23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 OCAK 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER CHP lideri Baykal, Enerji Bakanı Ersümer'in istifa etmesini istedi 'Biri tutmuş, biri tecavüz etmîş' gulayan Baykal, "Daha ne bek- leniyor? Orada ihale a> arlamış- lar. Birisi tutmuş. öbürii tecavüz etmiş. Bunlardan bakanın ha- beri yok tnuydu? Başbakan yar- duncısmm haberi yok muydu? Tûrkiye'de kıyamet kopuyor. Ne hakla duruyorlar? Ar daman çatlanuş bunlann" dedi. Ersümer'in "soruşturmanın selanıetT açısından bır an önce görevden ayrılmasını isteyen Baykal, "Bu kadar yolsuzluk hiçbir siyasetçinin aktif katkm olmadan yaşandı diye kabul et- menıizi kiıme bizden bekleme- sin. Bu siyasetin katkısıyla şekil- lenmiştir. Bir an önce gereği ya- pılmalıdır" görüşünü dıle getır- di. Baykal, "Kürtçe T V konu- sundaki bir soru üzerine de "devletin Tûrkçe dışmda bir başka dili geUşürme çahşmala- ANKARA (Cumhuriyet) - CHP Genel Başkanı Deniz Bay- kal, "Beyaz Enerji" operasyo- nuyla bağlantüı olarak Enerji ve Tabn Kaynaklar Bakanı Cum- hur Ersûmer'i ıstifaya çağırdı. Operasyonda gözaltına alınan- lann eylemini, "Orada ihale ayarlamışlar. Birisi tut- muş, öbürü tecavüz et- miş" diye tammlayan Baykal, "Bakanın atadı- ğı adamlar suçlamyor, kendisi yerinde duruyor. Böyle şey olmaz" dedi. CHP lideri Baykal. Ye- nımahalle Belediyesi Tı- yatro Salonu'nda CHP'li belediye başkanlanyla "belediyelerin sorunla- n"nı ele aldığı toplant> öncesinde, gazetecilerin çeşitli konulardaki soru- larını yanıtladı. Baykal. "Ersûmeristi- fa etmeti nu"" sorusu üze- rine, "Şu ana kadar dur- muş olması kabahat" karşılığını verdi. Atadığı müsteşar yardımcısı, TE- AŞ Genel Müdürü suçla- nırken bakanın yennde durmasını anlamanın mümkün olmadığını vur- Baykal, "Bakanın atadığı adamlar suçlamyor, kendisi yerinde duruyor. Böyle şey olmaz" dedL rma kanlmasmı doğru bulma- dddarmT söyledı. Demokratik anlayış çerçevesınde herkesin kendı dilini konuşması, yaza- Jjilmesi, radyo-TV yayını yap- masına olanak tanınmasını is- tediklerini ifade eden Baykal, ancak askerin bu konudaki du- yarlılıklannın da "anla- yışla" karşılanmasını is- tedi. Askerin 14 yıldır çok ağır bir mücadelenin içinden geçtiğini vurgu- layan Baykal, ANAP Ge- nel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yıt- maz'ın konuyu çekişme platformuna taşıdığım söyledi. Yılmaz'ın, Türki- ye'nin gerçekten AB'ye ginnesini istiyorsa yapı- cı bir gayret içine girme- si gerektiğini savunan Baykal. "Tam tersine suçlavıa. karalayıcı, teş- hir edici bir ûslup içine ginniştir ve ortahğı ger- gmkştirmiştir. Bu,başba- kan yarduncısmın hata- adır ve maalesefbu konu gereksiz şekilde militari- ze edilmek istenmekte- dir" dedi. "İhrac1 iddiası Sağlar: Açıklama bekliyorum ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP'de Deniz Baykal yönetıminın eski Partı Meclısı (PM) üyesı Fikri Sağlar ı partıden ihraç etmek ıçin hazırlık başlat- tığı ıddıa edildı. Yaklaşık 2 bın il ve ılçe yöneticisinı görevden uzaklaştıran Baykal yönetiminin, partidekı tasfıye operasyo- nunu bu yöne kaydırması tepki. çek;rken "kendisine henüz bir şey söylenmediğini" belırten Sağlar, " Deniz BaykaTdan açıkla- ma bekliyorunT dedi. İl başkanlan toplantısında parti içinde- kı kavgalardan yakınan Baykal, kendisine ters düşen partilileri sert bir tasfıye ope- rasyonu ıle partıden uzaklaştıracağımn ışaretlerini vermeye başladı. Bu durumda partıden ihraç edıleceğı söylenen ılk kışı, kurultaydan sonra yönetime yönelik eleş- tırilerde bulunan Fikri Sağlar oldu. Cumhuriyefın sorulannı yanıtlayan Sağlar, bu konuda kendisine hiçbir açıİcla- ma yapılmadığını vurgulayarak "Bu infaz mekanizmasını işletenler. tarihi süreç için- de asıl kendiieri mahkûm olacaklar" diye konuştu. 2 buı kişiyi sadece kendisine ya- kın olmadığı ıçin görevden alan yönetim kadrosunun, partınin demokrası geleneğı- ni ve iç banşı zedcledığını söyleyen Fikri Sağlar, "CHP'nin 6 oka sahip çıkmak, sos- yal demokrasm savunmak, işsizük, açlık ve yokluk içindeki yurttaşlara sahip çık- mak ve onlar icin mücadeîe etmek yerine, - halk adına mücadele edenleri tasfiye etme- ye çahşmasınT eleştırdı. Partı ıçınde bir süredır Sağlar'uı genel başkan olacağı bir başka sol parti kurma hazırlıklan içinde ol- duğu iddia edıhyordu. Sağlar, bunun Bay- kal kanadı tarafından yayılan gerçek dışı bır iddıa olduğunu savunmuştu. CHP il başkanlan: îç çekişme sanısı yaratanlan kınıyoruz BaykaPa destek, muhaliflere ııytui MUTLU SERELİ ANKARA - CHP ıl başkanlan toplantısında "Hazretı Muhammed'in de solcu olduğu" açıklamalan yapılırken yayımlanan bildiride "Anadohı sohı" söylemıne destek venldi. İl başkanlan bildirisınde "Biz Anadolu soluyuz'" denırken "eski ahşkanhklanndan kurtulamayarak iç çekişme sanısı yaratanlar" kınandı. CHP'nin öncekı gün gerçekleştirilen il başkanlan toplantısı yaklaşık 10 saat sürdü. Baykal, 24'ü yenı atanan il başkanlanna hıtaben yaptığı konuşmada, parti içindeki kavgalann ve çekişmelerin sonlandınlması gerektiği vurgusu yaptı. Bazı il başkanlan Baykal'ın bu yaklaşımından tedirgın olurken söz alan 23 ıl başkanının büyük bölümü Baykal'ın konuşmasına destek verdi. Söz alan il başkanlan "Anadotu solu" söyleminı benimserken Kastamonu İl Başkanı Mehmet Yıkhnmın Hazreti Muhammed'in de "soku" olduguna yönelik değerlendirmesi tartışmaya neden oldu. Bursa İl Başkanı Kemal Ekinci de, "Anadolu solu konusunda söylem birüği sağlamamız lazun. Eğer bunu sağlayamazsak, biri tutar Anadolu soiunu Hazreti Muhammed'e, biri Kocaeli Belediye Başkanı Sirmen: llkelerimiz belli 'CHP umut ve güven vermeli' BARIŞDOSTER CHP'li Kocaeli Büyûkşehır Belediye Başkanı Sefa Sirmen, partisinin güçlenmesi içın toplumun önüne hedef ve iddialar koyması, topluma gûven ve umut vermesi gerektiğini belirterek "CHP'nin ilkeleri belndir ve bunlann dışmda yeni bir değjşime. yeni öğûtlere ihthacı yoktur. Ataturk bize gerekli öğüUeri vermiştir. Bizim yapmamız gereken, bunİan uygulamaktir" dedi. Sirmen, hükûmetin depremzedeleri gündemınden çıkardığını vurgulayarak. depremzedelerin kaderine terk edıldığıni söyledı. Sirmen, Tûrkiye'de sıyasete, siyasal partilere ve siyasetçiye duyulan güvenin hızla azaldığının altını çızerek. TBMM dışmda kalan CHP'nin, bu ortamdan çok iyi yararlanması, iktıdann en ıddıalı alternatifı olması gerektiğini anlattı. CHP'de son dönemde basma da yansıyan tasfiye tarhşmalannın üzücü olduğunu ifade eden Sirmen. "Bu çabalar. enerjinin içe dönük olarak harcanmasına neden oiuyor. Bunlara gerek yoktu. Zaten kongreler sürecine giriliyor. Eğer iBe de örgütkrin aunması gerekliyse, tüm örgütkrin aunması daha doğru oturdu" diye konuştu. 'Değişime gereksinim yok^ Tüm CHP'lilerin eskisine oranla daha özenlı, dikkatli ve duyarlı davranmalan gerektiğine dıkkat çeken Sirmen, Şeyh Edebah' tartışmalannın da yararh olmadığını, partisinin bu anlamda bir değişımc gereksinim dıiymadığını vurguladı. Deprem bölgesinin ve depremzedelerin sorunlannın unutulmasmdan yakınan Sirmen, hükümetın vermiş olduğu kalıcı konut sözünü hâlâ yerine getirmediğını belirtti. tutar Manc'a kadar götûrûr'' diye konuştu. Bazı il başkanlannın cezaevlerine müdahale ve ölüm oruçlan konusunda partınin çok sessiz kaldığı yönündeki vaklaşunlan üzerine Osmanıye II Başkanı AB Uçar'ın, "Kafasına orak-çekiç bayrağı bağlayanlara mı sahip çıkacağız? Onlara sahip çıkarsak bir oy gehr, bin oy gider" dediği bildirildı. Toplantmın sonunda bir kez daha konuşan Baykal, il başkanlannın bir komisyon oluşturarak genel merkeze tam destek verdiklerini açıklamalannı istedi. Il başkanlannm dün , yayımlanan bildirisinde, "Türkiye'nin, yakm tarihin en bunalunh günierini yaşadığı, bunun sorumlusunun hükümetve TBMM'detemsü edflen partfler olduğu" vurgulandı. CHP'nin ülkeyi düzlüğe çıkarmaya hazır olduğu kaydedilerek "Biz yerh'bir hareketiz. Uhısal bir hareketiz. Bu toprağm tarihinin vekühürünün hareketiyiz. Biz, Anadolu sohıyuz. Bizim sosyal demokrat kimh'ğinıiz; uhısal bağunsızhk mücaddesüıin ahlaki ve felsefı değerteri, Ataturk devrimkri ve Oketeri fle evrensei sosyal demokrasinin çağdaş kuralian üe şekfflenmiştir" denildi. IRMIKIAYDIN ENGlN aenginu; doruk.nettr Ah, ah !.. Cehaletın gözü kör ola... Şöyle esaslı bir sosyoloji ya- da siyasal bilimler eğitımi almış olaydım olup bitenı herhalde doğru çözümlerdım. Şöyle otu- raklı bır köşe yazan olmayı be- cereydim, şu anda olduğu gibı bilgisayar ekranının karşısında kabızJık çekmez, karmaşadan sıynlıp bıleşenleri, buluşanlan, bulaşanlan yerii yerine oturtur- dum, esaslı bir yazı döktürür- düm.. Nafile. Dedim a, cehaletin gö- zü kör ola! • • • Avrupa Birliği'ne katılıp katıl- mamak tartışılıyor. İyi. Aklımın erdiğince safımı tutup, yanımda yoremde benim tuttuğum safta kimler yer almış diye bakınıyorum. Gel çık ışin içinden: Atatürkçülük ortak paydasın- da buluştuğunu sandıklarıma bakıyorum. Kemalist düşünce- nin doğasında var olan "Batılı- laşma", bir "Doğu ülkesi" ol- maktan hızla çıkıp bır "Batı ül- kesi" olma tercihini yapanlara kulak veriyorum. Haydaaaa... Kimilerı AB'ye katılmaktan yana, ama kamu mütkiyetinde- ki işletmelerin özelleştirilmesine kesinlikle karşılar. AB'nin ortak- Karman Çorman Bir Orman lık koşulu ise siyasal liberaliz- mın mutlaka ve mutlaka ekono- mik liberalızm ile tamamlanma- sı; devletin ekonomiden çekil- mesi, küçülmesı, özelleştırme- lerin tamamlanması. Kemaliz- min devletçılık ilkesıni savunan- lar Batılılaşmanın doğal halkası olarak gördüklen AB'ye bu bağ- lamda "ı-ıh" demekteler. Kimilerı özelleştirmeye filan rtiraz etmiyor; ama hükümeti Brüksel'de, parlamentosu Strasbourg'da, merkez banka- sı Frankfurt'ta bir AB'nin "u/us- dev/ef'i yok edeceğine kesin- likle eminler; "ulus-devlet"i ko- ruyarak AB üyeliğinın yolunu aramakta. Bunun yumurtasız omlet anlamına geldığini söyle- meye kalkanlara ise en yumu- şağından "hain" damgası mü- nasıp görülmekte. Kimileri özelleştimne koşulu- na fazla ses çıkarmıyor; "ulus- devlet"\ olanca katılığı ile savun- mak gibi bir dertleri de yok. A- ma AB'nin bir başka koşulu olan demokratikleşme adımına iti- razlan var. Kürtçe televizyon de- yince, Helsinkı karartan anım- satılınca öfkeleniyor, lafı dolan- dınp "o zaman biz de girmeyi- veririz" demeye getiriyorlar. AB'ye giden yol Atatürkçüle- ri aynştırıyor. ••• Siyasal islamın ırilı ufaklı ör- gütlenne bakıyorsunuz. Kimilerı 28 Şubat'lardan pa- çayı sıyırmak için ateşli bırer AB yandaşı kesiliyorlar. AB içinde- ki "Hıristiyan demokrat" parti- lerle ışbiriiği yapma, bağdaşık- l!k kurma yollan anyortar. Ama aynı kesımden kimılerı arabala- nnın arkasında "Allahın dediği olur" yazan yapışkan bantlaria dolanıp, "te/yasas^nauyanla- n duraksamasız "kâfir" ılan edi- yorlar. AB'nin salt demokratik haklann genışlemesi anlamına gelmediğıni, bıreyin özgürlüğü, kilise (cami) ıle devletin yollan- nın kesin olarak aynlması anla- mına da geldıği anımsatılınca ters ters bakıyorlar... AB'ye giden yol siyasal Isla- mı da aynştırıycr. MHP'nin "sağ" milliyetçiliğin- den, DSP'nin "so/"millıyetçıliğı- ne kadar uzanan yelpazede de aynı aynşmayı görmek zor de- ğit- Keza sosyalist (Marksist) sol da, AB üyefiği söz konusu oldu- ğunda "emeğin Avrupası'nda buluşmak'tat) yana olanlan bir yanda, "Amerikan emperyaliz- minin kucağından kalkıp AB emperyalizminın kucağına otur- mak" dıyenler bır başka yanda, habire çaJkalanmakta... Yani... Yani AB fena halde aynştırı- yor.... • • • AB gibi bır gayya kuyusunda "kım kimle, kim, neden, neye karşı" sorulanna yanrt aramak- tan vazgeçiyorsunuz. Aynı soruyu daha yalın bir düzlemde yanıtlamaya çabalı- yorsunuz. Gözünüze Çankaya ilişiyor. Orada bır hukukçu var: Ahmet Necdet Sezer. Cumhurbaşkanı, ömeğin de- mokratik cumhuriyetin temeli- nin laiklik olduğunu vurguluyor. Siyasal Islamcılardatısyok. La- isizmi savunanlarsa alkış tutu- yor. Ama aynı Cumhurbaşkanı, tutup demokratik cumhuriyette YÖK gibi bir "yük"e katlanıla- mayacağını belirtiyor. Haydaaaa, dün alkış tutanla- rın gözünde Cumhurbaşkanı "Ahmet Bey diye bin" olup çı- kıyor. Cumhurbaşkanı, düşünce özgürlüğünün önündeki tüm engellerin kaldınlmasını savu- nuyor; laiklik üstüne konuştu- ğunda şusan siyasal Islamdan bır alkış bir alkış... Ama bu kez de kimilerinin gözünde "irtica- nın ekmeğine yağ sürdü" tera- nesıyle Ahmet Necdet Sezehn adı bir kez daha "Ahmet Bey"e dönüşüyor. Çankaya'daki hukuk bilginini kendilerine çok yakın bulanlar bir bakıyorlar Atatürkçülerle, bir bakıyorlar siyasal Islamcılarla yan yana durmaktalar. Ahmet Necdet Sezer de fena halde aynştınyor. • • • Oysa AB orada ve dün neyse bugün de o. Maastricht- Ko- penhag-Helsinki-Nice dorukla- nnda çizilen yolda yalpalama- dan yürüyor. Oysa Çankaya'daki yargıç, dün neyse bugün de o. Meclis kürsüsünden seslendiği gün hukukun üstünlüğü demişti, bu- gün de onu diyor ve uyguluyor... O zaman bu çalkantıyı, bu dü- şünce karmaşasını, bu gidip gelmeleri, yalpalamalan başka yerierde ve başkalannda ara- mak gerekmiyor mu? Karman çorman orman dediğim de za- ten bu. Biliyorsunuz.. omranda ilkeler değil; hukuk hiç değil; sa- dece orman kanunlan geçer... > Düğme, 'yap-boz'un neresinde? Çok bilinmeyenli bunalımlarda hükümet yetkiiileri bile "düğme" arayınca senaryoların önü alınamıyor. Senaryolardan birinin ağırlık merkezi Günız Sokak. "Yap-boz "un ilk parçası, eski cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Egebank operasyonu konusunda Süleyman Demirel çevresindeki eski siyasetçi işadamlarına yaptığı değerlendirmeden: "Egebank'taki iddialar 1 yıldan beri biliniyordu. Bu işte şalteri indiren Mesut Yılmaz. Siyasete dönmeyeceğim, ama bir hesaplaşmam olacak." Derken bir müteahhidin ihbarıyla "Beyaz Enerji" operasyonu başlıyor. Demirel'in elinden "üstün hizmet madalyası" alan Ankara'nın ünlü müteahhidi Hüseyin Arabul 6 gün sorgulandıktan sonra serbest bırakılıyor. Yıne Demirel'e yakınlığıyla bilinen eski bakan Yaşar Topçu, ANAP grubunda son operasyonla hedef alınan partililerini değil, Demirel'in "aile fotoğrafı"ndak\\er\ savunuyor. Bu savunusunu o kadar ileri götürüyor ki, grubunda "Demirel'in sesi" diye tepki görüyor. Lideri Mesut Yılmaz tarafından da "avukatlık yapma" diye susturuluyor. Senaryolar giderek çetrefilleşirken "yap-boz''un diğer yüzlerinden farklı hesaplar yansıyor. "3 parti yolda" söylentileri giderek yaygınlaşıyor. Bunlardan biri Demirel odaklı, TBMM ayağı için ANAP grubundaki "rahatsızlara" bel bağlayan bir parti. Ikincisi, CHP'de Fikri Sağlar ve arkadaşlarının hazırlıklan. Üçüncüsü de, FP'den kopacakların kuracağı siyasi oluşum... 'Örtülü' çekişmenin kara kedisi ANAP lideri, Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz ile DSP'Iİ Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ın arasından yıllardır su sızmıyordu. Sonra ne olduysa aralan açıldı... DYP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, kulislerdeki fısıltılan TBMM kürsüsünden seslendirmesiyle tanınır. Genç, nükleer santral ihalesıyle ilgili bazı savlan da geçen hafta kürsüden dile getiriverdi: "Nükleer enerjinin iptali konusunda Sayın Başbakan, 'Bunu kabul etmiyorum, içime sinmiyor' dedi. Sayın Yılmaz, 'Sayın Başbakanım, kabul etmeyelim ama her birisine 25- 30 milyon dolar verelim' dedi. 30 milyon dolar ne biliyor musunuz? 20 trilyon eder. Ûç tanesine 60 trilyon. Yani 60 trilyonu örtülü ödenekten verdi mi, vermedi mi, gelip burada hesap vermeleri lazım. Başbakan da demiyorki, 'Yahu, Mesut sen bunlann muhasebesini mi tuttun, 30 milyon dolar vermemiz gerekiyor'. Yani, herkesin ağzına fermuar çekilmiş, çıkıp burada söyleyince insanlar fazıyor." Söyienti o ki, bu 90 milyon dolar örtülü ödenekten verilmeyince Yılmaz ile Özkan'ın arası açılmış... İşte rakının formülü! Parlamento, IMF'nin "beşinci teftişi" öncesi apar topar çıkardığı Ispirtolu Içkiler Yasası değişikliğiyle, rakının "ulusal içkimiz" olduğunu kayda geçirdi. Fransa'nın 1907 yılında "Champagne (Şampanya)" yöresindeki köpüklü şaraplara ve "Cognac (Konyak)" yöresindeki brendilere; Yunanıstan'ın "Uzo" rakısına getirdiği yasal güvence gibi, "Tûn\ Rakısı" da Avrupa Biriiği düzeyinde "tescillendi". Yasada, özel bir madde olarak yer alan rakının formülü şöyle: "Üzüm kökenli bir distilat olan suma veya tanmsal kökenli etil alkol ile kanştınlmış sumanın, 5 bin litre veya daha küçük hacimli geleneksel bakır imbiklerde, anason tohumu ile ikinci kez distile edılmesiyle üretılen, toplam alkolünün en az yüzde 65'ini sumanın oluşturduğu ıçki." Düzenlemenin bır gerekçesi de, "Alkollü içkı üretıminde aile işletmelerinin özendirilmesi". Hükûmetin kastı bu olmasa da, aile bütçesine katkıda bulunmak isteyenlere rakının formülünü sunmak bizden. TEKEL zamlanyla dertlenenlere kolay gelsin... Milletvekiliyim, ezerim Iki kadın gazeteci, Medis asansörüne bindi. Ilk kata geiindiğinde, gazetecilerden biri asansörden inmek için kapıya yöneldi, ancak neredeyse eziljyordu. Bir milletvekili, asansörden inmek isteyen gazeteciyi adeta tterek kendisini asansöre attı. Bu duruma şaşıran gazeteci, "Biraz daha dikkatli olsanız, önce ben inseydim, sonra siz binseydiniz" uyansında bulundu. Ancak milletvekili hışımla, -hamile de olan- gazeteciye bağırmaya başladı: "Sen kim otuyorsun kardeşim, ben milletvekiliyim." Bu tarttşma noktalanmadan, Numan Gültekin asansörün otomatik kapısı kapanınca, ikinci gazeteciyle milletvekili baş başa kaldılar. Arkadaşına gösterilen kaba tavırdan rahatsız olan gazeteci, milletvekiline, "Arkadaşım size çok haklı bir uyan yaptı. önce asansörden inene yol verilir, sonra binilir'' uyansında bulundu. Ancak milletvekili, "Sana ne, sen ne kanşıyorsun, size hesap mı vereceğim" diye bağırmaya başladı. Asansöre binip inerken bile başkalannı "ben milletvekiliyim" diye tehdit edip "öncelik isteyen" bu miltetvekili kim mi? DSP Balıkesir Milfetvekili Numan Gültekin. Uzman vekillerin baz atışması Kamuoyu, cep telefonlannın zararian konusunda uzmanlar arasındaki görüş aynlıklanyla bölününce, Meclis Bilgi ve Bilgi Teknolojileri Grubu da konuya netlik kazandırma gereği duydu. Ancak gruba venlen brifıngde, milletvekilleri de bölündü. DSP Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı, "hem nükleer, hem tıp alanında uzman biri" kimlığiyle değerlendirdi: "Bu istasyonlardan yayılan enen'i iyonlaştıncı olmayan radyasyondur. Baz istasyonlannın sağlığa hiçbir olumsuz etkısi kanıtlanamamıştır. Ama buna rağmen bazı belediye başkanlan, yanlanna medyayı da alarak baz istasyonlannı kaldınp basit kahramanlıklar yapıyohar." Dayanıklı'nın partilisi ve meslektaşı Prof. Dr. Suat Çağlayan ise farklı düşünüyordu: "Her şeyi aklamayalım. Her şey tozpembe demeyelim. Bir radyasyon bombardımanıyla karşı karşıyayız. Kanser oluşumunda bunun yeri var. Ben çocuk hastalıklan uzmanıyjm, kanserle uğraşan biriyim. Acaba bunlarbu kadar masum mudur? Bu kuşkuyu hep taşıyacağım." Türey Köse, Ayşe Sayın, Sebahat karakoyun. Emine Kaplan, Bülent Sanoğlu ankcum@ttnetnettr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle