27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 0 TEMMUZ 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 15 'Artık hayal bile kuramıyoruz' Yavuz Özkan hn iidnci kez çektiği 'Hayal Kurma Dersleri 9 ekimdegösterimde YTEŞtMAKYÜZ Yavuz Özkan'ın teknık sorunlar nedenıyle ikinci kez çekmek zorunda kaldığı 'Hayal Kur- n u ı Dersleri' tamamlandı. Ekim ayında vizyo- na girecek olan filmın montaj çalışmalan yapı- byor. Z1 Film tarafindan Sapanca ve Istanbul'da çekilen fılmin başına gelenler sadece teknık ta- lüısizliklerle sınırlı değil. Çekimlerde kullanıl- mak üzere Sapanca'da göl kıyısında özel olarak yapılan bir ev. gölün yûkselmesiyle birlikte su- lar altında kalmış. Aynca, 1999 Sonbahan'nda çekilen filmin yeni çalışmalannda mevsımlerin degişmesı nedeniyle de birtakım zorluklar ya- şarunış. Ancak Yavuz Özkan yapraklann sarar- masmı beklemenin çok zaman alacağuıı düşü- nerek başka bir çözüm yolu bulmuş. Filmin ıçenğini 'Insanlann hayal cttikleri fle gerçekyaşamda karşılaşüklan arasındaki çanş- ma' olarak özetleyen Özkan sonuçtan memnun olduğunu söylüyor. Senaryosunu da Yavuz Özkan'ın yazdığı 'Ha- yal lûırma Dersleri'nin yapımcılığını AvcanÇe- tinüstlendı.GöriintüyönetrnenlığınıPierreNo- vkm, yönetmen yardımcılığını da Tolga Baysal gerçekleştirdi. Öyunculann performanslannı çok iyi bulduğunu belirten Özkan, yine dene- yimli isimlerin yanı sıra yenı oyunculara da yer vermiş. Filmde, TankAkan, Serap Aksoy, Ayşegül Al- dinç, Peün Batu, Mümtaz Sevinç, Kayra Şeno- cak, Musa Uzunlar, Mehmet Günsur ve Mert Gflrrolalıyor. 'Çocuklann hayalleri, ütopyalan yoktıT Edebiyat öğretmenliğinden. işi ile ilgili heye- camnı kaybettiği için aynlan baba (Tank Akan), bir süre şehrin dışındaki aileden kalma göl kı- yısındaki evde kansı (Serap Aksoy) ve iki ço- cuğu ile birlikte yaşamaktadır. Bir süre sonra ka- nsı evi terk eder. Baba, çocuklan ile birlikte sanki hiç hayatlannda bir anne olmamışçasma yaşamayı sûrdürmek ısterler. Baba şehirde bir lokanta açar, fakat ticaretı beceremez. Mutsuz- dur. Ancak her gün şehır dışındaki evlerine gi- dip gelirken hayal kurma oyunlan oynamaya başlarlar. Lokantada, evde, yolda hayatın ıçin- de ve kurduklan hayallerie birçok gelgitlenn, mut- luluklann, çaresizliklerin, mutsuzluklann için- de yaşarlarken hayatlanna birçok insan gırip çı- kar. Anne ise gittiğı yerde de hayal kınklığı ya- şamaktadır. Evine dönemez. Hiç annesinden söz etmemesine rağmen genç kız (Pelın Batu) ise ıçinde biriktırdiğı hınç ile lokantaya müşte- ri olarak gelen güzel bir kadınla (Ayşegül Al- dinç) babasının arasını yapmak için çabalar. - 'Hayal Kurma Dersleri' nin konusu nasıl oluştu? YAVUZ ÖZKAN - Z1 atölyesi varken'Yara- babğm Sonınlan' adı altında ders veriyordum. Bır sûre sonra çocuklann hayal kurmakta zor- eknik sorunlar nedeniyle ikinci kez çekilen film, 'insanlann hayal ettikleriyle gerçek yaşamda karşılaştıklan arasındaki çatışma'yı anlatıyor. Montaj çalışmalannın sürdüğü filmde Tank Akan, Serap Aksoy, Ayşegül Aldinç, Pelin Batu, Mümtaz Sevinç rol alıyorlar. Yavuz Ozkan oyuncularından çok memnun. Hepsini çok doğal ve sahici buluyor. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR) landıklannı gördüm ve dersın adını 'hayal kur- ma dersleri' olarak değıştırdım. Birlikte hayal kuruyorduk derslerde. Oradan yola çıktım. Ay- nca, giderek insanlann hayal bile kuramadıkla- ruıı, ütopyalan olmadığını görmeye başladım. Böylece bu fikir kafamda oluştu ve bunun bir filmi olabıleceğinı düşündüm. - Tank Akan ve Serap Aksm ile tekrar birlik- te çahşıyorsunuz. Ojuncu secimini nasıl yapo- nız? ÖZKAN - Bu filmde Tank Akan ile 4., Serap Aksoy ve Ayşegül Aldinç ile 2. kez çahşıyorum. Hepsı güvendiğim oyuncular. Kaldı ki daha ön- ce çalıştığım için potansıyellerini çok ıyi bıli- yorum. Bu nedenle de rahat çalışıyorum. Öte yan- dan bu filmdekı tüm oyunculardan ve oyuncu- luklardan da çok memnun olduğumu belırtmek ıstenm. Hepsı çok doğal ve sahıcı oynuyorlar. - Bu filminizin diğerierinden farklı gördüğü- nüz özellikleri var mı? ÖZKAN -Var mı, yok mu bilemiyorum. ön- ceki ile sonraki filmlerim arasındaki farklar ne- dir diye düşünmüyorum. Zaten arasında doğal olarak farklar olması gerekiyor. Aynca bunlan araştırmak bana düşmez, aklıma da gelmez. Bu düşünceyle yola çıkmıyorum. Bir konu beni he- yecanlandınyor, yazıyorum ve çekiyorum. 'Yeni bir film fizerine çalışıyorum' - Amerikalı bir senar>o yazan gerçekleştire- ceğiniz film projesi hangi aşamada? OZKAN - 'Hayal Kurma Dersleri'nin başına gelenler hayatımm programını değiştirdi. Dola- yısıyla, o projeyi de ertelemek zorunda kaldım. Ama bu film bittikten sonra onun çahşmalan- na başlayacağız. - Fümden biraz söz eder misiniz? ÖZKAN-Trajikomık bir öykü. Birkaç yıl ön- ce oyun olarak düşünmüştüm. Sonra film ola- rak yapmaya karar verdim. Atölyemizde daha önce senaryo ve diyalog yazarhğı dersleri ve- ren senaryo yazan Yvette Biro ile çalışıyorum. Kendisi aynı zamanda New York Üniversitesi Tisch School Of Arts'ta öğretim görevlisi. Fil- min hikâyesi onu da çok heyecanlandırdı. Şim- di ben de hikâyenin üzerinde çahşıyonım. Yaz- dıklanmı ona gönderiyorum. Bir süre sonra bir araya gelip senaryoya son halini vereceğiz. -Oyuncular belli oidu mu? ÖZKAN -Filmde Türk oyunculann yanı sıra Amerikalı iki ünlü erkek oyuncu da yer alacak. Ama isimleri henüz kesin olmadığı için bilgi ve- remiyorum. Türk sineması tarihinin bdgetenmesi - TRT için yapnğmız' edebiyat yapıtlan uyar- lamalan' projesi hakkında bilgi verir mkmty— ÖZKAN - Şımdıye dek Muazzez Tahsin Ber- kant'ın 'Muaüa'sını Ülkû Erakahn; Orfaan Ke- mal'in 'Bir FDiz Vardı' adlı yapıtını FeyziTuna; MuzafTer lıgü'nün 'Dilber'ini de Erdoğan To- katü çekti. - Filmleri çekilecek oian romanlar nasıl beUr- leniyor? ÖZKAN-Her yönetmen kendi teklifini sunu- yor. Daha sonra bütçesi ve sinemaya uyarlanıp uyarlanamayacağı tartışılıyor. - Projede yer alan diğer yapıtlar hangileri? ÖZKAN - 'Tırpan' (Fakir Baykurt), 'Akşam Gûneşi'(Reşat Nuri Güntekin), 'Su Sinekleri' (Mahmut Yesan), 'SisH Yaz' (Erhan Bener), 'Yer Aranda Dûnya Var' (Refik Halit Karay), 'Kıs- kanmak' (Nahid Sırn Örik), 'ÇeJo' (Abbas Sa- yar). 'Çingeneler' (Cemal Kaygılı). 'SayıhFır- ünalar' (Refıî Cevat Ulunay), 'Rahmet YoDan Kesti' (Kemal Tahir) adlı yapıtlar çekilecek ama yönetmenleri henüz bellı değil. - 'Sinema Atlası' projesini biraz anlaûr nusı- nız? ÖZKAN - 'Sinema Atlası' projesi çok uzun ve önemli bir konu. Kısaca, Türk sineması tarihi- nin belgelenmesi diyebiliriz. Türk sinemasmm ilk gününden bugüne kadar gelişimindeki her bi- rimındeki aşamalan kapsayan bir çalışma. Çok yakında çekimlere başlayacağız. Bunun için bir ekıp oluşturmaya başladım. Bütün mekânlan yaratacağız, en ilkel çalışma yöntemlerinden günümüze dek nasıl geldiğimizi gösteren süre- ci yaratarak göstereceğiz. Türk sinemasıyla il- gili insanlann başvürabilecekleri, bir solukta her şeyi bulabilecekleri bir kaynak oluşturma- ya çalışıyoruz. Çok emek isteyen, ciddi arşiv ta- ramalan gerektrren bir proje. Daha fazla bir şey söyleyemeyeceğım. Çünkü bu konuyu bır pa- ragrafla geçiştirmek çalışmaya haksızlık olur. Wolfgang Wagner, ilerleyen yaşına karşın koltuğundan vazgeçmiyor 'Yöneûm aüeşirketideğüdir' Buena Vfeta Social Qub konuklar arasında. Nyon Festivali 25 yaşmda Kûltûr Servisi - Bu yıl yirmi beşincisi dü- zenlenen Nyon Müzik Festivali, 3500 gö- nüllü tarafindan gerçekleşiyor. Yapıldığı ılk günden itibaren popülaritesıni yitirmeyen ve her geçen yıl daha büyük ilgiyle karşılanan festival, 1999 yılında en iyi Avrupa müzik festivali olarak seçildı. Geçen yıl 200 binden çok müzikseverin ka- üldığı festivalin bu yılki konuklanndan ba- alan: LouiseAttaque. Oasis. Buena VıstaSo- dal Chıb, EmirKusturica-No Smoking Orc- bestra, Toots-The Mayrals. Dervish. Muse, Fazıl Say, Patrick Bnıel... Festivale, vokalıstleri Dolores O'Rior- dons'ın ilerleyen hamileliğı yüzünden katıl- maktan son anda vazgeçen Cranberries gru- bunun yerine ünlü Fransız topluluğu NoirDe- sir katılıyor. Festival, altı gün boyunca çok sayıda kon- sere, gösteriye ve sürprizlere sahne oldu. Ey- lûl aymdan ıtibaren hazırlık çalışmalanna başlayan festivalin sanat yönetmeni Jacqu- es Monnier, en zor aşamanın sanatçılann tam turne mevsiminde festivale katılmalan- na ikna etmek için yaptıklan göriişmeler ol- duğunu söylüyor. Bu konuda en anlayışlı davranan grubun ise Buena VTsta Social Club olduğunu belirtiyor. Çünkü grup, ticari ola- rak daha fazla şey vaat eden Ispanya'daki konserlerine gitmek yerine ve grup üyeleri- nin tamamının gelebilmesi amacıyla festiva- le katılmış. Her yaştan ve her işten gencin gönüllü olarak çalıştığı festival maddi desteğini çe- şıtli sponsorlardan alıyor. Kültür Servisi - Almanya'nın Bayreuth ken- tinde, ünlü besteci Rkhard Wagner adına dü- zenlenen 89. Richard Wagner Festivali, beste- cinin 1872'de yaptırdığı Festspıelhaus binasın- da gerçekleştirilen, 'Parsifal'in çalındığı gala ge- cesiyle başladı. Wagner Ailesi'nin yıllardır dü- zenlediği festival, ilk kez bestecinin eşi Franz Liszt'in kızı Cosima liszt tarafindan gelenek- selleştirilmışti. Bestecinin ölümüyle aıle içinde başlayan tar- tışmalar ve çekışmeler günümüzde de sürüyor. 1951 'te kardeşi VVleland VVagner'le festival yö- neticiliğini devralan Woifgang \^gner, karde- şinin ölümünden sonra yeniden doğduğunu söy- lediği festivali. o dönemden beri tek başına yö- netiyor. 82 yaşında olan VVolfrang VVagner, ye- rine geçecek kişi seçilene kadar festivali idare etmeyı sürdürecek. Son dönemde özellıkle üç aday arasında geçen tartışmalar, geçen yılın so- nunda yapılması gereken seçımlerin gelecek sonbahara kalmasına neden oluyor. Richard Wagner Vakfı, VVolfgang'ın kendinden 25 yaş küçük ikinci kansı Gudrun. ilk evliliğinden olan kızı Eva ve yeğeni Nike'tan oluşan aday listesi içinden bir seçim yapmakta zorlanıyor. Wolf- rang'ın önerisi Gudnın'un başkanlığı. aile için- de çok ağır eleştirilere neden olurken, ölen kar- deşi Wıeland'ın kızı Nike'ın festivalde yapma- yı düşündüğü yenilikler festivalin geleneksel yapısmın kaybohnası tartışmalanna yol açıyor. Festival programmda değişiklikler yapmayı planlayan Nike, repertuarda büyük büyükbaba- sınm gençliğinde bestelediği 'Periler', 'Sevme Yasağı' ve 'Rienzi' gibi bestelerinm yanısıra, arka planda kalmış VV'agnerlerden Siegfried, Bruckner, Berg, Henze gibi ailenin diğer bes- tecilerinin de eserlerine yer vermek istiyor. Gud- run'un 'devrim değil gelişim' sloganlannm. Nike'uı çağdaşlaştırma düşüncelennin tam or- tasmda bir yerde yer alan Eva Wagner ise, Bas- tille Operasrnda, Londra'daki Covent Garden'da aldığı eğitimden yola çıkarak, vakfın Haziran'da gerçekleştirdiği son toplantısmda babasına kar- şı tavnnı koyuyor. "Böyle bir yönetimin ulusla- rası operanın gerçekleriyle bağdaşamayacağı- nı" belirten bü>ük kızının bu görüşüne, yaşına rağmen aıle ıçındekı çatışmalara göğüs germe- ye çalışan Wolfgang'ın daha fazla dayanamaya- cağa benziyor. - Bu yıl, sizin başkanlığmızda 49.'su gerçekleş- tirilecek festi\alde ne gibi deği^iklikkr var? VVOLFGANG VVAGNER- Bu yıl da yeni mü- zisyenleri, farklı yorumlan içeren bir ekip kur- duğumuza inanıyorum. Program, birbirleriyle har- manladığımız yeni fikirler \ e karşıt düşünceler- estivale gelen konuklan ben seçiyorum. Talebin koltuk sayısının on katı olan kaç festival biliyorsunuz? Şu anda yerimi alacak kişiyi seçmeye yoğunlaştun. Ismi geçenler birbirlerini yemeyi bırakmıyor. Böyle insanlara sorumluluk veremem. Yöneticiliği sürdüreceğim. dendoğdu. Meselabuyıl 'Ring' için seçilen şef Guiseppe SinopoK, arkeoloji ve psikiyatri eğiti- miyle beslediği evrensel kültürünü Wagnermit- leriyle birleştirdi. Rejisör Jürgen Flimm. eser- leri bu yıl çağdaş bir yaklaşımla sahnelemeyi dü- şündü. Gerisi seyirciye kalmış bir şey, zaten Wagner Operası hoş vakit geçirmek için değil, üzerinde düşünmek içindir. Sfirekli yenilenen yorumlan sunuyoruz - Sizin yerinize gelecek adaylarm repertuarda yapmayı planladıklan yenilikler hakkında ne düşünüyorsunuz? WAGNER-Önerdikleri eserler bu operanın içe- riğine ters düşüyor. Dünya kamuoyu zaten bu fes- tivalin Wagner üzerine yoğunlaşmasuıdan yana. Birden çok bestecinin yer aldığı festival prog- ramlan var, ancak bu bestelenn organık gelişım- lerini engelliyor. Biz ise aynı bestelerin sürekli yenilenen yorumlannı sunuyoruz. - VVagner'i bir Wagner'in sahnelemesini nasıl degerlendiriyorsunuz? VVAGNER- Festival yönetimi asla aıle şirke- ti gibi olmadı. Richard VVagner ardında bir va- siyetname bırakmadan aniden ölünce, festivali önce büyükannem. daha sonra sırasıyla babam ve kardeşimle ben devraldık. Böylece bu bir ai- le geleneğine dönüştü. Kardeşimin ölümünden beri de tek başıma festivali ıdare ediyorum. Yö- netimi eski, köhneleşmış bulanlar var elbette, an- cak ben bir koordinatörüm ve festivale gelen bütün konuklan ben seçiyorum. Talebin koltuk sayısının on katı olduğu kaç festival biliyorsu- nuz? - Eşiniz Gudnın'un yerinize geçmesini istedi- ğiniz doğru mu? VVAGNER- Ailenin yeni kuşak üyelerinden ba- zılan, Wagner adını taşımanın bu görevi yerine getirebilmek için yeterli olduğuna inamyorlar. Aslında ben operada deneyimi olan eşimle, bu konuda birikim sahibi kızım Eva'nın beraber ça- lışmasını ısterdım. Ama bunlar prensip olarak konuşmaktan hoşlanmadığım ailevi meseleler. - Yeni projeleriniz var mı? VVAGNER- Şu anda yenmi alacak kişiyi seç- meye yoğunlaştım. Bahsettiğimiz insanlann hepsi elli yaşını geçmiş insanlar, ancak çocuk gibi birbirlerini yemeyi bırakamıyorlar. Böyle insanlara sorumluluk veremem. O yüzden sanmm yöneticiliğime devam edeceğim. 2002 yılında 'Tannhauser' için bir Fransızla çalışabilirim, 2003 ıçm ise yeni bir 'Parsifal' düşünüyorum. KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR Çalışkan Temmuz Memleket yine sıcak bir yaz geçirıyor, herkesten duman çıkıyor. Ben de tavanda dönen eski perva- nenin rüzgânna sığındım ne yapıyorum? Okuyo- rum. Iskeledeki bakkal dostum Kenan her gün se- kiz gazete aldığım için ince ince dalgasını geçiyor. "Abi bunlann hepsini okuyor musun sahiden?" Yok, diyorum, resimlerine bakıyorum yalnızca. Gü- lüyoruz. .V.S. Naipaul'un yapıtlan birbiri ardından yayım- lanıyorTürkçede. Büyük bir yazardır Naipaul ve ak- si herrfin biridir. Üçüncü Dünya denilen yerlerden hoşlanmaz. Hint asıllıdır, Hindistan hakkında zehir zemberek, dirhemini yiyenin kuduracagı şeyler yaz- mıştır. Dinden, gericilikten, sahte ilericilikten ve kendisine kucak açan Batı Avrupa uygaıiığından da hoşlanmaz. Bütün bu sahici aksiliğine rağmen, belki biraz da bundan ötürü olağanüstü bir yazar- dır. O da yıllardır Nobel Edebiyat Ödülü'nün sürek- li adayı. Belki içtenlikle hemen her şeye karşı bir söylem geliştirdiğı için Isveç Akadernısi'nın bilgiç üyeleri bu ödülü Naipaul'a vermıyoriar. On yedi Naipaul kitabı okudum son yirmi beş yıl içinde. iç- lerinde kötü bir tek kitap yoktu. Her anlamda bir büyük usta yazar. Doğdugu yer Trinidad'ı, yakın- dan tanıdığı Doğu Afrika'yı. gezip inceledigi Iran'ı, Hindistan'ı ya da Amerika'yı onun kaleminden oku- mak gerçek bir şölendir. Bu zehirli dilin kaynağını, bu acımasız ve neredeyse küstah dilın nasıl böyle ustaca kullanıldığını merak eden okuriar için ve ay- nı zamanda derin bir insancıllığı içeren öyküleri merak eden okur için biçilmiş kaftandır Naipaul'un yazdıklan. Okunsun, tartışılsın isterim bu büyük yazar bizim memlekette de. Bu sıcaklarda kuantum elektro-dinamiği üstüne okuyup yazmak biraz yoruyor insanı. Octavio Paz'ın Marquis de Sade üstüne yazdığı bir kitap- çığı okumalı en iyisi. Paz, 1946 yılında keşfetmiş Sade'ı. 1740-1814 yıllan arasında yaşamış ve ha- yatının otuz yılını zindanlarda geçirmış, kitapları yasaklanmış, yakılmış bir yazar/düşünür Marquis de Sade. Paz bir yıl sonra, 1947'de uzun ve enfes bir şiir yazıyor Sade hakkında. Sonra 1960 yılında onun düşüncelerine bakan bir deneme yazıyor. Derken 1986 yılında bir uzun deneme daha yazıyor. Mınık bir kitap, ama 1947'de başlanmış, neredeyse kırk yıl sonra tamamlanmış, hem de Octavio Paz'ın ka- leminden. "Sade okunmayı hak eden bir yazar" diyor Paz. "Tehlikeli bir yazar mı? Tehlikeli bir yazar olmadı- ğına inanıyorum. Tehlikeli yazariar yoktun kimiki- taplann tehlikesi, yapıtlann kendilehnden değil, onlan okuyan insanlann tutkulanndan kaynaklanır." Bu küçük kıtapta hem Sade var, hem de Octavio Paz. ölüm cezasından uygarlığa, ınsan haklann- dan özgüıiük sorunlanna kadar birçok yaşamsal öne- mi içeren mesete üstüne düşündürüyor insanı. "Her şeyin doğal olduğu bir noktada, ahlaka yeryoktur. hsanlığa yer var mıdır peki? Sade bu sonjyu de- falarca sormuştur. Yanıtlan birbirleriyle çeliştiği za- man bile, insanoğlunun tabiatta bir kaza sonucu bulunduğuna inanmıştır hep. Bütün sistemi bu fi- kir üstüne kunıludur. Bu onun hem belkemiği hem de zayıfnoktasıdır. Çözülemeyen birçelişkilerdü- ğûmü." Bu derin ve küçük kitabı da bir Türk hindisi gibi kara kara düşünerek okudum temmuz sıcağında. öte yandan her gün daha kargalar kahvaltılannı id- rak etmeden yanm saat önce gidip denize giriyo- rum. Benden ve iki sevimlı sokak köpeğınden baş- ka kimse olmuyor ortalıkta. Yüzerken Edip Can- sever'i, Turgut Uyar'ı düşündüm bu sabah. Böy- le insanlar da yaşadı bu memlekette... Bir yandan postmodemizmin kâğıt kaplanlan üs- tüne yazılmış bir kitabın çevirisi, onun yanında Po- lonyalı bir ustanın enfes bir oyununun çevirisi, Cum- huriyet'e Kuşbakışı yazılan ve yeni oyunumun kör topal gıden satırtan arasında "güreş, güreş I Hacı Muhammed yine altta" konumundayım gördüğü- nüz gibi! DevletTiyatrosu'nu, Kültür bakanını, çok sevip saydığım bir tiyatro oğretmenime "baba/a- nan" pehlivanlan düşünmemeye çalışıyorum. Ki- milerinin bu konulardaki sessizliğini de düşünmü- yorum artık. Sayın Güngör Dilmen'in dürüst bir ay- dın olduğunu düşünüyorum. Sevgili Sevda Şe- ner'den ne çok şey öğrendiğimi düşünüyorum. Bir de HakJun Taner'i elbette. Tiyatro gerçekten iki ka- lasla bir heves. Ama görüyorum ki... 'Cesır Mplomatlar Sergisi' • Kühür Servisi - Cenevre'deki BM Sarayında 17-28 Temmuz tarihleri arasuıda düzenlenen fakat gördüğü yoğun ilgi dolayısıyla 4 Ağustos'a kadar uzatdan 'Cesur Diplomatlar' fotoğraf sergisinde Nazi Almanyası'na karşı gelen lork diplomatuı yaşamı anlatıhyor.'Visas For Life: The Rightous Diplomats' admı taşıyan serginin en önemli bölümü, 1944 yılında Rodos Adası'nda Türk konsolosuyken iki yüz Yahudiyi Nazilerin elinden kurtarmayı başaran Türk diplomat Selahattin Ülkümen'e aynlmış. IMasterdass 20001 etklnlikleri • İZJVÜR (AA) - Izmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfi (IKSEV) ile Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvan tarafindan bu yıl ikincisi düzenlenen 'Masterclass 2000' etkinHkleri çerçevesinde gerçekleştirilecek derslere Türkiye'nin her yerinden konıo, trombon, obua, flüt, piyano ve şan öğrencileri katılacak. Mahir Çakar tarafindan yönetilecek komo; Konradın Groth'un yöneteceği trompet ve Joachim Mittelacher yönetimindeki trombon sınıflanna başvurular 18 Ağustos'ta sona erecek. Diğer bölümler arasında yer alan Taşkın Oray'ın yöneteceği obua suııfı ağustosun ilk haftasında, Gülşen Tatu'nun flüt sınıfi 25 Ağustos'ta, Ruşen Güneş'in viyola sınıfi ve Licinio Montefescu'nun şan sınıfi için başvurular ise 8 Eylül'de sona erecek. BUGUN • DARPHANE-l AMİRE'de 'yaz etkinlikleri' kapsammda saat 12.00 ve 14.00 de, Kerime YOksel'in "GAP, Anadolu'nun Gerçekleşen Rüyası" adlı belgeseli izlenebilir. (513 50 82) • TURÎNG BÜYÜKADA KÜLTÜR EVİ'nde '2000 yaz konserieri' kapsamında saat 20.30'da 'Koyutürk Tango Orkestrası' dınlenebilir. (382 86 20)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle