28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CumhuriyeCİmtiyaz Sahibi: Yenı Gün Haber Ajansi Basın ve Yaumcılık A.Şyı temsilen Cumhunyet Vakfı adına İLHAN SELÇ17K GenelYayınYönetmenı: İbrahim Yüdız # Yazıışlen Müdürü: SaKm Alpaslan • Sorumlu Müdür: Fikret İlkiz • Haber Merkezı Müdürü: Hakan Kara Utıhbarat Cengiz \ ıldırım 9 Ekonomı. Özlem Yü- zak 0 Kültur. Egemen Berköz # Spor Abdülka- dir Yücelman 9 Makaleler Sami Karaören # Düzeltme Abdullah Yazıcı • Bılgı-Belee Edibe Buğra 9 Yurt Haberlerı. Mehmet Faraç • Avrupa Temsılcısı. Güra\ Öz Yayın Kurulu: İIhan Selçuk (Baş- kan). Emre Kongar (Danışman>. Orhan Erinç. Hikmet Çetin- kava, Şükran Soner, İbrahim ^ üdız, Orhan Bursalı. Musta- fa Balbav. Hakan Kara. -Vnkara Temsılcısr Mustafa Balba> \aturk BuK an No 125. Kat 4, Bakanlıklar-Ankara fel 4195020 C hat). Faks 41950279tzmırTemsılcısı SerdarKıak,H.Zı\a Blv 1352 S 2 3 Tel-4411220. Faks-4419117 »Adana Temsılcısı. Çetin Yigenoğlu. Inonu Cd 119 S No. 1 Kat. 1, Tel 363 12 11. Faks 363 12 15 Müessese Müdürü Erol Erkut • Koordınator. Ahmet Korulsan # Mu- hasebe Bülent YenerO Idare Hüse\in Gürer 9 Satış Fazilet Kuza REKLAM: P.M. Ltd. Şti. • Genel Mudür Gülbin Erduran # Koordınaıör Reha Işıtman # Gene! Mıidur\ rd Se\da Çoban # Fınansman Müdürü Çetin Erduran Tel. 0212 514 (P 5 3 - 51? 84 60-61. Faks 0212513 84 63 Yayımlayan: \erij Gun Haber Ajan-ı Basın \e Ya>mcılık A Ş. Baskı: Sabah ^ a\ıncılık A Ş Tûfkocağı Cad ^ 41 Cağaloğlu ?4'"4 l^ianbul PK 24& - Sırkecı ^44^5 Ktanbui Tel (ö 212ı 512 05 115 20 hall Faks (0 212i 513 85 95 19KASIM2001 Imsak.S.P Güneş: 6.49 Öğle 11.57 Ikındr 14.27 Akşartr 16.51 Yatsr 18.16 Tunus açıklarmda bulunan dev kütle bugün Cebelitank Boğazı'ndan geçecek Varyag macerası sürüyor fişirde Komşular Günü • İstanbul Haber Servisi- Şışlı Belediyesı, "Komşular Günü" dolayısıyla bir iftar yemeği düzenledi. Şişlı Belediye Başkanı Mustafa Sangül. iftar yemeğinin düzenlendiğı Atiye Sokak'ta yaptığı konuşmada, komşuluğun önemine değinerek "Sabahleyin ayru asansöre biniyoruz ama birbirimıze 'Günaydın' demıyoruz. 'Günaydın' desek inanın ki günumüz daha güzel geçecek. Ve inanıyorum ki bundan sonra birbırimize selam verecek. bir 'Günaydın'ı birbirimizden esirgemeyeceğiz" diye konuştu. Yeni inşaat mabemesi • SAİTAMA- JAPONYA (AA) - Japon araştırmacılar, hasta bina sendromu (SBS) ile ilgili olduğu düşünülen kimyevi maddeler ve kokulan emecek, odun kömüründen imal yeni bir inşaat malzemesi geliştirdi. FarkJı ısı derecelerinde kanştınlrruş odun kömürü tozundan imal materyalle, konutlarda kullanılan inşaat malzemelerinin içindeki zehirleyici kimyevi maddelerin tamamen ortadan kaldınlması hedefleniyor. Motosiklet garajı açıldı • İstanbul Haber Servisi - îstanbul'da, motosiklet tutkunlannı bir araya getirmek ve araçlannı güvenli bir yere park etmelerini sağlamak amacıyla Ulus'ta özel bir garaj açıldı. 4 bin metrekarelik kapah alanda oluşturulan garajda. motosikletlere tek kabin, çift kabin ve açık olmak üzere 3 çeşit park etme imkânı sunuluyor. Park fiyatlan da ayda 60 ile 150 dolar arasında değişiyor. Karadeniz'de uluslararası sularda 3 yıl bekleyen ve tüm tartışmalara karşın Türk Boğazlan'ndan ge- çen dev kütle Varyag. hava muhalefeti nedeniyle Is- tanbul ve Çanakkale Boğazı'nın riskli noktalann- da iki kez tehlike atlattı. Eğer hava ve akıntı duru- muna göre gereken önlemler alırup, sürat arttınlma- saydı, Varyag, Ege Denizi'nde yakalandığı firtına- ya Çanakkale Boğazı'nın girişinde tutulacakh. Dev kütle Varyag'ın Türk Boğazlan'nda başla- yan maceralı yolculuğu devam ediyor. Şu sıralar Tunus Adası açıklannda olan Varyag'ın bugün Ce- belitank Boğazı'ndan geçmesi bekleniyor. Var- yag'ın, son durağı Santone Adası'na 2002 yüının ilk aylannda ulaşacağı tahmin ediliyor. Varyag'ın geçişinde operasyon amirliği yapan Saim Oğuzölgen, dev kütlenin, Türk Boğazla- n'ndan 38 saat süren geçiş macerasını anlattı. Oğuzülgen. 1 Kasım'da sabah saat 04.00'da Var- yag'a çıkmak üzere hareket ettiklerinı ve saat • Varyag'ın geçişinde operasyon amirliği yapan Saım Oğuzülgen, Varyag'ın İstanbul Boğazı'na girdikten 1-2 saat sonra Büyükdere önlerinde lodosa yakalandığını anlattı. Oğuzülgen, bu şiddette rüzgara provalarda bıle yakalanmadıklannı anlattı. 07.30'da dev kütleye çıkarak geçişi başlattıklan- nı söyledi. istanbul Boğazı'na girdikten 1-2 saat sonra Büyükdere önlerinde lodosa yakalandıkla- nnı anlatan Oğuzülgen, "O şiddetteki bir rüzga- ra provalar sırasuıda bile rastlanıadık. Hızınuz sa- atte 5 nüldi, ancak hızımmn saatte 6 milin üzerin- de olması gerekiyordu. Daha önceden betirtenen 19 saatlik zaman diliminde Mannara Denizi'ni geçe- bilnıek içüı yönlendiricive durdurucu römorkörün görevini Yeşilköy'de değiştirdik'" dedi. Oğuzülgen, Çanakkale Boğazı'nın en tehlıkeli noktalan Nara ve Kilitbayır burunlanna gelindi- ğinde poyraz ve kuzey rüzgarlarının şıddetlendiği- ni belirterek firtınaya yakalanmamak için saatteki hızlanru 7-7,5'e kadar çıkardıklannı söyledi. Firtınaya yakalanmadan 2 Kasım'da saat 17.45 'de Varyag'ı yedeklenmeden sorumlu ana çekici rö- morkör Ha\ila Champion a bıraktıklannı ifade eden Oğuzülgen. u Bu römorkör, Varyag'ı sadece İstan- bul Boğazı'ndan geçirmekle görevtiydi. Ancak firü- na nedenhie görevin teslim edilmesi gereken römor- kör Yaryag'a bir riirlü halat atamayınca Havila Champion dev kütk>i çekmeye devam etti" diye ko- nuştu. Varyag'ın Türk boğazlanndan geçişi, diğer ya- bancı bandıralı gemilerden farklı oldu. Çünkü. Varyag uluslarası litaratüre göre "gemi" olarak tanımlanamıyor. Saim Oğuzülgen, Varyag'ın ge- çişye ilgili özel önlemleri ve ilkleri şöyle anlat- tı: "Türk Boğazlan Kılavuzluktarihinde ilk kez 19 kılav uz kaptan aynı anda bir geçiş için görev yap- tL Bu geçiş, Türk boğazlanyla UgUi ulusal yasaiar- da ve uygulamalarda benzeri olmayan. çok özel bir •geçirilme' işlemiydi." ...IHTlYJlÇTANi e-posta: tang prizma.net.tr Doğa ana fırçasını salladı Doğa, sonbahar renklerine daldırdığıfirçasryla,büyüleyici güzeüikte tablolar sunuyon.. Düşen yapraklar başkentin cadde ve sokaklannı hah gibî kaplarkea, aym zamanda yaklaşan laşı da haber veriyor. Vapraklann ortasma oturan küçük kız çocuğu, •'o\ıın'* mevsiminin bitişinin hüznünü yaşarken, san yapraklann güzeDiğini incelemekten de kendini alamıyor. (KJEREM GEZER) Tiryakilere, kurtulmak için 10 neden sıralandı igarayı bırak, yaşamı ıızat CHICAGO (AA) - Uzmanlar, 401 çe- şit zehir ve 43 çeşit kansere yol açan madde içeren sigarayı bırakmak için 10 neden sıraladı: • Sigara iktidarsızlığı körüklüyor. Ereksiyonu engelli- yor. • Yüzde kınşıklıklara yol açıyor. • Sigara içenlerde diş kaybı daha çok görü- lüyor. Dişlerde lekelere neden oluyor. • Sigara si- nüs yollanna hasar veriyor. • Sigara kemik yoğun- luğunu azaltıyor. Tiryakilerde kalça kemiği kınhna- lanna daha çok rastlaruyor. • Sigara insanda dep- resyona girmiş havası yaratıyor* Sigara nedeniy- le çıkan yangınlarda yılda 1000 kişi yaşamuıı yiti- riyor. • Vücutta dolaşan oksijeni engelliyor. • Si- gara^ bırakmamak aptallık. Çünkü tiryaki kendi- ni bilerek ölüme atıyor. • Sigara içen veli çocuğu- na kötü örnek oluyor. SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN Sopuna Doğru' Bakmak!.. Zaman zaman, hep olmaz mı? Okur ya da dınleyici, tesâdüfen atladığı bir söyleşı, ya da yazıdan sonra; bir heves, ya gaze- teci yazara, ya televizyondakı konuşmacıya, başvurur; 'metni' ıster, kaset sorar, vs! Ya ikisi de yoksa, ne olacak? Meraklısı bılir, TRT/2'de doğaçlama konuşuyorum, yazılı metin yok; pek pek, belge mahıyetinde bırkaç not; söyleşinın kasetinı, TRT'den sağlamanın, formalitesı uzun, belkı pahalı da: o zaman, iki elıniz böğrunüzde, kalakalıyorsunuz! O cumartesı gecesı (3 Kasım 2001) ne soyle- diysem; sağın da, solun da, epeyce kafasını ka- nştırmış; olağanın ustunde bir telefon, faks, i-ma- il trafığı yaşadık; dahası basın önemle altını çızdi, meselâ Rahim Er yazısında diyordu kı;"... TRT/2'de Attilâ llhan'ın bu mevzua dair müthiş bir soh- beti yayınlandı; o sohbeti ya TRT/2 tekrar ver- meli veya ne yapıp ederek kasetini bulmalısı- nız..." (Türkiye, 7 Kasım 2001). Alâka böyle yoğun- laşınca, o gece söylediklerımi, bu koşede -hıç ol- mazsa- özetlemek, basbayağı bir görev halıne dö- nüşüyordu. önce, 'sırrımı' vereyim; iç ve dış polıtıkadaki olaylara ve gehşmelerine, 'Sistem'in malı ve söz- cüsü, uluslararası haber ajanslannın; ya da mak- sadı ve mahiyeti bellı, 'holding' basınının: çizdıği çerçeve içınde, bakmamaya ozen gösterıyorum; zira bunlar 'beyın avcılığı' yapıyorlar; başarıh da ol- muyor değıller, hani; bunu bazı seçkin ve alafran- ga 'ilericileri'mizin; -farkına bile varmaksızın- ta- kındıklan -davalannın ve ülkelerinin aleyhine- Yan- kee tavn'ndan da görebılırsınız! Oysa Türk aydı- nı -hele Kemalistya da Sosyalist ise- bu iki te- mel kavramı da, aynı 'Sistem'in, nasıl yozlaş- tırıp, 'evcilleştirdiğine' dikkat edip, uyanık ol- mak zorundadır. Yapmaya çalıştığım bundan ibarettir. Işin 'evveliyatı' ve 'diyalektiği'... • • Oyledir de, VVashington'ın, 'dünyanın hâkimi' olmak ve kalmak varsayımlannı bilmeden, bu yapılamaz; o yüzden hem bu köşedeki söyleşile- rimde, hem TRT/2'dekilerde (cumartesi, gece, 20.35) uzun zamandır, 'XXI yy. ABD Dünya Gü- venlik Stratejisi'nden (1996); aynca, yeni Başkan'a arz edilmek üzere CIA'ya bağlı 'Ulusal Istihba- rat Konseyi' (NIC) tarafından hazırlanmış, 'Glo- bal Trend, 2015' (2000)'den söz edip durdum; 'Sis- tem'in başı, hegemonyasını nasıl koruyup sürdü- recek; bu çalışmalar dikkatli okununca, satır ara- lanndan, pekâlâ anlaşılıyordu. Bu veriler, ana çelişkideki 'küresel' tez ve an- ti/tezleri saptayıp, çözümlemede, yararlı olur; olur ama, yeterli midir; hayır, fazladan egemen gücün ana çelişkisini; yâni VVashington'ın pro- jeksiyonlarını, hangi tez ve anti/tezlerin çatış- masına göre, uygulamaya çabaladığını, belir- lemek lazım. Sözün gelişi Sistem'in -özellikle ABD'nin- Avrasya dakı (Müslüman) petrol coğraf- yasıyla, giderek Güneybatı Asya'yla, aşırı ilgilen- diği, iyi kötü bilinir de; ABD iç dinamiklennin, so- runa nasıl yaklaşacağı, kolay kestirilemez. Bu 'tah- min' ancak, 'tayin edici' iç çelişkilerin saptanma- sı; bu çelişkilenn, çıkar hesaplan açısından, diya- lektik durum değerlendirmeleri ile gerçekleştirile- bılir. Bunun, kolay olmayacağı, kesin; ama, bağım- sız bir aydının, sonuca varması için; sadece, küresel haber trafiğini izlemek ve gözlemek, yâni 'açık istihbarat' bile, ise yarar ki; bu da aşı- rı bir dikkat kapsamlı tespitler, diyalektik du- rum muhakemesini gerektirir. Ister mısiniz, bir örnekle konuşalım; galiba böylesi, hem daha so- mut olacak, hem de daha aydınlatıcı. ABD, 11 Eylül 'Faciası'nın hemen ertesınde, ha- tırlarsanız, istihbarat servislerinın neden bu kadar habersız(!), dolayısıyla başansız kaldığını tartışa- cağına; telepatiyle öğrenmış gibi, Başkan Bush Jr.'ın ağzından, hem dakıkasında düşman belirle- di (Usame bin Ladin), hem de hedefi gösterdı. (Af- ganistan!) Olayın uzun sürecek bir 'savaş' oldu- ğunda ise, hıç tereddüdü yoktu; üstelik bu garip savaşta, hasım taraf seyyal, kaypak ve görünmez nitelıklerı olan, 'terorizm'di; 'Beyaz, (yâni ırkçı); Hıristiyan, (yâni dogmatik) ve Batılı (yâni yöre- sel) olan' ABD, Isa'nın öğütlerine ve kuralları- na uyarak, yeni bir Haclı Seferi'ni başlatacak; bu Müslüman Pisliğini(!) yeryüzünden (tabii bunu, 'Avrasya'nın petrol coğratyası'ndan di- ye anlayacaksınız) silecekti... Görünüş, bu!. Şimdi ister misiniz, başka bir Amerikalı durumu nasıl değeriendiriyor, ona bir göz atalım... 'Vıetnam kaçağı', 'çiçek çocuğu'nun farkı... I nanmayacaksınız ama, olaylara daha yaklaşır- I ken, çok başka bir açıdan bakıp, çok farklı bir tonda konuşuyor... "... Düşmanlarını tanıma ve dünyanın kendi dışındaki kısmınca, nasıl algılandığını anlama söz konusu oldu mu, ABD'nin, daha dikkatli ol- ması gereklidir. Dünyayı bizimkinden değişik anlayan ve algılayan çok insan var; muhtemel dostlarımızı çoğaltıp, muhtemel teröristleri azaltmak, çok önem taşıyor; üstelik bunun sa- vaşlafilanitgisi yok, bizim yaptğımız başka şey- lerle ilgisi var..." Basbayağı bir özeleştiri bile sayılabilecek bu sözleri. ABD[nin öncekı Başkanı Bill Clinton, Ge- orgetovvn Üniversitesi ne bağlı Dışilişkiler Fa- kültesi öğrencilerine yaptığı bir konuşmada söy- lemiştır. Nasıl, hoşgörüsüz, düpedüz Chauvin ve yobaz Hıristiyan, Bush Jr.'a mukâbil; 'çiçek ço- cuğu' ve 'Vietnam kaçağı', dolayısıyla barış yan- daş Clinton, neresınden baksanız 'vahametini' ko- ruyan bir sosyal ve ekonomik çelişkinin, apaçık iki tarafını oluşturmuyor mu? Bu çelişkıden hareket ederek, yaşadığımız son olaylann perde arkasını tartışmak, kuşkusuz da- ha öğretıci ve aydınlatıcı olacaktır; yalnız bunun için, eski Başkan Clinton'ın konuşmasındaki derinli- ği, kapsamı ve durum muhakemesini, daha aynn- tılı olarak ele almak, sanınm zorunludur. Işte onu yapacağız. e-mail:tilahan(a isnet.net.tr http://www.bilgiyayinevi.com.tr/ailhan Faks:0-212-26019 88 l.YIL 96.2Digitürk 41 3 M o d e r n H a y a t ı n Sesi r v • ' ' R A D Y O \O KSENw w w . r a d i o e k s e n . c o m
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle