Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 EKİM 2001 ÇARŞAMBA
HABERLER
Eski Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, 'mali milat' nedeniyle kendisini
suçlayan Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'^ mektupla yanıt verdi:
Ben haklıgktımMtYASE İLKNUR
ANKARA - Eski Maliye Bakanı Zekeriya Temi-
zel, kendisine yönelik suçlamalarda bulunan Baş-
bakan Yardımcısı Mesut Yümaz'a mektupla yanıt
verdi. Temizel; Türkiye'den sermaye kaçışında "ma-
li milat" uygulamasının rolü olduğunu ve hükümet
olarak dönemin Maliye Bakanı'nı desteklemekle ha-
ta ettiklerini söyleyen Yılmaz'a "GerekK düzenle-
meleri \apma\arak, koskoca Türkiye Cumhuriye-
ti'ni IMF kapüannda el açar duruma getirenler de
toplum vicdanındaki yerlerini alacaklar" eleştirisi-
ni yöneltti. Temizel. öncekı gün postaya verdiği
mektupta, Vergi Yasası'nı imzalayıp TBMM'ye
gönderen hükümetın başbakanı ve bakanlan so-
rumluluktan kaçsa da, kendısının yasanın tüm so-
rumluluğunu onuruyla taşunaya hazır olduğunu be-
lirtti. Temizel. Türkıye'nın bugün vergi alamadığı
kesimlerden borç alarak düştüğü knzin içensinde
çırpındığını vurgularak. "Birüeri bu toplumun tüm
kaynaklanna el koyup toplumsal maliyedere katil-
matna, yasa ve kurallara uymama koausunda dire-
niyorlar. Ulus devleti yok sayıyoriar, ulus devletin
karartan yerine uluslararası sermayenin kural ta-
nımaz,yükümlülüklere kaülmavan davranışiannı ser-
gflemeye çahşıyoriar," dedı.
Zekeriya Temizel'in Başbakan Yardımcısı Mesut
Yılmaz'a gönderdiği mektup şöyle:
Yalanlarsınız dlye bekledlm'
Sayın Yılmaz. geçtiğimiz günlerde Hürriyet ga-
zetesinde; benim Maliye Bakanlığım döneminde
çıkarılan, ancak daha sonra 2003 yılı başına ertele-
nen "maü milat ve nereden buldun" uygulamasının
tamamen kaldınlmasını onerdiğinız ilen süriildû. Ay-
nı haberde, 'Bu u> gulama zatenyanhşn. Paranm yurt-
dışınakaçnıasınayolaçıyor' cümlesı tırnak ıçerisın-
de sıze aıt olarak yeraldı. Yalanlarsınız dıye bekle-
dim. Ne de olsa aynı hükümette, yaklaşık ikı buçuk
yıl ortak sorumluluk paylaşmıştık. Bunu beklemek
hakkımdı. Yalanlamadınız. Bu durumda habenn
doğru olduğunu varsayıyorum.
Hatıriayacaksınız, başbakanlığmız döneminde
Maliye Bakanlığı sorumluluğunu üstlendıkten son-
ra ekonominın ve maliyenin durumu hakkında sız-
lere ayrıntıh bır değerlendırme yapmıştım. Önlem
almmaroası halınde ülkenin borç batağında boğu-
lacağını, 1998 yılında faiz giderlerinin vergi gelir-
lerınin yüzde 67'sini götüreceğini, izleyen yıllarda
da bunun katlanarak artacağını. 2001 yılı sonunda
vergi gelirlerinin borç faizlerini bile karşılayama-
yacağını, 2002 yılı bütçesının ise yapılamayacağı-
nı belirtmiştim. Bu değerlendirmeyi. Vergi Yasası
Tasansı'nı Plan ve Bütçe Komisyonuna sunarken
de yapmıştım. Bu yüzden tutanaklarda da yer aldı.
Çözüm devletin sağlıklı gelir kaynaklan ile finan-
se edilmesinde, yani bir vergi reformundaydı.
Gene hatıriayacaksınız, bu saptamanın ışığında
aramızda yaptığımız konuşmalarda bır azınlık hü-
kümetının vergi düzenlemesi yapmasının çok zor
olduğunu, ancak devlet adamlığının bunu gerektir-
diğını ve bunun tarihsel bır sorumluluk olduğunu
belırtmiştik. Sonuçta, bu vergi reformunun yapıl-
masına karar vermiştik. Bundan sonra 8 aylık bır
maraton başladı Toplumun neredeyse bütün ke-
simleri ile tartışarak tasanyı hazırladık. O tartışma-
lann bır kısmına bırlıkte katıldık.
Vergi tasansını TBMM'ye göndermeden önce
ıse. sıze "eğer tasannın arkasında durmayacaksak
bunu göndermeyelim. Hiç değilse ülkenin vergi re-
formu yapma umudunu öldürmemis ohınız" demış-
rim. Sız tasannın göndenlmesı konusunda tam des-
tek vermıştmız. TBMM, tasanyı aylarca tarhştık-
tan sonra yasalaştırdı.
Ne getlrlyordu vergi reformu?
- Reform. önceiikk devtetoianaklannı sonuna ka-
dar kuBanan ancak toplumsal yükümlülüklere ka-
tümamakta direnen, kayıt dışı çahşan, dolayısıyla
tek kuruş vergi vermeyeıtlerin vergivermesini amaç-
hyordu.
- Reform, yıllardan beri kazanmadıklan gelirin
bile vergısinı veren. ağır vergi yükü altında ezilen
küçük esnafı ve sanatkân hayat standardı denilen
ucubeden kurtanvordu.
- Reform, defter tutmamak için kayıt dtşıhğa ite-
lenen çiftçi kesimini defter tutma ve beyannaıne ver-
roe yükümlülüğüiKkn kurtanyor, asgari zirai vergi
uYgulamasma son veriyordu.
- Reform. asgari ücretten bile vergi alan ülkemiz-
de hıç değilse vergi oranlannı düşürüyordu.
- Reform, vatınm yapan, istihdam \aratan yaü-
nmcının, sanayicinin vergi yükûnü hafüTetiyor, ver-
gi sistemini içinde yaşanıhr bir hale getiriyordu.
- Reform, sıcak para hareketlerinin ülkeyı nasıl
bir krize sürüklediğini görerek, bugün Nobel ödül-
lü ıktısatçılar açıkladığı zaman alkışlanan. kısa va-
delı sermaye hareketleriyle sağlanan spekülatif ka-
zançlardan vergi ahnmasını olanaklı kılıyordu.
- Reform, bu ülkenin tüm yurttaşlanna, diğer çağ-
daş ülkelerde olduğu gibi. kazancının vergisini öde-
din mi sorusunun sorulmasını olanakh kıhyordu.
Bövlece haksız kazançUnn, rekabet eşitsizKkkri-
nia hatta yolsuzluklann önüne geçmeyi amacnyor-
du.
- En önemlisi de, reform, devletin finansmanının
sağlıklı kaynaklarla yapılmasını sağlamaya. dola-
yısıyla bu ülkenin varlıklannın yok pahasına faiz-
cilerin, sıcak para spekülatörlerinin eline düşmesi-
ni engellemeye çalışıyordu. Ama ne oldu. büyük
umutlarla çıkan yasa daha uygulanmaya bile baş-
lanmadan. vergi kaçakçılarının. kara paracılann ve
sıcak para spekülatörlerinin manevralarına kurban
edılerek ertelendı. Örneğın, 'yasa, paranın yurtdı-
şına kaçmasuıa neden ohıyor' gibı bir yalan yara-
• Eski Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, Vergi Yasası'nı
imzalayıp TBMM'ye gönderen hükümetin Başbakanı ve
bakanlan sorumluluktan kaçsa da, kendisinin Yasanın
tüm sorumluluğunu onuruyla taşımaya hazır olduğunu
belirtti. Zekeriya Temizel, "Gerekli düzenlemeleri
yapmayarak koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ni IMF
kapılannda el açar duruma getirenler de toplum
vicdanındaki yerlerini alacaklar" dedi.
tıldı. Sözüm ona. 100 milyar dolar yurtdışına kaç-
mışn. Bu kadar büyük bir meblağın kaçmasına ola-
nak var mıydı? Gelin, bunu birlikte inceleyelim.
Bu para iki türlü kaçabilirdı. Ya bankacılık sistemi
yoluyla. yani kayıt kuyut altında. Ya da bavullarla,
gızlice. Merkez Bankası kayıtlannda sadece 7.6
milyar dolarlık bir çıkış görülüyor. Bu meblağ o sı-
radakı global kriz nedeniyle gelişmekte olan pıya-
salardan çıkan paradan farklı değıl.
Gelelım bavul operasyonuna. Buyrun hesaplayın.
100 milyar dolar kaç adet kupür ediyor? Hem de,
en büyük kupürleri esas alın. Bunlan üst üste dizin.
Bakın bakalım, kaç metre ediyor? Kaç bavul edi-
yor? Ve bu kadar bavuiu taşımak ıçin kaç kamyon
gerekıyor? Ben hesa-
bın sonucunu söy- **v
leyeyim. Yüzler-
ce TIR ediyor.
Demek ki,
yüzlerce TIR
ıçi tıklım tık-
lım dolar do-
lu olarak Tür-
kiye'den çıka- "V
cak ve rahat rahat
kara parayla ciddi
olarak mücadele eden, ka-
bank bir cüzdanla bile girilmesı zor
olan, ülkelere girecek. Böylesine inanıl-
maz bır yalan sürüldü ortaya ve yasa er-
telendı.
'Verol kacıranlar lcazandı'
Fakat. geçmişe dönük işlem yapılmayacağı
açıkça yasada yer alırken yurtdısına kaçtığı söyle-
nen ve yasa ertelendığinde Türkiye'ye döneceği
ileri sürülen dolariar nedense bir türlü geri gelme-
di. Kimse de bu çığırtkanlara; hani yasa erte-
lendikten sonra gelecek dolariar, dıye sorma-
dı Sonuçta. gelecekte de vergi kaçırmayı sür-
dürmeyı amaçlayanlar kazandı. Böylece kaçak-
çılara S«rgi kaçınnav'a devsm edebflirsiniz' me-
sajı venldi
Buna karşılık ekonomik knz nedenı ile zaten ge-
lirlen azalan küçük esnafa, sanatkâra, hem de geç-
mışe dönük olarak hayat standartı esası yeniden ge-
tirildi. Küçük esnaftan elde etmedikleri gelirin ver-
gısı istendi. Vergi oranlan yeniden yükseltildi. Dar
gelirlinin vergi yükü ağırlaştınldı. Devlete vergi
vermek yerine yüksek faızlerle borç verenlere ver-
gi bağışıklıklan getırildi. Geçici bir süre için çıka-
nlan eğıtıme katkı paylan, 3 kat daha arttınlarak ağır
vergilere dönüştürüldü.
Kısacası. gelıre gereksinim duyuldukça, bazıla-
nna " Kazancının vergisini ödedin mi" dıye soru so-
rulamadı ama, dar gelırliye yüklenildi. Vergi Yasa-
sı'nın yurürlüğünün ertelenmesınin Türkiye'ye ne-
ye mal olduğu bugün artık apaçık or-
tada.
Keşke çıkmasaydım, ama yıne hak-
lı çıktım.
2001 yılında faiz gjderleri vergi ge-
lirlerini aşıyor. Türkiye borçlannı çe-
virmekte aşuı derecede zorlanıyor.
Tek umut malıyeti ne olursa olsun
uluslararası kuruluşlardan, dolayısıy-
la G-7'lerden, sağlanacak yardimda.
Tanmı çöken, sanayisi kurulu kapa-
sitesinin yansını bile kullanamayan,
milyonlarca insanın işsiz kaldığı, açık-
ça yoksulluk gırdabına sürüklenen.
toplumsal olaylara gebe olan ülkemi-
zi IMF'nin borç ödettirme program-
lannın kurtaracağı ileri sürülüyor.
'Ulus devletl
vok savıyorlar'
Böyle bır ortamda, *yasanın erteJe-
me süresi bitiyor, yeniden uygulama-
ya girecek' korkusuna kapılanlar, uy-
gulanmayan Vergi Yasası'nı ekonomik
krizin nedeni olarak gösterme çaba-
sma girdiler. 100 milyar dolann ba-
vullarla kaçtığı masalını anlatanlar,
şimdi de kayıt dışı ekonominin kayıt
alüna alınma çabasının krize neden ol-
duğu hikâyesini anlatıyorlar. Türkiye
bugün vergi alamadığı kesimlerden
borç alarak düştüğü krizin içerisinde
çırpınmakta, geleceğe büyük bir ka-
ramsarlılda bakmaktadır. Birileri bu
toplumun tüm kaynaklanna el koyup
toplumsal maliyetlere kahlmama, ya-
sa ve kurallara uymama konusunda di-
reniyorlar. Ulus devleti yok sayıyor-
lar, ulus devletin kararlan yerineulus-
lararası sermayenin kural tanımaz.
yükümlülüklere kaülmayan davranış-
lannı sergilemeye çalışıyorlar.
Bu manzarayı vergi reformlan ya-
ratmaz. Tersine vergi yerine borç al-
ma, borcu ucuz ve kolay kaynak ola-
rak görüpyolsuzluklarveusulsüzlüklerleçarçur •
etmek yaranr bu manzarayı. Bu manzarayı ya-
ratanlar, yarattıklan manzaranın dehşetinden ür-
kerek suçlu yaratma telaşına düştüler şimdi.
Aslında, bu yasanın, ertelendığinde, yeniden
yürürlüğe sokulmayacagını tahmın etmiştim.
'Maü milat' ve 'Nereden bukhın,' uy-
gulamasının yüriirlüğünün er-
telenmesine ülkem
adına üzüldü-
ğüm halde
ortaya bir
tepki koy-
madım.
Çünkü siya-
si bir tercih,
yapılıyordu
ve bu terci-
hiyapanlar
AVRUPA'DAN
GURAYOZ
bunun siyası bedelini ödeyeceklerdi Ancak. hayat
standardı esasının yeniden getirilmesini o kadar ko-
lay kabullenemedim. Zamanm başbakanına gıde-
rek; knz nedeni ile zaten geliri düşmüş olan kesim-
lere, küçük esnafa, sanatkârlara hem de geçmişe dö-
nük olarak hayat standartı esasına göre vergi geti-
rilmesinın adalet ve hakkanıyet duygulanna aykın
olacağını söyledım.
Yapılan vergi düzenlemelen Türkiye'nin çağdas
bır ülke olması için gerekliydi ve doğruydu. Nıte-
kim bu düzenlemeyı, siz de, Avrupa Bırliği'ne gır-
mek ıçin daha geçenlerde hazırladığınız Türkiye'nın
Ulusal Programı'nda çok ıyi bir reform olarak sun-
muştunuz Şımdı ise yasanın yanlışlığından söz edı-
yordunuz.
Ben, o Vergi Yasası'nı imzalayıp
TBMM'ye gönderen hükümetin başbakanı, bakan-
lan hatta o yasaya oy veren yüzlerce parlamenter
sorumluluktan kaçsa da, yasanın tüm sorumluluğu-
nu onurumla taşımaya hazınm ve taşımaya da de-
vam edeceğim.
Türkıye er ya da geç bu düzenlemeleri yürürlü-
ğe koyacak. Çağdaş dünyada yennı alabilmek için
bunu gerçekleştirmek zorunda kalacak.
Gerekli olan düzenlemeleri yapmayarak, toplu-
ma bu sıkıntılan yaşatanlar, koskoca Türkiye Cum-
huriyeti'ni IMF kapılannda el açar duruma getiren-
ler de toplum vicdanındaki yerlerini alacaklar.
Berlin! Çok Sevdim
Bu Pazar Seni
O kadar emindiler ki, Demokratik Sosyalizm
Partisi (PDS), ABD'nin Afganistan'ı bombalama-
sına karşı çıkınca, sevinç çığlıklan atarak, kamu-
oyu yoklamalannda bu partinin alacağı oylan bir-
denbire yüzde 20'lerden yüzde 15'lere düşürdü-
ler. Almanya'da kamuoyu yoklamaları genellikle
yanılmaz. Her nedense bu kez yanıldı. ABD'nin
"teröre karşı savaş"\, Usame bin Ladin'i ceza-
landırmak için Afgan halkına bomba yağdırması,
Berlin'in ya da başka bir deyişle "öteki Ber1in"in
hoşuna gitmedi. Kamuoyu yoklamalarının şans
tanımadığı "anti-Amerikan" PDS, yüzde 22.6 ora-
nında oy aldı. ABD'yi kayıtsız şartsız destekleyen
muhafazakârlar yüzde 17 oy yitirdi. Sosyal De-
mokrat Parti (SPD), muhafazakârlar kaybettiği
için binnci parti oldu. SPD, şimdi antikomünist mu-
hafazakârlann ve hâlâ inatlannı sürdüren "kamu-
oyu yoklamaları"mn istediği yönde davranıp ye-
şiller ve liberallerie mi koalisyon hükümeti kursun,
yoksa sandıklardan çıkan oylara bakıp PDS ile mi,
bilemiyor.
Zor karar doğrusunu isterseniz.
Zor, çünkü Bavyera Başbakanı, Avusturyalı Ha-
ider'in gönül dostu Edmund Stoiber'in dedigi gi-
bi "Biryandan PDS'yı Anayasayı Koruma örgü-
tü'ne izlettirip, öte yandan onunla hem de baş-
kentte iktidar olmak birbiriyle pek uyuşmaz". Ya
seçmenlerin Berlin genelinde yüzde 22.6, Doğu
Beriin'de yüzde 50'lere varan oranda oy verdiği
partiyi, içinizdeki kinden başka kanıtınız otmadı-
ğı halde "demokratik" saymama tuhaflığından
vazgeçecek ya da Almanya'daki"demo/cras/y/°
eleştirenlere hak vereceksiniz. Ya PDS'yi Naziler-
le karşılaştırma kurnazlığını, zaten kimse yutmu-
yor, ya da demokrat olma ıddıasını bir yana btra-
kacaksınız. Kolay mı?
•••
Önümüzdeki günlerde Beriin'de nasıl bir hükü-
met kurulacağını, sosyal demokrat VVovverert'ın
kimleri tercih edeceğini göreceğiz. Bir oyluk bir
çoğunlukla trafik lambası (kırmızı, san, yeşil) ko-
alısyonu da olabilir, daha istıkrariı bir çoğunluğa
ve en önemlisi Doğu Bertin'i de iktidara ortak et-
me şansına sahip kırmızı, kırmızı koalisyonu da.
Berlin, sorunlan saymakla bitmez bir kent. Ye-
niden başkent olmanın getirdiği sorunlar var; az
üretip, çok tüketen bir kent olmanın sıkıntılan var;
Doğu ile Batı Berlin arasındaki ekonomik, sosyal
yaşam farkı var; yıkılan duvarın koyu gölgesi var;
birdenbireyoksullaşan Doğu Berlinlilerin, kapita-
lizmin sihiıii bir değnek olmadığını anladıkça ar-
tan ve seçimlere yansıyan öfkeleri var.
•••
Beriin'de üstelik yalnızca parlamento içinde
değil, parlamento dışında da yalnız muhafazakâr-
lara değil, her türden neoliberal kureselleşmeci-
lere kafa tutan çok etkin, çok renkli başka bir mu-
halefet daha gelişiyor son günlerde.
Başkentte, tam da seçim günü neoliberal-kü-
reselleşmeye itiraz edenlerin orgütü ATTAC, yığın-
sal bir katılımla ilk kongresini topladı. ATTAC yal-
nız Almanya'da değil, dünyanın 30 ülkesinde şim-
diden 60 bin kişiyi bulan ve hızla artan üye sayı-
sıyla, küreselleşme çağının, çağa uygun örgütü.
Üç bin kişinin kongreye katıldığı, aralannda eski
Maliye Bakanı ve eski SPD Başkanı Oskar La-
fontaine'in de bulunduğu dünyanın değişik ül-
kelerinden çok sayıda aydının düşüncelerinı açık-
ladıklan, sendikalann desteklediği, 50 pariamen-
terin "Tobin Vergısi" önensıne imza verdiği bu ör-
güt, "tarihin sonunu" getirip kapitalizmin ebedi
zaferini ilan eden küreselleşme yandaşlanna ger-
çek küresel bir cevap olma yolunda.
Seçim günü Berlin güzeldi. Çok özel nedenle-
rim var Beriin'i sevmek ya da sevmemek için.
Kızdığım, öfkelendığim, karanlık sokaklannda ge-
zindiğim, yağmurlarında ıslandığım, kahvelerin-
de beklediğim zamanları unuttum. Şimdi kanşık,
sıkıntılı, pınltılar içinde; öfkeli, hayatın bütün renk-
lerini banndıran, kafa tutan, isyankâr, gözlerimin
içine bakan bir Berlin var karşımda.
Berlin, çok sevdim bu pazar seni.
IAA ile Okulda 3ir Gün / 7
11 Kasım 2001 Cumarfesi
9:00-1 OiOOKay*
IDers 10:00- 11:15
"Marka Yaratmak ve Yaşafmak"
Ahmet "Durul I Eivyap
11H5- 13:00
"3/r "Pazariama KJasiği:
Konumlandırma"
Vroi. Dr. Selime Sezgin I İT.Ü işletme
Fakültesi
CILAR
J 1 1 j*^& <m -sjf^m ^
1H:00- 15:15
"Müşteri İlişkileri Vönetimi"
Ali Saydam / Dersoy Halkla llişkiler
H. Vers 15*5 - 11:00
"Yaratıcı tAedya Uygulamaları"
Neslihan Olcay I Universal McCann
Pazariama. reklam ve medya dünyasının çalışanları ıçin hazırladığımız meslekı ecjıtım proaramına
ılgınç konular ve konuşmacılarla yıne okulda devam edıyoruz "IAA ile Okulda Hır C
r
un adını
verdığımız bu proaramda kontenjanımız sınırlı olduğundan, başvurularınızı öncelık sırasına göre
kabul edeceğız Yapacacjınız tek şey aşağıdakı numaralardan bır aunluk unıverstte kaydınızı
yaptırarak derse yetışmek
Daşvurular IAA Turkıye Bö/umu Sekreterlığı
Tet 02/2 325 37 && Faks: 0 2/2 325 37 91
Elektronık-posta: ıaaturkeychap*superor\lınecom
11 Kasım 2001 Cumarfesi
İTU Yabancı Vıller Yuksek Okulu - Maçka
(Eskı Maçka Moden Fokültesı)
3u ılan Cumhurıyet Oazetest nın katkılarıyla sızlere ulaşttrtlmışttr
o e t e
TOncrrt
SENCUK
GlUtU