18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24* EKİM 2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 ^ Istanbulttoğttgazü "Z soyulmuş... = Yotaeluğa neredengaz £> vertkSg anlaşıklıl Bütçe Bektrorek posta: [email protected] Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Kemal Derviş, umut dağrtmış... "lc politikavı cabuk öĞrendi!" Amerika'nın Afganistan'ı taombalamak için iki hkaftada yaklaşık 4.5 rnilyar dolar hsarcadığını ve yanına çekmek istediği Afgan fealkına uçaklardan attığı hazır yemek paketJerinin maliyetinin 25 milyon dolar olduğunu biliyor muydunuz? Kartal SSK Geçenlerde bir gün Kartal SSK Hastanesi'nin koridorunda "nabız yoklaması" yapılıyor... Bir doktor, kucağında çocuğuyla bir kadına yaklaşıyorve "ISO" hakkında ne düşündüğünü soruyor... Hastane, ISO'dan kalite belgesi mi almış, yoksa alacakmış mı ne... Kadın, kucağında 40 derece ateşle yanan çocuğuna biraz datıa sarılıp yanrt veriyor: "Ben isodan misodan anlamam; randevu alamadım, çocuğumu doktora gösteremedim; bana iso değil doktor lazım!" Başkan: Komisyonumuzun değerlı uyeleri... Mem- leketimızin meselelerini çözmek için büyük bir uyum içinde çalışan değerli hükümetimizin atari oyun sa- lonlarıyia ilgili olarak hazırtadığı kanun tasarısını, ge- nel kurula sevk etmeden önce görüşlerinize sunuyo- rum... Birinci üye: Sayın Başkan... Atari gibi çok önem- li bir konuyu ele alan bu tasannm 12. maddesinde de- ğişiklik yapılmasını öneriyorum... Başkan: Değerli üyemiz, buyurun lütfen değişiklik önerinizi önerin... Birinci üye: Biliyorsunuz, memleketimizin sorun- larını çözmek biz değerli milletvekillerinin asli göre- vidir. Bu bakımdan bir memleket meselesi olan ata- ri salonlarına 18 yaşından büyükler girmemelı, gıren- lere iki ay hapis cezası verilmelidir. Ikinci üye: Aynen kat/lıyorum... 18 yaşından bü- yükler atari salonlanna gideceklerine, ucuz veya ba- yat ekmek kuyruğunda sıraya girsinler... Üçüncü üye: Değerli arkadaşlarıma katılıyorum. Fakat, 18 yaşından büyük bir kişinin atari salonuna girer girmez fiapse girmesi bazı çevreler tarafından istismar edilebilir. Başkan: Nasıl yani; bu işin içine yasadışı örgüt parmağı mı girebilir? Üçüncü üye: Olabilir de, olmayabilir de... Benim üzerinde durmak istediğim husus, hepinizin çok iyi bil- diği gibi son yıllarda bazı kişiler ortalıkta işsiz dolaşı- yorlar... Bunlar, işsiz güçsüz dolaşmayı alışkanlık ha- line getirerek memleketin kalkınmasını alenen engel- liyorlar ve çok sayıda vatandaşımıza da kötü örnek oluyorlar. Şimdi bu kişileri atari salonuna girdıği için cezaevine koyar; iki ay bedava yemek ve yatak verir- sek, tipi ne olursa olsun cezaevlerimizde yer kalmaz. Başkan: Çok doğru bir noktaya temas ettıniz... 18 yaşından büyüklerı atari salonunda yakaladığımızda önce uyaralım. Ikinci Üye: Uyarmak çözüm olmayabilir... Biz bu- rada memleketin meselelerini çözmek için al/n teri dökerken, kendını bilmez kişileri bir uyan cezasıyla bir bakıma ödüllendiremeyiz. Birinci üye: Para cezası verelim. Üçüncü üye: Evet... Bizim maaşlarımıza laf söy- leyenlere de cevap vermiş oluruz... Ben 800 milyon lira ceza teklif ediyorum. Başkan: Bizim maaş zammıyla bağlantı kurmak is- teyenler çıkabilir. Gelin şunu 300 milyon yapalım... Kabul edenler, etmeyenler... Kabul edilmiştir. Başka değişiklik önerisi var mı? Oördüncü üye: Sayın Başkan, bugün memleket için çok çalıştık; atari konusu çok önemli bir konu; toplantıya yarın salim kafayla devam edelim... Başkan: Kabul edenler... Edilmiştir. SESSfZ SEDASIZ (!) < NURİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı erdincutku(5 yahoo.com En iyisi halkoylaması yapılıp-yapılmaması konusunda halkoylaması yapalım! Politika nedir sorusuna örneklerle yanıt Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref, Islamabat'ta halk/nın karşısına çıkıp bir mesaj vermesi gerektiğinde Amerika Birleşik Devletleri'nden Afganistan'ı bombalamayı durdurmasını istiyor... öte yandan aynı Müşerref, makamına döndüğünde Amerikan uçaklanna Afganistan'ı daha iyi bombalaması için dördüncü havaalanınıaç/yor... Iran'da mollalar ve hatta Iran'ın dinı lideri halka mesaj vermek gerektiğinde televizyona çıkıp Amerika Birleşik Devletleri'nin Afganistan'a saldırısını, Afgan halkını bombalamasını şiddetle kınıyor... öte yandan aynı Iran'ın Cumhurbaşkanı Hatemi, Tahran'dakı tüm yabancı diplomatları makamına çağınp "Iran, Amerika Birleşik Devletleri'nin Taleban rejimini yok etmesini gönülden destekliyor. Amerika, Usame bin Ladin in de işini bitirmelidir. Çünkü Taleban ve Ladin, aynı şeydir. New York'taki saldırının arkasında başrolü Ladin'in oynadığını yakından biliyoruz. Eğer ikisinin de icabına bakılmazsa, daha sonra bunlar başımıza kahraman ilan edilirler. Fakat, Iran kamuoyuna yapılan resmi açıklamalarda Amerika'nın elinde kanıt olmadığı için Afganistan savaşını kınadığımıza bakıp şaşırmayın" diyor. Işte bunun adına bütün dünyada kısaca "politika" deniyor... ÇED KOŞESİ OKTAY EKİNCt 'Daşköprü' Forumu... "Taşköprü" nerededir derse- niz; "hangisi?'' yanıtını alabilir- siniz... "Daşköprü" denildiğin- de ise o Adana 'dakidir... Büyük- şehir Belediye Başkanı Aytaç Durak'ın, kendisini Adana tari- hine adamış kültür danışmarn Nurettin Cdmeoğtu da bu ne- denle yazmış ki: "MademAda- nahyık, doğrusunu diyek, Daş- köprü'den söz edek~" (Ni- san'200O-Güney Medya) Biz Adanalı olmadığımızdan, sözü yine "Taşköprü" diyerek sürdürelim... Celmeoğlu, araş- tırmalan sonucunda özetle di- yor ki: "Hitit Krafa Tuthalrva'nın Seyhan üzerinde ve olasıhkla yi- ne burada bir köprii yaptırdiğı biündiğine göre, TaşköpriTnün belki de dedesi 1Ö 1450lerde doğdu-" Yani, tarihi köprünün kendisi değilse bile. "süLaJesT yakJaşık "3500" yıllık... Peki, kendisi kaç yaşında?.. Belge, bilgi ve yo- rumlardaki ortak yanıt kısaca şöyle: Roma Imparatoru Hadriyan, şimdiki köprünün "iBdni* dö- neminünlü miman Ausentios'a yaptınr... Bu, ÎS 120'lerdemek- tir.. Jüstinyen ise ÎS 527-565 relik bir büyük anıtı, sanki artık "taşıyamaz" haldeydiJeT... Ada- na 'nın simgesi, gururu, tarihsel belJeği Taşköprü, demek ki iç- göl altında "gözdenırak" daya- namaz hale gelmişti... Hemen bir şeyler yapmah, bu büyük miras kurtanlmalıydı... Ne var ki acaba önce "kün- den" başlanmahydı; ilk adun için, sorumlusu bir yana, acaba "sahibi kün"di?.. Projeleri kim yapacaic: para kimden, nereden, nasıl sağlanacak; uygulama hangi uzmanlara emanet edile- cekti 0 .. Işte bu sorular da geçen cu- martesi günü (20 Ekim 2001) Adana KentKonseyiile Mimar- larOdasTnın Seyhan kıyısında- ki Hilton'da düzenledikleri "Fo- rum"un gerekçeJeri arasında y- er aldılar... Koca salonu doldu- ran duyarlı kalabahğın coşkusu ve kararlılığı ise Taşköprü'yü kurtarmak için artık "geri dö- nülmez bir yürüyüşün" başla- dığun gösteriyordu... • • • O gün, Büyükşehir Belediye- sinden Çukurova Üniversite- si'ne. Kültür BakanfağVndan Adana Vanüği'ne kadar. yani sı- ra, ilgili diğer "meslekodalan" Regülatör Köpnisü, Içgöi, kurtanlmak için "para" beideyen tari- hi Taşköprü ve paranın dev gösterisi "Sabancı Merkez CamTsL. arasında Bizans Imparatoru ıken köpriiyü günümüze dek gelen "görkemine" kavuştu- rur... 0 halde "Daşköprü süla- lesnün" şimdi bizim ömrünü da- ha da uzatmak için çareler ara- dığımız "torunu", 2000'in orta- lanna doğru 1500 yaşına basa- cak... Işte bu muhteşem yaşgü- tıünü, Taşköprü ayakta, bakım- [1 ve Adana'yla, Seyhan'la yine •'sarmaşdolaş" olarak kutlaya- îilecekmiyiz?.. ••• Bu soru ise yakınlara dek bir- açtt DaşköprüsevdabsmmT 'dı- ında kimsenin aklnıa pek gel- aiyordu... Ne zaman ki Seyban tarajı ile Regülatör Köpriisü rasında bakım ve temizlik için xlarkısa bir süre için boşaltılıp uihi köprünün "içgöfe gömüİ- ıüş" ayaklan ve temelleri »özier önüne" çıknıca, Adana entKooseyi de hemen hareke- geçtı... 1500 yıllık ayaklar ve temel- r adeta "havada" gibilerdi... Ltlan oyulmuş, güven verme- xı birzeminüzerinde 310 met- ve ÇEKÜL ile kentteki hemen tüm **srvfl toplunı kuruhışla- n"run yetkili temsilcileri, "üzerierine düşen her görevi yapmaya" yüzlerce kişinin ve kamuoyunun önünde açıkça ve içtenlikle "söz" verdiler... Taşköprü'nün yasalara göre hem "sahibP, hem de -kuflanı- ası" durumundaki KarayoDan yetkilileri ile yine bu köpriiyü İcendilerine "ortaksuur" yapan Seyhan ve Ürevir ilçe belediye başkanlan "ortahktagörünme- düderi" için, bu "tarihsel söze" katılıp katılmadıklan da belli olamadı... Şimdi Adana'da "görev" yine Kent Konseyi'nde... Bu "kong- re kararlannuT bir an önce ya- şama geçmesi için, söz veren ya da vermeyen ilgili "herkesj" sü- rekli denetleyecek... Biz de "savsaklayanİan" izleyeceğiz ve gevşedikleri anda "20 Ekim Fonununu" hanrlatıp Taşköp- rü'yle birlikte "gözterine" ba- kacağız... Oekincicacumburiyetcom.tr. KtM KİME D Ü M DUMA BEHIÇAK Çizerimiz yıllık izninin bir bölümünü kullandığından çizgilerine bir süre ara vermiştir. ÇtZGtLlK KÂMİL MASARACI [email protected] KEDİ LEVO APTÜUKA e-posta aptulikaelcioğlun hot.mail.com. TARÎHTE BUGÜN MLMTAZARIKAN 24 Ekim İNSAM9t£V0Mİ: &MAPITHECUS (ttMİtiOH YIL ÖNCE), ÜUOOLF İNSANf, MOMO £££C C£D~A446tiOM ıNSANI, ÇA6ÛAŞİHSAK.. TURLEfi/N KÖKEM ISSS'OA BLFSÛN, ÜNLÛ IHG/ÜZDOĞ4 SKA/HJICHAÜLSS İ Nî(OSIĞIHOPSPEC/eS) rAYMLAni. BİR &ZUP BH- SlMLE BfcL'<TE fffSf'O£SrR G£Mİn£ ÇJKTÎĞISY*Ç Ç 6EZİSİAJPEN,toĞA&C/ğt YENt 8İL &İLEftL£ DOUI OtA84fr OÖMEN O4#WrN, TİIU YA$A- BOYUNCA GELİŞTfeeceİİ KU8AMI ÛZ&lİNDeÇA- L *.%$\ R&c(evıtiM) SON DueuuiA/t/Ni AU>/KIA£/M V/JB 77J/V PtHSEL OĞReTİL£RE TE/ZS DÛfEN BU KCumhuriygt kitapkulübül GUNÜN DIYALOGU TAKSIM SERGİ SALONU'NDA 25 Ekim Persembe (Yarınj Saat: 18.00-19.00 İstiklal Cad. (Fransız Konsolosluğu Yani) TAKSİM Tel.: 252 38 81 - 82 ONURLU tNSAN, KORSAN KİTAP OKUMAYI İÇİNE SİNDİREMEZ. Bilimve Edebivar Eseri Sahipleri MesIekBiriiği (BESAM) NOVITAS Turizm 1 SAFR.4NBOLU-KASTAMONU- AMASRA (26-29 Ekim) Tarihi Paflagoına, Osınanhyaşatn kullurunun en canh yaşadığ: kemlerimız Safranbolu 'nun muhteşem konakları, Kastamonu nun belki de hıç bdmediğinı: larıhselzenginliği, evleri, restore edılmiş konakları, beylık/er doneminden Osmanlı'yauzanan külliyeleri. Amasra Kalesi 'nde yaşamaya devam eden Ceneviz mıınari mirası llepsim birlikte keşfetmeye ne dersıni:9 Tcl: (0 212) 251 28 08-09 e-mail: novitasgncnitas.com.tr web : \vw\s.no\itas.com.tr KADIKÖY 2. SULH HUKTJK MAHKEMESİ Dosya No: 2001 762 Vasi. Tay. Mahkememizce verilen 09.10.2001 tarih ve 2001 762 Esas, 2001/737 Ka- rar sayılı ilanu ile Kekkı kızı, Adıle'den olma, 1340 doğumlu MAKBULE BEKEN'ın 355. maddesi gereğince \esayet altına alınarak kendisine Sabn kızı. 1969 doğumJu kızı GÜLBAHAR BEKEN vasi tayın edilmiştir. Keyfıyet ılan olunur. 09.10.2001. Basın: 61445 Memleket meseleleri ile ilgilenenlerin yeni internet adresi inadina.com tLAN ŞtŞLİ 1. SULH HUKUK HÂKİMLİĞl'NDEN 2001 1004 Davacı Reyhan Sözer vekili Av. Engin Mezraa tarafından mahcur Fatma - Sabahat Emen aleyhıne açılan vasi tayını davasında venlen karar uyannca; Istanbul, Fatih, Alıfakih Mahallesı, Cılt 3, Hane 244'te nüfiısa kayıtlı. Mehmet Lütfı ve Fatma Dıdar'dan olma 1337 doğumlu Fatma Sabahat Emen"ın MK'nın 355'ıncı maddesi uyannca vesayet altına alınmış olup, Mahkememızın 10.10.2001 gun. 2000 1004 Esas. 2001 1211 sayılı kara- nyla dayısımn kızı REYHAJV SÖZER vasi tayin edilmiştir. Keyftyet ılan oiunur. 10.10.2001. Basın: 61414 PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Bayan Trockenbrot ve Bay Speer Bayan Trockenbrot'u 1983 yazında Italyan Rivi- era'sında şirin bir kasaba olan Santa Margaretha Li- gure'de tanımıştım... Adını bilmediğim bir sokakta kaldınm kenarına park ettiğim otomobilime yaklaş- mış, Almanca, "Herhalde kalacak bir yer anyorsu- nuz.." demişti, "birsüredirbalkonumdanizliyorvm sizi, korkanm bulamayacaksınız..." Haklıydı yaşlı ka- dın. Saatlerdir kim bilir kaç otelin, pansiyonun kapı- sını çalmış, hep aynı yanıtı almıştım: "Üzgünüz, ama hiç yerimiz yok!" Kadına, "Allahaısmarladık" deyip, motoru çalıştırmak üzereyken otomobilin camından elini sokup, omzumu tutmuş, "Plakanız 'Alman', a- masizdeğilsiniz.." demişti, "dilersenizbenim evim- de kalabilirsiniz... Ama önce bir bakın..." İki yetiş- kin, iki çocuk, bir de köpek kadının peşine takılmış, otomobilimizi park ettiğimiz kaldırımın karşısındaki apartmanlardan birine yönelmiştik... Kapı ağzında kendini tanıtmıştı, "Adım Trockenbrot... Almanasıl- lıbirAmerikalıyım, amayıllardırburadayaşıyorum..." Bayan Trockenbrot'un dört odalı dairesi, apart- manın beşinci katındaydı... Içeri girince gözlerimize inanamamıştık. Ev küçük bir müzeydi sanki... Çok değerli antika eşyatar, kristaller, gümüş/er, orijinal yağlıboya tablolar... Bayan Trockenbrot bize odalar- dan üçiinü gezdirmiş, sonuncu odanın kapalı duran kapısının önünde ise "Lütfen burayagirmeyin.. "de- mişti, "bu odada anılanm saklı benim... Görmekis- termisiniz?" Yanrtımızı beklemeden kapıyı açmıştı. Duvarları boydan boya kaplayan gömme dolaplar- da sayılamayacak kadar çok gündüz ve gece giysi- si ile yüzlerce çift ayakkabı vardı... Hüzünlü bir ses- le, "Bunlann hepsini kocam aldı bana, gemiyolcu- luklan için.." demişti, "herzaman şık vegüzelolma- mı isterdi o..." Sonra hep birlikte salona geçmiş, kır- mızı kadife koltuklara oturmuştuk. \nce ayaklı, kes- me kristal kadehlerde sunduğu, ilk yudumdartınin- sanın dilini yakan "sambuca" likörlerimizi içerken, bi- ze yaşamını anlatmıştı... Mannheim'da doğmuştu. Üç çocuklu varsıl bir ai- lenin kızıydı. üseyi bitirdiği 1931 yılında, komşulan olan Yahudi bir tüccar ailesinin Stuttgart'ta mimar- lık öğrenimini tamamladıktan sonra Mannheim'a dö- nen yakışıklı oğullarıyla "derin biraşk" yaşamış, kı- sa bir süre sonra da evlenmişti. Çocuklan o/mamış- tı. Evlendiklerinden iki yıl sonra HitJer iktidara gel- mişti... Sonrası, "herkesin bildiği şeyler"d\... 1938'deki o "kristal gecesi"... Yakılan, yıkılan, yağ- malanan Yahudi dükkânları, evleri, sinagoglar... Sa- vaşın başladığı 1939 yılının Kasım ayında eşinin ai- lesiyle birlikte San Francisco'ya göçmüştü... Alman- ya'ya ilk kez savaşın sona ermesinden yedi yıl son- ra, 1952 yılında dönmüştü. "Ço/(şa?/rd/m.."diyor- du, "oncaölüme, kıyıma karşınakıllanmamışttbizim- kiler... Herkes, hiçbirşeyeakılerdiremeyen 'masum insan' rolü oynuyordu..." O yıl karannı vermiş, Av- rupa'da 55 milyon insanın yasamına mal olan sava- şın nedenlerine hâlâ "hafifletici gerekçeler" arayan ailesiyle tüm bağlarını kopartmıştı. Bir daha da Al- manya'ya ayak basmamıştı... Italya'yı kendilerine "ikincivatan" seçmişler, 1955 yılında o evi satın almışlardı. Yılda bir iki kez gelip gi- diyorlardı. "Kocam uçağa binmekten korkardı, ge- miyle gelirdik... Isaac günde üç kez giysi değiştir- memi isterdi benden... Eskiden çok güzel bir kadın- dım..." "Yinegüzelsiniz, Bayan Trockenbrot..."Içi- ni çekmiş, gözlerini kısmış, "Türk erkeklerinin iyi ka- valyeler olduğunu bilmiyordum.." demişti, "teşek- küredehm"... Kocası 1966 yılında kanserden ölün- ce, gelip Santa Margaretha Ligure'ye yerleşmişti... "Aradan onca zaman geçtikten sonra Almanya'ya dönmeyihiç düşünmedinizmi?"Gözleri dalmış, "Bir ara düşûndüm.." diye yanıtlamıştı sorumu, "ama sonra vazgeçtim... Kocam öldüğünde Hitler'in mi- man Albert Speer hapisten yeni çıkmıştı... Bir kah- raman gibi karşılamışlardı onu... Gazetelere röpor- tajlar veriyor, her gün televizyonlarda görünüyor- du... Oysa bir savaş suçlusuydu... Savaşın son üç yılında Silahlanma ve Cephane Bakanlığıyapmıştı... Böyle bir katile nasıl olur da saygı gösterilirdi?.." Pazartesi akşamı Aziz Nesin Sahnesi'nde tiyatro Stüdyosu'nun sergilediği "Dünyanın Başkenti-Spe- er" adlı her yönüyle başarılı oyunu izlerken Bayan Trockenbrot'u anımsadım... Esther Vilar'ın yapıtı yaşlı dostumun sorusuna çarpıcı biryanıttı... Yalnız- ca onun sorusuna mı? Speer'lerin bu kadar çok ol- duğu bir dünyada kafalarımızda biriken o kadar çok soru var ki... (Faks: :0 212-723 84 97 (e-posta): dkavukcuoğlu@ superonline.com) B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/Kâğıdıper- dahlamada kullanılan makine. 2/ Kumaş üzeri- ne yapılan bir tür işleme... "Ölmüş—": 6 AazNesüfin öykü kitabı. 3/Giysilerde, omuzlann 1 2 3 4 5 6 7 8 dik durmasuıı sağla- mak amacıyla konu- lan parça... Tavır, davrarnş. 4/Hububat tozu... Fazla bön, avanak. 5/Düşünce- sizceherişeatılan... Demirin simgesi. 6/ Bir yüzeyde renk dalgalanması sonu- cu görülen parlak- lık. 7/Dinsel inançiarı olmayan kimse... Özsu. 8/ Halk dilinde sivrisineğe verilen ad... Kötü, fena. 9/Yoz beğeni... Gölge. YUKARIDAN AŞAGIY4: 1/Kavrulmuş buğday taneleri. 2/Gizli görevli... Bir kimsenin davranışJanna temel olan ahiak il- kelerinin tümü. 3/ Ortadoğu'da bir göl... Kansız- Iık. 4/Yasadışı bir işin yapüdığı yerde geleni ha- ber verme işi... "Hiçbir şey gideremez — sıkın- tunı/Memleketimin şarkılan ve türünü gibi" (Nâ- zım Hikmet). 5/Tarlanın saban iziyle birbirinden aynlan parçalanndan her biri. 6/Adın durum ek- lerindenbiri... Yankı. 7/Cinsiyet... Latife. 8/"Kış- lannı önünde — sesi var/Bakın çantasuıa acep nesi var" (Türkü)... Oy. 9/Ford otomobilinin bir modeli... Mantık.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle