Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 8 EYLÜL 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
Alay
Aradan yaklaşık T
dört hafta geçti ama
Hakan Bakan'dan,
Mersin'in Susanoğlu
tatil beldesinde tanık
olduğu 30 Ağustos
Zafer Bayramı
kutiamalan izlenimi
yeni geldi: "Fener
Alayı'nı beklerken
saat 21.30 sulannda,
hopariörden yükselen
'ceddin deden, neslin
baban' sesiyle irkildik.
Az sonra sesin bir
jandarma
eskortundan
yükseldiğini anladık.
Türk Silahlı
KuvvetJeri'ni temsil
eden askeri bidiğin
Mehter Marşı
eşliğinde yürümeye
çalışması, doğrusunu
söylemek gerekirse
ağnmıza gitti. 30
Ağustos gibi bir
günde Türk askerini,
düşmanla işbirtiği
yapan Osmanlı'nın
askeri marşıyla
yürütmekle Büyük
Zafer'i kazananlann
da kemiklerini - •
sızlattılar."
Hizmet!
Istanbul'da
92-772 numaralı
ve fakat plakasız İETT
otobüsünde, şoförün
iç dikiz aynasında bir
çıkartma; yeşil
harflerte yazılmış bir
slogan: "Huzur
Islamdadır." Şeriat
propagandasıyla
kanşık kamu hizmeti!
Tef: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Elektronik posta: som@posta.ctsnhuriyetcom.tr
- Fazilet,
sine-i millete dönecekmiş...
"Ümmetten vaz mı geçtiler!"
ittim geldim, gittim geldim; onbeş ay bo-
yunca markete gittim ekmek aldım, eve
geldim... Torunumu okula götürdüm, eve ge-
tırdim... Her gidişlmde marketteki kasiyer
kızla konuştum, okul kapısında velilerle görüştüm,
servis şoförieriyle uzun sohbetlerettim... Bana, "Al-
tı kere gittiği halde yedi kere gelenler var. Siz onbeş
aydır, her gün gidip geliyorsunuz; artık gitmeleri bı-
rakın gelin" dediler...
Onbeş ayda ne mi değişti de "gelin" dediler?
Onbeş ayda hiçbir şey değişmedi... Bir kere ikti-
dar değişmedi. Değıştiremedikleri için de değiştire-
meyenler iktidara gelemediler. Bundan daha büyük
başarısızlık olur mu? Ama benim açımdan çok bü-
yük değişimler oldu; ben değiştim. Çok değiştim...
Bakın size özeleştiri yapayım, nasıl değiştiğimi
anlayın: Bundan sonra seçim istemek yok, seçime
katılmak var. Hükümet düşürmek yok, hükümet kur-
mak var. Asık suratlı olmak yok, güler yüzle durmak
Ozel eleştirivar. Ağlamaaak yok, gülmek var, yarınlarda yarın-
larda mutlu olmak var... Yaaannlar bizim!
Kutsal kitap "ıkra" diyerek başlıyor!
Ikra; yani söyle diyor, konuş diyor, yoksa ıkra oku
demek miydi!
Yine bir ayeti kerimesinde yüce rabbim buyuru-
yor ki... Emaneti ehil olana ver!
Ehil olmak, nüfus kâğıdındaki yaş değildir, akıl
yaşta değil baştadır, akıllan pazara çıkarmışlar her-
kes kendi aklını satn almış, akılsız başın cezasını ayak-
lar çeker, akla gelmeyen başa gelir, akıllı söyleme-
den düşünür akılsız düşünmeden söyler, akıllı düş-
man akılsız dosttan iyidir.
Evet onbeş ay markete gittim geldim, torunumu
okuia götürdüm getirdim, boş kalan zamanlanmda
da ormana gittim. Ormanda sağlıklı yaşam koşula-
n yaptım. Akıl yaşta değil baştadır ama sağlık var-
lıktan üştündür, olmaya devlet cihanda bir nefes
sıhhat gibi, ormanlanmız milli servetimizdir koruya-
lım. Bu koşulan halkımla beraber halkım için yap-
tım. Halkımasırtımı asla dönmedim, koşarken kim-
senin önüne geçmedim.
Orman benim için bir nevi mağara oldu. Çile çe-
ken dervişler gibi kendimi ormana attığım günlerde
ağaçların altında oturup köklerin derinlerine kadar
inerek iç muhasebesi yaptım. Bilançoyu tutturmak-
ta zorlandığım günlerde torunumu okuldan alama-
dım; eksik olmasın hanım gitti aldı.
Çekilmenin zamanı vardır; sağlıklı yaşam koşula-
nndan sonra çekildim, kilolarımın yüzde sekizini ver-
mişim. Sorumluluk istemenin de zamanı vardır; te-
razi var, tartı var, her şeyin vakti var.
Ben gittim, ben geldim.
Binaenaleyh, böyle gelmiş böyle gider.
SESSÎZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku " yahoo.com
Türk, tıtre ve enerji tasarrufiı yap!
Tecavüzcü'leri mağdur etmemek
Samsun 19 Mayıs mahallesinde ka-
çak bir apartman ve üstelik apartma-
nın kapısı yan parseldeki arsaya açı-
lıyor.
Kaçak apartmanda oturanlann gi-
riş çıkış için kullandığı arsanın sahibi
yıllardır Gazi Belediyesi'nden Sam-
sun Valiliği'ne kadar şikâyet dîlekçe-
si vermekten yorulmuş bir türlü so-
nuç alamıyor.
Bir ara nasıl olduysa belediye-
den bir ekip gidip mevcut durumu
saptamış, 26 Nisan 2000'de "tecavüz-
cüierin ifadesi tutanağa geçirilmiş:
"Söz konusu hukuka aykın durumu
kabul ediyoruz. Mevcut binada halen
altı kiracı aile oturmaktadır. Şikâyet ko-
nusu kapının kapatılarak arka taraf-
tan duvarın yıkılarak yeni bir geçiş
açılması işlemi oldukça uzun bir za-
man alacağından, bu arada da kira-
cılann giriş çıkışlarının engellenmesi
dolayısıyla mağduriyetleri söz konu-
su olacağından, bu hukuka aykırı du-
rumun bizzat tarafımızdan giderilme-
si için Ağustos 2000 tarihine kadar ta-
rafımıza süre verilmesinı talep ederiz.
Bu hususta hukuka aykırı durumun
giderilmesi için taahhüt ettiğimiz
ağustos ayına kadar bütün iyi niyet-
li girişimlerde bulunmayı kabul ve ta-
ahhüt ediyoruz."
Tutanakta vaat edilen dört aylık sü-
re çoktan bitti; Eylül'ün sonuna gel-
dik, değişen bir şey yok. Gazi Bele-
diyesi "tecavüzcü"ler hakkında işlem
yapmıyor, çünkü kaçak apartmanda-
ki kiracılar mağdur olacak!
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Solcu Olmak (2)Geçen yazımda; solcu olma-
nın, başlangıç noktasına gittik-
ten sonra, bırtakım başka kav-
ramlara (ilerici, gerici, tutucu
vb.) "takılmış" ve asıl anlatmak
istediklerıme gelememiştim.
Eğer okurlarımın dikkatinden
kaçmışsa o ilk yazıyı bularak
okumalarını öneririm. Fakat bu-
rada da bazı noktaları yinele-
mem gerekiyor.
Geçen yazımda ilericiliği ta-
nımlarken "Birtoplumdaekono-
mik ve siyasalyararianmayı ge-
niş kesimlere yayma mucadele-
s/" olarak tanımlamıştım. Buta-
nımıma göre "ilerici olmak" ve
"solcu olmak" tam anlamıyla
örtüşmektedır. Buna karşı çık-
makda, gericılıktirki; budatam
anlamıyla "sağcılıkla" örtuşmek-
tedir. Fakat gene geçen yazım-
da değindiğim gibi; ekonomik
olarak solcu, toplumsal olarak
sağcı olmak da mümkündür.
Tam tersine, ekonomik olarak
gerici, toplumsal olarak ilerici
de olunabilir.
örneğin, modern bir yaşamı
benimseyebilir, çağdaş giysiler
giyebilir, birkaç dile hâkim ola-
bilir, fakat "sömürüye dayanan"
bir ekonomik düzen savunabi-
lirsiniz. Bu arada, "Ben değişi-
mi savunuyorum" diye nutuk
daatabilirsıniz. Fakat tüm bun-
larsızi "geric/"olmaktan kurta-
ramaz...
Zaten, herkes "değişimden"
yanadır. Fakat nasıl bir deği-
şim?
Eğer insanlann daha hakça bir
gelir dağılımına ulaşabileceği,
fırsat eşitliğinin yaygınlaşacağı
ve siyasal katılımın önündeki
engellerin kaldırılacağı bir deği-
şimi savunuyorsanız, siz "ileri-
c/"siniz. Zaten "devrim" dedi-
ğimız şey de; bu değişimin, hız-
la gerçekleşmesinden başka bir
şey değildir.
Ancak kimi zaman (ender ve
kısa ömürlu de olsa), bir değı-
şim sonrasında; gelir paylaşımı
bozulabilir, fırsat eşitliği orta-
dan kalkabilir ve siyasal katılı-
mın önüne engeller çıkabilir. Bu;
düpedüz, "karşıdevrim"û\r ve
bunu savunanlar "gericidir". Ve
böyle bir değişimi "olumlamak"
mümkün değildir.
Sağ ve sol arasırtdaki farkı
böylece ortaya koyduktan son-
ra şimdi sosyal demokrasi, de-
mokratiksol, sosyalizm, komü-
nizm vb. gibisinden kavramia-
ra geçebiliriz. Aslında bu kav-
ramlar, açıklanması kolay kav-
ramlardır, fakat kafa karıştır-
maktadırlar. Zira, örneğin, Rus
Çarlığı'nda sosyalist devrimi
gerçekleştiren parti, "Rus Sos-
yal Demokrat PartisFnm çoğun-
luk (Bolşevik) kanadı idi. Alman
Nazi Partisi, "Milliyetçi Sosya-
list Alman Işçi Partisi" adını ta-
şıyordu. (National Sozialistisc-
he Deutsche Arbeiters Partei).
Bu gibi kafa karıştıncı örnek-
leri çoğaltmamız mümkün. Ama
sanıyorum, bu kadan yeterli. Ve
isimleri ne olursa olsun, bu par-
tiler arasında bir ayrım yapıl-
mak isteniyorsa bakılacak olan
şey isimleri değil, uyguladıkla-
rı ve uygulamak istedıklerini
açıkladıklan politikalar ve he-
defleridir.
Gerek sosyalizm ve gerekse
komünizm kavramları, Karl
Manc'tan çok daha önceleri di-
le getınlen kavramlardı. Fakat
Marx bu kavramları netleştire-
cek ve komunizmi, devletin or-
tadan kalktığı bir "nihaiaşama"
olarak, sosyalizmi de komü-
nizm öncesi son aşama " olarak
tanımlayacaktır.
19. yüzyılın ortalannda sol ha-
reket, "yasa dışı" sayılıyordu ve
silahlı bir biçimde kovalanıyor-
du. Bu bakımdan, 1. Enternas-
yonal'ın "ıhtilalci" yöntemlerle
sosyalizmi kurma hedefi vardı
ve bu hedef anlaşılabilir bir he-
defti. Fakat zaman içinde bir
yumuşama ortaya çıktı ve öz-
gürlükçu demokrasinin geliş-
mesine paralel olarak, sol ha-
reket ıçınde de demokratik eği-
limler ortaya çıktı. Sosyalizmi,
ihtilal yoluyla değil, demokratik
yoldan yaşama geçirme anlayı-
şı egemen olmaya başladı. 2.
Entemasyonal'e hâkim olan dü-
şunce, bu türden partilerin dü-
şüncesiydi ve 2. Dünya Savaşı
sonrasında, 1951'de Federal
Almanya'nın Frankfurt kentinde
toplanan "Sosyalist Entemasyo-
nal", kendını 2. Enternasyonal'in
devamı sayar.
Fakat tüm sol partiler böyle
bir demokratik yolu benimsemi-
yordu. Rus Sosyal Demokrat
Partisi'nin, azınlık (Menşevik)
kanadının "demokratik amaç-
la", denilebilecek bir devrimle
Mart 1917'de iktidara gelmesi-
nin ardından, Ekim 1917'de Bol-
şevikler bir ihtilal yaparak ikti-
dara geldiler.
Bolşevikler iktidara geldikten
sonra, 1. Dünya Savaşı'nın pat-
lamasıyla ortadan kalkmış olan
2. Enternasyonal yerıne, Mos-
kova'da 3. Enternasyonal'i top-
ladılar. Daha sonra Kominform
adını alacak olan bu örgüte ka-
tılan sol partiler, genelde Sov-
yetler Birliği'nin politikasının sa-
vunucusu oldular ve ihtilalci
yöntemleri benimsediler. Daha
sonraları bir yol ayrımına gidi-
lecek, Italyan ve Fransız Komü-
nist partileri, farklı siyasetler ara-
yacaklardır. (Bu arada Macaris-
tan. Polonya, Çekoslovakya gi-
bi ülkelerde de, Kızıl Ordu mü-
dahalesi yaşanacaktır.)
Demokratik yöntemleri be-
nimseyen partiler ise farklı isim-
lerle günümüze kadar gelecek-
lerdir. Örneğin Ingiltere'de "Iş-
çi Partisi", Almanya'da "Sosyal
Demokrat Parti", Fransa'da
"Sosyalist Parti" vb. gibi. Işte bu
partiler, "demokraf/ksor, "sos-
yal demokrat" ya da "sosyalist
parf/"lerdir ve aralarında isim
dışında, hiçbir yöntem ve amaç
farklıhğı yoktur.
Sovyetler Birliği çözülene ka-
dar Kominform'a bağlı kalan
partiler ise "tomün/s(parö/er"dir.
Aralarında ciddi "üs/up"farkla-
n olsa bile bunları ortak bir isim-
le değerlendirebiliriz.
Dünyadaki değişimlere para-
lel olarak tüm sol partilerde de
değişimler olmaktadır. Fakat
bunlann değerlendirilmesi, bir
başka yazı serısinin konusu
olabılir.
KlM 1ÜME DUM DUMA BEHİÇAK behicak@turk.net
s .
ÇlZGÎLİK KÂMİL MASARACl
TARtHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAIS 28 Eylül
HERMAN MEiyiLLE'/NÜUNYAS/
1891'DB 8OGÜN,ÜNLÜ AMBRİKALI OZAN
HE/itoAN M£LVtU£, 72 X4Ç'NPA ÖU>Ü. YAP/TLAG/-
NIA1 ACONUSUA/U 6£NELLİk:L£ PENİZİN OLUŞTUe-
DUĞU MEU/rU£, YAŞAMINIAI YALAH2CA 4- -5 tt-
LIMDA DENİ2OÜ*: #VW'f77- VAJSJJKLl &£
, YOKSUL OİİfSM Aİ-
L£SİNE KATK/CA SuUlUMAt: /ÇİM 6€NÇ YAÇVt
0ÇNİ2Cİ OLMUÇTU. ÇEÇİ7Ü GEMrie£DE,BU AGAOA &/?
Z>£ SAÜHA <S£MfSrtâ>£ ÇALJŞAN UBRMAN^ MBLVILLE, GÛNEY
İ& Ş BU ÇOK YO6UH G£ÇEN YfUAfîl-
PAHA £ON%AKJ YAZAfZUK WkŞAMINOA ZOMAN OLARAK DE-
•NDİRECEKTİIS.:
A
7YP£E", "OMOO* "K£DBueH
"8ILLY 8UPO" VE EN ÜNUJSÛ OLAN 'MOgr P/CK*.,
Yamdoı, Moktt &»& rtunamndatt
SAĞLIK BAKANLĞI ZEKAİ TAHİR BURAK KADIN SAĞLIĞI EĞİTİM VE
ARAŞTIRMA HASTANESİ BAŞTABİBLİĞt DÖNER SERMAYE SAYMANLIĞI
SATIN ALMA KOMİSYONU BAŞKANLIĞIİLAN
24 Kalem Kit Karşılığı Cihaz ve Laboratuvar Kiti thalesi Yapılacaktır
1- Sağlık Bakanlığı Ankara Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin 2000 yılı ıhtıyacı
olan 24 Kalem Kit Karşıhğı Cihaz ve Laboratuvar Kiti Üıalesi 84/8213 sayılı Döner Sermayeli Kuruluşlar thale Yönet-
meliği'nın 29. Maddesi'nin (a) bendi gereğince kapalı teklif usulü ile ihale edılecektir. 2- Ihale, 11.10.2000 Çarşamba
günü saat 10.00'da hastanemiz konferans salonunda toplanacak ihale komisyonu marifetiyle gerçekleştirilecektiı. 3-
Ihale ile ılgili idari ve teknik şartname ile ihale listesi hastanemiz satın alma bürosunda ücretsiz olarak görülebileceği
gibi 30.000.000.- TL (otuzmilyon) karşıhgında temin edüebilir. 4- Yukanda belirtilen 24 Kalem kit karşılığı cihaz ve
laboratuvar kiti ihalesinin; Muhammen Tutan: 250. 263.400.000.-TL'dir Geçici Teminatı: 7.507.902. OOO.-TL'dir. 5- Iha-
leye katılmak isteyen talipüler ihale ile ilgili teklif mektuplarını ihale saatine kadar sıra numarah alındı makbuzu karşı-
hgında hastanemiz satın alma bürosuna teslim edebilırler. 6- Ihaleye katılmak isteyen talipliler teklif mektuplannda; a-
Kanuni ikametgâh belgesi, b- Türkiye'de tebligat adresi göstennesi, c- Ticaret ve/veya Sanayi Odası belgesi vermesı, d-
Imza sirkûleri vermesi, e- Ihaleye vekiller katıhyor ise vekaletname, f- Geçici teminat vermesi, g- Istenilen tüm belge-
ler asıl ya da noter tasdikli ve 2000 yılına ait olacaktır. h- Istekliler ihale listesinde kalıldıklan kalemlere ılişkin olarak
lıste verecekler liste üzerinde katıldıklan kalemlerin geçici teminat tutarlan aynntılı olarak yazılmış ve toplanmış ola-
caktır, ı- Öıalede alternatif teklif verümeyecektir, i- îdari ve teknik şartnamede istenilen tüm belgeler dış zarfta bulun-
durulacaktır, k- lhalede teklif edilen cihazm ya da malzemenin TSE, ISO, CE... ve benzeri kalite belgeleri asıl ya da
noter tasdikli olarak dış zarfta bulundurulacaktır,
1- Teknik şartnamede istenilen uygunluk belgeleri 10. 10.2000 saat 16.00'ya kadar hastanemizden alınmış olacak
ve dış zarfta bulundurulacaktır. 7- Ihaleye posta yoluyla katılabilirler, ancak postadan kaynaklanabilecek gecikmeler
dikkate alınmaz.
llgililere duyurulur.
Basın: 53192 ^ . t.. -
DÜZ ÇtZGİ
UMİT ZtLELİ
Kudüs, Ey Kudüs
KUDÜS/TEL AVİV - Doğudan batıya, batmak
üzere olan güneşin altında sanki sonsuza doğru
uzanan on binlerce mezarın üzerinden baktım...
Üç dinin binlerce yıldır paylaşamadığı, uğruna .
oluk oluk kan dökülen, nice sultanlar, krallar ta-
rafından fethedilmiş, ama hiçbirine yâr olmamış •
kutsal dağ (Temple Mauntain) tam karşımdaydı... •
Hemen altımda, sarı rengin egemenliğindeki.
mezarlıkta Museviler, bir dindaşlarını son yolcu- '
luğuna uğurluyorlardı. Söylenceye göre, bu de-
vasa mezarlıkta yatan yüz binlerce, belki de mil-
yonlarca ölü, aynı anda ayağa kalkıp karşılamak :
için Mesih'in gelişini bekliyordu... O anı birfilm sah- '
nesi olarak hayal ettim.. olağanüstüydü...
Sağ tarafta, Isa Peygamber'in dinlendiği var-
sayılan yerde şimdi bir kilisenin çanı yankılanı-
yordu. Solda, tepenin üzerinde ise Isa'nın hava- ;
rileriyle son yemeğini yediği rivayet ediliyordu...
Inanışa görelsa, buralarda bir yerde çarmıha ge-
rilmiş, sonra da göğe yükselmişti. Biraz ötede
Müslümanların kutsal evi Mescid-i Aksa, onun
hemen sağ karşısında ise Musevilerin Ağlama
Duvarı (VVestern VVall) yüzyıllara meydan okurca- '
sına dikiliyordu... Üç dinin en kutsal yapıtları ba-
rış içinde, kol kola, kucak kucağa, yan yanaydı-
lar... Uğurlannda dökülen kanlardan, alman can-
lardan sanki hiç haberleri yoktu!..
- Belki en acısı da buydu! j
* • • • •.
Kudüs sancılı...
Kudüs gergin bir bekleyiş içinde... Çünkü Ku-
düs Israil-Filistin barış görüşmelerinin en can alı-
cı ve de çözülmesi en zor sorunu!.. Hatta Kudüs,
sorun olmanın da ötesinde, barışa uzanmak iste- -
yenlerin önünde müthiş bir engel!..
Gerçekten hiç abartmıyorum!..
Israil Dışişleri Bakanlığı'nın, davet ettiği Türk
gazetecilerle Israil basınını buluşturduğu yemek-
te yanıma düşen devlet televizyonunun diploma-
si muhabin Ganor Shlomo'nun söylediklerini ak-
tarıyorum yalnızca... Aslında onun söylediklerin-
den çıkardığım yorum bu. Shlomo'nun sözleri da-
ha da acıklıydı:
- Bu akşam Arafat'la Barak büyük olasılıkla
buluşacak. Şayet Arafat, Kudüs sorununu za-
mana bırakıp diğer çok önemli sorunlan çöz-
meye evet derse banş tamam demektir. Hayır
derse, işte o zaman hep birlikte acı çekmeye
devam ederiz!..
Iki lider de kendi halklan karşısında çok ama çok
zordurumdalar. Kudüs konusunda ödün gibi gö-
rülebilecek bir uzlaşma girişimi karşıt kesimler ta-
rafından vakit geçirmeksizin "ihanetle" suçlana-
cak!.. Halkının bir bölümünden de olsa kutsal top-
rağı satan bir "hain" muamelesi görmek, taşıma-
sı kolay bir yük değil elbette...
- Kudüs, işte bu yüzden büyük bir engel!..
Halbuki, dünyada banşa en muhtaç yer bura-
sı... Üstelik burada gerçekleşecek barış, din ya da
mezhep çatışmalarına sahne olan pek çok ülke-
ye örnek olacak. Barış içinde bir dünyanın meşa-
lesi olarak Kudüs gösterilecek...
- Silah tüccarlan ve profesyonel teröristlerin kâ-~
busu da bu!..
• • • ' "'•'•
1 S İ
Tel Aviv ise vur patlasın çal oynasın!.. ' "
Kudüs'ten yalnızca 60 kilometre uzaklıkta, sır-
tını Akdeniz'e yaslamış bu modern kent, sinema-
ları, konser salonları, uzun sahiline dizilmiş mo-
dern otelleri, restoranları, bartanylasavaştehlike-
sini yanı başında hisseden bir Ortadoğu şehrin-
den çok, bir Avrupa kentini andırıyor!..
Tel Aviv'in barış konusuna ilgisi, otellerin dolu-
luk oranı ya da gelen turist sayısının, dolayısıyla
bırakacağı dövizin artışıylasınırlı!.. Diğer adı "Kü-
çük Türkiye" olan Batyam'da "Banş olmazsa ne
olur" sorusuna verilen cevap aslında Tel Aviv'in
ruhunu yansıtıyor:
- Işler kesat düşer!.. • " ~ '
Uzunluğu Ankara-lstanbul, genişliği ise Istan-
bul-Adapazarı arası kadar olan bu ülke ile ilgili da-
ha yazılacak, anlatılacak çok şey var.
Siz bu satırlan okurken biz Ortadoğu'nun bir baş-
ka kanayan bölgesine, Golan Tepeleri'ne doğru
yol alıyor olacağız. Ardından da komün yaşamı-
nın Israil örneğini, nüfusun yüzde 2'sinden fazla-
sının yaşadığı 'K/bbutz'lardan birini ziyaret ede-
ceğiz.
Bu gözlemlerimi de bir başka yazımda anlata-
cağım. j
Email: uzileli(a ixir.com ' ' ' '
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4
1 2 3 4
SOLDANSAĞA:
1/ Yergi ama-
cıyla yazılmış,
genellikle nük- 2
teli bir şekilde 3
sonuçlanan kı-
sa şıir. 2/ Bır-
çok ipin örûl-
mesiyle oluş-
turulan ve ba-
hkçıhkta kul-
lanılanhalat...
Afrika'da bir
ülke. 3/ Boğa
güreşınde hayvana
mızrakla saldıran atlı. 1
4/ Üstten sağa doğru 2
eğikbasımharfî... Ro- 3
manya'nın plaka işa- 4
reti. 5/ Sırtta taşman 5
yük... Avrupa'da ya- g
şayanbirhalk. 6/Yap- _
ma, etme... Aruz öl-
çüsünde, kısa okun-
masıgerekenbirhece-
yi kalıba uydurmak için uzatma. II Bir sonı eki...
Doğu Anadolu'da bir ırmak. 8/ Hücre yapısında ve
metabolizmasmda önemli bir rol oynayan fosfoli-
pıt bileşiklerinin ortak adı. 9/ Çizgiyle mizah sana-
tı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Diyalektik. 2/ îtalya'da bir ırmak... özellikle
Meksika'da yaygm sert bir içki. 3/ Afrika'da yaşa-
yan bir antilop... Yiğit. 4/ Uğraştmcı, pürüzlü iş...
Hatay ilinde bir ırmak. 5/ Yerfıstığı. 6/ Düşüncesiz-
ce her işe atılan... Yelkenin ucunda ip geçirmek
üzere yapılmış göz. 7/ tstatistikte birgrup veri için-
de en sık görülen değere verilen ad... Kötü, yanlış,
bozuk. 8/ Büyük bir maymun... Çıplak vücut res-
mi. 9/ Aortun kalpten çıktığı bölgede dallanan iki
damarın ortak adı.