Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 EYLÛL 2000 PERŞEMBE
14 J. LJiı. kultur@cumhuriyet.com.tr
İstiklal CaddesVnde boydan boya '1870 Beyoğlu 2000- Bir Efsanenin MonografisV
Beyoğlu'nun binbir yüzü
Y,
Kühür Servisi -Yapı Kredi Kûltür Mer-
kezi yeni sezona kapsamlı biı biçimde ele
aldıklan Beyoğlu sergileriyle başlıyor. Geç-
mişten bugüne Beyoğlu'nu çeşitli yönle-
ri\ le ele almayı ve yonımlamayı amaçlayan
' 1870 Beyoğlû 2000- Bir Efcanenin Monog-
rafısi' başlıklı etkinlikler arasında 4 büyük
sergı, 5 farklı yaym ve geleneksel Salı top-
lantılan çerçevesinde yapılacak olan Be-
yoğlu Konuşmalan var.
Bugüne dek tek yanlı bir biçimde, nos-
taljık yanı ön plana çıkanlarak kitlelere su-
nulan Beyoğlu, bu sergilerle 'efstne'nin bi-
linmeyen yüzünü de ortaya çıkaıacak. Bu
sergiler, Beyoğlu'nun dünden bugüne han-
gi tarihsel koşullarda yer aldığı ve gelecek-
te nasıl bir değışime uğrayabileceği olasık-
lan üzerine kurulu. Eklemli bir kûltür siya-
seti benimseyerek projeyi yûrüten ekip, tek
bir yönden değil çok açıh bir bakış açısını
yeğlerniş. Projenin belki de en önemli özel-
îiğı Beyoğlu'nu sokak boyutuyla ele alıyor
olması. Projcler bir anlamda sokağa tasa-
rak, izleyiciyi, bir an, için durup Beyoğlu'na
bakmaya davet ediyor.
Yapı Kredi Kûltür Merkezı yöneticisi
Münevver Eminoğiu, sergilerin her ilgi ala-
nına hıtap edeceğinı söylüyor. Beyoğlu'nu
Beyoğlu yapan tüm öğelerin ele ahndığı
proje, 1870 Beyoğlu yangınından günûmü-
zc uzanan bir süreç çerçevesinde ele alını-
yor. eğitim işlevmi deyerine getinneyi plan-
îıyor.
Enis Batur ise. Yapı Kredi Kûltür Sanat
Yayıncıhk'ın karargâhmın Beyoğlu olma-
sı nedeninin serginin anahatlannın bu ek-
sende gerçekleşmesinin büyük bir payı ol-
duğuna değiniyor."BinaınızSultanahmette
olsaydı. içcrik olarak Suhanahmet'i seçe-
cektik. BeyoğhTnun özel bir tarihi,dokrou,
cfsanesi >ar. Işimia bu bakımdan zengjnleş-
tinfiğmi dnşünfiyoroz. Sergflerin özeffikk
sokağı da kapsaması, sergrye gelemeyenk-
re gHme febefesmi de ön plana çıkanyor."
Etkinliğin çekirdeğini yann Yapı Kredi
\%dat.NedimTörMnzesi nde açılacak olan
BeyoğhıMüzed tçmönerileradh sergı oluş-
turuyor. Beyoğlu tarihini, kentsel gelişim,
okullar, oteller, büyük mağazalar, dini ya-
pılar, eğlence hayaü, elçilikler gibi ana baş-
İıklar altında anlatan sergı. 'bir Beyoğlu
Müzesinsd ohır' sorusuna da cevap anyor.
Bugün bir Beyoğlu Müzesi kurulabilir mi?
Kurulsaydı orada neler yer alırdı? Bir 'Re-
simK Beyoğlu Tarihi
1
yazılsaydı, bu tarih
hangı imgeleri ard arda getirirdi? Beyoğlu
Müzesi Için Öneriler, kısaca Beyoğlu adı-
nı verdiğimiz bu kent parçasınm, bir söy-
'Türk
Edebiyatında
Beyoğlu'
Proje çerçevesinde Yapı Kredi
Yaymlan da 'Türk Edebryatında
Beyoğhı' başlıklı bir seçki hazırla-
dı. Sehhattm Özpalabıyıklar'ın ha-
zrrladığı Türk Edebiyatında Beyoğ-
lu adlı kitapta, Ahmed Mkflıat Efen-
di'den küçfiktskender'e kadar yet-
aâş iki yazanmızın Beyoğlu'nu ko-
nu alan öykü, roman, şiir, deneme
ve anılarından seçmeler yer alıyor.
'1870 Beyoğhı 2000- Bir Efeanenin
Monografisf projesindeki her ser-
grye ayn bir katalog eşlik edecek.
apı Kredi
Kûltür ve Sanat
Yayıncılık'ın
düzenlediği üç ay
sürecek etkinlikte
4 büyük sergi,
5 farklı yayın ve
Beyoğlu
Konuşmalan yer
alıyor. Sokağa
taşan projeler
izleyiciyi bir an
durup
Beyoğlu'na
bakmaya davet
ediyor.
lenceye dönûşen yaşam serûvenine bir bi-
çimde katılmış nesneler, belgeler, imgeler
arasından. bir caddenın. bir dönemin, bir ya-
şam tarzının topoğrafyasını çıkartmaya özen
gösteriyor. Geniş birçevreden derlenerek bir
araya getirilen nesne, belge ve görsellerin
bulunmasında Beyoğlu'ndaki elçilikler, eği-
nm ve kûltür kurumlan. dinsel kurumlar, der-
nekler ve çok sayıda özel koleksıyoncu, ser-
ginin oluşumuna katkıda bulundu. Bu ser-
gı, Istanbul'un bu 'baüh' ve aynksı parça-
sının, bir sergi 'yapboz'unda canlanan kısa
ama çok renkli yaşamı, bugünün insanına,
Osmanlı lmparatorluğu'nun son döneminın
ve Cumhunyet tarihırun farklı okumalan içın
yeni perspektıfler sunuyor.
Sergıde, Pera Palas'tan Tokatiryan Ote-
B'ne, Calara Mevlevibanesi'nden Santa Ma-
ria Kinsesi' ne, Fransa Sarayı'ndan HoDan-
da Elçiliği'ne. Bon Marcbe mağazası'ndan
satın alınmış btr elbıseden Löbon'un pasta
kutulanna, eski tabelalara uzanan objelere,
bilgi panolan ve fotoğraflar eşlik ediyor.
Beyoğlu Belediyesi'nin katlalanyla ha-
zırlanan Bir Beyoğlu Fotoromanı adlı açık
hava sergisi ise Taksım- Tünel arasında is-
tiklal caddesini boydan boya kat ediyor, bu
caddenin önernli olaylan, insanlan, yapıla-
n seyyahlann Pera izlenimleri, Tûrk ede-
biyatında Beyoğlu'nu konu alan metinler-
den alıntılarla büyük panolarla anlatıh-
yor.Markiz de özel bir düzenleme ile ser-
gıye katılıyor.
Yapı Kredi Sermet Çifter Kütüphanesi
Salonu'ndakı Beyoğlu sergisi, Duvarlann
Arkasında Cadde-i Kebir'in lçyûzleri adı-
nı taşıyor. İstiklal Caddesi yapılanndan ki-
lıselerin, lokantalann, kürkçülerin, konut-
lann, okullann, pasajlann görmedığimiz
yüzleriyle, Murat Germen'in fotoğraflan
aracılığıyla tanışacağız.
'Bugünkü Program
GelecekProgram'
Beyoğlu sergilerinin önem-
lilerınden biri'Bugünkü Prog-
ram-Geiecek Program adını
taşıyor. Sergiye 8 sanatçı 12 ay-
n işle katılıyor. Sarlds, Ayşe
Erkmen, Serkan Özkaya, Fü-
sun Onur. Nazlı Eda Novan,
Aydan Murtezaoğlu, Gülsüm
Karamustafa ve Selda Asal,
Beyoğlu'nun farklı mekânla-
nnı kullanarak, Beyoğlu ile
üişkilerini kendi sanat yakla-
şımları doğrultusunda ıfadc
ediyor.
Bu sergide Beyoğlu'nun bir
sergi mekânı haline dönüştü-
rülmesi ve sanatçılann yapıt-
lannınkamusal alanaaçılıp, ga-
leri ve müze dışında, kendi
mekânlanru seçen işler olarak
sergılenmesı öngörülüyor. Ser-
gide, tarihsel referanslan göz
önûnde bulundurarak, sürek-
h bir nostalji kültürüyle gün-
deme gelen Beyoğlu'na çağ-
daş bir sanatçının bakışı nasıl
olabılır? sorusundan yolaçıkı-
lıyor.
Üretimlerinin büyük bir bö-
lümünü yurtdışında ve ulus-
lararası organızasyonlann ya-
nı sıra, özellikle kamusal me-
kânlarda gerçekleştiren Türk
sanatçılann biraraya geldiği
sergide Beyoğlu, bir buluşma
noktası haline geliyor.
Duvar on altı yıl sonra yıkdıyor
Yılmaz Güney'in uzun süre sansürlü kalmış son fılmi, 13 Ekim'de 23 sinemada gösterime giriyor
CUMHLR CANB.4ZOĞLU
YılmazGQney'in(1937-1984) son filmi Du-
var (Le Mur) on altı yıl bekledikten sonra 13
Ekim'de 23 ticari sinema salonunda gösterime
ginyor. Güney'in Arkadaş'tan dokuz yü sonra
kameranm ardına geçip yönettiği, Cannes'dan
Altm Palmiye getirmiş Yol'un verdiği büyük
moralle ve uluslararası destekle ürettiği Duvar,
70'lerin ortasmda Ankara Kapalı Cezaevi'nde
yaşanan trajediyı gözler önüne seriyor.
Yıl 1976; siyasiler. adli suçlular, kadınlar ve
sübyanlar Ankara hapishanesinde ayn ayn ko-
ğuşlarda cezalannı çekmekte. Ancak hapisha-
nedckı yaşam şartlan hayli ağrr ve ûstüne ûst-
lük tüm angarya çocuklann üzerinde; temizlik,
mutfak işleri, kömür ve çöp taşıma... bir de da-
yak. baskı, taciz. Onlar cezaevinin köleleri.
Buna rağmen umutlan hiç tükenmiyor, ısuı-
mak için soba, sağlam camlı pencere, doymak
içın ekmek istiyorlar, ya da derüzi görebilecek-
leri, televizyon çekebilecekleri, haftada bir yı-
kanabilecekleri, doktora çılcabilecekleri başka
bir cezaevine gönderilmeyi.
Sonunda sübyanlar koğuşunda isyan çıkryor
ve dığer koğuşlara da sıçnyor. Hapishanedeki
şartlan gayet iyi dille niteleyen idare ise isya-
nın belını sübyanlar koğuşunda ezmeye karar-
h...
Daha önce oyunculuk yapmamış Kuzey Af-
rikahlar. Latin Amerikalılar, Berlin'in taşrasm-
da gettolarda yaşayan çocuklar ve o dönem Al-
manya'da bulunan Tuncd Kurtiz ile Ayşe Emel
Mesci gibi profesyonel oyunculardan oluşan
kadroyla yapılan fİlmın ilk adı Candan Kmn
Kuşlar Kurtubun. Fransa Kûltür Bakanlığı ta-
rafindan maddi, manevi desteklenen yapıtı da-
ha önce yayımladığı Soba, Pencere Camı ve tki
Ekmek tstiyonız adlı romandan yola çıkarak
çeken Güney, ilk ismin uzun olduğuna karar ve-
riyor ve kısaca Duvar koyuyor admı...
Paris'in 60 kilometre kuzeyindeki Pont SL
Maxence'de eski bir manastır bulunuyor, etra-
fına nöbetçi kulübeleri inşa ediliyor, pencerele-
re parmaklıklar yerleştiriliyor; dekor ve aksesu-
arlann büyük bölûmü de gizlice Türkiye'den
getiriliyor.
Güney'in şiddet ile acının dozunu rrcnleme-
den anlathğı, başrole birini seçmeden adeta ano-
nim bir fılm yapmaya soyunduğu, hapishane
"uvar'ı çekmeye karar verdiğimde politik endişelerimi beyazperdeye
yansıtmayı amaçlamıştım. Türkiye'deki politik ortamın ve sürekli çiğnenen
insan haklannın ezilmemesini ve sanatsal yanının da güçlü olmasını
sağlayabilmek için öyküyü çocukların üzerinde yoğunlaştırdım. Ancak
çekimlere başlayınca sürgünde olmanın tüm güçlüklerini yaşadık.
gerçeğinm yanmda çocuk ve kadının Türk top-
lumundaki değerini sorguladığı Duvar'ın çe-
kimleri, yönetmenin sette çocuklan tokatladığı,
horgördûğû, tarafh fıbn çekerek içindeki tüm ki-
ni kustuğu şeklinde Türkiye'ye yansıyor.
Bana saldıranlan anlayamıyorum
Yol gibi şiirsel anlatımlı bir fılmden sonra ay-
nı çizgide bir şey bekleyen Batı basmı Duvar'la
adeta şamar yiyor. Filmi sanatsal açıdan değer-
lendirmek yerine daha çok politik yanını önp-
lana çıkanyorlar. Güney'le oyuncu tartaklama ko-
nusunda söyleşilerde bulunuyorlar. Bazı yazar-
lar da 'Duygusabanız bu fflmi iztemedenönceild
kez düşûnmelisiniz' gibi yorumlar getiriyor.
Tabii, Alan Parker'm bir uyuşturucu kaçak-
çısmın gözûnden Türkiye hapishanelerindeki
durumu verdiği Geceyansı Ekspresi yeniden
gündeme sokuluyor ve Duvar'ın gerçekçiliğinin
kıyas bile kabul edemeyeceği belirtiliyor.
Mostra Internazionale Del Nuovo Cinema ad-
lı festivali sırasında Yılmaz Güney'e adanmış
bölümün anısını oluşturan kitapta Güney, Jane
Cousins'le yaptığı söyleşide Duvar' ın öyküsü-
nü şöyle anlatıyor:
'Duvar'ı çekmeye karar verdiğimde politik en-
dişelerimi beyazperdeye yansıtmayı amaçlamış-
tım. Türkiye'deki politik ortamm ve sürekli çiğ-
nenen insan haklannın ezilmemesini ve sanatsal
yanının da güçlü olmasını sağlayabilmek için öy-
küyü çocuklann üzerinde yoğunlaştırdım.
Ancak çekimlere başlayınca sürgünde olma-
nın tüm güçlüklerini yaşadık. Duvar Türkiye
üzerine bir filmdi, dolayısıyla kendimizi Fran-
sa'nın göbeğinde duvarlann arasma, manastıra
kapadık. Bütün fıhnlennde Türkiye'nin manza-
rasuu kullanmayı seven benim gibi biri için çok
zorbirseçimdi...
Avrupahlar filmimi, beni yıllarca hapiste tu-
tan bir yönetime karşı kinle dolu olduğum için
çektiğim şeklinde değerlendirdiler; bunu anla-
makta zorluk çekiyorum. Aslında ben tam ter-
sini yaptım; hapishane gerçeğini tüm çıplaklı-
ğıyla anlatsaydım Avrupahlar bu kez hiç anla-
mayacaktı, böyle şeyleri hayal bile edemeye-
ceklerinden belki de bu tanıklığa inanmayacak-
lardı. Bu nedenle birçok bölümü kısalttım. Ha-
pishanedeki gerçeği incelediğinizde durumun çok
daha vahim olduğunu göreceksıniz...
Beni sette çocuklara şiddet uygulamakla da
suçladılar; ama aynı insanlar ellıye yakın insan
idam edilirken, milyonlarca insan baskı görür-
ken seslerini bile çıkarmadı. Sonra da ben bir
çocuğa tokat attım diye hakarete varan saldın-
lara geçtiler; bu düşûnce yapısmı anlamakta da
zorlanıyorum.
Konuyu sertiüde çözen bajgardiyandım
-Fransa'yageürken bu kadar kısa bir süre son-
ra film yapabileceğinizi düşünmüş müydünüz?
Ülke dışına çıkarken yılda iki film yapmayı
ümit ediyordum. Duvar'm hazırlığı sekiz ay sûr-
dü. Kafamda birçok proje, öykü ve fikir var. Bu
nedenle daha hızlı çalışmaya başlamalıyun.
- Hapishanedeki şiddeti sette yaratmayı nasıl
başardınız?
Belki sette çahşanlara çok sert davrandım ama
böyle bir hassas öyküyle oyunculann azami
uyum sağlaması gerekiyordu. Değişik metotlar
uyguladım; örneğin çekim süresince oyuncu-
larla ekibin setleri uzaklaştırmasma izin verme-
dim. Onlan fibnde de görülen yataklarda uyut-
tum. Çocuklar bütün çekim boyunca fılmdeki
elbiselerle dolaştüar. Gardiyanlar, jandarmalar
ve mahkûmlar arasındaki tüm bağlantıyı kestim.
Filmin yönetmeni olarak bellı bir korku yarat-
tım sette; orada her konuyu sertlikle çözen bir
başgardiyandım.
Not: Güney Yayınları 1999 yılında bu yapı-
tın senaryosunun, yabancı basında filmle ilgi-
li çıkan haber vesöyleşilerin.fotoğrafların bu-
lunduğu Duvar adlı bir kitap yayımladı.
IŞBLDAK VE YELPAZE
ATtLLA BtRKTYE
Türkiye, Konuk Ülke'
Türkiye, özellikle Avrupa Birliği yolunda çok
önemli bir durak olan Uluslararası Frankfurt Ki-
tap Fuan'nın 2002 yılındaki "konuk ülke" olma
şansınt yitiriyor...
Bunun nedeni de tabii ki tahmin edebilece-
ğiniz gibi -başta- Kûltür Bakanlığı ve hüküme-
tin baştan savma tavrı. Işin komiği, son yıllar-
da Kûltür Bakanlığı çeşitli kereler konuk ülke ol-
mak için başvurmuş; ama insan haklan, dü-
şünce özgürlüğü gibi gerekçelerle geri çevril-
mişti.
Bu kez ise Frankfurt Fuan'nın yeni yöneticisi
-geçen yıl- Türkiye Yayıncılar Birliği'ne geliyor
ve 2002'de "konuk ülke" olur musunuz, diyor.
Konuk ülke olmak gerçekten de çok büyük
bir iş. Yayıncılar Birliği'nin tek başına yapaca-
ğı bir iş değil. Zaten, fuar yönetimi devletin ga-
rantisini de şart koşuyor.
Bu konuda Kûltür Bakanlığı'nın, fuar yöneti-
mine yazılı bir teminat vermesi gerekiyor. Ya-
yıncılar Biriiği yetkilileri, devletten para mara
istemiyoruz, diyor. Yalnızca garantör oldukları-
nı bildirsinler, bize yardımcı olsunlar.
Böylesine büyük etkinliklerde sponsor bulmak
güç değil. Çünkü işadamlarımız artık bu tür du-
rumlara devletten daha akılcı bakıyor. Frankfurt
Fuarı gibi dünyanın en büyük "kitap" etkinliğin-
de, konuk ülke olmanın ne demek olduğunu,
devletten daha iyi biliyor. Bunun ülkeye ve ken-
dilerine katkılarını çok iyi biliyor.
2002 yılında konuk ülke olmanın anlamı ne-
dir? Geçenlerde Doğan Hızlan da konuyu ay-
nntılı bir biçimde yazdı. Etkinlik, fuar süresince
olmayacak, bütün bir yıla yayılacak. Yalnızca,
Frankfurt kentiyle de sınırlı kalmayacak; öteki
kentlere de yayılacak.
Bu "etkinliğin" içeriğine kısaca bakalım: Fo-
toğraf sergileri, kısa ve uzun metrajlı film şen-
likleri, müzelerde arkeoloji ve tarih sergileri, tu-
ristik tanıtım amaçlı sergiler, tiyatro gösterileri,
yazar tanıtım toplantıları, -halk, klasik, çağdaş
Türk müziğini içeren- konserler, folklor, bale,
dans gösterileri, Alman radyo ve televizyonla-
rında ülke ve edebiyatı tanıtıcı canlı yayınlar,
basın toplantıları, ülke mutfağını tanıtıcı yemek
haftası, vb. vb.
Bunlann yanı sıra elli Türk yazarının yapıtı Al-
mancaya çevrilecek ve fuar süresince sergile-
necek. Türk edebiyatı için -dolayısıyla ülke kül-
türü için- bundan daha iyi bir tanıtım olur mu?
Bir yıldır Yayıncılar Birliği, Kûltür Bakanlığı ile
Başbakanlık arasındaki yazışmanın sonucunu
bekliyor. Başbakanlık konuya olumlu bakıyor,
Kûltür Bakanlığı da öyle. Ama ortada hiçbir ça-
ba yok. Bu yüzden de fuar yönetimi, 2002 için
Çin'i ikinci bir aday ülke olarak telaffuz ediyor.
Doğan Hızlan, böylesine bir etkinlik için ace-
le etmemek gerektiğini yazıyor. Kuşkusuz bu-
nun çok geçerli ve haklı yanlan var. Geniş kap-
samlı bir etkinlik olduğu için en ince ayrıntıla-
rıyta düşünülmeli.
Ancak öte yandan da çok acele etmek gere-
kiyor. Çünkü, 2002'nin "konuk ülke"s\, bu yıl 18-
23 Ekim tarihteri arasında yapılacak olan 52. Fu-
ar'da açıklanacak. Bu açıklamanın yapılabil-
mesi için de Yayıncılar Birliği'nin önümüzdeki
günlerde konuk ülke olmayı kabul ettiklerini bil-
dirmeleri, dolayısıyla Kûltür Bakanlığı'nın da
garantör olduğunu fuara bildırmesi gerekiyor.
Yayıncılar Birliği, 2002 tarihinde ısrarlı; çün-
kü Türkiye'nin "konuk ülke"ye ilk kez bu kadar
yaklaştığının altını önemle çiziyor. Haklı olarak,
bu şansı kaçırmayalım, diyor.
İş, Kûltür Bakanlığı'na kalınca, çatallaşıyor.
Umarız bu kez Kûltür Bakanlığı, tarihe kalacak
ve AB yolunda önemli bir adım olan "bu etkin-
liğin" gerçekleşmesi için fuara bir "yazı" yaza-
bilir!
Expo 2000 sergisinde gördük. Türkiye pav-
yonu -binası- gerek ulusal gerekse uluslarara-
sı basında ve televizyonlarda çok olumlu tep-
kiler almış, ülke tanıtımına büyük katkıda bu-
lunmuştu. Darısı, "konuk ülke"ye...
Bangkok Rlm Festivalf'nde
ödiü alan filmler
• BANGKOK (AFP) - Bangkok Film
Festivali'nde lranlı yönetmen Muhammed Ali
Lalebi 'Willow and the Wind' adlı filmi ile
'Altm Fil' ödülünü aldı. Film, fakir bir erkek
çocuğun kış gehneden önce kınk penceresini
tamir etmeye çalışırken yaşadığı maceralan
anlatıyor. Japon yönetmen Kurosava Kıyoshi
ise 'Carisma' adh filmi ile 'Gümüş Fil'in
sahibi oldu. Bangkok Film Festivali,
Cannes gibi ticari olan festrvallenn aksine,
yeni ve küçük bütçeli bağımsız fümleri
göstermesiyle tammyor.
konser verecek
• LONDRA (AA) - Madonna, Ingiltere'de
konser vermeye hazırlanıyor. Konser 28 Kasım'da
Brixton'da gerçekleştirilecek.
Madonna Londra'da yaşamayı sevdiğini, bu
nedenle özel bir şey yapmak ıstediğini belirtiyor.
Madonna'mn piyasaya çıkan son albûmü
'Music', Avrupa ve Amerika'da listelerde
yükselmeye başladı.
khan Erşahinden yeni atbüm
• Kûltür Servisi - Caz sanatçısı Ilhan Erşahin
yeni albümünün tamtımım dün akşam Babylon'da
gerçekleştirdi. Sanatçı, 'Virgo' adını taşıyan
albümde Larry Grenadıer, Jon Davis, Bırian
Blade ve Saul VVilliams'la çahştı. Geçen yıl
Istanbul Film Festivali'nde de gösterilen 'Slam'
adlı filmde oynayan Amerikan rapper Saul
Williams albümde kendi yazdığı sözlerle yer -••
alıyor. 'Virgo' da sırasıyla Vodoo, Jungle, My
:
Room, Ask, Sahara. Emotion, New Life,
Tasmin's song, Virgo Vibe ve Waltz for Elvin adlı
parçalar bulunuyor. Ilhan Erşahin bundan önce
'Home', 'She Saıd' ve özel projesi Wax Poetic
adı altında da 'Three' albümlerini yayvmlamıştı.
Sanatçının 'Three' albümü bu yaz Atlantic
Recors tarafından tüm dûnyada satışa çıkanldı.