Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14EKİM2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Yılmaz: Terörün
hedefl belli olmaz
• İstanbul Haber
Servisi - Devlet Bakanı
ve Başbakan
Yardımcısı Mesut
Yılmaz, Içişleri Bakanı
Rüştü Kâzım Yücelen
ve ANAP'ın istanbul
milletvekilleriyle
birlikte Cmraniye
kaymakamlık binasının
açıhşını yaptı. Yılmaz
burada yaptığı
konuşmada Türkiye'nin
her türlü terörün
üzerine cesaretle
gitmeye devam
edeceğini vurgulayarak,
"Dün terörün kendileri
için tehlike
oluşturmadığını
düşünen ülkeler
ABD'deki saldınnın
sonrasmda geç de olsa,
terörün kime
yöneleceğinin belli
olmadığını anladılar"
dedı.
Saaderten
harakâta tepki
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu)
- SP Genel Sekreteri
Suat Pamukçu,
Türkiye'nin "zalimlere
karşı mazlum ve
mağdur Afgan halkımn
yanında olması
gerektiğini" söyledi.
ABD'nin Afganistan
harekâtına tepkilerini
sürdüren Pamukçu,
"Eğer gerçekten
kamtlar var ise
ABD'den önce o
teröristleri Türkiye'nin
cezalandırması
gerekirdi" dedi.
Operasyondan önce
diyaloğun
denenmediğini savunan
Pamukçu, 'Teröristlerin
suçlan varsa diyalog
yoluyla bunlann
bağımsız bir yargıya
teslim edilmesi
gerekirdi" dedi.
AİHM
tazminatlan
• İZMİR
(Cumhuriyet Bürosu)
- Avrupa Insan Haklan
Mahkemesı (AİHM)
Türkiye Temsilcisi
Münci Özmen, Türkiye
aleyhine sonuçlanan
davalar sonucu çok
büyük miktarda
tazminatlar ödemek
durumunda kaldıklannı
belirterek "Türkiye'yi
AlHM'de mahkûm eden
uygulamayı yapan
kamu görevlisinin söz
konusu tazminatı
ödemesini sağlayacak
yasal düzenlemeler
yapıhyor" dedi. Özmen,
AİHM'nin temel
dayanağının Avrupa
tnsan Haklan
Sözleşmesi (AÎHS)
olduğunu kaydederek
"AÎHS'ye aykın
tutumlarda büyük
miktarda tazminat
cezası alıyorsunuz"
dedi.
Eski miltetvekilî
Nuri Eroğan öldii
• İstanbul Haber
Servisi - Özel Alman
Hastanesi'nde bir
süredir kalp yetmezliği
nedeniyle tedavi gören
eski milletvekillerinden
avukat Nuri Eroğan
(83) dün sabah vefat
etti. Kapatılan Adalet
Partisi'nden 1965-1973
yıllan arasında 2 dönem
İstanbul milletvekilliği
yıpan Eroğan, 1979'da
dı 1 yıl süreyle
Milliyetçi Hareket
Partisi (MHP) İstanbul
II Başkanlığı görevini
yüriittü.
Erdoğan, kişiliğini geliştirebilmek için Anayasa Mahkemesi'nden özgürlük istedi
Türbanlı savunmaBÜLENT SARIOGLU
ANKARA - Anayasa degi-
şikliğinin ardından, merkez
sağ siyasetin yönü, Anayasa
Mahkemesi'nde AKP Genel
Başkaru Recep Tayyip Erdo-
ğan hakkındakı ıhtar baş\uru-
suna döndü. Erdoğan, mahke-
meye gönderdiği açıklamasın-
da, "nefsini ıslah erriğini, ki-
şiliğini geliştirebilmesi için
özgürlüğüne kavuşması ge-
rektiğini" kaydetti.
Recep Tayyip Erdoğan hak-
kmdaki ihtar başvurusunda le-
hine yorumlanan anayasa de-
ğişikliğinin reddedilmesinin
• Anayasa Mahkemesi'ne gönderdiği açıklamada "nefsini ıslah ettiğini"
söyleyen AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan, partisinin başı açık
kuruculannı toplumsal banşm öncüleri olarak gösterdi.
ardından, Anayasa Mahkeme-
si'nin gelecek haftalarda iste-
mi yeniden gündemine alması
bekleniyor. Tayyip Erdoğan,
kendisinden savunma isten-
memesine karşın. hukukçulan
taranndan hazırlanan bir dos-
yayı yüksek mahkemeye iletti.
Erdoğan'ın bildiriminde, "af,
ceza ertelemesi, memnu
haklann iadesi ve Hasan Ce-
lal Güzel karannı" içeren 4
farkh yönde değerlendirmeler
yer alırken örnek gösterilen
Anayasa Mahkemesi kararla-
n, Yüksek Seçim Kurulu ka-
rarlan, Danıştay ve Yargıtay
içtihatlan dosyaya eklendi.
Erdoğan'ın imzaladığı metin-
de, hukuki örneklerin ardın-
dan şu görüşler kaydedildi:
- İşlediği suç nedeniyle hür-
riyeti bağlayıcı bir cezaya
mahkûm olan bir insanın kişi-
liğini geliştirebilmesi için öz-
gürlüğüne tekrar ka\-uşturul-
ması gerekir.
- Danıştay'ın içtihatlann
birleştirilmesi karannda, de-
neme müddetini iyi hal ile ge-
çirenin, nefsini ıslah ettiği ka-
naatine dayanılmakta ve ceza-
nın infazına gitmeden de
muntazam bir hayat sürmeye
aüşmış olduğu karinesi kabul
edümektedir.
- Ceza hukuku son yüzyılda
büyük gelişme göstermiş, kla-
sik ceza hukukunun korkutma
ve kısas esası, göze göz, dişe
diş anlayışı önemini yitirerek
ikinci plana geçmiş, yerini
emniyet ve ıslah esasına terk
etmiştir.
- Partimiz, toplumda suni
olarak yarahlmak istenen ve
toplumsal banşı zedeleyici
sosyal bir sıkıntının gideril-
mesini teminen, başörtülü ku-
rucu sayısının üzerinde başı
açık kurculan "toplumsal
barışın öncüleri" olarak bir
araya getirmiş ve kaynaştır-
mıştır. Bu, demokratık top-
lumlann farklılığı kabul et-
meye dayalı, uzlaşma ik-
liminde atılan adımdır.
Bakan Türk'ten savcılara:
Soruşturmalar
hıdı sonuçlansın
ANKARA (Cum-
huriyet Bürosu) -
Adalet Bakanı Hik-
met Sami Türk, ka-
mu görevlilerince işle-
nen görevi kötüye kul-
lanma, rüşvet, zim-
met, resmi evrakta
sahtecilik gibi suçlar
nedeniyle yürütülen
soruşturma ve kovuş-
turmalarm hızla so-
nuçlandınhnasını iste-
di.
Adalet Bakanı Türk,
cumhuriyet başsavcı-
lıklan ve DGM baş-
savcılıklanna gönder-
diği genelgede, suç
teşkil eden olaylar ne-
deniyle adli mercıler
tarafından yapılacak
soruşturmalann hızla
ve etkinlikle yerine
getirilmesinin büyük
önem taşıdığına dikkat
çekti. Türk, belirlenen
suç samklannın delil-
leri ile birlikte bağım-
sız mahkemelere bıra-
kılması, yapılacak ko-
vuşturmalar sonunda
ceza adaletinin hız ve
isabetle gerçekleştiril-
mesinin suç işleme
eğiliminde bulunanlar
üzerinde caydıncı etki
yaratacağını vurgula-
dı.
Adalet Bakanı Hik-
met Sami Türk, yıllar-
dan beri toplum içinde
sosyal bir yara haline
gelen, bazı kamu gö-
revlilerince görevi ih-
mal-kötuye kullanma,
rüşvet, zimmet, resmi
evrakta sahtecilik gibi
suçlar nedeniyle hak-
lannda yürütülen so-
ruşturma ve kovuştur-
malann bir an önce
sonuçlandınlmasını-
nuı, suçu sabit bulu-
nanlara yasalarda be-
lirtilen cezalann za-
manında, etkinlikle
uygulanmasının toplu-
mun yasalara karşı
saygısım ve adalete
olan güven duygusunu
arttıracağını belirtti.
ÇÎZMEDEN YUKARI MUSA KART
&ABA
ClHAT
BÜY6İN PÜNJM4
CHAT
m.kart@superonline.com.tr
Bir çocuklannı cezaevinde kaybeden diğeri de ölüm orucunda olan Önder ailesi feryat ediyor:
Sesimizi duyan yok mu?
Fatma ve Musa Önder, Ugisizlikten yakınıyor.
Halil Önder Faik Onder
• Musa ve
Fatma Önder,
oğulları Halil'i
"Hayata Dönüş'
operasyonunda
kaybetmiş, diğer
oğullan Faik ise
133 gündürölüm
orucunda. Onu da
kaybetmek
istemeyen aile
ölümlerin
durdurulmasını
istiyor. Önder
ailesi, "Gencecik
insanlar öldü,
birçoğu da ölüm
sınınnda, niye
kimse bizi
duymuyor" diyor.
Yurt Haberleri Servisi -
Osmaniye'de yaşayan Mu-
sa-Fatma Önder çiftinin
çocuklanndan Halil Ön-
der, "Hayata Dönüş Ope-
rasyonu"nda yaşamını yi-
tirdi, Faik Önder de 133
gündür ölüm orucunda.
Ölümlerin durdurubnası
için çabalayan Önder çifti,
basının ve halkın ilgisizli-
ğinden yakınıyor, ''Gence-
cik insanlar öldü. Birçoğu
da ölüm sınınnda. Sesimi-
zi duyan kimse yok mu?"
diye feryat ediyor.
Cezaevlerinde ve dışanda
F tipi cezaevlerine karşı
başlanlan ölüm orucu eyle-
mi yaklaşık bir yıldır sürer-
ken tutuklu aileleri Ugisiz-
likten yakınıyor. Izmir Ye-
şilyurt Devlet Hastane-
si'nde eylemine devam 5.
ölüm orucu ekibinden Faik
Önder'in annesi Fatma ve
babası Musa Önder de ses-
lerini duyuramayanlardan.
Veterinerlik Fakültesi öğ-
rencisi oğullan Halil Ön-
der'i "Hayata Dönüş Ope-
rasyonu" sırasında yitiren
aile diğer oğullannuı da ya-
şamını kaybetmesinden en-
dişe duyuyor.
Kız kardeşi Şerife Ön-
der, ağabeyi Faik'in 133
gündür ölüm orucunda ol-
duğunu belirterek "Kendi-
si anemi hastası. Bergama
Cezae\i'nde de Hepatit-
B'ye yakalandı. Kaldınl-
dığı Yeşilyurt Hastane-
si'nde de veremlilerle bir-
likte kalıyor" sözleriyle
kardeşinin sağhğından duy-
duğu kaygıyı ifade ediyor.
Ilkokul öğretmeni olan
Faik'in "örgüte üyelik"
suçundan hüküm giydiğini
anlatan Şerife Önder, Yeşil-
yurt Devlet Hastanesi'nde-
ki koşullann düzeltihnesini
istiyor.
19 Aralık operasyonunun
ardından kardeşinin Iz-
mir'deki Kırklar F Tipi Ce-
zaevi'ne sevk edildiğini an-
latan Önder, "F tipinde
içeride tutuklulara, dışa-
nda da yakınlarına eziyet
ediliyor. Ayakta zor duran
ölüm orucu eylemcisi bile
tek kişilik hücrelerde
ayakta sayım vermeye
zorlanıyor" diyor.
Baba Musa Önder, oğlu-
nun tedaviyi kabul etmedi-
ğini belirterek "Yeniden F
tipi cezaevine dönecekse
tedaviyi kabul etmesinin
ne anlamı var" diyor.
IRMIKI AYDIN ENGİN aengin@doruk.net.tr
Siz de şu "bayan" sözcüğü-
ne, hele hele son dönemde bu
sözcüğün kazandığı(!) kulla-
nım alanlarına ifrit olanlardan
mısınız?
Bir iki örnekle anımsatayım
mı?
- Dokuz buçuk otobüsüne
bir kişilik yer rica edeceğim.
Bayan yanı olsun... - Bayan
koğuşuhdaki direniş sırasın-
da... - Bayanlann yanında kü-
fürlü konuşma lan!..
- Üçü bayan on iki terörist
ölü ele geçirildi...
Nasıl? İfrit olunacak gibi de-
ğil mi?
• • •
"Dünyanın savaş tehdidi al-
tında sarsıldığı şu günlerde if-
rit olup, kafayı takıp, tırmıkla-
yacak başka konu bulamadın
mı" diyeceksiniz.
Haklısınız. Ama dün akşam
bir TV kanalında (Yoksa Türk-
çeyi görece özenli kullanan
TRT'nin bir kanalı mıydı?) Ta-
leban'ın Afgan halkının başına
ördüğü çoraplardan söz edilir-
ken "Özellikle Afgan bayanla-
ra yönelik çağdışı baskılar..."
diye başlayan bir cümle du-
yunca bu yazıyı yazmak farz
oldu.
• • •
Tamam, Türkçede bir "hi-
tap" sözcüğü sıkıntısı var. O
yüzden de kültürel düzeyler-
den içinde bulunulan ortama
kadar değişen koşullarda bir-
birinden farkh "h/fap"sözcük-
leri kullanıyoruz:
- Bey... Beyfendi... Hanım...
Hamfendi... Beyamca... Ha-
nımteyze... Abi... Lan... Deli-
kanlı... Evlat... Hanımkız...
Kız... Şıışşş kardeş... Tamam,
Fransızcanın "Madam - Mös-
yö"sü yada Ingilizcenin "Mis-
ter - Misis (Misstress)"\ gibi
sözcüklerimiz olmadığından,
dili zorlayarak da olsa "bir
şeyler" buluyoruz; olmadı uy-
duruyoruz, anlaşıp gidiyoruz.
Örneğin semt pazanndaki
Bayan
satıcı, adını bilmediğı. ama sık
sık kendisinden alışveriş eden
kadına "Buyur abla, fasulye
çok taze" diyor; yaşlıca kadın
müşterisine "Senin için 500
bine oluranneciğim" diye ses-
leniyor; müşteri erkekse "be-
yabicim"\ bastınyor, iletişimini
yürütüyor. Hiç tanımadığı ka-
dın müşteriye "Buyur bayan"
diyen satıcılara da sık rastlı-
yoruz
Beni ifrit eden bunlar değil.
Ben "bayan" sözcüğünün
gitgide azgınlaşan kullanım
saçmalığından söz ediyorum.
Kadın ve erkek sözcükleri
durupdururken, kullanıldıkla-
rında açık seçik bir anlatım
kolaylığı ve açıklığı sağlarken,
bu bayan", hele kibarlaşayım
derken iyice gülünçleşen ki-
milerinin dilindeki "baayan"
ve hatta "bağyan" nereden
çıktı?
Hiç erkekler için "bay" den-
diğini, örneğin "Dünkû trafik
kazasında yedisi bay, beşi ba-
yan on iki kişi yaralandı" gibi
bir cümle kullanıldığını duya-
nınız var mı? Hiç hapishane-
lerdeki "baylar koğuşu"ntian
söz ediliyor mu?
Bal gibi "kadın" sözcüğü
ayıp, en azından kaba bulu-
nuyor ve güya kibar olmak için
kadınlariçın "bayan"sözcüğü
kullanılıyor.
Herif bana (düşünün bu ko-
nuya kafayı takmış olan bana)
sordu:
- Bayan eşiniz mi?
- Hayır karım.
- Estağfurullah...
İyi mi ?
•••
Kadını aşağılayan toplum-
sal bilinç(sizlik) dilde sık sık
yansıyor:
Kadınlar hapishanesinin es-
ki dildeki adının "imamevi"
oluşu başka türlü açıklanabi-
lir mi? Doğu Anadolu'da aile
üyelerini sayan heriflerin "Ben,
ikigız çocuğu, üç oğlan, birde
kanayaklı..."diye başlayan nü-
fus açıklamasındaki "kana-
yaklı" onun karısıdır.
Karısından "kanayaklı" ya
da "benim avrat" diye söz e-
den "kırolar"dan ayrılmak is-
teyen kibar kentli n'apsın? O
da bula bula "bayan"\ buldu.
Bana sorarsanız "bayan"
sözcüğünün yeni yeni kazan-
dığı kullanımda kibarlık kılıfı al-
tında bal gibi bir "kadın aşağı-
laması" yatıyor; Türkiye erke-
ğinin yer yer kerhane kapısını
andıran bilinçaltı açığa çıkıyor.
"Kangibisıntma lan"gibi bir
deyiş üreten erkek-egemen
toplumun dili, kadınları övmek
isterken "erkek kandırabi" gi-
bi bir yıvışıklığa başvuruyor.
Eh bu toplumun kibarları(!) da
"kadına kadın" dememek için
"bayan"\ seçiyor.
Bu "baylar"a birinin "çüş"
demesi gerek. Galiba bu ödev
de kadınlara düşüyor.
POLtTİKA GÜNLÜĞÜ
HtKMET ÇETİNKAYA
!•••
Düşler ne renkti bilmiyorduk...
Mavi mi, kırmızı mı?
Bir başka kader için giydirilmiş silahsız asker-
lere benzeyen yaşamı, çaresiz ve kararsız ak-
şamlarda çözmek istiyorduk!..
Aragon'dan öğrenmiştik Elsa'nın gözlerini ka-
ranlık bulutların boşuna dağıttığı rüzgârlarda...
Ateş pencerelerinde göçmen kuşların gidişini
seyrettik, kulaklarımızı dolduran bomba sesleriy-
le...
Otları dağlayan alevlerde Vicente Alebcand-
re'yi tanıdık, çıplak bir kıza ağıt yakılırken...
Kız, bestelediği bir türküyü söylüyordu köpü-
rüp akan ırmağın kıyısında...
Varlığın anahtarınt aradık yıllarca...
Daralmış bir yüreğin tek başına kalmış acının
kudurganlığıyla güneşin renginin alınlarda soldu-
ğunu gördük...
Dingin dalgalara bıraktık kendimizi ağır ağır
açılmak için!..
Binlerce yürek, tek bir yürekle çarparken Kara
Afrika'da açlıktan ölen çocuklar için sadece ağıt
yaktık!..
Karanlık ve uçsuz bucaksız tüm bedenlerin de-
rinden kopup gelen aydınlığında birtürkü söyle-
dik!..
Tüm insanlar bizi dinlerken, yoksulluğun acısıy-
la titreşen çocukları görmedik!..
Çiçek, uçurum ya da kuşku ya da susuzluk ya
da güneş ya da kamçı bütün evrende ne bir de-
niz kenarıydı ne de gözkapağı!..
Acıydı, sevinçti, hüzündü iki dudak arasında
uyuyan sarı kuş gibi!..
• • •
Düşler ne renkti bilmiyorduk...
Mavi mi, kırmızı mı?
Ama bildiğimiz, aşkın kaçınılmazlığıydı!
Şimdi onu da unuttuk!..
Savaş zillerini çalmayı sevdik!..
Açlığın. yoksulluğun ortasında çocukların öldü-
rülmesine kılımızı kıpırdatmadık!..
Gökyüzüne bakıyoruz!..
Yağmur yağdı yağacak...
Içimizde bırsıkıntı var!..
Ağlamak istiyoruz ağlayamıyoruz!..
Bize gülmek yasak!..
Miguel Hernandez gibiyiz, yüreğimiz içımize
sığmıyor...
"Bugün kendini bilmez bir haldeyim, bugün ke-
derimle başbaşayım, bugün dostluk yok, bugün
içim yüreğimi kökünden söküp ayaklar altına fır-
latma hevesiyle dolu.
Bugün yeni baştan yeşeriyor kupkuru diken,
bugün ağıtyakma günü benim krallığımda, bugün
çöker yüreğime umutsuzluk, kurşun gibi tüken-
miş...
Yıldızlanmla banşık değilim...
Lanetledi ay daha doğarken beni...
Tek bir acı var içimde acılardan sevinç bir ya-
na, bu biryana.
Bir aşk yüzünden iki elim böğrümde ve kana-
dım kolum kırık...
Daha da bilemiyorum düşündükçe:
Kesip atmalı bu acıyı, ama hangi makasla?"
• • •
Düşlerimiz ne renkti bilmiyoruz...
Mavi mi, ktrmızı mı?
Bir ırmak kıyısındayız, sessizce bakıyoruz gök-
yüzüne!..
Savaş uçakları bombalıyor kentleri, kasabala-
n!..
Amerikalı şair Langston Hughes'in dizeleriy-
le avunuyoruz:
"Zenciyim ben
Gece gibi
Afrika'nın derinlikleri gibi kara
Köleydim herzaman
Saray basamaklannı temizledim eski Roma 'da.
VVashington'da ayakkabı boyamaktayım şimdi
Emekçiydim her zaman
Mısır'da piramitleri kuran benim
Benim, harcını karan gökdelenlerin
Türkücüydüm herzaman
Afrika'dan Missuri'ye kadar yaydım türkülehmi
Çınlar kederli ezgisi onlann heryerde
o tamtam ritmi
Kurbandım herzaman
Kongo'da kırbaçla dövdüler beni
Ve şimdi linç edilmekteyim Teksas'ta.
Zenciyim ben
Gece gibi
Afrika'nın derinlikleri gibi kara."
hikmet.cetinkaya(5 cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Hikmet ÇETİNKAYA
TROYA'dan İYONYA'ya
Mitolojik Aşklar Cografyası
Bir ayda 2. Basım
ve.
G ü n i z i Y a y ı n c ı l ı k
Tel: 0212-512 42 19 Faks: 512 11 72