Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EKİM2001PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HiIVt-fiN UIVJJ. / ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
I^Iercedes-Benz Türk, Aksaray'daki kamyon fabrikasına 150 milyon marklık yatınm gerçekleştirdi
Krize karşın >ntınm• Orta ve Doğu Avrupa
üJkelerine ihracata başlayan
fiabrika bünyesinde yaklaşık 2.5
milyon mark harcanarak bir eğitim
merkezi oluşturuldu. Fabrikada
5 79 kişi çalışıyor.
Ekonomi Servisi - Mercedes-Benz
Türk, Aksaray'daki kamyon fabrikasına,
kalite arttınmı, kapasite yükseltilmesi ve
yeni ûrünler içın 150 milyon marklık ya-
t ı n m yaptı. Orta ve Doğu Avrupa ülkele-
ri fabrikanın hedef ihracat pazarlan ola-
r a k belirlenirken, geçen hafta bu bölge-
deki ûlkelere yeni ürünlerden oluşan ilk
ihracat gerçekleştirildi.
Üretimine geçilen Atego ve Axor mo-
deli Mercedes kamyonlann Rusya ve
Türk cumhuriyetlerine de ihraç edilebil-
mesi için pazar araştırma onaylan almdı
ve çalışmalara başlandı.
'Krizden etküendik'
Mercedes-Benz Türk'ün Aksaray'daki
kamyon fabrikasmda gerçekleştirdiği ya-
tınmlar, düzenlenen bir basın toplantısı
ile tanıtıldı. Mercedes-Benz Türk Kam-
yon Direktörü HansPeter Heinstein, Tür-
Mercedes-Benz Türk'ün Aksaray'daki fabrikas yeni yaünmla tamamen yenüendL
kiye'nın son yıllarda yaşadığı krizlerden
kendilerinın de etkilendiklenni. ancak ya-
tmmlara devam ettiklenni belirterek,
Türkiye'ye güvenlerinin tam olduğunu
ve bu krizden de çıkacağını vurguladı.
Aksaray kamyon fabrikasının çok stra-
tejik bir noktada bulunduğunu, Ortadoğu
ve Türk cumhuriyetleri için de ıyı bir ko-
numda yer aldığını kaydeden Heinstein,
Daimler Chrysler'ın bir parçası olan Ak-
saray'daki her ginşimin, grubun vızyo-
nunun uzantısı olarak görülmesi gerekti-
ğini söyledı.
Şirkete Daımler-Chrysler'in yüzde 67,
Arap sermayelı Overseas Co.'nun yüzde
18, Koluman'ın yüzde 7, Türk Silahlı
KuvvetlerTnı Güçlendirme Vakfı'nın
yüzde 5 ve MKE'nin yüzde 3 oranında
BARMANBEK: İŞÇİ ÇIKARILMAYACAK
Ford'un üretim
planları aksadı
İZMTT (AA) - Ford Otosan
Kocaeli Fabnkası'nda
planlanan üretim artışımn,
ekonomik knz nedenıyle
gecıkmeli olarak gerçekleştığı
bildirildi. Ford Otosan Genel
Müdür
Yardımcısı
Mehmet
Bannanbek, 20
Nısan'daaçılan
fabnkada 6 ayda
4 bın 800 araç
üretildiğinı söyledı. Ekonomik
krizin Türkıye'deki reel
sektöre olan yansımasını, aynı
oranda yaşamadıklarını ıfade
eden Barmanbek, şunlan
• Ford Otosan Kocaeli
Fabrikası'nda, 6 ayda 4
bin 800 araç üretilebildi.
Üretim artışı kriz
nedeniyle gecikti.
kaydettı: "Türkiye genelinde
yaşanan ekonomik kriz
düşünüldüğünde, krizden fazla
etküenmediğimizi söylemek
mümkündür. Ancak,
planlanan üretim arüşı,
ekonomik kriz
nedeniyle
gecikmeli
olarak
gerçekleşiyor.
Tam kapasiteye
ulaşmak için
uğraş veren fabrikamızda, işçi
çıkanlması söz konusu
değüdir. Çok yavaş bir ' '
perhotta da olsa, eleman
alımına devam edilmektedir."
GENERAL MOTORS SATIN ALMIŞTI
Daewoo markası
sürdürülecek
Ekonomi Servisi - Asya
krizınden olumsuz etkılenen
Daewoo'nun, çoğunluk
hısselennın General Motors
(GM) tarafindan satın
alınmasının ardından,
modellennın
üretimı ve
pazarlama
yöntemlerinin
yoğunlaşması
bekleniyor.
• Daewoo'nun yeni
modellerinden T-200,
önümüzdeki yıl
Bupyong fabrikasmda
üretilmeye başlanacak.
GM batık Kore
devi gibı olumsuz imajına
karşın Daewoo markasının
dünya çapındaki tanınırhğı ve
değerinden yola çıkarak
markayı sürdürmeye karar
verdi. Yapılan açıklamaya göre,
iç pazarda da rekabet gücünü
arttırmaya yönelik olarak
ürünlerde GM'nin motorlan
uygulanmaya başlanacak.
Yapılan stratejik planlamaya
göre
Daewoo'nun
yeni
modellerinden T-
200, önümüzdeki
yılın başından
itibaren Bupyong
fabrikasmda üretilecek. Bu
ürün, 1.2 ila 1.6 lıtre motor
hacimlerinde Avrupa'nın B
segmentıne oturan bir model
olarak tasarlandı.
ortak olduğunu belirten Heinstein, yapı-
lan bu yatınmla ürünlerin Atego ve Axor
kamyonlarla tamamen yenilendiğim, ka-
pasitenin yıllık 8 bin adetten 10 bine çı-
kanldığını, fabrika kullanım alanımn ge-
nişletıldiğini, özel astar boya havuzunun
kurulduğunu ve sanayi robotlarımn dev-
reye sokulduğunu anlattı.
Silahlı Kuvvetler ve Jandarma için üre-
tilen Unimog'lann da kendileri için bü-
yük önem taşıdığını kaydeden Hans Pe-
ter Heinstein, aynca, ürettikleri otobüs
şasilerinm de tstanbul ve Almanya'daki
otobüs fabrikalanna gönderildiğini bil-
dirdi. Heinstein, otobüs şasısi ihracatımn
yılda 12-13 milyon markı bulduğunu kay-
dettı.
Yaşanan knzlerin kendilenni de etkile-
diğıni ve yüzde 80'e yakın daralmayı or-
taya koyduğunu anlatan Heınstein, bu yıl
için yaklaşık 5 bın 800 adet üretım hede-
fi varken sayının 1660'larda kaldığını,
yılbaşından bu yana yaklaşık 200 kışıyi
ışten çıkartmak zorunda kaldıklannı, ha-
len haftada 4 gün çalıştıklanm söyledi.
'Güvenimiz tam'
Heinstein, "Son yıllardaki krizlerden
biz de olumsuz yönde etkUendik. Ancak
yaünmlanmıza devam ettik.
Türkiye'ye güvenimiz tam.
Türkiye bu krizden de çıka-
cak. Biz de üretimde 2004-
2005'telObinlirakamlaraçı-
kacağız. Bunun binli rakam-
lan da ihracat olacak" diye
konuştu.
Hemstein, gelecek yıl için
ihracat hedeflerinın 500 adet
olduğunu da belirterek ıhra-
cattan yıllık 250 milyon
mark ciro beklediklerini an-
lattı.
Venlen bilgiye göre fabri-
ka bünyesinde yaklaşık 2.5
milyon mark harcanarak bir
eğıtım merkezi oluşturuldu.
Aksaraylı gençlere 3 yıl sü-
reyle motor ve elektronik gi-
bi çeşıtlı alanlarda eğitim
sağlayan merkez, bu yıl ilk
mezunlarını da verdi.
579 kişınin çalıştığı fabri-
ka 1986 yılında üretime baş-
ladı. Bugüne kadar fabrika-
da üretilen 35 bını aşan çe-
şıtlı tonajlarda kamyon ön-
celikle iç pazarda satıldı.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Ekmek Bilinci
Insanın birincıl gereksinimi
beslenmedir. Yoksullar için bes-
lenme, ekmekle başlar ve çoğu
kez ekmekle biter. Yoksulluktan
bir türlü kurtulamayan Anadolu
insanı için, bu nedenle, ekmek
kutsaldır. Insanımız, yerdeki ek-
mek parçasını alır yüksek bir ye-
re koyar.
Bilinçlenme de ekmekle baş-
lar. Daha kış gelmeden sonba-
hann başında, ekmek fiyatlan al-
dı başını gidiyor. Ancak, ekmek
fiyatlannın artışı, buğday üretici-
lerinin cebine daha çok gelir ola-
rak gırmiyor. Üretıcı de, tüketicı
de kaybediyor.
Neden mi?
Bu yıl TMO'nun (Toprak Mah-
sulleri Ofisi) üreticiden satın al-
dığı buğday miktarı, geçen yıl-
lara göre, çok sınırlıdır. Buğ-
day fiyatı, urünün niteliğine gö-
re değişmekle birlikte, ömeğin
Orta Anadolu'da, ortalama kilo
fiyatı 130 bin TL olarak işlem
gördü. Fiyat geçen yılın düze-
yinde kaldı. Urününü TMO'ya
satamayan üretici, ekonomik
güçlüklen nedeniyle bir an önce,
tüccara satmak zorunda kaldı.
Çünkü mazot, gübre ve tanmsal
ilaç gibi girdi fiyatlan dolara bağ-
lı olarak en az üç dört kat artmış-
tır. Aynca yüksek faizle borçla-
nan üreticilerin tamamına yakı-
nı icraya verilmektedir.
Hasadın üzerinden bir, bir bu-
çuk ay geçmeden, bugünlerde
buğdayın piyasa flyat 230 bin
liraya yükseldi. Bu büyük fiyat
artışından, üreticiler yarariana-
mıyor. Şimdilerde, ekmek fiyat-
lanna yansıyan artışın arkasmda
yaşananlar bunlardır.
Hem üreticilerin hemdetüke-
ticilerin soyulması nasıl oluyor?
Bunun sorumlusu, uygula-
nan ekonomi politikası; daha
doğrusu hükümettir. Hükümet,
önce, TMO'nun etkin ve verimli
çalışmasını sağlamamıştır. Son-
ra, kurumun kimi çıkarcılann ya-
ranna çalışmasına göz yumul-
muştuf. Daha sonra da parasal
kaynaklan kurutulan TMO, çift-
çiyı destekleme işlevinden
uzaklaştınlmıştır. Çiftçi, spekü-
lasyon yapan tüccara teslim
edilmiştir. Aynca, Anadolu'nun
uretım koşullan; ilkel üretim tek-
nolojisi; üreticinin yetersiz eğiti-
mi; gübreleme, sulama ve ilaç-
lamayetersizlıkleri göz ardı edi-
lerek, buğday fıyatının, ABD'nin
Chicago Borsası'nın buğday fı-
yatlanyla aynı olması istenmiş-
tir. Göreli düşük olan hektar ba-
şına buğday verimliliği, bu yıl
kuraklık nedeniyle çok daha
düşük olmuş, çoğu yörede dört-
te bir düzeyîne inmiştır. Çorum
ya da Konya'nın üretim yapısıy-
la Chicago üretim yapısını eşit
gören dar kafalılık ya da hükü-
metin IMF'ci tutumu, çrftçiyi de,
kentli tüketiciyi de giderek yok-
sullaştırmakta, yıkıma sürükle-
mektedir.
Buğday fiyatı, fiyatlann anası-
dır. Buğday fiyatı ekmek fiyatı-
nı, ekmek fiyatı da kentlerde ya-
şayanların fıyatını, yani ücretleri
belirier. Işgücü ucuza getirilmez-
se, mal ve hizmet üretimi iyice
durur, dışsatım yapılamaz olur.
•••
Ekmek bilincinin yetersizliği-
ne bir başka örnek, geçen haf-
ta bir katılım töreni sonrasında
yaşandı. OLEYİS Sendikası'nın
üst düzey yönetıcılerinin de için-
de bulunduğu 250 dolayında
sendikacı CHP'ye katıldı. Tö-
ren Ankara Hilton'dayapıldı. Hil-
ton çalışanlan OLEYIS'te örgüt-
lüdür. Bunda ne var demeyin.
Törenin Hilton'da yapılması, ya-
zılı ve görsel basında yadırgan-
dı; sosyal demokrat bir parti ve
işçi sendikası Hilton'da tören
düzenler miydi?
Bu eleştinlerin neresini düzel-
teceksıniz? Önce, ışçilerve sos-
yal demokratlar Hilton'lara gire-
mez gibi bir anlayış çok eskiler-
de kaimış olmahdır. Sonra ve asıl
çok önemlisi, bu eleştirileri ya-
panların kendi durumlandır.
CHP ve OLEYlS'ı eleştirenlerin
çalıştıklan gazete ve televizyon-
larda, sendikalaşmanın adı
yoktur; bu sözcuk ağza alına-
maz. Sendika sözü edenler,
kendılerinı kapının dışında bu-
lur. Anımsatmakta yarar var; si-
yasal partıler içinde yalnız CH-
P'de; basın yayın kuruluşlan
içinde de yalnız Cumhuriyet,
Anadolu Ajansı ve ANKA Ajan-
sı'nda çalışanlar sendikalıdır.
Buna karşılık tamamına yakını
sosyal güvenceye sahip olma-
yan, çok duşük ücretle çalışan
ve iş güvencesi de olmayan,
sendikasız basın yayın emekçi-
lerinin, sendikalaşabilen ışçıle-
rin davranışını en azından des-
teklemeleri gerekmez mi? Ek-
mek bilinçsizliği bu kadar mı
derinleşti? Yazık!
yakup@metu.edu.tr
yeni
DU1VYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGCS YILDIZOĞLU LONDRA
TANIŞTIRAUM. A M I L OÇok şık. Çok güçlü. Çok hesaptı. Yepyenı.
Tüm bu özeiliklere sahıp Fujitsu Stemens Computers
notebook ailesintn en yeni üyesi AMILO ile taraşmak
için yetkili satıctlarımtza bekliyoruz.
ALBİM (0216)3493351(0212)2842414
www.atoim.ctxn
EMPA (0212) 6711050 www.empa.com.tr
YAMAN (0212) 210 45 44 - (0216) 41175 57
www.yaman.com.tr
btn! Bttgt Ijiera, Yaıren Sıtışan ve Empa Bılgısayar tarafmdan duzentenmettedır • Kampsnfamıa 31 Ekım 2001 îanhıne kadar geçertıtijr • Sanayı vs Tioret
\ &Bkant#"nınSilS19S4tanMıItesmıGa2e!edeılanetiılen34/2 3sayıtıteHı3Miki)ınlenneuygun<te • Fujitsu Sıemsns CoiTiputas bu kampBnyada geçerii öriin konfigûtasyon ve
Xfiyatlmı™ttketıcivarama değıfJrme hatfcına satııptıt • Ryatlafflnna KDV dafcıl dejıkto. • Fufttsu Sıemens Computen Notebook arüntan t yii bnng-ın garanh (Jahılındedr
" • StakiarifnK daMındoto ürtmter lıem«ı iesiım edıtask ohıp, stoöaramala buiunraayaBartinler^hateıçenstndeis^edtlea**
pentlum'///
AMILO M Serisi
1.0 GHz• Mobile Intel® Pentium* III işlemci.
Intel® SpeedStep™ Teknolojisi
• H.1" XGATFT ekran • Dahılı 8x DVD-ROM Sûrücü • 256 MB Bellek
• 20 GB Sabrt Dısk • 8 MB VRAM ekran kart) • TV Out, S vıdeo çıkışı
• Dahıii3.5* Dısket Surûcû • Dahıli 56 K V90 Fax/Modem
• 2xPCMCIA kart yuvast • Infrared port • Stereo hoparlör ve mıkrofon
• Q Törkçe klavye, Touchpad mouse • 2xUSB • Yüksek kapasıtelı ü-lon batarya
• 1 yıl bring-m garantı • Mıcrosoft® W~mdows ME Türkçe, Mıcrosoft® Word, Works 2000
• Bllgı Paketı (DaM pfogramlan bgdızce Öğresne»», Fransuca üğretronı. Kolsy Tercüme, Wa8 Street
Tycoon, Vırnıal CO MEr», Photo Enpress)
c
1 U 11 I b U COMPUTERS
SIEMENSwww fujitsu-siemens com.tr
ABD'nin yeni Dört Yıllık Sa-
vunma Değerlendirme Rapo-
ru (Ouadrennial Defense Re-
view Report, QDR-2001-
www.comw.org) nıhayet ge-
çen hafta açıklandı. Son anda,
11 Eylül olaylannı da içerecek bir
biçimde yeniden yazıldığı bıldi-
rilen (The Economist) QDR-
2001, bir önceki QDR-1997'den
başta, benimsenen paradigma
olmak üzere önemli farklar ıçe-
nyor, yeni, tehlikeli bir yönelime
işaret ediyor.
Yeni parad.pma
QDR-1997, bir taraftan aynı an-
da ikı coğrafyada savaşı sürdüre-
bilme hedefini benimserken, di-
ğer taraftan, önümüzdeki 15 yıl
içinde ABD'nin karşısına yeni bir
hegemonik rakibin çıkmasını en-
gellemeyi amaçlıyordu. QDR-
2001 ıse giriş bölümünde Donald
Rumsfeld'ın vurguladığı ve I. Bö-
lüm'de irdelendiği gibi, yeni, fark-
lı bir savunma paradigması üze-
rine oturuyor. Birincisi, QDR-
2001, yeni stratejik ortamda,
"ABD, düşmanlannın kim olaca-
ğını ve savaşlann nerede çıkaca-
ğını tam olarak bilemez ve bile-
meyecektir" (s.lll, abc) diyor,
"savunmanın, belirsizlik ve sürp-
rizöğesi ile birlikte" varolabilme-
si gerektiğine işaret ediyor ve bu-
radan hareketle de yeni konsepti
ortaya koyuyor. Kimin nerede ve
ne zaman saidıracağından çok,
olası bir saldırganın hangi ola-
naklarla saldırabileceğini dü-
şünerek ona göre hazırlanmak
(s.6)
QDR 2001, QDR1997'den fark-
lı olarak, ABD'nin hegemonik ko-
numunu kalıcı bir veri olarak alıyor
(s.4) bunun "benzersızliğini"
(s.1)... "ABD'nin çıkarlan korun-
duğunda dostlannın ve bağlaşık-
lannın, bu banş ve özgürtükten
faydalanarak refahlannı arttracak-
lannı"(s.2) vurguluyor. QDR- 2001,
kara, denız, hava, uzay gibi tüm
alanlarda ABD egemenliğini var-
saydığı için de ister istemez dik-
katler devletlerden gelecektehd'rt-
lerden, sistem içi çatışmalardan,
sisteme (ABD hegemonyasındakı
sisteme) yönelik saldın olasılıklan-
na yöneliyor. Böylece O.DR-2001,
11 Eylül sonrası söyleme uygun
olarak ABD hegemonyası altında-
ki bir sisteme yönelik, radikal aşın
uçlardan gelecek tehlikelere özel-
likle önem veriyor (s.4). Tehlıke
devletlerden çok devlet dışı özne-
lerden kaynaklanıyor (s.5). Bu bağ-
lamda, QDR, ABD'nin erişimine,
kapalı alanlara, girişi engellenen
QDR-2001
coğrafyalara, çeşitli derinlikler-
de ve zoria girmek, işgal etmek,
siyasi müdahalede bulunmak,
rejim değiştirmek.. bunlan ola-
naklı kılmak ıçın de, sürekli izleme,
hassas vuruş, dünyanın her coğ-
rafi bölgesinde ona uygun olarak
biçimlenmış ordular bulundurmak
gibi amaçlan benımsıyor(s.20,21,
26,31,43).
Yeni konseptin, hem bilineme-
yen, gelecekteki bir düşmana kar-
şı savaşmak üzere hazırlanmaya,
hem de küresel ve uzayda bir ege-
menlığin eksiksız kurulması, ko-
runmas) anlayışına dayandığına
işaret ettim. Bu, hem paranoyak
Rumsfekj rapora yazdığı önsöz-
de, olaylara değil trendlere önem
verdiklerini vurguluyor. Gerçekten
deQDR-2001 içinde geleceğe yö-
nelik oldukça belirgin, trend kuru-
cu saptamalar var.
ömeğin, O.DR-2001 ABD'nin
ulusal çıkartannın global olduğunu
saptıyor (s. 25), bu yeni stratejik
ortamda ABD'nin, Batı Avrupa ve
Kuzey Asya'daki konuşlanmasının
yetersiz dduğuna dikkat çekiyor.
Bu saptamadan hareketle de AB-
D'nin askeri konuşlanmasının ye-
niden yönlendirileceğini, bu böl-
geler dtşında yeni üslerin gereke-
ceğini açıklıyor. Dünyanın üzerin-
(bilmediğim birileri beni tehdit edi-
yor), hem suçluluk kompteksine
sahip {bızım polıtıkalanmız nasıl ol-
sa düşman yaratır), bıraz megalo-
manyak (ben her yerde egemen
olmalıyım), birazdaOrwell'in 1984
romanını anımsatan (her yeri her-
kesi izler, her yere girer çıkanm),
son derecede tehlikeli bir konsept.
Ancak, bu raporun kamuya açık-
landığı, bu anlamda, ABD'nin dost-
lanna ve düşmanlanna yönelik si-
yasi ve ideolojik (propaganda)
amaçlan olduğunu da göz önüne
almak, temkinli olmak, yazılanlarla
gerçeklik arasında bire bir örtüş-
me aramak doğru olmaz. Ömeğin,
QDR-2001 bir önceki rapordan
farkh olarak ABD hegemonyasının
nasıl korunacağını değil, dosta
düşmana, bu hegemonyanın ne-
den gerekli ve kaçınılmaz olduğu-
nu anlatmaya özel önem veriyor.
deki her alanın ABD'ye açık olma-
sı sağlanacak, kapatılan yerlere,
ömeğin bir ulus devletin toprakla-
nna, zorla girmek, rejimini değiştir-
mek söz konusu olabilecek (s.26).
Gerekli istihbaratın sağlanabilme-
si için, tüm gezegen her düzeyde
izlenecek. Uzayın kullanımı AB-
D'nin hasımlanna kapatılacak.
Bu arada. Yeni Stratejik Çer-
çeve bölümundeki "yeni caydın-
cılık" prensibi, var olan bir düş-
mana değil de olası bir düşmanın
yaratabıleceğı olası tehdittere kar-
şı konuşlanmayı, ister istemez bir
sürekli-militarizmi, hiç yavaşla-
mayacak bir sılahlanma yarışını
gündeme getiriyor. Çünkü, ABD,
esas olarak belirii düşmana kar-
şı değil, belirsiz bir düşmanın ola-
sı olanaklanna ilişkin kendi tasa-
nmlanna göre hazırlanmayı
amaçlıyor, böylece de kendi ken-
diyle rekabet içine giriyor. Rapor-
da, asken teknolojinin ve sılahlan-
manın gelişımi belli bir düşmanın
varltğından, tehdidinden koparılı-
yor, gelecekteki bir düşmanın ola-
sı olanaklanna ilişkin tasanmlara
ındekslenmiş oluyor. Böylece ge-
lecek (Futurist) falcılanna ve silah
şirketlerine gün doğuyor. Bu nok-
tada "nano teknolojt", "quantum
bilgısayarian" vb. gibi henüz emb-
riyonik aşamada olan teknolojiler
de daha şimdıden asken amaçlı
olarak kullanılmak üzere sıraya
sokuluyor (s.38).
Kutsal sava;
ODR-2001 'de başka ilginçlikler
de var. Bunlardan biri ABD'nin
dünyanın geri kalanına adeta bir
kutsal savaş (cihad) açmış olma-
sıdır. Rumsfeld'ın önsözünde ve
raporun geri kalanında tanımlanan
düşman, ABD'nin toprak bütünlü-
ğüne, enerji kaynaklanna, ekono-
mik çıkarlanna tehdit oluşturan
belli, tanımlanabilen bir düşman
değil. Bu ABD'nin yaşam tarzıyla
eşanlamlı olarak tanımlanan "öz-
güriüğe", diğer bir deyişle bir so-
yut ilkeye karşı bir düşmandır. Kı-
sacası, ABD, bir ideali korumak
için "kutsal" savaş açıyor, sürekli
militarist teyakkuz ıçine giriyor,
hem de gelecekte nerede .ve na-
sıl vuracağını dahi bilmediğini, bi-
lemeyeceğini de itiraf ettiği bir
düşmana karşı.
Ikincisi, ODR-2001 'e göre ABD
eşittir dünya ve ABD'nin ulusal çı-
karlan küresel (s.25). Sonra hava-
da, karada, denizde, uzayda, ol-
mak üzere hiçbir coğrafya AB-
D'nin erişimine, kullanımına kapa-
lı olamaz. Bu küresel bir hege-
monya, bir imparatorluk anlamı-
na gelir. Bir taraftan, diğer ulus
devletlerin bağımsızlıklan ABD'nin
gözünde anlamını yitirirken, AB-
D'nin bağımsızlığı küresel birmut-
lak ilke olarak dayatılmış olur. Bu
açıdan, ODR-2001, Hart and
Negri'nin, birdevletlerüstü impa-
ratorluk düşleyen, kitabını, adeta
pratikte mahkûm eden, bir cevap.
Fransa Kralı IV. Louis "L'etat c'est
moi" (Devlet benim) demışti. ABD
de bu QDR- 2001'de "L'empire
c'est moi", (İmparatorluk benim)
diyor. Ancak tarih, sıyası askeri ih-
tirasları, ekonomik gücünü aşma-
ya başlayınca çöken imparator-
luklaria dolu. Bir taraftan ABD,
"bu devasa projeyi nasıl fînan-
se edecek" sorusu, diğer tarai-
tan, 11 Eylül olaylan, halen yaşa-
nan küresel resesyon, sıranın AB-
D'ye gelmekte olduğunu düşün-
dürüyor.