Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 OCAK 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
CHP lideri Baykal, Enerji Bakanı Ersümer'in istifa etmesini istedi
'Biri tutmuş, biri tecavüz etmîş'
gulayan Baykal, "Daha ne bek-
leniyor? Orada ihale a> arlamış-
lar. Birisi tutmuş. öbürii tecavüz
etmiş. Bunlardan bakanın ha-
beri yok tnuydu? Başbakan yar-
duncısmm haberi yok muydu?
Tûrkiye'de kıyamet kopuyor. Ne
hakla duruyorlar? Ar daman
çatlanuş bunlann" dedi.
Ersümer'in "soruşturmanın
selanıetT açısından bır an önce
görevden ayrılmasını isteyen
Baykal, "Bu kadar yolsuzluk
hiçbir siyasetçinin aktif katkm
olmadan yaşandı diye kabul et-
menıizi kiıme bizden bekleme-
sin. Bu siyasetin katkısıyla şekil-
lenmiştir. Bir an önce gereği ya-
pılmalıdır" görüşünü dıle getır-
di.
Baykal, "Kürtçe T V konu-
sundaki bir soru üzerine de
"devletin Tûrkçe dışmda bir
başka dili geUşürme çahşmala-
ANKARA (Cumhuriyet) -
CHP Genel Başkanı Deniz Bay-
kal, "Beyaz Enerji" operasyo-
nuyla bağlantüı olarak Enerji ve
Tabn Kaynaklar Bakanı Cum-
hur Ersûmer'i ıstifaya çağırdı.
Operasyonda gözaltına alınan-
lann eylemini, "Orada ihale
ayarlamışlar. Birisi tut-
muş, öbürü tecavüz et-
miş" diye tammlayan
Baykal, "Bakanın atadı-
ğı adamlar suçlamyor,
kendisi yerinde duruyor.
Böyle şey olmaz" dedi.
CHP lideri Baykal. Ye-
nımahalle Belediyesi Tı-
yatro Salonu'nda CHP'li
belediye başkanlanyla
"belediyelerin sorunla-
n"nı ele aldığı toplant>
öncesinde, gazetecilerin
çeşitli konulardaki soru-
larını yanıtladı.
Baykal. "Ersûmeristi-
fa etmeti nu"" sorusu üze-
rine, "Şu ana kadar dur-
muş olması kabahat"
karşılığını verdi. Atadığı
müsteşar yardımcısı, TE-
AŞ Genel Müdürü suçla-
nırken bakanın yennde
durmasını anlamanın
mümkün olmadığını vur- Baykal, "Bakanın atadığı adamlar suçlamyor, kendisi yerinde duruyor. Böyle şey olmaz" dedL
rma kanlmasmı doğru bulma-
dddarmT söyledı. Demokratik
anlayış çerçevesınde herkesin
kendı dilini konuşması, yaza-
Jjilmesi, radyo-TV yayını yap-
masına olanak tanınmasını is-
tediklerini ifade eden Baykal,
ancak askerin bu konudaki du-
yarlılıklannın da "anla-
yışla" karşılanmasını is-
tedi. Askerin 14 yıldır
çok ağır bir mücadelenin
içinden geçtiğini vurgu-
layan Baykal, ANAP Ge-
nel Başkanı ve Başbakan
Yardımcısı Mesut Yıt-
maz'ın konuyu çekişme
platformuna taşıdığım
söyledi.
Yılmaz'ın, Türki-
ye'nin gerçekten AB'ye
ginnesini istiyorsa yapı-
cı bir gayret içine girme-
si gerektiğini savunan
Baykal. "Tam tersine
suçlavıa. karalayıcı, teş-
hir edici bir ûslup içine
ginniştir ve ortahğı ger-
gmkştirmiştir. Bu,başba-
kan yarduncısmın hata-
adır ve maalesefbu konu
gereksiz şekilde militari-
ze edilmek istenmekte-
dir" dedi.
"İhrac1
iddiası
Sağlar:
Açıklama
bekliyorum
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
CHP'de Deniz Baykal yönetıminın eski
Partı Meclısı (PM) üyesı Fikri Sağlar ı
partıden ihraç etmek ıçin hazırlık başlat-
tığı ıddıa edildı. Yaklaşık 2 bın il ve ılçe
yöneticisinı görevden uzaklaştıran Baykal
yönetiminin, partidekı tasfıye operasyo-
nunu bu yöne kaydırması tepki. çek;rken
"kendisine henüz bir şey söylenmediğini"
belırten Sağlar, " Deniz BaykaTdan açıkla-
ma bekliyorunT dedi.
İl başkanlan toplantısında parti içinde-
kı kavgalardan yakınan Baykal, kendisine
ters düşen partilileri sert bir tasfıye ope-
rasyonu ıle partıden uzaklaştıracağımn
ışaretlerini vermeye başladı. Bu durumda
partıden ihraç edıleceğı söylenen ılk kışı,
kurultaydan sonra yönetime yönelik eleş-
tırilerde bulunan Fikri Sağlar oldu.
Cumhuriyefın sorulannı yanıtlayan
Sağlar, bu konuda kendisine hiçbir açıİcla-
ma yapılmadığını vurgulayarak "Bu infaz
mekanizmasını işletenler. tarihi süreç için-
de asıl kendiieri mahkûm olacaklar" diye
konuştu. 2 buı kişiyi sadece kendisine ya-
kın olmadığı ıçin görevden alan yönetim
kadrosunun, partınin demokrası geleneğı-
ni ve iç banşı zedcledığını söyleyen Fikri
Sağlar, "CHP'nin 6 oka sahip çıkmak, sos-
yal demokrasm savunmak, işsizük, açlık
ve yokluk içindeki yurttaşlara sahip çık-
mak ve onlar icin mücadeîe etmek yerine, -
halk adına mücadele edenleri tasfiye etme-
ye çahşmasınT eleştırdı. Partı ıçınde bir
süredır Sağlar'uı genel başkan olacağı bir
başka sol parti kurma hazırlıklan içinde ol-
duğu iddia edıhyordu. Sağlar, bunun Bay-
kal kanadı tarafından yayılan gerçek dışı
bır iddıa olduğunu savunmuştu.
CHP il başkanlan: îç çekişme sanısı yaratanlan kınıyoruz
BaykaPa destek, muhaliflere ııytui
MUTLU SERELİ
ANKARA - CHP ıl başkanlan
toplantısında "Hazretı
Muhammed'in de solcu olduğu"
açıklamalan yapılırken yayımlanan
bildiride "Anadohı sohı" söylemıne
destek venldi.
İl başkanlan bildirisınde "Biz
Anadolu soluyuz'" denırken "eski
ahşkanhklanndan kurtulamayarak iç
çekişme sanısı yaratanlar" kınandı.
CHP'nin öncekı gün gerçekleştirilen
il başkanlan toplantısı yaklaşık 10
saat sürdü. Baykal, 24'ü yenı atanan
il başkanlanna hıtaben yaptığı
konuşmada, parti içindeki kavgalann
ve çekişmelerin sonlandınlması
gerektiği vurgusu yaptı. Bazı il
başkanlan Baykal'ın bu
yaklaşımından tedirgın olurken söz
alan 23 ıl başkanının büyük bölümü
Baykal'ın konuşmasına destek verdi.
Söz alan il başkanlan "Anadotu
solu" söyleminı benimserken
Kastamonu İl Başkanı Mehmet
Yıkhnmın Hazreti Muhammed'in
de "soku" olduguna yönelik
değerlendirmesi tartışmaya neden
oldu. Bursa İl Başkanı Kemal Ekinci
de, "Anadolu solu konusunda söylem
birüği sağlamamız lazun. Eğer bunu
sağlayamazsak, biri tutar Anadolu
soiunu Hazreti Muhammed'e, biri
Kocaeli Belediye Başkanı Sirmen: llkelerimiz belli
'CHP umut ve güven vermeli'
BARIŞDOSTER
CHP'li Kocaeli Büyûkşehır Belediye
Başkanı Sefa Sirmen, partisinin
güçlenmesi içın toplumun önüne hedef ve
iddialar koyması, topluma gûven ve umut
vermesi gerektiğini belirterek "CHP'nin
ilkeleri belndir ve bunlann dışmda yeni bir
değjşime. yeni öğûtlere ihthacı yoktur.
Ataturk bize gerekli öğüUeri vermiştir.
Bizim yapmamız gereken, bunİan
uygulamaktir" dedi. Sirmen, hükûmetin
depremzedeleri gündemınden çıkardığını
vurgulayarak. depremzedelerin kaderine
terk edıldığıni söyledı. Sirmen, Tûrkiye'de
sıyasete, siyasal partilere ve siyasetçiye
duyulan güvenin hızla azaldığının altını
çızerek. TBMM dışmda kalan CHP'nin, bu
ortamdan çok iyi yararlanması, iktıdann en
ıddıalı alternatifı olması gerektiğini anlattı.
CHP'de son dönemde basma da yansıyan
tasfiye tarhşmalannın üzücü olduğunu
ifade eden Sirmen. "Bu çabalar. enerjinin
içe dönük olarak harcanmasına neden
oiuyor. Bunlara gerek yoktu. Zaten
kongreler sürecine giriliyor. Eğer iBe de
örgütkrin aunması gerekliyse, tüm
örgütkrin aunması daha doğru oturdu"
diye konuştu.
'Değişime gereksinim yok^
Tüm CHP'lilerin eskisine oranla daha
özenlı, dikkatli ve duyarlı davranmalan
gerektiğine dıkkat çeken Sirmen, Şeyh
Edebah' tartışmalannın da yararh
olmadığını, partisinin bu anlamda bir
değişımc gereksinim dıiymadığını
vurguladı. Deprem bölgesinin ve
depremzedelerin sorunlannın
unutulmasmdan yakınan Sirmen,
hükümetın vermiş olduğu kalıcı konut
sözünü hâlâ yerine getirmediğını belirtti.
tutar Manc'a kadar götûrûr'' diye
konuştu.
Bazı il başkanlannın cezaevlerine
müdahale ve ölüm oruçlan
konusunda partınin çok sessiz
kaldığı yönündeki vaklaşunlan
üzerine Osmanıye II Başkanı AB
Uçar'ın, "Kafasına orak-çekiç
bayrağı bağlayanlara mı sahip
çıkacağız? Onlara sahip çıkarsak bir
oy gehr, bin oy gider" dediği
bildirildı. Toplantmın sonunda bir
kez daha konuşan Baykal, il
başkanlannın bir komisyon
oluşturarak genel merkeze tam
destek verdiklerini açıklamalannı
istedi. Il başkanlannm dün
, yayımlanan
bildirisinde,
"Türkiye'nin, yakm
tarihin en bunalunh
günierini yaşadığı,
bunun sorumlusunun
hükümetve
TBMM'detemsü
edflen partfler olduğu"
vurgulandı.
CHP'nin ülkeyi
düzlüğe çıkarmaya
hazır olduğu
kaydedilerek "Biz
yerh'bir hareketiz.
Uhısal bir hareketiz.
Bu toprağm tarihinin
vekühürünün
hareketiyiz. Biz,
Anadolu sohıyuz.
Bizim sosyal demokrat
kimh'ğinıiz; uhısal
bağunsızhk
mücaddesüıin ahlaki
ve felsefı değerteri,
Ataturk devrimkri ve
Oketeri fle evrensei
sosyal demokrasinin
çağdaş kuralian üe
şekfflenmiştir" denildi.
IRMIKIAYDIN ENGlN aenginu; doruk.nettr
Ah, ah !.. Cehaletın gözü kör
ola...
Şöyle esaslı bir sosyoloji ya-
da siyasal bilimler eğitımi almış
olaydım olup bitenı herhalde
doğru çözümlerdım. Şöyle otu-
raklı bır köşe yazan olmayı be-
cereydim, şu anda olduğu gibı
bilgisayar ekranının karşısında
kabızJık çekmez, karmaşadan
sıynlıp bıleşenleri, buluşanlan,
bulaşanlan yerii yerine oturtur-
dum, esaslı bir yazı döktürür-
düm..
Nafile. Dedim a, cehaletin gö-
zü kör ola!
• • •
Avrupa Birliği'ne katılıp katıl-
mamak tartışılıyor.
İyi. Aklımın erdiğince safımı
tutup, yanımda yoremde benim
tuttuğum safta kimler yer almış
diye bakınıyorum.
Gel çık ışin içinden:
Atatürkçülük ortak paydasın-
da buluştuğunu sandıklarıma
bakıyorum. Kemalist düşünce-
nin doğasında var olan "Batılı-
laşma", bir "Doğu ülkesi" ol-
maktan hızla çıkıp bır "Batı ül-
kesi" olma tercihini yapanlara
kulak veriyorum.
Haydaaaa...
Kimilerı AB'ye katılmaktan
yana, ama kamu mütkiyetinde-
ki işletmelerin özelleştirilmesine
kesinlikle karşılar. AB'nin ortak-
Karman Çorman Bir Orman
lık koşulu ise siyasal liberaliz-
mın mutlaka ve mutlaka ekono-
mik liberalızm ile tamamlanma-
sı; devletin ekonomiden çekil-
mesi, küçülmesı, özelleştırme-
lerin tamamlanması. Kemaliz-
min devletçılık ilkesıni savunan-
lar Batılılaşmanın doğal halkası
olarak gördüklen AB'ye bu bağ-
lamda "ı-ıh" demekteler.
Kimilerı özelleştirmeye filan
rtiraz etmiyor; ama hükümeti
Brüksel'de, parlamentosu
Strasbourg'da, merkez banka-
sı Frankfurt'ta bir AB'nin "u/us-
dev/ef'i yok edeceğine kesin-
likle eminler; "ulus-devlet"i ko-
ruyarak AB üyeliğinın yolunu
aramakta. Bunun yumurtasız
omlet anlamına geldığini söyle-
meye kalkanlara ise en yumu-
şağından "hain" damgası mü-
nasıp görülmekte.
Kimileri özelleştimne koşulu-
na fazla ses çıkarmıyor; "ulus-
devlet"\ olanca katılığı ile savun-
mak gibi bir dertleri de yok. A-
ma AB'nin bir başka koşulu olan
demokratikleşme adımına iti-
razlan var. Kürtçe televizyon de-
yince, Helsinkı karartan anım-
satılınca öfkeleniyor, lafı dolan-
dınp "o zaman biz de girmeyi-
veririz" demeye getiriyorlar.
AB'ye giden yol Atatürkçüle-
ri aynştırıyor.
•••
Siyasal islamın ırilı ufaklı ör-
gütlenne bakıyorsunuz.
Kimilerı 28 Şubat'lardan pa-
çayı sıyırmak için ateşli bırer AB
yandaşı kesiliyorlar. AB içinde-
ki "Hıristiyan demokrat" parti-
lerle ışbiriiği yapma, bağdaşık-
l!k kurma yollan anyortar. Ama
aynı kesımden kimılerı arabala-
nnın arkasında "Allahın dediği
olur" yazan yapışkan bantlaria
dolanıp, "te/yasas^nauyanla-
n duraksamasız "kâfir" ılan edi-
yorlar. AB'nin salt demokratik
haklann genışlemesi anlamına
gelmediğıni, bıreyin özgürlüğü,
kilise (cami) ıle devletin yollan-
nın kesin olarak aynlması anla-
mına da geldıği anımsatılınca
ters ters bakıyorlar...
AB'ye giden yol siyasal Isla-
mı da aynştırıycr.
MHP'nin "sağ" milliyetçiliğin-
den, DSP'nin "so/"millıyetçıliğı-
ne kadar uzanan yelpazede de
aynı aynşmayı görmek zor de-
ğit-
Keza sosyalist (Marksist) sol
da, AB üyefiği söz konusu oldu-
ğunda "emeğin Avrupası'nda
buluşmak'tat) yana olanlan bir
yanda, "Amerikan emperyaliz-
minin kucağından kalkıp AB
emperyalizminın kucağına otur-
mak" dıyenler bır başka yanda,
habire çaJkalanmakta...
Yani...
Yani AB fena halde aynştırı-
yor....
• • •
AB gibi bır gayya kuyusunda
"kım kimle, kim, neden, neye
karşı" sorulanna yanrt aramak-
tan vazgeçiyorsunuz.
Aynı soruyu daha yalın bir
düzlemde yanıtlamaya çabalı-
yorsunuz.
Gözünüze Çankaya ilişiyor.
Orada bır hukukçu var: Ahmet
Necdet Sezer.
Cumhurbaşkanı, ömeğin de-
mokratik cumhuriyetin temeli-
nin laiklik olduğunu vurguluyor.
Siyasal Islamcılardatısyok. La-
isizmi savunanlarsa alkış tutu-
yor.
Ama aynı Cumhurbaşkanı,
tutup demokratik cumhuriyette
YÖK gibi bir "yük"e katlanıla-
mayacağını belirtiyor.
Haydaaaa, dün alkış tutanla-
rın gözünde Cumhurbaşkanı
"Ahmet Bey diye bin" olup çı-
kıyor.
Cumhurbaşkanı, düşünce
özgürlüğünün önündeki tüm
engellerin kaldınlmasını savu-
nuyor; laiklik üstüne konuştu-
ğunda şusan siyasal Islamdan
bır alkış bir alkış... Ama bu kez
de kimilerinin gözünde "irtica-
nın ekmeğine yağ sürdü" tera-
nesıyle Ahmet Necdet Sezehn
adı bir kez daha "Ahmet Bey"e
dönüşüyor.
Çankaya'daki hukuk bilginini
kendilerine çok yakın bulanlar
bir bakıyorlar Atatürkçülerle, bir
bakıyorlar siyasal Islamcılarla
yan yana durmaktalar.
Ahmet Necdet Sezer de fena
halde aynştınyor.
• • •
Oysa AB orada ve dün neyse
bugün de o. Maastricht- Ko-
penhag-Helsinki-Nice dorukla-
nnda çizilen yolda yalpalama-
dan yürüyor.
Oysa Çankaya'daki yargıç,
dün neyse bugün de o. Meclis
kürsüsünden seslendiği gün
hukukun üstünlüğü demişti, bu-
gün de onu diyor ve uyguluyor...
O zaman bu çalkantıyı, bu dü-
şünce karmaşasını, bu gidip
gelmeleri, yalpalamalan başka
yerierde ve başkalannda ara-
mak gerekmiyor mu? Karman
çorman orman dediğim de za-
ten bu. Biliyorsunuz.. omranda
ilkeler değil; hukuk hiç değil; sa-
dece orman kanunlan geçer...
>
Düğme, 'yap-boz'un neresinde?
Çok bilinmeyenli
bunalımlarda hükümet
yetkiiileri bile
"düğme" arayınca
senaryoların önü
alınamıyor.
Senaryolardan birinin
ağırlık merkezi Günız
Sokak. "Yap-boz "un
ilk parçası, eski
cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel'in
Egebank operasyonu
konusunda
Süleyman Demirel
çevresindeki eski siyasetçi
işadamlarına yaptığı
değerlendirmeden:
"Egebank'taki iddialar 1 yıldan
beri biliniyordu. Bu işte şalteri
indiren Mesut Yılmaz. Siyasete
dönmeyeceğim, ama bir
hesaplaşmam olacak."
Derken bir müteahhidin ihbarıyla
"Beyaz Enerji" operasyonu
başlıyor. Demirel'in elinden
"üstün hizmet madalyası" alan
Ankara'nın ünlü müteahhidi
Hüseyin Arabul 6 gün
sorgulandıktan sonra serbest
bırakılıyor.
Yıne Demirel'e
yakınlığıyla bilinen eski
bakan Yaşar Topçu,
ANAP grubunda son
operasyonla hedef
alınan partililerini değil,
Demirel'in "aile
fotoğrafı"ndak\\er\
savunuyor. Bu
savunusunu o kadar
ileri götürüyor ki,
grubunda "Demirel'in
sesi" diye tepki
görüyor. Lideri Mesut
Yılmaz tarafından da "avukatlık
yapma" diye susturuluyor.
Senaryolar giderek
çetrefilleşirken "yap-boz''un
diğer yüzlerinden farklı hesaplar
yansıyor. "3 parti yolda"
söylentileri giderek yaygınlaşıyor.
Bunlardan biri Demirel odaklı,
TBMM ayağı için ANAP
grubundaki "rahatsızlara" bel
bağlayan bir parti. Ikincisi,
CHP'de Fikri Sağlar ve
arkadaşlarının hazırlıklan.
Üçüncüsü de, FP'den
kopacakların kuracağı siyasi
oluşum...
'Örtülü' çekişmenin kara
kedisi
ANAP lideri, Başbakan
Yardımcısı Mesut Yılmaz ile
DSP'Iİ Başbakan Yardımcısı
Hüsamettin Özkan'ın
arasından yıllardır su
sızmıyordu. Sonra ne olduysa
aralan açıldı...
DYP Tunceli Milletvekili Kamer
Genç, kulislerdeki fısıltılan
TBMM kürsüsünden
seslendirmesiyle tanınır. Genç,
nükleer santral ihalesıyle ilgili
bazı savlan da geçen hafta
kürsüden dile getiriverdi:
"Nükleer enerjinin iptali
konusunda Sayın Başbakan,
'Bunu kabul etmiyorum, içime
sinmiyor' dedi. Sayın Yılmaz,
'Sayın Başbakanım, kabul
etmeyelim ama her birisine 25-
30 milyon dolar verelim' dedi.
30 milyon dolar ne biliyor
musunuz? 20 trilyon eder. Ûç
tanesine 60 trilyon. Yani 60
trilyonu örtülü ödenekten verdi
mi, vermedi mi, gelip burada
hesap vermeleri lazım.
Başbakan da demiyorki, 'Yahu,
Mesut sen bunlann
muhasebesini mi tuttun, 30
milyon dolar vermemiz
gerekiyor'. Yani, herkesin ağzına
fermuar çekilmiş, çıkıp burada
söyleyince insanlar fazıyor."
Söyienti o ki, bu 90 milyon dolar
örtülü ödenekten verilmeyince
Yılmaz ile Özkan'ın arası
açılmış...
İşte rakının formülü!
Parlamento, IMF'nin "beşinci
teftişi" öncesi apar topar çıkardığı
Ispirtolu Içkiler Yasası
değişikliğiyle, rakının "ulusal
içkimiz" olduğunu kayda geçirdi.
Fransa'nın 1907 yılında
"Champagne (Şampanya)"
yöresindeki köpüklü şaraplara ve
"Cognac (Konyak)" yöresindeki
brendilere; Yunanıstan'ın "Uzo"
rakısına getirdiği yasal güvence
gibi, "Tûn\ Rakısı" da Avrupa
Biriiği düzeyinde "tescillendi".
Yasada, özel bir madde olarak yer
alan rakının formülü şöyle:
"Üzüm kökenli bir distilat olan
suma veya tanmsal kökenli etil
alkol ile kanştınlmış sumanın, 5
bin litre veya daha küçük hacimli
geleneksel bakır imbiklerde,
anason tohumu ile ikinci kez
distile edılmesiyle üretılen, toplam
alkolünün en az yüzde 65'ini
sumanın oluşturduğu ıçki."
Düzenlemenin bır gerekçesi de,
"Alkollü içkı üretıminde aile
işletmelerinin özendirilmesi".
Hükûmetin kastı bu olmasa da,
aile bütçesine katkıda bulunmak
isteyenlere rakının formülünü
sunmak bizden. TEKEL zamlanyla
dertlenenlere kolay gelsin...
Milletvekiliyim, ezerim
Iki kadın gazeteci,
Medis asansörüne
bindi. Ilk kata
geiindiğinde,
gazetecilerden biri
asansörden inmek
için kapıya yöneldi,
ancak neredeyse
eziljyordu. Bir
milletvekili,
asansörden inmek
isteyen gazeteciyi
adeta tterek
kendisini asansöre
attı. Bu duruma şaşıran
gazeteci, "Biraz daha dikkatli
olsanız, önce ben inseydim,
sonra siz binseydiniz"
uyansında bulundu. Ancak
milletvekili hışımla, -hamile de
olan- gazeteciye bağırmaya
başladı:
"Sen kim otuyorsun kardeşim,
ben milletvekiliyim."
Bu tarttşma noktalanmadan,
Numan Gültekin
asansörün otomatik
kapısı kapanınca,
ikinci gazeteciyle
milletvekili baş başa
kaldılar. Arkadaşına
gösterilen kaba
tavırdan rahatsız olan
gazeteci,
milletvekiline,
"Arkadaşım size çok
haklı bir uyan yaptı.
önce asansörden
inene yol verilir, sonra
binilir'' uyansında
bulundu. Ancak milletvekili,
"Sana ne, sen ne kanşıyorsun,
size hesap mı vereceğim" diye
bağırmaya başladı.
Asansöre binip inerken bile
başkalannı "ben
milletvekiliyim" diye tehdit edip
"öncelik isteyen" bu miltetvekili
kim mi?
DSP Balıkesir Milfetvekili
Numan Gültekin.
Uzman vekillerin baz atışması
Kamuoyu, cep telefonlannın
zararian konusunda uzmanlar
arasındaki görüş aynlıklanyla
bölününce, Meclis Bilgi ve Bilgi
Teknolojileri Grubu da konuya netlik
kazandırma gereği duydu. Ancak
gruba venlen brifıngde,
milletvekilleri de bölündü. DSP
Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat
Dayanıklı, "hem nükleer, hem tıp
alanında uzman biri" kimlığiyle
değerlendirdi:
"Bu istasyonlardan yayılan enen'i
iyonlaştıncı olmayan radyasyondur.
Baz istasyonlannın sağlığa hiçbir
olumsuz etkısi kanıtlanamamıştır.
Ama buna rağmen bazı belediye
başkanlan, yanlanna medyayı da
alarak baz istasyonlannı kaldınp
basit kahramanlıklar yapıyohar."
Dayanıklı'nın partilisi ve meslektaşı
Prof. Dr. Suat Çağlayan ise farklı
düşünüyordu:
"Her şeyi aklamayalım. Her şey
tozpembe demeyelim. Bir
radyasyon bombardımanıyla karşı
karşıyayız. Kanser oluşumunda
bunun yeri var. Ben çocuk
hastalıklan uzmanıyjm, kanserle
uğraşan biriyim. Acaba bunlarbu
kadar masum mudur? Bu kuşkuyu
hep taşıyacağım."
Türey Köse, Ayşe Sayın, Sebahat karakoyun. Emine Kaplan, Bülent Sanoğlu
ankcum@ttnetnettr