Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 7 AĞUSTOS 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
17
Gargantua
Pazar keyfi için
Sabahattin Eyuboğlu,
Azra Erhat ve Vedat
Günyol'un çevirisi ile
Rabelais'in
Gargantua'sındaki
"Theleme Tekkesinin
Büyük Kapısı
Ostündeki YazıTtan bir
alıntı:
Girmeyin buraya,
ikiyüzlüler, yobazlar/
Kartlaşmış maymunlar,
kalleşler, yağ
tulumları,/ Yampiri
çarpık boyunlular,
odun kafalılar/
Got'lardan,
Ostrogot'lardan
beter hödükler/
Sahte çilekeşler,
takunyalı kara
böcekler,/ Kürklü
dilenciler, safa
pezevenkleri,/ Kayış
suratlı, şiş göbekli fitne
tellalları,/ Gidin başka
yerde satın
dolaplannızı./ Girmeyin
buraya, havlayıp duran
köpekler/ Sabah
akşam asık suratlı,
kıskanç moruklar,/ Siz
de girmeyin hır çıkaran
dırdırcılar,/ Kansını
hapsedip cinlere
başvuranlar,/ Yunan
olsun, Latin olsun
kurttan beter kişiler,/
Ne de siz uyuzlar,
frengiden çürümüşler,/
Gidin başka yerde
dökün kurtlannızı,/ Her
yanlan kabuk bağlamış
yüzü karalar./ Gitsinler
başka yerde/ Saç sakal
kestirmeye/ Buraya
yakışmazlar/ Savulun
bu tekkeden/
Insansızlık suratlarl
Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Eiektronık posta: som9posta.cunhunyetcom.tr
- Hendekteki deprem
Işıkara'yı şaşırtmış...
"Depremle vaşamayı
öörenememis!"
ğitimci Selahattin Özakın, bilgisayarının
başına geçip bir "yurttaş" sıfatıyla yazma-
yabaşlamiş... "Yurttaştan Yurttaşa" başlık-
lı yazısını bitirip saat tam 16.48'de Çanka-
ya Köşkü'ne, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e
fakslamış. Yazı şöyle:
"Bizden biri, diyebileceğim birinin, 'devletin başı'
olabileceği hayaliyle yaşadım yıllarca... Gençlik yıl-
iarımda bu hayali kapsayan kavgalann içinde oldum
hep. Bu kavgalar sırasında birçok gözaltı, tutuklan-
ma ve sorgulanma yaşadım. Sorgudaki memur, 'An-
lattıklann güzel şeyler. Ama boşuna uğraşma... Bu ül-
kede iki sınıf var, yönetenler ve yönetilenler. Senle ben
yönetilenlerdeniz. Bu ülkeyi sana bana yönettirmez-
ler' demişti. O memurun söylediklerini hiç unutmu-
yoaım. Siz, rastlantıyla Cumhurbaşkanı seçilene ka-
dar, içimde en ufak bir umut ışıltısı kalmamıştı.
Sizi, Yalova Çağdaş Yaşam Kenti'nde yakından
gördüm. Siz gelmeden önce her şey kontrol edildi.
Kent içine park etmiş araçlar kent dışına çıkarıldı. Va-
Yurttaş
li, vali yardımcılan, emniyet görevlileri, her tüıiü dü-
zenlemeyi önceden yaptılar. Sizin yalıtılmanız, önce-
den programlanmış görüşmeler dışında, kafanıza gö-
re hareket etmemeniz için her şey düzenlenmişti. Et-
rafınızdaki basın, koruma ve bürokrat çemberini aşa-
bilmekzaten mümkün degildi. Yanaşabildiğim kadar
yanaştım. Yüzünüzdeki ifade beni mutlu etti. Benim-
le eşit koşullarda biryurttaşın (içimizden birinin) o tan-
tanadan duyduğu rahatsızlığın izleriydi gördüğüm.
Sanki yönetilenlerden biri, sıradan bir yurttaş, dev-
letin başına nasıl olduysa birden getirilivermişti. Gün-
lük yaşamın davranışlannı sürdürebilmek ya da geti-
rildiği makamın standartlannın dışına çıkmadan, tıp-
kı Osmanlı saraylılannın hapis olduğu saray duvaria-
nnın arkasındaki görkem içerisinde boğuk kalmalan
gibi boğulmak ve erişilmesi bile düşlenemeyen birol-
gu olarak algılanmak. Bir birey, bir yurttaş degil!
llk, trafik ışıklannda arabanızı durdurduğunuzda
gözlerim pariadı. Yıllardır, bircumhurbaşkanının ge-
çeceği yollar, saatler önceden kapatılan ve binlerce
yurttaşın işinden gücünden alıkonulduğu, sağlığını yi-
tirdiği bir ülkenin bireyi olarak duyduğum umutsuz-
luğa bir ışık oldu sizin kırmızıda durmanız. Tıpkı bir
yurttaş gibi. Benimle aynı hak ve sorumluluklara sa-
hip bir birey gibi.
Aynca, hukukun üstünlüğüne olan inancınızdan
kaynaklanan tavnnızın, hiçbir politik yandaşlığı ol-
mayan, sıradan yurttaşlar tarafından olumlu bulun-
duğunu duyurmak isterim. Kişisel hırslarını ülke çı-
kariannın üzerinde tutan ve bu nedenle kanun hük-
münde karamame konusunda bir bardak suda kriz
yaratan anlayışlann, kamuoyunda hak ettiği yeri bul-
duğuna inanın."
Yazıyı faksladıktan 20 dakika sonra telefonu çal-
mış:
- Ben Ahmet Necdet Sezer... Teşekkür ederim...
SESSİZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE
VJJ&İJJZLEJZ. < 'r^îIjLj)^^
£S£fi€ D/NLBZ3EHİZ. W1jğ&
ü
1
I
Yüksek Yerilim Hattı
Erdinç UTKU
Turist gibi dolaşma yaşamın içinde;
Ev sahıbi ol hayatırun biraz da!
İzmir Devlet Opera ve Balesi'nde
Kurumun tam adı biraz uzun; TC
Kültür Bakanlığı Devlet Opera ve Ba-/
lesi Genel Müdürlüğü I
Opera ve Balesi Müdürlüğü...
Kısaca, İzmir Devlet Opera ve Ba-
lesi diyebiliriz...
Biraz daha kısaltırsak İDOB!
İDOB'un bir grup çalışanı, Anka-
ra'daki genel müdürlüğe, İDOB Mü-
dür Yardımcısı Osman Arslan hak-
kında bir şikâyet dilekçesi gönderiyor...
Arslan'ın takındığı tutumla kurum
içinde çalışma huzurunu bozduğu sa-
vıyla yapılan şikâyet ciddiye alınıyor
ve Genel Müdürlük hukuk müşaviri
muhakkik tayin edilerek soruşturma
başlatılıyor...
Soruşturma bitiyor... ~
:
Fakat... Hiçbir şey olmuyor...
Olabilir, ama olmayan hiçbir şe-
ye, şikâyet dilekçesi gönderenlere
yanıt vermemek de dahil oluyor...
Genel Müdürlük, 27 Temmuz
1998'de işleme konan dilekçeyetam
2 yıl 1 aydır yanıt vermiyor...
Bu arada, Genel Müdüriük'ün ya-
nıt vermemesi nedeniyle, şikâyete
muhatap kişi, hiçbir görev yapma-
dan her ay ücretini almaya devam
ediyor...
İki yıldır çalışmadan devlerten pa-
ra almanın etkisi hemen kendini gös-
teriyor:
- Osman Arslan'a kimse bir şey ya-
pamaz... Rapor almasına bile gerek
yoktur; çünkü rapor, kendisidir!
ÇED KOŞESÎ
OKTAY EKİNCl
'Geçici' (!) 15. madde...
Cumhurbaşkanımız Ahmet
Necdet Sezer, sık sık Anaya-
sa'nın geçici 15. maddesınden
yakınıyor. Örneğin TBMM'deki
'YÖK Komisyonu' üyelerini ka-
bul ederken deaynı "soruna" de-
- ğuamş ve son rektö* atamatann-
dakı "gerilimlere" neden YÖK
kanunu nun da "koruyucusu"
durumundakı 15. maddenin ar-
tık "Türkiye'nin elini kolunu
bağladığT'nı belırtmış... (Mılli-
yef 24 Temmuz 2000)
ÇED Köşesı olaırlan bilirler...
"Bizler", neredeyse 15 yıldır,
bu geçici 15 maddenin bir an
önce "Anayasa'dan çıkartüma-
sını" ıster dururuz. Ancak, hıçbir
iktidar ve hatta hiçbir siyasal par-
tı buna yanaşmaz; 15. madde
"geçici" olmasına rağmen "ka-
hcı" bir kararlılıkla varlığını ve
"misyonunu" sürdürür...
Yine ÇED Köşesi okurlan iz-
lerler... Bizim 15. maddenin kalk-
masını istememizdekı öncelikli
neden, bu "geçici" maddeyle
"sürekli" koruma altına alınan
"12 Eylül kurmaylarının" o
yıllardaki yaptıklanndan ötürü
"sorgulanmalan" falan da de-
ğildır... Çünkü "tarih" ve "top-
Şimdi, yıllar sonra yine "biz-
ler", 1985 'ten bu yana hükümet-
lerce ilan edılen yüzlerce turizm
merkezindeki sayısız yağma pro-
jesıne artık bir "dur" diyebil-
mek için dile getirdığimiz "ge-
çici 15. miaaeyı kâldırnT şek-
lindeki feryadımıza "ilk kez"
bir "devlet büyüğünden" de
olumlu yanıt almış oluyoruz.
Cumhurbaşkanımız Ahmet
Necdet Sezer, 12 Eylül dönemi-
nin "sözde" sona erdiği "1983"
ile "2000 yılı Ağustos ayT ara-
sında bu üUceyi yöneten tüm dev-
let ve siyaset adamlannın aynı
feryadımız karşısındaki "sns-
kunluklannı" bozuyor, dahası,
TBMM'ye "demokrasigörevi-
ni" de anımsatmış oluyor:
"Anayasa'nın geçici 15. mad-
desi Törkiye'nin elini kolunu
bağlıyor..."
ÇED Köşesi'nin ilgi alanı açı-
sından da; "Tnrkiye'nin köl-
tür, doğa ve kentsel değerleri-
nin. 1982 tarihli Turizmi Teş-
vik Yasası'yla ve hiikiimet ka-
rarlanyla yaünmcılara peşkeş
çekilerek yaraOlan büyük çev-
re ve tophımsal haklar tahriba-
tının artık sona ermesini iste-
"Geçici" 15. maddenin "kalıcı" imar hakJan...
lumsal gelişme" onlan zaten
sorgulamış, örneğin 12 Eylül'de
tutuklananlar bile bu ülkede
"cumhnrbaşkanı" ve "başba-
k»n" olabilmışlerdır...
Bizim geçici 15. madde ile
olan asıl sorunumuz ise bu mad-
denin koruduğu "12 Eylül yasa-
lannın" sanıldığı gibi sadece
"siyasi tahribatı" değil, ülkenin
en değerlı kültür ve doğa zen-
gııliklen üzerinde de "sürekü bir
yığnıa ve yok etme" sürecini
yme "kabcı" hale getirmiş olma-
sradan ötürüdür...
Ömeğın, geçen aylarda ANAP
lıden Mesut Yümaz'ın "Yüce
Kvan"a göndenlmesini isteyen
TBMM komisyonunun, bu kara-
nyla ılgılı gerekçeleri arasmda;
"yandaşlarının arazilerini tu-
rzm merkezi ilan ederek onla-
n ayrıcalıklı imar hakkı sağ-
lanak" da vardı.
TBMM'mn "Yüce Divan'lüc
sıç saymadığı" bu ışlemin "ya-
sıl dayanağı" ise bir 12 Eylül dü-
z:nlemesı olan ve 20 yıldır ge-
çci 15. madde ile korunan "T^ı-
rzmi Teşvik Kanunu" idi...
yenler için hukuksal mücade-
İe yolunu da ükıyor..."
Çünkü 1982 Kasım ayuıda yü-
rürlüğe giren şimdikı Anaya-
sa'nın geçici 15 maddesi, 12 Ey-
lül 1980 ile 1983 genel seçimle-
ri arasında "darbeci yönetimce"
çıkartılan tüm yasalann "Anaya-
sa'ya aykırılık savıyla" sorgu-
lanamayacağını hüİane bağla-
mış... Böylece 1982'nin Mart
ayında yine Kenan Evren ve eki-
büıce yürürlüğe sokulan Turizmi
Teşvik Yasası'nm da "toplum
yaran yerine kişi çıkarlannı
koruyan" yanlanyla Anayasa'ya
aykınlığını üen sürerek iptali
için dava acmak mümkün ola-
mıyor...
Peki, siyasiler20 yıldırbu "ge-
çici" yağma yasasını neden yü-
rürlükte tutuyorlar?.. Çünkü
"yağmayi kabcı kılmak" he-
men hepsınin işine geliyorda on-
dan...
Sayuı Sezer'e bir kez daha te-
şekkür ediyor ve destekliyoruz.
TBMM, geçici 15. maddeyi ar-
tık "bitirmeli"... Yoksa yaİanda
Türkiye'yi bitirecekler...
HAYVANLAR ÎSMAIL CÜLGEÇ igulgec@yahoo.com
KtM KİME DÜM DUMA BEHIÇAK behhak@tur1c.net
ÇtZGtLlK KÂMtL MASARACI
I1ARBİ SEMİH POROY semihporoy@yahoo.com
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 27 Ağustos
ÇAĞOAŞMtAMKUĞN ÖNCÛSÜ
1365TE, MİA4M CHA*US-£DOU*JWJEAHm.
HBT, ÛNUJA&yiA 'L£COK8U&£#"ÖiMÜfnj.
AKAPEM/K Ğİ
RİKE Sy'Û2£l?ifJ£ ÇAUŞAN Kl$lOIMUÇ, .
BU "mSARtMINA "OCM-tHO'AD/Nl l^fgHtlfTf.
DÜNyAMN Ç£$İTU >€eLS8İNP& SeKÇEK-
LBŞri&O'Ğ' >APrrLAfi,ONUN KUKALLARl-
Nl İÇE&YOGPiJ'• ZBMİNIBO$•g'&U&H 7*-
ŞlYtCJ KDLONLM,BA54M&2 CBPUB VE OU-
L 2OmmM,Ç l , Ç ÇS
YÛ2Y/L MİMARL/Ğ/NI ÇOKErkiLEYBN L£
COK8UO£#, EVf DE ÇAĞIHA UYSUH W!Z
M ALGILtYOf? VE *YAŞANAN MAKİNA*
0LA8AK NİTELEAlDİRlYOfiPU...
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
Hakan ile Jardel Üzerine
Bir Pazar Yazısı
Galatasaray-Real Madrid maçı sonrası TRT-1 'de
"sporyazarlan"n\n yorumlarını dinlerken yine Sıra-
seMler Caddesi'ndeki o okulu, sınrf arkadaşımız feak'ı
ve bu çok çalışkan arkadaşımıza olan sevgileri bi-
zim için dayanılmaz bir kâbusa dönüşen öğretmen-
lerimizi anımsamıştım. Son zamanlarda hep böyle
oluyordu. Nezaman Jardel üzerine bir eleştirioku-
sam, bir yorum duysam Izak, o okul ve "Izak sev-
gHeri" bizi o okuldan soğutacak, isyan ettirecek ka-
dar "derin" olan öğretmenlerimiz geliyordu aklıma.
Ailesiyle birlikte Israil'e goç etmesinin üzerinden
aylar geçmesine karşın, ne zaman tahtaya kalksak,
ne zaman parmak kaldırsak, hâlâ orada, aramızda,
yanımızdaydı Izak! öğretmenlerimiz "Izak" diyorlar,
başka bir şey demıyorlardı. "O olacaktı şimdi se-
nin yerinde...", "Izak olsa, ne yanıt verirdi yavrum,
bir dûşünsene...", "Onun gibisi bir daha gelmez bu
okula, vallahi..."
Biz istersek sabahlara kadar ders çalışalım, ağ-
zımızla kuş tutalım, tüm sorulan doğru bilelim, tep-
kileri hiç değişmiyordu öğretmenlerimizin. Yapa-
cağımız, yapabileceğimiz hiçbir şeyin olmadığını
anlamıştık sınıfça! Bizden "Izakgibi" olmamız bek-
leniyordu, bız de olamıyorduk, olmuyorduk. Hena
istesek de başka bir insan olabilir miydik? Biz, il-
kokul üçüncü sınıf çocuklarının kavradığı bu ger-
çeği öğretmenlerimizin kavrayamaması tuhaftı doğ-
rusu... Sınıf arkadaşlanm bu "/za/(/câbusu"ndan nş
zaman, nasıl kurtuldular, bilemiyorum. Ben yıl or-
tasında başka bir ilkokula geçerek kurtulmuş, ra-;
hatlamıştım!
Galatasaray da, Hakan Şükür Italya'ya gidince
iyi bir "golcü" aramış, sonunda 28.5 milyon dolar
gibi çok yüksek bir bedel ödeyerek Portekiz'in FC
Porto takımında oynayan Jardel'i transfer etmiştj,
Brezilyalı futbolcunun kalitesi, başarılan ortadaydı.
Dört yıl arka arkaya "Avrupa Gol Kralı" olmuştu-.
Ama buna rağmen bizim "sporyazarlan"r\a kendi--
ni bir türlü beğendiremiyordu Jardel! Delikanlı ne
yaparsa yapsın, "Hakan" diyor, başka bir şey de?
miyorlardı bizimkiler... Şimdi yerinde bir iş hanı buT
lunan, Sıraselviler'deki o okulumuzun her birimizT
den birer "Izak" yaratmak isteyen öğretmenleri gb-
biydi onlar... Jardel'in kendisi gibi, yani "Jardel gı}
bi" oynadığı için dünyanın sayılı golcüleri arasına
girdiğinı düşünmeden, "Ha/cang/öroynamasını, Ha-
kan'a benzemesini, onun gibi olmasını istiyoriardı!..
Jardel, Galatasaray'ın St. Gallen ile oynadığı Av*
rupa Şampiyon Kulüpler LJgi ön eleme maçlannııi
ilkinde iki, ikincisinde de bir gol atarak takımını bu
devler ligine taşımıştı. Atılan toplam dört golün üçü-
nün sahibi olarak yine de eleştirilerden kurtulamı-
yordu! Galatasaray bu arada iki lig maçı oynamış,
Breziryalı futbolcu bu maçlardan ikincisinde beş
gol birden atmıştı. Spor yazarlanmız hâlâ "Hakan"
diyorlardı. Cuma akşamı Monaco'da Avrupa Şam-
piyonlar Ligi Şampiyonu Real Madrid'le oynanan
maçta takımının iki golünü de atarak Galatasaray'a
"SûperKupa"y\ kazandıran yine Jardel'diL Maç bit-
miş, Türkiye'de insanlar sevinç içinde sokağa dö-
külmüştü. Inariılacak gibi değifdi, ama Jardel hâlâ
eleştiriliyordu. Maç boyunca pasif kalmıştı! Gala-
tasaray'a dört yıl içinde dört Türkiye, bir de UEFA
Kupası şampiyonluğu kazandıran Fatih Terim, ta-
kımın başına geçtiğinde, "Vahzavallı Galatasaray'ın
haline..." diyen, ama sonra ona tapınan; Hagi ılk
geldiğinde "Neyapacak Galatasaraybu enkazı" de-
yip, üç ay geçmeden o "enkaz"\ göklere çıkartan
"sporyazarlanmız" ekranlarda beliriyorlar, "Ama..."
diyoriardı, "onunyerine Hakan olsaydı..."
Galatasaray'da oynadığı ilk beş resmi maçta on
gol atan Jardel de, Galatasaray'a nice maçlar, ku-
palar kazandıran, sırasında takımını tek başına sırt-
layan Hakan da büyük futbolcuydu. Ama her ikisi
de düşünceleriyle, anlayışlarıyla, stilleriyle farklı
sporculardı. Birbirlerinin yerine konulamayacak,
birbirlerinin yerinde düşünülemeyecek kadar özgün,
sağlam, oturmuş sporcu kişiliğine sahiptiler. Böy-
le olduklan için de başarılı değil miydiler zaten?..
Değişmesi gereken Jardel değil, bizim "sporyazar-
lanmız"dı. Jardel şunun şurasında iki aydır Tür-
kiye'deydi. Yeni Teknik Direktör Lucescu'nun sis-
temi oturdukça takım da, Jardel de daha başarılı
olacaktı kuşkusuz. Ya o "sporyazarlan"!.. Onlar hep
burada yaşıyorlardı ve hep aynıydılar... Onlar nasıl
değişecekti?..
e-posta: dkavukcuoglu@tuyap.com
Faks:0212-723 84 97
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ÇarhkRus- 1
yası'nda top-
rak sahibi zen- 2
gin çiftçilere 3
verilen ad... .
Osmanlılarda
gümrükvergi- 5
si. 2/ Ürenin 5
kanda birik-
mesi sonucu
ortaya çıkan 8
hastalık... Is- g
yankâr. 3/ Su-
udi Arabistan'ın para
birimi...Hayyanlarda 1
semızlık.4/Öğlevak- 2
ti 12.00'yi başlangıç 3
olarak alan saat. 5/ 4
Tabanı tahtadan yapı- 5
lan bir tür sandalet... g
Gelir. 6/ Siyah, sert 7
ve ağır bir tahta. II „
Yurdumuzun en bü-
yük gölü... Bir müzik
1 2 3 4 5 6 7
M
U
H
A
C
E
R
E
T
A
L
E
M
•L
•S
U
R
A
|
E
T
A
P
•R
1
|
A
L
0
|
A
B
A
H
A
R
|
M
A
R
U
L
U
Zı
|
T
A
B
A
K
A
A
V
L
A
K
|
ç
A
M
N
A
1
P
•B
0
Ğ
A
A
Y
R
1
c
A
L
l
K
parçasımnsonbölümü. 8/ Bir etkinlığin geçici ola-
rak durdurulduğusüre...Özen. 9/ Birkümeshay^
vanı... "Biz dünyadan gider olduk/Kalanlara — oK-
sun" (Yunus Emre).
YUKARTOAN AŞAĞIYA: ;
1/ iyi bakım ve ilaç tedavisi... Birbarajın fazla sıi-
yunu akıtmak için yapılan düzen. 2/ tsviçre'de bir
kanton... Tarlalarda açılan su yolu. 3/ Roman^
ya'nın para birimi... Uşak'ın bir üçesi. 4/ îri yan,
güçlü kuvvetli ve erkeksi kadın. 5/ Tahıl ölçmede
kullanılanbirölçek... Işyeri. 6/ Hekimin hastane-
deki hastalan dolaşıp yoklaması. II Zatürree...
Aftika'da bir ırmak. 8/ Ermeni terör ve cinayet ör-
gütü... Temel, esas. 9/ Sanlığını gidermek için ça-
maşınn son suyuna kanştınlan toz boya... Mikros-
kop camı.