Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 EYLÜL 2000 ÇARŞAMBA
Ecevit, Kutan'ı
yalanladı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakan Bülent
Ecevit, FP lideri Recai
Kutan'ın Avnıpa turunda
kaydettiği "Ecevit ile
görüşmemizde, kendisi
'FP'nin kapatılma olasılığı
yüzde sıfirdır' dedi"
sözlerini yalanladı.
Başbakan Ecevit, dün
yaptığı açıklamada şunJan
dile getirdi: "Fazilet
Partisi Genel Başkanı
Sayın Kutan, bir
görüşmemizde kendisine,
'Fazilet Partisi'nin
kapatılma ıhtimali yüzde
sıfir' dediğimi söylemiş.
Ben öyle bir kehanette
bulunmadım. Ancak
Fazilet Partisrnin
kapatılmamasını temenni
etmış olabilirim. Ben, çok
sınırlı durumlar dışında
partilerin kapatılmasına
ilke olarak karşıyım. Bir
partide suç işlenmesi
durumunda, partinin veya
partililerin değil, suçu
işleyenlerin
cezalandınlması daha
doğru olur"
Çetinkaya yargıç
karşısında
• ADAıNA (Cumhuriyet
Bürosu) - Mersin'de bir
kamyonda ele geçirilen 21
ton esrar ve 600 kilo baz
morfınle ilgili olarak
hakkında gıyabi tutuklama
karan ile aranırken
îstanbul'da yakalanan Urfi
Çetinkaya, bugün
Adana'daki DGM'de
hâkim önüne çıkacak.
Uyuşturucu davasmda,
"Matador Operasyonu"
kapsamında düzenlenen
operasyonda, uluslararası
uyuşturucu şebekesinin
elebaşısı olduğu iddiasıyla
yakalanıp tutuklanan Urfi
Çetinkaya'nın yanı sıra
tutuklu sanıklar Mehmet
Bakır Nergiz, Mustafa
Nergiz, Arif Özcan, Servet
Yiğit, Orhan Abu, Galip
Yüzbaşıoğlu ve Mehmet
Köse Ismailoğlu, tutuksuz
sanık Fadime Naciye
Haydar ile gıyabi tutuklu
sanıklar Hediye Sekman,
tlyas Yavuz, Ahmet
Semiroğlu, Sibel
Semiroğlu, Şükrü Menem
ve Mehmet Demir de
yargılanıyor.
Eceyft-Atasagun
görüşmesi
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakan Bülent
Ecevit, dün MİT Müsteşan
Şenkal Atasagun'u kabul
etti. Başbakanlık Merkez
Binası'ndaki görüşmenin
"olağan görüşme" olduğu
kaydedildi.
PKK'nin silah
deposu buhındu
• DtYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu) -
Bingöl, Hakkâri ve Siirt'te
yapılan arazi
taramalannda PKK'ye ait
olduğu bildirilen çok
sayıda silah ve mühimmat
ele geçirildi. Sığınakta, bir
Kanas suikast silahı ile
örgütte pek rastlanmayan
bir Diktıriof makineli
tüfek de bulundu.
YÖK yeralenecek
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Yükseköğretim
Kurulu'nun (YÖK) 7
üyesinin görev süresi 2001
yılının ocak ayında sona
erecek. YÖK üyeleri
Ismail Alanaltuğ, Durmuş
Yalçın, Prof. Ramazan
Evren, Prof. Uğur Buget,
Prof. tsmail Tosun ve
emekli Hava Korgeneral
Erdoğan öznal'm görev
süreleri4Ocak2001'de
sona eriyor. Prof.
Sebahattin Zaim'in görev
süresi ise 6 Ocak 2001 'de
sona erecek.
HABERLER
CHP'de o l a ğ a n ü s t ü k u r u l t a y a d o ğ r u
Baykal da adaybğnn açddadıtstanbul Haber Ser-
visi - Eski CHP Genel
Başkanı Deniz Baykal,
partisinin 30 Eylül ku-
rultayında genel baş-
kanlığa aday olduğunu
tstanbul'da açıkladı.
Kurultay çağnsmı
CHP Genel Başkanı
AJtan Öymen'in yaptı-
ğım, kendilerini aday
olmaya Öymen'in ça-
ğırdığmı belirten Bay-
kal, kendi karanyla is-
tifa ettiğini, şimdi ise
gelen çağnlar üzerine
demokratik hakkını
kullandığını vurguladı.
Baykal, yeni bir siya-
set anlayışı ve siyaset
düzeyini yükseltme
çağnsı yaparak "Bundan sonra seçim is-
temek yok, seçime kaülmak var. Hükü-
met düşürmek yok, hükümet kurmak
var. Asıksuratia durmakyok,güler yüz-
le durmak var. Bu da bir özeleştiridir"
dedı. Partisinin tstanbul tl Merkezı'nde,
yalmzca gazetecilerin
salona alındığı bir top-
lantıyla adayhğmı açık-
layan Baykal, halkın 20
yıldır yüksek enflasyon-
la yaşadığını belirterek
hükümetin izlediği poli-
tikalan eleştirdi.
Rant, rüşvet ve mafya
kültürünün ortaya çıktı-
ğını, toplumun temel di-
reği olan namuslu, dü-
rüst insanlann, geniş
halk kesimlerinin ümit-
siz olduğunu ifade eden
Baykal, "Siyaset yılgııı
ve suskun, partiler Ana-
dotu'daki iddialannı An-
kara'da unutuyorlar.
TBMM'deki partiler ve
h'derleri birbirine benzi-
yor. Sadece iktidar değil,
aynı zamanda muhakfet
boşluğu da var. Halkın
tansiyonu yüksek, ama
Eski CHP Genel Başkanı BaykaL adaybğuu partinin tstanbul Ü Merkezi'nde açıkladı. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR)
siyasetin nabzı atmıyor" diye konuşru.
Türkiye'nin zembereğınin sosyal de-
mokrasiye kurulduğunu öne süren Bay-
kal, halkın CHP sız parlamentonun yok-
luğunu anladığını savundu. tnsan ve
toplum için siyaset yaptıklannı belirten
Baykal, kutsal kitabın da "Konuş" sö-
züyle başladığına dikkat çekerek inanç,
ibadet ve ifade özgürlüğünü savunur-
ken inançlann sıyasetçe sömürülmesi-
ne de ödünsüz karşı olduklanru vurgu-
ladı. Baykal, siyasetin amaç değil, hal-
Sevgi, barış, dostluk ve uzlaşma vurgulandı
Baykal, ilk özeleştirisini yaptı
MtYASE tLKNUR / BARIŞ DOSTER
Günlerdir adaylığını açıklaması bekienen Deniz
Baykal, partisinin tstanbul ü merkezinde bekienen
açıklamayı yaptı. Bir basın toplantısına ilk kez yan-
daşlannı almayan ve sadece gazetecilere seslenen
Baykal, kürsüye bir saat gecikmeyle çıktı. trtica-
len konuşmasıyla bilinen Baykal, konuşmasım bu
kez, kısa süre önce faksla yollanan metüıden oku-
du. Bekienen faksın il merkezine geç gehnesi ne-
deniyle toplantı da gecıkmeli başladı.
Il merkezinin salonu özel olarak, eski milletve-
killeri ve Baykal'ın yakın çahşma arkadaşlan Bü-
lentTanla ve Ahmet GüryüzKetendtarafından dü-
zenlendi. Konuşma kürsüsü öne alınırken Bay-
kal'ın arkasına yanm ay şeklinde dizilen masalara
Bakırköy tlçesi Gençlik Kollan üyeleri oturdular.
Baykal, konuşmasında sık sık sevgiye, banşa, dost-
luğa ve uzlaşmaya vurgu yaptı. Kendisine yönelti-
len "Ozeteştiri yapmryor, dar kadrocu" yönündeki
eleştirileri dikkate aldığım göstermek için Baykal,
konuşmasımn son bölümünü özeleştiriye ayırdı.
Geçen ay Silivri'deki bir otelde yandaşlanyla yap-
tığı toplantıda özeleştiriye yer vermeyen ve
CHP'nin seçim hezimetini konjonktüre bağlayan
Baykal, dün hem basın toplantısında hem de örgüt-
le yaptığı toplantıda yanlışlanndan anndığını sa-
vundu. BaykaFın en yakın kurmaylanndan Meh-
met Sevigen. toplantı boyunca bulunduğu odadan
çıkmadı. Baykal' ın bu sözlerinin alkışlanması dik-
kat çekti. Baykal, gazetecilerin "kışkırtıcı" sorula-
nna karşın, Öymen'in çalışmalannı övdü ve eleş-
tiriden kaçmdı. Baykal, kendisine yöneltilen suç-
lamalara kurultayda yanıt vereceğini söyledi.
km sorunlaruu çözmek
için araç olduğunun altım
çizdi.
"Bir sosyal demokrat,
toplum bana ne verecek di-
ye sormaz, ben topluma ne
vereceğim diye sorar" di-
yen Baykal, parti içi çekiş-
melere son verilmesini is-
teyerek parti içinde banş
ve sevgi çağnsı yaptı. Yö-
resel, bölgesel, etnik ve i-
nanç kimlikleri üzerinden
değil, siyasal bilinç, ilke ve
inanç düzeyinde siyaset
yapılmasını öneren Bay-
kal, demokrasinin de cum-
huriyetin doğal sonucu ol-
duğunu, ikisi arasmda çe-
lişki değil, bütünsellik ol-
duğunu söyledi. Gençlerin
önünün ülkede ve partide açümasını is-
tediğini anlatan Baykal, Türkiye, 1.5
yıl öncesine göre çok farkh. Sorunlar di-
İegetirilmiyor. Türkiye 1.5yıldır siyaset-
siz" dedi.
Öymen'in iyi niyet ve özveriyle ça-
lıştığını belirten Baykal,
partide kimseye karşı olma-
dığını, CHP ve Türkiye'nin
daha başanlı olabilecek
kadrolar aradıklarını belirt-
ti.
"Genel Başkan'ın Parti
Mecüsi'ne meydan okuma-
sıyanhşür. KuruHaym seçti-
ği PM'yi beğenmeme hakkı
yoktur" görüşünü savunan
Baykal, siyasi yaşamı bo-
yunca dar kadroculuk,
grupçuluk yapmadığını,
birlikte hareket etmediği
partililerle de iletişim ve iş-
birliği arayışı içinde oldu-
ğunu öne sürdü.
Baykal, seçilmesi duru-
munda, partideki yararlı ça-
lışmalan sürdüreceğini vur-
guladı. Baykal basın toplan-
tısının ardından, kendısını
destekleyen partililere ses-
lendi.
C H P ' d e y ö n t a r t ı ş m a s ı
'Parti ilke ve ideplojisL
yaşama geçirilmeli'
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
DtSK'e bağh OLEYİS Sendikası Genel
Başkanı Enver Öktem, CHP'nin kurtu-
luşunun parti ilke ve ideolojisine öne çı-
karmaktan geçtiğini söyledi. Eski CHP
Yüksek Disiplin Kurulu 2. Başkanı Me-
tin Şekercioğlu, CHP'yi ileri götürecek
olgunun yapay söz ve eylemler değil,
dürüstlük olduğunun altını çizdi.
OLEYİS Başkanı ve
eski CHP Gençlik Kolla-
n Merkez Yönetim Ku-
rulu üyesi Enver Öktem,
CHP'de ezilen ve çalışan
kesime dayalı bir sol par-
ti yapısı kurulması dile-
ğini iletti ve şunlan söy-
ledi:
"tçinde buhınduğumuz
şartlarda mevcut hükü-
metin ülkenin geleceğine
ipotek koyan karar v« uy-
gıılamalanıu, sağhksg özeHeştirme poB-
tikalannı, Türkyargısını devre dışı bıra-
kan tahkim sistemi ve benzeri kararlan-
nı,işçi kesimini vememur kesimini örgüt-
süz bırakmaya yönelik politikalan ciddi
anlamda ekştirip bunlara muhakfet ya-
pacak bir partiye ihtiyaç vardır. Bunun
için yeni bir oluşuma gerek yoktur.
CHP'nin ilkeleri doğrumısunda hareke-
• OLEYİS Başkanı
ve eski CHP Gençlik
Kollan Merkez
Yönetim Kurulu üyesi
Öktem, "Yeni bir
oluşuma gerek yoktur.
CHP'nin ilkeleri
doğrultusunda
harekete geçmesi
yeterlidir" dedi.
te geçmesi yeterüdir. Yapılması gereken
CHP'debu Uketerin havata gcçirilmesidir.
Eğer CHP kendi ilkelerine göre hareket
eden, bu ilkeleri hayata geçiren bir parti
yapısına kavuşabümis olsaydı, bugünkü
dar, kısır koltuk kavgalannın yerine
inançh, sol değerleri öne çıkaran, halkı
ile bütünleşmiş tophım çıkarian için du-
yarh bir görüntü yaranlmış olurdu."
1
Metin Şekercioğlu da
profesyonelleşmiş politi-
kacılann CHP içinde dü-
rüstlüğe karşı savaş başlat-
tıklannı savunarak "Yıl-
lardan beri tüzüğümüze
göreçokağırsuç oluşturan
sahte kayıt olayının birme-
sini istememelerinin başka
anlamı var mı" diye sordu.
Düzgün üye kaydı olmadı-
ğı takdirde CHP'nin hiç-
bir yere ulaşamayacağını
aktaran Şekercioğlu, "TümCHP'Klerin,
'Sağcılar etik olmayan hareketler yapı-
yor, biz niye yapamıyoruz? Onlar ihale
yolsuzluğu yapıyor, biz niye yapmaya-
hm?' düşüncesine karşı çıkarak ilkeö ve
dürüstbirpartiolmaya uğraşmalan.Ata-
türk ve Ismet tnönü'nün sağladığı say-
gmhktakilaik-demokrat CHP'yiyeniden
oluşturmaya çahşmasını dUiyoruz" dedi.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
tĞNELÎFIRÇA ZAFERTEMOÇİN
oralcalisiar@yahoo.com
Kanal 7 Haber Müdürü Ah-
met Hakan önceki günkü "Ka-
nal 7'de Engizisyon" başlıklı ya-
zım üzerine bir açıklama yolla-
mış. Şöyte diyor Hakan: "Ha-
yatımda hiçbir zaman, hayali
düşmanlar üretip kuşkulara ve
vehimlere dayalı düşünce biçi-
mine sahip olmadım. Bu tür
düşünme biçiminin önyargılan
beslediğine, düşmanlıklan kö-
rûklediğine inandım. Hiçbir za-
man her taşın arkasında Yahu-
di, Dönme fılan aramadım. Ba-
şa gelen felaketlerden, adlan
sanlan belli olmayan insanlar-
dan oluşmuş güçlû örgütleri,
gizlıyapılanmalan sorumlu tut-
madım."
Ahmet Hakan bu açıklamayı
neden göndermek ihtiyacı his-
setti: Herhalde benim Islamcı
hareket konusunda yaptığım
bazı değerlendirmeleri doğru
bulmadığı için. Ben ne demiş-
tim: "Farklı dinlere, farklı ulus-
lara mensup olanlara düşman-
ca duygular beslemek, hertür-
lü kötülüğün arkasında onlan
aramak Islamcı hareketin hâlâ
en temel özelliklerinden birisi.
Birçok Islamcıyayın organında
Eygi'nin Tikirleri' Münferit mi?
bunu rahatlıkla görebilirsiniz."
Ahmet Hakan benim bir ge-
nelleme yaptığımı düşünerek
şunlan belirtiyor: "Eleştiri okla-
nnızı Mehmet Şevki Eygi ve
Abdurrahman Dilipak'a yö-
neltirken satıhannmn arasına
sıkışan o genellemeci yakla-
şımdan rahatsız olduğumu be-
lirtmek isterim. Eygi ve Dilipak'ı
eleştirebilirsiniz, onlar da size
yanıt verebilirier. Ama beni ve
yaptığım programı, o genelle-
menin içine alma yaklaşımınızı
yadırgadığımı belirtmek iste-
rim."
Ahmet Hakan'a ve onun yap-
tığı programa, o yazıda bir eleş-
tiri yöneltmemiştim. Yöneltebı-
lirdim de, ama o programda
eleştirilecek asıl konu o değildi.
Eleştirim Şevki Eygi ve Abdur-
rahman Dilipak tarafından dile
getirilen Islamcıların genel yak-
laşımıydı. Genel diyorum, çün-
kü bu konu Islamcı hareketin
ruhuna sinmiştir. Yahudi düş-
manlığı konusunda farklı yayın
organîannda yüzlerce, binlerce
örnek bulup gösterebilirim.
Ahmet Hakan'ın böyle bir
yaklaşım içinde olduğunu söy-
lemedim. Söylemek hakkına da
sahip degilım. "Yazınızda, Iske-
le Sancak'ın tarafsızlığıyla ilgili
tek bir sözcük bile yer almıyor-
du" diyor Hakan. O programı
izlerken öne çıkacak konu ta-
rafsızlık değildi. Belki bazı Is-
lamcı izleyicileri, onu bu prog-
ramdaki tırtumu nedeniyle eleş-
tirmiş bile olabilirler. Nitekim
Akit gazetesinde Ahmet Ha-
kan'a yönelik böyle eleştiriler
yer alıyordu.
Bir başka gazeteci meslek-
taşım da benim bu programı
konu etmemi gereksiz buluyor-
du. Sabah'ta llker Saner şun-
lan yazmış: "...Benim Oral Ça-
lışlar'a bir çift sözüm var: Ga-
zetedeki köşeni bu bağnazlara
ayırman büyük israf!.. Cumhu-
riyet gazetesi, kâğıt ve mürek-
kebi bu kadar kolay mı temin
ediyor? Üstelik benim köşede
de israfa sebep oldun!"
Bu konulan tartışmayı sürdü-
receğiz. Bağnazlık yalnızca Is-
lamcı kesime ait bir özellik mi!
Tabii ki değil. Farklılığa düş-
manlık, farkhlığı hor görmek,
farklılığı yok etmeye çalışmak
yalnız onlann işi değil. Ancak
şunu da kabul etmek gerekir ki,
Islamcı kesim bu konuda en
fazla bağnazlığı içinde banndı-
ran kesim. Yahudi düşmanlığı
çok köklü bir gelenek, Islamcı-
lar içinde.
Dilipak, Nükhet Ipekçi'ye ne
dedi: "Takıyye yapıyor." Işte
korkunç olan bu. Bir egemen
edasıyla, farklı olanı itirafa zor-
luyor, farklı olduğunu düşündü-
ğünü, günahlarını açıklamaya
zorluyor. Bu anlayışla mücade-
leye devam edeceğiz. Bu açı-
dan bakarsak Kanal 7'deki Ah-
met Hakan'ın programı yararlı
oldu. Milyonlarca insan, Eygi ve
Dilipak gibilerinin dilinden bir
farklılığa duyulan düşmanlığı
aracısız duymuş ve öğrenmiş
oldular.
Islamcılar, Türkiye'de toplu-
mun önemli bir kesimini oluştu-
ruyor. Onlardaki bağnazlık, öy-
le kısa sürede ortadan kalka-
cak bir bağnazlık değil. Diğer
kesimlerdeki bağnazlık da on-
lardakinin farklı bir yansıması.
Ama biz bu ülkede birlikte ya-
şıyoruz. Birbirimizi fiziki olarak
yok edemeyeceğimize göre,
bağnazlıklanmızı törpüleyece-
ğiz; uygar bir toplumun,
çoksesliliğe yatkın bireyleri ha-
line geleceğiz.
Yoksa gücü gücüne yeteni
temizlemeye devam eder. Şim-
diki manzara budur. Bizim kar-
şı olduğumuz da budur.
Islamcılann bağnazlığına kar-
şı olduğumuz gibi, diktatöriük
yanlılannın, cunta heveslilerinin
ve her türiü farklılığa düşmanlık
duyanların da karşısındayız.
Daha doğrusu karşısında olan
yeni bir anlayış yaratmak zo-
rundayız.
•••
Islamcı kesim, Şevki Ey-
gi'nin fikirlerinin, tıpkı işkence-
den sonra konuşan devlet yet-
kilileri gibi "münferit" olduğu-
nu mu iddia ediyor? öyle düşü-
nüyorlarsa kendilerini kandın-
yoüar.
GLOBAI^OLTrtKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Hangi Küreselleşme?
Nasıl Bir Direniş?
IMF ve Dünya Bankası'nın Prag toplantılarına
bağlı olarak, dikkatler tekrar küreselleşme süreci
üzerinde yoğunlaştı. Ancak tartışmalar çoğaldıkça
ortadaki küreselleşme kavramlarının da çoğaldığı
görülüyor. Bu durumun yarattığı bulanıklığın arka-
sında, küreselleşmenin, birçok süreci birden altına
alan bir şemsiye kavram olarak kullanılması yatıyor.
Ömeğin, bir süredir, küreselleşme karşıtlan ara-
sında bu kavramı "ekonomik küreseHeşme" ya da
"Başını çokuluslu şirketlerin (ÇUŞ) çektiği kü-
reselleşme" olarak kullanma eğilimi var. Hatta ki-
mi zaman küreselleşme salt mali pıyasalardaki ge-
lişmelere indirgeniyor. Küreselleşmeyı böyle tanım-
layanlann, küreselleşmenin tümüne değil, yalnızca
kimi özelliklerine karşı çıktıklannı söylemek müm-
kün. Bu yaklaşımın köktenciliğe saplanmayan, so-
mut öneriler, reform projeleri üretme şansının oldu-
ğu söylenebilir. Hatta, belki daha da ileri gidilerek bu
yaklaşımlarla, bu yıl Davos'ta başlayan (Davos sü-
reci olarak da anılan) küreselleşmeye insani bir yüz
bulmak, gerileyen meşruiyetini yeniden sağlamak
için gerekirse IMF ve Dünya Bankası'nı düzelt-
mek, sivil toplum kuruluşlanyla diyalog kurmak gi-
rişimlerinin bir noktada çakışarak herkesi memnun
edecek birsonuç doğurabileceği bile düşünülebilir.
Diğer taraftan The Economist gibi küreselleşme
karşıtlannı, toptancı bir yaklaşımla antikapitalistlik-
le (sosyalist/anarşist) suçlama eğilımınde olanlar
da var. Belli ki bunlar, küreselleşme sürecinin bir
özellığine karşı çıkmanın, tümüne, hatta kapitalizme
karşı çıkmak anlamına geldiğini, bu alanda sağda
ya da solda reformizme yer olmadığını, küreseileş-
me şu veya bu alanda geri çevrilirse kapitalizmin tü-
münün tehlikeye gireceğini düşünüyortar. CNN'in
web sitesine, orak-çekiç-Kalaşnikof desenli kır-
mızı çatkı takmış göstericı resimieri koyması da bu
açıdan anlamlıdır.
Ekonomik küreselleşme mallann ve sermaye-
nin dünya ekonomısinde serbestçe dolaşımı, tüm
piyasaların uluslararası sermayeye açılması anlamı-
na geliyor. Burada küreselleşme, uluslararası serma-
ye, yerel-toplumsal gereksinımlere duyarsız kaldığı,
girip çıkarken istıkrarsızlık yarattığı ve tahrip ettiği
için eleştiriliyor. Öyleyse, uluslararası sermaye ve
mal hareketlerinin, küreselleşmenin başını çektiği
söylenen ÇUŞ'lann denetlenmesiyle küreselleşme-
nin bu etkisi azaltılabilir. Ne ki dikkatle bakıldığında
ekonomik küreselleşme denen sürecin kendiliğin-
den ya da salt dev şirketlerin ekonomik etkinliğinin
değil, ABD lideriiği altında, kimi gelişmiş ülkelerin de
desteğiyle, IMF ve Dünya Bankası aracılığıyla yu-
kardan aşağı dayatılan bir projenin, diğer bir de-
yişle siyasi bir müdahalenin sonucu olduğu görülür.
Üstelik, siyasi bir sürecin sonucu olan ekonomik
küreselleşme, ileriedikçe, ekonomılerin bağımlılığı-
nı arttınyor, ulus devleti dış baskı karşısında zayıfla-
tıyor; böylece, küreselleşmenin siyasi yanını dahada
güçlendinyor. Burada ne salt ekonomik ne de salt
siyasi bir karşı çıkış yeterii. Kimi kısmi tedbirierin
ötesinde bütünlüklü bir "ulusalcı siyasetin'' gerek-
tiği söylenebilir. Ancak ulusalcı siyasi tepki söz ko-
nusu oluhca, küreselleşmenin kültürel özellikleri ala-
nına geçiyoruz ister istemez. Küreselleşmeye yöne-
lik bir eleştiri de ABD ve Batı kültürünün sinema, TV,
intemet gibi alanlardan girerek yerel kültürieri tah-
rip ettiğini, ABD yaşam tarzını temel alan bir kültü-
rel homojenleşmeyı küresel alanda dayattığını ulu-
sal bilinci zayrflattığını söylemiyor mu? Üstelik bu
süreci de tek başına ele almak olanaksız. Çünkü,
kültürel küreselleşme, küreselleşmenin teknolo-
jik (internet, uydu yayın, vb.) ve ekonomik (meta-
laria gelen kültür ve estetık değerier) boyutuna sıkı
sıkıya bağlı. Diğer taraftan ABD ve bağlaşıklarının
küreselleştirme basıncına, tek başına, hem de za-
yıflayan bir ulusal bilinç ortamında karşı çıkmak,
tecrit olmayı ya da direnebilmek için askeri alana çık-
mayı getirrneyecek mi? Bu noktada ırkçı-şoven bir
millryetçiliğin, otoriter yönetim eğilimlerinin güçlen-
meşi tehlikesi yok mu?
Özetle, küreselleşmenin çeşitli yanlan arasında
çok sıkı bir organik ilişki var. Diğer parçalan da de-
ğişmeye zoriamadan, bir tek parçayı değişmeye
zoriamak mümkün olmayacak. Tüm yanlan/düzey-
leri siyasi düzeyin altında birieştirip salt ulusalcı tu-
tum almaya kalkmak da çok riskli. Öyleyse geriye
küreselleşmeye toptan karşı çıkmak, bir seferde ge-
ri çevirmeye kalkmak mı kalıyor? Ben, Seattle'dan
bugüne kadar yaşananlaria ve tartışılanlarta ilgili ba-
zı gözlemlerimden hareketle başka bir yaklaşımın
mümkün olduğunu düşünüyorum: Küreselleşme-
nin özelliklerine tek tek birbirinden kopuk bir biçim-
de karşı çıkmak yerine, küreselleşmenin tüm etkile-
rine birden, her noktada ve anda giderek gelişen bi-
çimde karşı çıkmak ve küreselleşme karşıtı dalgayı
böyle güçlendirmeye çalışmak gerekir. Bu bağlam-
da Davos sürecine, IMF, Dünya Bankası'nın, BM
ile ÇUŞ'lann kısmi çözümleri konuşma çağnlarına
cevap verip, onlann platformunu kabul edip hızla yi-
tiımekte olduklan meşruiyeti tekrar tamir etmek için
zaman kazanmalanna olanak tanımamak gerekir.
Siyasi alan, ulusal devletin siyasi kapasiteleri de-
mokratik yöntemlerie kullanılmalıdır. Uluslararası
alanda tecrit olmamak için uluslararası küreselleş-
me karşıtı hareketin bir parçası olmak gerekir. Kü-
reselleşmenin ulusal kültüre yönelik yıpratıcı etkile-
rine karşı da bu yolla daha kolay direnilebilir. Ulusal
kültür ancak diğer uluslann halk kültürieri, direniş ge-
lenekleriyle zenginleştirilerek şovinizme, ırkçılığa
düşmeden korunabilir. Seattle'dan bu yana giderek
yükselen uluslararası, çok kültüriü, kitlesel direniş ol-
masaydı, bu direniş ulus devletlerin politikacılannı
aşağıdan gelen bir basınçla zoriamasaydı, "Davos
süreci", "güler yüzlü bir küreselleşme" arama
çabalan ortaya çıkar mıydı?
Esenyurt Belediye Başkanı
'Baykal'ın gelmesi
CHP'yi öldürür'
tstanbul Haber
Servisi - Esenyurt
Belediye Başkanı
Dr. Gürbüz Ça-
pan, CHP'nin
"Parti iç mücade-
leyerine, Türkij'e'ninbi-
riken sorunlanna yöne-
Kk kurultay yapması ge-
rekirdi'' dedi.
Çapan, "Baykalcı ol-
madığını, Baykal dışmda
herkesi desteklediğuu"
söyledi. Baykal
için "Beneminim
ki delegeden oy
alamayacak" di-
yerektepkisini di-
le getiren Başkan
Çapan, "MedyaBaykal'ı
öneçıkanyor. Baykal geJ-
sin, parti barajda boğul-
sun istiyoriar. Ama
CHP'nin kökü derindir,
bunu başaramayacak-
lar" diye konuştu.