • • Yukardaki paragrafın son cümlesinin karşılaşabileceği itirazlan öngörebiliyorum; top- lumsal yaşam kışisel bağım- sızlığa zaten zorunlu sınırlar getirir. Kaldı ki her insan aynı düzeyde, aynı yoğunlukta ba- ğımsızlık duygusuna sahip o\- mayabilir, vb. Bu varsayımsal itirazlara yanıtlanm hazır: İn- san tekini kuşkusuz ki toplu- mun, toplumsalın dışında dü- şünmüyorum. Sözünü ettiğim bağımsızlık (özgürlük) gerek- sinimi, tıpkı ekonomik alan- da hak aramak gibi toplum- salın sınırlan içindedir. İnsanın kendi arzusuyla herhangi bir alanda köleliği kabul etmesi ıse, bilinçsizliğin, korkunun, ya da bu türden bir başka et- kenin sonucu olabilir... • • • Evlilik kurumu ve kişisel öz- gürlük kavramı birbirryle ne ölçüde bağdaşıyor? Ozgür- ••• lük derken düşündüğüm sa- dece ya da bir tek cinsellik değil. Soruyu şöyle de sora- bilirım: İnsan hem evli hem kendi olabilir mı? Bu anlam- da "evlilik" olgusuyla resmi türden olmayan bir bağlılığı birbirinden çok da farklı gör- mediğimi söylemeliyim. İki in- sanın yazgılannı, aşk dışında bir nedenle, böylesine birbi- rine bağlamaları ne ölçüde anlamlı ve gerçekçidir? Böy- le bir bağlantı, bağımsız, öz- gür bir ınsan olma, kendi ol- ma duygusuyla ne ölçüde bağdaşıyor? Tam bu noktada, aşktan söz etmek kaçınılmaz- laşıyor... • • • Aşkı tanımlamak, tıpkı şiiri, sanatı tanımlamak gibi olduk- ça güç ve belki gerekli de de- ğil. Ama aşkın da sanatın da ne olduğunu ya da ne olma- dığını hissedebiliriz. Sevgile- rimizın nedenini az çok tahmin edebilirsek ve akılla açıklaya- bilirsek de bunu aşk için yap- mak her zaman kolay değil- dir... Tıpkı estetik olçuleri yer- li yerinde bir sanat yapıtını gü- zel bulmamızın ondan etki- lenmemize yetmeyebileceği gibi... Burada işe bilinçdışı- nın, bilinçaltının, içgüdülerin, varlığımızın derinliklerinde, kendimizin bile kavramakta ya da söz geçirmekte güçlük çektiğimız, ancak hıssedebil- diğimızşeylerin karıştığından kuşku duymamak gerekir... Aşkın da sanatsal yaratıcılı- ğın da özgürce gerçekleşme- sinin, bu türden duygulann ve içtepilerin reddiyle, bastınl- masıyla, aklın boyunduruğu altına alınmasıyla değil, onla- nn boyunduruğu altına girerek de değil, ama onlann variık- lannı kabul etmekle, varoluş- lannın önünü kapamaya ça- lışmamakla ilintili olduğunu düşünüyorum... Daha da ile- ri giderek, gerçek anlamda bir varoluşun, ancak, yaşamı böy- lesine bir derinlik ve bütün- sellikle kavramanın sonucu (ve ödülü) olabileceğini söy- leyeceğim... • • • Evtilik konusu, ister istemez, aşkı, bütün bir hayatı nasıl ya- şamak gerektiği sorununu gündemegetirdi... Toplumsal zorunluluklar, aşkın bitimlili- ği, yaşlılıkta yalnız kalma kor- kusu, alışkanlıklann gücü, baş- kaca zaaflarımız, vb... Bu lis- teyi uzatabiliriz ve bunların hiçbirinin önemi yadsınamaz... Ama yinede, hiçbirşeyin, ken- dimiz olmak, kendimiz kal- mak gereksinimi, yaşamları- mızın biricikliği kadar önemli olmadığını düşünüyorum... e-posta: ataolbfö cumhuriyet.com.tr Faks:0 212-513 85 95 KÜLTÜR • SANAT www.perareklom.com.tr - www.sinemafilm.com -IO 212) 2 9 3 99 7S Mimım gjmtm nsn cmi »n ıi»ı«nun»îi.»Ki6buı •manmıâ unm ımiıı tturan »ı«r« ; Semir Aslanyürek'in : ülkemizde çektiği ilk ! film olan "Şellale", \ 1960ların İ başından komik ve eğlenceli insan : manzaraları sunuyor. İ Cemal'in babası | Demokrat Parti'li, j amcası ise Halk i Partili'dir. Birbirlerine j öfkelenen bu iki ! kardeş, evlerinin i arasına büyük bir i duvar örerler. Sadece i bu iki kardeşin değil, j kasabadaki İ diğer : insanların da ilginç i hikâyeleri vardır... [ Hülya Koçyiğit'den i Tuncel j Kurtiz'e, Aykut i Oray'a, Ali Sürmeli'ye i ve daha birçok önemli j oyuncuya uzanan i oyuncu i kadrosuyla da göz ; dolduran bu film, i yönetmen i Aslanyürek'in i çocukluğuna | döndüğü duyeu ve ; mizah yüklü Bir İ yapım. tSTANBUL ANMRA ANKARA İ2MİR IZMIR BEYOĞLU PERA lETnOPOL K1ZIURMAK SEMA KİPAONECfTY (0-212)2513240 (O3I2I4257478 (0-312)4255393 (0-232İ4839100 (0-232)3865888 12.00-15.00-18.00-21.00 12.15-14.30-17.00-19.15-2f.30 12.00-14.15-16.30-18.45-21.OC 1215-14.30-1645-19.00-21.15 ll.00-13.30-160O-ia3O-21.00 Isabelle Benoıt Huppert Magimel K£ bizi yine şaşırtıyor... re cinseüiğin keşfcdilinemiş alanlannda î bir yokıüağa sûrûilûyor... PIYANISTA FİLM BY MICHEAL HANEKE 30 KASIM DA SINEMALARDA 6. ULUS1ARAMSIMÎLANO FİLM FESTtVAÜ "EN İYİ FİLM" A2. ARBBU8NU ÖDÜLLERİ, "JURİÛZEL ÖDülJJL ISTANBULAKAPHII 249689711.3O-13.0O-14.3O-1600-1730-19.00-2015-21.30 DfYABB/UOR OALERIA 221606711.00-12 30-14.00-15.30-17 00-18 30-20 00-2130 ÜRFH EMEK 217131312.45-15.30-18.15-20.30 (Sadece 1 lıafia) VANEMEK 216151513.30-16.45-19 00-21.00 (Sadece 1 hafta) Film Müzik CD ve Kasetlen Pek Yakında Müzık Marketlerde MKM İRTİBAT: 0.212.2518506 - 07 Dogma 95 Fllmleri K i f u n * ( 1 6 . O O ) TÖn;£or«o O a r i g a k a l ı l a r <19.OO) Yön•L«xı vor Trıer 8UM BÜtllM ESIÎTIK P U l » S«. H «.AJTIUUUJU V UCFI Osmanağa Mh Kmasıyecı Sk Ho21 KadıMy Tel 0216 349 91 55-56
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle