23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 TEMMUZ 2000 PAZAR HABERLER DUNYADABUGUN AÜSlRMEN Parisvelki PARİS - Sevgili, Ingilizlerin hoş birâdetleri var. Bütün müzeler be- dava, yalnızca oralardaki özel sergiler için para ve- riyofsun. Büyük Ingiliz ressamı Turner için de, Bri- tish Museum'un harikalan için de hiç para ödemi- yorsun. Evet orada da açıkça görebileceğin gibi, kimi par- çalar çalıntı, ama hiç değilse çalıntıyı da para ver- meden izletiyoriar insanlanna ve ülkelerini ziyaret e- den herkese. Çarşamba akşamı Paris'te 'Le Vın des Rues'de ' otururken, Ingiltere ile Fransa'nın ortak bir şirketin- de çalışan dostum Frederic, kendi ülkesini eleşti- „• riyor ve Fransa'da da müzelerin bedava olması ge- rektiğini söyiüyordu. Ama hemen belirtmeliyim ki, şu anda Luxembo- . tırg Parkı'nın Edmond Rostand Meydanı'na bakan . kapısından başlayıp, Odeon Tiyatrosu'nun önüne kadarki parmaklıklannda Jean Arthus Bertrand'ın "Dünya'nın Gökten Görûnüşû, Planetin2000 Yılın- da BirPortresi" adlı, gerçekten nefes kesen bir açık- hava sergisi var. Gelen geçen herkes para verme- r den izleyebiliyor. ••• ; Bu kez Luxernbourg Parkı'na gittiğimde, tıpkı Marne Nehri üzerinde gemiyte gezerken olduğu gi- bi, Hıfzı Topuz'un "Paris'te Son Osmanlılar" kita- bını anımsadım. Türkiye'de 1947 ile 58 yıllan arasında pariak bir gazetecilik yaşamından sonra gittiği Fransa'da, 1960'tan sonra geçirdiği çeyrek yüzyıldan fazla za- manı dile getirdiği anılan "Parisli Yıllar" ile birlikte 20 kitabı olan Hıfzı Topuz, özellikle "Taif'te ölüm" ve son kitabı "Paris'te Son Osmanlılar''da, hem yakın sayılabilecek tarihimizin ilginç oiaylannı anlatıyor, hern de bazı bölümterde uzun uzun 19. yüzyıl sonu Paıis yaşamından sahneler veriyor. Örneğin, "Paris'te Son Osmanlılar"da, Abdül- mecit'in kızı Mediha Sultan'ın ilk kocası Necip Bey'den söz ederken, o zamanlar çok moda olan .Marne Nehri üzerindeki Nogent'daki "Guinguet- teieri anlatıyor. Guinguette, bir zamanlar, nehirkıyılanndayapılan - yemekli danslı hafta sonu eglencelerine deniyor. Nogent sur Marne, bir zamanlar empresyonist ressamlann hücumuna uğramıştı. Manet'nin ünlü "Kırda Yemek", Renoir'ın "Kayık- çılann Oğle Yemeği" hep Nogent'da yapılmış resim- lerdir. Zamanla guinguetteler moda olmaktan çıktılar. A- ma bu kez Mame Nehri'nden Nogent'a gittiğimde hâlâ guinguette yapılan yerier olduğunu öğrendim. Bunlann en ünlüsü, o zamanlar da var olan Mar- tin Le Pecheur. •' - ••• Paris ile ilgili ikinci kitap ise Tansuğ Bleda'nın diplomatlık yıllannı anlattıgı "Maskeli Balo." Eşi Erel Hantm ile birlikte Paris Büyükelçiliği sı- rasında tanıştığım Tansuğ Bleda'nın Maskeli Ba- lo'sundaki ince, ama yeryer insanı kahkahalarla gül- düren mizah, bu çok esprili diplomatımızı tanıyan- lan hiç şaşırtmıyor. Ama böytesine ince humour ile bezenmiş, aynı za- manda bir dönemin çok ilginç olaylannın perde ar- kasını da zaman zaman aralayan bir yaprta az rast- ladığımı söylemeliyim. ikisi de Galatasaray 'dan büyükterım olan bu iki ya- zann kitabını, yalnız Paris sevenlere değil, herkese salık veririm. Sen de Sevgili, Paris'e gelecek olursan bu yakın- larda, 'Bu iki kitabı da mutlaka oku da öyle gel" de- rim. Hoş, gelmesen de oku ya! Her ikisini de bir ne- feste bitirirsin. Paris'in havalannı soracak olursan, her zamanki gibi, bir yağıyor bir açıyor; güneşte iliklerine kadar ısındıktan birkaç dakika sonra, sağanaktan kaçıp sığınacak yer bulamazsan, sınlsıklam ıslanabiliyor- sun. Izmir/Bergama Cezaevindeki eylem sona erdi İZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Bergama Cezaevi'nde 105 metre- lik bir tûnelin ortaya çı- kanlmasından sonra si- yasi tutuklu ve hûkümlü- lerin sayım vermeme ey- lemi dün sona erdi. 75 tu- tuklu ve hükümlünün Buca Cezaevi'ne nakle- dildiği cezaevinde nor- mal koşullara dönüldüğü bildirildi. Adalet Bakan- lığı ile tutuklu ve hüküm- lüler arasında süren gö- rüşmelerin ardından dün öğlen saatlerinde, Buca Cezaevi'ne gerçekleşen nakille sorunun çözûldü- ğü kaydedıldı. Çağdaş Hukukçular Demeği (ÇHD) Istanbul Şube Başkanı Murat Çe- fik ve Insan Haklan Der- neği (IHD) tzmir Şube Başkanı Ercan Demir'ın Bergama Cezaevi'ne ara- buluculuk yapmak üzere gelmelerinin arduıdan 4 gûn süren eylem dün so- na erdi. Çelik ve Demir, Bergama Cumhunyet Başsavcısı Ahmet Berke, Cezaevi Savcısı Güman Ühanoğiu, tutuklu ve hü- kümlü temsilcileriyle 6 saat süren bir görüşme yaptı. Görüşmede vanlan anlasma sonucu, sıyası tutuklu ve hükümlü 75 kişi, 5 araçla Buca Ceza- evi'ne gönderildı. Demir, Buca Ceza- evi'ne sevk edilen tutuk- lu ve hükümlülerin bura- da ne gibi sorunlarla kar- şılaşacaklannı bilmedik- lerinı de belirterek "Ya- şanacak geiişmelerden endjşetiyiz" dedi. Bu arada. tutuklu ve hükümlüleraraçlarla Bu- ca Cezaevi'ne gönderilir- ken aileleri ve yakınlan alkışh gösteride bulundu. Bergama Cumhunyet Başsavcısı Berke. nakil sonrası yaptığı açıklama- da. cezaevınin bulundu- ğu havzanın Bakırca hav- zası olması nedeniyle ze- minin kayalık ve taşlık değil, yumuşak toprak olduğunu ve bu nedenle tünelin kolayca kazılabi- leceğini, ancak toprağuı çökmeye de müsait oldu- ğunu söyledi. Berke, DHKP-C'lilerin kaldığı 4 koğuşun tamamen, 2 koğuşun da kısmen yan- dığını bildirdi. Berke, mahkûmlar hakkında "tünel kazmak suretiyle fırar teşebbüsünde bu- hınmak", "isyan çıkar- mak" ve "kaünu mahnı zarara uğratmak" suçla- nndan soruşturmaaçddı- ğını da bildirdi. Insan haklan örgütleri, üzerinde büyük tartışmalann yaşandığı F tipi cezaevi raporunu tamamladı 'Bakanbk da hücre diyor?ANKARA (Cumhunyet Bürosu) - Insan Haklan Derneğı (IHD), Tutuk- lu Aileleri ile Yardunlaşma ve Daya- nışma Derneği (TfYAD), Türkiye In- san Haklan Vakfı (TfHV) ve Maz- lumlar tçin Dayamşma Derneği (Mazlum-Der) temsilcileri, Sincan F Tipi Cezaevi'ni icelemelerinin ardın- dan hazırladıklan raporu tamamladı. Raporda, girişte yapılacak aramaJar için teknolojik cihazlann kullanılma- sına karşın bir de elle arama yapılma- sının ^teknolojik yannmın genel zib- niyeti değiştirmediğini" ortaya koy- duğu vurgulandı. Yüklenici şirketin ve kontrol mühendisliğinin yazılı bel- gelerinde cezaevindeki bölümlerin "1 kişilik hücre ve3 kişilik hücre" olarak adJandınldığına dikkat çekildi. IHD, TlYAD, TlHV ve Mazlum- Der temsilcüerinin cezaevini incele- melerinin ardından hazırladıklanra- poru IHD Genel Başkam Hüsnü Ön- dül basuı toplantısıyla açıkladı. Rapo- run "Değerlendirme" başhklı bölü- münde şu görüşlere yer verildi: • Cezaevınin ulaşımı zor ve geniş kamu arazisi içerisinde kurulmuş ol- ması, cezaevi kompleksini kamunun en dolaysız haber alma ve inceleme- sinden mutlak şekilde izole ettiği açıkür. ilgili kişilerin (avukat, görüş- çü) ulaşım ve iletişimi açısından so- run yaratacak, hak ihlallerinin tespit ve takibini ciddi biçimde zorlayacak. • Bekleme yeri 40-50 kişi kapasi- telidir. Cezaevinin muhtemel kapasi- tesinin 368 kişi olacağı düşünüldü- ğünde bekleme yeri kapasitesi, avukat ve aile görüşlerinin süre, sayı ve pe- riyotla sınırlanacağı izlenimi uyandu"- maktadır. Geniş acık arazi içerisinde başkaca bir bekleme yeri bulunmadığından ai- le ve avukatlann bekleme süresince hava koşullanndan ve fiziki zorluk- lardan korunması mümkün değildir. Her iki durumun da hukuksal ve sos- yal açıdan eleştirilmeye ve degiştiril- meye muhtaç olduğu açıktır. • Bekleme odasında x-ray cihazı ve el ayası taraması cihazı bulunaca- ğı beürtümesine ve giriş kapısuıda ay- n bir x-ray cihazı ve boydan dilimli elektronik turnike kapı bulunduğu gö- rûhnesine rağmen, giriş bölümünde yer alan "erkek arama odası" ve "ka- dın arama odası" anlamdan yoksun- dur. Bu ikinci kez elle arama anlamı- na da gelmektedir. Bakanlığın önem- li teknoloji yatınmı yaptığını açıkla- dığı cezaevi girişine aynca birer elle arama odası yerleştirihnesinin tekno- lojik yatınmın genel zihniyeti değiş- tirmediğı endışesini uyandırmıştır. • Kapatma bölümlerine geçihne- den incelenen ve başta 90 metrekare cıvannda üç adet salon olmak üzere değişik boyutlarda doğal ışık ve hava- landırması bulunmayan mekân mes- cit, depo, çok amaçlı salon, çöp çıkı- şı, sığınak şeklinde isimlendirilmişti. Cezaevi iç mimarisi yönünden tutuk- lu ve hükümlülerin kapatılacağı bö- lümlere uzak ve isimlendirildikleri amaçlara elverişli görülmeyen bu bö- lümler hakkında yapılan açıklama tat- min edici bulunmamıştır. Sosyal hizmet uzmanı • Idari bina içerisinde. idari perso- nel ile birlikte "Sosyal Hizmet Uzma- nı" ve "Psikolog" için odalar aynldı- ğı görülmüştür. Bu iki personelin he- kim, diş hekimi, revir sağlık persone- linden aynlarak idari bina içerisine yerleştirihniş olması, bakanlığın bu mesleklere yaklaşımmdaki ciddi ya- nılgıyı göstermektedir. Bu meslek gruplannın fonksiyonel bir varlık gösteremeyecekleri açıktır. • Cezaevi merkezi yaktnlannda bir kantın bölümü göstenlmış olmakla birlikte tutuklu ve hükümlülerin bu mekânı kullanması ünkân dışıdır. Böyle bir halde kantin kullanımı ta- mamen idarenin tasarrufiı altında ve infaz koruma personeli dolayımıyla mümkün olacaktır. • Gerek yüklenici firmanın gerek- se kontrol mühendisliğinin yazılı bel- gelerinde (metraj gibi teknik evrakın- da) bu birimlerden 1 kişilik hücre ve 3 kişilik hücre şeklinde baksedildiği belirlenmiştir. Üç kişilik izolasyon üniteleri ses ve ısı yalıtımlıdır. Kulla- nılan çok miktarda yalıtım malzeme- sinin ısı izolasyonu yönünden avantaj sağlaması mümkün olmakla birlikte ciddi bir ses izolasyonu yaratarak tec- rit fonksiyonunu arttıracağı değerlen- dirilmiştir. Gerek havalandırma alanı- nın gerekse ikinci lcat ve birinci kat pencerelerinin görüş açısı olarak sa- dece duvara karşılık geldiği görül- müştür. • Tek kişilik hücrelerin havalandır- maları tüm örneklerinde bir de dış ka- pı (infaz koruma personeli kapısı) ba- nndırmaktadrr ve her koşulda bu hüc- relerde havalandırmaya çıkış cezaevi iradesinin inisiyatifinde olacaktır. Bu durum ılgılilerce de kabul edihnekte- dir. • Tek kişilik hücreler ve üç kişilik izolasyon ünitelerinin elektrik, su, ısıtma, merkezi yayın sistemleri ba- ğımsız döşenmiştir ve dışandan kont- rol edilmektedir. Teknik refakatçiler tarafindan, bunun "sorunhı'' bölme- lere müdahale için bakanlık tarafin- dan önerildiği açıklanmıştır. Isınma, aydınlanma ve su kullanma gibi en temel haklann dahi bu ölçüde merke- zi idarenin kontrolüne terk edilmesi ve hatta infaz koruma personelinin bi- reysel amaçlı kötü kullanımına im- kân tanınması kabul edilemez. • Açık futbol sahasuım tamamen cezaevi kapalı alanının dışında, niza- miye kapısuıa ve dış duvara yakın yer- de tahsis edildiği, değil yüksek gü- venlik iddiasmda bulunan bir ceza- evinde, sıradan bir cezaevinde dahi tutuklu ve hükümlülerin bu alana çı- kanlmasımn mümkün olmadığı be- lirlenmiştir. Ortak yemekhane bulun- madığı belirtihniştir. laşe bedelleri ki- şi başma 700 bin lira civannda ve dı- şandan kuru gıda alınmayacağı açık- lamasıyla birükte düşünüldüğünde bu durum tutuklu ve hükümlülerin bes- lenmesinde tamamen idari tasarrufa bağlı çok ciddi sorunlar yaşanabılece- ğini göstermektedir. ,, İstanbul'da 48 gözaltı F tipi cezaevlerini protesto eden tutukhı ve hökümlü yaknüan bir kez daha poBsin müdahalesivle karşılaştüar ve 48 kişi gözalüıu aimdı. F tipi cezaevlerini protesto etmek için Galatasarav Lisesi önfinde dün öğle saaderinde toplanan "Partizan şehh ve tutsak aileleri, TAYAD, ÖMP, Kızd BajTak, Emek Kûitür Merkezi ve Dayamşma Evleri" ûyeleri basın açıklaması yapmak istedl Ancak açıklamaya izin vermeyen polis gruba müdahale etti. Müdahale sonucu 26 kişi tartakl^narak göyattına alınHı ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü binasma götürüldü. Bakırköy 'de F tipi cezaevini protesto için toplanan HADEP İstanbul Gençük Kolu'nun eylemine de müdahale eden pohs, 22 kişjyigözaltîna aldL (Fotoğraf: UĞUR DEMİR) Aydın ve Sanatçılar Girişimi, Mimarlar Odası'nda bir günlük sembolik açlık grevine başladı F tipi cezaevi direnişi sürüyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - F Tipi Cezaevlerine Karşı Aydın ve Sanat Girişimi'nde yer alan aydınlar "1 günlük sembolik'' açlık grevine başladı. Girişimde yer alanlar. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Afi Suat Ertosun'a gönderdikleri mektupta. paranın açamayacağı kapı olmadığını ve F tipinin "farkh düşünceyi ıslah hastanea" olduğunu söylediği için teşekkür ettiler. Girişimde yer alan aydınlar, Mimarlar Odası 'nın Konur Sokak'taki adresinde dün açlık grevine başladılar. Ayduılar, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun'a televizyonda yaptığı açıklamalar için tepki mektubu gönderdiler. Mektupta. "Tredman olarak adlandınlan. özetle. tutukhmun kimlik ve kişüik değiştinnesi için hazuianan bir dizi beyin yıkama programmı, üstü kapah olarak açıkladığınız; rehabürtasyon eğitimi başhğryla tutukhmun, yönetimin bütün emirlerine uyacağı, bu arada ona sunulan pişmanhk vasası da dahil olmak üzere, yönetimle işbirhgini saglavacak eğhim sisteminin ipuçlannı verdiğiniz; iktidara karşı muhah'f duşüncede olanlan, özelHkle de sosvaüstieri hasta kişiler olarak tammlayıp F tipi cezaevlerinin aslmda birer farkh düşünceyi ıslah hastanesi olduğunu beurttiğıniz; cezaevlerinde herkesin maddi durumuna göre yaşayabUeceğine iUşkin yasa maddesim okuyarak, paranın açamayacağı kapı ounadıgma bizi ikna ettiğiniz; buna bagh olarak da sosyal adaJetsi/Jiğin cezaevlerinde de açık biçimiyle sürdüğünü en yeddli ağızdan itiraf ettiğiniz için teşekkür ediyoruz.'' denildi. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR Tantan büyük sorun yolsuzluk' İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Içişleri Ba- kanı Sadettin Tantan, yol- suzluk ekonomisinin bi- rinci derecede bölücü un- sur olduğunu belirterek "Bu belayı ortadan kal- dmnakiçinvar gücümüz- kçalışmalıyız r dedi. Yol- suzluğa karşı mücadeleyi önceükli görev saydıkla- nnı söyleyen Tantan, tüm mülki idare amirlerinin bu konuda hassas olması gerektiğini vurguladı. Mteükli insan tçişleri Bakanı Sadettin Tantan, lzmir'de bakanlı- ğına bağlı amirlerle a gü- venHk'' toplantısı düzen- ledi. Izmir Vali Vekili Ra- mazan Urganaoğlu, vali yardımcılan, Izmir Em- niyet Müdürü Hasan Yü- cesan ve emniyet amirle- rinin katıldığı toplantının basına açık bölümünde konuşan Tantan, mülki idare amirlerinin, ellerin- deki yetkileri kullarurken nitelikli insan faktörünü ön planda tutmalannı is- tedi. "Bir ülkenin büyüme- si, kütüphanelerinin ço- ğalmasıyla oranühdûr" diyen Tantan, nitelikli in- sanlann kütüphanelerden çıktığmı kaydetti. Toplantıda konuşan Iz- mir Vali Vekili Ramazan Urgancıoğlu da yurttaşla- nn mülki idareye karşı olan güveninin azaldığını belirterek "Mevcut du- rumda belediye başkan- lan tek söz sahibi konu- muna gekh" dedi. oralcalislar@yahoo.com Başbakan Bülent Ecevit, ANAP'lı- lann dayatmaya çalıştığı nükleer sant- rallara karşı çıkarak, çok önemli bir karann oluşturulmasında tayin edici bir rol oynadı. Akkuyu Nükleer Sant- ralı projesinden vazgeçilmesi, birçok olumsuz karara imza atıldığı günü- müzde hepimizi mutlu eden bir geliş- me olarak sevinçle karşılandı. Çevre duyariılığı konusunda verilen müca- delede İlk kez bu ölçüde başanlı bir sonuçalınmışoldu. Ecevrt'e teşekkür ediyoruz. Çevrecileri kutluyoruz. Çevre konusunda böylesine duyar- lı bir karara imza atan Ecevit, Kıbns konusunda hâlâ neden Denktaş'ta ıs- rar ediyor, anlamak mümkün değil. Denktaş, son 26 yılda Kıbns'ta izle- nen siyasetlerin neredeyse tek so- rumlusu. Türkiye tarafindan zaman zaman çözüm konusunda bazı ara- yışlar başladığında, bu arayışlann önünü kesmek için Tûrkiye'nin iç si- yasetlerini kanştırmaktan bile çekin- medi, birçok kez gelişmelerin tıkan- ması için özel bir çaba gösterdi. Kıb- ns'ın bu ölçüde dramatik bir dava ha- line gelmesinde de Denktaş'ın özel bir rolü olduğunu kimse inkâr ede- mez. Ecevit'in Denktaş'taki Anlamsız Isran Ecevit, kendisine yüklenen "Kıbns Fatihi" misyonundan hep mutluluk duydu. Bu nedenle Kıbns sorununa yaklaşımında bu misyonundan gelen bir duygusallık etkili oldu. Denktaş'ın da Ecevit'in bu duygusallığını ve so- runa olan özel ilgisini, zor zamanlann- da kullandığına tanık olduk. Kıbnsta çözüm bugüne kadar ne yazık ki mümkün olmadı. Denktaş, çözüm- süzlüğün faturasını hep Yunanistan'a ve Kıbns Rum kesimine çıkardı. Bu tutum, statükoyu koruması ve kendi egemenliğini sürdürmesi için en ko- lay yoldu. KKTC'nin bir 'Denktaş Cumhuriye- ti' haline dönüştüğünü artık kabul et- mek gerekiyor. Her adımda Kıbns'ta ortak çözüm Denktaş tarafindan saf dışı bırakıldı. Bugün gelinen nokta ise artk Kıbns'ta Türklerie Rumlann bir arada yaşamalannın mümkün olma- dığı noktasıdır. Tam Denktaş'ın iste- diği çözüm de buydu. Kıbnslı Rum- larla Türkler birlikte yaşamayınca ne oluyor? Kıbns Türkleri Denktaş'a ve Türkiye'ye daha bağımlı hale geliyor. Bu bağımlılık Türkiye'ye ne sağlı- yor? Yani Türkiye, Kıbns'ta ikiye bö- lünmüş ve bir arada bulunması im- kânsız iki toplumun yaratılmasına destek vererek ne kazanıyor? Hiçbir şey kazanmadığı gibi, uluslararası alanda Kıbns sorunu Tûrkiye'nin ba- şını ağntmaya devam ediyor. Kıbns sorunu, Yunanistan'la ilişkileri kilitli- yor, Batı'yla, hatta tüm dünyayla ye- ni sorunlar yaratıyor. Buna ilaveten KKTC'nin bütün ekonomik ve siyasi sorunlan Tûrkiye'nin üzerine yükleni- yor. Şu anda olan da budur. KKTC'nin Denktaş önderliğinde kangren oimuş, siyasi ve ekonomik tablosu Türtd- ye'nin sırtına yüklenmiş durumda. Denktaş'a kilitlenen Kıbrıs siyaseti, şimdi yeniden Denktaş'a dayanarak çözülmek isteniyor. 26 yıldır iyice arapsaçına dönen siyasetler, onun yaratıcısı tarafindan nasıl çözülebilir? Başbakan Eroğlu'nun da bu geliş- melerin sorumlulanndan birisi olduğu ısraıia vurgulanıyor. Doğru, Eroğlu da bu işin sorumlulanndan. Peki, Eroğlu mu esas sorumlu? Eroğlu tasfiye edi- lirse ve Denktaş kalırsa bugüne kadar gelinen noktadan farklı bir çözüm mü bulunacak? Eroğlu, son dönemde Kıbns'taki muhalefete yakın bir çizgi izliyor. Denktaş'la cumhurbaşkanlığı reka- betinden bu yana yollan aynldığı için Denktaş'a karşı olanlarla aynı kaderi paylaşmaya çaJışıyor. öyle görünü- yor ki "bağımsız KKTC, Tûrkiye'nin müdahalesiyle hükümetini ve başba- kanını değiştirecek ve Denktaş'a ba- ğımlı oimaya devam edecek. Ecevit de, Denktaş'ı sahiplenerek bu siyasetin sorumluluğunu üstlen- miş olacak. Başansızlığı tescil edil- miş bir siyaset ve bu siyasetin baş temsilcisi, hükmünü yürütecek ve ikinci dereceden sorumlu bir politika- cı tasfiye edilerek sorunun çözüldü- ğü sanılacak. Denktaş'ın, Kızılay Başkanı Kemaf Demir'den, YÖK Başkanı Kemal Gürüz'den ve RTÜK'çülerden ne far- kı var? Türkiye'yi yönetenler yıllardır bu isimlere yatınm yaptılar. Bunlann bir çiftlik kâhyası gibi, bulunduklan koltuklarda oturmalanna destek sağ- ladılar. Sonuç ise tam anlamıyla birfi- yasko. Kıbns'ta Eroğlu tasfiye edilince so- run çözülecek mi? Kıbnslı Türklerin, kendi kaderlerini kendilerinin tayin et- mesi isteği hayata geçecek mi? Kıb- ns'ta, son olaylann da ortaya koydu- ğu gibi ciddi bir demokratik muhate- fet oluşmuş durumda. Belki de çö- züm bu muhalefetin güçlenmesinden geçecek. Türkiye'nin yukandan aşa- ğıya düzenlemeleri bugüne kadar işe yaramadı; Denktaş'a verdiği kayrtsız şartsız destek de... 1974 müdahalesi, Kıbns'a yeni bir yol çizmişti. Ecevit bu yolun çizilme- sindeki tayin edici isimdi. Şimdi yeni bir yol çizilmesi gerekiyor. Ecevit, sta- tükoda, yani Denktaş'ta ısrar etmek ve Kıbns'ta çözümsüzlüğü kışkırtmak yerine nükleer santrallarda olduğu gi- bi yeni girişimlere öncülük etse daha iyi olacaktı. Umanz, bu ısranndan vazgeçer.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle