25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 AĞUSTOS 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Enincan 'da, Muş Hafelaketiyaşayatûar17Ağustos'ta ölüınleyine karşılaştı Crzincanh Fadime Ayvaz ve Hasan Ayvaz da deprem kurbanlanndan. Yanlannda başı, ayagL kohı sargüı, yara bere içinde genç bir adam, hiç konuşmadan neredeyse ağlayacak gibi duruyor. Fadime Ayvaz ve Hasan Ayvaz'm kiraa olarak yaşadıklan ev az basarüynuf, ama depremde ev saİübininevi yıkümea onlara çıkmak düşmüş. Bir süre kendi yapaklan barakada, sonra da çadırkentte beş ay firtma, kar, çamurda yaşamışlar. <*> mm k çtıkça yakalayan depremHATİCETUNCER tZMÎT - Dennce prefabnk konut alanında ihtıyar bır adam, bunaltıcı sıcağa karştn evının önünde yorgana sanlmış oturuyor Eşı, gelını, oğullan, torunu da çevTesınde bır yerle- re ıhşmış Hüseyin Çapakçur, 19 Ağustos 1966 Varto depre- mının tanığı. 6.9 büyüklüğündekı depre- me harman yennde yakalan- mış. Başını sallayarak, dudak- lannı ısırarak anlatıyor o günü "Harmanı yere vurdum. Öyle bir ses gekti ki baa_ O sesle kö- ye baktmı. Nasd ki su geürse, köyden öyle duman geldi bize doğru. Üç kere yere düşrüm. Kanm kendini şaşırdı." Dur şa- şırtna' dedim. Köye koştuk, ço- cuklar evdeydL Kanm iyice şa- şmnış, çocuklan pencereden dı- • Çapakçur ailesi, 10 yıl önce Muş'tan Izmit'e göç etmiş. Hüseyin Çapakçur, çocuklannı okutamamış, ama şimdi torunlan okuyor. Oğluyla gelini çalışıyor, ama Hüseyin Çapakçur yoksulluktan yakınıyor. Çapakçur, "Bu yardımlar hepimize geldi. Yalnızca evleri yıkılanlara ev vereceklermiş. Halbuki en fakir kiracıdır" diyor. şançıkarmayaçahştı. 'Kapıdan ver' dedim. Kardesimin evine gfttim, kansı göğsünûn altına kadar toprağuı attmdaydL Çı- kannk, bacağı kmlmışö. Am- camm kronı çok aradık, sonun- da bulduk, ama çıkaramadık, öldü. Bir hafta ağyımpa ekmek alamadık." Çapakçur ailesı, 10 yıl ön- ce Muş'tan Izmıt'e göç etmış Devlet ve PKJC arasında sıkı- şıp kalmış ve bu ıkı yanlı bas- kıya dayanamamışlar. Hüse- yin Çapakçur, çocuklannı okutamamış, ama şımdı to- runlan okuyor. 76 yaşmdakı Hüseyin Ça- pakçur, 17 Ağustos 1999'da ay- nı gürültüyü Öğretmenler Ma- hallesı'ndekı evınde duymuş Varto'dan sonra yakalandığı ıkıncı felaketı hâlâ şaşkınlılda anlatıyor. "Ben böyle bir şey gönnedim, duvardan duvara çarpüm. 'Çocuklan çıkann' di- ye bağmdım." Üç gece, dokuz kışılık aılesıyle sokaklarda yat- tıktan sonra çadırkente geçmış- ler, aralık ayından bu yana pre- fabnk konutta yaşıyorlar. Oğ- luyla gehnı çalışıyor, ama yok- sulluktan yakınıyor ihtıyar adam "Buyardımlar hepimize geldL Yalnızca evleri yıkılanla- ra evvereceklermiş. Halbuki en fakir kiracıdır." Erzıncanlı Fadime Ayvaz ve Hasan Ayvaz da sıcaktan buna- lıp evlennın önüne çıkmışlar. Yanlannda başı, ayağı, kolu sargılı, yara bere ıçınde genç bır adam, hıç konuşmadan ne- redeyse ağlayacak gıbı duru- yor. Oğullan aylar sonra bır ta- şunacılık şırketine kamyon şo- forü olarak gırmiş, ama bır gün önce otobanda kaîmyonu dev- nlmış. Yenıden ışsız kahnak bellı kı ölümden beter gelmış Erzıncan'dan, 1993 depremın- »vin den sonra aılece Izmıt'e taşuı- mışlar Fadime Ayvaz ve Ha- san Ayvaz'ın kıracı olarak ya- şadıklan ev az hasarlıymış, a- ma depremde ev sahıbının evı yıkıhnca onlara çıkmak düş- müş Bır süre kendı yaptıklan barakada, sonra da çadırkentte beş ay firtına, kar, çamurda ya- şamışlar Aralık ayında Dennce'dekı prefabnk konutlara taşuımış- İar Hasan Ayvaz, depremden önce msaatlarda çaüşıyormuş, ama artık çalışmıyor Kızlann çalışmasını pek hoş karşılamı- yorlar, ama 7 kışılık aıleye de ekmek gerekıyor Kaçtıkça yakalandıklan yal- nızca deprem değıl. Deprem bu- gerçegı daha ortaya çıkardj aslında. Sanayının kalbı Mar- mara Bölgesı'nde ışsızlık ve yoksulluk kol gezıyordu. ; Deprem Konseyi Başkanı Tuğrul Tankut, gelecek dönem tasanlannı değerlendirdi 'Etik ilılafler yapıhyor' L • Deprem Konseyi Başkanı Prof. Dr. Tuğrul Tankut, yanlış uygulamalar yapıldığını belirterek "Kamu kaynaklannın da özel sektöre ait kaynaklann da ziyan edildiğini düşünüyorum" dedi. MUTLUSERELİ ANKARA - Deprem Konseyi Başkanı Prof Dr Tuğrul Tankut, depreme hazırlık konusunda sapta- dıklan eksıklen ve gele- cek döneme ılışkın tasan- lannı anlatu Doğalafetle- nn acılanna karşın "etik italaDerbulunduğunu" be- lırten Tankut, kamu ve j özel sektör kaynaklannın l bazı yönlerden "ziyan \ edüdiğuıi" soyledı Prof Tankut, Başbakanhk Baş- danışmanı Ahmet Vefik A\hvm sarsıntıyı önceden haber veren projesı konu- sunda, geçerlılığı kanıt- lanmayan çahşmalara bü- yûk kaynaklar aktanlma- nnasını, yurttaşlara boş uanutlar venlmemesuıı ıs- tedı Deprem Konseyi Baş- kanı Prof Dr Tuğrul Tan- kut, Cumhuriyet'ın soru- lannı yanıtladı Tankut, kamuoyunun güvenebıle- ceğı, sağlıkb açıklamalar yapma gereksınımının konseyi gündeme getırdı- gmı ve bunun uzenne Başbakanhğın genelgesı dûğrultusunda 20 kışüık konseyın kurulduğunu aalattı Konseyın uzman dkgılımmın yer bılımlen aanından 8, ınşaat mü- hKndıslığı alanından 8, dfcpremle ılgılı dığer alan- 'Satılık mezar'protestosuOrtahasarhraporuverüen binalar halkm can güvenüğini tehdit etmeve devam edrvor. Evterine orta hasarb raporu veriknesine tepki gösteren Yidovs'daki bazı bina sahipkri evieriniterkederekcaıniannave baOanıIanna "Saühk Mezar* yazarak protesto ettikr. 8 bin 953 konut ve işyerinin orta, 14 bin 566'sının az hasaıiı olduğu Yalova'da orta hasarb binalann güçkndirme çaoşmalarnu Baymdniık ve tskân Bakanbğı'ndan yetki belgesi alan 100'ü aşkm Proje MühendMk (PM) firmalan yürûtüyor. Kentte boş büro bulmakta gûçlük çeken PM firmalaru yer sorununu geçici olarak emlakçı bürolannı kiralajarak çözmeye çahşıyorlar. Ancâk \etki belgesi alan bazı PM firmalan mühendislerinin deprem öncesinde yaptıklan çok sayıda binamn yıkıknğj beüriendi (Fotoğrrf: FARUK KIRTAY) lardan da 4 kışı olarak ger- çekleştmldığını belırten Tankut, "Çeşhüeteştiriler var; 'Depremle ılgılı çok önemlı çahşmalar yapan fılanca kurulun temsılcısı konseyde bulunmalıdır' diye. Konseyde buhman- lardan hiçbiri hiçbirkunıl veya kuruluşun temsücisi değOdİr. Orada ıı/manlar olarak, bireyseiolarakbu- lunmaktadırlar. Temsilci- Kk fîkrmin yanhş olduğu- nu düşünüyorum" dıye konuştu Tankut, konseyın başlı- ca 4 görevı bulunduğunu belırnrken, bunlan "dep- remle Ugüi konularda kâ- muoyuna sağbkh, güveni- lirve biümsel temele daya- lı bilgi vermek" "kamu kurumlannın istemeleri durumunda danışmanhk hizmeti vermek", "dep- remleflgflikonularda ön- celikli alanlar beüıiemek" ve "gerektiğinde etik ko- nularla UgiM göriış belirt- mek" olarak sıraladı Konseyın etıkkonusunda- kı görevuıın bugün fazla one çüanadığını kayde- den Tuğrul Tankut, "An- cak bana göre bu çok önemli bir konu. Çünkü üzûlerek gözlüyorum ki ülkemizde bugün kimse- nin etik konulara fazla önem verdiği yok. Her alanda etikihlaJleri alabil- diğince yapıhyor ve çok acıkh tarafi. bunu yapan kişilerdoğalokluğunu dü- şfinerek, bunun yanhş ol- duğunu akülaruıa bik ge- tirmeyerek vapıyoriar. Bu- nu bilimsel alanda da baş- ka verlerde de o kadar sık gözlüyorum ki zaman za- man gerçekten karamsar- hğa kapılrvorum" dedı Depremın onceden kes- tmhnesme ılışkın çeşıtlı araştırmalann yıllardan ben tum dunyada yapıldı- ğını belırten Tankut, Tür- kıye'de de bu konuyla uğ- raşanlar olduğunu söyle- dı Tankut, radon gazı emısyonunun artması, metan gazıyla ılgılı bazı ölçumler, kaplıca sulan- nın ısuıması gıbı bazı ışa- retlenn depremle ılışkı- lendınldığını anımsattı Ahmet Vefık Alp tarafın- dan kamuoyuna açıklanan erken uyan sıstemmın elektnksel alanda olçulen değışımlerden hareketle oluşturulduğunu anlatan Tankut, şu değerlendır- meyı yaptı "Ancak bunlann hiçbi- ri yeterli Mçimdekanıdan- mışdeğfldir. Birbetirtinin, bir doğa olayuım işareti, ölçüsü olduğunu kabul edebflmekiçinikisiarasm- daki ilişkinin açık-secik, pek çok kez yinelenen ve- rüerie ortaya konması ge- rekir. Öyle ki bir gösterge ne zaman ortayaçıknysa o zaman deprem olduğunu, deprem olduğunday^a on- dan önceo göstergenin or- taya çıkdğmı kanıüamab- smız ki bunu bir gösterge olarak kıülanabilesiniz. Bu anlamda bir gösterge, deprem için, değil Türki- ye'de, hiçbir yerde elde edilebümiş değüdir. O ne- denle konuya şimdilik faz- la iyimser biçünde yaklaş- mak kanımca yerinde ol- maz." Bu sısteme yarınm ya- pılacağının anımsaülma- sı uzenne de Tankut, bu tur guışnnlenn araştırma kapsamında desteklenme- sının doğru olacağını, an- cak buna guvenerek yatı- nm yapılmasının, yurttaş- lann boş yere umutlandı- nlmasının sakıncalı ola- cağı uyansında bulundu Tankut, sözlennı şöyle surdürdu "Bir deprem söz konu- suolduğunda deprem son- rasında önemli kaynakla- nn bu konuya aynlması söz konusu oluyor. Doğru olan, bu kaynaklann biK- min, teknolojinin göster- diği doğrultuda deprem öncesinde kullanılarakya- rarh, anlamh gettşmeler sağlanmasL Ancak bunlar doğru birplanlama içinde kullamlmazsa ziyan olma- lan kaçunhnaz olarak or- taya çıkıvor. Bugünkü uy- gıilamalar içinde doğrusu vanhş uygulamalar yapü- dığı izJenimini ben taşıyo- rum. Kamu kaynaklan- nın da özelsektöreaitkay- naklann da ziyan edildiği- ni düşünüyorum.'' AYDENLANMA EMRE KONGAK Görme Ozürlüler ve Sağırlar Ulkesi Insan, Turkıye'de son gunlerde olup brten- lere ve bunlar hakkındakı yorumlara bakınca, sıyasettekı ve medyadakı 'görüş bozukluk- lan' uzennde durmak gereğını hıssedıyor Çevnemızı akjılamakta rastlanan görüş bo- zukluklannı ve bunlann sonuçlannı şoyle ozetlemek danaklı 1) Miyoplar Bunlar sadece yakını gorebı- len ve uzaklan seçemeyenlerdır Miyoplar geçmışe baktıklannda sadece onlenndekı 28 Şubat 1997'yı gorurler, ama or- neğın 12 Eylul 1980 ya da 12 Mart 1971 gıb) uzaklan algılayamazlar Sonuç olarak, orneğın unıversrtelen 28 Şu- bat'ın polrtıze ettığını soylerter, ama unıversı- teten polrtıka adına buldozerle dumduz eden 12 Eyiul'u göremezler Memurlar hakkındakı KHK'yı de Hûkü- met-Çankaya çatışması olarak algılarlar, a- ma bunun gensınde yatan 12 Eylûl ve Özal donemı uygulamalannı ve daha da uzaklar- dakı şeriat tahdidi ıle hukuk devietı kav- ramlannı göremezler llenye baktıklannda ıse sadece bugunu ve zorta da olsa yannı, o da oldukça bulanık ola- rak gorurler Ulkenın uzun donemde nereye grttığını gormek bunlar ıçın olanakstzdır 2) HipermetropJar Bunlar sadece uzağı aJgıiayanlar, yakını, yanı onlennı ıse goreme- yenterdır. Hipermetroplar genye baktıklannda (ge- nellıkle) ya sadece Osmanlı donemını gorur ve Cumhunyet'ı algılayamazlar, ya da (kuçuk bır bolumu) zoria da olsa, Cumhunyet'ın ılk yıl- lanna, Atatûrk donemıne kadar gelebılır, a- ma 1930'larda kalarak, bugunu göremezler Sonuç olarak, hipermetroplar ya Osmanlı donemıne gen donmek ısterler ya da Ataturk donemıne. Bunlar ılenye baktıklannda ıse belırsız bır sonsuzlukta, Turk ya da Islam egemenlığın- de bırdunya hayalı gorurter, ama ulkenın bu- gunku ya da yannkı sorunlannı ve dunyada- kı yennı algılayamazlar. 3) Astigmanar Bunlar çevrelennı çarpık al- gılayanlardır Astigmatiar, gerçeklen bağlı olduklan ıde- olojı bağlamında çarpık olarak algıladıklann- dan genye de baksalar, ılenye de baksalar, sa- dece kendı ıdeolojılen eksenınde çarpıtılmış bır goruntu elde ederter Ya ırkçı, ya dıncı, ya komunıst, ya da Ataturkçu, ama mutlaka te- tol ve otonter veya totalıter bır toplumdur al- gıladıklan llgınç olan nokta, astıgmat olduk- lan ıçın, ınandıklannı ıddıa ettıklen ıdeolojıyı de çarpık algdamakta oluşlandır 4)Şaşılar Bunlar başka yere baktıklan hal- de herkes onlan farklı bıryere bakıyormuş gı- bı algılar Buradakı ılgınç nokta, butun şaşılar baş- ka başka yerlere baktıklan halde, pek çok ın- san tarafından, sankı tek bır noktaya, demok- rasrye bakıyormuş gıbı goaılmelendır Şaşılar dıncı polıtıkalara da, ırkçı ıdeolojı- lere de, asken rejımlere de baksalar, bırçok kı- şıyı, sankı demokrasıye bakıyorlarmış gtbı al- databılmektedırler Aynca şaşılann bır bolu- mu Ataturkçuluğe bakar gıbı yapıp Islamcılı- ğı, bır bolumu de şenatçılığa bakar gıbı yapıp şoven ve bolucu ırkçılığı gorur 5) Körter Bunlar hıç bır şey goremeyen- lerdır Aslında bunlar doğuştan kor değıldır- ler Kışıselçıkarlan gozlennı kamaştırdığı ıçın sonradan kor olmuşlardır Körter, başka duyulanyla algıladıklan çı- karlannın kendılenne hıssettırdığı ızlenımlen gerçek goruntuler sanırlar Hanı korlenn filı tarrfi gıbı, hortumu tutan, kuyruğu elleyen dışlere dokunan ve kulağı hısseden, bırbınnden farklı ve gerçekten de tamamıyla kopuk goruntuler algılar Herkesın çıkan bırbınnden farklı olduğu ıçın, algıladıklan goruntuler ne bırbınnı tutar, ne de gerçeğe uyar Körtere politka ıle medya alanlarında çok rastlanmaktadır Işin en hoş tarafi da, bugünlerde bızi politikacılann ve medya mensuplannın yönetmekte olmasıdır. Pekı halk ya da seçmen ne durumda 9 Onlarda görme bozukluğu yok, ışitme eksıkliği var! Halk ya da seçmen, her şeyı goruyor, ama hıç bır şeyı duymuyor, çunku sağır' Yoneten-yonetılen ılışkısı de, 'körlerte sa- ğıriar, bırbırtennı ağıriar' sozune uygun ola- rak, herkesın memnun ve mesut olduğu bır bıçımde, ıstıkrar ıçınde suruyor 17 AĞUSTOSUN BİRİNCİ YILINDA YURÜAŞAVE DEVLETE ÇAĞRI YURÜAŞ ÖRGÜTLENMEYE, DEVLET GÖREVE Biz!.. 45 saniyelik bir depremde on binlerce evladını, kefensiz, tabutsuz, törensiz, gecenin karanlığına gömmüş Türkiye halkı... 1. Tüm yurttaşları Türkiye'nin her yerinde, her mahallede, her köyde, her beldede afete karşı hazırlıklı ve mutlaka orgütlu olmaya çağırıyoruz. 2. İlgilileri, depremdeki gerçek can kaybını >. açıklamaya çağırıyoruz. 3. Felaketin sorumlusu olarak kimler yargı önüne çıkarıldı, kimler aklandı, kimler hüküm giydi? Kesin açıklama istiyoruz. 4. Gelen malzeme ve para yardımının miktarı nedir? Yardımları kimler, nerelere, nasıl dağıttı? Şu andaki ve gelecekteki kullanım ve denetimin de saydamlaşmasını, *** hesap verilmesini istiyoruz. 5. Afetzede hak ve talepleri konusunda ilgililer ne düşunmektedir, bilmek istiyoruz. 6. Ve devleti, anayasanın kendisine yüklediği görevi yerine getirmeye; afetlere karşı can ve mal güvenliğimizi sağlamaya çağırıyoruz. Yurttaş, 17 Ağustos'un birinci yıldönümünde neler yapıyor 16 ve 17 Ağustos günleri karalar giyiyoruz; evimize, işyerimize, kara bayraklar, otomobılımize, minibiisümüze, otobüsümüze kara kurdelalar asıyoruz. (Acımızı unutmadık, bunu herkes anlasın diye!) 17 Ağustos gecesini dışarda geçirıyor ve evden tüm ışıklarımızı yakarak çıkıyoruz. (Sorunlar ve sorumlular karanlıkta kalmasın, her şey açıkça görülsün diye!) O gece saat tam 03.02'de düdüğümüzle -yoksa benzeri uyarı araçlarımızla- karanlığa ses veriyoruz. (En sağır kulaklar bile duysun, hâlâ gaflet uykusunda olanlar varsa, uyansın dıye!) llfTİŞHl BÛROSU r r v l u ı h n r n l I 0212 245 56 02-03 ETKİNLİKLERİ I F 0 2i2 2«568 ÇAUŞMA6RUBU 0212252 77 85
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle