18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 AĞUSTOS 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Festival Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın devletten arazi tahsisi ve milyon dolariar alarak bitirmediği Kongre ve Kültür Merkezi için Kültür Bakanı Istemihan Talay ne yapacak bilemiyoruz ama istanbul'daki festivallerin başlangıcında vakıfta görev alan Panayot Abacı ile yapacağı bîr görüşmenin konuyu ilginç boyutlara taşıyacağını sanıyoruz... Hele bir de kendini sanata vakfedenlerin vakıftan yüklüce maaş alıp almadığı araştmlırsa seyreyleyin festivali! liyatro Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın meşhur Kongre ve Kültür Merkezi Projesi'nde çok sayıda kongre ve konser salonu yer alırken neden bir tek bile tiyatro salonu olmadığını merak ediyor Istanbul Devlet Tiyatrosu'ndan bir tiyatro sanatçısı... Projenin aynntılannı bilmiyoruz ama tiyatro salonu yapılmamışsa, tiyatro para kazandırmadığı içindiri Etektronik posta: [email protected] Tel: 0,212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - MHP'de pay kavgası yaşanıyormuş... "Pavdan doneni vurunl" tipi cezaevlerine ilişkin geçen ay diziye dönü- şen yazıları, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ten yanıt beklediğimizi belirterek bitir- miştik. Beklediğimiz yanıt geldi... Bakanın irrı- zasını taşıyan yazılı açıklamayı aynı zamanda bir taah- hüt olarak kabul ediyoruz: "Birleşmiş Milletler Cezaevleri Minumum Standartla- rı ile Avrupa Konseyi Cezaevleri Kuralları'na uygun ola- rak inşa edilen F tipi cezaevleri, ceza infaz kurumlarının yeniden yapılandırılması yolunda önemli bir adım teşkil edecektir." "Bazı çevrelerin iddialarının tersine, F tipi cezaevle- rinde hükümlü ve tutuklulann tecrit edilmesi söz konu- su değildir. Çünkü F tipi cezaevlerinin her birindeki iş atölyeleri, kitaplık ve okuma salonu, çok amaçlı kapalı spor salonu ve açık hava futbol sahası, hükümlü ve tu- tuklulann tretman programlanna uygun olarak birlikte ça- lışmaları, sporyapmaları ve kendilerini yetiştirmeleri ıçin düşünülmüştür. terörle Mücadele Yasası'nın 16. mad- üTürk'ten desinde, hükümlü ve tutukluların eğitim, spor, toplum- sal ve kültürel etkinlikler için bir araya gelmelerini önce- likli olarak açıklığa kavuşturacak değişiklik tasansı, ye- ni yasama yılının başında Bakanlar Kurulu'na, uygun gö- rüldüğü takdirde Meclis'e sunulacaktır." "Sürekli olarak cezaevlerindeki yaşam koşullarını in- celemek, hükümlü ve tutuklulann şikâyetlerini dinleye- rek tespitlerini Adalet Bakanlığı'na iletmek üzere, say- gın kişilerden oluşacak, bağımsız ve tarafsız izleme (de- netleme) kurullarının kurulması ile ilgili hazırlık çalışma- lan devam etmektedir." "Türk Ceza Kanunu Tasansı'nın tamamlanmasından sonra ele alınacak olan Cezalann Infazı Hakkında ka- nunda yapılacak değişikliklerle bir yandan hükümlü ve tutuklulann ceza ve tutukevlerindeki hak ve yükümlü- lükleri; öte yandan cezalann infazında karşılaşılan hu- kuki sorunlann infaz hâkimlerince çözülmesi, bu çerçe- ve içinde hükümlülerin infazla ilgili itiraz ve şikâyetleri- nin karara bağlanması ile ilgili düzenlemeler getirilecek- tir." "Meclis'e sunulan Ceza İnfaz Kurumlan ve Tütukev- leri Personeli Eğitim Merkezleri Kanun Tasansı, infaz ve koruma memurlarının, görevlerinin gereklerine en uygun meslek öncesi ve hizmet içi eğitim aimalanna olanak sağ- layacaktır. Birbirini tamamlayacak olan bu ve benzeri dü- zenlemeler, F tipi cezaevleri hakkında kaygıların ne ka- daryersiz olduğunu gösterecek niteliktedir." "Bir hükümlü mektubundaki 'Hollanda'da kamuoyu baskısıyla hücre sistemi cezaevleri kapatılmıştır' iddi- ası, benzerieri gibi asılsızdır. Tüm Batı Avrupa ülkelerin- de olduğu gibi, Hollanda'da da kural olarak 'her hücre- ye bir hükümlü' ilkesi geçeriidir. Birden çok hükümlü ve- ya tutuklunun aynı odayı paylaşması istisnai veya ola- ğanüstü bazı durumlarda söz konusudur." SESStZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE £PEtJC>?L Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Bilinçsiz beslenmenin DÎYETini ödüyoruz! Sabık pektör eşleri kendini yakar ım? Rektör atamalarında, Cumhurbaş- kanı Ahmet Necdet Sezer, en çok oyu aimalanna karşın Samsun'daki Ondokuz Mayıs Üniversitesinde Os- man Çakır'ı ve Diyarbakır'daki Dicle Üniversitesi'nde Mehmet Özaydın'ı yeğlemedi. Samsun'da olaylar çıktı... Koltuklarından aynlacak sabık rek- törterin eşleri de ortaya çıktı... Osman Çakır'ın doçent kansı Semiha Çakır, bir adım daha ileri giderek "Eğer eşi- min bir tek suçu çıkarsa bir bilim in- sanı olarak çıkıp kendimi yakarım" dedi. Mehmet Özaydın'ın ev hanımı ka- nsı Sevim Özaydın da "Suçlamalan kanıtlasınlar ben de kendimi yakanm" diyerek ölmeye hazır olduğunu açık- ladı. , Ancak bu arada, sabık rektör- Şt W) lere yönelik suçlamalann ne oldu- ğuna ilişkin Çankaya'dan biraçık- lama yapılmadı. Ortada sadece Cumhurbaşkanı'nın tercihi var... Sabık rektör eşlerinin sergilediği ta- vır, YÖK için yeni bir dönemi başlata- bilir... Bundan böyle rektörlerin idari, mali, her türlü tasarruflan eşleri tara- fından denetlenebilir! Rektörün biraçığı mı çıktı, eşi yan- dı demektir! Ya da biraz bekleyelim... Samsun'da ve Diyarbakır'da yeni rektörter kottuklanna otursun... Yeni yö- netimleroluşsun... Eski dosyalaraçıl- sın... Bakalım içlerinden neler çıka- cak, neler! YÖK'e DaiP Prof. Dr. FATMA ESİN Son günlerin favori konusu YÖK. Daha doğrusu Dokuz Eylül Üniversitesi'ne rektör atanması işlemleri ile günde- me geliveren rektör atamala- n. Gazeteler bu konuya ilişkin haberler ve köşe yazarlannın yorumları iledoluptaşıyor. Bir bakıma Sayın Kemal Gürûz'e teşekkür borçluyuz. Seçim sonuçlannı yok sayıp çok ekstrem bir listeyi Cum- hurbaşkanı'na sunduğu için... Böylece, en azından YÖK sis- temindeki çarpıklıklardan bi- rini gündeme taşıdığı için... Ve sonuç olarak, YÖK sıstemi- nin ne denli antidemokratik olduğunu kamuoyunun gözle- ri önüne serdiği için. Fakat yine de kamuoyunun YÖK hakkında yeterince ay- dınlatıldığı kanısındadeğilim. Her şeyden önce gazetelerde- ki yorumlar çok çelişkili ve ka- fa kanştıncı. Örneğin, 19 Tem- muz tarihli Hürriyet gazete- sinde iki köşe yazarı, bu ko- nuda birbirinden tamamen farklı görüşler sunmaktaydı- lar. Birinde Sayın Kemal Gü- rüz'ün laik cumhuriyeti koru- ma konusunda yıllardır sür- dürdüğü çabaya dikkat çeki- liyor ve Cumhurbaşkanı'nın davranışının, YÖK'ün bu ko- nudaki kararlılığına zarar ver- mesinden korkulduğu ifade ediliyordu. Halbuki diğerinde antidemokratik davranış vur- gulanıp Sayın Kemal Gürüz'ün çürük YÖK sistemine uygun bir kişi olduğu ifade edilip Cum- hurbaşkanı'nı gereksiz yere uğraştırmamak için görevini bırakma çağnsı yapılıyordu. Bu iki görüş, aynı gün gaze- tede, sadece farklı sayfaJarda- ki iki yorum!.. Doğal olarak YÖK ile alışverişi olmayan ki- şilerin kafası karışır. Diğer taraftan bu konuda bunca haber ve yorum yayım- lanınca, YÖK sisteminde tek antidemokratik uygulamanın sadece rektör seçimleri ile sı- nırlı olduğu gibi bir izlenim or- taya çıkıyor. Oysa durum öy- le farklı ki. Ne yazık ki sistem ta başın- dan yetkileri belli kişilerin elin- de toplayan ve keyfi yönetim- leri yasalaria güvence altına alan bir sistem olarak kurul- muştur. Örneğin bölüm baş- kanlarını dekan seçer ve atar. Peki bunu nasıl yapar? Yasa- ya göre o bölümdeki anabilim dalı başkanlanna, başkan se- çilebilme hakkına sahip kişi- lerin listesini yollar ve o liste- deki bir kişiyi "bölüm başka- nı" olarak bildirmesini ister. Buraya kadar her şey demok- ratiktir. Ancak bütün anabilim dalı başkanları aynı kişiyi bil- dirmiş olsalar bile dekan, o ki- şinin dışındaki birini atayabi- lir; çünkü yasa ona bu hakkı vermiştir! 1988 yılında böyle birolayın ardından dekana böyle bir so- nuca nasıl varıldığını sormuş- tum. Aldığım yanıt şöyleydi: "Anabilim dalı başkanlannın tercihleri sadece kendilerinin görüşüdür; dekan onlann gö- rüşünü alır, fakat tercihini ken- di görvşüne göre yapar..." Bu konudaki şikâyetler ar- tıp sürtüşmeler ortaya çıkınca 199O'lı yılların ortalarına doğ- ru, bazı fakültelerde, yasal ge- rekliliği olmamasına rağmen, demokratik görünme amacı ile aday belirleme seçimleri yapılmaya başlandı. örneğin bölüm başkanı seçileceği za- man, o bölümdeki öğretim üyelerinin, profesör, doçent ve yardımcı doçentlerin katı- lımı ile dekan gözetiminde bir seçim yapılır ve dekan, sözde o seçim sonucuna göre ata- masını yapar oldu. Aslında bu da bir aldatma- cadır. Eğer dekan, kendine öz- gü nedenlerie veya bazı kişi- lerin önerisi doğrultusunda başkan yapacağı kişiyi önce- den belirlemişse seçime katı- lacak kişilerle tek tek konu- şup kimilerine bazı vaatlerde bulunarak, kimilerini korkuta- rak hatta kimileri ile pazariığa girişerek oyları istediği kişiye yönlendirir ve bunun adı "de- mokratik seçim " olur. özellikle YÖK sistemi ile ye- tişmiş, kariyerterini bu dönem- de yapmış genç akademis- yenleri bu yöntemle yönlendir- mek öylesine kolaydır ki. Çün- kü onlar, üniversitelerde söz sahibi kişilerin sadece ve sa- dece idari konumlardaki kişi- ler olduğunu ve işlerini onlar aracılığı yürütebileceklerini ka- bul etmışlerdir ve bu kişilerin isteği doğrultusunda davran- mayı çok doğal buluriar. Ger- çek düşünceleri farklı olsa bi- le!.. Yetkileri tartışmasız bir şe- kilde belli kişilerde toplamış ve onlann yetkilerini istedikle- ri gibi kullanmalannı yasalar- ia güvence altına almış YÖK yasaları yürürlükte kaldığı sü- rece, Sayın Cumhurbaşka- nı'nın karşı karşıya kaldığı du- rumlara benzer durumlar ve nice bilimsellikten uzak uygu- lamalar sürüp gidecektir. Her- hangi bir rektörün veya baş- ka bir idari görevdeki birinin verdiği karar, bilimsellikten ve sagduyudan uzak olsa bile, YÖK sistemine göre yasal ve geçerii olacaktır! HAYVANLAR İSMAILGÜLGEÇ ÇÎZGtLİK KÂMİL MASARACI HARBl SEMtHPOROY [email protected] BULUT BEBEK MRAYÇlFTçt TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 3 Ağustos HELSİNKİ OLİMPIYAT OYUNLARI 1952'P£ BUGÜN, TBMAMLANMtŞr/. &4>KN SPOSCU il.fi *CE2 SOO 'Ü AÇTfğl BU OYUNI/I&4, TOPiAM 5 &'*/£ ç i Kt pyuMlAetMtAİ &4f <Vf/İ7, Ç L£r/ BMIL Z/HüPEiC'Tr. SBiM/OBtN VE M4/B4- TONU KA2AAJABAK £ AL77N MADACyA ALAN ZATVPEK 7/V £Çf PAMA OA CİR.İTTE Bİ&NCİ OLMUŞ7V. İLK K£Z 8İR OUMPty/*r7X, KA&f fCO- CA SPO&CULARtM t'&Si P£ ALT7N ALMtŞTt. BU OYUUL4R/M EM /C£İMÇ £ 8ıRi oe, ze<SÖ6ÜSLEY£N ATLBTLERDEN Ü HAM6İSİNİM OAHA ÖNPE BULUNOUĞUNU ForO -Ft'Ml'f MAtONESİ ŞİŞLİ 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 1997/996 D»vacı Sevgi Rooney vekilı tarafmdan davaiı John Robert Rooney alevhıne mahkememızde ıkame olunan boşanma davasınınyapılan açıkyargılaraası sonunda: Mahkeme- mızis29 12 1999tarih\e 1997/996E. 1999/1204sayılı ılamıile. 1 - Samsunili.Meıkezilçesi. 19MayısMah..cıltno: 030-18, sayfano: 7,kütüksırano. 2387'denüfusaka- yıtiı aulunan Emın \e Senem'den olma, 1 1.1954 doğum tanhli Sevgı Rooney üe aynı yerde nüfusa kayıtlı bulunan John Lealıe ve Angela'dan olma 22.6.1949 dofum tanhb John Robert Rooney'ın MK'nın 134 maddesı gere|ınce boşanmalanna. 2- Bakıye 941.000 TL ilam hareuun davalıdan lahsılıne. 3- Davacı tarafça sarf olunan 2.440 500 TL yargıUna gıden ile davacı vekilı yaranna takdır olunan 13.500.000.-TL maktu ücretı vekiletin davalıdan tahsili ile da\acı tarafa verilmesine. 4- Temyizı kabil olmak uzere da- vacı »ekılının vıuzune karşı, davalînın yokluğunda karar verilmış olup. yapılan araştırmalara rağmen davahnın adresı tespıt edılemediğinden Galıp Bey Cad. Basın Apt No. 62. D: 1" Altıntepe/Küçükyali'lst adresınde mukun davaiı John Robert Rooney'e işbu karann ilanen teblifıne karar venlrniş olmakla, karann tebliğı yenne geçerii olmak üzere ılan olunur 13.1 2000 ' Basın: 43149 Evde Jngilizce ve Arapça ders verilir. 0 216 359 02 08 l.E.T.T. Pasomu kaybettım hükümsüzdür. MÜBERRA DEMİREL DÜZ ÇİZGİ UMlT ZtLELt Değişen MHP!••• Aslına bakarsanız, ben yanılmışım!.. 18 Nisan seçimlerinin hemen ardından kaleme sanlan anlı şanlı "köşe yazarlan", sekiz sütuna "cte- ğişti" manşeti çeken koca koca gazeteler haklıy- mış... -MHP gerçekten değişmiş!.. Bendeki "önyargı'ya, öngörüsüzlüğe bakın; ba- sında yazılanlardan hiç ders almadan, seçimden tam on gün sonra, "Medya ve MHP" başlıklı yazım- da, "Medyamız maalesef omurgasız" diye başlamış ve bir güzel döktürmüşüm: "...Cinayetler ne olacak?. Irkçı tema ne ola- cak?. Mafya bağlantılan ne olacak?.. Bu sorulan sorduğunuzu biliyorum. Parlamentoya giren MHP miltetvekiiferinin arasında geçmişin izlerini taşıyanlar olduğunu biliyorum. Kanlı dönemle bağlannı koparmak için soyadını değiştiren, biz- zat mafya olduğu iddia edilen milletvekilleri bili- yorum... Biliyorum ki, geçmişi baz alıp yapacağımız her tahlil, ileriye yönelik bulunacağımız her türlü varsayım 'önyargılı' etiketinin alnımıza yapışma- sından başka sonuç getirmeyecek!. Sevgili Fik- ret Otyam'ın geçtiğimiz gün Radyo Cumhuri- yette dile geürdiği kehanetin ise gerçekleşme- mesini diliyorum. Otyam şöyle demişti: - Asıl şimdi Tann Türk'ü korusun!.." Gördüğünüz gibi halt etmişim!. Onlann dediği gi- bi, MHP "fena halde" değişmiş!.. - Tutabılene aşk olsun!.. ••• Gelin, "değişen" MHP'ye şöyle bir göz atalım... Bu partinin büyük bir hızla "değişim geçirdiğini" adeta gözümüze sokan örnek Sağlık Bakanı Os- man Durmuş oldu. Durmuş'un icraatlannı gören en azılı MHP karşrtları bile "yiğidin hakkını teslim ettü." Hele bir hastane başhekimıne ceza olarak dakika- larca ateş gibi yanan kaloriferi tutmasını emretmesı, bir diğerini odasından "s....r çekerek" kovması de- ğişimin karşı konulmaz tesciliydi!.. Bakanlıktaki ül- kücü kadrolaşmayı saymıyorum bile; o MHP'nin ik- tidarda olmadığı zamanlarda bile becerdiği bir du- rum. Diğer bir deyişle, kıskanılası bir özellik!. Neyse, biz değişimden söz ediyorduk; kamuoyu- nu dehşete düşüren, medyanın "titreyip biraz olsun kendine gelmesini" sağlayan ikinci büyük değişim örneği ise yüce parlamentoda yaşandı. MHP'nin genç ve asabi milletvekili Cemal Enginyurt, kendi partisinin bakanı Sadi Somuncuoğlu'nun cumhur- başkanlığına aday olmasını engellemek için elini beline attı!. Milyonlann izlediği tartaklama sahneleri sonrası insanlar, "Bu parti gerçekten değişmiş, ken- di bakanına, ûlküdaşına bunu yapan, başkasına ne yapmaz ki" diyerek büyük değişimin gerçekliğini bir kez daha teslim ettilert. ••• Değişimin son örneği ise Kâhta'da işlenen cina- yet!.. MHP'nin kasım ayında yapılacak büyük kongresi öncesi yasal olarak bitirilmesi gereken il ve ilçe kongreleri zaten vurdulu kırdılı gidiyordu. Bu durum "normal" kabul edildiği için pek de üstünde durul- muyordu!. Adıyaman'ın Kâhta ilçesinde adaylardan birinin kardeşi diğer adayın kardeşini öldürünce "değişimin boyutu" ortaya çıktı. Şimdi MHP büyük kongreyi ertelemenin yollannı arıyor. MHP'li muhaliflerden Muharrem Şemsek, ülkücülerin partiden kanunsuz şekilde tasfiye edıl- diğini ileri sürüyor ve ekliyor; - Böyle giderse büyük kongrede istenmeyen olaylar olabilir!.. Bu uyan çok açık; Tûrkeş'in ölümünden sonra yapılan kongrede sandalyeler, masalar havada uçuşmuş, yumruklar konuşmuştu. Bu defa kan dö- külebilir, dikkat!.. Aslında çok doğal; bir önceki seçimde barajı bile geçemeyen bir radikal parti, hayal bile edemediği, bu nedenle de hazırtıksız yakalandığı konuma yük- selince rantı paylaşmaya çalışan çok olur!.. Kemik- leşmiş tabanının radikal istemleriyle, aslında hiç ulaşamayacağı hedefler arasında sıkışır kalır!. Bu partiye yakm bir yazarın çok doğru teşhisi ile bitire- Hm: - Dün "vatanın bölünme tehlikesi" böyle bir kitleyi (ülkücü) oluşturmaya ve çoğaltmaya yetebilirdi. Şimdi bu kitle ne yapacak? Ne düşünecek? Ne ha- yal edecek? Tepki ordusu üretmek için yeni bir teh- like mi icat edeceğiz?!.. , .^ Alın size değişen MHP!.. ' SON DAKİKA: MHP Istanbul İl Kongresi'nde başkanlığa aday olanlara bakın; genel merkezin destekiediği Yavuz Ceytan, Abdi Ipekçt suikastında mahkûm olan tek isim! Bir diğeri de Yılma Durak, 1970'lerde "Doğu'nun Başbuğu" olarak tanınırdı. MehmetAliAgca'yı cezaevinden kaçtran kişi olarak bilinir. - Değişimin bu kadanna pes!.. Eposta: uzilelieixir.com Faks:(0212)287 42 41 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDAftSAĞA: 1/ Güzel koku- lu ve saç lülesi görünüşünde çıçekler açan 3 bir süs bitkisi. 2/ Rütbesiz as- ker... Piston. 3/ Anlam... Ke- mirgenbirhay- van. 4/ Aynı di- nin içinde ta- savvufa daya- nan ve ilkelerde 9 birbirinden ay- nlan, Tanrı'ya ulaşma yollanndan her biri. 5/ Yatak doldunnaya yara- yan yün, pamuk, kıtık 3 gibi şeyler... Pana- 4 ma'nınplakaişareti. 6/ 5 Birnota... "Tekbaşuna g olsam şaha gedâya kul olmam/Viranolasıha- fi nede evlad ü —• var" (Dertli).7/ Bal koyma- 9 ya yarayan küçük tekne... Ateş. 8/ H.R. Gürpınar'ın birromanı... Kerestesi ve reçinesi beğenilen bir orman ağacı. 9/ Bılgiçlik taslayan kimse... Telefon sözû. YUKAR1DAN AŞAĞIYA: 1/ Hasırdan örülmüş kuiplu torba... Saka Türiderinin bir destam. 2/ Vücutta biriken azotlu madde... Çarpık. 3/ Gelecek... "— Gündüz": Yazarımız. 4/ Keten dövmeye yarayan tokmak. 5/ "Yiğityiğjdin yoldaşı/ — yiğidin öz kardaşı" (Karacaoğlan)... Osmanlı donanmasında tüm- generale eş riitbe. 6/ Eş, kan. 7/ Gözü kapalı inanılan dü- şünce; dogma... Üzeri toprak ya da otla örtülmûş saman yığuu. 8/ Pusank... Denize uzanan dar ve alçak kara par- çası. 9/ Çınşlı bir çeşit parlak bez... Japon lirik dramı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle