17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 OCAK 2001 CUMA 14 I VJMX [email protected] Yayınevi üçüncü cilt için verdiği avansı altı yıl sonra John Osborne'un eşinden istiyor 'Oldüğii için cezalandırıkyor'Kfittür Senisi - Ingiliz yazar John Osborne, yaşa- dığı süre boyunca öfke dolubirisi olaraktanmdı. Kes- kin bir dille kaleme aldığı yazılan ve ilk tiyatro oyu- nu 'Look Back in Anger' (Ofke) ile tüm bir öfkeli ya- zar kuşağına esin kaynağı oldu. "Öfke ıykfir" demiş- ti bir seferinde. Yazann ölümünden altı yıl sonra eşine gelen bir mektup, bu kez eşinin ve dostlannın öfkelenmesine yol açtı. Osborne'un dul eşi Hekn. eski kocasının yayıncı- sı Faber and Faber'den tuhaf ve duygusuz' bir mektup aldı. Yaym yönetmeni Tony Fa- ber'den gelen mektupta, Os- bome'a otobiyografısinin üçün- cü cildini yazması için verilen 20 bin pound'luk avans geri is- tendi. Hesaplannı yeniden göz- den geçirdiklerini ve bitirilme- yen yapıtlar için ödedikleri avanslan geri aldıklannı belir- ten yayınevi yetkilileri, John Osborne'un 'Autobiography VfoL IIIYoungMen Forget' ad- lı kitabının da bu kategoriye girdiğini belirtti. Osborne'un otobiyografısi- nin ilk cildi 'A Better Class of Person' 1981 'de ve ikinci cildi 'AhnostAGenÜeman' 1991de yayımlanmıştı. Otobiyografi- nin tamamlanamayan üçûncü cildi için yazann hastahğı sıra- sında tuttuğu notlar şu anda Te- xas Üniversitesi'nde tutuluyor. Yayınevinin avansı geri almak için 2000 yılının son aylannda harekete geçmesi ise altı yıllık imtiyaz sü- resinin bu yıl dolacak olmasına bağlanıyor. Tiyatro yö- netmeni Richard Eyre "Onu öMüğü için cezalandın- yortar sankL Onun bir zamanlar Faber 1 e en çok para kazandıran yazar olduğnnu anımsamabdırlar w dedı. Helen Osbome'a yapılan bu saygısızhk, yazann es- ki dostlan ve Harold Pinter ve David Hare gibi yazar arkadaşlan tarafindan da kınandı. Bayan Osbome öde- tobiyografisini tamamlayamayan yazann ölümünden sonra yayınevi, eşinden parayı geri isteyince dostlan öfkelendi. meyi taksitlere bölerek yapmayı planhyor. Ama ya- yınevinin bu ısrannın -yazann sağlığında birlikte otur- duklan Shropshire'daki evin bir hayır kurumuna ba- ğışlandığı da göz önüne ahnırsa- Bayan Osbome'u mad- di olarak epey sarsacağı söyleniyor. Yayınevinin, eşinin ölümünden sonra sözleşmenin geTeklerini yerine getirmediğini belirten Helen Osbor- ne, yayınevinin böyle bir girişimde bulunmak için im- tiyaz hakkının bitiş tarihinden birkaç hafta öncesini bekleme- sinin de tuhafbir davranış oldu- ğunu söyledi. Faber ise Observer'abir açık- lama yaparak sorunun çözüle- bileceğini ve Bayan Osborne'a miktann bir kısmını telif ücre- tinden ödemesini önerdiklerini belirtti. "Buönemvermedenge- çebfleceğjmiz bir miktar değfl." HarperCollins'te bir hukuk uzmanı olan AdrianLaing ise ya- zarlarla yapılan sözleşmelerde, genellikle yapıt bitirilmediği takdirde avansın geri ödenme- sine ilişkin koşullan açıklayan bir madde bulunduğunu belirt- ti. "Bupeksıkrastlanmayanbir durum. Ama bazen avanslarge- riisteıtipkitabıbitinnesiiçinbaş- ka bir yazar kû-alanabfliyor" de- di. Oldukça çalkantıh bir yaşamı olan John Osborne, son yılla- nnda maddi sıkıntı içindeydi. ödül kazanan oyunlanna ve 1963'te Tony Rkhardson'm yönetmenliğini yaptığı 'Tom Jones' filmiyle En lyi Senaryo Oscan'ru alma- sına karşın, Osborne çüti parasız bir yaşam sürdü. 'Look Back in Anger' 1956'da Royal Court Theat- re'da ilk kez sahnelendiğinde, Osborne ülke çapında en parlak yeni yetenek olarak karşılanmıştı. Oyun ye- ni bir dil oluşmasına başlangıç olmuş ve başlıca ka- rakteri Jimmy Porter, 'anü- kahraman'lann ilk örne- ği haline gelmişti. Cemal Resit Rey Konser Salonu'nda özel bir konserle kutlanacak İlk devkt komsu25yaşuıdaKültür Senisi - tstanbul Devlet „ Klasik Türk Müziği Korosu 25. yihnı, Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda özel bir konserle kut- luyor. 5 Şubat'ta Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda verilecek kon- seri Ender Ergûn yönetecek. Mü- nip UtandL, Çetin Körükçûoğlu, Adnan Mungan, Sakine Kanbur, Şehnaz Uğurel ve Ufuk Caba'nın solist olarak katılacaklan konseri MithatÖzyümazer sunacak. Kon- senn repertuvan klasik Türk mü- ziğinin önemli eserlennden olu- uyor. Kültür Bakanhğı Güzel Sanat- lar Genel Müdürlüğü'ne bağlı ola- rak 1976 yılında Dr. Nevzat At- hğ'ın girişimleriyle kurulan koro, Cumhuriyet Türkiyesi'nde devlet bünyesinde kurulan ilk resmi Türk müziği kuruluşu olma özelliğini ta- şıyor. Türk müziğinin ülke içinde ve ülke dışında en üst düzeyde tem- siüni gerçekleştiren koro, 25 yıl sü- resince yüzlerce konser verdi. Çey- rek yüzyıldır Atatürk Kültür Mer- kezi'nde her pazargünü verdiÖ pe- riyodik konserlerin yanı sıra, fstan- bul dışında pek çok şehirde etkin- liklerini sergiledi. Türkiye'deki üniversite ve akademilerin hemen Koroyu, 23 yıMır Attağ'm yardımcıhğını yürüten Ender Ergûn yönetiyor. tamamında açıklamah klasik kon- serlere imza attı. Ülke dışında da çok sayıda konserler verdi. Dev- let Klasik Türk Müziği Korosu 1976'dan itibaren 1998 ortalanna kadar 23 yıl, kurucusu Dr. Nevzat Atlığ tarafindan yönetildi. Koro halen geçen 23 yıl içinde Atlığ'ın yardımcıhğını yürüten Ender Er- gün tarafindan yönetiliyor. Geçen yıllar içinde yalnızca bir konser ekibi kimliğıyle yetinme- yen koro, okullaşmanın da temel- lerini kurdu. Yayımladığı 20 civa- nnda plak, kaset ve CD'yle Türk müziği klasiklerinin vazgeçilmez nitelikli çok sayıda eserini kayıt- lara geçirdi. Kültür ve sanat haya- Orruza başvuru kaynağı olarak sun- duğu 'Türk Musikisi Klasikleri' adh nota yayınlan ile önemli bir yayımcılık gerçekleştirdi. Çeşitli bağışlarla zaman içinde zenginle- şen Türk musikisi arşivi ile çok önemli birkaynağı bilimsel temel- lere oturttu. 25 yıl içinde, bir kıs- mı 'ilk seslendinne' olmak üzere klasik Türk müziğinin iki bine ya- kın seçkin eseri konser repertu- varlannı oluşturdu. Spielberg veCroisedaprojelerinibiranöncebitirnıeyeçîihşryor. Hollyvvood'da grev tehdidiKültür Senisi - Hollywood'daki yapımeı ve senaryo yazarlan salı gü- nü pazarhk masasına oturdu. Senar- yo yazarlan görüşmelerden bir sonuç çıkmadığı takdirde greve gidecekle- ri açıkladılar. Amerika Yazarlar Bir- liği ve 350 büyük stüdyoyu temsil eden Sinema ve Televizyon Yapım- cılan Birliği yeni bir sözleşme yap- mak üzere görüşmelerin ilk turuna başladı. Sözleşme süresininbittiği 1 Mayıs'a kadaranlaşma sağlanamaz- sa, ertesi gün 11 bin senaryo yazan greve başlayacak. Sözleşmeleri ha- ziranayırun sonlanndadolan 135 bin sinema oyuncusu ise talepleri karşı- lanmazsa hazıranın sonundan itiba- ren greve gideceklerini açıkladılar. Hollywood'un üzerindeki karabu- lutlar geçen yıl oyunculann reklam sanayisine karşı başlatnklan grev- den beri sürüyor. Şu anda tatftşıkmJ konular farklı olsa da senaryoyazar- lan ve aktörlerin talepleri aynı: Yay- gınlaşan kablolu TV, video, DVD, internet ve yabancı pazardan kendi- lerine düşen payın arttınlması. Ame- rikaYazarlar Birhği'negöre, 1994 ve 1999 yıllan arasında Amerikan fitan- lerinın ve dizilerinın dış pazardaki gösteriminin yüzde 37 oranında art- masma karşın bu artı kazanç yalnız- ca yapuncüann cebine giriyor. Grev tehlikesini göz önünde bulun- duran stûdyolar, yazın gerçekleşti- rilmesi planlanan projeleri de öne alarak hararetli bir çahşma içine gjr- diler. DailyVarietyeditörüFeterBart, paraya gereksinimi olmayan ünlüyü- dızlann bile daha eski filmlerini bi- tirmeden yeni fılmlerde oynamaya başladıklaruu yazdı. Tom Cruise, 'Vanflla Sky'ın çe- kimlerinin bitmesinin hemen ardm- dan Steven Spielberg'in 'Minority Report'unda oynamaya başlayacak. Spielberg ise şu anda 'Al' adh filmi- nin çekımlennın yansını tamamlamış durumda. Yapımcdar ve yazarlar arasuıda başlayan görüşmeler, Hollywood'un Aktörlerinde senaryoyazarianyla görûşterive talepleri aynı- yeni sezonunda birçok fıbnin çeki- mini sekteye uğratabilecek bir grev öncesi son anlaşma şansı olarak gö- rülüyor. Film ve TV dizisi prodüksi- yonlannı yazdan önce gerçekleştir- mek için acele eden stüdyolar ve se- naryo yazarlan birbirlerini görüşme- lerde anlaşmaya vanlmasını engelle- mekle suçluyor. Hollywood'un en verimli televizyon yazarlannda biri ve aynı zamanda Amerika Yazarlar Birliği'nin başkanı olan John WeBs, eğer nisan sonunda bir çözüme va- nlmazsa görüşmeleri keseceklerini söyledi. Stüdyo yöneticileri ise senaryo ya- zarlannın grev tehdidinin bir emri- vaki olduğunu ve bazı birlik üyele- rinin ücretlerinin düşmesine ve Holllywood'daki sözhaklannınazal- masına karşılıktüm bir sinema sana- yisini yıkmak istediklerini iddia edi- yor. Sinema yazarlannın ücretlerin dü- şûklüğû dışında bir sorunlan daha var. Yazarlar,jenerik yazılannda yö- netmenlerin fümlerin kendileri ta- rafindan' yapıldığıru yazmaya hak- lan olmadığını söylüyorlar. Güngör Dilmen 'in 'Toplu Oyunları 'nın beşinci cildi MitosBoyut Yayınlartndan çıktı 'Tîyatro yazarhğı eleştiriyle atbaşı gitmeli' AHMET CEMAL Değerli oyun yazan ve çevirmen Güngör Dihnen'in 'Toplu Oyunla- n'nın beşinci cildi geçen günlerde MitosBoyut yaymlan arasuıda çık- tı. Yazarla bu kitap nedeniyle bir söyleşi yaptık. - Sayın Güngör DUmen, önce bel- ki de vamdamaktan çekinebüeceği- niz bir soru: GünümüzdeTûıidye'de vazıbnakta olantiyatrooyunlannm bu ûlkenin bir haritasuu yansıttığı- m söykyebuir miyiz? GUTVGÖR DtLMEN - Diyelim ülkenin dramatik haritası. 'Ben Ana- dohı' adh oyunumun Ingilizce bası- rrunda (Cev. Talat S. Halman) kita- bın sonuna oyunlann nerelerde geç- tiğini gösteren bir Türkiye haritası koymuştuk. Haritadaki boşluklara bakıp keşke bu yörelerden de birer oyun çıkarabilseydim diye üzüldü- ğümü anunsıyorum. Ancakelde olan bunlar. Öte yandan. başka ülkeler- de geçen oyunlanm da var. Onlan ne yapacağız? Bir araştırmacı bütün Türk oyun- lannı coğrafyaya yerleştirerek böy- le bir dram haritası ortaya çıkarabi- lir. Bir hayli de ilginç olur. - Toplu oyunlarmızın beşinci cildi, daha öiKeoynanrnanuşvehiçbir yer- de yayımlanmamış üç oyununuzu içeriyor: "Kuzguncuk Türküsü", "Şan, Şeref, Ün = Amfıtrüon" ve "Troya îçinde Vurdular Beni". Bu üç oyun aynı ciltte tamamen rastlan- tisal olarakmı bir araya geldi,yoksa aralannda tema bağlamındabir or- takhğmvarhğındansözedilebilir mi? irtLMEN - Oyunlar yayımlanırken Saym Yümaz Oğût ile konuşuruz: Tema yakınlıklan olan oyunlar bir araya gelse iyi olur deriz. Dördün- cü kitapta tek ortak yan kahraman- lan kadm olmasıydı. O cildin adı 'Kadın Oyunlan' oluverdi. (Ben böyle bir aynm yapıyor değilim.) Elimizdeki son ciltte oyunlardan birinin komedya ('Şan, Şeref, Ün= Amfıtrüon) öbürünün tragedya (Tro- ya İçinde Vurdular Beni) olmasına karşm iki oyun arasında benzerlik- Güngör Dflmen, "Tragedyanın öldüğüne inanrarvorum" diyor. ler var. En azından ikisi de mitolog- yadan ahnnuş. 'KuzguncukTürkü- sü' onlardan epeyi farklı. Ama sanı- yorum temada yine benzerlikler var: Şovenizm, toplumsal paranoya. Değişik oyunlann aynı kitapta bir araya gelmesinde elbet rastlantı da işin içine giriyor, - 'Kuzguncuk Tûrküsü'nde adı geçen semtin vurgulanan bir özeln- ği. başka devişk kozmopolit' karak- teri var. Bundan yola çıkarakgünü- müz tstanbulu'nun kozmopolit ya- pısından ne kadannı koruvabikîiği konusundabir şevtersöyleyebflir mi- siniz? DİLMEN - Istanbul Rumlan, 6-7 Eylül 1955 olaylannda devlet erki- nin talancılara göz yummasıyla gö- çe zorlanmış, tstanbul çok güzel renklerini, özeuiklerini yitirmiş, yok- sullaşmıştır. Bunun telafisi, geri dö- nüşüyok. 'KuzguncukTürkûsü'nün konusu bu. - Yunan tragedyalan ve mitoloji konusunda bir uzmansmız. Sorumu bu kimüğinizeyöneltryT)rum: Zama- nımızda tragedva öldü mü? Bu, Ba- ü'da da epey tarüşılan bir konu. DİLMEN - Tragedyanın öldüğü- ne inananlardan değiüm. O tartışma- lann geçtiği birkaç kitap evimde var. Arada bir açar okurum. İşin içine dini kanştıranlar var: Hıristiyan dün- yasmda tragedya olur muymuş, ol- maz mıymış? Beni hiç ilgilendirmi- yor. Kendi payıma tür aynmı yapma- dan her yazdığıma 'oyun' deyip ge- çiyorum. -Tiyatro öğrencüeriarasında oyun yazmak isteyenler ve daha da sevin- dirici olan yamyla yazarlar da var. Genç tiyatro yazarlanmıza ne gibi öğütİer verebiBrsiniz? DtLMEN - Yeni oyun yazarlan onlann arasında çıkabilir ve kimbi- lir toplumun hangi kesimlerinden çıkacaktır. AnadoluÜniversitesi sah- nelerinde bu oyunlar denenmeli. Okuma tiyatrosu düzeyinde de ola- bilir. Tiyatro yazarhğı eleştiriyle at- başı gitmeli. Bir Fransız (kim oldu- ğunu unuttum). "Edebiyat teşvik edümemeB" demiş. Belkı yadırgaya- caksınız, ama bu sözü seviyorum. Oyun yazan nazh yetiştirilen bir bit- ki değildir. Teşvike de pek gereği yoktur. Dram duygusu bir yazann iliklerine işler, bir gün bir oyunla or- taya çıkar. YAZI ODASI SELtM İLERİ Ahmet Haşim'in İstanbul Yanlam (3) Ahmet Haşim, istanbul'da durgun, ölgün, istek- siz bir kültür-sanat ortamından söz açar. Bir bakı- ma her şey göstermeliktir. Ölümüne gözyaşı dökülmüş "Sülayman Na- zif'in mezan hâlâ" yapılmamıştır. Fakat zaten "bu gibi aç ölenlerin çürûmüş kemiklerine mermerier- den bir köşk yapmaya kalkışmaktan ne çıkar?" Burada bir ayraç açmak gerekiyor. Haşim'in ay- dınlara karşı, siyasal bir tercihle yorumlanabilecek bir uzaklığı söz konusudur. 1928'de Süleyman Nazrf'i sokağa atılmış bir ömür içinde gören şair; 1918'de Haljde Edib'in bir yazısı üzerine, şöyle bir geçmişe döner, Halide Edib'deki insanlık merha- metine inanmadığını çok ağır dille açıklar. Edebi- yatımızın belki de en ağır ithamlanndan olan bu ya- zı, "Halide Edib Hanımefendi'ye", Cemal Paşa'dan Suriye reformlannı birdenbire bambaşka bir çerçe- veye oturtmaktadır: "Paşanız sizi dumanlı ve panlülı otomobillerie, bir Neron eğlencesini seyr için Suriye 'ye davet et- mişti. O zaman ben Konya'da idim. Sizi, hemşire- lerinizi, maiyyetinizi ve sırmalı genç mihmandaria- nnızı götûren trene orada tesadüf etmiştim. Vah- şi birAfrika'ya giden misyoneher gibi guruıiu ve bir düğüne gidenler gibi süslüydünüz ve neşeliy- diniz." istanbul kültüründen gelen Halide Edib'e, döne- min siyasal erkine, başkent Istanbul'daki aydınlar çevresine kaygı uyandırıcı dokundurmalarla de- vam eden yazı, "Ermeni kıtalinden" söz açan Han- dan romancısına nihayet şöyle seslenir: "Ermenilere dair yazdıklannızm ve yazacaklan- nıztn bir kıymeti olmak için Suriye'de Araplann öl- dürüldüğü günlerde Suriyeli annelehn, hemşirele- rin, zevce ve maşukalann gizlice altında ağladık- lan namütenahı damlara nazır, mutantan otel te- rasalannda yeşil portakal yapraklan kokan Suriye gecelerinde gülmemiş olmanız lazım gelirdi." Yahya Kemal'in "Arap"lığıyla alay ettıği şair, İs- tanbul yazılanndan iz sürersek, gizlenilmiş bir ha- yata yol almaktadır. 1930'lara doğru, on-on beş yıl önceki isyankâr söylemi iyice satır aralanna çeki- lir. Daima birtakım otoritelere karşı çıktşsa her şe- ye karşın sürüp gidecektir. "Ertuğrul Muhsin'/n Amerika'ya ansızın gidi- şiyie" Darülbedayı'de yeni tiyatro mevsimi pekza- yrf açılmıştır. "Hayatı bir tek adamın mukadderatı- na" bağlı kaldıkça böyle bir "sanat kurumu"r\dan söz açmak da imkânsızdır... ("Darülbedayi", 1928) Gitgide ironik bir ifadeye bürünen yaklaşımlar- da, Ahmet Haşim'in şehir hayatının yeniliklerinde kofluğu, yalınkatlığı gördüğü sezilebilir. "Yanm yamalak tarihî bilgilerin ve ham birzev- kin kaynaklanndan akıp gelen" Ittihat veTerakki si- yaseti, mimaride türbeyle medresenin taklidini uy- gun bulmuştur. "Işte o tarihten beridir ki Istan- bul'un her tarafında bu biçim binalar ınşa etmek ve bu mimariy£de 'millî mimari rönesans»Usm/n/ vermek adet" olmuştur. ("Mürteci Mimari", 1926) Nihayet, kalabalıklaşan kentin öz değerlerini ko- ruyamayacağına ilişkin şu 'Istanbul'un En Serin Ye- ri" (1929), Çamlıca betimlemesı: "Gittik ve tramvaylı Çamlıca'da aç kaldık. Birta- bak haşlanmış fasulye için camekânlan yalnız ra- to şişeleriyle dolu bakkal dûkkânlannın hepsini bey- hude dolaştık. Nihayet kireçlenmiş birciğerie ka- naat ettik. Içtiğimiz su meşhur Çamlıca suyu, es- ki rakı şişelerine doldurulmuş tortulu ve ılık birma- yiden başka bir şey değildi. Mide bulandırma ve istifra ettirmeye yarar bir hastane suyu! Şairane te- penin her tarafindan insanlarüzerine güneşli bir hü- zûn akıyordu." Istanbul'a yönelik, bu türden, sayısız eleştirel de- ğinme, önsezili endişeler, yönetim katlannca ilgiye değer bulunmadığından, Ahmet Haşim'in şehirya- zıları güncelliğini hâlâ korumaktadır. Ne yazık kil Takvimde tz Bırakan: "Narmanlı'dakieve benim ilkgidişimde, 1953 Pa- ris yoiculuğu öncesiydi, kendisi daha gelmemişti. Dolabı açtık, biraz vermutla elma bulduk. Ozaman- lan, birde, EdgarAllan Poe'nun öyküsünü anım- satan simsiyah bir kedisi vardı." Turan Alptekin, Ahmet Hamdi Tanpınar / Bir Kültür, Bir Insan, lle- tişim Yayınlan, 2000. KarikatüPist Bıyer Malkoç'a Japonya'dan ödül • TOKYO (AA) - Karikatür sanatçısı Enver Malkoç, Japonya gazetesi Yomuri Shimbun'un düzenlediği uluslararası karikatür yanşmasmda jüri özel ödülünü aldı. Bu yıl 22'ncisi düzenlenen yanşmada, 69 ülkeden 8 bin 554 karikatüristin yapıtlan değerlendirildi. Malkoç'a verilen ödül, karikatürist adma Tokyo Büyükelçiliği Basın Ataşesi Sinan Küriin tarafindan alındı. Sting yine üluslararası İzmir Festivali'ne katılıyor • tZMİR (AA) - Izmır Kültür ve Eğitim Vakfi'nın 2001 yılı programı. vakıf başkanı Filiz Eczacıbaşı Sarper tarafindan açıklandı. 10 Haziran-16 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan 15. Uluslararası İzmir Festivali'nin bu yılki konuklan arasında Paco de Lucia topluluğu, Viyana Çocuk Korosu, Kiri Te Tanawa, Güher-Süher Pekinel kardeşlerin yanı sıra ünlü müzisyen, doğa ve insan haklan savunucusu Sting de yer alacak. 13-21 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan izmir 8. Avrupa Caz Festivali ise Fahir Atakoğlu Quartet'in veTeceği konserle açılacak. Neyzen Tevtik'in yaşamı sahnede • Kültür Senisi - Tiyatrokare, 2001 'e 10 Şubat'ta sahnelemeye başlayacağı, Tuncer Cücenoğlu'nun yapıtı 'Neyzen' ile giriyor. Işıl Kasapoğlu'nun yönettıği oyunda Neyzen'i Ankara Devlet Tiyatrosu oyuncusu Burak Sergen yorumluyor. Neyzen Tevfik'in renkli kişiliğini, çağdaş dünya görüşü ve derin felsefesiyle anlatan oyun, Atatürk'ün arkadaşı Neyzen Tevfik'in laiklik yolundaki mücadelesini anlatarak bugünkü karanlık. beyinlere kafa tutuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle