Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 EKİM 2001 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Emekli Koramiral Atilla Kıyat'la Afganistan savaşını ve savaşayol açan olaylan konuştuk:
ŞİMDÎ SIRADAIRAK VAR
Körfez
savası
acelecilikti
- Körfez krizi ve savaşı dönemindeki
söylemi hatırlayaiım. Özal gayet
kararhlıkla, "Bir koyup beş alacağız"
dedi Sonuçta ne aldık?
- Bence o kararlılık değil, acelecilikti.
Körfez'den hiçbir şey alamadık. Çok
büyûk de kayıplanmız oldu. Sadece üç
gûnlük pijamalı Camp David tatili
sağladık, kendimize. Hatta, çok ilginçtir,
Körfez Savaşı bittikten sonra savaşa
katılan ülkeler arasuıa Türkiye'nin ismi
bile alınmadı. Türkiye'nin ismi geçseydi
ondan bir ekonomik geliri olacaktı. Oysa
Incirlik o dönem hava saldınlannda çok
yoğun olarak kullanılmıştı. Yine devletler
hukukuna göre savaşan ûlkelere, bir ülke
topraklannı açarsa o da savaşan ülke
olarak kabul edilir. Ama dediğim gıbi,
savaşan ülkeler arasına ismimizi bile
yazdıramadık. Yunanistan Körfez'e bir
fırkateyn gönderdi. Böylece savaşan
ülkeler arasından sayıldı. Ben o sırada
Akdeniz Bölge Komutanı'ydım. Biz faâlâ
Mersin, Iskenderun limanlannı 1990 yılı
öncesi işlerliklerine kavuşturamadık. Çok
büyük ticari kayıplanmız oldu, olmaya da
devam ediyor. Bizim hatamız ele
geçiremeyeceğimiz hedefleri düşünmek.
Bunlan hiç düşünmememiz gerek.
Gerçeklerle savaşmayalmı. Birtakım
olaylara engel olamıyorsak stratejilerimizi
o olaylardan kârlı çıkacaklarla birlikte
yapalım. Bunu yaparken çıkarlanrnjzı
geniş ölçüde düşünelim ve korumaya
çalışalun. Ele geçiremeyeceğiniz bir
hedef koyduğunuz zaman hiçbir
kârhhğınız olamıyor.
Türkiye'de
irak
korkusu
- Sizce Ankara baştan neden çekingen
davrandı da sonradan birden harekete
geçti?
- Bence geç kahnmışhğın ve sürekli
eleştirilmişliğin telaşıdır. 37 kişilik bir
bakanlar kuruluyla Türkiye'nin güvenliği
tartışılamaz. Dışişleri Bakanlığı
yetkilüeriyle Genelkurmay yetkilileri bir
araya gelir, bir şeyler hazırlar, başbakana
kabul ettirirleT. Başbakan bunu
Cumhurbaşkanı'na götürür. Iş de biter.
Bu işler Türkiye'de böyle olur.
Ondan sonra liderler TBMM gruplanna
giderler, "Bunu onaylayın" derler ve
onaylarur. Biz ilk başta en kötü senaryoyu
karşımıza koyuyoruz. Bölücü terör
başlayınea, "Eyvah,Tûrkiye bölündû.
Orada Kürdistan kunıldu" ya da on
beş cüppeli sanklı yürüyüşe geçince,
"Türkiye'ye irtica geldi", Kıbns
görüşmelerine Denktaş gidince, "Kıbns
gitti", Avrupa Güvenlik ve Savunma
Kimliği'ne (AGSK) evet dersek hemen
ertesi gün 60 bin kişilik bir ordu kurulur,
yaygarasını kopannz. Nedense
kendimize hep bir tehdit yaratmadan, üst
seviyede bir düşman oluşturmadan huzur
bulamıyoruz. Öyle olduğu için deneyim
de kazansak terörle mücadele 16 yıl,
irticayla mücadele 100 yü sürüyor. Oysa
başlangıçta, "Evet, bölücü tehdit vardır.
Ama Türkiye'yi kimse bölemez. İrtica
tehdidi de vardır. Ama arrık Türkiye'ye
bu karanbğı hiç kimse getiremez"
diyebilmeliyiz.
Bunlan varsayarak başlasak dengemizi
bulacağız. îkiz kuleler olayında da
"Eyvah, ya arkasmdan Irak çıkarsa?
ABD de hemen gelip Irak'ı vurursa,
Kuzey Irak'ta bir Kûrt devleti
kurarsa" korkusuna kapıldılar.
tşin daha korkunç tarafi şu: Bush,
Amerika'nın gelmiş geçmiş, ABD
halkının desteği arkasında olmayan tek
cumhurbaşkanıydı. Ama 11 Eylül'den
sonra ABD Senatosu'nda yaptığı
konuşrnadan hemen sonra ABD halkı,
uğradıklan saJdınnın da etkisiyle, Bush'a
müthiş bir destek verdi. Şovenizm ruhu
ayaklandı.
Ama ne yazık ki bizde artık hükümet
bunu yapamıyor.
r uyj A TA UÇÂ N()C1 JjABD 'de îkiz kuleler ve Pentagon 'un terörist eylemlerle vurulmalannın ardından ABDyönetimi savaş naraları
y/liTl/v/i^L/ atma
ya
başlayınca, baktım bizim hükümet "kem küm "ediyor. Herhalde Körfez Savaşı 'ndan derslerini alıp
akıllandılar, diye düşündüm. ABD, elinde yeterli kanıt olduğunu, eylemlerin Afganistan da Taleban yönetiminden destek alan Usame bin Ladin ve
örgütü El Kaide tarafından yapıldığını duyurup bu dünyamn en yoksul ülkelerinden birisine bomba yağdırmaya başlayınca bizimkiler
hareketlendi. Önce Afganistan 'a sınırlı sayıda
irtibat subayı gönderilmesi kararı alındı.
Arkasmdan da TBMM, hükümete yurtdışına
asker gönderilmesi için sınırsız yetki verdi. Bu
neperhiz, ne lahana turşusu, sorusu aklıma
takıldı. Bu ve savaşa yol açan olaylar ve
savaşla ilgili sorularıma en iyi yanıt verecek
kişilerden birisinin şu anda Fenerbahçe
Kulübü Basın Sözcüsü Emekli KoramiralAtilla
Kıyat olacağını düşündüm. Kıyat la oturmuş
konuşurken "Bizimkiler baştan neden bu
kadar çekingen davrandılar "soruma şu
önemliyanıtı aldım: "Işin altından Irak'ın
çıkmasından çekindiler."
PORTRE / ATİLLA KIYAT Emekli Koramiral
1961 'de Deniz Harp Okulu'ndan, 1974'te Deniz Harp Akademisi'nden, 1979'da
Silahlı KuvvetlerAkademisi'nden mezun oldu. BrükselNATOKarargâhı'nda
TürkAskeri Temsil Heyeti içinde ikiytl deniz plan subayhğt, bir yıl da Türk
Askeri Temsil Heyeti Başkan Yardımcılığıyaptu 1974'teki iki Kıbns Barış
Harekâtı 'na katıldu Amiral olduktan sonra sırasıyla Deniz Kuvvetleri'nde Plan
Teşkilat Daire Baskanlığı, iki yıl Deniz Harp Okulu Komutanhğı, Akdeniz Bölge
Komutanlığı yaptu Tümamiralliğe terfi ettikten sonra iki yıl Deniz Kuvvetleri
Lojistik Baskanlığı, bir yıl Hücumbot Filosu, bir yıl da Harp Filosu Komutanlığı
görevlerinde bulundu. Koramiralliğe terfı ettikten sonra Brüksel'deki NATO
karargâhmda üç yıl TürkAskeri Temsil Heyeti Baskanlığı'nı yürüttü. 1998'de
Kuzey Deniz Saha Komutanı oldu. 30Ağustos 1999'dan geçerli olmak üzere
emekliye ayrıldu Şu anda Fenerbahçe Kulübü Basın Sözcülüğü 'nün yanı sıra
NTV televizyonuna askeri ve stratejik konularda danışmanltk yapıyor.
- TBMM'nin hükümete böylesine sınırsız biçimde dış ülkele-
re askeri harekât düzenleme yetkisi vermesini nasıl karşdadı-
ntz? ABD Büyükelçisi Robert Pearson bir tele\'izyon kanahna
verdiği demeçte, "Biz Türkiye 'den askeri destek istemedik "de-
dl O zaman Ankara neden böylesine aceleci davrandı?
KIYAT - TC Hükümeti, yurtdışında herhangi bir yerde asker
kullanmaya karar verirse anayasamız gereğince TBMM onayı ge-
rekir. Bence bu sınırsız yetkiyi isteme nedeni, 11 Eylül akşamı
kaçınlan fırsatı telafi çabasıdır. Fırsat kelimesini kullanırken üzü-
lüyorum. O gün 6 bin kişi ölmüştür. Ama o 6 bin kişiyi geri ge-
tirmek mümkün değildir. 11 Eylül akşamı ortaya konabılecek ka-
rarlı bir tutum. Türkiye'nin gündemini bir anda değiştirebilirdi.
Bugün hükümete hiç duyulmayan güven ortamı bir anda yaratı-
labilirdi. Bugünlerde bu ülke halkını belirli bir hedefte birleştir-
mek nedense mümkün olmuyor. Bu da tabii yıllann hatasından
kaynaklanıyor. Ama ne yazık ki Türkiye bu olaya ekonomik ve si-
yasi açıdan tarihinde en zayıf olduğu bir dönemde yakalandı. Do-
layısıyla kararlı bir tutum ortaya konulamadı. Aradan bir aydan
fazla zaman geçti. Bu sınırsız asker kullanımı kararmı ben bu sü-
re içindekı pısınklığın şu anda atağa çevrilmesi olarak değerlen-
diriyorum. Birinci neden bu olabilir. lkinci neden de bundan son-
ra herhangi bir şekilde Türkiye'nin müdahil olması gereken bir
durum olursa 11 Eylül'den sonragöstermiş olduğu kararsızlık ve
gecikmeyi bu sefer göstermek istememesi büyük olasıhkla müm-
kündür.
- Türkiye 16yıl süreylePKK terörüyle mücadele etti; 30 binin
üstünde insan öldü; bu savaşa 150 milyar dolar harcandu Bü-
tün dünya biliyor ki PKK dış ülkeler tarafından himaye görü-
yordu. Sizce NATO neden Türkiye için 5. maddeyi işletmedi de
11 Eylül'den sonra ABD için çalıştırdı?
- Dünyada tek süper güç olan bir ülke-
nin başma böyle bir iş gelince bazı karar-
ların alınması da çabuklaşıyor. Burada
haksızlık ermek istemiyorum. NATO'nun
yeni belirlenen stratejisi gereği terör teh-
dit olarak kabul edildi. Daha önce NATO
stratejisinde terör dışardan gelen bir teh-
dit olarak algılanmıyordu. Belki bir teh-
dit, bir risk unsuruydu, ama NATO stra-
tejisine girmesi geçen iki yıl içinde oldu.
Ondan önceki olaylarda NATO stratejisi
gereği 5. maddenin yürürlüğe konulması
söz konusu olamazdı.
Amerlka'ya dokunuldu
-Amaya son iki yıl içinde neyapıldı?
- Son iki yılda Türkiye'de terör son de-
rece azaldı, marjinalleşti; silahlı mücade-
lede başanya ulaşıldı. Ama terörün ne-
denleri ortadan kaldınlamadı. O dönem-
de de Türkiye'ye yönelik ve bütün NA-
TO'ya tehdit olarak kabul edilebilecek bir
olay olmadı. Terör konusunda destek is-
tenirken karşınızdakileri çifte standarth
olarak suçlamayacaksınız. fakat kendiniz
de çifte standarth olmayacaksınız. ABD,
belki Pearl Harbor baskını dışında kendi
topraklannda hiç böyle vurulmamıştı. Amerikalılar kendılenne
hiçbir şekilde dokunulamayacak bir ülkede yaşadıklannı sanırlar-
ken birden onlara dokunuldu. Bu olay ABD dışında bir ülkenin
başına gelmiş olsaydı 5. madde belki de bu kadar çabuk yürürlü-
ğe girmeyebilirdi. Bunu daha önceki NATO stratejisinde olmayı-
şına da bağlamamak lazım. Bundan sonra meydana gelecek olay-
larda bütün NATO'nun, ya da dünyamn büyük bölümünün, "Ger-
çekten bu bir terörist saldındır. Dolayısıyla terör kapsamına
girer" demesini de beklemeyelim. BM'de ya da NATO'da somut
olarak terorizmin ne olduğu ve kime terörist dendiğinin tarifi ya-
pılamazsa bundan sonraki birçok olayda yine çifte standart yaşa-
nacaktır.
- Amerikalı yetkililer 11 Eylül'den sonra, Türkiye'nin engin
terör deneyimlerindenyararlanmayolurtu seçtiklerini, sık sık bu
konuda Türkiye'ye danışüklannı, Ankara'nm "Kesin ve somut
kanıt elde etmeden harekete geçmeyin "uyarısını çok ciddiye al-
dıklarını söylüyorlar. Buradan yola çıkarak sizceABD, Taleban
ya da Usame bin Ladin 'le ilgili somut kanıt elde etti mi?
- Türkiye'ye bu kadar danıştılar mı? Onu bilemem. Ama Ame-
rikalı yetkililer söylediğine göre doğruluguna inanmak durumun-
dayız. Ancak Türkiye. demin de söyledigim gibi, en azından hal-
kına karşı kararlı bir tutum izleyemedi. Öte yandan ABD bir an-
da arkasında böylesine bir destek buldu. ABD'nin bu desteği bu-
labilmek için müttefiklerini mutlaka ikna etmesi gerekiyordu. Sa-
nıyorum bu somut kanıtlan buldu. Bu kanıtlan bulup çeşitli baş-
kentlere ulaştırabildiği içindir ki bir anda bu kadar destek sağla-
dı. Hatta Arap dünyasından bile ABD'ye pek karşı çıkan olmadı.
O olay meydana geldiğinde herkes "Ben yapmadım" tavn içine
girdi. Katar'dan yayın yapan El Cezire televizyonunun Usame bin
Ladin'in konuşmasını yayımladığı bant, bence Bin Ladin'in bu
işi yaptığımn itirafıydı. Sanıyoram o bant çekimi olay meydana
gelmeden yapılmıştı. Dolayısıyla o terörist saldınyı Bin Ladin'in
yapmış olduğuna dair kesin kanıtlar olduğunu düşünüyorum.
- Ne Bin Ladin ne El Kaide üyelerinin o saldırı için gereken
teknolojiye ulaşabilecek çapta insanlar olmadıklan izlenimi alı-
nıyor. Dolayısıyla bu insanlar ABD 'deki bazı odaklardan koor-
dinasyon ya da destek almadan o eylemleri nasıl düzenleyebi-
lirler?
- Bunun düşünülmüş olması zaten bu işin sofistike tarafi. Ina-
nın, düşünüldükten sonra gerçekleştirilmesi dünyamn en basit ey-
lemi. Bunlann hepsi ölümü göze almış insanlardı. Bu korkunç bir
şey. Ölümü göze almış insandan daha büyük silah henüz dünya-
da yapılamadı. O bakımdan bu, bir teknoloji zaferi değil. düşün-
ce zaferi. Böyle bir eyleme karar verildikten sonra çok fazla da
planlamaya ihtiyaç yok.
- Neden çokfazla planlamaya ihtiyaç yok?
- Sanıyorum, bu eylemi gerçekleştirenlerin, bir kere. birbirle-
rinden haberleri yoktu. Üç-dört kişilik timlere uçuş numarası, ka-
çınlacak uçak tipi ve hedefleri verilmiş olmalı. Ondan sonra da
eylem gerçekleştirildi.
- Böyle eylemler tekrarlanabilir mi?
- Biraz ürkütücü, tabii. Herkes bunu yapabilir mi? Dünyamn o
zamana kadar hiç tanımadığı bir eylem tipi olduğu için dünya bu
kadar hazırlıksız yakalandı. Sanıyorum bundan sonra gerek ha-
ber alma görevlileri, gerek havayollan güvenlik görevlileri böyle
eylemlerin tekrarlanmaması için gerekli önlemleri alacaklardır.
Klm kârlı çıktı
- Böyle bir eylem yapıldığı anda insanın hemen aklına "Bu
işten kim kârlı çıktı"sorusugeliyor. Sizce kim kârlı çıktı?
- Üzülerek de olsa, insan 6 bin carun kaybı üzerıne elde edile-
cek şeyleri birtakım fırsatlar olarak görebiliyor. Keşke o olay ol-
masaydı. Ama olduktan sonra değişen dünyada,"Bu işi nasıl ken-
di çıkarlanmız doğrultusunda kullanınz?" düşüncesi başhyor.
Eylemin nedenini çok iyi bilmek lazım. Ben onu bilemiyorum.
- O eylemlerde şiddetli bir nefret ve intikam mesajı yok muy-
du?
- Intikamsa başanlı olmuştur. Intikamın ötesinde ABD'ye bir-
takım mesajlar verilmek isteniyor olabilir. "Bu tek patronlu dün-
yada sen de çok güvenlik içinde değilsin. Bu devam edecek-
tir" mesajıysa burada da başanlı olunmuştur. Umanm bundan
ûum a kariı yikacaktır. > ^cn bundan sonra küreselleşmenin
duracağına, özgürlüklerin kısıtlanacağına ınanmıyorum. Bence
küreselleşme de özgürlüklerin açılımı da hızlanacaktır. Gelir da-
ğılımı bozukluğu yüzündenTürkiye'nin başına neler geldiyse bu-
gün dünyamn başına gelenler odur. Tahmin ediyorum, başta ABD
olmak üzere gelişmiş ülkeler de bu gerçeği görmüştür. "Bo yüz-
yıllardır böyle gidiyordu da şimdi yeni ne oldu"diye sorabilir-
siniz.
Terör sllahla çözülemez
Son sekiz-on yıldır teknoloji ve teknolojinin iletişim bölümün-
de meydana gelen ilerlemeden dolayı insanlar birbirlerinden çok
daha fazla haberdar olur hale geldiler. Geçmişte bu gehr uçuru-
mu vardı. Ama dünyamn çok büyük bölümü ortada böyle bir pas-
ta olduğunun farkmda değildi. Şimdi o pastayı gördü ve o pasta-
dan pay almak istiyor. Üstelik o pastadan bilinçli bir biçimde
uzaklaştınldığınm. bu arada da sömürüldügünün farkına varma-
ya başladı. Bu terör olaylan, baştaABD olmak üzere gelişmiş öbür
ülkelerin dikkatini çekecek ve dünyadaki refahtan daha büyük kit-
lelerin mümkün olduğunca pay alabilmeleri için birtakım önlem-
ler alınacaktır. diye düşünüyorum. Bu yapılmazsa olaylar devam
edecektir. Çünkü sadece askeri, silahlı önlemlerle bu sorun çözü-
lemez. Türkiye'nin hiç kuşkusuz büyük birdeneyimi vardır ve her-
kes gelip Türkiye'ye danışmaktadır. Ama bu çok pahalı bir dene-
yim olmuştur. Bu 16 yıl belki sadece asker başan sağlamıştır. A-
ma Türkiye'de de terörün nedenleri ortadan kalkmamıştır. Hâlâ
büyük bir gelir dağılırru eşitsizliği vardır. hâlâ demokrasi tam
yoktur, insan haklan sorunu tam olarak çözülememiştir. Kâğıt üze-
rinde yazılanlann hayata geçirileceklerine dair insanlann kafala-
nnda kuşkular bulunmaktadır.
- Dünyadaki bu mücadele Türkiye 'deki kadar uzun sürer mi?
- Sürmeyeceğini düşünüyorum. Dünyamn daha akıllıca davTa-
nacağını ve bu konuyu daha çabuk çözebileceğini sanıyorum.
•ABD, önce Kore'de, sonra Vietnam, Kamboçya, Laos'ta sa-
vaştL Özellikle Çinhindi'de hezimete uğradu Şimdi Afganistan
dağlarını bombalıyor. Ama karşıda düşman yok. İnsanlar dağ
kovuklannda yaşıyorlar.ABD 'nin böyle bir savaşı kazanabilme
şansı var mı?
- Kore Savaşı için pek başansızlık denemez. Ama Vietnam.
Kamboçya konusunda tamamıyla size katılıyorum. O savaşlann
yapıldığı yıllarla bu yıl arasmda teknolojik alanda çok büyük fark-
lar var. ABD böyle bir savaşı kazanabilir. Gerek Kore. gerek Vi-
etnam Savaşı sırasında. ABD'nin savaşmakta olduğu düşmanı
destekleyen dünyada başka kutuplar vardı. Şimdi böyle bir durum
yok. Herkes Rusya örneğini veriyor ve "Rusya, Afganistan'da
yıllarca kaldı ve başanlı olamadı" deniyor. Tabii ki başanlı ola-
madı. Çünkü o zamanki Taleban'ın arkasında ABD vardı. Şu an-
da Taleban'ın arkasında böyle bir destek yok. Taleban'ın elinde
ne olduğunu, ne yapabileceğını vaktiyle Taleban'ı yetiştirenler çok
iyi biliyorlar. Vaktiyle Taleban'ı yetiştirenler şimdi onunla sava-
şıyorlar. Dolayısıyla ABD düşmanını çok iyi tanıyor. ABD her ne
kadar oraya bazı özel birlikler gönderdiyse de ne ölçüde savaşa
kanştıklannı şu anda bilemiyoruz. Bu birlikler Taleban'ın içinde
kanşıklıklar çıkartmak ya da pek de bir bütünlük göstermeyen Ku-
zey Ittifakı'nı birbirine kaynaştırmak gibı görevleri yapıyorlar.
Ben bu hava bombardımanından sonra ABD'nin klasik bir kara
savaşına gireceğini sanmıyorum. Bunu Kuzey Ittifakı'na yaptrra-
caktır.
-Ama Kuzey tttifakı içinde beş tane aşiret var. Bunlan bir ara-
ya getirip de bu kara savaşını yaptırmayı nasıl başaracak.
- Bu beş aşirete şu anda 320 milyon dolar dolayında yardım ya-
pılıyor. Bu aşiretlerin birbirlerine düşmemelen için özel kuvvet-
ler orada; psikolojik savaş onun için yapılıyor. Şu anda öyle bir
şey olmaz da bence savaş bittikten sonra tehlike başlar. Şu anda
Taleban'a karşı savaşacaklar. ABD'nin desteğini göreceklerdir.
Belki de şımdiye kadar hiç görmedikleri bir yaşam düzeyi onla-
ra pompalamjor. Kuzey tttifakı dünyamn bütün büyük devletle-
rini arkasında görüyor. Bence Taleban yönetiminin değiştirilme-
si için düzenleyeceği kara harekâtında ABD bunlan kullanacak-
tır. Bu beş aşiretin bir şansı daha vardır. Nasılsa günün birinde Ta-
leban'la karşı karşıya geleceklerdir. Bu karşılaşmada da yine ABD
hava kuvveti onlara çok büyük bir des-
tek sağlayacaktır. Taleban'a artık hiçbir
destek, yardım gelmiyor. Zamamnda ona
yardım edenler şimdi Taleban'a karşı sa-
vaşıyor. Bu savaştan sonuç alınır. Ama
ondan sonra sizin söylediğiniz gibi bu
beş aşiret birbirlerine düşebilir. Dinin dı-
şında ortak hiçbir yanlan yok. Çok cahil-
ler. Bence ışin zor tarafi orada nasıl bir
yönetimin işbaşına getirileceğidir. Belki
içinde Türk askerinın de olduğu, Bosna-
Hersek, Makedonya modeli bir NATO
gücü oraya gıderek banşı sürdürmek,
olaylan kontrol etmek, istediklerini yap-
tırmak görevini üstlenebilir.
Önce Bin Ladin
-ABD, hazır savaşı başlatmışken, ikin-
ci cepheyi açıp Irak'ı da vurur mu?
- Vurabilir. Biraz önce, "Bütün dün-
ya bu olaylardan kârlı çıkacak" de-
miştim. Gelişmiş ülkeler gelir dağılımın-
daki uçurumu kaldırmak için ciddi ola-
rak düşünecekler. terorizmin somut tari-
fi çerçevesinde birleşmeye çalışacaklar,
birleşmeseler bile terörist örgütlere daha
fazla kuşkuyla bakacaklardır. Dolayısıy-
la terörist orgutler eskisi kadar rahat at ovnatamayacaklardır. AB-
D'nin hedefleri arasmda Saddam varsa tabii ki "Bu iyi bir ba-
hanedir' diye düşünüyor olabilir. Ama bence böyle bir harekât-
ta gerek Usame Bin Ladin, gerekse de El Kaide örgütü üyeleri ol-
sun, önce ölü veya diri ele geçirileceklerdir. Sonra da ele geçir-
dikleri dirileri konuşrurup, onlara destek veren ülkeleri onlara
söyleteceklerdir. Sizin dediğiniz gibi, bu eylemlerin birhırs ve in-
tikam duygusuyla yapüdığını düşündüğünüz zaman insamn ak-
lına ilk Saddam ve Irak geliyor. ABD'ye karşı bu derece bilen-
miş ülkelerin ve halklann başında herhalde Irak ve Irak halkı gel-
mektedir. ABD, "Bu eylemlerin arkasında Irak vardır" kanıt-
lannı mutlaka çıkaracaktır. ABD burada da inandmcı olacaktır.
Srra Irak'a geldi.
- Sıra Irak'a gelirse Türkiye nasıl tepki verir?
- Biz işimize geldiği zaman, "Biz vıllardır terörden çok çek-
tik. Bize hiç kimse destek olmadı. Destek olmamak bir yana,
müttefık ve dost bildiğimiz ülkeler düşmanımıza destek ver-
diler" diyoruz. Derken bir başka ülke terörist saldınya uğruyor.
Bu durumda, "Ben oynannyorum" deyip çekilemezsiniz. Ben-
ce burada en güç durumda olan, şu anda Türkiyedir.
Türkiye ilk gün keşke "Terörist saldırıya uğrayanın ABD, sal-
dırıyı yapanın Usame bin Ladin ya da bir başkası oluşu beni
hiç ilgilendirmiyor. tnsanlıkla bağdaşmayan bazı kişiler tara-
fından büyük bir insanlık suçu işlenmiştir. Bu insanlık suçuy-
la mücadelenin her aşamasında Türkiye olacaktır" gibi birka-
rarlıhkla ortaya çıksaydı, o zaman gerek bu olaydan dolayı yapı-
lacaklar, gerekse yapılacaklann sonunda yeni oluşacak dünya dü-
zeni tespit edilirken yazılacak senaıyonun senaristlerinden birisi
Türkiye olabilirdi. Ama o kararhlığı gösteremediğiniz zaman se-
naryo sizin dışıruzda yazılıyor, size de bir rol biçiliyor ve siz o ro-
lü oynamak zorunda brrakjhyorsunuz. "Ben bu rolü kabul et-
mem" diyebilecek de lüksünüz yok. Siyaseten ve ekonomik ola-
rak tarihinizin en zayıf döneminde bu oiaya yakalandınız. "Ben
bu işin içinde yokum" sözlerini bu nedenle diyemezsiniz.
Dolayısıyla işm ucu Irak'a da gelirse Türkiye'nin, "Irak olma-
sın" demesini ya da Irak'a karşı girişilecek bir harekâta engel ol-
masını ben mümkün görmüyorum. "Ben yokum. Ne halin var-
sa gör" demenin de bir bedeli vardır.
Bu da bir kararhhktır. Ama denemenin de bir bedeli vardır. I-
rak'a saldından sonra Ortadoğu'da oluşacak kavganın neresinde
olmak istediğini Türkiye düşünmeli, ondan sonra da karannı ver-
melidir.