20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 TEMMUZ 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Deyimlerle bugiin Cumhuriyet dostlarından Hamza Saykan, bır yanına gazetelerde ya- yımlanan haberleri almış, diğer yanı- na da Atasözleri ve Deyimler Sözlü- ğü'nü. Güncel özlü sözler üretmiş: Koalisyonun ömrü lak lakla ge- çer... Akılsız politikacının cezasını halk çeker... iktidardaki, kendini buğ- day ambannda bulur... Politikacı koruk yer, halkın dişi kamaşır... Ba- na dokunmayan politikacı bin ya- şasın... Düşmez kalkmaz bir poli- tikacı... Son bir tane daha: Çok söz yalansız, çok mal ha- ramsız olmaz. 100 milyon lira için grev Adana'da EXSA işyerinde çalışan 650'ye yakın işçi yaklaşık 20 gündür grevde. DlSK'e bağh Tekstil-lş Adana Şu- be Sekreteri Hüseyin Tayiak. toplu pazariık görüşme süreci başladığın- da işçi ücretlerinin ortalama yaklaşık net 68 milyon lira olduğunu aktardı. "Sendikanın ücretzammı kabul edil- seydi işçilerin Temmuz 2000 ücreti ne olacaktı?" diye sorduk. Taylak, şu yanıtı verdi: "Ikramiye hariç ücret net 102 mil- yon lira kadar olacaktı." 4 kişilik bir ailenin aylık gıda harca- masının "net" 433 milyon 225 bin li- raya ulaştığı, en alt gelir düzeyinde- kilerin aylık harcamasının yaklaşık "net" 165 milyon lira ve "net" asga- ri ücretin yaklaşık 87 bin lira olduğu Türkiye'de işçiler "net" 102 milyon liralık ücret düzeyine ulaşabilmek için grevi bile göze alıyor. Durum bu kadar net. ISIK KANSÜ Tekirdağ'da haziran sonunda bin- lerce çiftçi, köytü bir araya gekJi, IMF güdümlü uygulamalan yüksek ses- le eleştirdi. fktidardan tık yok... Ziraat Mühendisleri Odası Başka- nı Prof. Dr. Gürol Ergin, Türkiye'de sinsi bir oyun oynandığını haykırdı miting alanında: "Yapılmak istenen, çiftçiyi canın- dan bezdirip tanm alanlanndan ka- çırmaktır. Çünkü, gerekABD vege- rekse Avrupa Biriiği ülkeleri için, ya- ni bizimkilerin akıl hocalan için ürvn- lerini satacaklan yeni ve büyük pa- zarlargerekiyor. fşte Tün\iye 70 mil- yonayaklaşan, çoğunluğu genç nü- fusuyla dev bir pazar. Ama bir so- nın var. Bu pazarda bugûn kendi ürettiği ürünler satılıyor. Her ne kadar 20 yıldırtüriüyöntemlerie Türkiye'de ta- nmsal üretimi baltalamaya çalıştılar- sa da, yine de beklentilerini karşı- layacak kadar yabancı ürüne yer Yine tık yok!yok. öyleyse yapılması gereken, Türkiye'yi ileri ülkelerin pazan yap- makiçin üretimiyeniyöntemlerie çö- kertmek. Ne hazindirki, dışapda ha- zırianan buplan, içerdekilerin uygu- lamasıyla gerçekleştiriliyor. Sureti haktan görünerek ve tanm reformu yapılıyor sözleriyle, çiftçi dört bir yandan kuşatılıyor." Gürol Ergin, söylediklerini kanrt- lamak üzere tek tek örnekler de verdi: "Bir yandan girdi fîyatlan yüksel- tiliyor, diğeryandan taban HyatSardü- şürülüyor. Ziraat Bankası kredileriks- sıltyor ve kredi faizlerinin yüksek tu- tulacağı ilan ediliyor. Bir yandan şe- kerpancan üretimine kısıtlama ge- tirilirken, diğeryandan Cargilladın- daki uluslararası kunıluşa Bursa 'da mısırdan yapay tatlandıncı ürete- cek fabrika kurduruluyor. Bu fabri- kanın kullanacağı mısırda ta Arian- tin'den getirilecek. Bakmayın siz 'Mısırı burada üreteceğiz' dedikle- rine. Bu söylem tam anlamıyla yut- turmaca. Çünkü, Tün\iye'nin bu- günkü durumunda bile zaten çok önemli mısır açığı var. Biryandan 'Uretici birlikleri yasa- sı çıkanyoruz, çiftçileri örgütleyece- ğiz' diyenler, diğeryandan çiftçinin öz malına göz dikmişler, tanm satış kooperatiflerinin, ÇUKOBlRLlK'in, TARlŞ'in, Trakyabirlik'in fabrikala- nnı elinizden almaya çalışıyoriar. Da- ha önce Süt Endüstrisi Kurumu'nu haraç mezat satanlar, şimdi çiftçi- nin malı olan fabrikalannı elden çı- karmaya çalışıyoriar SEK fabrikalannın satışı kime ne hayır getirdi? Üreticiyi perişan etti, tüketiciyi sarstı. Üreticiden 140bin- 150 bin liraya alınan sütü paketle- yip yine üreticiye 550 bin liradan satıyoriar." Iktidardan tık yok da.. halkın ca- nına tak ettiği kesin! SSK Yönetkn Kuru- lu'nun oybirliğj ile aldığı bir kararla kurum perso- nelinin görevdeyükselme yönetmeliği Ocak 1999'da değiştirilmiş, şu ek mad- de kabul edilmişti: "Kurum Yönetim Kuru- lu'nda temsilcileri bulu- nan sosyal taraflann görû- şü alınmadan SSK Perso- nelinin Unvan Yükselme- Sivilleşmeci sinde Uygulanacak Usul ve Esaslara llişkin Yönet- melik'te değişiklik yapıla- maz." Amaç, SSK'de olası keyfi siyasi atama ve ka- rarlan önlemekti. Yönet- meliğin bu maddesi ile SSK personeline ilişkin bir karar verilirken kurumun yönetiminde yer alan TİSK, Türk-lş ve İşçi Emekliteri Cemiyeti tem- sitcilerinin mutlaka görü- şünün alınması öngörülü- yordu. SSK'yi "özerkleştirece- ği"ni, siyasi baskılardan kurtaracağını ileri süren Çalışma ve Sosyal Gü- venlik Bakanı Yaşar Oku- yan'ın doneminde, 27 Ma- yıs 2000'de kaşla göz ara- sında bu hüküm yönet- melikten çıkanlıverdi. Sivilleşme şampiyonu ANAR "sMIörgütlere'da- nışmadan SSK'de istedi- ği gibi kadrolaşabilir ar- tık... ISSIZ ODA YAZILARI VEDAT ÖZDEMÎROĞLU Takıyye Siyaseti!Necmettin Erbakan, bir yıl- lık hapis cezası aldı ve ömür boyu siyaset yapması yasaklan- dı. Bu karartar, hukuku ilgilen- dirse de, sosyal ve siyasal ola- rak derin boyutları var. Erbakan'ın ve devamının par- tilerine asla ne destek ne de oy verdim. ömür boyu da verme- yeceğim. Çünkü Islam dini, kim- senin tekelinde olamaz. Otnia- yasallaştırıp sömüren tüm ya- pılanmalara karşı çıkmak da, kanımca boynumuzun borcu- dur. Fakat, bu zorluklar hapis- le, yasakla aşılabilir mi? Soru- nun kaynağı tek başına Erba- kan değil ki ona siyaseti yasak- layarak kurtulabilelim. 0 zihni- yeti sandıkta yenmemiz gerek- miyor mu? Erbakan yıllarca "ta- kıyye siyaseti" yaptı. Yasak kal- dırılsa da başka bir şey yapa- cak değil. Ama "Senin yaptığın politika değil, takıyyedir. Sen hapse gir, ömür boyu yasaklı ol" dersek, takıyye belasından annabileoek roiyiz? Şahıslatın yerini başka şahıslar aimayacak mı? Bence siyaset yasaklan kalk- malıdır. Siyasal olanaklannı yoz- laştıranlara, silahsız kuvvetler ceza vermeye devam etmelidir! Bizi Büyütenler: Kemal Sunal Geçen hafta, bu seride Ha- babam Sınıfı'nın sevgili Mah- mut Hoca'sı Münir Özkul'u ya- zarken, birkaç gün sonra sını- fın komik adamı Inek Şaban'ı, değerli oyuncu Kemal Sunal'ı yitireceğimiz aklıma bile gel- mezdi. Fakat ölümün ayan yok. Ke- mal Sunal, arkasında filmlerini bırakarak gitti. Sunal, tam da bizim kuşağın komedi yıldızı. Sinemaya baş- ladığı yıl 1974, benim 6 yaşın- da olduğum, artık ufak ufak ev- de bırakılmayıp akşamları 'tek eğlence' olan sinemaya götü- rüldüğüm zamanlar. Çoğumuz gibi ben de Sunal'ı ilk olarak Hababam Sınıfı serilerinde iz- leyip güldüm. Diğer öğrencile- re göre daha saf, daha alıktı. Belki size saçma gelebilir, o yaşlarda Şaban'ın üzerine çok gidilmesi, ona sürekli "inek" şa- kaları yapılması içten içe beni üzerdi. Zor durumda kaldığı sahneleri çabucak atlatmasını ister, atlattığında rahatlardım! Sonradan Sunal'ın göründü- ğü ilk film olan Tatlı Dillim'i de iziedim, basketbol oynadığı sah- neler gerçekten komikti. llkokul oğrencisiyken, sıra- sıyla tayin olduğumuz Kayseri ve Malatya'da yine sinema bü- yük eğlencemizdi. Vızyona ye- ni giren Kemal Sunal filmlerine büyük bir coşkuyla giderdik ağabeyimle beraber. 9-10 yaş- larındayken seyrettim Devlet Kuşu'nu, KapıcılarKralı'nı, Zü- bük'ü, Salako'yu, Gol Kralı'nı... Gol Kralı, bu filmler içinde beni en çok etkileyeniydi. Zü- bük gibi o da bir Aziz Nesin uyariamasıydı. Öykünün geli- şiminde, sıradan hatta zavallı denebilecek bir adamın, bir di- zi tesadüf sonucu ünlü bir fut- bolcu olması ve ikiyüzlü, güce ve paraya tapan çevresine ade- ta ders vermesi elbetteki hoş- tu. Fakat Sunal'ın canlandırdı- ğı futbolcunun Beşiktaş'ta yıl- dız olması ve finalde Beşiktaş, Fenerbahçe'yi yenerken golle- ri sıralaması ağabeyimle beni ayn bir heyecana, sevince it- mişti. Hayal dünyamtzın kah- ramanları bir araya gelmişti; film, Kemal Sunal, futbol, Be- şiktaş, mazlumun zaferi, mut- lu son ve belki de en önemlisi, komedi!.. Sonradan bu filmin yönetmeni, rahmetli Osman F. Sedenle tanışacak ve gerçeği öğrenecektim. Osman ağabey, çok fena Beşiktaşlfydı ve uyar- lamayı yaparken özellikle Beşik- taş'ı seçmıştı! Fakat Kemal Su- nal'ın takımı Beşiktaş değildi. Ölümünden iki gün sonra katıl- dığım bir TV programında öğ- rendim ki Sunal, Fenerbahçe'yi tutarmış! 80'li yıllar, bizim lise ve son- rasında üniversite zamanları- mızda, Sunal filmlerini sinema- da izlemiyorduk artık. Komedi filmleri, video kasetlere hapsol- muştu. Doğrusu eski tadı ala- mıyorduk. İHem filmler daha sı- radanlaşmış, hem de beyaz- perdenin efsunu ortadan kalk- mıştı. Ayrıca biz de büyümüş, kazık kadar olmuştuk. Fiziği- mizle beraber ilgi alanlanmız, dünya görüşümüz, sosyal uğ- raşlarımız kabuk değiştiriyor- du. Yine de annem ve kız kar- deşimle beraber, Sunal'ın baş- rolde olduğu (yanılmıyorsam) Garip adlı fılmi videodan izler- ken, gözlerimizin dolduğunu belirtmeliyim. Sunal'daki oyun- culuk gücünü, belki de ilk kez düşündüm o gün. Çünkü bizi ağlatmıştı! Oysa, Sunal zaten iyi biroyuncuydu, yıllarca hepimi- zi güldürmeyi başarmıştı. Buna o kadar alışmıştık ki, ilk kez ağ- lattığında Sunal'ın oyunculu- ğunun farkına varabildim. Sonrasında izlediğim Düttü- rü Dünya, Polizei, Propaganda gibi filmleri de belli bir düzeyi tut- turuyordu ama, eski filmlerinin tadını asta alamadım. Özellikle Propaganda, filmden çok uza- tılmış bir skece benziyordu fa- kat üstat Metin Akpınar'la be- raber, yasalarla kişiliğinin ara- sına sıkışmış memuru canjan- dıran Kemal Sunal, fılmi âyak- ta tutuyorlardı. Hiç unutmayacağfmız bir ko- medyeni kaybettık. Güle güle Kemal Sunal. Güle güle ciddi suratlı adam. Güle güle... Amatör mizah yazarı Ali Köktürk'ün "Gülüyorum. O Halde "* Vanm" adlı ilk kitabı çıktı. Işte kitaptan birkaç espri: "Maletm *:Burm Dünya...", "ARYA dinlemeyen bir toplum elbette VAR i YA dinler...", "Aptallaria tartışma, embesil okJuğun '"- anlaşılabiliri.. ° (tsteme adresi: I. Cad. 44. Sk. No: 20/5 C>? !_ Akdere-Ankara. Tel: 0312 - 367 08 72) Dokunulmazlık Bir eski Başbakan, tutmuş örtülü ödenekten dolandırıcıya para vermiş. Soruşturma açılmak istendi mi, kıyamet kopuyor: "Siyasi komplo. Bir eski Başbakan hakkında soruşturma açılır mı, cıkcıkcık..." Bir eski Başbakan'ın doneminde bedavaya arsalar verilmiş, ihalelere mafya karışmış ya da Hazine zarara uğratılmış. Yüce Divan'da yargılanması önerildi mi, toz dumana kanşıyor: "Vay, bir eski Başbakan yargılanır mı hiç..." Yıllarca ülkeyi kana bulamış karanlık çetelerin ilişkilerine "fasa fiso" diyebilen, "Kanlı mı geleceğiz, kansız m/"diyesorabilen, "düşünce"ri\n suç sayılmaması için kılını kıpırdatmamış bir eski Başbakan, ağzına geleni söylemiş. Mahkûm edildi mi, ortalık birbirine giriyor: "Bir eski Başbakanı görüşlerinden dolayı mahkûm etmek ayıptır." Madem öyle, ilgili yasalar acilen değiştirilmeli, yerine şu hüküm konulmalı: "Suç işleme ehliyeti bulunmayan eski başbakanlar her türlü cezadan muaftırlar." HAYVANLAR İSMAIL GÜLGEÇ [email protected] KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak(q turk.net HARBÎ SEMtHPOROY [email protected] KEDÎ LEVO APTÜÜKA ONLÜI.KJ*...' fe.' ivSil TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 8 Temmuz HONKAR ISKELESI AN7L4ŞMASI 18$S'TE 8UGÜN, OSMAAJLJ OBVLBTİ İLEAUSM AIZASINOA, İSTAA/gUL'DA, "HİMJKÂ* İS/CSlSSJ ANrmÇMAS/*y»PHJU. FH&ŞAH R.MAHMUT ZAMA- NlHOfi PATIAK V£8£N lAISl* ANLAŞMA2LIĞI, MıSIR VAUSÎMN O6LU İB8AUIM PAŞA'NIH, ORbusUYLA ANAPOUl'DA İLE£L£MESİn£ TEHÜ- KEU 8İR 8OYUTALMIfTI.OSMAAİU KUVV£rLE(?İ yEWLMİf,MISI/?Ott- CHJSU KÜTAHYA'YA DeĞİN SeiMİŞri. BdSI0ADA,PAOİÇAN KüSLAR'PAN YARDHA İSTEDİ. RUS PONANMASI ISTAHgUL'A SELDİ. PUKUMü ÖĞİZ£- UEU İBKAHM PAŞA,OSMANULAK'LA KÜmHYA AUTlA$MA&U1 YAPA- RAK ÇpULPf. ANCAK, ÜUS ÇARl r.MltCÛLA M ŞJfj AUTlAÇMA P ££ YPf- RUSLA*'f/V tS&AI&YtA UÜNKAZ /StiBLESİ ANTlAŞy MASI İMZALANPI. İKİ PeVL£T/*B4£lNl>A YAfZ&M, LAŞMAY/ ÖUGÖg£AI AAADOet£&İU YAUI S/B*' ' RUSLAH AV/&JPA İl£SAVAfTtfcLAJZtNPA, BO- &AZLARIM PÛfMAM 6Bk4İL£HİN£ KAPATtLMÂ- — GÎZLİ tCOÇUUJ DA ve# AUYO6OU /. I. Nıkola GÖRÜŞ EMİN GURSES CampDavtfdenCampDavitfe Clinton yönetimi Ortadoğu'dakı düzenleme- lerinde yaşanan tıkanıklıkları açmak için yeni bir girişim başlatıyor. 1978 yılında Camp David'de ya- pılan anlaşma ile Israil ve Mısır'ın banşması sağ- lanmış ve MısırArap dünyasından kopartılarak Is- rail'in üzerindeki önemli biryük kaldırılmış, Was- hington rahat bir nefes almıştı. Fılistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) bu anlaşmayı red- detmişti. Haklıydı çünkü Israil'e karşı Arap da- yanışmasının en önemli ayağı olan Mısır pasifi- zeedilmekteydi. Mısır Devlet Başkanı EnverSe- dat o zaman Israil'le sorunlarını çözmek için ABD'nin öncülüğünü kaçınılmaz görüyordu. ABD'nin aracılığı, Mısır'a Israil'le yaptığı savaş- ta kaybettiği Sina'daki topraklarını tekrar kazan- dırırken zor durumda olan Mısır ekonomisine Sina'daki petrol gelirlerinin yanında, ABD'nin sağlayacağı mali imkânlar sayesinde rahat bir ne- fes aldıracağının hesaplarını yapmaktaydı. Se- dat bu girişimini hayatıyla ödediyse de hesap- larında başarılı oldu. 2000 yılının Camp David'i gelecek hafta baş-' layacak. Barak ve Arafat Camp David'de Was- hington'un öncülüğünde bir araya gelecekler. Ki- min ne kadar taviz verebileceği, karşılığında bu tavizlerin haklılığını halklanna anlatabilmek için ne ödünleralabilecekleri görüşülecek. Bu birsüreç- tir. 1978'deki Mısır-lsrail anlaşması öncesı on ay süren bir görüşme süreci yaşanmıştı. Arafat, eylül ayında bağımsız Filistin devletini ilan edeceğinı açıkladı. Bu açıklamaya Israil'den sert yanıt geldi. ısrail, böyle bir adım atılırsa işgal edilen bölgelerin ilhak edileceğini açıklayarak Arafat'ı caydırmayı denedi. Israil'de çoğunluk, Arafat'ın bağımsız Filistin devleti hesaplarını bir tür savaş ilanı olarak görüyor. Fakat Arafat yavaş- layan gelişmelerin kendi aleyhine olduğunu ve sü- reci hızlandırarak toplumsal talepleri karşılama- sının zorunlu olduğunu görüyor. Arafat bu tür çı- kışlannın ABD yönetimi üzerinde görüşmelerin hızlandırılması konusunda baskı yaratacağını bil- mektedir. Filistinlilerin taleplerindeki artışlar, bunları kar- şılamakta zorluk çeken Arafat'ı zor duruma sok- maktadır. Arafat, Sedat'ın 1977'deki görüşmele- re katıl talebini reddetmişti. Uluslararası geliş- meler Arafat'ı istemediği noktaya yaklaşık 23 yıl sonra getirmiştir. Fakat şımdi taleplerini elde et- mesi o dönemdekinden daha zor görünüyor. Filistin tarafı Israil'in 19G7 savaşı önce~i = iara çekılmeoıia, ! ii.-oui. o^jLtuun udşıu..,ı, .•. Kudüsolmasını, Filistinli mültecilerin BM'nin 194 sayılı karanna uygun olarak geri dönmesinin sağ- lanmasını, Mısır ve Ürdün sınırlarının kendilerin- ce kontrol edilmesini ve Israilli yerleşimlerin işgal bölgelerinden kaldınlmasını talep ediyor. Israil yönetimi ise özellikle Kudüs'un kurulacak bir Fi- listin devletinin başkenti olmasına içerideki radi- kallerin taleplerine uygun olarak karşı çıkarken gü- venlik nedeniyle mılyonlarca Filistinli mültecinin geri dönüşü talebini de reddediyor. Kudüs ve mülteciler konusunda Arafat'tan ta- viz bekltyor Israft yönetimi. Bu tavizler Barak yö- netiminin gelişmelerin yararlı olduğu konusunda halkı ikna etmesine yardımcı olacak. Fakat buna karşılık Arafat'ın bazı kazanımlar elde etmesi de sağlanmalıdır. Aksi takdirde zaten gelişmelerden Sedat'ın yaptığına benzer bir sonuç çıkacağını dü- şünen radikal Filistinli gruplar Arafat'a karşı top- lumsal muhalefetin artmasını sağlamak için do- ğan fırsatı kullanacaklardır. Dr. KJssinger'in hesaplarını iyi yaptığı 1. Camp David her iki tarafı da memnun edecek şekilde düzenlenmişti. 2. Camp Davıd'in her iki tarafı da memnun edecek yönleri öne çıkanlabilirse ABD'nin bölgesel düzenlemelerinin en önemli ayaklann- dan birinin tamamlanması surecine girilebilir. Eğer Filistin yönetimi Planlama Bakanı Nebil Şaath ve Adalet Bakanı Abu Medein'le Israil Adalet Ba- kanı Yossi Beilin'in ifade ettikleri gibi, tarafların konumlannın her zamankinden daha yakın oldu- ğu iki tarafıntabanlannaanlatılabilirse yeni birsü- rece girilebilir. ABD yönetimi hem kendisinin hem de Israil'in üzerinden yük atmak için çaba gös- teriyor. Bölgedeki yeni koşullara ayak uydurma- ya çalışan Arafat bunu görüyor ve değeriendir- meye çalışıyor. 'Camp Davidruhu' Israil'in karşı- sındaki dayanışmayı bölmekle ilgiliydi. Camp Da- vid'in yeni versiyonu da artık ABD'nin de zararı- na işlemekte olan Filistin-lsrail gerginliğinin ve bölgesel gelişmelerin kontrol altına alınmasıyla il- gilidir. VVashıngton yönetimi Avrasya'daki reka- bette etkin olabilmek için üzerinden yük atmaya ve enerjisini bölgeye yönlendırmeye çalışıyor. E-mail: [email protected] BLJLMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5SOLDANSAĞA: 1/ Kadınlarda doğurma yete- neğının sona ennesı. 2/ Çalı o çırpıdan yapıl- mış kulübe... Bir nota. 3/ "Göklerden emeller gibi - - oluyor kar" (Cenap Şaha- _ bettin)... Uy- ö gun, tıpatıp ge- 9 len.4/Belirti... Ağzı geniş tek kulplu su kabı. 5/ Soğurma, emme... Satrançta özel 2 birhareket. 6/Cazibe. 3 II Iskambilde koz... Herkesin gözü önûnde 5 yapılan. 8/ "Dağı tanı- „ yan nasıl tanımaz uçu- rumu/Mademldyflk- seklikvar —olmaz mı"(N.F.Kısakürek)... 9 Donuk renklı. 9/ Üvey ana... Tıtan elementınin sım- gesı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yan yana dizilmiş tahta ya da metal levhalardan olu- şan ve ucu topuzlu sopalarla çalınan Afhka kökenli çalgı. II Vücuttakı AIDS virüsünü saptamakta kulla- nılan test... Ruh. 3/ "Gelse o şuh meclise — ü tega- fül eylese" (Şarkı)... Fin hamamı. 4/Biray adı.. Vi- layet. 5/ Kayseri'nin bir ilcesi. 6/ Ilkel bir sılah... Hı- ristiyanlann en büyük bayramı II Kuru, sıska. 8/ Bi- nni başkasına karşı kışkırtma... Ayak dıreme 9/ Uzun tüylü kalpak... Itıcı neden, güdü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle