23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 EKİM 2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA J\_ U JLi X U J \ kultur(a cumhuriyet.com.tr 15 ALLEGRO EVtN tLYASOĞLU 'Nâzım' destanının görkemiKavrayıcı, soluk kesen, uçurup götüren bir sahne kantatı.. bir des- tan. Nâzun'ındilindeTürkkültürü- nü simgeleştirdiği kadar dünya kül- türlerini de müzik dilinde birleşti- ren kapsamlı bir proje: Aksak ri- timlerle caz senkoplan, bir füg ko- valamasıyla ağıt yakma; Türk davu- lu tınısıyla yeni çağın mekanik tı- nısı; türkülerdeki yineleme yönte- miyle Uzakdoğu pentatonizminin minimalizme varan tavn ve daha nice öğe iç içe kaynaşıyor. Nâzım'ın şiirindeki iç-müzik Fa- zıl'ın yarattığı müziğe ışık tutmuş. Fazıl, Nâzım'ı küçük yaşlanndan beri çok iyi tanıyor. O şiir dilini çok iyi sindirmiş ve şimdi yeni bir di- siplinde ortaya koymuş. Prosodinin bu kadar güzel kullanıldığı, şiirin söze bu kadar güzel uyum sağladı- ğı bir başka yapıt daha duymadım son zamanlarda. Fazıl önceki bu- luşlanndan da yararlanırken Kara- coğlan'ın dilini, Ruhi Su'nun yak- laşımını katman katman boyutlan- dırarak müziksel-dramatik bir des- tan yazmış. Kültür Bakanlığının bu yıl başlattığı bestecilere eser ıs- marlama projesinin kısa zamanda ürün vermesi çok sevindirici. Ülkemizde birden çok birimi bir araya getirip iş yapmak ne denli zordur, biliriz. Kültür Bakanhğı ise bu çok kapsamlı projede nice biri- mi büieştirmiş, ısmarladığı yapıtın gün yüzüne çıkması için elinden geleni yapmıştı: Dünyanın öbür ucundaki yoğun konserleri arasın- dan Fazıl'ı Türkiye'ye getirtmek, kocaman koroyu, orkestrayı, solist- leri, Genco'yu, salonlan, kayıt stüdyosunu, provalan ve iki kentte ikişer konseri düzenlemek, profes- yonel bir program kitapçığı hazır- lamak gerçek büyük başanydı. Ancak ne yazık ki bunca denizi kısa zamanda geçtikten sonra Istan- bul'daki Nisan adlı şirketin kötü or- ganizasyonu ile neredeyse derede boğulma tehlikesi yaşandı. Konser gecesi aynı koltuğa üst üste oturtu- lan dinleyiciler, bir türlü ulaşılamı- yan davetiye masası, durmadan azannı işittiğiniz yetkililer, inanılır gibi değildi. Bir şekilde salona tıkı- şıldıktan sonra sahneden ilk nota s- es verdiğinde bütün sıkıntılar unu- tuldu ve bir başka dünyada yaşa- maya başladık. Fazıl, piyanosunun ortak payda- sı içinde hem şiirlerin içeriğini be- timliyor, hem de orkestranın bir parçası halınde piyanonun çalgısal özelliklerinden yararlanıyor, bir yandan da uçuran piyano tekniğini sergiliyor. Resimsel seslenişlerden birinde "Ansızın bastırdı gece", piyanoda ağır karanlık akorlarla be- timleniyor. Ya da "Bebek kıpır kı- pır kıpırdanır" dizesi, piyanonun ince tuşlarındaki su şıkırtısında yankı buluyor. Anlatıcının, böylesi sahne kantatlannda kullanımı çok fazla değildir. Özellikle Stravins- ki'nin Askerin Öyküsü'nde ve Schönberg'in Napolyon'a Kaside başlıklı yapıtında bu yöntem etki- leyicidir. Genco Erkal, yapıtı özel yetene- ği ile taçlandınyordu. Yer yer mü- zik eşliği olmaksızın, kendi başına okuduğu dizeler onun virtüözitesi- ni sergilediği "kadans"lar gibiydi. Bedeniyle tümleştirdiği şiirlerde güzel tonlamasıyla bir ivme yaratı- yor, dinleyeni de çekip kendi ivme- sinde çevirmeye başlıyordu. "Ne- reden gelip nereye gjdiyoruz" di- zelerindeki gibi dramatik anlatım- larda müzik-resim-tiyatro sanatının ustalığı onun yorumunda şahlanı- yordu. Piyanonun ortak paydası ka- dar koronun da bütünleyici özelli- ği dikkat çekiyordu. Yer yer bir Yu- nan korosu gibi yorum getiriyor, yer yer müziksel ağırhğı ile yapıtı çekip sürüklüyor. Değerli baritonu- muz Tuncer Tercan, "Kapının önünde üç selvi vardı" dizesiyle yumuşacık tonda başlattı yapıtı. Sertab Erener. çok yakışmıştı sesiyle ve yorumuyla, hele Japon- ya'daki ufacık tefecik kızı anlatır- ken çok etkileyici idi. On bir yaşın- daki Tuğçe Kavut, o saf ve duru sesiyle Hiroşima'da ölen çocuğun şiirini söylemeye başladığında artık salondaki en katı dinleyici bile ağ- lamaya başlamıştı. "Yaşamaya Dair" başlıklı şiirin sona yerleşme- si yetmiş dakikalık karanlık havayı dağıtıp yanna umut penceresi ara- ladı. Bütün birimleri başanyla birleş- tiren şef Naci Özgüç'ü, bu yapıtı bizlere kazandu"an Kültür Bakanı tstemihan Talay ve Müsteşar Yar- dımcısı Hüseyin Akbulut'u, onca yılın deneyiminde kusursuz tonla- ması ve dramatik anlatımdaki başa- azıl önceki buluşlanndan da yararlanırken Karacoğlan'ın dilini, Ruhi Su'nun yaklaşımım katman katman boyutlandırarak müziksel-dramatik bir destan yazmış. Genco Erkal, yapıtı özel yeteneği ile taçlandınyordu. Sertab Erener, çok yakışmıştı sesiyle ve yorumuyla, hele Japonya'daki ufacık tefecik kızı anlatırken çok etkileyici idi. nsıyla Cumhurbaşkanhğı Senfoni Orkestrası üyelerini. TRT Ankara Radyosu ve Kültür Bakanlığı Çok- sesli Korosu'nu ve bütün içtenliği ile Nâzım'ı bize yeniden armağan eden Fazıl Say'ı binlerce alkışla kutlamalıyız. İDSO sezona Onay ile başladî Istanbul Devlet Senfoni Orkest- rası Verdi yılında bestecinin Requ- iemi ile planladığı açılışı gerçek- leştiremedi. Orkestranın yetkilile- ri ve şef Pijarovvski, kendilerine Istanbul operası tarafından sunu- lan solistlerin ve koronun yetersiz- liğinden yakınıyorlar. Düzeyli bir dinleti çıkamayacağım anlaymca son dakikada program değişikliği yapmışlar. Kore'den gelip Ingilte- re'ye geçerken bir gece Istanbul'da kalmakta olan Gülsin Onav'a önermişler, Erol Erdinç de Anka- ra'dan uçmuş gelmiş ve açılış kon- seri kurtanlmıştı. Tek provayla hem de eli yüzü düzgün bir konser olarak. Gülsin Onay, Mozart'ın Re minör konçer- tosunu sanki bu açılış gecesine ha- zırlarruş gibi özenle, incelikle ses- lendirdi. Boğaziçi Üniversitesi kon- ser dizilerinin açılışında Macar pi- yanist AIex Szilasi son yıllarda unuttuğumuz özellikleriyle bir Chopin akşamı sundu. lmge yük- lü, büyük düşünme kavramında, bilge bir yorumdu. Minyatür işçili- ğindeki valslerin her biri kendi için- de bir öykü anlatırken tümü birbi- rine bağlandığında kocaman bir zincirin benzer romantik halkalan- nı oluşturuyordu. evini@boun.edu.tr Antalya'nın galibi seyirdyle buluştuKültür Servisi - 1. Uluslararası Gençlik ve Sinema Şenliği önceki akşam Cemal Reşit Rey Konser Sa- lonu'nda yapılan 'Büyük Adam KüçükAşk' filminin galasıyla açıl- dı. Yönetmenliğini Handan tpek- çi'nın yaptığı, Dilan Erçetin, Şük- ran Güngör, Füsun Demirel ve ts- mail Hakkı Şen'in oynadığı filmın galasına fılm ekibinin dışında sanat dünyasından da çok katılım oldu. FilmAntalya'da en iyi füm, en iyi se- naryo, en iyi yardımcı kadın oyuncu, en iyi yardımcı erkek oyuncu, çocuk oyuncu, jüri özel ödülünü abnıştı. Film gösteriminden önce Vecdi Sayar bir konuşma yaparak şenlik etkinlikleri hakkında bilgi verdi. '1. Uluslararası Gençlik ve Sinema Şenliği' etkinlikleri kapsamında Cannes Film Festivali'yle işbirliği içinde liselilere yönelik 'Film Eleş- tirisi Yanşması', lıselerde 'Sinema Günleri', lise öğrencileri arasında 'Kısa Film Proje Yanşması ve Se- naryo Atölyesi' ve 'Uluslararası Gençlik Filmleri Yanşması' yapı- lacak. OYUNCULARA BÜYÜK İLGİ - Şükran Güngör, Ismail Hakkı Şen, Dilan Erçetin, Füsun Demirel ve yönetmen Handan İpekçi. tbrahim Çiftçioğlu'mxn 'Kargalar ve Melekler' sergisi Galeri Sanat Yapım'da Işte o,6 Ecce Homo' tbrahim Çiftçioğlu'nun resimleri, 20 Eldm tarihine kadar görülebilir. KAYA ÖZSEZGtN Her sanatsal sürecin, arkaik bir biçim oluşturma güdü- süyle başhyor ohnası, bu biçimin birtakım değişimsel paradigmalarla sürüp gideceği anlamına gelmez. Böyle bir süreçsellik söz konusu olsa bile, sanatçı bu tür bir ar- kaizme yatkın bir kişilik göstermez, onu belli ölçülerde aşmaya çalışır. Sanatçıyı, kendine özgü biçim oluşturma- ya yönlendiren ilk neden ("arche"), hangi endişeden kaynaklanırsa kaynaklansın, zaman içinde evrilmeye uğ- rar. Konu, sanatçının özgür tercihleriyle, bu tercihlere ilişkin ölçütlerle bağlantıh bir sorun biçiminde karşımı- za çıkar. Bulunduğu aşamadan geriye dönüşümlü bir y- ol izlemekten çok, bulunduğu noktayı aşmaya yönelik bir çabayı içinde taşıyor olması, sanatçının varlık nedenidir bir bakıma. Belirli bir izleğin ya da izleklerin sürdürücü- sü olmak ıçin, ahşılmış sanatçı tavnnı biçimlendiren olu- şumlara prim vermek, günümüzün hızlı de- ___^___ ğişimler ortamında katı ve sert koşullanma- lara yol açacağından, çağdaş dünyanın ger- çekleriyle bağdaşmaz bu tutum. Her an ye- nilenen yaşam olgulannın devingen atmos- ferinde, kendine yeni konumlar seçmekten yanadır sanatçı. Gene de bu durum, sanatı- nı belirleyici temel bağıntılan gözden uzak tuttuğu anlamına gelmez. Değişimin kendi- si bile, kimi durumlarda, bu temel bağıntı işlevini üstlenebilir. Bir yerde, yapıtı "yol" olarak tanımlayan Klee'nin görüşünden hareketle, uyanıkken rüyalar gördüğünü öne sürüyordu tbrahim Çiftçioğlu. Uyanıkken rüyalar görmek, ya- şamın her kesitinde sanatına aktarabileceği yeni ve fark- lı olgular karşısında, eskisine benzemeyen yeni duyum- lara açık olmak anlamına gelir. Ona göre, böyle anlarda, insana gök kapılan açılırve yaptığı her şeydenkuşku duy- maya başlar. Sanatta "mükemmel"den yana değildir Çiftçioğlu, değişmekten ve denemekten korkmaz. Gene kendi deyişiyle, sanatını "riske atmaktan" çekinmez. Şu anlamlı cümle ile noktalıyor söylediklerini: "Benim sanatım, yaşamın ya da yaşamımızm silinerekyeniden yazılmasıdır." Sanatsal anlatım, salt bir otobiyografi değildir kuşku- suz. Onun otobiyografık özelliği, bireysel bir üretim ol- masından kaynaklanır. Ama bu bireysel üretim, evrensel insan imgesinin -yani başkalannın- içerdiğı değerleri kur- calayabildiği oranda, başka yaşamlann içinde gizlenen ve ancak sanatsal üretim yoluyla saptanabilen özü kavraya- bildiği ölçüde aşkınlaşır. îbrahim Çiftçioğlu'nun Ankara GaleriYapım'da sergi- • Sanatını 'riske atmaktan' çekinmeyen Çiftçioğlu yapıtlanyla, gizli kahnış ve dışavurulmamış insan tutkulanna yeni bir pencere açıyor. lediği ve sergüemekle kaknayıp insani bir olguyu psiki- yatrik kökenleriyle deşifre etme çabasını üstlendiği re- simleri, daha doğrusu resimler dizisi, bu diziyle bire bir örtüşen anlamlı bir başlık taşıyor: "Kargalar ve Melek- ler". Tümü, ortak bir boyuta indirgenmiş ve kolaj tekni- ğinin, bu diziyle bağdaşık boyutlan içine alınmış olan re- simler, sanatçının her yeni sergisiyle görsellik masasına yatırmaktan büyük haz duyduğu biopsikososyal olgular- dan birini, bilinçaltına kazınmış bir duyguyu, tinsel ego- izmin başkalanna açılmayı yasak kıldığı, ama onu aşmak için benlik savaşına girdiği bir karmaşayı gündeme ge- tirmekte. ilk bakışta Baselitz örneğini akla getiren başa- şağı konumlandırdmış elinde çiçek taşıyan erkek torso- su, bir kolaj elemanı olarak, dizinin büyük bir bölümün- de laytmotif özelliği içinde yer alıyor. Boyayla müdaha- le sonucunda elde edilen çağnşımsal niteükli elemanlar ise, bu ana temanın bedensel yapısı üzerinde, kompozis- yonlara dışandan konuk bir başka eleman olarak katılan karga imgesine göndermede bulunan bir gizem ve çıplaklık örüntüsü oluşturuyor. Kuşlarla insanlar arasında, bü- yüsel birtakım ilişkilerin varlığı göz önüne ahndığında, özellikle karga motifine yükle- nen olumsuz yorumlar düşünüldüğünde, on- larla bir arada tasanmlanan melek figürle- rinin yarattığı karşıtlık, mitolojik fantazma- lann insan yaşamını biçimlendirici olgula- nna tanıklık ediyor. Çiftçioğlu, gizli kahnış ve dışavurulma- mış insan tutkulanna yeni bir pencere açmış oluyor böylece. Resme dışandan bakan ki- şinin, görsel tanıklıkla yetinmeyerek, res- minin göstergesel elemanlannı, kendi yaklaşımı açısın- dan irdelemesi gerektiği ilkesinden yola çıkıyor. Izleye- nin aktif katkısını amaçlıyor. Onun bugüne kadar gelen bütün çalışmalannda, böyle düşünsel içerikli bir boyu- tun yer almış olduğunu bilenler açısından, bir sürpriz değildir bu durum. Düşündürerek özümsetmek, içinde yaşamakta olduğumuz somut olgularla iletişimsel bağlar kurmak, insan varhğının kuytularda kahnış tutku ve sap- lantılannı görsellik dünyasına taşımak, îbrahim Çiftçioğ- lu'nun sanatında, vazgeçihnez içeriksel değerler olarak hep varolagelmiştir. Bu kez, biçimsel göstergeler de söz konusudur: Resimdeki melek ve karga figürleri, gele- neksel minyatürlerde aşina olduğumu2*yüzey ve mekân ilişkileri açısından değerlendiriliyor, söz konusu figürle- rin kompozisyona dahil edilen konumlan, doğrudan doğ- ruya kâğıdın yüzeyiyle ilişkilendiriliyor. Bunun, ilginç bir düzenleme estetiği bağlamında yorumlanmış ohnası, bu resimler dizisine özgün bir boyut katıyor. Osman ŞaMn'in 30. sanat yıh • Kültür Servisi - Aylık Damar Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi, Ekim 2001 sayısmı öyküyazan Osman Şahin'in 30. sanat yıh için çıkardı. Mehmet Başaran, Mehmet Güler, Burhan Günel, ÖnerYagcı, Ahmet Ozer, Yıhnaz Yeşildağ ve Ali F. Bilir'in yazılannın yer aldığı özel sayıda, Osman Şahin'in özyaşamı, öykücülüğü, romancılığı, Yıhnaz Güney ile başlayan sinema macerası üstüne yazılar yer alıyor Pek çok ödüle değer bulunan Osman Şahin'in şimdiye dek yayımlanmış 20 yapıtı bulunuyor. Ödül alan yapıtlarından başlıcalan ise 'Kırmızı Yel', 'Ağız içinde Dil Gibi', 'SelamAteşleri', 'Mahşer'. Ihsan Oktay Anar'a ödül • Kültür Servisi - Gomite France- Turquie'nin (Fransa-Türkiye Komitesi) bu yıüci Fernand Rouillon Edebiyat Ödülü, 11 Ekim 2001'de Paris'te yapılan bir törenle thsan Oktay Anar'm Actes Sud yayınevinden bu yıl çıkan 'Puslu Kıtalar Atlası' İdtabma verildi. 1949 yılında Paris'te kurulan Gomite France- Turquie'nin amacı, iki üüce hükümetlerinden bağımsız olarak Fransa ile Türkiye arasındaki ilişkileri güçlendirmek ve Türkiye'nin Fransa'da daha iyi tanmmasmı sağlamak. 450 üyesi bulunan komitenin başkanlığını 2000 yılmdan beri Atatürk biyografisinin yazan Alexandre Jevakhofî yapıyor. 1996 yılmdan beri iki yılda bir verihnekte olan Fernand Rouillon Edebiyat Ödülü ise aynı yıl Orhan Pamuk'a, 1998 yılında ise Stefan Yerasimos'a verihnişti. Ödül bu yıldan itibaren her yıl verilecek. Jüri heyeti ise Kenize Mourad, Venus Khoury Ghata, Gaye Petek Şalom, Frederic Mitterand, Ali Kazancıgil ve Alexandre Jevakhoff'tan oluşuyor. Berfin Baltar'da Ali Rca Ergüven • Kültür Servisi - Berfin Bahar dergisi ekim sayısırun kapağmı, ağustos ayında yaşamını yitiren şair, çevirmen ve araştırmacı-yazar Ali Rıza Ergüven'e ayırdı. Ergüven'in yazı, şiir çeviri ve arşivine de yer veren dergide şair üzerine kaleme alınmış yazılar da yer alıyor. Berfin Bahar'ın ekim sayısında Vedat Günyol, Hayri Kako Yetik, Nermin Sayın, Serpil Şimşek, Nusret Gündoğan yazılanyla; Gelal Ulgen, Sait Özkaya, Şeyhmus Diken, Sergey Yesenin, Ciğerhun, Necmettin Çakır, Ahmet,.. Selçuk tlkan, Tan Doğan, Kamil Aydemir, Taner Nart, I. Halil Aycan, Osman Erkan, Sedat An, Tülay Pirinççi, Özgür Özmeral şiirleriyle; Nuri Gan, Hayri Çakmak ve Ayla Akçakale öyküleriyle yer alıyorlar. $agdaş Türk Resminden KesiUer' • SAMSUN (AA) - Samsun'da, Kültür Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen 'Uygarlıklar Beşiği Türkiye 2001' kültür ve sanat etkinlikleri kapsamında, 'Çağdaş Türk Resminden Kesitler Sergisi' açıldı. Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Salonu'nda 19 Ekim'e dek açık kalacak sergide, Kültür Bakanlığının koleksiyonunda yer alan, çağdaş Türk resminin önde gelen isimlerinden Devrim Erbil, Adnan Çoker, Gavit Atmaca, Fethi Arda, Adnan Turani, Bahattin Akay, Nafi Çil, Dinçer Erimez, Ender Güley ve Habib Aydoğan'ın yapıtlanndan oluşan 32 çalışma yer alıyor. UB40'nm Şöhret Okuhı' • Kültür Servisi - Red, Red Wine', 'Kingston Town' gibi şarkılanyla tanınan ve Ingiltere'nin en başanlı gruplanndan UB40, yeni yetenekler yetiştirmek üzere Birmingham'da bir 'Şöhret Okulu' açıyor. 'Fame' (Şöhret) dizisiyle ölümsüzleştirilen NewYork Drama Okulu'ndan esinlenilerek ortaya çıkan ve Paul McGartney'in Liverpool Gösteri Sanatlan Enstitüsü'ne rakip olarak düşunülen proje için yerel yönetim ve özel sektörden 20 milyon pound parasal yardım temin edildi. Proje kapsarmnda UB40'nin şu andaki stüdyolan da yeni kayıt tesisatı ve prova odalanyla genişletilecek. Verdî'ye saygı resitali • İZMİR (AA) - Izmir Devlet Opera ve Balesi (IZDOB) ve ttalyan Kültür Merkezi işbirliğiyle, 'ÖlümününYüzüncü Yıldönümünde Giuseppe Verdi'ye Saygı' amacıyla bir şan resitali gerçekleştirilecek. Bugün saat 21.00'deki resitalde Italyan soprano Francesca Scaini'ye piyanist Eddi De Nadai eşlik edecek. BUGÜN • İFSAK'ta saat 20.00'de Mehmet Oflazoğlu'nun 'Bremen' başlıklı dia gösterisi izlenebilır. (0 212 292 42 01) • BtLGİ ÜNtVERStTESİ KUŞTEPE KAMPUSU'nda saat 19.30'da Sunni O'Connor'm 'Metacorpus', 20.20'de Goran Radovanoviç'ın 'Benim Memleketim', 21.00'de Ezequiel Sarser'in '1. Kapı' adlı filmleri izlenebilir. (0 212 292 33 03)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle