15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 OCAK 2001 PERŞEMBE CUMHURtYET SAYFA HABERLER Mehmet Akit Ersoy aıutayor • İstanbul Haber Servisi - Istiklal Marşı'nın şairi Mehmet Akif Ersoy, ölümünün 64. yıldönümü nedeniyle Eyüp Belediyesi, DçeMilli Eğitim Müdürlüğü ve Eyüp Din Görevlileri Sendikası'nca bugün saat 13.30'da, Edimekapı Şehitliği'ndeki mezan başında düzenlenecek törenle anılacak. Yatağanyine • MUĞLA (Cumhuriyet)- Yatağanlılar, termik santrala kurulan desülfiirizasyon tesislerinin çalıştınlmasını sabırsızlıkla beklerken bölgede yeni yılın ilk inversiyonu dün yaşandı. Yatağan Kaymakamı Mehmet Okur'un verdiği bilgiye göre, ilçede inversiyon dün sabah saat 11.00'debaşladı. Kükürtdioksit oranı anında 600 mg'ye çıkarken saat 11.30'da 800 mg'ye ulaştı. TBMMBaşkam tzgrnin kabutii • ANKARA (AA)- TBMM Başkanı Ömer lzgi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş'ı kabul etti. lzgi ile hukuk çalışmalan yapüklannı anlatan Savaş Izci için "Kendisi Meclis'in en iyi hukukçulanndan birisidır. Fikirleriyle ve davranışlanyla bana en çok yardımcı olan ınsanlardan birisidir" dedi. TBMM Başkanı Ömer lzgi de, Vural Savaş'ın Yargıtay üyeliği yaptığı dönemde de eserlenyle hukuk alanında başanlara imza attığını söyledi. Savaş, 19 Ocak'ta emekli olacağını, 20 Ocak'ta ise Ceviz Kabuğu programında önemli açıklamalar yapacagını bildirdi. Kntenı tazmkıstı tavanı arttı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kıdem tazmınatı tavanı 558 milyon 440 bin liradan, 614 milyon 750 bin liraya yükseldi. Yeni kıdem tazminatı tavanı, 1 Ocak2001 ile30Haziran 2001 tarihleri arasında yürürlükte olacak. Yine aylık katsayı ve taban aylığı katsayısının arttmlması sonucunda, toplu iş sözleşmesi yapılan işyerlerinde uygulanmakta olan çocuk yardımı 788 bin liradan 829 bin liraya, iki çocuk ve fazlası ıçi uygulanan yardım ise 1 milyon 576 bin liradan 1 milyon 658 bin liraya yükseldi. Postayfacep telefonu • M£RStN(AA)- Mersin E Tipi Cezaevi'nde gasp suçundan hükümlü ve Şartla Salıverme Yasası'ndan yararlanarak 2 gün sonra cezaevinden çıkacak olan Doğan Ertan adına gönderilen koliden 2 adet cep telefonu çıktı. Cezaevine gönderilen ve üzerinde ahcı olarak hükümlü Doğan Ertan'ın (31) adının bulunduğu koliden bir tencere çıktı. Tencereye eklenen ikinci tabanın içinde 2 adet cep telefonu ve bunlara ait kart ve şarj aleti bulundu. Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Boran, af yasasının eşitlik ilkesine aykın olduğunu ileri sürdü SaveMİaıı iptal isteıııiANKARA (CumhuriyetBü- rosu) - Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Beyazıt Boran, 22 Ara- lık'ta yürürlüğe gıren af yasa- sının anayasarun "eşhfik" ilke- sine aykın olduğu gerekçesiy- le iptalini istedi. Boran, tebliğ- namesinde "tnsanın insan ot- mas nedenrvle doğuştan bir de- ğeri ve haysiyeti vardır. Bu in- sanın en doğal hakkıdır. bu hak dolayısıyla insanlar arasında aynm yapılamaz ve insanlar arasında yasalarm uygulanma- 9 açısmdan hiçbir fark gözeti- lemez" görüşüne yer verdi. Avukat tbrahim Efendioğhı da yasanın tarih yönünden ıptali istemiyle Yargıtay'a başvurdu. Af yasasının iptali için yerel mahkemelere başvurular sü- rerken, bir başvuru da Yargıtay Cumhuriyet Savcıhğı'ndan • Boran, iptal gerekçesinde şu görûşlere yer verdi: "însanın insan olması nedeniyle doğuştan bir değeri ve haysiyeti vardır. Bu, insanın en doğal hakkıdır, bu hak dolayısıyla insanlar arasında aynm yapılamaz ve insanlar arasında yasalarm uygulanması açısından hiçbir fark gözetilemez." geldi. "Tehdit'' suçundan 6 ay ha- pis cezasma mahkûm olan Le- vent Akyol adlı yurttaşuı tem- yız başvurusunu inceleyen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Beyazıt Boran, bu suçun af kapsamı dışında tutulmasının anayasarun eşitlik ilkesine ay- kın olduğuna dikkat çekerek iptalini istedi. Savcı Boran, Yargıtay 4. Ce- za Dairesi'ne verdiği tebligna- mede, anayasarun 10. maddesi- ne göre herkesin yasa önünde eşit olduğu ve hiçbir kişiye ay- ncalık tanmamayacağına dik- kat çekti. Boran, tebliğname- sinde şu görûşlere yer verdi: "tnsanlar arasındaki eşitiiğin temellerinden birini de yasalar önûndetd eşitlik ilkesi sağlar denmektedir. tnsanlar arasın- daki eşitlik ilkesi Türkiye"nin taraf olduğu insan haklanna iüşkin uhıslararası anlaşmalar- da da yer afanaktadır. Buna gö- re yasada suçun niteliği gözeti- lerek objektif hukuk kurallan- na aykırı biçimde davamızm konusu tehdit suçunun bu yasa kapsamının dışmda bırakılma- sı anayasanın 10. maddesine aylondır. Daha ağır suçlar bu yasa kapsamından yaraıiandı- nhrken, TCY'nin 188. madde- sindeki suçun kapsam dışuıda bıraküması eşitiiğe aykındır." Yargıtay Cumhuriyet Savcı- sı Beyazıt Boran, Torbalı Asli- yç Ceza Yargıçlığı döneminde de "zma" suçundan kadına ce-. za verilmesini öngören T- CY'nin 440. maddesinin iptal edilmesini sağlamıştı. Yasanın süre ile ilgili madde- sinin aykmlığı nedeniyle Avu- kat Ibrahim Efendioğlu, Yargı- tay 2. Ceza Dairesi'ne verdiği dilekçede, müvekkilı RecepAB ÇeKk' in 13 Nisan 2000 tarihin- de işlediği taksirli adam öldür- me suçundan Yalova Asliye Ceza Mahkemesi'nce 8 yıl ha- pis cezasına çarptuıldığını, af yasasınm 23 Nisan 1999 tarihi- ne kadar işlenmiş suçlan kap- saması nedeniyle şartla tahli- yeden yararlanamadığını be- lirtti. Efendioğlu, yasanın 22 Aralık 2000 tarihinde yürürlü- ğe girdiğini, bu tarihe İcadar iş- lenmiş suçlan kapsaması ge- rektiğini kaydetti. Yasanın yürürlüğe girdiği ta- rihe kadar işlenmiş suçlar ye- rine, 23 Nisan 1999'a kadar iş- lenmişleri kapsamasınm ana- yasanın eşitlik ılkesine aykın olduğunu belirten Efendioğlu, yasanın süre ile ilgili maddesi- nin iptali için dilekçesinin Anayasa Mahkemesi'ne gön- derilmesini istedi. Bahçeli'nin, kendisinden habersiz açıklama yaptığı için Yahnici'ye tepki gösterdiği öğrenildi MHP'de 'mektup' sıkmtısıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Genel Başkan Yardımcısı Şevket Bûlent Yahnid'nın Türkıye-Avrupa Bir- liği (AB) ilişkileri üzenne yazdığı mek- tup MHP'yi de kanştırdı. Kendisinden habersiz Yahnici'nin açıklama yapma- sına kızan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, mektubu "içeriğisertveza- manlaması yanhş" olarak değerlendir- diğı kaydedıldı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Yah- nici'nin, Cumhurbaşkanı Ahmet Nec- det Sezer, TBMM Başkanı Ömer lzgi Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hû- seyin Kıvnkoğlu ve büyükelçiliklere gönderdıği mektup, MHP'de sıkıntı ya- rattı. AB'nin Katılun Ortaklığı Belge- si'nde (KOB) yer alan öncelikler konu- sunda yumuşak bir uslupla çekinceleri- ni dile getiren Bahçeli'nin sinirlendıği belirtildi. Yahnki'nin savunması MHP'nin önceki günyapılan başkan- lık divanı toplantısında konu gündeme gelirken Yahnici'nin, divan üyelerine metni dağıttığı ve "Bu bir mektup de- ğfl, bir basm açıklamasıdır. Sayın genel başkanmnz da sık sık bu konulara de- ğjnmiştir" diyerek kendini savunmaya çalıştığı kaydedıldı. Bahçeli'nin yakın kurmaylanna, Yahnici'nin açıklamasıy- la MHP'nin tamamen AB'ye karşı ol- duğu gibi bir izlenim doğduğunu belir- terek "içeriği sert ve zamanlaması yan- PoUse sahhn tatbikıttı İstanbul Haber Servisi - Gaaosmanpaşa'da Çevik Kuvvet Şube Müdüriüğü'ne ait otobûse sakhnda bulunarak 2 polisi şehit ettikleri, 12"sini de yaraladıklan öne sürülen yasadışı TKP/ML-Tt KKO örgütü üyesi 3 kişiye dün tatbikat yaptınkh. Zeynel Karataş, Erbil Yıkfaz ve Şerafettin Yar. saldınnın gerçekleştirildiği TEM Otoyolu Gaziosmanpaşaroevkiinegetirildi. Daha sonra sanıklar 20 Aralık 2000 tarihinde trafîk ekip otosunun tarandığı E-5 Karayolu Örnektepe mevkiine getiriklL Arduıdan sanıklar, Vatan Caddesi'ndeki Terörle Mücadeie Şubesi'ne götürüklükr. (Fotoğraf: AA) hş" nitelemesinde bulunduğu öğrenildi. Bazı MHP kurmaylan, Yahnici'nin mekrubuna "MHP'yi bağlamaz, kişi- sel görüşüdûr" derken bazı kurmaylar da "Ashnda baştan sona okunduğu za- man doğnı şeyleri söylüyor. Ama ka- muoyuna yansıyan bölûmûnde sanld MHP tamamen AB karşıtı ve düşmanı gibi bir izlenim doğuyor. Bu balomdan çok yanlış oldu. Böyle bir izlenim MHP'ye zarar verir. Türkiye'nin AB'ye üyeohnasma kesirdikle karşı de- ğiliz, ancak bazı hassasiyetlerimiz dik- kate ahnmahdır" dediler. Bahçeli, kamuoyunda oluşan olum- suz tablo üzerine, kunnaylanna "bunu düzeltin" talımatı verdi. Bunun üzerine, MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şan- dır, dün TBMM Genel Kurulu'nda gündem dışı söz alarak AB konusunda bir konuşma yaptı. Yönetim, yoğun bir çalışma takvimi belirledi MHP'de seçim sinyali ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Başkanlık Divanı, yeni yıl için yoğun bir çalışma takvimi belirledi. Merkez yönetim kurulu ve il başkan- lan toplanüsınınyanı sıra bölge ve ü- lerde de konferanslar düzenlenmesi karan, "MHP erken seçime hazuia- mjror" yorumlanna neden oldu. MHP, genel merkez ve örgüt çalış- malanna hız verdi. MHP'nin önceki gün yapılan başkanlık drvanında yo- ğun çalışma takvimi kabul edildı. MYK toplantısının her ay, il baş- kanlan toplantısınm iki ayda bir dü- zenli olarak yapılması kararlaştmhr- ken yine her ilde geniş katılımlı top- lantılar ve konferanslar düzenlene- cek. MHP yönetüni, partili 528 beledi- ye başkamndan, işbaşma geldikleri günden bu yana yaptıklan çahşmala- n bir rapor halinde isteme karan da aldı. MHP'nin tabana yönelik çalış- malanna hız vermesi, FP'nin kapa- tılma olasılığına dönük erken seçim sinyali olarak değerlendirildi. Fazilet Partisi Yenilikçiler muhalefeti sertleştiriyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi'nin kapatma davasıyla ilgili karannı bekleyen FP'li yenilikçiler, muhalefeti sertleş- tirdi. Yenilikçilerin önde gelen ismi Abdıdlah Gül, "tktidara alternatif miyiz, degil miyiz? Halkın umudu muyuz, değü miyiz? Bu çoktarüşma- h* dedi. FP'nin kapatılması ya da ka- patılmaması durumunda izlenecek tavırla ilgili olarak kendi içlerinde değerlendinne yaptıklannı kaydeden Gül, "Partiınizin kapatıknasını ka- buDeniyormuş ve suçluymuşuz gibi ondan sonraki senaryolan konuşma- yı ahlaki görmöyonım" diye konuş- tu. Gül, Ankara Büyükşehir Beledi- ye Başkanı MeUh Gökçek'in yeni parti oluşumuyla ilgili girişimleri ko- nusunda yorum yapmaktan kaçuıdı. Yenilikçilerin muhalefeti yeniden yükseltmeleri. FP kulislerinde dava ile ilgili karar beklenilmeden yolla- nn aynlacağı ve yeni bir parti kuru- lacağı söylentilerine neden olurken Abdullah Gül bu iddialan yalanladı. 7A:/AYDINENGtN aengin(a doruk.net.tr Nüfus cüzdanrmı yitirdim hükümsüzdür. CEVDETDEMÎRKAYA Yerimde olmanızı istemezdim. Ger- çekten istemezdim. Okumakta olduğunuz yazıyı kotar- maya çabalıyorum. Zor yazı. Zor çünkü, çok kapsamlı, çok da çapraşık bir değeriendirmeyi 450-500 sözcükle aktarmalısınız. Zor çünkü, bugünlerde pek de söy- lenmeyeni, kimilerince yeri ve zamanı olmayan, kimilerine göre geç bile ka- lınmış biryargıyı dövüşerek değil, dost- ça söylemeyi becermek zorundasınız. Zor çünkü, karştmda Semra Aske- ri'nin yeğeni oturuyor ve Kütahya'da ölüme yatmış teyzesi için ağladı ağla- yacak. Zor çünkü, telefonda "tükenmeyen anne" Ayşe Yıldınm var. Hıçkınklar arasında "Olüyor. Oğlum ölüyorAydın bey. ölmek istemediğini ama geri de dönmeyeceğini söylüyor ve ölüyor" diyor ve sonra hıçkınklar... Banş Yıldınm'ı, onun yanıbaşjnda ve tıpkı onun gibi ölüme yatmış Umit Kanlı'yı tanıyorum. Onlan artık sizler detanıyorsunuz. Gencecik yüreklerin- den damıttıklan dizelerle ölüme gittik- lerini yazdılar bize. Onlann yazdıklan- nı birkaç gazeteci art arda sizlerle bö- lüştü. Semra Askeri bilincini yitirdi yitire- cek. Bilinç bir geliyor, bir gidiyor. Se- rum bağladılar. Şekerli sıvı bilinci can- landıracak enerjiyi sağladığı an, genç Umut Yaşarsan Var... kadın gözlerini açıyor ve kolundaki se- rumu çekiyor. Her şey sil baştan. Ön- ce bilinç yeniden bulanıklaşıyor, sonra yeniden serum, sonra yavaşça canla- nan bilinç, sonra çekilen serum boru- su, sonra bulanan bilinç... Ayşe Yıldınm'ın hıçkınklan hâlâ tele- fonda yankılanmakta. Oğulcuğu Banş Yıldınm hücre hücre erimekte... Bir çığlık olup onlara ulaşmak ve be- denlerini sarsıp "Ölme çocuğum. Dün- yayı değiştirmek istiyorsan ölme. Umudun daha iyi birdünyaysa eğeru- mut yaşarsan var" diye haykırmak... Sonra eklemek: - Inancını akılla donatmazsan, umu- du bilimle beslemezsen değistiremez- sin dünyayı... ••• Inancı akılla donatmak, umudu bi- limle beslemek... Akılsız inanç, olsa olsa bir "mümin" mutluluğu sağlar. Bilimsiz umut, kof bir devrimci romantizme ebelik eder. Salt inanç ve romantizmle yol alır- san, kendini, çevreni, örgütünü, dün- yayı sorgulamazsın. Sorgulamayan körleşir. Eylemine dinsel simgeler eş- lik etmeye başlar. örneğin ölürse "şe- hit" olun ölümcül bir direnişte "oruç" tutan Kerbela'nın izini süren, mümin- ler gibi alnına kızıl bantlar bağlar. Ma- teryalist dünya görüşünün gereği iliş- kisini kestiği "göksel tann'rvn yerine bir "yersel tann" yaratır: örgüt!.. örgüt'ün bir araç, aynı hedefe kilit- lenen özgür bireylerin gönüllütük te- melinde güçlerini birleştirdiği bir orga- nizma olduğu gerçeğı gitgıde silikleşir. Örgüt "muf/a/cWc"kazanır. "Mutlaklık"\n Marksizme aykın bir kavram olduğu gözardı edilir; belki hiç farkedilmemiş- tir bile. Ama örgütü bu "çerçevede" kavra- yan, kendini böyle bir örgütlülük için- de tanımlayan üye (militan, sempati- zan) da örgütü etkilemeye başlar. Karşılıklı bir etkileşimdir bu ve araç- ken amaca dönüşen, kutsallaştırılan, mutlaklaştınlan her örgüt kaçınılmaz yazgısını yaşar Bilim inanca (iman) dö- nüşür, sosyalist militan da "mümin'e. Tepeden tırnağa haksız, tepeden tır- nağa adaletten nasipsiz, tepeden tır- nağa çürümüş, tepeden tırnağa sömü- rü üreten bir toplumda gencecik bi- linçlerden fışkıran "itiraz ve isyan" ır- maklan yanlış yataklarda akıp büyük denizlerte buluşamadan şiddetin (terö- rün) çöllerinde yiter gider. Yeryüzünün dört köşesinde Mark- sistler elektronik, yan iletkenler ve ile- tişim teknolojilerindeki devrim nitelikli gelişmelerin ardından "proletarya" kavramının yeniden tanımlanması için geceyi gündüze katarak tartışırken; sermayenin ulusal sınırian somut ola- rak sildiği şu globalizm çağında "eme- ğin entemasyonalizmi"ni tarihte örne- ği görülmemış elverişli koşullarda ete kemiğe büründürmek için kafa patla- tıri<en; hapisteki üyelerine, militanlan- na, sempatizanlarına sunabildiği tek eylemi "ölüme yatmak" olarak belirle- yen bir örgütsel yapı sorgulanmaya- caksa ne sorgulanacak? Dünyayı değiştirmek için yola çıkan gencecik insanlardan hapishanede ya- tanlara eylem olarak bula bula "ölme- ye yatmak"; dışardakilere de kör birte- rör eylemleri zinciri öneriliyorsa, bu ör- güt anlayışını sorgulamadan susmak hangi devrimci ahlaka sığar? ••• Başladığımız güne dönelim. Devletle cezaevlerindeki F tipine kar- şı çıkan direnişçiler çatışıyor. Bu çatış- mada seyirci değiliz. Bu çatışmanın içindeyiz. Ama çatış- manın içinde, ne devletin yanında saf tutmaktayız, ne örgütlenn. Safımız; yerimiz, kaygımız, aklımız, yüreğimiz ve elimizden gelen gelme- yenle ölmeye yatmış gencecik kadın- lann ve delikanlılann yanıdır. "Dünyayı değiştirmeyi umut ediyor- san eğerunutma: Umut yaşarsan var" diye haykırmak ve sarsmak isteğimiz çocuklanmızın yaru... POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HtKMET ÇETtNKAYA Çıkmaz Sokak... Yıllardır izlenen ekonomik politikalar Türkiye'yi bir çıkmaz sokağa sürüklemedi mi? Bugün bile Sason'da, Silvan'da Virjinya tütün üretiliyor, devletin cebinden her yıl trilyonlar çıkı- yor! Peki üretilen Virjinya tipi tütün ne işe yanyor? Hemen hemen tümü yakılıyor... Eski Tekel Bakanı Haydar Ozalp'ın buluşu olan 'Virjinya' 1966 yılından beri bölgede üretiliyor... Devlet, otuz dört yıldır Virjinya tütün üreten ağa- lara, şeyhlere, şıhlara ödediği trilyonlan Güney- doğu'da yatınma dönüştürseydi, Diyarbakır'dan Hakkâri ye dek her yerde okullar, fabrikalar açı- lırdı... O zaman ne olurdu? Işşizlik ve açlık olmaz, insanlar mırrJuluk için- de yaşayabilirdi... Aynı zamanda ağalık, şeyhlik ve şıhlık baskısı kalkardı!.. Devlet, üretime katkısı olan Güneydoğu'da elektriğin, suyun parasını alır; üretimin içinde olan insanlar çağdaş bir yaşama kavuşurtardı... Belki terör belası bile başımıza gelmezdi!.. Politikacılar, tanm denilince buğday, arpa, yulaf, patates, tütün, pamuk, incir, ayçiçeğini akla geti- rip 'çağdaş tanm'\ önemsemediler... Bugün ispanya, israıl, Itarya yaş sebze dışsa- tımında Avrupa pazanna girdiler!.. Biz ise yerimizde sayıyoruz... Işin ilginç yanı, patates üreticilerini kurtarma- ya çalışıyoruz... Bir de Tanm Satış Kooperatifleri var... Bunlar üretici kuruluşlandır ve devletin desteğin- dedir... Tariş, Antbirlik, Çukobirlik, Fiskobirlik vb... Siyasetin karargâhı olan bu kuruluşlar, bugün kâr mı ediyor zarar mı, kim açıklayacak? • • • Devlet Bakanı Recep Önal 'kara çarşamba'dan iki gün önce, 'Bankacılık ve Sermaye Piyasalann- da Yeni Eğilimler' konulu konferansta, Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu ortamı tanımlar- ken, ilginç açıklamalar yapıyordu... Neydi bu açıklamalar? Önal: "Türkiye ekonomisi 1980 ve 199O'lı yıllarda, özellikle 1989 sonrası uygulanan politikalar sonu- cu kamu fınansmanında tam bir çıkmaza girmiş bulunuyordu. Kamu kesimi borçlanma gereği yıl- dan yıla artarak, kamu kesiminin fınansal piyasa- larda ana borçlanıcı durumuna düşmesine yol açmıştı. Resmi rakamlara göre 1988 yılında Gayrisafi Milli Hasıla'nın yüzde 4'ü dolayında olan kamu kesimi borçlanma gereği, geçen yıl içinde yüzde 12 dolayında bekleniyordu. Ancak bu vehler, ka- mu kesimindeki genel dengeyi tümüyle yansıt- maktan uzaktır. Kamu kesimini, bütün kurum ve kuruluşlanyla, yerel yönetimleriyle, işletmeleriyle, iştirakleriyle, fonlanyla bir bütün olarak düşündüğümüzde, ve- rilen açığın, gerçekte çok daha büyük boyutlar- da olduğu kuşkusuzdur." Devlet Bakanı açık bir biçimde, kamu bankala- nnın kuruluş amaçlannın aşın biçimde sömürüldü- ğünü belirtiyor ve şöyle diyordu: "Bu bankalann görev zarahan rekor düzeylere ulaştı..." Yapılan hesaplamalar hiç de şaşırtıcı değildi!.. 1995 yılında 92 trilyon lira olan Ziraat Banka- sı'nın görev zararı, 2000 yılı sonunda 8 katrilyon liraya ulaşmıştı. Ziraat Bankası'na 1997-2000 yıllan arasında Ha- zine tarafından ödenen miktar ise 1.5 katrilyon li- ra düzeyindeydi... Halk Bankası'nın görev zaran ne kadardı? 1995 yılında 76 trityon lirayken 2000 yılı sonun- da 6.2 katrilyona ulaşmıştı. Hazıne, Halk Banka- sı'na da 1997-2000 arasında sadece 983 trilyon ödeme yapmıştı. Bakan Önal, bu ilginç açıklamaları yaptıktan sonra ekledi: "İki bankamızın görev zaraıiannın 2000 yılı so- nu itibahyle toplam 20.2 milyar dolar olması bek- lenmektedır..." • • • Türkiye'de kamu bankacılığının durumu orta- da... Peki tanm nasıl? KötüL Siyasilerin popülist polrtikalan üreticiyi de çık- maz sokağa surukledi... 1940'lann kafasıyla mercimek, buğday, ayçiçe- ği, tütün gibi ürünlere takılıp kalındı; yaş sebze ihracatı, konservecilik, özetle çağdaş tanma ge- çilemedi... Devlet verdi, üretici babadan kalma yöntem- lerle 2001 yılına geldi... Köylü üç ay çalıştı, dokuz ay yattı... Yazık!.. hikmetcetinkayartcumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Cumhuriyel k ı t a p 1 a r ı Hikmet Çetinkaya BİR GÜNEYDOĞU GERÇEĞİ:NECLA Onun öyküsüyle hiç kımse fazla ilgılenmedı. on dört yaşında yaşamın kirli sulannda yok olup gıttı Sisli ve soğıik bir Dıyarbakrr akşamıydı. Karanlığın gri gölgesi evlenn, caddelerin. sokaklann üzenne düşüyordu... CuınhuriY*< Çağ Pazarlama A.Ş TurkocağıCad No:39/41 ^ kitap kulûbû (34334}Cağalo§lu-lstanbul Tel (212)514 0196
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle