Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 EYLÜL 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
SAGLIK
Yaz saati
uygıriaması
sona eriyor
• AJVKARA(AA)-
Gûn ışığından daha
fazla yararlanmak amacı
ile 15 yıldan bu yana
yapılan yaz saati
uygulamasının bu yılki
bölümü 29 Ekim'de sona
eriyor. 26 Mart Pazar
güııü saatlerin gece
Ol.OO'debirsaatileri
alınmasıyla başlayan
uygulama, 29 Ekrm
Pazar günü saat 02.00'de
saatlerin bir saat geri
alınmasıyla sona erecek.
Avrupa ülkeleri ile
eşzamanlı götürülen ıleri
saat uygulaması bu yıl
•217 gûn sürdü ve
uygulamayla yaklaşık
15 trilyon liranın
ûzerinde enerji tasarrufu
sağlandı. Yetkililer,
uygulamayla tasarruf
edilmesi beklenen
yaklaşık 390 milyon
kilovat saatlık enerjinin,
orta büyüklükteki bir
hidroelektrik santral ya
da aynı kapasitedeki bir
terrnik santralın bir
yıllık elektrik üretimine
eşdeğer olduğunu
kaydettiler.
Sigarariski
artürıyor
• CHICAGO(AA)-
Hamilelıkte sıgara içen
kadınların bebeklerinın
astım hastalığına
yakalanma nskinin daha
yüksek olduğu saptandı.
Araştırmacılar, ağır
sıgara ıçicılerinin yanı
sıra hamilelikte az sıgara
içen kadınlann da
bebeklenni aynı riske
attıklarını belirledi.
Hamile kadınlann
yanında sıgara
içilmesinin de bebeğin
sağlığını tehlikeye
attığına işaret eden
araştırmacılar, küçûk
çocuklarda soluma
gûçlüğünün yüzde
1.5'ine sigara
içicilerinin neden
olduğunu saptadı. Her
" (0 bebekten 4'ünde 30
aylık oluncaya kadar
görülen soluma
gûçlüğünün, sıgaranın
yanı sıra genetik ve
erken doğum gibi diğer
bazı nedenlerden de
kaynaklandığı belirtıldı.
Ençokhata
doğumda
• ANKARA(AA)-
Tıbbi yanlış
uygulamalarda
hekimlerin yüzde 53'ü
kusurlu bulunurken bu
tür hataların en çok
kadın hastalıklan ve
doğum branşında
yapıldığı büdirildi.
Sağlık Bakanlığı Temel
Sağlık Hizmetleri Genel
Müdürlüğü tarafindan
yapılan araştırmaya
göre, kuruma 1994-1999
yıllan arasında 931
şikâyet dosyası ulaştı.
Bu şikâyetlerin 205'i,
kadın-doğum branşında
yapılan hatalan içeriyor.
Genel cerrahide yapılan
hata sayısı 155 olurken
dahiliye branşında
hekimlerin 109 hata
yapügı beürtıldi.
Ortopedi branşında 92
şikâyet dosyası
bulunurken çocuk
hastalıklan branşında 52
şikâyet geldi. Sağlık
Bakanlığı tarafından
hazırlanan 'Tıbbi Yanlış
Uygulama (Malpraktis)
Yasa Taslağı'nın
uygulanmasıyla bu
hatalann en aza
indirilmesi hedefleniyor.
Kültürel miras
için eylem planı
• GAZÎANTEP(AA)-
GAP Bölge Kalkınma
Idaresi Başkanı Dr.
Otcay Ünver, 'GAP
Bölge Kalkınma Planı
Vizyon. Amaç, Hedef ve
Politikalan'na ilişkin
yazıh açıklamasında,
bölgedeki tarih ve kültür
varlıklannın
korunacağını,
kurtanlacağını ve
değerlendirilecegini
kaydetti. Ünver,
bölgenin tarih ve kültür
varlıklannın
envanterinin
çıkanlacağını ve bu
kapsamda bir eylem
planı hazırlanacağını
anlattı.
Gelişmiş ülkelere oranla daha çok çalışan Türk işçiler, emekli olduktan sonra 7 yıl yaşıyor
Türldye'de emeldilik hayal
Sağlıkta
bitmeyen sorunlar
Saadet Uslu - Gamze Oemirdağ
,• Türkiye'deki sağlık sistemi, yolsuzluk iddialan, siyası kadrolaşma,
bitmek bumeyen kuyruklar, her yeni hükümetin ortaya atağı 'reformlar'
veyetersızpersoneliyle ayakta kalmaya çahşıyor. Emekliler maaş
kuyruğunda, hastalar ıse ilaç kuyruklannâa beklerken ölüyor. Her yeni
bakan ıse bir i
reform' çalışmasıyaptiğım sayunarak *yeşil kart\ *telefonla
randevu sistemi'%
bireysel emeklilik'gibi sansasyonel çıkışlarda
bulunuyorlar. Ancak ülkemizin sağlık sisteminden memnun
olanı bulmak zor..
Sosyal sigortalılann finans-
man sorununun çözülmesi ge-
rekçesiyle 25 Ağustos 1999 tan-
hınde çıkanlan "SosyalGüvenMk
Reformu" emeldi olmayı imkân-
sızlaştınyor. Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan,
yasanın çıktığı dönemde hiçbir
gelişmiş ülkede emeklilik yaşı-
nın bu kadar düşük olmadığuu
savunmuştu. Ancak Türkiye'de
bir işçi, emekli olmak ıçin 94 bın
saat çalışırken 5 yıl geç emekli
olunan Almanya'da 73 bin, Tür-
kiye ile emeklilik yaşı aynı olan
Fransa'da ise 68 bin saat çalışüı-
yor.
Yrd. Doç. Dr. Yükset Akkaya,
60'a yükseltilen emeklilik yaşı-
nın "hiç emekli olamamak" an-
lamına geldiğinı vurgulayarak
çahşmaya başlama yaşının ol-
dukça düşük olduğu Türkiye'de,
yaşlıhğın da yaşanamadığını ifa-
de etti. Yüksel Akkaya, "Tophun
ve Hekhn" dergisinde yer alan
makalesinde, "sosyal gûvenfik"
düzenlemelerinin Turkiye'de
modern anlamda 196O'lı yıllarda
yerleşüğıni, ancak bu durumun
emekhlik yaşına yöneük yapılan
düzenlemelerle tersine döndüğü-
nü ifade etti. Akkaya, 1980'li ve
1990'lı yıllarda yapılan ve emek-
li olmada yaş sınınnın kaldınl-
ması, sigortalılık süresinin ka-
dınlarda 20, erkeklerde 25 yıl
olarak belirlenmesi gibi düzenle-
melerin emekli olmak için yeter-
li olmadığuu dile getir-
. Kamu kesimi dışında çahşanla-
nn pnmlennın ayda 30 gün yeri-
ne 10- 15 günde bir ödendiğine
dikkat çeken Akkaya, 5 bin gün-
lük primıni tamamlamak duru-
munda olan bireylerin 40 yıl ça-
lışmalan gerektiğini vurguladı.
Emekli maaşı alanlann yaş orta-
lamasmın 50'nin üstünde olma-
sının gerçeklerini gözler önüne
serdiğini belirten Akkaya, 45 ya-
şındaki emeklilerin tüm emeİdi-
lere oranının sadece yüzde 8 ol-
duğunu anlattı.
Akkaya, emeklilik yaşını er-
keklerde 60, kadınlarda 58'e
yükselten yeni yasal düzenleme-
ye gerekçe olarak diğer sanayi-
leşmiş ülkelerin gösterilmesinin
doğru olmadığını vurguladı. 25
Ağustos 1999 tarihinde kabul
edılen ve 7 bin iş günü çalışma
zorunluluğu getiren 4447 sayüı
yasa ile emeklüik hakkı diye bir
şey kalmadığını ifade etti. Turki-
ye'de bir işçinın emekli olmak
için 94 bin 500 saat çalıştığına
değinen Akkaya, 5 yü fazla çalı-
şan Almanya'daki bir işçinin 73
bin 273, Ingiltere'de 81 bin 545
saat çalıştığına dikkat çekti. Ak-
kaya'nın araştırmasına göre
emekli olma yaşı Türkiye ile ay-
nı olan Fransa'da 68 bin 502 sa-
at çalısan bir işçi, Italya'da 74 bin
88 saat çalışıyor.
Sadece 7 yıl yaşanıyor
Akkaya, emekli olmak için ge-
lişmiş ülkelere oranla çok daha
fazla çalışan Türk işçilerin,
emekli olduktan sonra da çok az
yaşadıklannı belirtti. Akkaya
araştırmasında, sürekli karşılaş-
nrma yapılan Almanya'da bir iş-
çinin emekli olduktan sonra 12
yıl, Fransa'da 18 yü, Ingiltere'de
11 yıl yasadığını ortaya koydu.
Turkiye'de 60 yaşında emekli
olunduğu takdirde bir işçinin 7
yıl yasadığını belirten Akkaya,
emeklilikteki her bir yü için or-
talama olarak 13 bin 500 saat ça-
hşüdığını söyledi. Bu süre, Al-
manya üe Ingiltere'nin yaklaşık
2, Fransa'nın 3.5 kan.
Sosyal sigortalılann finans-
man sorununun çözülmesini
amaçlayan sosyal güvenlik refor-
munun çalışanlann haklannı
elinden aldığını anlatan Akka-
ya'nın yazısı şöyle devam edi-
yor: "Yeni yasal düzenkmevte
emekliobnaneredejTseimkânsE-
laşırkenemekliolanlariçinse çok
kısa süre yaşama hakkı tanın-
maktadır. Haten toplam sigorta-
b nüfus, hiç emekli oimadan sü-
rekli çahsnıa havaünda kalsa bi-
le topİam 750 trflyon mevcut açı-
ğı sadece 60 trüyonaşağryaçeke-
cektir. Daha vahim olanı, sadece
emekliMkhakkıdegfl,çahşaıılarm
gekceğegüvenkbaknutsmınelle-
rinden ahnmasKhr."
GripIstanbul Haber Servisi - Havalann
yavaş yavaş soğumaya başladığı şu
günlerde grip aşılan da tartışmaya
açıldı. Halk sağlığı uzmanı Dr. Fikri
Ali Türkay, gribin nezle ve diğer so-
ğuk algınlıklanyla sürekli olarak ka-
nştınldığını belirterek "Aşılarsoğuğa
ve üşütmeye karşı korumaz. Grip aşı-
sı sadece grip >irüsüne karşı korur ve
her yıl yenisinin yapdması gerekir" de-
di. Istanbul Tabip Odası Sözcüsü Dr.
Rıfat Yücel ise aşının koruyuculuğu-
nun yüzde 60-80 arasında değiştiğine
dikkat çekti.
Dr. Fikri Ali Türkay, paçavra hasta-
lığı olarak bilinen gribin "infhıenza"
virüsüyle bulaştığını söyledi. Türkay,
gribin diğer soğuk algınhklan, nezle
ve üst solunum yolu hastalıklanyla
kanştrnldığını anlattı.
Gribin diğer hastalıklardan aynlan
özelliklerini, "ani olarak 39 derece-
nin ûzerinde görülen ates, şiddetii kas
ve eklem ağnlan, bitkmfik" olarak sı-
ralayan Türkay, diğer hastalıklarda
bunlann görühneyeceğine dikkat çek-
ti. C vitamini, ıhlamur gibi bilinen
yöntemlerin sadece destekleyici ola-
cağmı dile getiren Türkay, gribin ila-
cının olmadığına dikkat çekti. Tür-
kay, antibiyotiğin virüs hastalüclanna
karşı hiçbir etkisi
ohnadığmı da vur-
guladı.
Grip ciddi bir
hastalık
Dünya Sağlık
Orgütü'nün
(WHO) gribe karşı
acil önlem planı ol-
duğunu belirten
Türkay, gribin cid-
di bir hastalık ola-
rak görülmesi gerektiğini ifade etti.
Türkay, VVHO'nun her yıl tüm dün-
yada 110 merkezden aldığı verüerle
hangi tür virüsün nerelerde salgma
yol açacağrm izlediğmi belirterek bu-
na göre aşılann geliştirildiğini vurgu-
ladı.
Gribe bağlı ölümlerin yüzde
74'ünün kronik hastahklar olarak
gösterildiğini vurgulayan Türkay,
"Kronik hastalığı olan kişiler gribin
tetUdemesivle büiikte kendilerini has-
tanede buluyorlar. ÖzelHkle altta as-
tun, kronik bronşit, diyabet akciğer
ve kadın hastabğı yabyorsa grip kişi-
yiçokdahatehnkeli boyuüara taşryor.
Ancak ölüm nedenleri söz konusu
kronik hastahklar olarak gösteriliyor.
Örneğin diyaberü Idşilerde grip sezo-
nunda hastaneye yatma oranı diğer
dönemlere göre 6 kat, ölüm oranı ise
3 kat artmışür" diye konuştu.
Kimler aşı olmah?
Istanbul Tabip Odası'ndan Dr. Rı-
fat Yücel, grip aşılannın koruyucu-
lugunun virüsün çeşit fazlalığı ve ye-
ni ortaya çıkan virüsler nedenıyle
yüzde 60-80 arasında değiştiğinı
söyledi.
Her yıl yinelenen aşı kampanyala-
nna kanılmamasını isteyen Yücel,
diğer tıbbi ürünlerde olduğu gibi bu-
mevsiminun da hekim denetiminde uygulan-
masmı istedi. Dr. Yücel, "Gebeüğin
ilk üç ayı, başka bir ateşli hastabk du-
rumu ve yumurta alerjisi olan kişile-
rin" aşı yaptrrmaması gerektiğini vur-
gularken gripte risk gruplannı şöyle
sıraladı:
"65 yaş ve üzeri, solunum ve dolaşım
sistemi hastalıklan olanlar, diyabet ve
böbrek yetmezüği olanlar, bağışıkuk
sistemi bozuk olanlar ve ev haDa, uzun
süre aspirin kullanması gereken ço-
cuklar, huzurev leri ve bakunev lerinde
kalanlar ve bu riskli kişilerie temas ha-
linde olanlar."
Zatttrree tehükesi
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastane-
si'nden Prof. Dr. Ahmet Rasim Kû-
çûkusta, gribin ABD'de her yıl 15
milyon işgücü kaybına neden ol-
duğunu ve 500 bin kişinin bu ne-
denle yaşamım yitirdiğini söy-
ledi. Hastalığın aksırma sıra-
sında çıkan damlacıklar yo-
luyla bulaştığını da belirten
Küçükusta, en önemli tedavi-
sinin istirahat olduğuna dikkat
çekti.
Gribin en büyük tehlikesinin
zatürree olduğunu vurgulayan
Prof. Küçü-
kusta, "Budu-
rum virüsün ak-
ciğer dokusu
içinde üreme-
siyle oluşabi-
leceği gibi,
kapıdaAteşin 3 günden fazla sûrmesi vcya dü-
şen ateşin birkaç gün sonra yeniden
yûkselmesi, öksûrûk, balgam, nefes
darhğı ve morarma zatürree olasüığı-
nı düşündürmetidir
7
* diye konuştu.
Acıbadem Hastanesi tç Hastalıklan
Uzmanı Prof. Dr. Koptagel Ügûn de
gripten korunmak için kalabalüc ve ha-
vasız ortamlardan kaçmıhnası gerek-
tiğini belirterek aşın yorgunluk, alkol
ve sigaranın da hastalığa davetiye
çıkardığını söyledi.
Aşının koruyuculuğu
yüzde 60-80 arasında
deöişiyor
Paçavra hastalığı olarak
bilinen gribin "influenza"
virüsüyle bulaştığı
belirtiliyor.
yısıyla savunması
zayıflamıs akciğer-
lere başka bakte-
rüerinyerleşme-
siyle de meyda-
na gele-
büir.
Özellestirme
Emeklfye
bir darbe
daha
• 17 Ağustos depreminin
ardından mezardâ emeklilik
yasasını çıkaran Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı,
şimdi de sessiz sedasız kanun
hükmünde kararnameye
dönüştürülen 5 tasanyla
sosyal güvenlikte .UJ
özelleştinneye kapı aralıyor.
Büyük Marmara depremi 'nin hemen
ardından "mezarda emeklilik" yasasını
çıkaran hükümet, şımdi de sosyal gü-
venlik ve SSK ile ügili yasa tasanlannı
kanun hükmünde kararname şekhnde
yürürlüğe sokarak sistemi tamamen
özelleştırmeye açıyor. Çalışma ve Sos-
yal Güvenlik Bakanlığı tarafindan ilgi-
li kuruluşlann görüşleri alınmadan ha-
zırlanan 5 yasa tasansı sessiz sedasız
Bakanlar Kurulu'nda onaylanarak
Cumhurbaşkanı'na iletüdi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan-
lığı tarafından hazırlanan ve 16Mayıs'ta
Meclis'e sevk edilen 5 yasa tasansı
(Sosyal Güvenlik Kurulu Yasa Tasansı,
Sosyal Sigortalar Kurumu Yasa Tasan-
sı, Bağ- Kur Yasa Tasansı, Türkiye İş
Kurumu Yasa Tasansı, Bireysel Emek-
lılik Yasa Tasansı) Bakanlar Kurulu ta-
rafından kabul edüerek Cumhurbaşka-
nı'na sunuldu. Türk Tabipleri Birli-
ği'nce, hükümetin IMF üe yaptığı s-
tand-by anlaşması çerçevesınde hazırla-
nan sosyal güvenlik pakeriyle ügıli ya-
püan değerlendırmede, özelleştırmenin
yolunun açüdığı vurgulanarak hüküme-
tin bundan vazgeçmesi istendi. SSK'de
yaşanan sorunlann çözüm yerinın IMF
değıl, ılgüı sosyal taraflar olması gerek-
tiği beurtilen değerlendirmede, hükü-
metin ülke ınsanının yaranna politıka
izlemesi istendi.
5 tane yasa tasansmm mecliste ya-
sallaşması gerekiyordu. Hükümet
IMF'ye yasalan çıkarmak için yüba-
şına kadar söz vermişti. Ancak bunla-
n KHK'ye dönüştürmek zorunda kal-
dı. Söz konusu tasanlann hazırlanma
aşamasında ve Bakanlar Kurulu'na su-
nulmadan önce ilgüı kuruluşlann gö-
rüşlerinin ahnmadığı belirtüen değer-
lendirmede, "Yoğun çabalara karşm
KHK tasarriarma bugüne kadar lüaşı-
lamamtştır. Dahası ügili bakanhk müs-
teşarlannm bfle bunlar hakkında bflgi-
knohnad^d^rvıımlarnruzarasmdadır.
Gizfi ya dafltegalbir düzenleme giriş>
minde bulunuhıyorizfenimi veren bu du-
rum, toplumun çok geniş kesimini doğ-
rudan ilgilendirmektedir. Tasarüarm
kamnoyunca ve baa üst düzey yetidBkr-
cebümmediğigerçegibuKHKtasanla-
nnmrneşnriyetinişüphelihalegetinnek-
tedir' denüdi. Hükümetin 32 milyon si-
gortalıya daha etkın ve kalıtelı sağlık
hizmeti vermek için doğrutercihler yap-
ması gerektiği vurgulanan değerlendir-
mede şöyle devam edüdi: "SSK sağbk
bizmetierinde uygulanacak yaornn po-
thikasının esaslan disipttnU ve etkin bir
zmdrohıstunnayıhedeflemelidir.Teda-
vi hizmederine cevap vermekte yetersiz
kalan bölgeterde anl hizmet kapashesi
obm kamu kurumlanndan v^rananıl-
maİKhr. Sosyal güvenhğe genel bütçeden
pay mnlmahdır. SSK, ödenmeyen prim
borçlannı kamu ve özel sektörden tah-
süetrnelitriryTmlarcalirahkprimborç-
lannı bu sefer arretmemefidfaf
SÜRECEK
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Dersi Kim Alacak?
Gazete günlük bir yayın organi; böyle köşe ya-
zılanndan daha çok güncel olaylan harmanla-
ması, değerlendirmesi, görüş bildirmesi beklenir.
Başkalannı bilmiyorum, ancak bu köşedeki yo-
rumlann veya degerlendirmelerin ana hedefi, ka-
muoyunun, basın, TV, araştırma, tartışma vb gibi
çeşitli araç gereçlerden de yararianarak, güncel
geiişmeler karşısında demokratik bir fikir oluştu-
rulmasına katkıda bulunmaktır.
Bütün bu araçlardan yansıyan fikir, düşünce,
eleştiri vb'lerin Türkiye'nin sanal bir fikir veya bil-
gi havuzunda toplandığını düşünün. Bu havuz-
da, mümkün olduğunca doğru, yani kurum, ku-
ruluş ve kişilerin yararlanacağı nesne) bilgilerin
ve nitelikli, içerikli ve çözüm öneren düşüncete-
rin birikmesine katkıda bulunabilmektir dileği-
miz...
Güncel haberieri yorumlamak veya açmak, ta-
bii ki bir kamusal hizmettir.
Ancak, karşımıza milletçe hoşnut olmadığımız
durum ve sonuçlar çıktığında, bunun nedenleri-
ni, güncellikte değil daha başka yerlerde ve ha-
yatın başka evrelerinde aramak zorunlu oluyor.
örneğin, Hürriyet'ten Serdar Turgut'un nitele-
mesiyle 'Televoleci ekonomi yazarian", diyelim
ki dışsatımın bu yıl istenen hedeflerde gerçek-
leşmemesini, dünya pazarlannının ucuz tekstile
doymuş olması gibi yüzeysel nedenlere bağladı-
lar f)- Böyle bir durumda, köşe yazarian veya
herkes, acaba diye sormalı ve tartışma başlat-
malıdır..
Tartışılmayan konularda doğrunun yakınına
yaklaşmak mümkün değil.
Bu tartışmalar sonucu "havuzda" hep yeni bir
şeyter birikecek ve bu da Türkiye'nin dinamiz-
mine ve sorulannın çözümüne katkıda buluna-
caktır (öyle sanıyoruz!).
Salı günü bu köşede, deprem örneğinden yola
çıkılarak, ülkemizin temel sorunlanndan birinin
öğrenememek olduğu ûzerinde durulmuş; tarih-
ten, doğadan, bugünden ve yaşananlardan öğ-
renemeyen toplumların, su yüzünde kulaç ata-
mayacaklan belirtitmışti.
Oğrenmek, pratik bir değer taşır. Yani, öğren-
diğini (bazılan buna ders almak diyor), pratikte
gösterirsin.
Türkiye gibi, öğrenememenin sürekli ömekleri-
ni veren veya öğrenmemekte israr eden ülkele-
rin, uygariık ve refah yanşında bir şanslan olabilir
mi?
Eğer Türkiye kendisinden, geçmişinden ve
bugünün dünyasından gerçekten HİÇ veya YE-
TERLİ ÖLÇÜDE ÖĞRENEMEYEN bir ülke ise,
sorunlarımızın temelinde sakın bu öğreneme-
mek hastalığı yatmasın?
Doğa'nın davranışından öğrenemiyorsak...
12 Eylül öncesinden öğrenemiyorsak...
Ekonomiyi periyodik olarak batınyorsak...
Onlarca kez İMF'yı çağırdığımtza göre, ekono-
miyi düzeltebilmeyi bilmiyorsak...
Türkiye'nin kuruluş temelinde varolan demok-
ratik, laik, özgür ülke yapısını kuramıyor ve geliş-
tiremiyorsak...
Siyasetimiz (tabii liderter, partiler vb), bütün bu
konularda ileri doğru biricik bir adım atamıyor-
sa...
öğrenmekle ilgili çok temel bir sorunumuz ol-
duğunu düşünmez misiniz?
• • •
oğrenmek, kişisel olarak baktığınızda, bellekfe
ilgilidir.
Hayata gözlerini açan normal bir bebek, yaşa-
mın binbir ilmiğiyle, rengiyle, kokusuyla, sesiyle,
duyusuyla, duygusuyla, topfum ilişkileriyle, geç-
miş ve bugünüyle biyolojik yapısını dokur ve ge-
liştirir. Bütün bunlar organizmanın belleğini oluş-
tururlar.
Olaylan işleyen, bağlantılar kuran, çıkarsama-
lar ve değeriendirmeler yapan, deneyimler oluş-
turan beyindeki çeşitli bolumler, bu belleği kulla-
nır.
Bellek yoksa, beynin diğer bölümleri işlevsiz
kalır.
Veya, beyindeki diğer işlemcilerden bir veya
bir kaçı anzalıysa, örneğin belleği kullanamaz.
Şimdi bu kişisel organizmayı toplumsal orga-
nizmaya benzetebilirsiniz.
Hatta toplumsal organizmanın avantajlan, ye-
tenekleri vb. hem hacimsel hem de niteliksel
olarak çok daha fazladır.
Ancak bunu yapamıyor, beceremiyor: Bu top-
lumsal organizma, yani ülke olarak toplumsal ör-
gütlülüğümüz, özetle HAYATIN ÜSTESİNDEN
gelemiyor!
Yani dünya ile yanşamıyor ve insanlannı mutlu
edemiyor.
Sorun burada...
• • •
Bu yazıda, öğrenemeyişimizin başka örnekleri
ûzerinde duracaktık güya. Ama yazar, anlaşıla-
mamak veya anlatamamak gibi bir sorunu olabi-
leceğini sandı ve konuyu kavramsal olarak biraz
daha açma denemesinde bulundu. Bu demektir
ki, kafa ütülemeler sürecek!
• • •
Bu arada, düşünmek için bazı sorular
Yazının başındaki havuz metaforunu düşünün;
acaba bu havuzda birikenlerden örgütlü ve ör-
gütsüz toplum, gereği kadar yararlanıyor mu?
Veya bu havuza yeterince katkı yapılıyor ve ha-
vuzda yeterince birikim oluşuyor mu?
öğrenme sorunumuz varsa, öncelikle kim öğ-
renmeli, birey mi, toplumun örgütlü kesimleri
mi?
f) Bunlardan çok ünlü, rektörlük de yapmış
biri, Danimarka'nın hiçbir araştırma-geliştirme
yapmadan dünya çapında markalara sahip ol-
duğu gibi bir zırva iddiada bulunmuştu!
obursali@bilimmerkezi.org.tr
Türkiye Gazeteciler Cemıyetı'nın yayınladığı günlük
Bizim Gazete
Olke sorunlanna ılışkın raporlanyta, araştırmalanyla,
köşe yazılanyla, tarafstz haberienyle srvil toplumlann
gazetesı.
Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212. 511 08 75
Evde Ingilizce ve Arapça ders verilir.
0 216 359 02 08