15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 KASIM 2001 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA / [email protected] 11 Yeni tesvik Süt üreticisine müjde AMCARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Önlemler paketi çerçevesinde ta- rımsal ürünleri destekle- me kapsamından çıkaran hükümet, tanm kesimi- nin tepkisını azaltmak için hayvancıhğa yönel- di. Tanm ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Vüsuf Go- kaJp. süt teşvık priminin 10 bin liraya çıkanldığı- nı açıkladj. Bakan Gö- kalp, best hayvancıhğın- da hayvan başına 20 mil- yon lira destek verilmesi uygulamasının da yaşa- ma geçirildiğini belırtti. Konuyla ilgili olarak dün bir açıkJama yapan Bakan Gökalp, kapsamı genişlettikJerini, 2002 yı- lında hayvancılığa 75 tril- yon lira destek sağlana- cağını vurguladı. Gö- kalp'in verdığı bılgilere göre. hayvancılıkta yeni destekleme uygulamalan şöyie olacak: • Süt destekJeme prim- leri, hayvancılığı destek- leme karan kapsamına alındı. Buna göre. 1995 yılından bu yana lıtre ba- şına 5 bin lira olarak öde- nen süt teşvik primı 10 bin liraya yükseltildi. Iş- letmelerde ise süt teşvik primi litre başına 20 bin lira olarak uygulanacak ve düzenlemeler 2002 yı- lı başından itibaren yü- rürlüğe gırecek. • Tüketimin azalması, girdi fiyatlannın artması gibi nedenierle zor duru- ma düşen besicilik de destekleme kapsamına alındı. 14 Kasım'da yürürlüğe giren düzenleme çerçeve- sinde, işletmelerinde be- sı materyali bulunan ye- tıştiricilere hayvan başı- na 20 milyon lira karşı- lıksız destek veriliyor. Uygulamadan yararlan- mak isteyen üreticilerin, tanm il müdürlüklerine başvurmalan gerekiyor. Dünya Bankası raporu, kamu harcama vönetiminin çaıpıkhğmı gözler önüne serivor Çağdışı yönetimintablosuEkononıi Scrvisi - Dünya Bankası üe yürütülen Kamu Harcamalan ve Kunımsal Değerlendirme Projesi Raporu'nda, Türkiye'nin kamu harcama yönetiminin çağdışı ve dağınık olduğu ve ciddi bir onanma gereksinim duyduğu belirtildi. Program amaçlı Mali ve Kamu Sektörü Uyum Kredisi çerçevesinde ele alınan proje için düzenlenen raporda, Türkiye'nin durumu detaylı bir şekilde incelendi. Raporda, Türk kamu harcama yönetimi sisteminin sadece sanayileşmiş ülkelerin yakaladıgı standartlar açısından değil. gelişmekte olan çok sayıda ülkenin ulaştığı standart açısından da oldukça kötü bir performans gösterdiği kaydedildi. Savurganlık ve sahteciliğin, iç kontrol ve dış denetim sistemleri aracılığıyla caydınlması gereğine dikkat çekilen raporda hem teknik hem de siyasi sorunlann Türkiye'de mali disiplini zayıflattığı vurgulandı. ÖNDE GELEN SORUNLAR SAPTANDI Karar mekanizması yok Kamu Harcamalan ve Kurumsal Değerlendirme Projesi raporunda, bütün önJemlere karşın savurganlığın önJenemediği belirtildi. Raporda, di- ğer sorunlu konular şu şekilde sıra- landı: ı/ Stratejik kararalmamekanizma- sı ihmal edilmekte, politika ve plan- lar bütçe ile bağlanhlı şekilde yürü- tülmemekte. t/ Bütçe uygulaması ûzerindeki aşın kontroller savurganlık ve verim- sizliği engellemekte başansız olmak- ta. ^ Türkiye bütçesi 12 aya odaklan- makta ve sonraki yıllar için alınan ka- rarlann sonuçlannı önceden tahmin etmek amacıyla bir girişimde bulun- mamakta. OECD ülkelerinin çoğu, politikalannın ve mali kararlannın kalitesüıi geliştirmek için çok yılı kapsayan bütçe çerçevesini kullamr- ken Türkiye, böyle bir çerçeve kul- lanmayan birkaç OECD ülkesinden biri. *^ Harcama taahhütlerini kontrol ve takip edecek etkin bir sistem bu- lunmamakta. %/ Mevcut ihale prosedürü israfa yol açmakta ve kamu sözleşmelerin- de rüşvet ve yolsuzluğa neden olmak- ta. Ihale süreçleri şeffaf değil. Yürür- lükteki ihale uygulamalan istismara açık ve bu durum yatırun projelerin- de rekaberin çok düşük seviyede ger- çekleşmesine neden olmakta. RAPORDA YER ALAN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Savurganlık engellenmeli Kamu Harcama Yönetimi Reformu için çizilen stratejik çerçevede ise po- litik reformlann başlahhnası gereği savunuldu ve devlette savurganlığın önlenmesi ve harcama disiplininin sağlanmasına dönük çözüm önerileri sıralandı: t/ Harcamalar fonksiyonel olarak sınıflandınlmah. */ Genel devlet mali hesaplanna ilişkin 3 ayhk raporlar yayımJanmalı. ^ Kamudaki vakıf, derneklerin ro- Iü ve çaJışmalan gözden geçirilmeli. */ Bütçe bütün gelir ve harcamala- n kapsamalı. Garanriler, koşullu yü- kümlülükler açıkça yansıtılmalı. • Devlet Muhasebe Mevzuatı, Ma- liye Bakanhğı'nın muhasebe standart- lan yayımlamasınaizin verecek şekil- de değiştirilmeÜ. %/ Tahakkuk muhasebesi tüm mer- kezi hükümet kuruluşlarında tam ola- rak uygulanmalı. • Denetim ve kontrol araçlannın kapsamı ve etkinliği arttınlmalı. Sa- yıştay, anayasa gereği Başbakanhk ve parlamento dahil tüm konsolide büt- çeli kuruluşlan kapsamalı. • Uluslararası standartlara uygun iç mali kontrol ve denetime ilişkin bir kanun hazırlanmalı. ^ Denetim sonuçfan da kamuoyu- na açıklanmalı. %/ 5 yıllık kalJanma planı ile uyum- lu 2 yıllık bir makro-mali çerçeve getırümeli. Hazine, tasarruf çerçevesinde hizmet dışı bırakılması önerisini gündeme getirdi Yedi havaalanı kapatılıyor• Toplam bedelleri 25 trilyonu aşan 7 havaalanınin. "işlernediği" gerekçesiyle kapatılması gündemde. HavaalanJannın durumu ile ilgili çahşma yürüten Ulaştırma Bakanlığı henüz karannı vermedi. MUTLU SEREU A.VKARA - Halen Ulaştırma Bakanlığı 'nın bünyesinde işletime açık turulan ve toplam yatı- nmlan 25 trilyon 502 milyar lira olan 7 hava- alanınin kapatılması gündeme geldi. Hazine Müsteşarlığı 'nın yeterli kullanım olmamasını gerekçe göstererek ta- sarruf önlemi olarak ka- patılmasını istediği ha- vaalanlanyla ilgili ola- DUNY4 EKONOMSEVE BAKIŞ / ERGÎN YILDIZOĞLÜLONDRA Geçen hafta, tarih, ABD'ye iki ar- mağan verdi. "Terorizme karşı" sa- vaşta, Taliban iktidarı beklenmedik bir hızda "çöktü". ABD açısından birhegemo- nik preştij sorunu haline gelmiş olan Dünya Ti- caret Örgütü toplantısı, Doha 'da "başanyla" tamamlandı. Bu iki armağan, ABD'ye hege- monyasını guçlendirmekte yardım edecek gi- bı görünüyor. Ama tarih bu, sürprizleri hiç ek- sik olmaz! Bakarsınız paketlerden şarbon çı- kıvermiş... Çekildi mi? Çöktü mü? Taliban, geçen hafta beklenmedik bir hızda kentleri boşaltarak çekildi. Bu kentler de aynı hızda Kuzey Ittifakı'nın (Kl) çeşitli etnik frak- siyonlarının elıne geçmeye başladılar. Ulusla- rarası medyanın ABD ittifakını başından bu yana destekleyen kesimine göre Taliban artık çöküyordu, büyuk bir zafer demektı. Ancak, bir propagandaya kurban gitmemek için dik- katlı olmakta yarar var. Şöyle ki, ABD Afganis- tan'ı bombalamaya başladığında, Robert Fisk ve Stratfor gibı bölgeyi yakından bilen yorumcular, Afganistanda, tarihsel vetoplum- sal nedenlerden dolayı, siyasi iktidar açısından kentlerin önemli olmadığını yazmışlardı: Tali- ban kolaylıkla kentleri terk ederek dağlara çe- kılebilirdı (Stratfor 17/10). Geçen hafta yaşananlar, örneğin Taliban güç- lerinin savaşmadan, gece karanlığında ve dü- zenli olarak çekilmeleri, bu ongörülerin doğru- lanması anlamına geliyor olabilir (Stratfor 16/11). Eğer durum böyleyse, Taliban'ın şimdi yol arkadaşlanndan arınmış, bu anlamda etnik olarak daha da homojenleşmiş, dişinden tırna- ğına kadar silahlı ve Bin Ladin'in Arap güçle- riyle de destekli bir biçimde gerilla savaşına baş- lamayı planladığı düşunülebilir. Büyük olasılıkla bu yeni durum. Afgan halkına sunabıleceği her- hangi bir toplumsal projeden yoksun molla or- dusunun kaderini değiştirmez, ama özellikle. Batı Ittıfakı ve Kâbil'deki banş gücüne lideriik et- meye hazırlanan Türkiye açısmdan, uzun ve kanlı bir sürecin habercisi olabilir. Bu madalyonun öbür yüzü daha parlak de- ğil. Orneğin. ABD'nin uyarılarına rağmen Ku- zey ittifakı'nın Tacik kanadı Kâbil'i ele geçir- dikten sonra, "Talibanyenıldi, barışiçin biren- je/kalmadı"... "Öyleyse banş gûcune gerek /ok" gıbisınden demeçler verıyor (The Guar- jian 15/11). Diğer Kl fraksıyonları da Tacıkle- i Kâbıl'den söküp atmakla tehdit ediyorlar The Independent 16/11). Daha sürecin ba- ıındayız ve Kl fraksiyonları birbirinin gırtlağı- la dalmak üzere... Afganistan'da nüfusun zınlığını temsıl eden Kl'nin iç çelişkileri, ge- ;neği. liderierınin özgun hesapları, yeni bir iç avaştan etnik temızliğe kadar daha kim bılir esorunlargetirecek gündeme. Üstelik, Kl'nin arçalı ve aşiret temellı yapısı tüm Afganistan'ı, Tarihten ABD'ye iki armağan en azından kentleri yönetecek merkezi bir ko- alisyon kurmaya da uygun değil. Loya Jirga (Büyük Toplantı) mı var dedıniz! Lawrence of Arabia filmini hatırlıyor musunuz? Bu gıdişle her kent ve çevresindekı alan, J. Pilger'in uyardığı gibi, besin kaynaklannı ve eroin tica- retini ele geçirmek için çabalayan biretnik gru- bun elinde kalabilir (Zmag 16/11). Böyle bir gelişme Afganistan'da, banş gücü de dahil. herkesin herkese karşı savaştığı bir kaosa yol açabilir. Bu kaos, Afganıstan'ın etnik temelde bölünmeye başlamasıyla canlanacak olan Peştunistan kurma taleplerine paralel olarak, Pakistan'ı da içine çekerek genışler. Bu süreç içinde, ABD ve Ingiltere ne yöne çark ederler, Rusya ne yapar bilinmez ama, Müşerref (ta- bii hâlâ hayatta ve iktidardaysa), Pakıstan'ın toprak butunlüğünü korumak için yeniden giz- lice Taliban'ı desteklemeye başlayabilir (Asia Times 14/11). Doha'da 'Pirrus zaferi' Geçen hafta ABD'nin aldığı ıkinci hediye ise Doha'da paketlendi. ABD inısiyatifiyle adeta "teronzme karşı" yapılan Dünya Ticaret Ör- gütü doruk toplantısı "6aşa/7y/a"tamamlandı. Washington Post'a göre DTO toplantısının sonuçlan iki zaferi simgelıyordu. Birincisi, Se- attle'a benzer bir kargaşaya düşmeyen doruk. küresel protesto döneminde bile küresel en- tegrasyonun iletilebileceğinı gösterdi. Ikincisi. yoksul ülkelerin gereksinimlerine odaklaşacak bir ikincı ticaret raundu başlatan doruk, "ulus- lararası sistemin büyük şirketlerin kölesi ol- masının hiç de kaçınılmaz olmadığını göster- di"(15/11). The Guardian'a göre de gelişmek- te olan ülkeler "güçlerinigöstermişti". Demek ki hem ABD. liderliğinı bir kez daha kanıtlam/ş hem de küreselleşme artık yeni bir meşruiyet kazanmaya başlamış. üstelik de adeta "gelişmecı" bir sureç haline gelmişti... Eh, bu aşamada, bundan lyısi can sağlığı... lyi ama The Economisfe ne oluyor: "Hın- distan neredeyse toplantıyı devırecekti. Uru- guay Raundu 'nun tüm meyvelerinin zengin ülkelere gittiğini acı bir şekilde anımsayan yoksul ülkeler, zenginlerin serbest ticarete inançlarından derin kuşku duymaya devam ediyorlar" (17/11). Financial Times da bir başka âlem doğrusu: 0 kadar uzlaşmadan sonra "nihai belgenin neredeyse anlamsız- laştığını" düşünüyor (14/11). Işin aslını, sanınm, VValden Ballo (Focus on Gfobal South- Küresel Güneye Bakış) ve Anur- radha Mittal (Food First- Önce Gıda) yazısın- dan okuyabiliriz (Common Dreams 16/11). Bal- lo ve Mittal'a göre Doha'da bir şey başladı, ama bunun yeni bir raunt olduğu söylenemez. Do- ha'da yalnızca, (a) var olan anlaşmalann kimi maddelerinin (anti-dampıng vb..) aç/klığa ka- vuşturulması, (b) hükümet ihaleJeri, yatınm vere- kabet politikalan gibı konulann da zaman için- de görüşmeye açılması üzerinde bir anlaşma olmuştu. Gelişmiş ülkeler açısından, hükümet ihaleleri, yatınm ve rekabet politikalan, politika- lannın gündemınin başmdaydı ama, şimdi bu konularda görüşmeterin 2003'ten önce ve üye ülkelerin yazılı onayı olmadan başlaması ola- naksız. SaJt bunlara bakarak, Doha'dan gelişmekte olan ülkelerin yaranna bir şeyler çıktığını söyle- mek kolay değil. Örneğın Avrupa, tanm piyasa- lannı, ABD de tekstil piyasalannı yoksul ülkele- re açacak adımlaratmayı reddettiler. Yoksul ül- kelerin. yardım fonu önensı tümüyle gönmezden gelindi. Ilaç patentlerinın acil durumlarda askı- ya alınabileceği kabul edildı ama, patent hakla- nnı belirieyen TRIP anlaşmasının metni bu yön- de değıştirilmedı. Nıhai deklarasyon, çalışma sorunlan alanında ILO'ya yapılan göndermeyi metinden çıkardı, böylece DTÖ'nün hiçbir uz- manlığı olmayan alanlara bumunu sokmasına zemin hazıriadı. Daha önce Guardian'dan Monbiot ve Observer dan Pallast'ın aktardı- ğı gibi gelişmekte olan ülkeler Doha hazırlık sü- recinden tumüyle dışlanmış olduklan ıçın alınan karariara karşı zaten çok kuşkucuydular. Bu yüzden sonuçta başanlı olmasalar bile Doha'da önemli bir basınç yarattılar. Bu yüzden Ballo ve MıttaJ, ABD'nin Doha zafennin, bir taraftan git- tıkçe dennleşen resesyon (IMF. 15/11), diğer ta- raftan yoksul ülkelenn gittıkçe artan tepkılen al- tında, bir Pirrus zaferi olmaktan öteye geçeme- yeceğıne ınanıyorlar. Özetle. ABD tarihin kendisine geçen hafta, Afganistan ve Doha'da verdığı iki hediye pa- ketini açarken etrafa saçılacak zehırlı sorunlar, hem ABD'yi hem de ittifaklarını yeni, daha kar- maşık ve tehlikeli süreçlerın içine atacak gibi görünüyor. rak son karan Ulaştırma Bakanlığı verecek. Hazine Müsteşarlığı Tokat, Sıvas, Balıkesir, Sinop, Uşak, Isparta Sü- leyman Demirel ve Zon- guldak Çaycuma hava- alanlannın tasarruf ön- lemi olarak kapatılması- nı istedi. Devlet Hava Meydan- lan Işletmelen (DHMl) tarafından işlerilen hava- alanJanna ilişkin bilgiler şöyle: İbkat: 1995'te ta- mamlandı. 1988'deinşa- sına başlanan alana, DHMÎ'denl990yıhso- nuna kadar 800 milyon lira ödenek gönderildi. Bu rakam 2001 yılı bi- rim fiyatlan ile yakJaşık 469 milyar hra. Smas: Askeri havaala- nından yararlanjlarak 1957 yılında sivil ulaşı- ma açıldı. Kapasite kul- lanım oranı yüzde 5. Balıkesir Havaalanı: 1998'de sivil ulaşıma açıldı. DHMl bütçesin- den 1998 yılı sonuna ka- dar 172.2 milyar lira ödenek gönderildi. Ay- nca, 1993 'te terminal bi- nası tamamlandı. Işin toplam maliyeri 2001 yı- lı fiyatlan ile 1 trilyon 884 milyar lira oldu. Sinop: 1993'ten önce Amerikan üssü olarak kullanıldı. 2001 yılı bı- rim fiyatlan ile yaklaşık maliyeti 1 trilyon 373 milyar liraya ulaştı. Uşak: 1998'de açılan havaalanına 2001 fıyat- lanyla 2 trilyon 986 mil- yar lira harcandı. Isparta Süleyman De- mirel: 2001 fiyatlanyla maliyeti 15 trilyon 240 milyarlira, 1997'de açıl- dı. Zonguklak Çaycuma: 1999'da açılan alanın in- şası için 2001 yılı ra- kamlanyla 3.5 trilyon li- ra harcandı. hareketi Bu arada Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde, özellık- le Istanbul'a ba\oıl tunz- mi için gelen turistlere hizmet veren havaala- nındaki yolcu trafiğinde artış olduğu bildirildi. Geçen ay 587 uçağın iniş ve kalkış yaptığı hava- alanındaki bu hareket, ba\Til turizmindeki artı- şa bağlanıyor. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Tasappuf Tasarruf; gelırin, bugün tüketilmeyip gelecekte kullanılmak üzere bir tarafa konulan bölümünun adıdır. Bireyler, geleceğın olası fırtınalı günleri ya da çıkabilecek ek giderlerini karşılamak amacıyla ge- lirlerinin bir bölümünü, gönüllü olarak bir yana ko- yarfar. Tasarrufun bir de isteğe bağlı olmayan, ya- ni zorakı bölümü vardır. Bu tür tasarruf tüm toplu- mu ılgılendirir. Onu da toplumun sıyasal örgütü olan devlet, gücünu kullanarak yapar. Devlet, halk- tan aldığı vergılerle, bir taraftan güncel kamu hiz- metlerini yerine getirir, öbürtaraftan da ülkenin ge~ leceğine yatınm yapar. • • • Hükümet. 2002 yılı için öngördüğü ve uygulaya- cağı tasarruf önlemlerinı geçen hafta sonu açıkla- dı. Buna göre 7.1 katnlyon lira dolayında bir tasar- ruf Öngörülüyor. Ancak uygulanacak önlemler, esas olarak. dar ve sabıt gelirlilerın daha da yok- sullaştınlmasına yol açacak özellikler taşıyor. Önce, vergilerin en haksız ve adaletsiz turü olan dolaylı vergiler artt/nlıyor. Emlak. motoriu ta- şıt ve ATV'nın (akaryakıt tüketım vergilerı) artt/nlma- sı yetmiyormuş gibı, uluslararası olçülere göre çok yüksek maliyetle sağlanan doğalgaz, son zamlar- la iyice ölçüsü kaçınlan ATV kapsamına alınacak- tır. Uluslararası karşılaştırmalar Türkiye'de merkezi hükümetın; eğıtım. sağlık, işsızlığı onleme, konut gibı sosyal harcamalarının görelı olarak çok az ol- duğunu göstenyor. örneğin bunalım oncesınde merkezi hükümet bütçesinden sosyal hizmetlere ayrılan pay, ülkemizde yüzde 19 dolayında kalıyor- du bu oran ile Türkiye, Madagaskar ya da Eritre ve Yemen gibı ülkelere benzer bir ozellik gösterıyor- du. (Dunya Bankası, 2000 Yılı Raporu, s. 257). Son yıllarda tasarruf edılen, sosyal harcamalarda yapı- lan indırımdır. Bu bağlamda, hükumetin aldığı ön- lemlerin içinde ornegın, ilacın tane ile verilmesi bu tutumun ulaştığı boyutun çok acıklı bir göster- gesidir. Hükümet, toplumun sağlığı pahasına ya da onun karşılığı olarak tasarrufa yonelebiliyor. • • • Tasarruf önlemlerinın en ilgınç yönlennden biri de kırsal kesimin tümüyle gözden çıkarılmasıdır. Kırsal kesımin gözden çıkanlmasının iki boyutu var. Bunlardan birincisi, Köy Hizmetleri ve Devlet Su Iş- lerı gibi kırsal kesime hizmet göturen birimlerin za- yıflatılmasıdır. Kırsal kesime, yol ve su gibı temel altyapı hizmetleri bundan sonra etkin ve verimli bir bıçımde sağlanamayacaktır. Çünkü yapılmak- ta olan düzenleme. merkezi yönetim ile yerel yö- netimleri bir bütünlük içinde etkin ve verimli ça- lıştırma anlayışına dayanmıyor; tam anlamıyla, bölük pörçük bir yaklaşımı sergılıyor. Oysa kırsal kesımin. yeni altyapı yatınmlarına gereksinımı çok ılerı boyutlardadır ve tanmsal toprakların ve su kaynaklarının, sağlıklı birekonomık gelişme ama- cıyla, etkin ve venmlı bir bıçımde değerlendirılme- si gerekır. Hükümet, tarımda da ne yaptığını bil- miyor. Kırsal kesimin gözden çıkanldığının ikincı gös- tergesı, tanmsal desteklemedir. Hükümet, yıllardır ısrarla uygulamaya çalıştığı tarımı yıkıma surükle- yıci tutumunu 2002'de de surdürecektır. Buğday- dan şekepancanna, çaydan ayçıçeğıne, pamuktan tütüne tüm ürunlerde ve hayvancılıkta tanmsal destekleme tümüyle kaldınlmaktadır. Nufusun yüz- de 40'ına yakın bir bölümünun doğrudan geçim kaynağı olan tanm kesımının bu ölçüde kendi ko- şullarına bırakılması, kırsal Türkiye'nin lyiceyoksul- laşmasına ek olarak toplumun gıda güvenliğinin de tehlikeye at/lması anlamına geliyor. • • • Genel olarak kamu kesımı ve özellikle de KİT personel yapısına yoneük düzenlemeler de sağlık- lı bir temele dayanmıyor. Günlerdir, basın-yayın yoluyla. ülkemizdekı kamu çalışanı sayısının top- lam nüfusa oranının OECD ülkeleri ortalamasının yarısı ya da uçte bırı duzeyinde kaldığını kanıtlıyor. Türkıye'nin yapması gereken kamu kesiminde ça- lışanlann sayısını azaltmak değil. bunların etkin ve verimli bir biçimde ve halka hizmet anlayışıyla ça- lıştırılmasıdır. Hükümet bu yönde bir düzenleme yapmıyor. Kamu yönetimini baltalıyor, düzeltmi- yor. Açıklanan tasarruf önlemleri, yukarıda verilen ta- nıma hiçbir bakımdan uymuyor. Tasarruf, daha iyi bir gelecek için yapılır; hükümet ise ülkenin geleceğini bugünden yiyor, tüketiyor. [email protected] İstanbul teşekkür edîyor. 22EY1U1-17MSIM2001 Farklı din, dil, ırk ve toplumdan insanlar iki yılda bir ürettiklerimizi paylaşmak için bir araya geliyoruz. Ne güzel. Ozel Proıe Destekçıleri AKBAIMK HAXAOYAK AYGAZ CANAN-OSMAN TÜMAY OE HAMOCLl HOLDING IST.VVBUL SANAY] ODAS1 ISTANBLT. TİCARET ODASI CNBC-e , OSMANLI BANKASI V Ö N f TIMPROJ E Btenal Soonsoru Lmsal Sponsorlar KOÇBANK REMAIU Jm ^S. İSTANJJH Su ılan CuTihunyeî Gazetesı'nın katkı anyla /ayınlanmıştır Cumhurryet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle