23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 EYLÜL 2000 ÇARŞAMBA Ecevit, Kutan'ı yalanladı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Bülent Ecevit, FP lideri Recai Kutan'ın Avnıpa turunda kaydettiği "Ecevit ile görüşmemizde, kendisi 'FP'nin kapatılma olasılığı yüzde sıfirdır' dedi" sözlerini yalanladı. Başbakan Ecevit, dün yaptığı açıklamada şunJan dile getirdi: "Fazilet Partisi Genel Başkanı Sayın Kutan, bir görüşmemizde kendisine, 'Fazilet Partisi'nin kapatılma ıhtimali yüzde sıfir' dediğimi söylemiş. Ben öyle bir kehanette bulunmadım. Ancak Fazilet Partisrnin kapatılmamasını temenni etmış olabilirim. Ben, çok sınırlı durumlar dışında partilerin kapatılmasına ilke olarak karşıyım. Bir partide suç işlenmesi durumunda, partinin veya partililerin değil, suçu işleyenlerin cezalandınlması daha doğru olur" Çetinkaya yargıç karşısında • ADAıNA (Cumhuriyet Bürosu) - Mersin'de bir kamyonda ele geçirilen 21 ton esrar ve 600 kilo baz morfınle ilgili olarak hakkında gıyabi tutuklama karan ile aranırken îstanbul'da yakalanan Urfi Çetinkaya, bugün Adana'daki DGM'de hâkim önüne çıkacak. Uyuşturucu davasmda, "Matador Operasyonu" kapsamında düzenlenen operasyonda, uluslararası uyuşturucu şebekesinin elebaşısı olduğu iddiasıyla yakalanıp tutuklanan Urfi Çetinkaya'nın yanı sıra tutuklu sanıklar Mehmet Bakır Nergiz, Mustafa Nergiz, Arif Özcan, Servet Yiğit, Orhan Abu, Galip Yüzbaşıoğlu ve Mehmet Köse Ismailoğlu, tutuksuz sanık Fadime Naciye Haydar ile gıyabi tutuklu sanıklar Hediye Sekman, tlyas Yavuz, Ahmet Semiroğlu, Sibel Semiroğlu, Şükrü Menem ve Mehmet Demir de yargılanıyor. Eceyft-Atasagun görüşmesi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Bülent Ecevit, dün MİT Müsteşan Şenkal Atasagun'u kabul etti. Başbakanlık Merkez Binası'ndaki görüşmenin "olağan görüşme" olduğu kaydedildi. PKK'nin silah deposu buhındu • DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Bingöl, Hakkâri ve Siirt'te yapılan arazi taramalannda PKK'ye ait olduğu bildirilen çok sayıda silah ve mühimmat ele geçirildi. Sığınakta, bir Kanas suikast silahı ile örgütte pek rastlanmayan bir Diktıriof makineli tüfek de bulundu. YÖK yeralenecek • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) 7 üyesinin görev süresi 2001 yılının ocak ayında sona erecek. YÖK üyeleri Ismail Alanaltuğ, Durmuş Yalçın, Prof. Ramazan Evren, Prof. Uğur Buget, Prof. tsmail Tosun ve emekli Hava Korgeneral Erdoğan öznal'm görev süreleri4Ocak2001'de sona eriyor. Prof. Sebahattin Zaim'in görev süresi ise 6 Ocak 2001 'de sona erecek. HABERLER CHP'de o l a ğ a n ü s t ü k u r u l t a y a d o ğ r u Baykal da adaybğnn açddadıtstanbul Haber Ser- visi - Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin 30 Eylül ku- rultayında genel baş- kanlığa aday olduğunu tstanbul'da açıkladı. Kurultay çağnsmı CHP Genel Başkanı AJtan Öymen'in yaptı- ğım, kendilerini aday olmaya Öymen'in ça- ğırdığmı belirten Bay- kal, kendi karanyla is- tifa ettiğini, şimdi ise gelen çağnlar üzerine demokratik hakkını kullandığını vurguladı. Baykal, yeni bir siya- set anlayışı ve siyaset düzeyini yükseltme çağnsı yaparak "Bundan sonra seçim is- temek yok, seçime kaülmak var. Hükü- met düşürmek yok, hükümet kurmak var. Asıksuratia durmakyok,güler yüz- le durmak var. Bu da bir özeleştiridir" dedı. Partisinin tstanbul tl Merkezı'nde, yalmzca gazetecilerin salona alındığı bir top- lantıyla adayhğmı açık- layan Baykal, halkın 20 yıldır yüksek enflasyon- la yaşadığını belirterek hükümetin izlediği poli- tikalan eleştirdi. Rant, rüşvet ve mafya kültürünün ortaya çıktı- ğını, toplumun temel di- reği olan namuslu, dü- rüst insanlann, geniş halk kesimlerinin ümit- siz olduğunu ifade eden Baykal, "Siyaset yılgııı ve suskun, partiler Ana- dotu'daki iddialannı An- kara'da unutuyorlar. TBMM'deki partiler ve h'derleri birbirine benzi- yor. Sadece iktidar değil, aynı zamanda muhakfet boşluğu da var. Halkın tansiyonu yüksek, ama Eski CHP Genel Başkanı BaykaL adaybğuu partinin tstanbul Ü Merkezi'nde açıkladı. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR) siyasetin nabzı atmıyor" diye konuşru. Türkiye'nin zembereğınin sosyal de- mokrasiye kurulduğunu öne süren Bay- kal, halkın CHP sız parlamentonun yok- luğunu anladığını savundu. tnsan ve toplum için siyaset yaptıklannı belirten Baykal, kutsal kitabın da "Konuş" sö- züyle başladığına dikkat çekerek inanç, ibadet ve ifade özgürlüğünü savunur- ken inançlann sıyasetçe sömürülmesi- ne de ödünsüz karşı olduklanru vurgu- ladı. Baykal, siyasetin amaç değil, hal- Sevgi, barış, dostluk ve uzlaşma vurgulandı Baykal, ilk özeleştirisini yaptı MtYASE tLKNUR / BARIŞ DOSTER Günlerdir adaylığını açıklaması bekienen Deniz Baykal, partisinin tstanbul ü merkezinde bekienen açıklamayı yaptı. Bir basın toplantısına ilk kez yan- daşlannı almayan ve sadece gazetecilere seslenen Baykal, kürsüye bir saat gecikmeyle çıktı. trtica- len konuşmasıyla bilinen Baykal, konuşmasım bu kez, kısa süre önce faksla yollanan metüıden oku- du. Bekienen faksın il merkezine geç gehnesi ne- deniyle toplantı da gecıkmeli başladı. Il merkezinin salonu özel olarak, eski milletve- killeri ve Baykal'ın yakın çahşma arkadaşlan Bü- lentTanla ve Ahmet GüryüzKetendtarafından dü- zenlendi. Konuşma kürsüsü öne alınırken Bay- kal'ın arkasına yanm ay şeklinde dizilen masalara Bakırköy tlçesi Gençlik Kollan üyeleri oturdular. Baykal, konuşmasında sık sık sevgiye, banşa, dost- luğa ve uzlaşmaya vurgu yaptı. Kendisine yönelti- len "Ozeteştiri yapmryor, dar kadrocu" yönündeki eleştirileri dikkate aldığım göstermek için Baykal, konuşmasımn son bölümünü özeleştiriye ayırdı. Geçen ay Silivri'deki bir otelde yandaşlanyla yap- tığı toplantıda özeleştiriye yer vermeyen ve CHP'nin seçim hezimetini konjonktüre bağlayan Baykal, dün hem basın toplantısında hem de örgüt- le yaptığı toplantıda yanlışlanndan anndığını sa- vundu. BaykaFın en yakın kurmaylanndan Meh- met Sevigen. toplantı boyunca bulunduğu odadan çıkmadı. Baykal' ın bu sözlerinin alkışlanması dik- kat çekti. Baykal, gazetecilerin "kışkırtıcı" sorula- nna karşın, Öymen'in çalışmalannı övdü ve eleş- tiriden kaçmdı. Baykal, kendisine yöneltilen suç- lamalara kurultayda yanıt vereceğini söyledi. km sorunlaruu çözmek için araç olduğunun altım çizdi. "Bir sosyal demokrat, toplum bana ne verecek di- ye sormaz, ben topluma ne vereceğim diye sorar" di- yen Baykal, parti içi çekiş- melere son verilmesini is- teyerek parti içinde banş ve sevgi çağnsı yaptı. Yö- resel, bölgesel, etnik ve i- nanç kimlikleri üzerinden değil, siyasal bilinç, ilke ve inanç düzeyinde siyaset yapılmasını öneren Bay- kal, demokrasinin de cum- huriyetin doğal sonucu ol- duğunu, ikisi arasmda çe- lişki değil, bütünsellik ol- duğunu söyledi. Gençlerin önünün ülkede ve partide açümasını is- tediğini anlatan Baykal, Türkiye, 1.5 yıl öncesine göre çok farkh. Sorunlar di- İegetirilmiyor. Türkiye 1.5yıldır siyaset- siz" dedi. Öymen'in iyi niyet ve özveriyle ça- lıştığını belirten Baykal, partide kimseye karşı olma- dığını, CHP ve Türkiye'nin daha başanlı olabilecek kadrolar aradıklarını belirt- ti. "Genel Başkan'ın Parti Mecüsi'ne meydan okuma- sıyanhşür. KuruHaym seçti- ği PM'yi beğenmeme hakkı yoktur" görüşünü savunan Baykal, siyasi yaşamı bo- yunca dar kadroculuk, grupçuluk yapmadığını, birlikte hareket etmediği partililerle de iletişim ve iş- birliği arayışı içinde oldu- ğunu öne sürdü. Baykal, seçilmesi duru- munda, partideki yararlı ça- lışmalan sürdüreceğini vur- guladı. Baykal basın toplan- tısının ardından, kendısını destekleyen partililere ses- lendi. C H P ' d e y ö n t a r t ı ş m a s ı 'Parti ilke ve ideplojisL yaşama geçirilmeli' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DtSK'e bağh OLEYİS Sendikası Genel Başkanı Enver Öktem, CHP'nin kurtu- luşunun parti ilke ve ideolojisine öne çı- karmaktan geçtiğini söyledi. Eski CHP Yüksek Disiplin Kurulu 2. Başkanı Me- tin Şekercioğlu, CHP'yi ileri götürecek olgunun yapay söz ve eylemler değil, dürüstlük olduğunun altını çizdi. OLEYİS Başkanı ve eski CHP Gençlik Kolla- n Merkez Yönetim Ku- rulu üyesi Enver Öktem, CHP'de ezilen ve çalışan kesime dayalı bir sol par- ti yapısı kurulması dile- ğini iletti ve şunlan söy- ledi: "tçinde buhınduğumuz şartlarda mevcut hükü- metin ülkenin geleceğine ipotek koyan karar v« uy- gıılamalanıu, sağhksg özeHeştirme poB- tikalannı, Türkyargısını devre dışı bıra- kan tahkim sistemi ve benzeri kararlan- nı,işçi kesimini vememur kesimini örgüt- süz bırakmaya yönelik politikalan ciddi anlamda ekştirip bunlara muhakfet ya- pacak bir partiye ihtiyaç vardır. Bunun için yeni bir oluşuma gerek yoktur. CHP'nin ilkeleri doğrumısunda hareke- • OLEYİS Başkanı ve eski CHP Gençlik Kollan Merkez Yönetim Kurulu üyesi Öktem, "Yeni bir oluşuma gerek yoktur. CHP'nin ilkeleri doğrultusunda harekete geçmesi yeterlidir" dedi. te geçmesi yeterüdir. Yapılması gereken CHP'debu Uketerin havata gcçirilmesidir. Eğer CHP kendi ilkelerine göre hareket eden, bu ilkeleri hayata geçiren bir parti yapısına kavuşabümis olsaydı, bugünkü dar, kısır koltuk kavgalannın yerine inançh, sol değerleri öne çıkaran, halkı ile bütünleşmiş tophım çıkarian için du- yarh bir görüntü yaranlmış olurdu." 1 Metin Şekercioğlu da profesyonelleşmiş politi- kacılann CHP içinde dü- rüstlüğe karşı savaş başlat- tıklannı savunarak "Yıl- lardan beri tüzüğümüze göreçokağırsuç oluşturan sahte kayıt olayının birme- sini istememelerinin başka anlamı var mı" diye sordu. Düzgün üye kaydı olmadı- ğı takdirde CHP'nin hiç- bir yere ulaşamayacağını aktaran Şekercioğlu, "TümCHP'Klerin, 'Sağcılar etik olmayan hareketler yapı- yor, biz niye yapamıyoruz? Onlar ihale yolsuzluğu yapıyor, biz niye yapmaya- hm?' düşüncesine karşı çıkarak ilkeö ve dürüstbirpartiolmaya uğraşmalan.Ata- türk ve Ismet tnönü'nün sağladığı say- gmhktakilaik-demokrat CHP'yiyeniden oluşturmaya çahşmasını dUiyoruz" dedi. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR tĞNELÎFIRÇA ZAFERTEMOÇİN oralcalisiar@yahoo.com Kanal 7 Haber Müdürü Ah- met Hakan önceki günkü "Ka- nal 7'de Engizisyon" başlıklı ya- zım üzerine bir açıklama yolla- mış. Şöyte diyor Hakan: "Ha- yatımda hiçbir zaman, hayali düşmanlar üretip kuşkulara ve vehimlere dayalı düşünce biçi- mine sahip olmadım. Bu tür düşünme biçiminin önyargılan beslediğine, düşmanlıklan kö- rûklediğine inandım. Hiçbir za- man her taşın arkasında Yahu- di, Dönme fılan aramadım. Ba- şa gelen felaketlerden, adlan sanlan belli olmayan insanlar- dan oluşmuş güçlû örgütleri, gizlıyapılanmalan sorumlu tut- madım." Ahmet Hakan bu açıklamayı neden göndermek ihtiyacı his- setti: Herhalde benim Islamcı hareket konusunda yaptığım bazı değerlendirmeleri doğru bulmadığı için. Ben ne demiş- tim: "Farklı dinlere, farklı ulus- lara mensup olanlara düşman- ca duygular beslemek, hertür- lü kötülüğün arkasında onlan aramak Islamcı hareketin hâlâ en temel özelliklerinden birisi. Birçok Islamcıyayın organında Eygi'nin Tikirleri' Münferit mi? bunu rahatlıkla görebilirsiniz." Ahmet Hakan benim bir ge- nelleme yaptığımı düşünerek şunlan belirtiyor: "Eleştiri okla- nnızı Mehmet Şevki Eygi ve Abdurrahman Dilipak'a yö- neltirken satıhannmn arasına sıkışan o genellemeci yakla- şımdan rahatsız olduğumu be- lirtmek isterim. Eygi ve Dilipak'ı eleştirebilirsiniz, onlar da size yanıt verebilirier. Ama beni ve yaptığım programı, o genelle- menin içine alma yaklaşımınızı yadırgadığımı belirtmek iste- rim." Ahmet Hakan'a ve onun yap- tığı programa, o yazıda bir eleş- tiri yöneltmemiştim. Yöneltebı- lirdim de, ama o programda eleştirilecek asıl konu o değildi. Eleştirim Şevki Eygi ve Abdur- rahman Dilipak tarafından dile getirilen Islamcıların genel yak- laşımıydı. Genel diyorum, çün- kü bu konu Islamcı hareketin ruhuna sinmiştir. Yahudi düş- manlığı konusunda farklı yayın organîannda yüzlerce, binlerce örnek bulup gösterebilirim. Ahmet Hakan'ın böyle bir yaklaşım içinde olduğunu söy- lemedim. Söylemek hakkına da sahip degilım. "Yazınızda, Iske- le Sancak'ın tarafsızlığıyla ilgili tek bir sözcük bile yer almıyor- du" diyor Hakan. O programı izlerken öne çıkacak konu ta- rafsızlık değildi. Belki bazı Is- lamcı izleyicileri, onu bu prog- ramdaki tırtumu nedeniyle eleş- tirmiş bile olabilirler. Nitekim Akit gazetesinde Ahmet Ha- kan'a yönelik böyle eleştiriler yer alıyordu. Bir başka gazeteci meslek- taşım da benim bu programı konu etmemi gereksiz buluyor- du. Sabah'ta llker Saner şun- lan yazmış: "...Benim Oral Ça- lışlar'a bir çift sözüm var: Ga- zetedeki köşeni bu bağnazlara ayırman büyük israf!.. Cumhu- riyet gazetesi, kâğıt ve mürek- kebi bu kadar kolay mı temin ediyor? Üstelik benim köşede de israfa sebep oldun!" Bu konulan tartışmayı sürdü- receğiz. Bağnazlık yalnızca Is- lamcı kesime ait bir özellik mi! Tabii ki değil. Farklılığa düş- manlık, farkhlığı hor görmek, farklılığı yok etmeye çalışmak yalnız onlann işi değil. Ancak şunu da kabul etmek gerekir ki, Islamcı kesim bu konuda en fazla bağnazlığı içinde banndı- ran kesim. Yahudi düşmanlığı çok köklü bir gelenek, Islamcı- lar içinde. Dilipak, Nükhet Ipekçi'ye ne dedi: "Takıyye yapıyor." Işte korkunç olan bu. Bir egemen edasıyla, farklı olanı itirafa zor- luyor, farklı olduğunu düşündü- ğünü, günahlarını açıklamaya zorluyor. Bu anlayışla mücade- leye devam edeceğiz. Bu açı- dan bakarsak Kanal 7'deki Ah- met Hakan'ın programı yararlı oldu. Milyonlarca insan, Eygi ve Dilipak gibilerinin dilinden bir farklılığa duyulan düşmanlığı aracısız duymuş ve öğrenmiş oldular. Islamcılar, Türkiye'de toplu- mun önemli bir kesimini oluştu- ruyor. Onlardaki bağnazlık, öy- le kısa sürede ortadan kalka- cak bir bağnazlık değil. Diğer kesimlerdeki bağnazlık da on- lardakinin farklı bir yansıması. Ama biz bu ülkede birlikte ya- şıyoruz. Birbirimizi fiziki olarak yok edemeyeceğimize göre, bağnazlıklanmızı törpüleyece- ğiz; uygar bir toplumun, çoksesliliğe yatkın bireyleri ha- line geleceğiz. Yoksa gücü gücüne yeteni temizlemeye devam eder. Şim- diki manzara budur. Bizim kar- şı olduğumuz da budur. Islamcılann bağnazlığına kar- şı olduğumuz gibi, diktatöriük yanlılannın, cunta heveslilerinin ve her türiü farklılığa düşmanlık duyanların da karşısındayız. Daha doğrusu karşısında olan yeni bir anlayış yaratmak zo- rundayız. ••• Islamcı kesim, Şevki Ey- gi'nin fikirlerinin, tıpkı işkence- den sonra konuşan devlet yet- kilileri gibi "münferit" olduğu- nu mu iddia ediyor? öyle düşü- nüyorlarsa kendilerini kandın- yoüar. GLOBAI^OLTrtKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Hangi Küreselleşme? Nasıl Bir Direniş? IMF ve Dünya Bankası'nın Prag toplantılarına bağlı olarak, dikkatler tekrar küreselleşme süreci üzerinde yoğunlaştı. Ancak tartışmalar çoğaldıkça ortadaki küreselleşme kavramlarının da çoğaldığı görülüyor. Bu durumun yarattığı bulanıklığın arka- sında, küreselleşmenin, birçok süreci birden altına alan bir şemsiye kavram olarak kullanılması yatıyor. Ömeğin, bir süredir, küreselleşme karşıtlan ara- sında bu kavramı "ekonomik küreseHeşme" ya da "Başını çokuluslu şirketlerin (ÇUŞ) çektiği kü- reselleşme" olarak kullanma eğilimi var. Hatta ki- mi zaman küreselleşme salt mali pıyasalardaki ge- lişmelere indirgeniyor. Küreselleşmeyı böyle tanım- layanlann, küreselleşmenin tümüne değil, yalnızca kimi özelliklerine karşı çıktıklannı söylemek müm- kün. Bu yaklaşımın köktenciliğe saplanmayan, so- mut öneriler, reform projeleri üretme şansının oldu- ğu söylenebilir. Hatta, belki daha da ileri gidilerek bu yaklaşımlarla, bu yıl Davos'ta başlayan (Davos sü- reci olarak da anılan) küreselleşmeye insani bir yüz bulmak, gerileyen meşruiyetini yeniden sağlamak için gerekirse IMF ve Dünya Bankası'nı düzelt- mek, sivil toplum kuruluşlanyla diyalog kurmak gi- rişimlerinin bir noktada çakışarak herkesi memnun edecek birsonuç doğurabileceği bile düşünülebilir. Diğer taraftan The Economist gibi küreselleşme karşıtlannı, toptancı bir yaklaşımla antikapitalistlik- le (sosyalist/anarşist) suçlama eğilımınde olanlar da var. Belli ki bunlar, küreselleşme sürecinin bir özellığine karşı çıkmanın, tümüne, hatta kapitalizme karşı çıkmak anlamına geldiğini, bu alanda sağda ya da solda reformizme yer olmadığını, küreseileş- me şu veya bu alanda geri çevrilirse kapitalizmin tü- münün tehlikeye gireceğini düşünüyortar. CNN'in web sitesine, orak-çekiç-Kalaşnikof desenli kır- mızı çatkı takmış göstericı resimieri koyması da bu açıdan anlamlıdır. Ekonomik küreselleşme mallann ve sermaye- nin dünya ekonomısinde serbestçe dolaşımı, tüm piyasaların uluslararası sermayeye açılması anlamı- na geliyor. Burada küreselleşme, uluslararası serma- ye, yerel-toplumsal gereksinımlere duyarsız kaldığı, girip çıkarken istıkrarsızlık yarattığı ve tahrip ettiği için eleştiriliyor. Öyleyse, uluslararası sermaye ve mal hareketlerinin, küreselleşmenin başını çektiği söylenen ÇUŞ'lann denetlenmesiyle küreselleşme- nin bu etkisi azaltılabilir. Ne ki dikkatle bakıldığında ekonomik küreselleşme denen sürecin kendiliğin- den ya da salt dev şirketlerin ekonomik etkinliğinin değil, ABD lideriiği altında, kimi gelişmiş ülkelerin de desteğiyle, IMF ve Dünya Bankası aracılığıyla yu- kardan aşağı dayatılan bir projenin, diğer bir de- yişle siyasi bir müdahalenin sonucu olduğu görülür. Üstelik, siyasi bir sürecin sonucu olan ekonomik küreselleşme, ileriedikçe, ekonomılerin bağımlılığı- nı arttınyor, ulus devleti dış baskı karşısında zayıfla- tıyor; böylece, küreselleşmenin siyasi yanını dahada güçlendinyor. Burada ne salt ekonomik ne de salt siyasi bir karşı çıkış yeterii. Kimi kısmi tedbirierin ötesinde bütünlüklü bir "ulusalcı siyasetin'' gerek- tiği söylenebilir. Ancak ulusalcı siyasi tepki söz ko- nusu oluhca, küreselleşmenin kültürel özellikleri ala- nına geçiyoruz ister istemez. Küreselleşmeye yöne- lik bir eleştiri de ABD ve Batı kültürünün sinema, TV, intemet gibi alanlardan girerek yerel kültürieri tah- rip ettiğini, ABD yaşam tarzını temel alan bir kültü- rel homojenleşmeyı küresel alanda dayattığını ulu- sal bilinci zayrflattığını söylemiyor mu? Üstelik bu süreci de tek başına ele almak olanaksız. Çünkü, kültürel küreselleşme, küreselleşmenin teknolo- jik (internet, uydu yayın, vb.) ve ekonomik (meta- laria gelen kültür ve estetık değerier) boyutuna sıkı sıkıya bağlı. Diğer taraftan ABD ve bağlaşıklarının küreselleştirme basıncına, tek başına, hem de za- yıflayan bir ulusal bilinç ortamında karşı çıkmak, tecrit olmayı ya da direnebilmek için askeri alana çık- mayı getirrneyecek mi? Bu noktada ırkçı-şoven bir millryetçiliğin, otoriter yönetim eğilimlerinin güçlen- meşi tehlikesi yok mu? Özetle, küreselleşmenin çeşitli yanlan arasında çok sıkı bir organik ilişki var. Diğer parçalan da de- ğişmeye zoriamadan, bir tek parçayı değişmeye zoriamak mümkün olmayacak. Tüm yanlan/düzey- leri siyasi düzeyin altında birieştirip salt ulusalcı tu- tum almaya kalkmak da çok riskli. Öyleyse geriye küreselleşmeye toptan karşı çıkmak, bir seferde ge- ri çevirmeye kalkmak mı kalıyor? Ben, Seattle'dan bugüne kadar yaşananlaria ve tartışılanlarta ilgili ba- zı gözlemlerimden hareketle başka bir yaklaşımın mümkün olduğunu düşünüyorum: Küreselleşme- nin özelliklerine tek tek birbirinden kopuk bir biçim- de karşı çıkmak yerine, küreselleşmenin tüm etkile- rine birden, her noktada ve anda giderek gelişen bi- çimde karşı çıkmak ve küreselleşme karşıtı dalgayı böyle güçlendirmeye çalışmak gerekir. Bu bağlam- da Davos sürecine, IMF, Dünya Bankası'nın, BM ile ÇUŞ'lann kısmi çözümleri konuşma çağnlarına cevap verip, onlann platformunu kabul edip hızla yi- tiımekte olduklan meşruiyeti tekrar tamir etmek için zaman kazanmalanna olanak tanımamak gerekir. Siyasi alan, ulusal devletin siyasi kapasiteleri de- mokratik yöntemlerie kullanılmalıdır. Uluslararası alanda tecrit olmamak için uluslararası küreselleş- me karşıtı hareketin bir parçası olmak gerekir. Kü- reselleşmenin ulusal kültüre yönelik yıpratıcı etkile- rine karşı da bu yolla daha kolay direnilebilir. Ulusal kültür ancak diğer uluslann halk kültürieri, direniş ge- lenekleriyle zenginleştirilerek şovinizme, ırkçılığa düşmeden korunabilir. Seattle'dan bu yana giderek yükselen uluslararası, çok kültüriü, kitlesel direniş ol- masaydı, bu direniş ulus devletlerin politikacılannı aşağıdan gelen bir basınçla zoriamasaydı, "Davos süreci", "güler yüzlü bir küreselleşme" arama çabalan ortaya çıkar mıydı? Esenyurt Belediye Başkanı 'Baykal'ın gelmesi CHP'yi öldürür' tstanbul Haber Servisi - Esenyurt Belediye Başkanı Dr. Gürbüz Ça- pan, CHP'nin "Parti iç mücade- leyerine, Türkij'e'ninbi- riken sorunlanna yöne- Kk kurultay yapması ge- rekirdi'' dedi. Çapan, "Baykalcı ol- madığını, Baykal dışmda herkesi desteklediğuu" söyledi. Baykal için "Beneminim ki delegeden oy alamayacak" di- yerektepkisini di- le getiren Başkan Çapan, "MedyaBaykal'ı öneçıkanyor. Baykal geJ- sin, parti barajda boğul- sun istiyoriar. Ama CHP'nin kökü derindir, bunu başaramayacak- lar" diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle