Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 EKİM 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET
-A
SAY14
H J J V U I T I v/lVJJL / ekonomi(S cumhuriyet.com.tr 13
ŞİRKETLERDEN
• COTTONBAR,
ağırlıklı olarak kırmızı,
siyah ve bordo renklerin
çahşıldığı 2001-2002
sonbahar-kış sezonu
bayan ve erkek
koleksiyonlannı
tüketicinin bğenisine
sundu.
• CANKART, Türkıye
genelindeki 1 milyon
yüksek öğrenim
öğrencisine yönelik yeni
kredi kartı Heyecanlı
Card'la, hazır giyimden
beyaz eşya ve kuaföre
kadar genış bır alanda
alışveriş imkânı
sunuyor.
• NESTLE'nin
kahvaltıhk gevrek
markası Nesquik Mısır
Gevreği, çocuklara
Monopoly Junıor oyunu
hediye ediyor.
• NIVEA Visage, çene,
burun ve alın bölgesinde
oluşan parlamalara
yönelik Mat&Fresh
Bakım Kâğıtlan ile
sağhklı ve püriizsüz bir
bakım imkânı sağlıyor.
• ŞtŞECAM'ın yeni
ürünü Lara Cam Parke,
kare ve nokta
desenleriyle ev ve
işyerlerinde işlevselliği
ve dekoratifliği
buluşturuyor.
• TURKJVET yeni
internet içerik paketi
net.VVEB üyeliğiyle
intemet kullanıcılanna
kişiye özel içerik
hizmeti sunuyor.
• ORIFLAME, meyve
ve çiçek özlü yeni
parfümü Delice'yi tüm
satış noktalannda yüzde
20 tanıtım ndirimiyle 14
milyon liraya
tüketicilerinin
beğenisine sundu.
•BEYMEN sonbahar-
kış kadın ve erkek
koleksiyonunu sundu.
Kadın koleksiyonunda
50'lerden 80'lere
uzanan dönemin ana
temalan, erkek
koleksiyonunda ise göz
alıcı canlılık dikkat
çekiyor.
• AİLElVLCOMyeni
kurduğu Moda Köşesi
ile üyelerine modanın
son yeniliklerini
sunuyor.
• BENEFON un
Türkiye distribütörlüğü
Sakarya
Telekomnikasyon AŞ
tarafindan yapılan yeni
modeli Track, 12 kanal
GPS ahcısı ile
kullanıcısına dünyanın
her yerinde bulunulan
koordinatın hız, zaman
ve uydu statülerini
kolayca tespit etme
irnkânı sağlıyor.
Uygulamanın devamı halindeyeni yılda çabşan ve emeklilere vaklaşık 1 katrDyon Kra ödenecek
tşçiyeiade müjdesi
Vergi iadesi aşınıyor
Vergi iadesinin asgah ücrete oranı çeşıtliyıllar ıtıbanyle şöyle:
Yrtlar Aytık vergi iadesi
(Yüzde) İade oranı
1988
• Vergi iadesinin geleceği 2002 bütçe çahşmalanyla
netleşecek. Yetkililer, IMF'nin vergi iadesinin
kaldrnlmasına dönük talebine 2 yıldır sıcak
bakılmadığım belirterek şimdi kaldınlsa bile işçi ve
memurların bu yıl topladıklan fatura ve fiş için gider
indiriminden yararlanacaklarını belirttiler.
ANKARA (AA) - Uluslararası
Para Fonu'nun (IMF), bütçe har-
camalannın daraltılması çerçeve-
sinde kaldınlmasını istediği üc-
retlilere .vergi iadesinin durumu,
2002 bütçe çalışmalanyla netle-
şecek.
Emeklilere vergi iadesi, işçi ve
memurlara ise özel gider indın-
mi adıyla uygulanan sistem, son
yıllardaki bütçe hazırlıklannda
yaşandığı gibi bu yıl da tartışma
konusu oldu. IMF heyeti ile ya-
pılan son görüşmelerde heyet
üyeleri, vergi iadesinin bütçeye
önemli sayılabilecek bir yük ge-
tirdiğini belirterek uygulamanın
kaldınlması yönünde görüş bil-
dirdi. Ancak, bu öneri sıcak kar-
şılanmadı.
Maliye Bakanhğı yetkilileri,
vergi iadesinin yeni yılda da ay-
nen devam etmesi halinde işçi,
memur ve emeklilere, bu uygula-
Çalışanların yüzde 53.4'ünün 5 ve daha az yıl kıdeme sahip olduklan saptandı
Çalışma hayatı is
ANKARA (ANKA)-
Çalışanlann yüzde
53.4'ünün 5 ve daha az yıl
kıdeme sahip olduklan
tespit edildı.
Türkiye Işveren
Sendikalan
Konfederasyonu 'nun
(TİSK) hazırladığı 2000
yılı çalışma istatistıklerine
göre, Türkiye'de t
çalışanlann
yüzde 53.4'ü 5
ve daha az yıl
kıdeme sahip
bulunuyor. 2000
yılında kişi
başına ortalama
kıdem süresinin
yaklaşık 8.4 yıl
olduğu
belirlendi.
2001 yılında
çahşan başına
ortalama kıdem
• 2000'dekişi
başına ortalama
kıdem süresinin
8.4 yıl olduğu
belirlendi. 2001
yılında çahşan
başına ortalama
kıdem tazminatı
yükü ise yaklaşık
8.5 milyar olarak
tespit edildi.
tazminatı yükü ise yaklaşık
8.5 milyar olarak tespit
edildi. 1999 yılında 2.6
milyar lira olan çahşan
başına ortalama kıdem
tazminatı yükü
2000 yılında yüzde 69.2
artarak 4.4 milyar liraya
yükseldi. 2001 yılında ise
çahşan başına ortalama
kıdem tazminatı
yükü yüzde 91
oranında arttı.
Araştırmalara göre, en
kıdemsiz işçi çalışhran
sektör turizm olarak
behrlendi. Turizm
sektöriinde bir
yıldan daha
kıdemsiz
olanlann oranı
yüzde 29'u
bulurken bunu
yüzde 23.4'le
inşaat sektörü
izliyor.
Kıdem süresi
26 yılı geçen
işçilerin en
yoğun
bulunduğu
sektör ise
kimya sektörü olarak
dikkat çekiyor. 26 yıllık
kıdem sahibi çalışanlann
yüzde 3.2 oranında olduğu
kimya sektörünü, yüzde
2.5'lik oranıyla şeker
sektörü izliyor.
TÜRKİYE'NtN KIDEMt DÜŞÜK- TtSK'in verilerine göre 2000
yıhnda kişi başına ortalama kıdem süresi yaklaşık 8.4 yıl oldu.
ma kapsamında yaklaşık 1 kat-
rilyon iirahk bir ödemenin yapıl-
masının beklendiğini söylediler.
Bu ise yılda yaklaşık 19 katril-
yon liralık fatura ve fişin, vergi
iadesi için kullanımını gerektiri-
yor. Bir üst düzey yetkili, ücretli-
lere vergi iadesinin son yıllarda
IMF ile yapılan toplantılarda sık
sık gündeme geldiğini belirterek
şu açıklamada bulundu:
"Son 2 yılda bütçe hazırbklan
sırasuıda da vergi iadesininkaldı-
nlması istendi Ancak gerek sos-
val boyutu gerek vergi kaybı açı-
sından sıcak bakılmadı. Sistemin
son bulması yoiunda bir karar
ahnsa dahi işçi ve memurlar için
müktesep hak doğar. İşçi ve me-
muıiarise buyıliçin bildiği gibi fa-
tura vefiştopiuyor. Bun-
lann2002 başmda işyerie-
rine testim edilip özel gi-
der indirimine konu edil-
mes gerekjr. Eğer uyguia-
ma kakunhrsa,işçive me-
murlar normal olarak bu
fatura ve fişleri karşıhğı,
2002'de son kez özel gider
indirinıindenyararlanırf
Asgari ücredi
öte yandan bu yılın ilk
yansında brüt 139 milyon
950 bin lira, temmuzda
146 milyon 947 bin 500
lira, ağustos-arahk döne-
minde ise 167 milyon 940
bin lira olan asgari ücret-
le çahşan bir işçinin
2001'deki toplam ücret
geliri 1 milyar 826 mil-
yon 347 bin lira olacak.
Bu işçi, 2001 yıh için 1
milyar 357 milyon 908
bin lira tutannda fatura ve
fiş verebilecek.
Asgan ücretli, söz ko-
nusu fatura ve fiş karşüı-
ğında da 67 milyon 896
bin lira özel gider indiri-
mine hak kazanacak.
Böylece asgari ücretli-
ler, 2001 yılındaki belge-
leri karşılığında ayda or-
talama 5 milyon 658 bin
liralık vergi iadesi alacak.
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ /ERGIN YILDIZOĞLU
Gündemin II. Maddesi
LONDRA ergin.yildizoglu@btinternet.com
Gündemin I. maddesi, "terorizme
karşı uluslararası savaşın stratejisi",
bir Atevv York Times yoaımunda vurgu-
landığı gibi hâlâ açıklığa kavuşmadı.
Ama bu, gündemin II. maddesinin ya-
vaş yavaş şekillenmesini engellemiyor.
11 Eylül'den sonra oluşan uluslararası
konjonktürün, küreselleşme karşrtı ha-
reketin gelişmesini engellemek için de
kullanılacağını düşündüren gelişmeler
var. Başta ABD olmak üzere bu "dün-
yanın efendileri", tarihte bir kez daha
uluslararası bir anti-kapitalist hareketle
karşı karşıya kalmak istemiyorlar.
Berlusconl Istlsna deflllı
Gündemin II. maddesi, geçen hafta,
italyan Başbakanı Berlusconi'nin ağ-
zından ortaya dökülüverdi. Berlin ziya-
reti sırasında Beriusconi, Schröder'le
biriikte yaptığı basın toplantısında, ön-
ce "Batı medeniyetinin Islam medeni-
yetinden üstün olduğunu" açıkladı. On-
dan sonra da 11 Eylül trajedisine neden
olan teröristlerle anti-kapitalist (küresel-
leşme karşıtlannı kastediyor) gösterici-
ler arasındaki büyük "benzeriiğe" dik-
kat çekerek "Bunlann her ikisi de Batı
medeniyetine düşmandır" dedi.
Berlusconi, "Islam medeniyeti" üze-
rine söylediklerinden dolayı diğer Avru-
pa liderleri tarafindan şiddetle eleştiril-
di, tükürdüğünü yalamak zorunda kal-
dı. Ama benim izleyebildiğim kadanyla,
Berlusconi'nin göstericilerle teröristler
arasında kurduğu bağlantıya pek kim-
se değinmedi. Adeta, Berlusconi'nin
önermesinin bu yanı sessizce kabul
gördü. Berlusconi bir istisna olsaydı ağ-
zından çıkanlann gündemin II. madde-
si olduğunu ileri sürmek bir zorlama ola-
bilirdi, ama değil!
International Herald Tribune'Ğ&n Re-
ginald Dale, 22 Eylül tarihli yazısında,
Mao'nun "gerilla, su ve balık" benzet-
mesinegöndermeyte, küreselleşme kar-
şrtı göstericilerin, teröristlerin yaşayabi-
leceği bir "su" oluşturduğunu savundu.
Dale'e göre zaten "Dünya Ticaret Örgü-
tü ve IMF toplantılannı engellemeye ça-
lışanlar, siyasi amaçlanna korkutma/yıl-
dırma yoluyla ulaşmaya çalışmıyoıiar
mıydı? Bu da zaten terorizmin klasik
amacı değil miydi?" Dale, bir hafta son-
ra, "Dünya ticaretinin ABD liderliğine
gereksinimi var" başlıkJı yazısında "Se-
attle fiyaskosuna " gönderme yaptıktan
sonra, "teröristlerin ve anarşist gösteri-
cilerin tüm çabalanna rağmen Katar
toplantısının engellenemeyeceği gös-
terilmelidir" diyerek, artık açıkça, henüz
siyasi amaçlannın ne oldugu dahi belli
olmayan teröristlerle, küreselleşme kar-
şıtlannı, bunlara bir de anarşist sıfatı ek-
leyerek, aynı kaba koydu.
Siyasi yelpazenin daha sağında, da-
ha "ilginç" yorumlar da var. 1968 kuşa-
ğının meşhur döneklerinden ve şimdi
muhafazakâr Popüler Kültür Çalışma-
lan Enstitüsü Başkanı David Horovvrtz,
Los Angeles Times'deki yazısında,
1960 deneylerini ve o zaman nasıl ya-
nıldığını anlattı. Şimdi bir savaşa karşı
tutum almaya başlayan küreselleşme
karşrtı hareketi hedef alarak "Öğrenci-
ler, nasıl protesto edeceğinizi iyi düşü-
nün" dedi. Özetle, devtete karşı çıkma-
komünist, anarşist ve "Amerika düş-
manlanndan oluştuğunu" tespit etti.
Zaten "Seattle'da sokaklan dolduran-
larsanıldığı gibi geniş bir koalisyon de-
ğil, düpedüz bu komünist bir bloktu,
aynı Cenova'daki göstericiler gibi"...
"Peki küreselleşme karşıtı hareket ne-
den komünistleri içinden atmıyor-
du?"... McCain'e göre "atamazdı".
Çünkü "Atarsa o zaman harekette kim-
se kalmazdı". (27/09)
'Amerlka'mn ulusal çıfcarlan'
Rand Corporation, Nixon Centre ve
Belfer Centre for Science and Inter-
national Affaires tarafindan hazırlan-
mış ve Bush ekibi seçimlerde yöneti-
malannı önerdi. The New Republic der-
gisinin editörü Jonathan Black da ya-
zısında, küreselleşme karşıtı gruplann
ülke çapında nasıl hızla bir "savaş kar-
şıtı" harekete dönüşmeye başladığına
işaret ederek, bugünkü kuşağın da "sa-
vaş karşıtı Vietnam kuşağınm" hatala-
nnı tekrarladığını savundu. Daha sağ-
dan yazılan, "racWra/"yazılartüm bu kü-
reselleşme karşıtı harekete yönelik düş-
manlığın temelini daha da iyi sergiliyor.
Cumhuriyetçi Parti'nin gazetesi sayıla-
bilecek The VVashington Times'öe ya-
yımlanan bir yorumun başlığı "Komü-
nistler evinize" idi. Teslim etmek gere-
kir ki yazar, Robert Stacy McCain, so-
runu çok berrak bir biçimde ortaya ko-
yuyordu. McCain, cumartesi yapılması
bekJenen bir savaş karşıtı gösteriye ka-
tılacak gruplann isimlerini, siyasi çizgi-
lerini ve geçmişlerini aynntıh bir biçim-
de irdeledi; bunlann Troçkist, Maoist,
me el koymadan birkaç ay önce ya-
yımlanmış "Amerika'nın ulusal çıkar-
lan" başlıklı birraporvar. Rapor, "Ame-
rikanın Ulusal Çıkaıian Komisyonu"
adlı bir kuruluş tarafindan yazılmış. Bu
komisyonun içinde bugünkü hüküme-
tin en guçlü dış polıtika isimlerinden
Condoleezza Rice, Richard Armi-
tage (aynca Iran-Kontra skandalı) da
dahil olmak üzere her iki partiden ön-
de gelen siyasi liderler var. Rapor yön-
tem olarak ABD çıkarfannı önem sıra-
sına göre sıralayarak işe başlıyor. En
önemli, "yaşamsal" çıkarlar listesin-
deki 4. maddeyse "ticaret, mali piya-
salar, enerji kaynaklan ve çevre gibi
en önemli global sistemlerin geçerli-
liğini ve istikrannı sağlamak" (s. 5) ola-
rak tarif edilmiş. Bu tarifi "küreselleş-
me" bağlamında açıklayan bölümde
(s. 45), küreselleşmenin korunması-
nın, ABD açısından bir ulusal güvenlik
sorunu olduğu gorülüyor. Bu yüzden,
küreselleşmeye karşı çıkanlar, ABD'nin
ulusal çıkarlannı tehdit etmiş oluyortar.
Bu açıdan bakınca, bir küreselleşme
karşıtı hareketi, teröristlerle özdeş gö-
ren mantık şöyle: 1) Küreselleşme bu-
gün var olan kapitalizmin adıdır; 2) Bu-
na karşı çıkan doğrudan kapitalizme
karşı çıkmaktadır, 3) öyleyse bu hare-
ketle birlikte, uluslararası anti-kapita-
list (komünist) bir hareket gelişiyor; 4)
Bu, daha fazla büyümeden yok edil-
melidir!
Yeni güvenlik tedblrleri
İlginç olan şu ki, ABD açısından, bu
küreselleşme karşrtı hareket de "tero-
rizm" gibi "merkezi" gizli (onun da ar-
kasında birileri var mantığı) belli bir
cepheyi veya coğrafyayı hedef olarak
sunmayan, yeni teknolojileri kullanarak
var olan, esasen ABD dışındaki dün-
yadan kaynaklanan bir düşman. Bu
yüzden, terorizme karşı tedbir alırken,
ufak bir kaydırmayla bir taşla jki kuş
vurmak mümkün. Nitekim ABD'de ve
Avrupa'da, "terorizm bahanesiyle"
hızla devreye sokulmaya başlanan ye-
ni güvenlik tedbirleri, 1950'lerdeki,
McCarthy döneminden bu yana, de-
mokratik haklara en büyük saldırıyı
oluşturuyor. Hem ABD'de, hem de Av-
rupa'da açık/ gizli güvenlik güçlerinin,
şiddet kullanma, tutuklama, yargısız
gözaltında tutma, özel yaşamın mah-
remiyetini hiçe sayma yetkileri büyük
çapta arttınlıyor. Bu sırada daha yetki-
ler artmadan, güvenlik güçleri, yüzler-
ce insanı, etnik kökenine dayanarak
"olağan şüpheli" ilan etti, yabancı düş-
manlığı görülmedik boyutlara ulaştı.
Bush yönetiminin ise "Amerikalılar
ağzınızdan çıkana dikkat edin" di-
yerek, bir çatlak sesleri susturma kam-
panyası başlattığı, hükümeti eteştiren
gazetecilerin, radyo programcılannın,
üniversite hocalarının hemen işlerini
kaybettikleri gorülüyor {The New York
Times 28/09).
Tüm bunlar dünya ekonomisinin bir
resesyonagirdiği, yoksulluğun, işsizliğin
artmaya, küreselleşmenin geleceğinin
kararmaya başladığı, toplumsal muha-
lefetlerin yükselme eğilimine girebilece-
ği bir dönemde yaşanıyor. Belli ki birile-
ri, yine her zaman olduğu gibi, terorizm-
le savaş bahanesiyle, her türlü toplum-
sal muhalefeti ezmekte kullanılabilecek
tedbirleri uygulamaya koyuyorlar.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Bushîsm Değil
Kurumlar ve Kıırallar
Başkan Bush, ABD'nin Senato ve Temsilci-
ler Meclisi'nin 20 Eylül'de yaptığı ortak oturum-
da, tarihsel olarak nitelenen bir konuşma yap-
tı. Başkan, dünya uluslanna şöyle sesleniyor:
Ya bizimle birliktesiniz ya da teröristlerle (ister-
seniz kayrt düşmek için, bu özdeyişin Ingilizce-
sini de yazalım: "Eitheryou are vvith us, oryou
are vvith the terorists").
ABD Başkanı Bush'un bu görüşünün nasıl ol-
sa adı konulacak; ona Bushism (Buşizm) deni-
lecek; üzerinde kitaplar, makaleler yazılacaktır.
lyisi mi, Bushismin bu temel ilkesini kısaca ir-
deleyilim.
•••
Bu anlayış, sayılar dünyasının ya sıfır ya da
bir yaklaşımını andınyor; bunlann arası yok sa-
yılıyor. Halkın, ak ve kara; ya hep ya hiç olarak
nitelediği durum budur. Başkan Bush da öyle
diyor: ABD açısından ya aksınız ya da kara.
Oysa sıfır ile bir arasında sonsuz sayıda kesir-
li sayı olduğu gibi, gerçek yaşam da bu ikileme
indirgenmeyecek kadar karmaşıktır.
Bushism ile onlarca ülke ya ABD ya da terö-
ristlerle birlikte olmak zorunda bırakılıyor. Ne-
resinden bakıfırsa bakılsın, bu yaklaşım doğru
sayılamaz.
Önce, pek çok ulus, teröristlere karşı çok ke-
sin ve kararlı bir tutum sergileyebilir; ancak ay-
nı anda da kendi çıkariannı ABD'nin çıkarlany-
la özdeş görmeyebilir. Bushism, bu olanağı or-
tadan kaldınyor. Uluslann kendi öz çıkariannı iz-
lemelerine sınıriama getiriyor; giderek onu yok
ediyor.
Sonra, pek çok ülkede Amerika'dan çok
Amerikancı olanlar var; Bushism onlan güçlen-
direcek bir görüştür. Örneğin, Bushism daha
doğmadan ekonomiden sorumlu Devlet Baka-
nı Kemal Derviş, "ABD'ye kayıtsız koşulsuz
destek vermeliyiz" diye açıklama yaptı. Cum-
hurbaşkanı, Başbakan ya da Dışişleri Baka-
nı'nın oluşturması gereken bir görüşü açıklayan
Derviş sıradan bir bakan değil; Dünya Banka-
sı'nca Türkiye ekonomisini düzeltmek için gön-
derildiğini, yine aynı banka yönetimi açıklamış-
tı. Dış para musluklannın açılması onun tutu-
muna bağlı. Ucu savaşa kadar uzandığı ve bu
nedenle de TBMM'nin işi.olan; üstüne üstlük
hiçbir biçimde kendi çalışma alanına girmeyen
ABD'ye destek konusunda Derviş'in bu ölçü-
de kesin tavır takınması hiç de doğru sayıla-
maz. Bu tutum bir taraftan ülkenin olası pazar-
lık gücünü zayıflatır; diğer taraftan da dış bor-
ca ve dış parasal desteğe aşın bağımlı olan hü-
kümetin elini kolunu iyice bağlar.
•••
Asıl önemlisi, Bushism, uluslararası ilişkJleri
kaskatı bir astlık-üstlük sınıflamasına oturtu-
yor; her şeyi ABD'ye bağımlı kılıyor. Bu durum
uluslararası ilişkilerin ilke ve kurallara yeterii öl-
çüde bağlanmadığını; kurumlaşamadığını gös-
teriyor. ABD, bundan önce de dünya kamu-
oyunu sürekli olarak hiçe sayıyordu. ABD, ör-
neğin nükleerdenemelerin yasaklanması, dün-
ya ceza mahkemesi kurulması, kara mayınla-
nnın ortadan kaldınlması ve küresel ısınma ile
ilgili Kyoto anlaşması gibi uluslararası anlaşma-
ları imzalamıyor. Hiçbir ulus ya da uluslararası
topluluk, bututumun hesabını soramıyor. Bus-
hism, bu yaklaşımı daha ileri götürüyor; AB-
D'nin tek başına dünyayı biçimlendirme anla-
yışını çok daha keskinleştiriyor; sözleşme, gi-
derek kural tanımazlığı çok daha ileri ve sakın-
calı boyutlara taşıyor.
Gerçekte, Bushism, uluslararası ilişkilerin,
banş, eşitlik ve dayanışma ekseninde yeniden
yapılanması gerektiğini kanıtlıyor. Öncelikle,
Birleşmiş Milletler'in güçlendirilerek sorunlan
çözebilecek biçimde kurumlaşması sağlanma-
lıdır. Terörün kökünün kazınması; uluslararası
güven ortamının oluşturulmasını, ilişkilerin açık
ilke ve kurallara bağlı bir çerçeveye oturulma-
sını ve kurumlaşmasını gerektiriyor; bu nokta
insanlığın gündeminin en başında yer almalıdır.
Bugünlerde bir yeni türya da sanal savaş ka-
çınılmaz görünüyor. Savaş sonrası, yeni bir si-
lahlanma yanşının değil, onun yerine yoksulluk-
la, eğitimsizlikle, sağlıksızlıkla, işsizlikle sava-
şımın dünyası kurulmalıdır. Bu da ulusal çıkar-
lann ABD'nin çıkarianyla dengelenmesi sonu-
cu sağlanabilir.
e-posta: yakup@metu.edu.tr
11 ay yerine 5 ay çalışacaklar
Tekel'de geçici
işçiler askıda
tSTANBUL (AA) -
Devlet Bakanı Ydmaz
Karakoyunlu, Tekel
Yaprak Tütün Işletme-
leri'nde çalışan geçici
işçilerin durumuyla il-
gili olarak "Tekel'in
nisanda almış olduğu
karar doğrultusunda,
2001 yıh eylül ayı sonu
rabartvle geçici işçileri
asloya atayoruz" dedi.
Türkiye Denizcilik
Işletmeleri (TDİ) Ge-
nel Müdürlüğü'nü zi-
yaret eden Karakoyun-
lu, basın mensuplan-
nın, eylül sonu itiba-
riyle iş akitleri askıya
alınacak Tekel Yaprak
Tütün Işletmeleri'nde
çahşan geçici işçilere
yönelik sorulan üzeri-
ne, Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı
Mesut Yıfanaz başkan-
lığında bu yılın başm-
da Türk-Iş yetkilileri
ile toplantı yapıldığmı
ve burada bir mutaba-
kata vanldığını hatu-
lattı. Türk-Iş Genel
Başkanı Bayram Me-
ral ile Tekel Genel
Müdürü Mehmet Ak-
bay'm da katıldığı top-
lantıda, 2001 yıh için
24 tütün işleme merke-
zinde 11 aylık geçici
işçi çalıştırılmasının
prensip olarak kabul
edildiğini söyleyen
Karakoyunlu, 2002 yı-
lından itibaren mayıs-
eylül aylannda olmak
üzere 5 aylık bir dö-
nemde geçici işçilerin
işlerine devam etmesi
karanna vanldığını di-
le getirdi.