17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 EKİM 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET -A SAY14 H J J V U I T I v/lVJJL / ekonomi(S cumhuriyet.com.tr 13 ŞİRKETLERDEN • COTTONBAR, ağırlıklı olarak kırmızı, siyah ve bordo renklerin çahşıldığı 2001-2002 sonbahar-kış sezonu bayan ve erkek koleksiyonlannı tüketicinin bğenisine sundu. • CANKART, Türkıye genelindeki 1 milyon yüksek öğrenim öğrencisine yönelik yeni kredi kartı Heyecanlı Card'la, hazır giyimden beyaz eşya ve kuaföre kadar genış bır alanda alışveriş imkânı sunuyor. • NESTLE'nin kahvaltıhk gevrek markası Nesquik Mısır Gevreği, çocuklara Monopoly Junıor oyunu hediye ediyor. • NIVEA Visage, çene, burun ve alın bölgesinde oluşan parlamalara yönelik Mat&Fresh Bakım Kâğıtlan ile sağhklı ve püriizsüz bir bakım imkânı sağlıyor. • ŞtŞECAM'ın yeni ürünü Lara Cam Parke, kare ve nokta desenleriyle ev ve işyerlerinde işlevselliği ve dekoratifliği buluşturuyor. • TURKJVET yeni internet içerik paketi net.VVEB üyeliğiyle intemet kullanıcılanna kişiye özel içerik hizmeti sunuyor. • ORIFLAME, meyve ve çiçek özlü yeni parfümü Delice'yi tüm satış noktalannda yüzde 20 tanıtım ndirimiyle 14 milyon liraya tüketicilerinin beğenisine sundu. •BEYMEN sonbahar- kış kadın ve erkek koleksiyonunu sundu. Kadın koleksiyonunda 50'lerden 80'lere uzanan dönemin ana temalan, erkek koleksiyonunda ise göz alıcı canlılık dikkat çekiyor. • AİLElVLCOMyeni kurduğu Moda Köşesi ile üyelerine modanın son yeniliklerini sunuyor. • BENEFON un Türkiye distribütörlüğü Sakarya Telekomnikasyon AŞ tarafindan yapılan yeni modeli Track, 12 kanal GPS ahcısı ile kullanıcısına dünyanın her yerinde bulunulan koordinatın hız, zaman ve uydu statülerini kolayca tespit etme irnkânı sağlıyor. Uygulamanın devamı halindeyeni yılda çabşan ve emeklilere vaklaşık 1 katrDyon Kra ödenecek tşçiyeiade müjdesi Vergi iadesi aşınıyor Vergi iadesinin asgah ücrete oranı çeşıtliyıllar ıtıbanyle şöyle: Yrtlar Aytık vergi iadesi (Yüzde) İade oranı 1988 • Vergi iadesinin geleceği 2002 bütçe çahşmalanyla netleşecek. Yetkililer, IMF'nin vergi iadesinin kaldrnlmasına dönük talebine 2 yıldır sıcak bakılmadığım belirterek şimdi kaldınlsa bile işçi ve memurların bu yıl topladıklan fatura ve fiş için gider indiriminden yararlanacaklarını belirttiler. ANKARA (AA) - Uluslararası Para Fonu'nun (IMF), bütçe har- camalannın daraltılması çerçeve- sinde kaldınlmasını istediği üc- retlilere .vergi iadesinin durumu, 2002 bütçe çalışmalanyla netle- şecek. Emeklilere vergi iadesi, işçi ve memurlara ise özel gider indın- mi adıyla uygulanan sistem, son yıllardaki bütçe hazırlıklannda yaşandığı gibi bu yıl da tartışma konusu oldu. IMF heyeti ile ya- pılan son görüşmelerde heyet üyeleri, vergi iadesinin bütçeye önemli sayılabilecek bir yük ge- tirdiğini belirterek uygulamanın kaldınlması yönünde görüş bil- dirdi. Ancak, bu öneri sıcak kar- şılanmadı. Maliye Bakanhğı yetkilileri, vergi iadesinin yeni yılda da ay- nen devam etmesi halinde işçi, memur ve emeklilere, bu uygula- Çalışanların yüzde 53.4'ünün 5 ve daha az yıl kıdeme sahip olduklan saptandı Çalışma hayatı is ANKARA (ANKA)- Çalışanlann yüzde 53.4'ünün 5 ve daha az yıl kıdeme sahip olduklan tespit edildı. Türkiye Işveren Sendikalan Konfederasyonu 'nun (TİSK) hazırladığı 2000 yılı çalışma istatistıklerine göre, Türkiye'de t çalışanlann yüzde 53.4'ü 5 ve daha az yıl kıdeme sahip bulunuyor. 2000 yılında kişi başına ortalama kıdem süresinin yaklaşık 8.4 yıl olduğu belirlendi. 2001 yılında çahşan başına ortalama kıdem • 2000'dekişi başına ortalama kıdem süresinin 8.4 yıl olduğu belirlendi. 2001 yılında çahşan başına ortalama kıdem tazminatı yükü ise yaklaşık 8.5 milyar olarak tespit edildi. tazminatı yükü ise yaklaşık 8.5 milyar olarak tespit edildi. 1999 yılında 2.6 milyar lira olan çahşan başına ortalama kıdem tazminatı yükü 2000 yılında yüzde 69.2 artarak 4.4 milyar liraya yükseldi. 2001 yılında ise çahşan başına ortalama kıdem tazminatı yükü yüzde 91 oranında arttı. Araştırmalara göre, en kıdemsiz işçi çalışhran sektör turizm olarak behrlendi. Turizm sektöriinde bir yıldan daha kıdemsiz olanlann oranı yüzde 29'u bulurken bunu yüzde 23.4'le inşaat sektörü izliyor. Kıdem süresi 26 yılı geçen işçilerin en yoğun bulunduğu sektör ise kimya sektörü olarak dikkat çekiyor. 26 yıllık kıdem sahibi çalışanlann yüzde 3.2 oranında olduğu kimya sektörünü, yüzde 2.5'lik oranıyla şeker sektörü izliyor. TÜRKİYE'NtN KIDEMt DÜŞÜK- TtSK'in verilerine göre 2000 yıhnda kişi başına ortalama kıdem süresi yaklaşık 8.4 yıl oldu. ma kapsamında yaklaşık 1 kat- rilyon iirahk bir ödemenin yapıl- masının beklendiğini söylediler. Bu ise yılda yaklaşık 19 katril- yon liralık fatura ve fişin, vergi iadesi için kullanımını gerektiri- yor. Bir üst düzey yetkili, ücretli- lere vergi iadesinin son yıllarda IMF ile yapılan toplantılarda sık sık gündeme geldiğini belirterek şu açıklamada bulundu: "Son 2 yılda bütçe hazırbklan sırasuıda da vergi iadesininkaldı- nlması istendi Ancak gerek sos- val boyutu gerek vergi kaybı açı- sından sıcak bakılmadı. Sistemin son bulması yoiunda bir karar ahnsa dahi işçi ve memurlar için müktesep hak doğar. İşçi ve me- muıiarise buyıliçin bildiği gibi fa- tura vefiştopiuyor. Bun- lann2002 başmda işyerie- rine testim edilip özel gi- der indirimine konu edil- mes gerekjr. Eğer uyguia- ma kakunhrsa,işçive me- murlar normal olarak bu fatura ve fişleri karşıhğı, 2002'de son kez özel gider indirinıindenyararlanırf Asgari ücredi öte yandan bu yılın ilk yansında brüt 139 milyon 950 bin lira, temmuzda 146 milyon 947 bin 500 lira, ağustos-arahk döne- minde ise 167 milyon 940 bin lira olan asgari ücret- le çahşan bir işçinin 2001'deki toplam ücret geliri 1 milyar 826 mil- yon 347 bin lira olacak. Bu işçi, 2001 yıh için 1 milyar 357 milyon 908 bin lira tutannda fatura ve fiş verebilecek. Asgan ücretli, söz ko- nusu fatura ve fiş karşüı- ğında da 67 milyon 896 bin lira özel gider indiri- mine hak kazanacak. Böylece asgari ücretli- ler, 2001 yılındaki belge- leri karşılığında ayda or- talama 5 milyon 658 bin liralık vergi iadesi alacak. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ /ERGIN YILDIZOĞLU Gündemin II. Maddesi LONDRA [email protected] Gündemin I. maddesi, "terorizme karşı uluslararası savaşın stratejisi", bir Atevv York Times yoaımunda vurgu- landığı gibi hâlâ açıklığa kavuşmadı. Ama bu, gündemin II. maddesinin ya- vaş yavaş şekillenmesini engellemiyor. 11 Eylül'den sonra oluşan uluslararası konjonktürün, küreselleşme karşrtı ha- reketin gelişmesini engellemek için de kullanılacağını düşündüren gelişmeler var. Başta ABD olmak üzere bu "dün- yanın efendileri", tarihte bir kez daha uluslararası bir anti-kapitalist hareketle karşı karşıya kalmak istemiyorlar. Berlusconl Istlsna deflllı Gündemin II. maddesi, geçen hafta, italyan Başbakanı Berlusconi'nin ağ- zından ortaya dökülüverdi. Berlin ziya- reti sırasında Beriusconi, Schröder'le biriikte yaptığı basın toplantısında, ön- ce "Batı medeniyetinin Islam medeni- yetinden üstün olduğunu" açıkladı. On- dan sonra da 11 Eylül trajedisine neden olan teröristlerle anti-kapitalist (küresel- leşme karşıtlannı kastediyor) gösterici- ler arasındaki büyük "benzeriiğe" dik- kat çekerek "Bunlann her ikisi de Batı medeniyetine düşmandır" dedi. Berlusconi, "Islam medeniyeti" üze- rine söylediklerinden dolayı diğer Avru- pa liderleri tarafindan şiddetle eleştiril- di, tükürdüğünü yalamak zorunda kal- dı. Ama benim izleyebildiğim kadanyla, Berlusconi'nin göstericilerle teröristler arasında kurduğu bağlantıya pek kim- se değinmedi. Adeta, Berlusconi'nin önermesinin bu yanı sessizce kabul gördü. Berlusconi bir istisna olsaydı ağ- zından çıkanlann gündemin II. madde- si olduğunu ileri sürmek bir zorlama ola- bilirdi, ama değil! International Herald Tribune'Ğ&n Re- ginald Dale, 22 Eylül tarihli yazısında, Mao'nun "gerilla, su ve balık" benzet- mesinegöndermeyte, küreselleşme kar- şrtı göstericilerin, teröristlerin yaşayabi- leceği bir "su" oluşturduğunu savundu. Dale'e göre zaten "Dünya Ticaret Örgü- tü ve IMF toplantılannı engellemeye ça- lışanlar, siyasi amaçlanna korkutma/yıl- dırma yoluyla ulaşmaya çalışmıyoıiar mıydı? Bu da zaten terorizmin klasik amacı değil miydi?" Dale, bir hafta son- ra, "Dünya ticaretinin ABD liderliğine gereksinimi var" başlıkJı yazısında "Se- attle fiyaskosuna " gönderme yaptıktan sonra, "teröristlerin ve anarşist gösteri- cilerin tüm çabalanna rağmen Katar toplantısının engellenemeyeceği gös- terilmelidir" diyerek, artık açıkça, henüz siyasi amaçlannın ne oldugu dahi belli olmayan teröristlerle, küreselleşme kar- şıtlannı, bunlara bir de anarşist sıfatı ek- leyerek, aynı kaba koydu. Siyasi yelpazenin daha sağında, da- ha "ilginç" yorumlar da var. 1968 kuşa- ğının meşhur döneklerinden ve şimdi muhafazakâr Popüler Kültür Çalışma- lan Enstitüsü Başkanı David Horovvrtz, Los Angeles Times'deki yazısında, 1960 deneylerini ve o zaman nasıl ya- nıldığını anlattı. Şimdi bir savaşa karşı tutum almaya başlayan küreselleşme karşrtı hareketi hedef alarak "Öğrenci- ler, nasıl protesto edeceğinizi iyi düşü- nün" dedi. Özetle, devtete karşı çıkma- komünist, anarşist ve "Amerika düş- manlanndan oluştuğunu" tespit etti. Zaten "Seattle'da sokaklan dolduran- larsanıldığı gibi geniş bir koalisyon de- ğil, düpedüz bu komünist bir bloktu, aynı Cenova'daki göstericiler gibi"... "Peki küreselleşme karşıtı hareket ne- den komünistleri içinden atmıyor- du?"... McCain'e göre "atamazdı". Çünkü "Atarsa o zaman harekette kim- se kalmazdı". (27/09) 'Amerlka'mn ulusal çıfcarlan' Rand Corporation, Nixon Centre ve Belfer Centre for Science and Inter- national Affaires tarafindan hazırlan- mış ve Bush ekibi seçimlerde yöneti- malannı önerdi. The New Republic der- gisinin editörü Jonathan Black da ya- zısında, küreselleşme karşıtı gruplann ülke çapında nasıl hızla bir "savaş kar- şıtı" harekete dönüşmeye başladığına işaret ederek, bugünkü kuşağın da "sa- vaş karşıtı Vietnam kuşağınm" hatala- nnı tekrarladığını savundu. Daha sağ- dan yazılan, "racWra/"yazılartüm bu kü- reselleşme karşıtı harekete yönelik düş- manlığın temelini daha da iyi sergiliyor. Cumhuriyetçi Parti'nin gazetesi sayıla- bilecek The VVashington Times'öe ya- yımlanan bir yorumun başlığı "Komü- nistler evinize" idi. Teslim etmek gere- kir ki yazar, Robert Stacy McCain, so- runu çok berrak bir biçimde ortaya ko- yuyordu. McCain, cumartesi yapılması bekJenen bir savaş karşıtı gösteriye ka- tılacak gruplann isimlerini, siyasi çizgi- lerini ve geçmişlerini aynntıh bir biçim- de irdeledi; bunlann Troçkist, Maoist, me el koymadan birkaç ay önce ya- yımlanmış "Amerika'nın ulusal çıkar- lan" başlıklı birraporvar. Rapor, "Ame- rikanın Ulusal Çıkaıian Komisyonu" adlı bir kuruluş tarafindan yazılmış. Bu komisyonun içinde bugünkü hüküme- tin en guçlü dış polıtika isimlerinden Condoleezza Rice, Richard Armi- tage (aynca Iran-Kontra skandalı) da dahil olmak üzere her iki partiden ön- de gelen siyasi liderler var. Rapor yön- tem olarak ABD çıkarfannı önem sıra- sına göre sıralayarak işe başlıyor. En önemli, "yaşamsal" çıkarlar listesin- deki 4. maddeyse "ticaret, mali piya- salar, enerji kaynaklan ve çevre gibi en önemli global sistemlerin geçerli- liğini ve istikrannı sağlamak" (s. 5) ola- rak tarif edilmiş. Bu tarifi "küreselleş- me" bağlamında açıklayan bölümde (s. 45), küreselleşmenin korunması- nın, ABD açısından bir ulusal güvenlik sorunu olduğu gorülüyor. Bu yüzden, küreselleşmeye karşı çıkanlar, ABD'nin ulusal çıkarlannı tehdit etmiş oluyortar. Bu açıdan bakınca, bir küreselleşme karşıtı hareketi, teröristlerle özdeş gö- ren mantık şöyle: 1) Küreselleşme bu- gün var olan kapitalizmin adıdır; 2) Bu- na karşı çıkan doğrudan kapitalizme karşı çıkmaktadır, 3) öyleyse bu hare- ketle birlikte, uluslararası anti-kapita- list (komünist) bir hareket gelişiyor; 4) Bu, daha fazla büyümeden yok edil- melidir! Yeni güvenlik tedblrleri İlginç olan şu ki, ABD açısından, bu küreselleşme karşrtı hareket de "tero- rizm" gibi "merkezi" gizli (onun da ar- kasında birileri var mantığı) belli bir cepheyi veya coğrafyayı hedef olarak sunmayan, yeni teknolojileri kullanarak var olan, esasen ABD dışındaki dün- yadan kaynaklanan bir düşman. Bu yüzden, terorizme karşı tedbir alırken, ufak bir kaydırmayla bir taşla jki kuş vurmak mümkün. Nitekim ABD'de ve Avrupa'da, "terorizm bahanesiyle" hızla devreye sokulmaya başlanan ye- ni güvenlik tedbirleri, 1950'lerdeki, McCarthy döneminden bu yana, de- mokratik haklara en büyük saldırıyı oluşturuyor. Hem ABD'de, hem de Av- rupa'da açık/ gizli güvenlik güçlerinin, şiddet kullanma, tutuklama, yargısız gözaltında tutma, özel yaşamın mah- remiyetini hiçe sayma yetkileri büyük çapta arttınlıyor. Bu sırada daha yetki- ler artmadan, güvenlik güçleri, yüzler- ce insanı, etnik kökenine dayanarak "olağan şüpheli" ilan etti, yabancı düş- manlığı görülmedik boyutlara ulaştı. Bush yönetiminin ise "Amerikalılar ağzınızdan çıkana dikkat edin" di- yerek, bir çatlak sesleri susturma kam- panyası başlattığı, hükümeti eteştiren gazetecilerin, radyo programcılannın, üniversite hocalarının hemen işlerini kaybettikleri gorülüyor {The New York Times 28/09). Tüm bunlar dünya ekonomisinin bir resesyonagirdiği, yoksulluğun, işsizliğin artmaya, küreselleşmenin geleceğinin kararmaya başladığı, toplumsal muha- lefetlerin yükselme eğilimine girebilece- ği bir dönemde yaşanıyor. Belli ki birile- ri, yine her zaman olduğu gibi, terorizm- le savaş bahanesiyle, her türlü toplum- sal muhalefeti ezmekte kullanılabilecek tedbirleri uygulamaya koyuyorlar. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Bushîsm Değil Kurumlar ve Kıırallar Başkan Bush, ABD'nin Senato ve Temsilci- ler Meclisi'nin 20 Eylül'de yaptığı ortak oturum- da, tarihsel olarak nitelenen bir konuşma yap- tı. Başkan, dünya uluslanna şöyle sesleniyor: Ya bizimle birliktesiniz ya da teröristlerle (ister- seniz kayrt düşmek için, bu özdeyişin Ingilizce- sini de yazalım: "Eitheryou are vvith us, oryou are vvith the terorists"). ABD Başkanı Bush'un bu görüşünün nasıl ol- sa adı konulacak; ona Bushism (Buşizm) deni- lecek; üzerinde kitaplar, makaleler yazılacaktır. lyisi mi, Bushismin bu temel ilkesini kısaca ir- deleyilim. ••• Bu anlayış, sayılar dünyasının ya sıfır ya da bir yaklaşımını andınyor; bunlann arası yok sa- yılıyor. Halkın, ak ve kara; ya hep ya hiç olarak nitelediği durum budur. Başkan Bush da öyle diyor: ABD açısından ya aksınız ya da kara. Oysa sıfır ile bir arasında sonsuz sayıda kesir- li sayı olduğu gibi, gerçek yaşam da bu ikileme indirgenmeyecek kadar karmaşıktır. Bushism ile onlarca ülke ya ABD ya da terö- ristlerle birlikte olmak zorunda bırakılıyor. Ne- resinden bakıfırsa bakılsın, bu yaklaşım doğru sayılamaz. Önce, pek çok ulus, teröristlere karşı çok ke- sin ve kararlı bir tutum sergileyebilir; ancak ay- nı anda da kendi çıkariannı ABD'nin çıkarlany- la özdeş görmeyebilir. Bushism, bu olanağı or- tadan kaldınyor. Uluslann kendi öz çıkariannı iz- lemelerine sınıriama getiriyor; giderek onu yok ediyor. Sonra, pek çok ülkede Amerika'dan çok Amerikancı olanlar var; Bushism onlan güçlen- direcek bir görüştür. Örneğin, Bushism daha doğmadan ekonomiden sorumlu Devlet Baka- nı Kemal Derviş, "ABD'ye kayıtsız koşulsuz destek vermeliyiz" diye açıklama yaptı. Cum- hurbaşkanı, Başbakan ya da Dışişleri Baka- nı'nın oluşturması gereken bir görüşü açıklayan Derviş sıradan bir bakan değil; Dünya Banka- sı'nca Türkiye ekonomisini düzeltmek için gön- derildiğini, yine aynı banka yönetimi açıklamış- tı. Dış para musluklannın açılması onun tutu- muna bağlı. Ucu savaşa kadar uzandığı ve bu nedenle de TBMM'nin işi.olan; üstüne üstlük hiçbir biçimde kendi çalışma alanına girmeyen ABD'ye destek konusunda Derviş'in bu ölçü- de kesin tavır takınması hiç de doğru sayıla- maz. Bu tutum bir taraftan ülkenin olası pazar- lık gücünü zayıflatır; diğer taraftan da dış bor- ca ve dış parasal desteğe aşın bağımlı olan hü- kümetin elini kolunu iyice bağlar. ••• Asıl önemlisi, Bushism, uluslararası ilişkJleri kaskatı bir astlık-üstlük sınıflamasına oturtu- yor; her şeyi ABD'ye bağımlı kılıyor. Bu durum uluslararası ilişkilerin ilke ve kurallara yeterii öl- çüde bağlanmadığını; kurumlaşamadığını gös- teriyor. ABD, bundan önce de dünya kamu- oyunu sürekli olarak hiçe sayıyordu. ABD, ör- neğin nükleerdenemelerin yasaklanması, dün- ya ceza mahkemesi kurulması, kara mayınla- nnın ortadan kaldınlması ve küresel ısınma ile ilgili Kyoto anlaşması gibi uluslararası anlaşma- ları imzalamıyor. Hiçbir ulus ya da uluslararası topluluk, bututumun hesabını soramıyor. Bus- hism, bu yaklaşımı daha ileri götürüyor; AB- D'nin tek başına dünyayı biçimlendirme anla- yışını çok daha keskinleştiriyor; sözleşme, gi- derek kural tanımazlığı çok daha ileri ve sakın- calı boyutlara taşıyor. Gerçekte, Bushism, uluslararası ilişkilerin, banş, eşitlik ve dayanışma ekseninde yeniden yapılanması gerektiğini kanıtlıyor. Öncelikle, Birleşmiş Milletler'in güçlendirilerek sorunlan çözebilecek biçimde kurumlaşması sağlanma- lıdır. Terörün kökünün kazınması; uluslararası güven ortamının oluşturulmasını, ilişkilerin açık ilke ve kurallara bağlı bir çerçeveye oturulma- sını ve kurumlaşmasını gerektiriyor; bu nokta insanlığın gündeminin en başında yer almalıdır. Bugünlerde bir yeni türya da sanal savaş ka- çınılmaz görünüyor. Savaş sonrası, yeni bir si- lahlanma yanşının değil, onun yerine yoksulluk- la, eğitimsizlikle, sağlıksızlıkla, işsizlikle sava- şımın dünyası kurulmalıdır. Bu da ulusal çıkar- lann ABD'nin çıkarianyla dengelenmesi sonu- cu sağlanabilir. e-posta: [email protected] 11 ay yerine 5 ay çalışacaklar Tekel'de geçici işçiler askıda tSTANBUL (AA) - Devlet Bakanı Ydmaz Karakoyunlu, Tekel Yaprak Tütün Işletme- leri'nde çalışan geçici işçilerin durumuyla il- gili olarak "Tekel'in nisanda almış olduğu karar doğrultusunda, 2001 yıh eylül ayı sonu rabartvle geçici işçileri asloya atayoruz" dedi. Türkiye Denizcilik Işletmeleri (TDİ) Ge- nel Müdürlüğü'nü zi- yaret eden Karakoyun- lu, basın mensuplan- nın, eylül sonu itiba- riyle iş akitleri askıya alınacak Tekel Yaprak Tütün Işletmeleri'nde çahşan geçici işçilere yönelik sorulan üzeri- ne, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yıfanaz başkan- lığında bu yılın başm- da Türk-Iş yetkilileri ile toplantı yapıldığmı ve burada bir mutaba- kata vanldığını hatu- lattı. Türk-Iş Genel Başkanı Bayram Me- ral ile Tekel Genel Müdürü Mehmet Ak- bay'm da katıldığı top- lantıda, 2001 yıh için 24 tütün işleme merke- zinde 11 aylık geçici işçi çalıştırılmasının prensip olarak kabul edildiğini söyleyen Karakoyunlu, 2002 yı- lından itibaren mayıs- eylül aylannda olmak üzere 5 aylık bir dö- nemde geçici işçilerin işlerine devam etmesi karanna vanldığını di- le getirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle