Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 EYLÜL 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
İ. U l \ kultur@cumhuriyet.com.tr 15
UYGARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKlNCİ
Sözde Ermeni soykınmı tasarısma tek yanıt: Anadolu Uygarlık Tarihi
Dosthiğun tarihsel tatnldarıKendi siyasal kökleri "Kızılderili
soykınmına" dayanan ABD Temsilcı-
lerMeclisi'ndeki "insanHaktanAKKo-
misyonu" üyeleri, sözde Ermenı soy-
kınm tasansını 21 Eylül 2000 günü
kabul ederlerken, acaba gerçekten "in-
san haklan" için mi oy kullanmış ol-
dular?..
Aynı kararabağlı olarak tasanyı "bu-
gün" (28 Eylül 2000) oylaması bekle-
nen "Uhısiararası Üişkiler Komhesi" de
yine ABD'nin soykınmlara karşı "has-
sas* (!) olduğunu mu kanıtlayacak?..
Bütûn bir 20. yüzyıl boyunca, dûn-
yanın dörtbirköşesinde yaşanan savaş-
larda ınsanlar üzerine en ağır ve en acı-
masız "tophı imha" silahlanyla saldır-
manın öncülüğünü ve şampıyonluğu-
nu yapanlar için bu sorulann yanıtını
vermek elbette ki zor değil.
Hiroşima ya da Nagazaki için 2. Dûn-
ya Savaşı koşullan bir "mazeret" (') gi-
bi hâlâ ileri sürülse bile, daha dün Bağ-
dat'a yağdınlan bombalar nasıl unutu-
labilirki?..
Yine birçok ûlkede sayısız insanı iş-
kencelerden geçirip toplu öldürmeler-
le siyasal egemenliklerini sağlayan
ABD destekli "ırkçı-faşist darbeler"
de nasıl bir kenara bırakılabilır ki?..
Amaç: Sürekli gerilim
Bütün bunlar için ınsanlıktan "özür
dBemek" gerekirken şimdi kalkıp söz-
de Ermeni soykınmına karşı Türki-
ye'yi "insanhaklantaıihi" kapsamın-
da "sorgulama" anlamına gelen bir oy-
lama "gösterisi" içine girmenin, (tngi-
lizceye nasıl çevinrler bilemıyorum
ama) hiçbir "kıymeti harbiyesi" yok-
tur...
Nitekim sözde bir soykınmı mah-
kûm etme adına devreye sokulan bu tür
kararlann da temelde "banş ve insan
sevgisi" için falan değıl, tam tersine
"düşmanhktann ve savaşm daha da kö-
rûkknmesi" ıçın gündeme getınldıği
de açıkça gözlenebiliyor...
Tûrkiye ile Ermenistan arasındakı
siyasal soğukluğun, hem her iki ülke-
deki kimi gerilim yanlısı siyasetçile-
rin, hem de tûm uluslararası politika-
sını "sürekfisavaşortannyarataıa'' üze-
rine kurduğu bilinen ABD'nin "öz-
lemlerine" uygun bir şekilde daha da
"urmanmasma" yönelik tutumlar ser-
^adece 200 yıllık geçmişleri bile "Kızılderili soykınmıyla"
başlayan ABD'li siyasetçilere binlerce yıllık uygarlık tarihimizin
"ortak kültür birikimleriyle" yaratıldığını anlatmak zor olabilir...
Ancak bizler bunun bilinci içinde davranmah ve soykırım
tartışmalarına "şovence reflekslerle" değil, dostluk ve kardeşlik
geleneklerimizi daha da güçlendirerek yanıt vermeliyiz...
Karstavaktiyte Ermenikrin yapıp kullandıklanverandauevkrve bu "dost kültürün' mekimlarmdabüvüyüpgeleceğe haznianan Karshçocuklar_ (sokia) Kay seri'de
TavukçuMahallesi'ndeki Ermeni konutnıimarisiörnekleri Anadolu kültürleriarasmda aynmy^pınayan
t
uh^yas«l«nmi7Lı'kf>ruınaaltında-.Bue\leri>ayitnıak
ise sözde soykınm polemiğine en uygarca yanıt olacak— (sağda) (Fotoğraflar: OKTAY EKlNCI)
gileniyor. •
Üstelık bu tür tutumlann, 20. yüzyı-
lın başlannda azgınlaşan "emperyalist
kaptşma" sürecinde, Anadolu'daki ta-
nhsel dostluklan "sömürgecilik" önün-
de engel gören ve bu nedenle yüzler-
ce yıl aynı topraklarda "kardeşçe uy-
garüklar" yaratmış değışık kültürler-
den halklan.
H
diL din ve inanç farkı gö-
zeterek birbirierine kin ve nefret duy-
gulanyla düşman lahp saldırtmış" si-
yasal tutumlarda da "aynı" olduğu ıs-
rarla gızleneTek...
Yani, bir anlamda bugünkü TCK'nin
"312. maddesine" giren suçlann. ta-
rihte yoğun olarak "işlenmesinden"
kaynaklanan büyük toplumsal dramlar-
daki "gerçeksorumhılar" ile yine şim-
diki sözde Ermenı soykrnmı tasansı-
nın peşine düşerek benzer dramatik
gelişmelere "gerekçe" yaratanlann, bir
bakıma "aynı siyasal soydan gekükle-
ri" unutularak ve unutturularak...
Sezer'in 'uyana^
tşte bu nedenle ne ABD'li "tasanhay-
ranlan", ne Ermenistan'da bu tasanyı
sürekli "gündemde tutarak" politika
yapmayı yeğleyenler, ne de Türkıye'de
aynı tasannm oylanmasını "bahane"
ederek Ermenistan'a yönelik düşman-
lığı daha da körükleyenler, Cumhurbaş-
kanımız Ahmet Necdet Sezer'in BM
liderlerinin 3. bin yıl buluşmasında di-
le getirdığı "Tarihi tarihçilere bıraka-
hm" sözündeki derin anlamı ve "uya-
rryı" kavrayabiliyorlar...
Çünkü geçmışe sadece "siyasal re-
ferans kaynağT olarak bakan sıyaset-
çiler, toplumlann değıl "kendi gelecek-
lerini" güvenceye abnaya dönük tek
yönlü ve aldatıcı bir siyasal tarih söy-
letnini de hep etkin ve belirleyici kılı-
yorlar...
Buna karşın tarihe "insan uygarhğı-
nuı birUdmlerini" günümüzün ve ge-
leceğin "ortakinsanyaratıcıhğuıa* ar-
mağan etmek üzere toplumbilimin reh-
berlığiyle bakmasını bilen tanhçıler
ise siyasetçılerin değil halklann gele-
ceğıni güvenceye almaya ışık tutabile-
Kars'uı 'banşpmjelerini kavrayabümek
"KafkasIstikrarPaktına Doğru" sloganı altın-
da 28-30 Hazıran 2000 günlerinde düzenlenen
Kars Kent Kurultavı. toplanhya Ermenıstan'da-
lri Gûmrü kentınden katılmak isteyen ıkı Erme-
ni beledıyecinin "sDurdışı" edıbneleriyle kamu-
oyunda duyulmuştu... Oysa, bu tür talihsizlikle-
rin de arük sona ermesini sağlayabilecek önem-
li kararlann ahndığı Kars Kent Kvırultayı'na ba-
sınımız tüm yönlenyle ilgi göstermeli, sadece
polisia dıkkatsizliğıni değil, 3 gün süren geniş ka-
tılımlı tartışmalann zengin içeriğini ve hedefıni
de önemmsemeliydi...
tşte bu eksıklık nedeniyle kamuoyunda hâlâ pek
büinmeyen, ancak ABD Uluslararası Ilişkiler Ko-
mitesi'nde bugün oylanması beklenen sözde Er-
menı soykınmı tasansına karşı da Türkıye'nın ve-
receği en "uygarca*' yanm oluşturabilecek "üd
biyükproje'', Kars Kent Kurultayı kararlan ara-
stnda tüm banş ve dostluk yanlısı kesimlerin ıl-
gisinı bekliyor.
Birincisi, "SankamçTarihveBanş Pakn"pro-
jesi... Ikincisi ise tarihi "Ani" kentının, Tûrkiye,
Ennenistan,Gürcistan ve Azerbaycan tarafından
ortak bir Kafkasya mirası olarak "birHkte" ve iş-
birliği içinde korunup, yaşatılması...
Bu projelerle ilgili Kunıltay Bildirgesi'ndeki
(6. madde) \oirgulamalar özetle şöyle:
1) Sankamış Banş Farkı: Kunıltay katüımcı-
lan, Kafkasya'da çatışma ortamının sona erme-
si ve "kaha bir banş külturünün"' tüm toplum-
lan kucaklaması için de Kars ilinin öncü ve sim-
gesel bir adım atması gereğıne inanmakta ve bu
yönde AüahüekberDağjan'nda 20. yüzydın baş-
lannda şehit düşen Anadolu gertçlen ve komu-
tanlannın anısına dikilmiş Abide'nin daha kap-
samlı bir "Sankamış Tarih ve Banş ParkT dü-
zenlemesi içinde bölge halklanna ve insanlığa ar-
mağan edihnesini, bu bölgenin "tarihi StT" üan
edılerek aynı SÎT'ın bir müzesinin de yine San-
kamış'ta gerçekleştırilmesıni tüm ilgılilere öner-
mektedirler..
2) "Ani" için ortak girişim: Kabhmcılarm ay-
nı amaca dönük bir başkâ acil ve önemli dileği
de Ani kentinin, öncelikle bu kentle "kfiMrel
ba^an" olan Kafkas ülkeleriyle "ortaklaşa pro-
jekr" geliştirilerek ve yine ortaklaşa çalışma ve
finans programlan üreterek, bölgenin bır tarih
ve kültürmerkezi şeklinde Anadolu, Kafkasya ve
Dünya mirasına dönüku
kültürve inanç turizmi-
ne" kazandınlmasıdır...
Bakalun, Kars Befediyesi'nin ev sahipliğinde-
ki tarihi buluşmada gelıştirilen bu düşünceler,
sözde Ermeni soykınmı tasansına karşı neredey-
se aynı siyasal üsîupla, adetatt
nüsffieme"yapmak-
tan öteye geçmeyen ve içeriksız ve sonuçsuz "şo-
venist tepküerin" yenni ne zaman alacak?..
Karslı Âşık Zûlaü'nin, kimilerince "Ermeni
kenti" sayılarak adeta yok oluşa terkedilen "Ani"
hakkmdaki daha 1800'lerin başlannda yazdığı
Ani Destanı'nda dile getirdığı dostluk duygula-
rmı gerilim düşkünü şu sözde tarihçilere bir'
belgesi'' olarak sunuyorum...
Destandan iki kıta şöyle:
"Neden böyle harap, >iran kalmışsın;
Sebebini var mı soranm Ani?_
Nice yü şahlara takgah olmuşsun;
Nefer görmûş taşjn, toprağm Ani?_
Kimin şerri, tacm-tahon devürdü;
Kimin bed-duaa ah-üst çevüntû?-
Kimin od'a dfişüp, kfilfln savurdu;
Yandı mı gütsanm, hoş baglann AHİ?_"
Türkrye-Ermenistan smınnı otuşturan Arpacay ûze-
rindeki tarihi Ani kenti farkh küMrlerüi ortak uygar-
hk aıutianyla bezeti_
cek "kükürelkazanımlan" savaşlardan,
krallardan ve padışahlardan çok daha
önemli ve "değerti" görüyorlar...
Böyle olunca da tarih gerçekten "ta-
rihçilere", yani binlerce yıllık bir geç-
mişin öncelikle "üretenler", "yaratan-
lar" ve zengin bır "yaşamaküİtürünü"
bugünlere miras bırakanlar tarafından
yazıldığını bilenlere bırakıldığında,
onu okuyanlar da düşmanhk yerine
dostluk duygulanyla donanıyor, fark-
lı kültürlere kin ve nefret yerine, "sev-
gi ve hayranhk" içinde kucak açıyor-
lar. '«-i
'\hrttashgiii' tanıklan '"*
Bütün bunlan ise 200 yıllık geçmi-
şiyle "uygarlık tarihinin" ne demek
olduğunu kavramakta sürekli zorluk
çeken ABD'deki sözde Ermeni dostla-
nna anlatmak elbette ki pek mümkün
değil... Aynı şekildeTürkiye'debugün
de sürmekte olan Türk ve Ermeni *yurt-
taşlannuz" arasındaki dostluk ve kar-
deşlık duygularmın temelmde yatan
"ortaktarih ve kültür binncinin" nasıl
bir geçmişten kaynaklandığını da...
Bu geçmişın "tanıklan" ise sadece
siyasal beklentılere göre yazılmış söz-
de tarih kitaplan değil, yine ortak ya-
şama külturünün ürünleri olan şarkılar,
türküler, yemekler, gelenekler ve aym
yaşam zenginliğıyle kimlik bulan "ta-
rihi kentier" ile mimarlık ve sanat mı-
rası değil midir?..
Özellikle "kentselvemimari miras",
örneğin Kayseri'deki birTavukçu Ma-
hallesı'nden, Gaziantep'tekı Ermeni
evlenne ya da Istanbul'dakı Kavafyan
Konağı'ndan Kars'taki "Ani" yerleş-
mesine kadar Tûrkiye'nin birçok yö-
resinde sayısız ömekle tarihteki "ba-
nş küftürünü" geleceğe de taşımak is-
teyenlenn ılgısini ve kendilerine "sa-
hip çıkümasını" bekliyor...
Çünkü bu zengin mirası yıkıma ve
yok oluşa terk eden sözde ımar politi-
kasıyla, aynı değerleri ortaklaşa yarat-
mış halklar arasında sürekli gerilim
yaratılmak istenmesinin de "aynısiya-
sal çevrekrden" kaynaklandığım artık
görmek gerekiyor...
Sözün kısası, ABD'de bugün yapı-
lacak oylamaya verilecek en güzel ya-
mt, soykınm tartışmalanndan çıkan
olan savaş ve gerilim yanlılannm kar-
şısrna Anadolu'daki tüm kardeş kül-
türlerin ortak uygarlık mirasını "dost-
hığun tarihsel tanıklan" olarak koru-
yan ve geleceğe taşıyan bir ülke ola-
rak çıkmaktır.
'Sanal güzeller' ünlü oyunculara karşı
Al Pacino'nun yeni rol arkadaşı Simone.
Kültür Servisi - Yaşlanmıyor, yönetmenlere
kapris yapmıyor, oynadığı film başına 20 mılyon
dolar istemiyor, istemrse göğüsleri büyüyor. ba-
caklan uzuyor. Yapımcılann sihirli parmaklan
ile istendiği an gülüp istendiğı an ağlayabiliyor...
Bilgisayarla sinemanın iç içe geçtiği bir dönem-
de ortaya çıkan sanal karakterler artık ünlü oyun-
culann yerini almaya hazırlanıyor.
Böylece, Hollyvvood'un isteklerine ve ihtiyaç-
lanna göre şekillendirebildiği 'sanal gûzeuer', bir
saniye yüzünü göstermek için tonlarca para alan
Sharon Stone veya Juüa Roberts gıbı ünlülerin pa-
bucunu dama atacağa benziyor. Şimdiye kadar he-
men her istediklerini kabul ettıren Hoüyvvood
yıldızlannı hayli rahatsız edeceğe benzeyen bu sa-
nal kahramanlar, sessiz filmden sesliye, siyah-be-
yazdan renkliye geçiş dönemleri gibi, sinemada
köklü bir degişim yaratacak.
Simone şu anda gündemde olan sanal karakter-
lerden biri. Bilgisayar karakteri Lara Croft'un
sinema filminde başrol oynayacak. Senaryoya
uygun olarak, bilgisayar tarafindan yaratılmış Si-
mone çok seksi, çok güzel ve daha da önemlisi,
tıpkı gerçek bir insan gibi. Gözlerinin ve elleri-
nın hareketinden mimiklerine kadar insan özel-
likleri taşıyan Simone, bir insanm olamayacağı
kadarkusursuz birvücuda sahip. 'Truman Show'un
senaryosunu yazan, 'Gattaca'nın yönetmenı And-
rew Niccol'un üstlendiği projede, Al Pacino'nun
canlandırdığı biryapımcının hikâyesi anlatılıyor.
Aralannda çıkan tartışma sonucu baş kadm oyun-
cusunu kaybeden ve çözümsüzlük içine giren
film yapımcısı, onun yerini sanal kahraman Si-
mone ile dolduru>or. Bir anda ortadan kaybolan
kaprisli yıldızı ise VVınona Ryder canlandıracak.
Sanalla gerçeğin birbiri içine girdiği film, as-
lında geleceğin günümüze bir saldınsı. Özel efekt-
ler, bilgisayarlahareketlendirümiş sahneleriyle bil-
gisayarla kuşatılmış bir dünyaya övgüler yağdı-
nyor.
Fibn, çekimlerine daha başlanmamış olması-
na karşın şimdiden tartışmalar ve polemiklere
yol açarak adından söz ettirmeyi başardı. Hatta
reklam şirketlerinin ücret politikasına karşı grev
başlatan oyunculara kurulan bir komplo olarak bi-
le görülüyor. Özellikle 'eski düzen' yanlılannın
büyük tepki gösterdiği Simone, bilgisayarlara
bağlı geleceği simgeleyen bir karakter olarak yo-
rumlanırken bunun, dünyanm, sanatm ve sinema-
nın sonu anlamına geldiğini savunanlar da bu-
lunuyor.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Bir Festival ve
BirGörev...
UkJsJararasj Eskişehir Festivali, bu yıl 7-15 EkJm
tarihleri arasında altıncı kez gerçekleştiriliyor. Kı-
sa süre önce bu saytalarda yayımlanan program-
dan da anımsanacağı gibi, festival yine çok zen-
gin bir etkınlikler yelpazesıyle karşımıza çıkıyor.
Viyana Filarmoni Orkestrası gibi dünyaca ünlü
bir toplulukla yapılacak açılışı, yine yerli ve yaban-
cı sanatçılann katılımıyla çeşitli tiyatro, konser, ser-
gi ve atötye çalışmalan gibi etkinlikler izleyecek.
Festival, 15 Ekim Pazar günü Anadolu Üniversi-
tesi Senfoni Orkestrası'nın konseriyle son bula-
cak.
Uluslararası Eskişehir Festivali, bundan altı yıl ön-
ce Zeytinoğlu Eğitim, Bilim ve Kültür Vakfı ta-
rafından gerçekleştırılen bır proje sonucu dpğ-
muştu. Daha ilk yıldan başlayarak Anadolu Üni-
versitesi'nden de geniş destek gören, boylece ti-
yatro ve konser salonları ile sergi mekânlan ve
sosyal tesisler bakımından bir sorunla karşılaş-
mayan festival sayesinde Eskişehir, heryıl ekim ayın-
da canlı bir sanatçı trafiği yaşadı. Uluslararası Es-
kişehir Festivali, programlannın zengin içeriğiyle Es-
kişehir'in bir üniversite kenti olma niteliğinin de ta-
mamlayıcısı oldu. Kentin kendisi de bu festival
aracılığıyla sanat bağlamında bir dünyaya açılışı,
dünya sanatıyla ilişki kurma sürecini yaşadı.
Festival etkinliklerine Eskişehir halkının ve üni-
versite öğrencilerinin gösterdikleri ilgi, festival dü-
şüncesinin aslında çok verimli bir toprağa serpil-
miş birtohum olduğunu da kanıtladı. Çoğu etkin-
liklenn biletleri, günler öncesınden tükendi. Festi-
val çerçevesinde düzenlenen sergiler de hep yo-
ğun bir ilgiyle karşılaştı.
Yukanda anlatılanlar, eğitimin ve sanatın birtop-
lum açısından taşıdığı önemin bilincinde olan bir
aile eliyle, Zeytinoğlu ailesi tarafından kurulmuş
bir vakfın bugune kadar gerçekleştirdiği etkinlik-
lerin partak bilançosuydu.
Bundan sonrası için ise Eskişehır'e bu festiva-
lın devamı bağlamında çok önemli görevler düş-
mekte. Çünkü bilinen nedenlerle Zeytinoğlu şirket-
lerinin geçirdiği sarsıntı, destek bağlamında vakfı
da bazı güçlüklerie karşı karşıya bırakmış durum-
da.
Burada kendilerini gerçekten Eskişehirli sayan-
lan ve kentlerinin sanat bağlamında da bir "büyük
kent" olmasını içtenlikle dileyenlerin bilmek zo-
runda olduklan bir tarihsel gerçek var: Batı'nın gü-
nümüzde sanat ve kültür merkezleri sayılan, öyle
ünlenmiş kentlerinin en önemli sanat, eğitim ve kül-
tür kurumlannın büyük çoğunluğu, sivil girişim-
ler eliyle gerçekleştirilmiş süreçlerin birer sonu-
cudur. Başka deyişle, bu gibi kurumlar Batı'da
çok geniş kesimlerce sürekli desteklenen vakıf-
lann birer ürünudür. Dünyanın ünlü üniversiteleri,
konser salonlan, kültür merkezleri, sanat eğitimi
veren kurumlan ve nihayet her yıl düzenlenen çe-
şitli uluslararası festivaller, bu sivil girişimlere ör-
nek gösterilebilir.
iı Batı'nın "kentlilik" anlayışına göre, başta bir
kentteki güçlü ticari kuruluşlar (şirketler, odalar
vb.) olmak üzere, bütün sivil kesimlerin böyle gi-
rişimlere destek vermeteri, artık reklam amacından
da öte, kentJiliğin kimlik karh anlamını taşımak-
tadır. Bir başka açıdan ise sivil kesimlerce sanat
ve kültür alanındaki girişimlere destek venlmesi ve
süreklilik kazandınlması, kentsel uygarlık düze-
yine varmış olmanın en önemli göstergelerinden
biri sayılmaktadır.
Şimdi Eskişehir ve onun sivil kesimleri, Ulusla-
rarası Eskişehir Festivali'nın bundan sonra da sü-
rebilmesi bağlamında, böyle bir sınavla karşı kar-
şıyadır.
Yaklaşık sekiz yıldan bu yana kendimi Istanbul-
lu olduğum kadar Eskişehirli de saydığımdan, ya-
ni bu kentteki bir ünıversitede ders vermekle ye-
tinmeyip, kenti de her yönuyle yaşadığımdan bir
eleştiri yöneltme hakkını kendime tanıyorum. Sa-
nat ve kültür alanındaki girişimleri sahiplenmek
ve bu sahiplenişi kentliliğin bir göstergesi saymak
bakımından Eskişehirlilerin bugüne kadarki karne-
si, ne yazık ki pek parlak değildir. Örneğin Eskişe-
hir kendi içindeki bir üniversiteden, Anadolu Üni-
versitesi'nden mezun olan bir avuç yetenekli ide-
alist genç sanatçının kurduğu bir özel tiyatroyu, Es-
kişehir Tiyatora Kumpanyası'nı yaşatamamış-
tır. Bunun gibi Eskişehir, yakın geçmişte yine bir
avuç idealist insanm büyük özverilerte on beş gün-
de bir yayımlamaya başladıklan, bir eşine daha bü-
yük kentlenmızde bile rastlamanın zor olduğu bir
bültene de destek vermemiştır!
Uluslararası Eskişehir Festivali'nın ileri yıllarda da
sümnesi, yalnızca ve yalnızca Eskişehirlilerin kent-
liliklerini kanıtlamalan koşuluna bağlıdır!
e-posta: ahmetcemaKd superonline.com
acem2CKa hotmail.com
Beyoğhı Fransız Sarayı'ndan
antîka halı çalındı
• İSTANBUL (AA) - Fransa'nın tstanbul
Başkonsolosu'nun konutu olarak da kullanılan
Fransız Sarayı'nda bulunan yaklaşık 200 bin
dolar değerindeki antika halı, esrarerıgiz bir
şekilde kayboldu. Beyoğlu Nuri Ziya Sokak 22
Numara'da yer alan ve koruma altında bulunan
Fransız Sarayı'nın duvannda asılı 6 metrekarelik
antika halı, bu ayın başında muhafaza altma
alınması amacıyla indirildi. Bir süre sonra halının
kaybolduğu fark edildi. Yapılan inceleme sonucu,
Fransız Sarayı'nın kapı, pencere ve duvarlannda
herhangi bir tahribat ohnadığı belirlenirken
antika halınm hırsızlık yöntemiyle çalındığına
dair bir bulguya da rastlanmadı. Polisin, Fransız
yapımı halmm akıbetini belirleyebilmek amacıyla
başlattığı araştırmalar sürüyor.
BUGÜN
• 2. AYA İRİNİ BACH GÜNLERİ'nde saat
19.30'da Alexander Rudin'in çello konseri yer
alacak. (251 56 00)
• BABYLON'da saat 22.00'de Urban Grooves by
Radio O»-gen \oL 5 dinlenebilir. (292 73 68)
• tTALYAN KÜLTÜR MERKEZt'nde saat
18.30'da Hülya Tunçağ'ın 'Türk Caz Bestecileri
ve Sorunlan' adlı söyleşisi yer alacak.
(293 98 48)