27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 EYLÜL 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Kâhya TEKEL'in değerli yöneticileri, kurum bünyesindeki sendika, dernek ya da vakıfta görev alıp da yönetimin dümen suyundan gitmeyen çalışanlan, mahkeme karanyta geri döneceklerini bildikleri halde oradan oraya sürgüne gönderiyortar. Maksat, yıldınp sindimnek. Bu sürgünlerden birinde, Istanbul'dan Izmir'e bir atama yapılıyor. Ne ki atamanın yapıldığı yerde, atanan kişiyte ilgiti kadro yok. Sonradan kadro yaratmaya çalışıyoriar. Daha da ilginci, atadıklan kişinin Istanbul'da boşatttığı kadro için "personele ihtiyacımız var" diyerek yeni adam alıyorlart Insan babasının çifUiğinde bile bir işe kalkışırken kâhyasına danışır; bunlar "Keyfimin kâhyası mısın" dercesine iş yapıyorlar! Bektromfc posta: som@posta.cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 9? - Türk gemisi karaya oturmuş... "Ekonomisi de karava oturmustu zaten!" ürkiye Cumhuriyeti'ni kuran koskoca Cum- hurtyet Halk Partisi'nin oylannı yüzde 8'le- re kadar düşürerek Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin dışında bırakan Deniz Baykal'ın yeniden partinin başına geçmeye kalkıştığı konuşu- luyor siyaset kulislerinde... Baykal, adaylığını bugün yann açıklıyormuş... Seçim hezimetinden bugüne ne değişti ki, son ku- rultayında sahneye pop müziği yıldızlarına özene- rek çıkan Baykal'ın yıldızı yeniden pariadı? Seslendirdiği şarkıyla liste başı mı oldu! Neymiş, taban Baykal'ı istiyormuş... Hangi ta- ban? Ayakkabının altı da taban! CHP'yi umut belleyen halkın seçim sandığı kurul- duğunda tabanı delik ayakkabısıyla vurduğu tekme gerçek tabanın kimi istediğini değil ama kimi iste- mediğini açıkça göstermedi mi? Partinin başındaki Deniz Baykal tasını tarağını toplayıp evine gitmek zorunda kalmadı mı? CHP/DBH Evet Baykal gitti ama parti yönetiminde yandaş- lannı nöbete bırakmıştı, şimdi onlar "taban" adına konuşup Baykal'a "gel" diyorlar... Kaç kişi bunlar? 100 kişi... 300 kişi... Bilemediniz 600 kişi... Bir yanda koskoca Cumhuriyet Halk Partisi, öte yanda birkaç yüz kişinin kişisel hırslan... Cumhuriyet Halk Partisi bu kadar küçültülemez! Cumhuriyet Halk Partisi ile böyle oynanamaz! Yıl 1973... Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın gö- rev süresinin uzatılması için anayasa değişikliği tek- lifi verilmiş; Tabii Senatör Ismet Inönü, Cumhuriyet Senatosu'nda söz alıp konuşuyor - Bunu yapmayınız. Bu ona iyilik değildir. Vazife- sini bırakmasını bilirse şerefli bir iş yapmış olur. Bu arada Inönü, taşı gediğine koyuyor: - Cumhurbaşkanı, görev süresini uzatırsanız neya- pacak? Şimdiye kadar yaptığını yapacak! Soruyu güncelleştirelim: - Deniz Baykal, yeniden CHP Genel Başkanı olur- sa ne yapacak? CHP'yi DBH'ye yani "Deniz Baykal Hizbi'ne çe- vinmeyeceğini söyleyebilir misiniz? Kim bu soruya duraksamadan "evet" yanıtını ve- riyorsa bijin ki Baykalcıdır, hizipçidir... Altan Öymen'in "karizma"sı olmayabilir... Ama en azından partiyi yok etme gibi bir düşüncesi yok... Kaldı ki, Deniz Baykal'daki "karizma"nın neoldu- ğu da tartışılır. Soğuk Amerikan bulmacasını anım- sıyor olmalısınız: - Domates, otomobilin altında kalınca ne olur? - Salça olur! Domatesten salça yapabilirsiniz ama salçadan bir daha asla domates olmaz! PolîsYalova'nın Kadıköy beldesindeki sağlık ocağında türbanlı bir doktor görev yapıyor. Bunu herkes biliyor, kimse sesini çıkarmıyor... Çünkü türbanlı doktor hanımın babası komiserl NUR1KVRTCE.BE Yüksek Yerilim Hattı erdincutku <J yahoo.com Erbakan'a 312 sloganı: Çıkmadık candan ümmet kesılmez! Çocukları okuldan uzaklaşüran okul Afyon Bolvadin'deki Alkasan llköğ- retim Okulu'nda ikinci ve üçüncü sı- nıfa geçen iki kardeş, ikametgâh ad- resleri tutmadığı gerekçesiyle okul- dan çıkartılıp Ceylan Emet llköğretim Okulu'na gönderiliyor. Çocuklann ba- bası Denizli Bölge Idare Mahkeme- si'nde dava açıyor; mahkeme kara- rını veriyor: "Okul çevresinin belirlenmesine yönelik Müdürier Kurulu kararlan ancak 1. sınrfa yeni kayrt yaptıracak öğrenciter için uygulanabileceği kana- atine vanldığından Alkasan llköğretim Okulu'nda öğrenim gören 2 ve 3. sı- nrfa geçmiş bulunan öğrencilerin okul çevrelerinin belirlenmesine ilişkin 9.6.2000 günlü Müdürier Kurulu ka- rarı nedeniyle eğitimlerine Ceylan Emet llköğretim Okulu'nda devam edeceklerine ilişkin dava konusu iş- lemde hukuka uyarlık bulunmamak- tadır. Açıkça hukuka aykın olan ve uygulanması halinde davacılar açı- sından telafisi güç ve imkânsız zarar- lar doğuracak nitelikte bulunan dava konusu işteminyürütülmesinin durdu- rulmasına..." Karar, ara sınıflardan çıkartılan birçok öğrenciyi kapsıyor, fakat Bolvadinllçe Milli Eğitim Müdür- lüğü'ne vekâleten bakan Kemal Kumru, mahkeme karannı uygulamı- yor; birinci sınıfa kayıt sırasında ev adreslerine bakılmayan öğrenciler, birkaç yıl geçtikten sonra okullanndan, arkadaşlanndan ve öğretmenlerinden kopanlıp alınıyor; küçücük yürekler- de giderilmesi zor yaralar açılıyon bu- nun adı da eğitim oluyor! 12 Eylül Yar gdanmalı! Dr. ALPASLAN BERKTAY * 37 bin kişinin öldüğü 1939 Erzincan felaketinden daha büyük bir sarsıntı olan 12 Ey- lül Depremi, 20 yıl sonra hâ- lâ yaşamaktadır. Insan hak- lan kuruluşlan, bu haklann en yoğun ve yaygın biçirnde çiğ- nendiği 12 Eylül ile ortaya çık- tı. 12 Eylül, ülkeyi büsbütün bağımlı kılmış, ekonomisiyle borç batağına batırmış, dev- let kadrolannı imamlaria dol- durmuş, zorbalara bilim ada- mı cüppesi giydirmiş, halkı sindirmiş, zengini daha zen- gin, yoksulu daha yoksul yap- mış, Cumhuriyet düşmanı, ge- rici, Amerikancı 2. Cumhuri- yet'i getirmiştir. Insan haklannın "olmazsa olmaz"\ ise, Cumhuriyeftir, te- melinde hümanizm vardır. Bu- günkü yozlaşmanın temelin- de ise "Ben zenginleri seve- rim ', "Burada ucuz emek var", 'DevletBabayokarbk", "Ş/m- diye dek onlar güldü, bundan sonra biz güleceğiz" diyenle- rin sömürüden yana, dışa ba- öımlı, gerici, Osmaniıcı, Türk- Islam sentezci 2. Cumhuri- yet'i vardır. 12 Eylül, halkdüş- manıdır. Referandumda resmi ağızlardan -"işçi", "emekçi" bir yana- bir tek "halk" sözcü- ğünün çıkmayıp, onun yerine "orta direk"\n uydurulması da bundandır. 12 Eylül bağımhlıktır. Ev- ren'le 6. Güreş -emeklilikle- rinde!- bir TV programında, "Küreselleşme!"y\, "Interde- pendence!"\ bir yana koyup "ABD'ye bağımlıyız" diyerek bu gerçeği kabul ettiler. Naylon zarflardan naylon başkan, naylon anayasa çık- tı. Sandığımızın başkanı, zarf- lann dışından II "Hayır" oku- du, II "Hayır" çıktı! Bu kosko- ca dramın sonunda "Ben he- vesimialdım" diyen insan cid- diye alınabilir mi? Gel gör ki, "Çapı bu kadardı", Tıbbi bir olaydı", "Korkutmayı seviyor- du" diyerek küçümsenecek, geçiştirilecek bir durum da değil... Canlı toplum, sorgula- yan toplumdur. Olumsuzluklann kaynağın- da ise Cumhuriyet karşrtı, 50 yıllık bir (Demirkırat) trajedisi vardır ve 35 yıllık baş temsil- cisi Çankaya'dan daha yeni aynlmıştır. Dosyası kabanktır. Giderayak, Amerikancılığı, Cumhuriyet'in simgesi Çanka- ya'nın bahçesini Ford'a ba- ğışlamaya vardırmıştır. Cum- huriyet karşrtı Türk-lslâm sen- tezinin de babasıdır. Mirasçı- sı olduğu 30 yılın hesabını ver- mek bir yana, 'ombudsmanîh ğahazırianmaktadır. Onun ge- tirdiği, 'Dem/rZ-eyd/'liğeöze- nen bir başbakan ise ABD'de- ki malvarlığı ortaya çıkınca, "Bir vakfa bırakabilirim " diyor ve olayı unutturabiliyor. "CIA ajantsın!' diye yüzüme pankart açanlan "Ne demek istiyor- sun" deyip mahkemeye ve- remiyor! Yıpranan makyajını değiştirmekiçin Ingiltere'den getirttiği makyaj uzmanı, kim- liğinin makyaj tutacak yanı kalmadığını söyleyip ülkesi- ne dönüyor. Her şey yapanın yanında kâr kafcrsa, yenir yutulur yanı olrnayan 12 Eylül utancı, 20 yıl sonra hâlâ sürer gider ki, bu toplumun sevilesi insanlan bu- na müstahak değildir. Unut- maya, unutturmaya hiç kim- senin hakkı yoktur. Pisliklerin örtükjüğü, 'Akla 'Kara'nın har- man edildiği yerde her şey ko- kar, her şey yozlaşır. Ipleri oynatan, aynı... "Şi- li'de Amerikan Darbesi"n\ oku- yun, Türkiye'de Amerikan Dar- besi'ni görün!. Şahinkaya ayın 11'inde ABD'den dönüyor, 12'sinde darbe oluyor. "Bizim çocuklar başardılar" haberini aynı gün Paul Henze Was- hington'a uçuruyor. "ABD'nin darbeden haberi var mıydı" diyorlar. Evren, "Yardım Heye- ti'nin önündeki tanktan esin- lenmiş olabilirler" diyor! Son açıklamasına göre de öldü- rülmemek için, "Hepsini öl- dürün!" demiş. Böylesine tüy- ler ürpertici, insanlıktan uzak bir emir nasıl verilebilir? Böy- lece, 12 Eylül öncesinde de- reler gibi kanlann nasıl akıtıl- dığı, kimlerin basamakyapa- rak iktidara geldiği ve ruh hal- leri tahmin edilebiliyor. Pinoc- het de, toplu mezariar ortaya çıkanldığında, "Böylesi, daha ekonomik oluyor!" demişti. Nasıl bir benzeyiş! Pablo Ne- ruda, BM'de Şili temsilcisi olarak, "Şili, sessiz bir Viet- nam'dır" demişti. Türkiye de sessiz bir Şili! Şu farkla ki, Pi- nochet'ye yargı yolu açıldı. Bizdeki ise -nasıl bir onur an- layışı ise!- hâlâ geçici 15. mad- deye sığınmaktan rahatsız ol- muyor! Onurda zamanaşımı olur mu? 12 Mart yargılansaydı, 12 Eylül olmayabilirdi. 12 Eylül yargtlansa, biryenisi olmaya- bilir. 12 Eylül hâlâ yargılana- mıyorsa, sürüyor demektir. Konu kişiselleştirilirse.. 12 Eylül'ün "as/;fa/7"inesöylene- cekter, çoook. Kendisini o gün- lerde öldürmekten söz etmiş- ler. Düşünülmesi bile çirkin.. Aynca, ucuz kahramanlar da yaratılmamalı. Tersine, insan- lar uzun uzun yaşatılmalı, ne- ler neler yaptığını görebilme- li. "HMer"/ elinize verselerdi, ne yapardınız" demişlerdi. Güldüm. Kıyma makinesine mi koyacaktım? Tedavieder- dim" dedim. En anlamlı ceza, insanlaştırmak.. Insandan umut kesilmez. Evren'den de.. 12 Eylül yargılanmalıdır! Kanlı-bıçaklı öç almak duy- gusuyla değil, sağlıklı, sorgu- layan, yargılayan bir topluma geçebilmek için... (*) Türkiye Insan Hakları Kurumu Kurucu Öyesi ÇtZGlLİK KÂMtL MASARACI H A R B t SEMİH POROY ' • ~- ' , -*^V- '-•-'- semihporoy@yahoo.coth' Çizerimiz yıllık izninin bir bölümünü kullandığından çizgisine bir süre ara vermiştir. . .. .*<% BULUTBEBEK NURAYÇtFrçl > >: . TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 26 Eylül AflAR/N RESSAMI 1?3i'pe SUSÜN,ÛMU/ FRANSIZ HSSSAMI NAT Ö6&ENİMİ &ÖGÜ&KEAJ, MÜZEUERDeKi KLAS/K YAPITLA/Z/H tZOf>yAL4/SINt ÇAUŞMtŞTt. RESSAMCAGLS VGRMer'NİU İKİ V/L ÖĞ££AtCiS* " seufMG£R.(CAUIT OHU BİR. ATTM, OAtUNKİLJERİtJ ALTTSINt YUrAG..* &£- f. - ' . SueAOA SÖ2. KONUSU OLAN SANAr yAjŞ4NT7S/*jOA ÇOK. ÖNBMLİ YB> TU7~MAtCn4Y&'• ÖYL£ fCİ, 33 rAÇlUPA Öİ-ÜMÜ- Qİt£ A7TMN OÜfMffS/ Oü4CAKn. ', f$. YÜZrrUH KefJDİNDEN SO/V- YÜKSEKÖĞRETtM KURULU ÖĞRENCt SEÇME VE YERLEŞTİRME MERKEZİ BAŞKANLIĞI'NDAN DUYURU 2000 ARALIK DÖNEMİ LİSANSÜSTÜ EĞİTİMİ GtRİŞ SINAVI'NA (LES) KATILMAK tSTEYENLERİN DtKKATINE İ. 2000 Aralık Dönenu Lisansüstü Eğıtimı Gınş Sınavı (LES), Ögrencı Seçme ve Yerleştirme Merkezı (ÖSYM) tarafindan 3 Aralık 2000 tanhinde üniversiterektörlüklerimizinbulunduğu Adana, Afyon, Ankara, Antafya, Aydın, Balıkesir, Bolu, Bursa, Çanakkale, De- nizli, Diyarbakır, Edirne, Elazığ, Erzurum, Eskışehır, Gaziantep, Hatay, Isparta, Içel, Istanbul, tzmir, Kahramanmaraş, Kars, Kayseri, Kı- nkkale, Kocaeli, Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Muğla, Niğde, Sakarya, Samsun, Srvas, Şanlıurfa, Tokat, Trabzon, Van ve Zongul- dak illeri ile Lefkoşa'da yapılacaktır. 2. Türkiye'de bir lisansüstü eğitimi programında öğrenim görmek isteyenler LES'e girmek zorundadnlar. Adaylann LES'ten, başvur- duğu lisansüstü programın puan türünde en az 45 puan almalan gerekmektedir. 3. 2547 sayüı kanunun 418 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 33. maddesi uyannca, araştırma görevlisi kadrolanna atan- mak suretiyle yükseköğretim kurumlan tarafindan yurtdışına lisansüstü öğrenim görmek üzere gitmek isteyen adaylar ile 1416 sayılı ka- nun ve 492 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye dayalı olarak yükseköğretim kurumlannın öğretim elemanı, kamu kurum ve kuru- luşlannın uzman personel ihtiyacının karşılanması amacıyla, Milb Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafindan resmi-burslu statüde yurtdışına lisansüstü öğrenimi gönnek üzere gitmek isteyen adaylann da bu sınava girmelerı zonınludur. 4. Yükseköğretim kurumlan, araştırma görevlilerinin atamalannda diğer değerlendirme ölçütlennin yanı sna LES sonuçlannı da kul- lanacaktır. 5. 2000 Aralık Dönemi LES'e başvuru süresi 2-13 Ekim 2000 tarihleri arasındadır. 6. Bu sınava en az lisans diplomasma sahip olanlar ile smavm yapıldığı tarihten itibaren bir yıl ıçinde bir lisans programmdan mezun olabüecek dunımda bulunanlar girebılecektir. 7. LES'e yabancı uyruklu öğrenciler de girebilecektir. 8. Bütün yükseköğretim kunımlan lisansüstü eğitim için öğrenci seçerken LES sonuçlannı ilgılı mevzuat dahilinde kullanacaklardrr 9. Bu sınavda adaylara sayısal ve sözel bölümden oluşan bir yetenek testi uygulanacak, her aday için sayısal, sözel ve eşit ağırlıklı üç ayn LES puanı hesaplanacak ve sonuçlar adaylann adreslerine sınav sonuç belgesiyle duyurulacaktır. LES sonuçlan, sınav tahhınden itibaren iki yıl süreyle geçerli olacaktır. Sınav Türkçe yapılacaktır. 10. Hangı lisanüstü programlara hangi puan türünde ve en az kaç puan almış adaylann kabul edileceği ile aynca bir sınav yapılıp ya- pılmayacağı yükseköğretim kurumlan tarafindan karara bağlanacak ve adaylara bu kurumlar tarafindan duyurulacaktır. 11. LES'e basvurmak isteyen adaylar, 2.000.000 (ikı milyon) TL karşılığında 20O0-LES Aralık Dönemi Kılavuzu'nu, Başvurma Bel- gesi'ni, Sınav Ücıetı Banka Belgesı'nı ve sonı örneklenni içeren kitapçığı üniversitelerden alacaklar ve kurallara uygun olarak doldur- duklan Başvurma Belgesı'nı 20.000.000 (yirmi milyon) TL olan sınav ücretini bankaya yatırdıklannı gösteren Banka Belgesı ÖSYM Kuponu ile birlikte yme ünıversıtelere teslim edeceklerdir. LES'e başvuracak adaylardan bir lisans programmdan mezun olabılecek dunımda bulunanlar kendi üruversıtelennden, mezun aday- lar ise istedıklen üniversiteden başvurma evrakıru alacaklar ve doldurduklan başvunna belgelerini mezun olmayan adaylar kendi üni- versitelerine, mezun adaylar ise istedikleri üniversiteye onaylatarak teslim edeceklerdir. Açıköğretim programlan öğrencileri, bu onayı, bağlı bulunduklan bürolara da yaptırabileceklerdir. 12. LES ile ılgili damşma ıçın (312) 298 80 50 (Çok Hatlı Santral) (ÖSYM) numaralı telefona başvurulabilir. ÖSYM BAŞKANLIĞI Basın: 50332 ' SALI ORHAN BURSALI ''ÖğrenebHenTopkımlar Sürekli Ayakta Kalır" Türkiye'nin toplumsal ve siyasal tarihini, bugün içinde bulunduğumuz koşulları dikkate alarak na- sıl özetlersiniz? Başlıkta dile getirdiğimiz bakıştan hareket edersek, Türkiye belki de hemen her açıdan öğ- renemeyen toplumların tipik bir örneğini oluşturu- yor. Siyaset biliminde yüklü bir ders programı oluşturmaya ve üzerinde inceleme yapılmaya de- ğecek kadar zengin ülkeyiz! Bir süre bu öğrenebilmek, öğrenememek konu- suna takılacağız bu köşede. '' Öğrenememenin sayısız örneğini sıralayabiliriz; içinde yaşadığımız koşullar ve güncellik açısından bunlardan en önemlisi şüphesiz ki deprem. Marmara Araştırma Merkezı Başkanı Prof. Naci Görür bir sohbetimizde önemli bir noktaya dikkat çekerek, 1939 Erzincan depreminden ders alsay- dık, bugün depremden korkmak gibi bir sorunu- • muz olmazdı, demişti. u O depremde 40 bine yakın TC vatandaşı öK" müştü. 4 0 B İ N ! • • '•>.' Yüzyılın en büyük felaketlerinden biri! ,"T\ Belki de o tarihe kadar en büyüğü! V Burada, Naci Görür'den bir adım daha öteye giderek bir sav ortaya atabiliriz: Erzincan depremi Türkiye Cumhuriyeti tarihinde belki de BİR DÖNÜM NOKTASI olabilirdi. Sadece deprem açısından değil. .• • ''' Bütün açılardan! "' S i Eğer Erzincan depreminden öğrenebilseydik, Türkiye Cumhuriyeti'nde çok önemli bir bakış de- ğişikliği olurdu! Bugün ekonomi, siyaset vb. gibi ana konularda içinde bulunduğumuz açmazlan veya zor koşulla- rı yaşamazdık! Ne, enflasyonu yıllarca bu yükseklikte tutma cesareti gösterecek siyasetçilerin biri gider biri gelebilirdi bu ülkenin başına! Ne de adam başına düşen milli gelir bakımın- dan Türkiye insanı Avrupa'nın en zavallı konu- munda bulunurdu!.. • • • Böyle bir görüş ileri sürmek fazla iddialı olmaz mı, diye bir soru ortaya atılabilir. Olmaz. Niye olmaz? 40 bin kişinin öldüğü Erzincan depreminden öğrenmenin ne demek olduğunda saklı bu soru- nun yanıtı. Erzincan depreminden öğrenmek, bir toplum mühendisliği işidir. Erzincan depreminin niçin bu kadar can aldığı- nı, niçin bütün binalann yerle bir olduğunu sor- makla başlar, bu mühendislik. Depremi, deprem dalgalannı ve bunlann yıkıcı etkilerini öğrenmekle sürer. Binalann nasıl yapılması gerektiğine gelir daya- nır. Temel nasıl atılır, kaç katlı bina yapılmalıdır vb... Bunlan öğrenirsiniz ve hayatı buna göre düzen- lersiniz. Sadece Erzincan'la kalmaz, bu bilgileri bütün deprem bölgelerinde uygularsınız. Bu, bilimle, akılla, rasyonel düşünceyle, hem de bunlann bütünüyls tanışmak ye bunlan yönetirn bilimlerinde, toplum mühendisliğinde ana girdf olarak kullanmak, kullanmaya başlamak demek- tir. Yöntem ve düşünce olarak BİLİM ile böyle tanı- şan toplumların bu deneyimlerini bütün diğer alanlara da aktarması kaçınılmazdır. • • • Diyeceksiniz ki, Erzincan depreminin olduğu 1939 yılında bu bilgileri oluşturmak, hem Türki- ye'nin depremselliğinin iyice bilinmemesi, hem meslek erbabının nitelik ve nicelik olarak çok çok yetersiz olması vb gibi nedenlerden dolayi müm- kün değildi. Peki be dostum, ya sonraki depremlere ne di- yeceksin? Kuzey Anadolu Fayı birbiri ardına yıkıp durmuyor mu ortalığı? Adapazan kaç kez yıkıldı? Doğa, öğrenmek için önümüze o kadar çok ders yığıp durmuyor mu? Kocaeli ve Düzce depremlerinden öğrenebildik mi, dersiniz? Bütün bunlardan sonra, öğrenemeyen toplum- ların burnu çukurdan kurtulmaz dersek, çok mu kabalık etmiş oluruz? Yoksa Türkiye'nin özellikle 1950'lerden bugüne süren toplumsal serüvenini özetlemiş ve bugünkü Türkiye'yi sahne ışıklan altına mı sokmuş oluruz? Ne dersiniz? obursali@bilimmerkezi.org.tr BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6SOLDANSAĞA: 1/ Belb bir sü- re ızlendıkten sonra, bir gelı- şimin ya da bir olgunun ra- kamlarla belır- tılen sonucu... tskambilde bir kâğıt. II Evre- nin oluşumun- dan önce, mad- deyi oluşturan 8 öğelerin genel g kanşıklığı... Alınmış bir şeyi geri verme. 3/ Yakası kürk- lü ve kolsuz kaput... Hava ve gaz akımlan oluşturmakta kullanı- 3 lan aygıt. 4/ Vilayet... 4 Bira yapmak için çim- 5 lendirilip kunıtularak hazırianmış arpa. 5/ Bir cetvel türü... Bir renk. 6/ Uluslararası Basın 8 Enstitüsü'nün simge- 9 si... Boyutlar. 7/ Ha- mamböceğine verilen bir başka ad. 8/ Çok, daha çok. 9/ Osmanlılarda ordunun bir gün mutlaka ele geçire- ceğine inanılan, nerede olduğu belirsiz uzak düşman kenti. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Yağı alınrnış sütten yapılan peynir. 2/ " — Güre- li": Gazeteci ve yazanmız... Bir ekmeklik hamur to- pağı. 3/ At tüyûnün rengi... Giysilerin yırtmacına ve eteğine eklenen ensiz kumaş parçası. 4/ Mantık... Bir hayyan. 5/ Bir nota... "Fiiller" anlamında eski sözcük. 6/ Silisyum elementinin simgesi... Bir tür kısa hırka. II Ağız mukozasında oluşan yüzeysel yara... Kınk kemıklen bir arada tutmak amacıyla kullanılan tahta gibi düz nesne. 8/ Her yam suyla çevrilı kara parça- sı... Otomatik para çekine makınelerinin kısa yazılı- şı. 9/ Çam ağacuıdan yapılmış su testisi... " Kirnine bir — vermez gıyesı / Kirnınin atına atlas çul eyler" (Yu- nus Emre).
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle