Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EYLUL 2000 SAU CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Sinop'ta üniversite açılışına katılan Milli Eğitim Bakanı Bostancıoğlu, rektörlere seslendi
4
Cıımhııriyetin kaLesıne sahip çikın'
• Samsun 19Mayıs
Üniversitesi'ne bağlı
olarak Sinop'ta kurulan
ve bu yü ilk kez
öğrenime başlayacak
olan eğitim ve fen-
edebiyat fakûltelerinin
açılışı Milli Eğitim
Bakanı Metin
Bostancıoğlu'nun
katılınn ile yapddı.
Törende rektörlere seslenen Bakan
Bostancıoğlu "Yüce Atatûrk'ün bize
mirası ne bir ayet, ne bir dogma ne de bir
suredir. Yüce Atatûrk'ün bize mirası bilim
ve akıldır. Üniversitelerimize düşen görev
demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olan
cumhuriyetimize karşı sorumluluk duygusu
olan bireyler yetiştirmektir" dedi.
Yiırt Haberleri Servisi - Milli
Eğitim Bakanı Metin Bostanaoğ-
lu,"Üniversitelerinıizm üzerine dü-
şen görev, demokratik, laik, sosyal
hukuk devleti olan cumhuriyetimi-
ze karşı sorumluluk duygusu olan
bireyler yetiştirmektir" dedi.
Samsun 19 Mayıs Üniversitesi'-
ne bağlı olarak Sinop'ta kurulan ve
bu yıl ilk kez öğrenime başlayacak
olan eğitim ve fen-edebiyat fakûl-
telerinin açılışı Milli Eğitim Baka-
nı Metin Bostancıoğlu, Sinop Mil-
letvekıli Yaşar Topçu, Vali Ayhan
Nasuhbeyoğhı ve Belediye Başka-
m Hamza Lnce'nin katılımı ile ya-
pıldı.
Törende konuşan Milli Eğitim
Bakanı Metin Bostancıoğlu rektör-
lere seslenerek şöyle konuştu:
"YüceAtatûrk'ün bize mirası ne
bir ayet ne bir dogma ne de bir su-
redir. Yüce Atatûrk'ün bize mirası
bflim ve akıldır. Üniversitelerimize
düşen görev demokratik, laik, sos-
yal hukuk devleti olan cumhuriye-
timize karşı sorumluluk duygusu
olan bireyler yetiştirmektir. Cum-
huriyetimizin ydmaz bekçfleri bu
üniversitelerden yetişecektir, bu fa-
kültelerden yetişecektir. Öğretim
üyeterinden beklediğim budur. Fa-
külte cumhurryetin kaleleridir, ka-
le duvarlandır. Hiç Idmse bu kale-
leri yıkmaya kallaşmasm, buna ce-
saret etmesin."
Türkiye'de kurulacak olan 8-10
üniversiteden bırinin Sinop Üni-
versitesi olacağını ıfade eden Bos-
tancıoğlu, "Dünya rnfllerJeriyanşı-
yoriar. Dünya miDetieri biümde,
üniversitelerde yanşryorlar. Türld-
ye arnk kendine rol verflen ülke de-
ğfl, dünyada senaryolar yazan, rol-
ler veren bir ülke ohnahdır. Bunun
için de üniversiteleri geliştirmeli-
yiz" dedi.
Bursa Uludağ Üniversitesi de
2000-2001 eğitim öğretim yılına
dün başladı. Açıhş töreninde konu-
şan Rektör Prof. Dr. Mustafa Yurt-
kuran, Türkiye'de akademısyen
başına 35 ögrenci düştüğünü, an-
cak Uludağ Universitesi'nde bu sa-
yuıın 58 olduğunu söyledi.
Uludağ Üniversitesi'nin Türki-
ye'nin 3. büyük üniversitesi oldu-
ğunu ifade eden Yurtkuran, kendi-
lerine aynlan bütçenin azlığma
dikkat çektı. Yurtkuran, "Öğrenci
yoğunluğu bizden daha az olan bü-
yük kentlerdeki devlet ve vakıf üni-
versiteleri bizden 2 kat daha fazla
bütçeden pay ahyoıiar. Bunun iza-
hı bizim açmuzdan güçtür" dedi.
Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran,
Uludağ Üniversitesi'nin kültür ve
sanata verdiği önemin simgesi ola-
rak ilk dersı, şef Prof. Dr. Koral
Çalgan yönetimindeki Kültür Ba-
kanlığı Bursa Devlet Senfoni Or-
kestrası'nın vereceğini de bildirdi.
Alanya Hukuk Fakûftesi
Akdenız Ünıversıtesı Alanya
Hukuk Fakültesi'nin açılış törenin-
de ilk dersi Yargıtay Başkanı Doç.
Dr. Sami Selçuk verdı.
Selçuk, konuşmasında Türki-
ye'de "Özgür beyinli insanlann"
yetiştirilmesı gerektiğinı vurgula-
dı.
Selçuk, Türkiye'run önyargılan
çok bol olan bir ülke olduğunu be-
hrterek "Hiçbir konuya sağhklı
yaklaşüdığmı zannetmiyorum. So-
run birbirimizi dinlememekte.
Türldye bir korku ülkesi" dedi.
semavi dinin
bir arada banş ve
hoşgörü ortamı
içerisinde yaşadığı
Antakya'da, kilise
ressamı bir
Müslüman. Alattin
Sürmeli nasıl kilise
ressamı olduğunu
anlatırken "Günün
birinde bir rahip,
benden ikona
çizmemi istedi.
Uzerinde çok
çalıştım. Onu gören
Hıristiyan din
adamlan daha sonra
sipariş üzerine
sipariş vermeye
başladılar" diyor.
Hoşgörü keııthıde kilise ressamı Müslüman
MEHMET ALİ SOLAK
j ANTAKYA - 7 bin yıllık tarihiyle Hıristi-
^yanlığın doğuşuna ev sahigliği yapan, üç se-
,mavi dinın bir arada Banş ve hoşgörü ortamı
içerisinde yaşadığı Antakya'da, kilise ressamı
bir Müslüman. Alattin Sürmeli nasıl kilise res-
samı olduğunu anlatırken "Günün birinde bir
rahip. benden ikona cizmemi istedi. Uzerinde
çok çalıştım. Onu gören Hıristiyan din adam-
lan daha sonra sipariş üzerine sipariş verme-
ye başladılar'" diyor.
"Dünyaya bir kez daha gelsem, gene de res-
samolmakisterim'' diyerek fırçasına ve tuva-
line sınlsıklam âşık olduğunu anlatan ressam
Alattin Sürmeli, ünlü tiyatrocu Nejat Uy-
gur'un da çırağı.
1965-70'li yıllarda Antakya'da gerek resim,
gerekse tiyatro ile uğraşan Nejat Uygur'dan
çok önemli bilgiler edindiğini belirten Sürme-
li, tarih, kültür ve doğa zenginliğini bir elin-
de, üç semavi dini de diğer elinde tutarak ba-
nş ve hoşgörü oıta/nına ^ S f e M t t
takya'da doğmanın çok büy
ğunu anlatıyor.
Sürmeli, mesleğini anlatmadan önce An-
takya'yı anlatıyor:
" Yüzyıllar boyu birçok medeniyete ev sanip-
üği yapmış uygaruklar beşiği Antakya'da 55
yıhm geçti. Burada yaşayan insanlann bizlere
bırakügı önemli bir miras \ar. Bu miras kültür
mozaigidir. Bu mozaiği yaşamak ve yaşatmak
hepimizin görevi Düşunebüryor musunuz, gec-
mişte bu coğrafyanm sahipleri, dünyaya hâkim
olan insanlardı. Koca evrende, muhteşem An-
takya'ya se\ dalanmak.- Bu apayn bir şey. Şim-
di benim işim, geçmişte var olan figürİeri yeni-
den yaşatma amacını taşıyor."
Bir rahibin önerisiyle başlayan ve ardı ar-
kası kesilmeyen resim siparişlerinin öyküsü-
ne gehncc Sürmeh' m n ^ z k p 4oluyor.
*•»/"•>' ' 1
ikonayla başlanM
Ak düşmüş saçlannda parmaklannı gezdir-
dikten sonra duygulannı sıralıyor:
"Her bireyin kendine ait bir yeteneği var.
Ben yülarca fzmir'de çahşüm. 1967 yıhnda An-
takya'ya gelince sanattan çok geçim derdi yü-
zünden tabela yazmaya başladım. Günün bi-
rinde bir rahip, benden ikona çizmemi istedi
Uzerinde çok çalıştım. Onu gören Hıristiyan
din adamlan daha sonra sipariş üzerine sipa-
riş vermeye başladılar. Süreç içerisinde yurti-
çinden çok yurtdışından siparişler geldi. Da-
ha çok İtalya ve Almanya'daki kiliselere iko-
nalar çizdim."
Bir Müslüman ressam olarak kiliseleri süs-
leyen, Hz. Isa, Hz. Meryem ya da Hz. Isa'nın
havanlennı tuvale geçınrken nasıl bir duygu-
yakapıüyordu Sürmeh: - ><•
dmi, dili, ırta oIıufÇ.fg|ıtı
tüm dünya insanlanna sanulal
ceken büyük armağandır. Ben ikonalan çizer-
ken hep söylediğim çizgide odaklaşıyorum.
Çünkü bana göre sanatsal çahşma, sadece ye-
teneğin ve büginin büieşimi değil, bir anlam-
da duygulann da kesradir. Zira bir anda çiz-
diğiniz bir yaşanun içine giriyorsunuz. Farkm-
da ohnadan tuvale işlediğiniz motiflc konuşup
sohbet ediyorsunuz. Bunu sözcüklerie tarif et-
mek çok zor. Bu bir de dinsel motif olunca, çok
dikkatli davranmak durumundasınız."
Türkiye'nin dört bir yanmdaki kiliselerde
Antakyalı ressam Alaadin Sürmeli'nin çalış-
malan var. O ilerlemiş yaşına rağmen hoş-
görüyü tuvaline yansıtmayı sürdürüyor.
T u r k - l s t o p l a n t ı s ı s o n u c b i l d i r g e s i
Zorunlu tasarrufa
ülke çapında eylem
ERKANTUYSAL
KONYA - Türk-lş,
ödenmeyen zorunlu ta-
sarruflar için ülke gene-
linde eylem hazırlığı baş-
latıyor.
Türk-Iş'e bağlı sendi-
ka şube başkanlannın dü-
zenlediği toplantının so-
nuç bildırgesi açıklan-
dı.Türk-lş Konya ll Tem-
silcısi Bekir Ava tarafın-
dan yapılan açıklamada,
12 Eylül darbesinin sen-
dikalar üzerindeki olum-
suz etkileri, IMF'ye kar-
şı aluunası gereken tavır-
lar, îş Güvencesi Yasa Ta-
sansı'ndaki gelışmeler ve
işçi haklan konulan de-
ğerlendinldi.
Türk-îş'in IMF'nin ıs-
tekleri doğrultusunda is-
tikrar programına karşı
olduğunun belirtildiğı
bildirgede, işçi suııfı ve
küçük esnafin geliştiril-
Uygulamalı olarak tamtıldı
'Robot sistemi' ile deri
kanserine erken teşhis
tstanbulHaber Ser-
visi - Deri kanserleri
arasında en sık görü-
len "Malin Mela-
nom", robot sistemi
sayesinde erken evre-
de teşhis edilip, yüzde
100'e yakın iyileşme
sağlanabiliyor.
Alman Hastanesi ve
Viyana Üniversitesi
Dermatoloji Kiiniği
işbirliği ile uygulan-
masına başlanan
"Molemaxn sistemi",
Başhekim Prof. Dr.
Erol Düren, Dr. Mine
Maden ve Dr. Ayşe
Nacak'ın katıhmıyla
tanıtılarak bir hasta
uzerinde uygulamalı
olarak gösterildi.
Uzmanlar, en sık
rastlanan kanserler
arasında 7. sırada olan
ve deri kanserinden
ölümlerin yüzde 75'i-
ni oluşturan "Malin
Melanom" kanseri
konusunda, daha çok
açık renk derili kışile-
ri, çok sayıda atipik ve
doğumsal benleri
olanlan, yoğun güneş
ışığına maruz kalanla-
n ve ailesinde deri
kanseri görülenleri
uyanyor.
mesi gerektiği vurgulan-
dı. Türkiye'nin ve halkın
sorunlannın dışandan
çözülemeyeceğinin vur-
gulandığı bildirgede,
"IMF, Dünya Bankası,
Dünya Tfcaret Orgütü ve
çeşitii ülkelerin iç işlerimi-
ze müdahale girişimleriııi
protesto etmekteyiz. Baş-
kanlar kurulumuz, Bele-
diye-İş Sendikası'mn
meşru grevlerinin erte-
lenmesini protesto etmek-
te, 12 Eylül mevzuatuun
17 yühk sivil yönetim dö-
neminde de sürdürühne-
sini ve bu antidemokratik
yetkimn 21. yüzyılda kul-
lamlmasını şiddetie kuıa-
maktadır. Bakanlar Ku-
rulu'nca kabul edilerek
Meclis'e sunulan tş Gü-
vencesi Yasa TasansL, her
türlü işten çıkarmalarda
geçeıü bir neden aranma-
sını ve geçerli bir nedenin
olup olmadığına mahke-
melerin karar vermesini
sağlayacak biçimde değiş-
tirümeüdir." denildı.
Bildirgede, sermaye
için her türlü olanağın
sağlandığı, buna rağmen
6 milyon işçi ve memu-
run biriken parasının
Türk-tş'in talepleri doğ-
rultusunda ödenmediği,
bu nedenle memurlarla
birlikte Türkiye genelin-
de demokratik eylemler
gerçekleştirileceği vur-
gulandı.
e n a ı n ı z e
Kalabalık aileler! Yer darlığı çekenler. Aradığınız pratik çözümü size İstikbal sunuyor.
ı
Klasik Katlanır Somya, Omega Katlanır Somya ve Yavrulu İkiz
Yatajc. Her ev için ideal. Çok az yer kaplıyor, her yere
rahatça sığıyor Üsteiik rahat, şık ve ortopedik.
- , • - • > • > •
'Yafanacak çok şey var Ml 3551 www ishkbal.com.tr
ARAYIŞ
TOKTAM1Ş ATEŞ
SolcuOlmakd)
Birtakım kavramlan, bir türlü yerlı yerine oturta-
mıyoruz. Kavramlan yerli yerine oturtamadığımız
zaman da hem tartışmalanmız, "sağırlar diyaloğu-
na" dönüşüyor hem de (doğal olarak), bir sonuca
ulaşamıyoruz.
Kendimi bildim bileli; "sosyalizm", "sosyal de-
mokrasi", "demokratik sol" gibi kavramlarla iç jçe
yaşıyorum. Bunlann ne olduğu konusunda, her-
hangi birtereddüdüm yok. Ama bunu başkalanna
anlatmaktan hem de defalarca ve defalarca anlat-
maktan yorgun düşüyorum. Hele bir derste ya da
konferansta; bunları nefesim tükenene dek anlat-
tıktan sonra, "Hocam demokratik solla, sosyal de-
mokrasinin aralarında ne gıbi bir fark var" gibisin-
den sorular yönelınce, inanın içım kararıyor. (Ben
ki en girift şeyleri, anlaşılabılir bir biçimde anlata-
bildiğim için övünürüm...)
Benzer şeyler: "Atatürkçülük", "laiklik", "cum-
huriyet", "demokrasi" vb. kavramlan anlattığım
toplantılarda da, yazdığım yazılann anlaşılmasın-
da da oluyor. Ama ne gam?.. Mademki bu işe "sı-
vandık"; hiç üşenmeden tekrar tekrar anlatacağız,
yazacagız, çizeceğiz.
Bu arada özellikle yazdıklanmla ilgili saldınl
olur. Genellikle bunlan yanrtlamam. Zira hem
lann duzeyine ınmek istemem hem de "değerieı
dirmeyi" okurlanma bırakmak istenm.
Bilindiği üzere "sağ" ve "sol" kavramlan, Frar|
sız devrimı sırasında ortaya çıkmış ve o günden btf
güne, "özünde" hiçbir değişiklik olmamıştır. J
Fransa'da "devrimci süreci", 16. Lui'nin yefl
vergiler "kopartabilmek" için "Genel Meclisler'%
(Etat Generaux) toplantıya çağırmasıyla başlamış^-
tır. Kökeni Fransa tarihinin çok eskilerine gıden bp
meclisler, "sınıf temeline" göre toplanırlardı ve
"soylulann" meclisi, "ruhbanlann" meclisi ve niha-
yet "üçüncü sınıfın" meclisi olmak üzere 3 mec-
lis vardı. Son meclisi ağııiıklı bir biçimde burjuva-
lar oluşturuyordu. (Tabii 18. yüzyıl sonundaki du-
rumdu bu).
Gelenekselleşmiş yönteme göre, bu meclisler
önce kralın huzurunda ortak bir toplantı yapar ve
daha sonra her meclis kendi arasında toplanırdt.
En sonunda, meclisler ortak bir toplantı yapar ve
alman karartar, ortak bir karara donuşturulmeye
çabalanırdı.
1789'da toplanan genel meclislerin ilk ortak otu-
rumunda; "düzeni değiştirmekten yana" olan
Üçüncü Sınıf Meclisi kralın solunda, "düzeni sür-
dürmek" isteyen Soylular Meclisi temsilcileri ve
"Ruhban Meclisi" temsilcilen, kralın sağında yer al-
mışlardı. Ve işte o dönemden sonra, bir toplumda
düzeni degıştirmek isteyenler "solcu", düzenın sür-
mesinden yana olanlar "sağct" olarak isimlencfi-
rilmeye başlandı.
Sağcı ya da solcu olmanın tümüyle ekonomik bir
kavram olduğu çok açıktır. Ancak bir de "muhafa-
zakârfık" kavramı vardır. Muhafazakâriık ya da gü-
nümüzdekı deyişıyte "tutuculuk" sağcılıkla ıç içe
iZaterrdogaloiaraK,
k, myhafazakârlı"
FaRît farklı m
dır.
Bu farklı muhafazakârlıklar ya da tutuculuklar
ıçinde en yaygın görüneni, "toplumsal tutuculuk"
denilen tutucutuktur ki; ekonomik olarak değişım-
den yana olan kimıleri, toplumsal degişime karşı
direnmek isterler. Bu direnmeleri boşuna olsa da...
Fakat toplumsal olarak değişimi savunurken
ekonomik olarak "sağcı" olanlara da çok rastlantr
ki günümüz Türkıyesi'nde bunun "veciz" (!) örnek-
leri vardır.
Türkıye'de sağ ve so) kavramlan ortaya çıkma-
dan önce, "ilerici" ve "gerici" kavramlan vardı ve
toptumsal tutucular, genellikle "genci" olarak isim-
lendirilir, geri kalanlar kendılerini "ılericı" olarak gö-
rürlerdı.
Tabii bu söylediklerim, Türkiye'de "so/"a ait ne
varsa unutturulmak istenen 1950'ler dönemine iliş-
kindır. Daha öncelerı, elbette sağ kavramı da var-
dır sol kavramı da. Galiba şimdilerde de böyle bir
unutturma dönemine sokulmak isteniyoruz. Arr«
umut ederim ki, bu kez bu işi beceremeyecekler.
Zira maya tuttu...
Solcu olmaktan yola çıkarak, gene başımızı aU
dık farklı yerlere gittik. Fakat bu durum; bir ölçü-
de, kaçınılmaz bir durum. Hatta biraz daha ileri gt-
derek, "sağcı" ve "solcu" kavramlanndan önce,
"ilerici" kavramının ekonomik boyutu üzennde du^-
mak istiyorum. Solun birbirine benzer kavramlarf
nın açıklanmasını, bir sonraki yazımda yapanm.»
Espri yapmanın dışında, kendıni "gerici" olarak
tanımlayana pek rastlanmaz. Ama "ilerici" olmdt-
nın, acaba bir "ölçüsü" yok mudur? Elbette vard*
Bir toplumda; ekonomik ve siyasal "yarahanr
manın", geniş kesimlere yayılmasını istemek ve b
uğurda mücadele etmek, ilericiliktir. Yani, "gel
paylaşımı", "ekonomik fırsateşitliği've "siyasalki
tılım"\n geniş birtabanayayılması... Buna karşı ç
kanlarya da bu "yararianmayı" daraltmak isteyer
ler, "gericidir."
Konuya devam edeceğim.
İstanbul Valiliği
Sağlığa zararlı baz -1
istasyonu kapatılabilecek
İstanbul Haber Servi-
si - istanbul Valılığı ll
Mahalli Çevre Kurulu,
kurulmuş ve yeni kurula-
cak olan cep telefonu baz
istasyonlannda uyulacak
kurallan belırledi. Eği-
tim ve sağlık kuruluşla-
nna aıt binalarda kurul-
muş baz istasyonlanna
insanlar üzenndekı etkı-
leri özel bir dikkatle ın-
celendikten sonra izın
verilecek.
istanbul Valiliği'nin
teblığınde, düzenlı ola-
rak yapılacak ölçümler-
de belırlenen değerlerin
üzennde değerlere rast-
lanırsa ilgdiye 7 gün sü-
re verilecek. Bu süre içe-
risinde uygun hale geti-
nlmeyen baz istasyond,
Ulaştırma Bakanlığı'nc^
veya bakanlıgın büdiri-
mi üzerine mülki amircfe
kapahlacak veya söküle-
cek. Özel kişı ve kuru-
luşlara aıt yerler, hisseli
veya Kat Mülkıyet Ka-
nunu'na tabi taşınmaz-
larda tüm hıssedarlann
veya kat maliklen kuru-
lunun oybırliğı ile aldığı
izın karanna dayah ola-
rakkurulan baz ıstasyon-
lannın ölçümlennin de-
ğerlenn üzennde çıkma-
sı halinde bu istasyonla-
nn kalduılmasına ilışkin
başvuru Ulaştırma Ba-
kanlığınca yapılacak.