Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 EYLÜL 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA
17
Kâhya
TEKEL'in değerli
yöneticileri, kurum
bünyesindeki sendika,
dernek ya da vakıfta
görev alıp da
yönetimin dümen
suyundan gitmeyen
çalışanlan, mahkeme
karanyta geri
döneceklerini bildikleri
halde oradan oraya
sürgüne gönderiyortar.
Maksat, yıldınp
sindimnek. Bu
sürgünlerden birinde,
Istanbul'dan Izmir'e
bir atama yapılıyor. Ne
ki atamanın yapıldığı
yerde, atanan kişiyte
ilgiti kadro yok.
Sonradan kadro
yaratmaya çalışıyoriar.
Daha da ilginci,
atadıklan kişinin
Istanbul'da boşatttığı
kadro için "personele
ihtiyacımız var"
diyerek yeni adam
alıyorlart Insan
babasının çifUiğinde
bile bir işe kalkışırken
kâhyasına danışır;
bunlar "Keyfimin
kâhyası mısın"
dercesine iş
yapıyorlar!
Bektromfc posta: som@posta.cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 9?
- Türk gemisi karaya
oturmuş...
"Ekonomisi de karava
oturmustu zaten!"
ürkiye Cumhuriyeti'ni kuran koskoca Cum-
hurtyet Halk Partisi'nin oylannı yüzde 8'le-
re kadar düşürerek Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nin dışında bırakan Deniz Baykal'ın
yeniden partinin başına geçmeye kalkıştığı konuşu-
luyor siyaset kulislerinde...
Baykal, adaylığını bugün yann açıklıyormuş...
Seçim hezimetinden bugüne ne değişti ki, son ku-
rultayında sahneye pop müziği yıldızlarına özene-
rek çıkan Baykal'ın yıldızı yeniden pariadı?
Seslendirdiği şarkıyla liste başı mı oldu!
Neymiş, taban Baykal'ı istiyormuş... Hangi ta-
ban? Ayakkabının altı da taban!
CHP'yi umut belleyen halkın seçim sandığı kurul-
duğunda tabanı delik ayakkabısıyla vurduğu tekme
gerçek tabanın kimi istediğini değil ama kimi iste-
mediğini açıkça göstermedi mi?
Partinin başındaki Deniz Baykal tasını tarağını
toplayıp evine gitmek zorunda kalmadı mı?
CHP/DBH
Evet Baykal gitti ama parti yönetiminde yandaş-
lannı nöbete bırakmıştı, şimdi onlar "taban" adına
konuşup Baykal'a "gel" diyorlar...
Kaç kişi bunlar?
100 kişi... 300 kişi... Bilemediniz 600 kişi...
Bir yanda koskoca Cumhuriyet Halk Partisi, öte
yanda birkaç yüz kişinin kişisel hırslan...
Cumhuriyet Halk Partisi bu kadar küçültülemez!
Cumhuriyet Halk Partisi ile böyle oynanamaz!
Yıl 1973... Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın gö-
rev süresinin uzatılması için anayasa değişikliği tek-
lifi verilmiş; Tabii Senatör Ismet Inönü, Cumhuriyet
Senatosu'nda söz alıp konuşuyor
- Bunu yapmayınız. Bu ona iyilik değildir. Vazife-
sini bırakmasını bilirse şerefli bir iş yapmış olur.
Bu arada Inönü, taşı gediğine koyuyor:
- Cumhurbaşkanı, görev süresini uzatırsanız neya-
pacak? Şimdiye kadar yaptığını yapacak!
Soruyu güncelleştirelim:
- Deniz Baykal, yeniden CHP Genel Başkanı olur-
sa ne yapacak?
CHP'yi DBH'ye yani "Deniz Baykal Hizbi'ne çe-
vinmeyeceğini söyleyebilir misiniz?
Kim bu soruya duraksamadan "evet" yanıtını ve-
riyorsa bijin ki Baykalcıdır, hizipçidir...
Altan Öymen'in "karizma"sı olmayabilir... Ama
en azından partiyi yok etme gibi bir düşüncesi yok...
Kaldı ki, Deniz Baykal'daki "karizma"nın neoldu-
ğu da tartışılır. Soğuk Amerikan bulmacasını anım-
sıyor olmalısınız:
- Domates, otomobilin altında kalınca ne olur?
- Salça olur!
Domatesten salça yapabilirsiniz ama salçadan
bir daha asla domates olmaz!
PolîsYalova'nın Kadıköy
beldesindeki sağlık
ocağında türbanlı bir
doktor görev yapıyor.
Bunu herkes
biliyor, kimse
sesini
çıkarmıyor...
Çünkü türbanlı
doktor hanımın
babası komiserl
NUR1KVRTCE.BE
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku <J yahoo.com
Erbakan'a 312 sloganı:
Çıkmadık candan ümmet kesılmez!
Çocukları okuldan uzaklaşüran okul
Afyon Bolvadin'deki Alkasan llköğ-
retim Okulu'nda ikinci ve üçüncü sı-
nıfa geçen iki kardeş, ikametgâh ad-
resleri tutmadığı gerekçesiyle okul-
dan çıkartılıp Ceylan Emet llköğretim
Okulu'na gönderiliyor. Çocuklann ba-
bası Denizli Bölge Idare Mahkeme-
si'nde dava açıyor; mahkeme kara-
rını veriyor:
"Okul çevresinin belirlenmesine
yönelik Müdürier Kurulu kararlan
ancak 1. sınrfa yeni kayrt yaptıracak
öğrenciter için uygulanabileceği kana-
atine vanldığından Alkasan llköğretim
Okulu'nda öğrenim gören 2 ve 3. sı-
nrfa geçmiş bulunan öğrencilerin okul
çevrelerinin belirlenmesine ilişkin
9.6.2000 günlü Müdürier Kurulu ka-
rarı nedeniyle eğitimlerine Ceylan
Emet llköğretim Okulu'nda devam
edeceklerine ilişkin dava konusu iş-
lemde hukuka uyarlık bulunmamak-
tadır. Açıkça hukuka aykın olan ve
uygulanması halinde davacılar açı-
sından telafisi güç ve imkânsız zarar-
lar doğuracak nitelikte bulunan dava
konusu işteminyürütülmesinin durdu-
rulmasına..."
Karar, ara sınıflardan çıkartılan
birçok öğrenciyi kapsıyor, fakat
Bolvadinllçe Milli Eğitim Müdür-
lüğü'ne vekâleten bakan Kemal
Kumru, mahkeme karannı uygulamı-
yor; birinci sınıfa kayıt sırasında ev
adreslerine bakılmayan öğrenciler,
birkaç yıl geçtikten sonra okullanndan,
arkadaşlanndan ve öğretmenlerinden
kopanlıp alınıyor; küçücük yürekler-
de giderilmesi zor yaralar açılıyon bu-
nun adı da eğitim oluyor!
12 Eylül
Yar gdanmalı!
Dr. ALPASLAN BERKTAY *
37 bin kişinin öldüğü 1939
Erzincan felaketinden daha
büyük bir sarsıntı olan 12 Ey-
lül Depremi, 20 yıl sonra hâ-
lâ yaşamaktadır. Insan hak-
lan kuruluşlan, bu haklann en
yoğun ve yaygın biçirnde çiğ-
nendiği 12 Eylül ile ortaya çık-
tı. 12 Eylül, ülkeyi büsbütün
bağımlı kılmış, ekonomisiyle
borç batağına batırmış, dev-
let kadrolannı imamlaria dol-
durmuş, zorbalara bilim ada-
mı cüppesi giydirmiş, halkı
sindirmiş, zengini daha zen-
gin, yoksulu daha yoksul yap-
mış, Cumhuriyet düşmanı, ge-
rici, Amerikancı 2. Cumhuri-
yet'i getirmiştir.
Insan haklannın "olmazsa
olmaz"\ ise, Cumhuriyeftir, te-
melinde hümanizm vardır. Bu-
günkü yozlaşmanın temelin-
de ise "Ben zenginleri seve-
rim ', "Burada ucuz emek var",
'DevletBabayokarbk", "Ş/m-
diye dek onlar güldü, bundan
sonra biz güleceğiz" diyenle-
rin sömürüden yana, dışa ba-
öımlı, gerici, Osmaniıcı, Türk-
Islam sentezci 2. Cumhuri-
yet'i vardır. 12 Eylül, halkdüş-
manıdır. Referandumda resmi
ağızlardan -"işçi", "emekçi"
bir yana- bir tek "halk" sözcü-
ğünün çıkmayıp, onun yerine
"orta direk"\n uydurulması da
bundandır.
12 Eylül bağımhlıktır. Ev-
ren'le 6. Güreş -emeklilikle-
rinde!- bir TV programında,
"Küreselleşme!"y\, "Interde-
pendence!"\ bir yana koyup
"ABD'ye bağımlıyız" diyerek
bu gerçeği kabul ettiler.
Naylon zarflardan naylon
başkan, naylon anayasa çık-
tı. Sandığımızın başkanı, zarf-
lann dışından II "Hayır" oku-
du, II "Hayır" çıktı! Bu kosko-
ca dramın sonunda "Ben he-
vesimialdım" diyen insan cid-
diye alınabilir mi? Gel gör ki,
"Çapı bu kadardı", Tıbbi bir
olaydı", "Korkutmayı seviyor-
du" diyerek küçümsenecek,
geçiştirilecek bir durum da
değil... Canlı toplum, sorgula-
yan toplumdur.
Olumsuzluklann kaynağın-
da ise Cumhuriyet karşrtı, 50
yıllık bir (Demirkırat) trajedisi
vardır ve 35 yıllık baş temsil-
cisi Çankaya'dan daha yeni
aynlmıştır. Dosyası kabanktır.
Giderayak, Amerikancılığı,
Cumhuriyet'in simgesi Çanka-
ya'nın bahçesini Ford'a ba-
ğışlamaya vardırmıştır. Cum-
huriyet karşrtı Türk-lslâm sen-
tezinin de babasıdır. Mirasçı-
sı olduğu 30 yılın hesabını ver-
mek bir yana, 'ombudsmanîh
ğahazırianmaktadır. Onun ge-
tirdiği, 'Dem/rZ-eyd/'liğeöze-
nen bir başbakan ise ABD'de-
ki malvarlığı ortaya çıkınca,
"Bir vakfa bırakabilirim " diyor
ve olayı unutturabiliyor. "CIA
ajantsın!' diye yüzüme pankart
açanlan "Ne demek istiyor-
sun" deyip mahkemeye ve-
remiyor! Yıpranan makyajını
değiştirmekiçin Ingiltere'den
getirttiği makyaj uzmanı, kim-
liğinin makyaj tutacak yanı
kalmadığını söyleyip ülkesi-
ne dönüyor.
Her şey yapanın yanında
kâr kafcrsa, yenir yutulur yanı
olrnayan 12 Eylül utancı, 20 yıl
sonra hâlâ sürer gider ki, bu
toplumun sevilesi insanlan bu-
na müstahak değildir. Unut-
maya, unutturmaya hiç kim-
senin hakkı yoktur. Pisliklerin
örtükjüğü, 'Akla 'Kara'nın har-
man edildiği yerde her şey ko-
kar, her şey yozlaşır.
Ipleri oynatan, aynı... "Şi-
li'de Amerikan Darbesi"n\ oku-
yun, Türkiye'de Amerikan Dar-
besi'ni görün!. Şahinkaya ayın
11'inde ABD'den dönüyor,
12'sinde darbe oluyor. "Bizim
çocuklar başardılar" haberini
aynı gün Paul Henze Was-
hington'a uçuruyor. "ABD'nin
darbeden haberi var mıydı"
diyorlar. Evren, "Yardım Heye-
ti'nin önündeki tanktan esin-
lenmiş olabilirler" diyor! Son
açıklamasına göre de öldü-
rülmemek için, "Hepsini öl-
dürün!" demiş. Böylesine tüy-
ler ürpertici, insanlıktan uzak
bir emir nasıl verilebilir? Böy-
lece, 12 Eylül öncesinde de-
reler gibi kanlann nasıl akıtıl-
dığı, kimlerin basamakyapa-
rak iktidara geldiği ve ruh hal-
leri tahmin edilebiliyor. Pinoc-
het de, toplu mezariar ortaya
çıkanldığında, "Böylesi, daha
ekonomik oluyor!" demişti.
Nasıl bir benzeyiş! Pablo Ne-
ruda, BM'de Şili temsilcisi
olarak, "Şili, sessiz bir Viet-
nam'dır" demişti. Türkiye de
sessiz bir Şili! Şu farkla ki, Pi-
nochet'ye yargı yolu açıldı.
Bizdeki ise -nasıl bir onur an-
layışı ise!- hâlâ geçici 15. mad-
deye sığınmaktan rahatsız ol-
muyor! Onurda zamanaşımı
olur mu?
12 Mart yargılansaydı, 12
Eylül olmayabilirdi. 12 Eylül
yargtlansa, biryenisi olmaya-
bilir. 12 Eylül hâlâ yargılana-
mıyorsa, sürüyor demektir.
Konu kişiselleştirilirse.. 12
Eylül'ün "as/;fa/7"inesöylene-
cekter, çoook. Kendisini o gün-
lerde öldürmekten söz etmiş-
ler. Düşünülmesi bile çirkin..
Aynca, ucuz kahramanlar da
yaratılmamalı. Tersine, insan-
lar uzun uzun yaşatılmalı, ne-
ler neler yaptığını görebilme-
li. "HMer"/ elinize verselerdi,
ne yapardınız" demişlerdi.
Güldüm. Kıyma makinesine
mi koyacaktım? Tedavieder-
dim" dedim. En anlamlı ceza,
insanlaştırmak.. Insandan
umut kesilmez. Evren'den de..
12 Eylül yargılanmalıdır!
Kanlı-bıçaklı öç almak duy-
gusuyla değil, sağlıklı, sorgu-
layan, yargılayan bir topluma
geçebilmek için...
(*) Türkiye Insan Hakları
Kurumu Kurucu Öyesi
ÇtZGlLİK KÂMtL MASARACI
H A R B t SEMİH POROY ' • ~- ' , -*^V- '-•-'- semihporoy@yahoo.coth'
Çizerimiz yıllık izninin bir bölümünü kullandığından çizgisine bir süre ara vermiştir. . .. .*<%
BULUTBEBEK NURAYÇtFrçl > >: .
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 26 Eylül
AflAR/N RESSAMI
1?3i'pe SUSÜN,ÛMU/ FRANSIZ HSSSAMI
NAT Ö6&ENİMİ &ÖGÜ&KEAJ, MÜZEUERDeKi
KLAS/K YAPITLA/Z/H tZOf>yAL4/SINt ÇAUŞMtŞTt.
RESSAMCAGLS VGRMer'NİU İKİ V/L ÖĞ££AtCiS*
" seufMG£R.(CAUIT OHU
BİR. ATTM, OAtUNKİLJERİtJ ALTTSINt YUrAG..* &£- f. - '
. SueAOA SÖ2. KONUSU OLAN
SANAr yAjŞ4NT7S/*jOA ÇOK. ÖNBMLİ YB>
TU7~MAtCn4Y&'• ÖYL£ fCİ, 33 rAÇlUPA Öİ-ÜMÜ-
Qİt£ A7TMN OÜfMffS/ Oü4CAKn.
', f$. YÜZrrUH KefJDİNDEN SO/V-
YÜKSEKÖĞRETtM KURULU ÖĞRENCt SEÇME VE YERLEŞTİRME MERKEZİ
BAŞKANLIĞI'NDAN DUYURU
2000 ARALIK DÖNEMİ LİSANSÜSTÜ EĞİTİMİ GtRİŞ
SINAVI'NA (LES) KATILMAK tSTEYENLERİN DtKKATINE
İ. 2000 Aralık Dönenu Lisansüstü Eğıtimı Gınş Sınavı (LES), Ögrencı Seçme ve Yerleştirme Merkezı (ÖSYM) tarafindan 3 Aralık
2000 tanhinde üniversiterektörlüklerimizinbulunduğu Adana, Afyon, Ankara, Antafya, Aydın, Balıkesir, Bolu, Bursa, Çanakkale, De-
nizli, Diyarbakır, Edirne, Elazığ, Erzurum, Eskışehır, Gaziantep, Hatay, Isparta, Içel, Istanbul, tzmir, Kahramanmaraş, Kars, Kayseri, Kı-
nkkale, Kocaeli, Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Muğla, Niğde, Sakarya, Samsun, Srvas, Şanlıurfa, Tokat, Trabzon, Van ve Zongul-
dak illeri ile Lefkoşa'da yapılacaktır.
2. Türkiye'de bir lisansüstü eğitimi programında öğrenim görmek isteyenler LES'e girmek zorundadnlar. Adaylann LES'ten, başvur-
duğu lisansüstü programın puan türünde en az 45 puan almalan gerekmektedir.
3. 2547 sayüı kanunun 418 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 33. maddesi uyannca, araştırma görevlisi kadrolanna atan-
mak suretiyle yükseköğretim kurumlan tarafindan yurtdışına lisansüstü öğrenim görmek üzere gitmek isteyen adaylar ile 1416 sayılı ka-
nun ve 492 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye dayalı olarak yükseköğretim kurumlannın öğretim elemanı, kamu kurum ve kuru-
luşlannın uzman personel ihtiyacının karşılanması amacıyla, Milb Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafindan resmi-burslu statüde yurtdışına
lisansüstü öğrenimi gönnek üzere gitmek isteyen adaylann da bu sınava girmelerı zonınludur.
4. Yükseköğretim kurumlan, araştırma görevlilerinin atamalannda diğer değerlendirme ölçütlennin yanı sna LES sonuçlannı da kul-
lanacaktır.
5. 2000 Aralık Dönemi LES'e başvuru süresi 2-13 Ekim 2000 tarihleri arasındadır.
6. Bu sınava en az lisans diplomasma sahip olanlar ile smavm yapıldığı tarihten itibaren bir yıl ıçinde bir lisans programmdan mezun
olabüecek dunımda bulunanlar girebılecektir.
7. LES'e yabancı uyruklu öğrenciler de girebilecektir.
8. Bütün yükseköğretim kunımlan lisansüstü eğitim için öğrenci seçerken LES sonuçlannı ilgılı mevzuat dahilinde kullanacaklardrr
9. Bu sınavda adaylara sayısal ve sözel bölümden oluşan bir yetenek testi uygulanacak, her aday için sayısal, sözel ve eşit ağırlıklı üç
ayn LES puanı hesaplanacak ve sonuçlar adaylann adreslerine sınav sonuç belgesiyle duyurulacaktır. LES sonuçlan, sınav tahhınden
itibaren iki yıl süreyle geçerli olacaktır. Sınav Türkçe yapılacaktır.
10. Hangı lisanüstü programlara hangi puan türünde ve en az kaç puan almış adaylann kabul edileceği ile aynca bir sınav yapılıp ya-
pılmayacağı yükseköğretim kurumlan tarafindan karara bağlanacak ve adaylara bu kurumlar tarafindan duyurulacaktır.
11. LES'e basvurmak isteyen adaylar, 2.000.000 (ikı milyon) TL karşılığında 20O0-LES Aralık Dönemi Kılavuzu'nu, Başvurma Bel-
gesi'ni, Sınav Ücıetı Banka Belgesı'nı ve sonı örneklenni içeren kitapçığı üniversitelerden alacaklar ve kurallara uygun olarak doldur-
duklan Başvurma Belgesı'nı 20.000.000 (yirmi milyon) TL olan sınav ücretini bankaya yatırdıklannı gösteren Banka Belgesı ÖSYM
Kuponu ile birlikte yme ünıversıtelere teslim edeceklerdir.
LES'e başvuracak adaylardan bir lisans programmdan mezun olabılecek dunımda bulunanlar kendi üruversıtelennden, mezun aday-
lar ise istedıklen üniversiteden başvurma evrakıru alacaklar ve doldurduklan başvunna belgelerini mezun olmayan adaylar kendi üni-
versitelerine, mezun adaylar ise istedikleri üniversiteye onaylatarak teslim edeceklerdir. Açıköğretim programlan öğrencileri, bu onayı,
bağlı bulunduklan bürolara da yaptırabileceklerdir.
12. LES ile ılgili damşma ıçın (312) 298 80 50 (Çok Hatlı Santral) (ÖSYM) numaralı telefona başvurulabilir.
ÖSYM BAŞKANLIĞI
Basın: 50332 '
SALI
ORHAN BURSALI
''ÖğrenebHenTopkımlar
Sürekli Ayakta Kalır"
Türkiye'nin toplumsal ve siyasal tarihini, bugün
içinde bulunduğumuz koşulları dikkate alarak na-
sıl özetlersiniz?
Başlıkta dile getirdiğimiz bakıştan hareket
edersek, Türkiye belki de hemen her açıdan öğ-
renemeyen toplumların tipik bir örneğini oluşturu-
yor. Siyaset biliminde yüklü bir ders programı
oluşturmaya ve üzerinde inceleme yapılmaya de-
ğecek kadar zengin ülkeyiz!
Bir süre bu öğrenebilmek, öğrenememek konu-
suna takılacağız bu köşede. ''
Öğrenememenin sayısız örneğini sıralayabiliriz;
içinde yaşadığımız koşullar ve güncellik açısından
bunlardan en önemlisi şüphesiz ki deprem.
Marmara Araştırma Merkezı Başkanı Prof. Naci
Görür bir sohbetimizde önemli bir noktaya dikkat
çekerek, 1939 Erzincan depreminden ders alsay-
dık, bugün depremden korkmak gibi bir sorunu- •
muz olmazdı, demişti. u
O depremde 40 bine yakın TC vatandaşı öK"
müştü.
4 0 B İ N ! • • '•>.'
Yüzyılın en büyük felaketlerinden biri! ,"T\
Belki de o tarihe kadar en büyüğü! V
Burada, Naci Görür'den bir adım daha öteye
giderek bir sav ortaya atabiliriz:
Erzincan depremi Türkiye Cumhuriyeti tarihinde
belki de BİR DÖNÜM NOKTASI olabilirdi.
Sadece deprem açısından değil. .• • '''
Bütün açılardan! "' S i
Eğer Erzincan depreminden öğrenebilseydik,
Türkiye Cumhuriyeti'nde çok önemli bir bakış de-
ğişikliği olurdu!
Bugün ekonomi, siyaset vb. gibi ana konularda
içinde bulunduğumuz açmazlan veya zor koşulla-
rı yaşamazdık!
Ne, enflasyonu yıllarca bu yükseklikte tutma
cesareti gösterecek siyasetçilerin biri gider biri
gelebilirdi bu ülkenin başına!
Ne de adam başına düşen milli gelir bakımın-
dan Türkiye insanı Avrupa'nın en zavallı konu-
munda bulunurdu!..
• • •
Böyle bir görüş ileri sürmek fazla iddialı olmaz
mı, diye bir soru ortaya atılabilir.
Olmaz.
Niye olmaz?
40 bin kişinin öldüğü Erzincan depreminden
öğrenmenin ne demek olduğunda saklı bu soru-
nun yanıtı.
Erzincan depreminden öğrenmek, bir toplum
mühendisliği işidir.
Erzincan depreminin niçin bu kadar can aldığı-
nı, niçin bütün binalann yerle bir olduğunu sor-
makla başlar, bu mühendislik.
Depremi, deprem dalgalannı ve bunlann yıkıcı
etkilerini öğrenmekle sürer.
Binalann nasıl yapılması gerektiğine gelir daya-
nır.
Temel nasıl atılır, kaç katlı bina yapılmalıdır vb...
Bunlan öğrenirsiniz ve hayatı buna göre düzen-
lersiniz.
Sadece Erzincan'la kalmaz, bu bilgileri bütün
deprem bölgelerinde uygularsınız.
Bu, bilimle, akılla, rasyonel düşünceyle, hem de
bunlann bütünüyls tanışmak ye bunlan yönetirn
bilimlerinde, toplum mühendisliğinde ana girdf
olarak kullanmak, kullanmaya başlamak demek-
tir.
Yöntem ve düşünce olarak BİLİM ile böyle tanı-
şan toplumların bu deneyimlerini bütün diğer
alanlara da aktarması kaçınılmazdır.
• • •
Diyeceksiniz ki, Erzincan depreminin olduğu
1939 yılında bu bilgileri oluşturmak, hem Türki-
ye'nin depremselliğinin iyice bilinmemesi, hem
meslek erbabının nitelik ve nicelik olarak çok çok
yetersiz olması vb gibi nedenlerden dolayi müm-
kün değildi.
Peki be dostum, ya sonraki depremlere ne di-
yeceksin? Kuzey Anadolu Fayı birbiri ardına yıkıp
durmuyor mu ortalığı?
Adapazan kaç kez yıkıldı?
Doğa, öğrenmek için önümüze o kadar çok
ders yığıp durmuyor mu?
Kocaeli ve Düzce depremlerinden öğrenebildik
mi, dersiniz?
Bütün bunlardan sonra, öğrenemeyen toplum-
ların burnu çukurdan kurtulmaz dersek, çok mu
kabalık etmiş oluruz?
Yoksa Türkiye'nin özellikle 1950'lerden bugüne
süren toplumsal serüvenini özetlemiş ve bugünkü
Türkiye'yi sahne ışıklan altına mı sokmuş oluruz?
Ne dersiniz?
obursali@bilimmerkezi.org.tr
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6SOLDANSAĞA:
1/ Belb bir sü-
re ızlendıkten
sonra, bir gelı-
şimin ya da bir
olgunun ra-
kamlarla belır-
tılen sonucu...
tskambilde bir
kâğıt. II Evre-
nin oluşumun-
dan önce, mad-
deyi oluşturan 8
öğelerin genel g
kanşıklığı...
Alınmış bir şeyi geri
verme. 3/ Yakası kürk-
lü ve kolsuz kaput...
Hava ve gaz akımlan
oluşturmakta kullanı- 3
lan aygıt. 4/ Vilayet... 4
Bira yapmak için çim- 5
lendirilip kunıtularak
hazırianmış arpa. 5/ Bir
cetvel türü... Bir renk.
6/ Uluslararası Basın 8
Enstitüsü'nün simge- 9
si... Boyutlar. 7/ Ha-
mamböceğine verilen bir başka ad. 8/ Çok, daha çok.
9/ Osmanlılarda ordunun bir gün mutlaka ele geçire-
ceğine inanılan, nerede olduğu belirsiz uzak düşman
kenti.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Yağı alınrnış sütten yapılan peynir. 2/ " — Güre-
li": Gazeteci ve yazanmız... Bir ekmeklik hamur to-
pağı. 3/ At tüyûnün rengi... Giysilerin yırtmacına ve
eteğine eklenen ensiz kumaş parçası. 4/ Mantık... Bir
hayyan. 5/ Bir nota... "Fiiller" anlamında eski sözcük.
6/ Silisyum elementinin simgesi... Bir tür kısa hırka.
II Ağız mukozasında oluşan yüzeysel yara... Kınk
kemıklen bir arada tutmak amacıyla kullanılan tahta
gibi düz nesne. 8/ Her yam suyla çevrilı kara parça-
sı... Otomatik para çekine makınelerinin kısa yazılı-
şı. 9/ Çam ağacuıdan yapılmış su testisi... " Kirnine bir
— vermez gıyesı / Kirnınin atına atlas çul eyler" (Yu-
nus Emre).