20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 EKİM 2001 ÇARŞAMBA 14 KULTUR kultur(o cumhuriyet.com.tr Adnan Binyazar'ın çocukluğundan damıttığı anılan, son romanı 'Masalını YîtirenDev'de Masal tadındabiryaşamNENAÇALİDİS Adnan Binyazar 'Masahnı Yitiren Dev' romanında Ikinci Dünya Sava- şı yıllannda Istanbul'da yalnız yaşa- yan ikı kardeşın ayakta durabilme savaşımını anlatıyor. Açlık, yalnızlık ve yoksulluğu ıliklerine kadar yaşa- yan Adnan ile Cengiz'in yaşam hi- kâyesı... Ruh hastası bir ustanın ya- nında geçen çıraklık yıllan... Ve tüm bunlara dayanamayan bir çocuğun duygulan... Ölümün korkunç yalnız- lığını. babasının kedi yavrusuna at- tığı tekmeyle ilk kez yaşayan Binya- zar, masalımsı bir dille belleğine yer- leşmiş çocukluk izlenimlerini, göz- lemlerini ve duyumsamalanru yan- sıtıyor.. - 3-16 yaş arasını kapsayan çeyrek bir otobh ografı yazma düşüncesi na- sıl oluşru? BİNYAZAR- Herkesin dünya gö- rüşüne göre yazdığı bir yaşamöykü- sü vardır. Mesela adam diplomatlık yapmıştır. o diplomathğı önemser, anlatabilir. Benimki bu tûr bir ya- şamöyküsü değil, ben aslında yaşam boyunca çocukluk dönemimi anlat- tım: 3 ile 16 yaş arasını. Farkı bu bence. Ömrümün büyük bir bölümü sokakta geçti. tstanbul'un ortasında yalnız iki kardeş. Yaşadığım öyle bir hayatı yazmayı boynumun borcu imiş gibi gördüm. Eşimi kaybedince ha- yat üzerine daha çok düşünmeye baş- ladım. Hayatı, acılan canınızda his- sediyorsunuz. Ölüm insanda böyle bir duygu yaratıyor. Geçen yıl anamı yi- tirdim. Ana ölümü insanın kendi ölü- münün çan sesleridir. Taşıdığım böy- le bir hayatın anlatılması gerekliydi. Hayattan kaçırdığım, hayatın elin- den kopardığım bir hayatı düşündûm ve bunu yazdım. Yaşammsoğukyuzü - Bu romanın arkası gelecek mi? BtN\'AZAR-Bunun arkası şöyle gelebilirbelki... Hayatımın en önem- li olaylanndan biri eşimin ölümüdür. Birlikte hayata başladığınız insanın ölüm olayını yaşamak çok farklı bir şey. Anam öldüğü zaman nasıl ölü- mü duyumsadıysam, eşim öldüğü zaman da açıkçası niye öldü diye korkunç bir haksızlık duygusu yaşa- dım. Ölümü siz tayin edemezsiniz, kimse kimsenin yerine ölemez. Dağ- larca'nın şiinnde olduğu gibi 'Beni benden çok yaşayacaksm' çünkü ben o öldüğü zaman onu ondan çok ya- şıyordum. - Babanızın evi terk edişi, dedenize tutkuhı bir biçimde bağlanmanıza neden oktu. Bunlarsizi nasüetkikdi? BİNYAZAR - Babam bizi bırakıp gittikten sonra dayımın yanına sığın- dım. Annem, kardeşim, anneannem- le birlikte yaşıyorduk. O yaşamın içinde dedem benim için bir dayanak- tı. Yanmda kendimi çocuk hissetti- ğim tek kişiydi. Masala doymak is- teyen bir çocuk gibi hissederdim ken- dimi yanında. - Annenizle babanızın asla birleşe- meyeceklerini 'Never More' (Hiçbir zaman) sözüyle anlatryorsunuz. Bu söz, İngiliz şair Edgard Allan Pöe'nun 'Karga' şiirine bir gönderme mi? BİNYAZAR-Evet, o şiirden esin- lendim. Çünkü orada 'NeverMore'u, hiç olmayacak şeyi o kadar kesin söyler ki.. yani insanlar ruhen belki uzak olabilirler, uzakta olsalar da bel- ki birlikte olabilirler. Annemle babam tam bir 'Never More': Hiçbir zaman ne duygu, ne beden, ne şu, ne bu, tam bir kopuş. Daha doğrusu o ko- puşu ben yaşıyorum sanki. Tepki de değil, o aynlışın şiddetini anlatmak için kullandım. - Yaşadığuuz zor günleri 'açnğm san rengi' olarak tanımlıyorsunuz. Duygulannm C. Maria Cesus'un bu romanının adryla anlatmanızneden? BİNYAZAR- Açlık insanı güçsüz kılar. insanın yüzünü pelteleştirir, hücrelerini zayıflatır. Açlığm san rengi söylediğiniz gibi CarolinaMa- ria Cesus'un bir kitabının adıdır. Bre- zilya'da fabelalarda yani çöplükler- de yaşayan insanlan anlatır. Aç in- sanın sanlığını, bu inceliği vurgula- mak istedim. - Size acı çektiren ustanızı bir sabah aniden terk edip gidişiniz, yıllar ön- ce sizi terk eden babanızın size yaşat- üğı çaresizliğin bir başka tepkisi mi? BİNYAZAR - O terk ediş tam bir ça- resizlik değil, tabii biraz da düşün- medim değil. Kaçınılmaz bir eleman değildım. ama beni farklı kılan şu vardı, çorbalan oyunlar yaparak sa- tıyordum. insanda daima ailesine karşı bir özlem duygusu var, bende de bu vardı. Asıl isteğim aileme ye- niden kavuşmaktı. -Babanınngeridönmeyeceğinihis- setmek... BİNYAZAR- Benim çocukçasez- Adnan Binyazar MASALINI YİTİREN DEV A gim tümüyle hayvani bir sezgiydi. Çocukta da maddi sezgi denebile- cek bir şey oluyor. Hiç ağlamayan ço- cuk babasını yolcu ederken ağlama- ya başlıyor, bugünkü gibi sesim hâ- lâ kulağımda. Babamın gidişini o gün hissetmiştim. - O yaşlarda karşılaşüğuuz kadın- lar sizde ne gibi izler bırakü? BİNYAZAR-0 zamanlar sahipsiz- dim. Mesela kızlar al şu şekeri ye de- dikleri zaman sanıyorsun ki o senin aşkındır, duygundur, her şeyindir. Di- yarbakır'daki Huriye mesela, benim için komşu kızı, farklı bir özelliği var, daha rahat, öbür kadınlar gibi küfretmiyor. Daha uygar, beni adam yerine koyuyor, okuduğu şeylerden söz ediyor. Bunlar sancı şeyler. - Babanıza size yapüklanndan do- layı ki7gınltğını/ var mı? BİNYAZAR-Ona nefret veya kin duymuyorum, benim tabiatımda bu yok. Ama bir baba olarak bu kadar sorumsuz olmaması lazımdı. Babam bizi doğru dürüst yetiştirseydi şim- di daha doğru dürüst yerlerde olur- duk. Ben ne babama rahatlıkla baba diyebilmiş bir insanım, ne de anama ana diyebildim. Çünkü onlara güve- nim yoktu. - Yaşammız için 'Neredeyse hiçbir yerde gibiyim, ama her yerde izler . dnan Binyazar, yaşadığı zor çocukluk dönemlerini anlattığı romanında, yaşama farklı, yalın ve umut dolu bakıyor. Yazar kitabında, hayatın elinden kopardığı bir yaşamı düşündüğünü ve bunu anlattığını söylüyor. Tüm anlattıklannı her insanın yaşamadığını ve bunlan yazmanın sıradışı birşey olduğunu düşünüyor. var' diyorsumız. Nedir bu izler? BİNYAZAR - Çocukluk önemli bir dönem, yani yaşadığınızı iyi ya da kötü duyumsuyorsunuz ama on- dan sonra insan değişiyor. Okuldan mezun oluyorsun, işin, evin tüm vak- tini alıyor. Bunlar her insanın yaşa- dığı şeyler.. oysa benim yaşadıkla- nm her insanın yaşadığı şeyler de- ğil, bu çocukluğu herkes yaşamıyor. Sıradışı bir şey. ErolAkyavaşHan 'öbür dünya'fotoğraflan Kültür Servisi - Pamukbank Fotoğraf Galerisi yeni sergi sezonunu, bugün, 1999 yılında yitirdiğimiz ressam Erol Akyavaş'ın fotoğraflan ile açılıyor. Küratörlüğünü Haldun Dostoğhı'nun yaptığı 'Öbûr Dünyalarda' adını taşıyan sergi, sanatçının Hindistan'da çektiği fotoğraflardan oluşuyor. Ünlü ressarmn ilk kez günışığına çıkan fotoğraflan, sanatseverleri Hindistan'da bir yolculuğa çıkaracak. Resim çalışmalanna 1950-1952 yıllan arasında Istanbul Güzel Sanatlar Akademisi Bedri Rahmi Evuboğlu Atölyesi'nde misafir öğrenci olarak başlayan ve daha sonra ABD'de mimarlık eğıtimi alan Akyavaş'ın fotoğraflan; serginin küratörü Haldun Dostoğlu'na göre. mimarlık birikimine eşlik etmeyi başarabilen ve bunu resmine nasıl taşıdığının ipuçlannı ele veren bir nitelik taşıyor. Erol Akyavaş tarafından sergi amaçh olarak bırakılmayan, ancak Pamukbank Fotoğraf Galerisi tarafından Akyavaş'ın daha önceden kullandığı kâğıtlara ve üstünde çalışıp kendi bastığı birkaç örneğe mümkün olduğunca sadık kalınarak her birinden beşer adet basılan fotoğraflar, sergi süresince 750 milyon TL'den satışa sunulacak. Pamukbank Fotoğraf Galesi'nde 30 Kasım'a kadar açık kalacak olan sergi. pazar ve pazartesı günleri hariç. her gün saat 10.00-19.00 arası ziyaret edilebilir. lAPITIN CD 'Sl 2002 'DE GELECEfT~ 'Nâzım' seyirciyle buluştuKfiltür Servisi - Bestesini Fazıl Say'ın yaptığı 'Nâzım' 8 ve 9 ekim akşamlan Lütfi Kırdar'da Istanbullu sanatseverlerle buluştaPazartesi ak- şamı tstanbul prömiyerinin önce- sinde yapılan basın topîanttsına Fa- zıl Say, Genco Erkal, Nad Ozgûç ve Sertab Erener katıldı. Genco Erkal, "DevtetNâzun'ıilk kez bağnna basıyor, bir anlamda ondanözürdüemişoluyor. Nâzun'm banşa çağnsı var bu yapıtta. Ne ya- ztk ki daha İstanbul prömiyeriniya- pamadan gene bir kirli savaş başla- dı" dedi. Fazıl Say da yapmn CD'si- nin 2002 yıhnın başlannda müzik marketlerde yerini alacağuu söyle- di. Kültür Bakanhğı'nın 'Tûrk Bes- tecüerin Eser Üretimlerini Teşvik Projesi' kapsamında, Nâzım Hik- met'in 16 şiiri dünyaca ünlü piya- nist ve besteci Fazıl Say tarafından bestelendi. 'Nâzan' adlı yapıt, Cum- hurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Kültür Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu, TRT Ankara Radyosu Çok- sesli Korosutarafından seslendiril- di. Senfonik müziğin dâhisi Fazıl Say'm benzersiz yorumîanyla ye- niden hayat verdiği Nâzun' ın dize- leri, 200 kişilik karma orkestra, iki koro, solistler ve piyano eşliğinde yorumlanıyor. Yapıtta, Nazım Hik- met'in dizelerini tiyatrocu Genco Erkal seslendirirken, şiiri melodi yle kaynaştıran Sertab Erener, Fazıl Say'ın bestelediği Nâzun'a ait üç şi- iri şarkıya döktü. Nâzım Hikmet'in yaşamöyküsüne koşut olarak kurgulanan ve 'Gcnç- likte', 'Hapishanede', 'İnsan Üzre', 'Memteket Üzre', 'Yaşamaya Dair5 başbğı altında beş bölümden ve 16 başhktanoluşan 'Nazım' çağdaş şi- irle müziği birleşriren bir yapıt. ARARENAZ100 MtLYON DOLAR Ikiz Kuleler'deki sanat yapıtlarıKûltürServisi-Sanatyapıtlannı si- gortalayan şirket AXA Art'ın yetki- lileri 11 Eylül'deki saldında sanat eserlerinin yok olmasmın bedelinin 100 milyon dolan aşabileceğini söy- ledi. Şirkete göre bu tek bir kazada iste- nebüecek en büyük sigorta bedeli. Vbk olan yapıtlannın sayısı bilinme- diği halde, AXA şirketi şimdiden za- rar görmüş yapıtlar için, 20 bin dola- n tazminat ödemeleri için ayırdı. Fa- kat kaybolan yapıtlann tümünün yok oluşu çok daha fazlaya patlayabilir, çünkü ikiz kulelerin etrafinda da şir- ketin sigorta altına aldığı yerler buhı- nuyor. Şirket Başkanı Dr. Dietrkhvoo Frank, Art gazetesine verdiği demeç- te: t *Esassorun,kuleninetrafindakij'er- lerde ne kadar sanat yapıtı olduğu. AXA şirketinin önde gelen müşterile- rinden Global Effect One'm patronu Cantor Fitzgerald'm ofısinde başka sanat yaprtlan dışında Rodin'in 300 heykeli buhınuyorrnus." dedi.Kuleler' de Louise Nevelson'un bir çahşması, Roy Lkhtenstein'm bir tablosu ve Jo- an Miro'nun resminin basıldığı hah dokuması bulunuyordu. AXA'nın BBÇ New Online'a verdiği bir de- meçte, "Bu olaydan sonra sigorta en- dûstrisinde büyük değişiklikler ola- cak. Eserierin sigortalamansına bü- yük paralar harcanacak" denildi. Saldınnın sanat sezonunun açıhş haftasına denk gelmesiyle, açıhş kok- teyleri, ve Sothbey's ve Ghristie's'de yer alan açık arttırmalar da iptal edil- di. Avrupa'daki sigorta şirketleri tero- rizmin sebep olduğu zararlan karşı- lamıyor. Amerika'da ise terörist sal- dınlannzararlan genelde karşılanıyor ama savaşın değil. Bazı sigorta şirket- leri saldınnın, yapılacaktazminatla- n azaltmak için savaş kapsamına girip girmediğini araşhnyor. DEFNE GOLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Sanatlar Arasında Rastlantıya bakın, bu yılın ilk ve son kısacık din- lencesinde bir dolu dostun arasında buldum ken- dimi. Avni Arbaş, Tank Akan, Zeki Ökten, Kıy- met-Atilla- Başak Coşkun... Ülke, dünya sorun- larının altından gırıp ustünden çıktık. Sizlere bu buluşmadan söz etmemin nedeni ise başka: Ünlü oyuncumuz Tank Akan'ın yazmayı neredeyse bitirdıği romanını okudum. Kendi ya- şamından bir kesit anlattığı; 12 Eylül döneminde, asılsız bir ihbarla gözaltına alınış, Gayrettepe ve Selimiye'de geçen günler... Dikkatimi çeken şu oldu: Bu anlatım sırasında salt bir özyaşam sunmuyor yazar. Kendi dünya- sını aktarmasının yanında, oralarda karşılaştığı farklı toplumsal katmanlardan insanlan da derin- liğine betimleyip yansıtabiliyor. 12 Eylül cinnetiy- ie bir yüzleşmeye sürüklüyor okuru. Bir ara Yılmaz Güney'le Yol filminin çekimi sırasında yaşadıkla- n türiü engeller, olmadık işlere de değiniyor. Ülke- mizin bugüne dek Cannes Film Festivali'nde ka- zandığı tek Altın Palmiye Ödülü'nü getiren bu il- ginç filmin ne çilelerle gerçekleştiğinin bilinmesi de okurlar ve sinema tarihimiz için önem taşıyor. Biryazar için en önde gelen niteliklerden biri, bil- diğinizgibi dil özellikleridir. Kendi dilıni bulamamış bir yazann, yazarlık kişiliğinden söz edebilmek güçtür. Okuduğum metinde, yazann bu güç işin de altından kalktığını gördüm. Gerçekçi edebiya- tımızın geteneğinden beslenen, tok sesli, küçük be- timlemeler, aynntı zenginlikleri, kısa cümlelerie çok şey anlatan, anlattığı temaya uygun bir dil yaka- lamış. Hem rahat okunuyor hem de çarpıcı ger- çekçiliği ile okuru tedirgin eden bir dil. Ne ki, sanatçımızı bu yapıtıyla ilgili olarak ikir- cim içinde gördüm. Bir edebiyat yapıtı olarak mı yayımlasın, yoksa senaryoya dönüştürüp sinema filmi mi yapsın, kararsız gibi geldi bana. Bence iki- sini de yapsın. Hem edebiyat okuriannı bu ilginç yapıttan yoksun bırakmasın hem de sinemamız ye- ni bir ürün kazansın. • • • Bu olayın beni böylesıne heyecanlandırmasının nedeni ise sanat dailan arasındaki ilişkileri, sanat- çılann farklı alanlarda ürünler vermesini önemli bulmam. Tiyatroculann, ressamlann, yazarlann, kendi sa- nat dailan dışındaki ürünlerle ilgilendikleri pek gö- rülmez. Yaratılannı kendi sanat dailan içinde hap- setmışlerdir neredeyse. Şiir okuyan ressam, tiyat- roya giden yazar sayısı giderek azalmıştır. Müzik sanki şiirin kardeşi değilmiş gibi, konserterde gü- nümüz şairierine rastlamak zordur. Oysa sanata ilişkin temel kurallar aşağı yukan aynıdır. Her sa- natçı, yaratısıyla özgün ve biricik olmayı amaçlar. Sanat eleştirisi, sanat felsefesi, estetik kurallan ortak temel yapılar üstünde oturur. Sanat dailan dil ve teknikleriyle birbirinden aynlır. Rönesans döneminde, "Rönesans İnsanı" di- ye bir kavram ortaya çıkmıştı. Bu kavramı ortaya atanlar, insanın gelişme yeteneğinin sınırstz oldu- ğunu ve bütün bilgileri edinmesinin olanaklı oldu- ğunu kabul ederier. Bu insanın en pariak örneği de bilindiği gibi, pek çok sanat dalında verdiği ürünlerle üstün yeteneğini kanıtlamış olan Le- onardo da Vinci'dir. Günumüze dönersek, sanat dailan arasında iliş- kiler kurabılmek, dahası farklı sanat dallarında ürünler verebilmek, sanatçıyı da sanatlan da ge- liştirecek bir olgudur. Sanatçılanmız böylesi aşı- lardan yaratı dünyalannı yoksun bırakmamalı. lîller ve Çimen' yurtdışında • Kühür Servisi - Geçen yıl Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde 6 ödül ve Istanbul Film Festivali'nde 2 ödül alan 'Filler ve Çimen' yurtdışında festivallere katılacak. Der\iş Zaün'in yönettiği, Bülent Kayabaş, Ali Sürmeli, Sanem Çelik, Uğur Polat ve Haluk Bilginer'in başrollerini paylaştıklan film, Valencia, Montpellier, Mannheim, Braunschweig, Cinema Tout Ecran (Genevre), Atina, Pahn Springs ve Gleveland fihn festivallerine katılacak. Film son olarak Avşa Fihn Festivali'nde 'halk jürisi' tarafından en iyi fihn seçilmişti. İzmip'de sanat tarihi sempozyumu • KüMr Servisi - 'Prof. Dr. Gönül Öney'e Armağan' başlığı altında Izmir'de düzerılenen 'Uluslararası Sanat Tarihi Sempozyumu' bugün başlıyor. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Konferans Salonu'nda düzenlenecek ve 12 Ekim'e dek sürecek sempozyumdaki oturumlara Prof. Dr. Metin Sözen, Prof. Dr. Oktay Aslanapa, Prof. Dr. Oluş Ank, Prof. Dr. Selçuk Mülayim, Prof. Dr. Baha Tanman, Prof. Dr. Doğan Kuban, Prof. Dr. Semavi Eyice gibi önemli sanat tarihçileri katıhyor. Kukla ve Gölge Oyunu FestivaH • ANKARA (ANKA) - Ankara Devlet Tiyatrosu, 'Geçmiş Zaman Olur ki' ve 'Karagöz Kukla' ile 11-15 Ekim tarihleri arasında Izmir'de gerçekleştirilecek olan, '5. Uluslararası Kukla ve Gölge Oyunlan Festivali' ne katılacak. Münavir Canar'm yazıp yönettiği geleneksel halk tiyatrosunun seyirlik oyun türü, 'Geçmiş Zaman Olur ki' adlı orta oyunu, yann îzmir Konak Sahnesi'nde, 12 Ekim'de ise Karşıyaka Sahnesi'nde izlenebilecek. Karagöz- Kukla Sanatçısı Mustafa Mutlu taranndan sunulan, ' Karagöz'ün de aralannda bulunduğu kukla gösterileri ise 12-13 Ekim günlerinde Konak ve Karşıyaka sahnelerinde sanatseverlerle buluşacak. İZDSO, sezonu açıyor • İZMİR (AA) - Îzmir Devlet Senfoni Orkestrası (İZDSO), 2001-2001 konser sezonunu 12 Ekim Guma günü açıyor. Açıhş konserini Şef Rengim Gökmen'in yönetecek ve konsere dünyaca ünlü Rus piyanist Vladimir Ovchinnikov'un solist olarak katılacak. Kültürpark tsmet Inönü Kültür Merkezi'nde yapılacak konserde, Çaykovski'nin 1 Numaralı Piyano Konçertosu ve Igor Stravinski'nin 'Bahar Ayini' isimli eserleri seslendirilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle