23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
TEMMLZ 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Memuplar12 Eyiül döneminde yapılan bir yasa değişikiği ile "devlet memurian, ikamet ettikleri il hudutlannı tatillerde ancak yetkili amirin izniyte terk edebilirier" hükmü getirilmişti. Tekel Mjfettişleri Derneği, Insan Haklan Evrensel Beyannamesi'nin ve Anayasa'nın sağladığı seyahat özgürlüğü hakkıyla çelişen bu maddenin "devlet memurian, ikamet ettikleri il hudutlannı tatillerde terk ederken yetkili amire bildirir" diye değiştirilmesini istiyor; iktidardaki siviller yanrt vermiyor! Öngöpü Çay-Kur'un özelleştirilmesi halinde neler olacağına ilişkin ADD Rize Şubesi'nin öngörüsünü kamuoyuna duyuralım, bir belge olarak kayıtlarda dursun: "Işsiz kalan Türklerin yerine Ruslara bir süre iş olanağı sağlanır, daha sonra Türkiye çayı işlevsiz kalarak Rize hayalet bir kente dönüşür veya halk, Niğde örneğinde görüldüğü gibi kendi toprağında yevmiyeci duruma düşer." Dektronik posta: somdposta.cwnhifliyBtcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Işsiz kadınlar daha çok okuyormuş... "Işsaerkeklerde evdekil&rin canına okuvort" B itmeyen bir enerjiyle yazıyor Muazzez ll- miye Çığ... Türkiye'nin yetiştirdiği, dünya çapında bir Sumerolog; bilgisini ve biriki- 1 mini şimdi de gençlere aktanyor... Kaynak Yayınian'ndan çıkan "Hititler veHattuşa'da, 3 bin yıl öncesi Anadolu'yu anlatıyor, "Iştar'ın Kale- mi'nden" Anadolu'nun bugünkü çocuklanna... Iştar, Muazzez llmiye Çığ'ın çocukluğundan ölü- müne dek can arkadaşı ve meslektaşı Hatice Kı- zılyay'ın kızı... 1958 yılında Boğazköy'deki kazı ça- lışmalarına 14 yaşındayken annestyle birlikte gelmiş Iştar... Handiyse 40 yıl sonra Çığ, diyor ki: "Sumerliler gibi Hititlerin de tanıtılması için ne ya- pabilirim diye bir hayli düşündüm. Daha çok genç- lere yönelmeliydim. Iştar'ın oraya gidişi, orada gör- dükleri ve yaşadıklanyla ilgili bir kitap yazmaya ka- rar verdim ve hemen yazıya başladım. Fakat, bulu- nan tabletlerdeki konuları nasıl anlatacaktım? O za- man Iştar'a bir günlük yazdırmanın yerinde olaca- Anadolu ğını düşündüm." Iştar'ın günlüğünden; 22 Temmuz 1958: "Hitit dilinin çözülmesi, Akadca ve Sumercenin çö- zülmesi gibi uzun zaman almamış. Birincisi, onlann dillerini yazmak için aldıklan çivıyazısı işaretlerinin okunuşu biliniyor; ikincisi, Hititler kelimeleri, isimle- ri bizım gibi birbirinden ayırarak, aralanna biraz boş- luk bırakıp yazmışlar. Konuları paragraflara ayırmış- lar. Halbuki, Akad ve Sumerliler kelimeleri ayırma- dan bırbiri ardına yazıyorlarmış. Bu yüzden kelime- leri, eklerini anlamak kuşkusuz çok zor. Şimdi ben yazdıklarıma hiç ara vermeden yazsam, dili bildiği- miz halde onları okumak ne zor olurdu! Bilim insanlanna şaşıyorum, bu bilinmeyenleri na- sıl çözüyorlar diye. Hititlerin bu yazı yöntemi dilin çö- zülmesine yardımcı olmuş. llk olarak 1915 yılında Çek bilgini Hrozny bir cümleyi çözmüş. Cümleyi bura- ya yazmadan olmayacak; ama onu bizim harflerle yazacağım. Annem çiviyazılannı bizim harflerle yaz- maya 'transkripsiyon' dendiğini söytedi. Cümle şöy- le: 'nu NlNDA-an ezzateni watar-ma ekkuteni.' Bu cümlede NİNDA kelimesi Sumercede ekmek demekmiş. Onu Hititler kendi dillerinde okuyormuş. Ondan sonraki '-an' ile 'ekmeği' oluyormuş, ezzat kelimesi Almanca yemek anlamına gelen essen ola- bilir, teni'yi de Latincedeki sizlerolmalı demiş Hrozny. Böylece cümleyi 'yemek yiyorsunuz' olarak çözüm- lemiş..." Tümcenin çözümü bu kadar değil. Sonrasında tabletlerin çözümü var... Nazan Erkmen'in resimlediği kitap, Muazzez ll- miye Çığ'dan Anadolu çocuklanna, gençlenne ve de Anadolu'dan bihaber yetişkinlere bir armağan. SESSİZ SEDASIZ (!± NURlKURTCEBE Yüksek Yerilim Hatb Erdinç UTKU Türk usulü diyet: Bııbınnizin başmın etini yeyın! Çağdaşlaşmak ve çağdaş müzecHikl Arkeoloji ve Arkeologlar Derneği Ikinci Başkanı Turgut Batur, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürü Alpay Pa- sinli'ye sesleniyor: "Sayın Genel Müdür; sen artık Is- tanbul Arkeoloji Müzesi Müdürü de- ğilsin, kişilerte uğraşacağın yerde, ya- pacağın daha ciddi işlerin olmalı... Mesleğe alın teri ile senelerini ver- miş meslektaşlanmızı pazifize etmen, onlara görev vermemen, onla- nn yerine iş bitirici zekâsı ile kendi kişisel düşünceleri doğ- rultusunda arkeoloji ve kazı bi- lim konularında hiçbir deneyimi olmayan kişilere itibar etmen, en azın- dan mesleğe duyduğun saygısızJıktır... Bizler, senin Taksim Meydanı'nda yapılması düşünülen cami için Ku- rul'da nasıl bir karar verdiğini çok iyi bilmekteyiz. Bizler, senin nasıl Genel Müdür olduğunu da en az senin ka- dar bilmekteyiz. Çünkü bürokrasiye se- neterimizi verdik... Sen, hangi güçle- ri kullanarak oraya geldiysen, onlara değil müze çalışanlanna, mesteğine ve meslektaşlanna eğil, iletişim kur ve tüm müze çalışanlannın sorunla- nna çözüm ara. Işte o zaman daha ha- yırlı ve doğru işler yaparsın. Kin, nefret, öfke ve tehditle hiçbir yere vanlmaz. Hele 'Seni görevden alınm, seni sürerim' gibi ilkel kelime- lerle asla çağdaş olunmaz. Çağdaş- laşmanın ne olduğunu öğren ondan sonra çağdaş müzecilikten bahset... Şunu unutma ki bir gün getecek, sen de görevden alınacaksın..." ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Ani'de 'Ortak Sorumluluklar' "Tarihi Ani kenti, öncelik- le bu kentle kültürel bağları olan kafkas ülkeleriyle or- taklaşa projeler geliştirilerek Anadolu-Kafkasya ve dünya mirasına kazandınlmalıdır../ 1 < Bu ifadeler, 28-30 Haziran 2000 günlerinde yapılan Kars Kent Kurultayı'nın "sonuç bildirgesinde" yer alıyor... Kanlımcılann "ortak dilek- lerinin" belgelendiği aynı bıl- dirgedeki "Kafkasya'da kalı- cı banşın ancak kültürler ara- sı da.vanışmayla sağianabile- ceğini" vurgulayan bölümde ise özetle şu "anımsatma" ya- pılıyor: "Azerbaycan ve Ermenis- tan'ın Avrupa Konseyi'ne (AK) üyelikleri kabul edildi. Gürcistan ise önceki yıl AK üyesi olmuştu. Böylece Kars artık Avrupa ülkeleriyle kom- şu durumda...'" Işte bu nedenle "Ani" kentı yokmudur?.. Örneğın. özellikle de Erme- nistan'ın. Ani'nin kendi sınır- lan ıçinde kalan kesimınde göz- lediğimız "taş ocakları tah- ribatını" durdurması, Arke- olojik SlT'te dinamit patlat- maktan, tarihle bütünleşen do- ğada dev çukurlar açmaktan ar- tık vazgeçmesı gerekmiyor mu?.. Işte bu "karşıhklı sorum- lulukların" da yenne getirile- bilmesi için, Kars Kent Kurul- tayı'nın "Ani'yi birlikte ku- caklayalım, yok olmaktan bir- likte kurtaraüm" çağnsı, ger- çekten tanhsel bir önem taşıyor. Bu çağnnın uygulamaya dö- nüşebilmesi için de ilk atımın elbette kı yıne "Türkiye Cum- huriyeti Hükümeti"nce atıl- ması gerekiyor. Türkiye, örae- ğin Mostar Köprüsü'nün res- torasyonunda nasıl görev üst- lendiyse, Azerbaycan'ın, Gür- Ani'yi onaralım derken "dümdüz" ettiler... de Türkiye'deki ve Kars ılinde- kı bir kültür mırası olarak, ay- nı AvTupa ülkelerinın "ortak mirası" konumunda... ••* Ani kentinde, tarih boyunca hem Azerbaycan 'a, hem Gür- cistan'a. hem Ermenistan'a. hem de Türkiye'ye uygarlık bırikimleri kazandırmış "dost ve komşu kültürlerin" ızlerı. kalıntılan, eserleri ve "anıla- n" yan yana, iç içe ve üst üs- te... Türkiye-Ermenistan sınınnı da oluşturan Arpaçay Irma- ğı'nın "iki kenarındaki" Ani"yi gezerken. Azeri, Gür- cü, Ermeni ve Türk sakinleri- nin miras bıraktıklan "camile- ri, kiliseleri, anıtsal yapılan" bir arada görebıleceğiniz gibi, Doğu Roma (Bızans) dönemi- ne aıt kalıntılan da izleyebüir- sıniz. Ani'nin büyük bîrkesimi Ar- paçay'ın batısında (yani "biz- de"ı olduğu için, bu "ortak" kültür zenginliğinin korunma- sındı Türkiye elbette kı "ön- celikle görevli" bir konumda. Ancık, böyle olsa bile "Kaf- kas ölkelerinin" de aynı kül- tüıierekarşı "sorumluluklan" cistan'ın ve Ermenıstan'm da "Ani'nin restorasyonunda" benzer görev almalanna ortam hazırlamah, bunu özendirme- li... • • • Ne var ki buna girişmeden önce galiba "bize" düşen asıl sorumluluk da Ani'de sürmek- te olan "onanm"(!) çalışma- lanndakı "tarihe saygısız" mü- dahalelere engel olmak. Meslek yaşamını neredeyse Ani'ye "adamış" olan ÇE- KÜL Yüksek Danışma Kuru- lu üyesı mimar M. Fikri Ak- tan dıyor ki: "Ani bilinçsiz el- lerde daha da tahrip oluyor. Ebu'l Ma'merain Camisi'nin beden duvarları hataü yapıl- dı... Arslanlı Kapı üzerinde- ki sivri kemerin özgün şekli değiştirilip yuvarlatıldı..." F. Aktan'ın aynntılı sapta- malannı okudukça insanın yü- reği burkuluyor. Çünkü Ani, yılların ihmalinden ve tarihi bı- nalanndakı taşlann bile yağ- malanmasından sonra şimdi de "koruma" adına can çekışı- yor... Kars Kent Kurultayı'nın bil- dırgesı de "yetkililerin" il- gısinı bekhyor... HAYVANLAR ÎSMAIL GÜLGEÇ lgulgec@yahoo.com ÇİZGlLlK KÂMtL MASARAC1 HARBİ SEMİH POROY semihporoy@yahoo.com BULUT BEBEK NURAY çtfrçt • • - • • ' , i TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 28 Nisan OTTO VON B/SMAKCK.. isae'ee »USÜN, Ü/VLÜ ALMAN OEVLET AOAHU cnro ISOH BrSAO48CK(gtSUAKK) 83 mŞMDA ÖLÛÜ. Ll ZENGİNBie 7OPRAIC S4H/8İ*JİN OSOJ OLAN 1B4?'pe POÜTHCAYA G/gM/Ş, MONA&Çİ YANUSl Bifi 7U- TUCU OLABAZ MeOJSTE Y&2 ALAMŞTf. AVUSTUeYA £GS- leuÜĞİNPejri ALMANYft'MN8AĞHUSIZUg( VE"ALA+*AJ Ç MUCADELE YEBEN 8/SM4&C*:, 1862'DB BAŞBAtOWUĞtMA 6eTtRİU>i/a~EH SOA//&), BU UN 6EBÇ£IU£Şr<&LM££rNPE 8AŞGOUİ OY- KJAMIÇTI. OfJUN ZAMAAllMpA ALAAAAİ İMf¥VZ*!7XiGUJ- ĞU DÜNYAAJ/N £A/ BÜYUK GOCU HAUA/eGeUA/Ş, AYM ZAAAANDA,SAAJAYÎOe ÇOK /LEJ3İ-EM/ŞT/'. AN - CAK, İBSO'OA, Y&Jİ 8AŞA S£ÇSA/ HIBSU İMPARA- TDAlt. H//JMELM, OAfU, /XT/OAJÇ/AM C/£>£» StH £N- SEİ. OLARAIC 6ÖIZÜP İT KADIKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 2000/257 lz Şu Davacılar Ayşe Şen. Şahın Çay, Şadan Çay vekılı Alı Kotra tarafından davalılar Habibe Çay ve Tanju Çay (velayeten Habibe Çay) aley- hıne mahkememızde açılan ortakJjğın gıdenlmesı davasmda venlen ara kaıan gereğınce; Davacı vekilı dilekçesınde lstanbul Kadıköy Içerenköy Tepetarla Mah. 4. Bölge Dere Sk. No: 8 sayılı adreste kâın tapuda 251 pafta, 2417 ada, 4 parselde kayıtlı 140 m2 miktarlı arsanın satışı suretiyle ortaklığın giderilmesi talebinde bulunmuş, davalılann tebligat ad- resi olarak Içerenköy Tepetarla mahallesi Dere Sk. No: 8 Kadıköy adresinin bildirildiği, ancak yapılan tebligatlara ve araştırmalara rağ- men davalılara ulaşılamadığı gibi diğer bir adresleri de tespit edilememiş olup Ugililerin duruşma günü olan 3.10.2000 günu saat 09.55'te mahkememızde hazır bulunması, HUMK 509-510 maddeleri gereğince özürsüz olarak mahkemede hazar bulunmadıkları veya bir ve- kille temsil edılmedıklen takdirde yargılamaya gıyaplannda devam olunacağı duruşma gününün teblığı yerine kaim olmak üzere ılan olunur. 11.7.2000 Basın: 40348 PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Banka Batar mı Hiç?Derslerini kaçırmamaya özen gösterdiğinı ho- calanmdan biri de maliyeci Prof. Günther Sam- mer'di okulda. "Finansman Modelleri ve Seçenek- ler" adlı iki ciltlik yapıtı salt bizim için değil, başka üniversitelerdeki ekonomi öğrencileri için de "o/- mazsa olmaz" bir başvuru kitabıydı. Genç, enerjik ve çok konuşkan bir adamdı hocamız. Gelişmiş ka- pitalist ülkelerde ekonomi bilimiyle uğraşan mes- iektaşlannın büyük çoğunluğu gibi o da liberal eko- nomiden yana, ekonomik yaşama devlet müdaha- lesini reddeden inançlı bir "sajjc/"ydı. Ama ders- lerini izleyen "solcu" öğrencilerine karşı da alabil- diğine hoşgörülüydü. 1968 yılının o kıpır kıpır ay- lannda kendisine hazıriadığımız "tuzak"\ara önce düşer gibi yapar, bızlen heyecanlandınr, sonra da bu tuzaklara niçin düşmediğinı anlatırdı. Bir der- sinde, onu "mat etmek" umuduyla evde bir hafta boyunca gece gündüz çalışıp hazıriadığım, "eko- nomide sağlam bir mali zemin için bankalann dev- tetleştirilmesi gereği" üzerine yaptığım konuşma- yı sabırla dinlemiş, sözlerim bittiğinde, "Anlattık- lannızda kuşkusuz birgerçekpayı var..." demişti, "fakat bir varsayımdan yola çıkıyorsunuz siz... Ma- li sermayenin özel kişilerin, gruplann elinde tekef- leşeceğini, dolayısıyla da bunlann ekonomiye, do- layısıyla da siyasal yaşama hükmedeceğini öngö- rüyorsunuz..."Sonraeklemiştı, "79. yüzyıldayada yüzyılımızın başlannda yaşıyor olsaydık belkigeçer- li olabilirdi bu düşüncelerinız... Ama buna -belki La- tin Amerika'daki birtakım oligarşik yapılanmalann dışında-, hangi uygar ülkenın hukuku, demokrasi- si, halkının toplumsal bilinci izin verebilir ki?" Konu derste uzun uzun tartşılmıstı. Hocamız, te- kelleşmenin kapitalizmin doğasında olduğuna, önüne geçilemeyeceğine inanan bizleri ikna ede- memiş <je olsa, yeni kavramlarla tanışmıştık o gün. Bir buçuk saatlik dersin sonuna doğru, bir arka- daşımız tartışmayı, özel bankacılıkta küçük mev- duat sahiplerinin tasarruflarına getirmiş, "Banka batarsa bunlann parası ne olur" diye sormuştu. Hocamız önce soruyu anlamamış gibi bir süre dur- muş, sonra yine bir soruyla karşılık vermışti arka- daşımıza. "Banka batar mı hiç?" Bu sorularta bir- likte yeni birtartışma açılmış, ders uzamıştı. O der- sin sonunda bankacılığın, kapitalist ekonomide mali sermayenin en temel dayanağı, en mükem- mel, en olgunlaşmış, en güvenılir kurumu olduğu- nu, mutlaka da öyle olması gerektiğini, bankalann batmayacağını, eğer batan bir banka duyarsak, bunun batmış değil "batınlmış" olacağını düşün- memiz gerektiğini öğrenmiştik. Hocamız dersi ka- patırken bana dönmüş, gülerek "Işte o zaman... * demişti, 'ozaman bankalann devfetteştirilmesiniben de düşünmeye başlayabilırim belki..." Bankacılık yasalannın öngördüğü kuruluş ve iş- leyiş koşullan yerine getirilen, bu koşullann yerine getirilip getirilmediği sürekli denetlenen hukuk dev- letlerinde bankalar batmıyordu. Özünde, ucuza toplanan parayı pahalıya satmak demek olan, bu temel işleyişiyle ucuza alınan kuru fasulyenın üze- rine kâr payı konularak daha fazlasına satıldığı bir bakkal dükkânının ışleyışinden farkı olmayan ban- kacılıkta, hesaplanna az buçuk dikkat eden bir bakkalın bilgisi, titizliği ve tabii ahlakı yetiyordu bir bankanın batmamasına. Bankalar batmıyor, batı- nlryordu. Mali sermayenin hırsızlann, ahlaksızlarm ellerinde toplanıp tekelleştiği; büyük nufus kesim- lerinin kayıtsız ekonomiden beslendiği; kara para- nın kol gezdiği ülkelerde rastlanıyordu "batıkban- kalar'a... Bizler bunlan, başımıza gelecekleri, olup bitecek- leri çok önceden görmüştük. Çünkü biz Türtctük. Ekonomisi, "kriminolojik" kavramlarla tarif edilme- ye başlanmış bir ülkenin çocuklanydık. Gördükle- rimiz kılavuz istemiyordu!.. 12 Mart'ta, 12 Eylül'de anamızdan emdiğimizin burnumuzdan getirilme- sinin, o kanlı kıyımlann nedeni de yaşayacaklan- mızı önceden görrnemiz, bunun için sokaklaradö- külmemiz değil miydi? Şimdi ise "batık banka mağdurian" sokaklara dökülüyorlar. Başka bir "Türk" vatanında, Kuzey Kıb- ns Türk Cumhuriyeti'nde "Meclis" basıyorlar. Bu- rada da, orada da devlet bu bankalan hâlâ özen- diriyor. Zarariannı üstlenip yeni soygunlara kapt açıyor. Olan bitenleri gördükçe hocamı, Prof. Sam- mer'i anımsıyorum zaman zaman... O bir "Türk" ol- saydı da yaşadıklanmızı görseydi, ne yapardı aca- ba? Sonra bizimkiler, bizim "hocalanmız", bizim "özelleştirmeci profesörierimiz" geliyor aklıma... Onlar ne diyor bu işlere sahi? Niçin hiç konuşmu- yorlar? Niçin hiç ağızlannı açmıyoriar? Hep böyle suskun mu kalacaklar? Peki, derste ne yapacak- lar o zaman? Tuhaf olmayacak mı? Faks:0212-72384 97 e-posta: dkavukcuoğlu@tuyap.com B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDANSAĞA: 1/ Genellikle 1 yelken bezın- den ya da 2 meşinden ya- 3 pılmış büyük . heybe... Nazik olmayan. 2/ "Ne atom bombası / Ne Londra Kon- feransı / Bir 8 elinde cımbız/ g Bir elinde — / Umurunda mı dünya" (OrhanVeli)...Önem- 1 li tarihsel olgu. 3/Bır 2 nota... Çirozluktan 3 sonra yağlanmaya 4 başlayan uskumru. 4/ 5 Yankı... Boşlukta 6 300.000 km/sn'lik bir 7 hi2İayayılanışıktane- „ ciği. 5/ Giyım süsle- mede ya da şapka, çanta, sepet örmede kullanılan parlak ve dayanık- h şerit. 6/ Göğün yedınci katında olduğu varsayı- lan bir makam... Fizikte kullanılan bir güç birimi. II Ev makarnası... Brezilya'nın plaka işareti. 8/ Ka- naat... Bir tür deniz taşımacıhğı. 9/ Eski Mısır'da güneş tannsı... Üstün, çok iyi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ayın ve kimi yıldızlann dolayındaki ışık çevre- si... Kâğıt üretimiyle ilgili kuruluşumuzun kısa ya- zılışı. II Kafıye... Gelir. 3/ Radon elementinin sim- gesi... Bir poliçenın arkasına yazılan havale emri. 4/ Denizli'nın bir ilçesi... Eskı bir uzunluk ölçüsü. 5/ Namus. 67 Kısa tüylü bır av köpeğı... Bir işi yap- tırabilme gücü. II Az tavlı toprak... "Cezmi —:" Atletimiz. 8/ Avukatlann bağlı olduğu meslek ku- ruluşu... Bir değiş tokuşta üste verilen şey. 9/ Din- sel tören... Sürütme ağı. s 1 M Ü L T A N E A N A C iE R E N L S D | O M | O D Y A •A B B A •O A F T | R U T IN N I s u IT E G Y Ü K 1A | Z O L U R | O L A Y Z u 1u R T A A
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle