Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 TEMMUZ 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
Zengfeı
yargıçlar
Amerika Birieşik
Devtetteri Yüksek
Mahkemesi'ni
otuşturan dokuz
yargıçtan attısının 1
milyon dolann
(yaklaşık 600 milyar
lira) üzerinde servete
sahip olduğunu, dolar
milyoneri yargıçlar
arasında ilk sırayı 33.1
milyon dolaıia
(yaklaşık 20 trilyon
lira) bayan Rırth Bader
Ginsburg'un aldığını
bittyor musunuz? Yıllık
maaşı 173 bin dolan
(yaklaşik 103
milyar lira)
bulan yargıçlar, '
servetlerini,
yaptıklannı
yatınmlarla
saglıyor ve her yıl mal
vartıklannı, kendilerine
sunulan özel
armağanlann da
listesiyle birlikte
kamuoyuna açıklıyor.
Arkadaşımız Engin
Aşkın'ın bildirdiğine
göre bu yıl, yüksek
mahkeme
yargıçlanndan
Antonin Scalia
yatırımlannın
değerinin düşmesi
nedeniyle dolar
milyoneri olma
özelliğini yitirirken
yıllık maaşı 181 bin
dolar (yaklaşik 108
milyar lira) olan
başyargıç William
Rehnguist ilk kez
"miryoner yargıçlar
kulûbü"ne girdi.
Bektronik posta: som9posta.cumhuriyetcom.ir Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Boşanma davalan için
özel mahkeme
kurulacakmış...
"Aile salonumuz
üst kattadıri"
em eğitimci hem de öğrencileri üniversite sı-
navına hazırjayan bır kurumun yöneticisı olan
Selahattin Özakın, yabancı dil sınavı ile üni-
versitelerin dil bölümlerine öğrencı yerleşti-
rilmesınde çarpıklık olduğunu söylüyor. özakın önce
saptama yapıyor:
"Dil sınavında öğrencinin önüne üç tür test konulu-
yor: Ingilizce, Fransızca, Almanca. Oğrenci bu diller-
den birini başvuoı sırasında seçmiş oluyor. Sınav In-
gilizce bölümlerine çok iyi Ingilizce bilenleri, Almanca
bölümlerine çok iyi Almanca bilenleri, Fransızca bö-
lümlerine de çok iyi Fransızca bilenleri seçiyor."
özakın soruyor:
"Peki, bu durumda, üniversite çok iyi dil bilen öğ-
rencilere dört yıl boyunca ne öğretecek?"
Sistemi kuranlar, bu soruya akla yatkın bir yanıt ve-
rebilir. Ya şu soruya ne yanrt verebilirier
"Tıp fakültelerinin çok iyi tıp bilenleri seçme ya da
hukuk fakültelerine girişte öğrencilerin hukuk bflgisi-
Yabancı
ni ölçme olanağı neden yok?"
Gelelim, Özakın'ın yabancı dil sınavındaki çarpıklı-
ğı sergileyen saptamasına:
"Sınavda Ingilizce, Almanca ya da Fransızca bilgi-
si ölçülen öğrenciler bu dillerdeki başanlanna bakıla-
rak hiç bilmedikleri öteki dillere yerieştiriliyoriar. Yani,
"Sen çok iyi Ingilizce biliyorsun Rusça'yı veya Ispan-
yolca'yı da becerirsin' deniyor."
Italyanca, Yunanca, Çince, Arapça ya da Farsça
öğrenecek oğrenciyı Ingilizce'den, Almanca'dan, Fran-
sızca'dan sınamak akıl işi mi?
Selahattin Özakın, "Dilim varmıyor ama" diyor:
"Böylesi bir seçme yöntemi, yabancı dille eğitim ve-
ren okullara tanınmış bir ayncalık gibı görünüyor. Çün-
kü klasik lise öğrencisinin dil aianında okuyor bile ol-
sa dil sınavında belli bir başanyı yakalayabilmesi çok
zor. Ingilizce eğitim veren yabancı özel okul veya Ana-
dolu lisesı öğrencısi, hiç bilmediği Ispanyolca'yı öğren-
me olanağına sahıp olabilıyor. Çünkü çok iyi Ingilizce
biliyor. Ama klasik lise öğrencisi Ispanyolca öğrenmek
isterse önce çok iyi Ingilizce ya da Fransızca bilmesi
gerekiyor. Çarpıklığın adaletsizliğe varan bir başka bo-
yutu daha var: Dil tercihi yapanlar, sınava iki avantajla
giriyoriar. Birincisi, yalnız dil tercihi yapacaklarsa üç sa-
at boyunca rahat rahat sözel sorulanyla uğraşabiliyor-
lar. Ikincisi, dil tercihinin yanı sıra sayısal da yanıtlaya-
rak tercihlerine başka bölümleri de katabılıyorlar."
Ingilizce öğretmeni Özakın, 35 yıl önce eğitim ens-
titülerinin, üniversite sınavında belli bir başarıya ula-
şan öğrencileri, Türkçe kompozisyon sınavından ge-
çirip daha sonra mülakatta anadilini kullanma yetene-
ğine bakarak yabancı dil eğitimi için seçme yaptığını
anımsatıyor... 35 yılda epey gerilemişiz... Dilimize ya-
bancılaşacak kadar!
SESSİZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hatto
Erdinç UTKU
Alman usulü herkes kendı hesabını öder;
Türk usulü herkes kendı hesabını sorar.
Havalandırmaya giderken soyulmak!
Ankara'daki dostumuz Vefl Yıl-
dınm, arşivini karıştınrken buldu-
ğu 1989 yılındaki Ikibine Doğru
dergisinden bir alıntı göndermiş...
Düsseldorf'ta PKK davasında yar-
gılanan bir tutuklu konuşuyor ve Tür-
kiye'de de cezaevlerinde yattığını
anlatıp, "Fiziki şiddet var" diyor.
PKK'li daha sonra, Almanya'daki
cezaevlerinde yaşadıklanndan söz
ediyor:
"Almanya'da yoğun tecrit ve psi-
kolojik terör uygulanıyor. Insanı dü-
şünemez hale getiriyorlar. Havalan-
dırmaya götürülürken çırılçıplak so-
yarak arıyoıiar, aynı uygulama dö-
nüşte de oluyor.
Bize bir politika dayatılıyor ve Al-
man ajanlığını kabul etmeye zoriuyor-
lar. Biz de bunu kabul etmeyince
baskı ağırlaşıyor."
Veli Yıldırım'ın yorumu:
"özgürlük ve demokrasi hatta
bağımsız ayrı bir devlet kurma giri-
şimlerini Alman delegelerine yaltak-
lanarak elde etmeye çalışırken Avru-
pa Biriiği iyi ama cezaevi kötü ola-
maz!
Emperyalistlerin ülkesine sığınıp
Türkiye'ye devrim adına saldıracak-
sın amaTürkiye'deki cezaevlerini ay-
nı emperyalistlerin cehennemi olarak
göreceksın...
Etnik aynmcılıkta ayrı, cezaevinde
ayn Avrupa standardı olabilir mi?
Kaldı ki cezaevinin güzeli de olsa öz-
gürlük elden gittikten sonra neye ya-
rar!"
GENİŞ AÇI
HİKMET BtLA
KftnBunfcr?
Merkez sağda bir telaştır,
gidiyor. DYP, yenileşme gös-
terileri yapıyor. "Yeniyolmani-
festosu"nöan falan söz edi-
yor. DYP Genel Başkanı, bir
yandan ANAP'ı sıkıştırmaya
çalışjyotJbır yandan.MHE'ye
taarruz ediyor, bir yandan da
Süİeyman Demirel'le "dost"
görünmeye çaba gösteriyor.
"Çatıda Anayol" formülü-
nün ciddiye alınması olanak-
sızdı, zaten alınmadı. Temeli
çökmüş biryapının çatısı na-
sıl olursa?..
Belli ki DYP'de morallercid-
di şekilde bozuktur ve umut-
suzluk parti örgütünü giderek
kaplamaktadır. İlk seçimde
barajın altına düşme kaygısı,
DYP yöneticilerinin bilinçaltı-
na çoktan yerieşmiştir.
ANAP'ın durumu daha mı
pariak?
Baraj kâbusunu yaşayan bu
partimiz de sıkıntıda görünü-
yor.
Ikisi arasındaki tek fark, bi-
ri iktidarda bin muhalefette.
Ama ikisinin farkında olmadı-
ğı gerçek şu: Ikisi de yıllardır
birbirlerini yiyerek küçüldüler.
Çalışanları unuttular, emeği
yoksadılar, üretemediler, sade-
ce ve sadece tükettiler.
Fiotasyon usulü iktidara ge-
lip, ekonomik güç odaklannın
siyasal sözcülüğünü yaptılar.
Şimdi ANAP için yeni bir
umut doğdu: Mesut Yılmaz'ın
Avrupa Birliği'nden sorumlu
Başbakan Yardımcısı sıfatıy-
la hükümete girmesi. Yorum-
lara bakılırsa Yılmaz, Türki-
ye'nin Avrupa yolundaki engel-
terini temizleyebilir, Türkiye'yi
tam üyeliğe yaklaştırır ve bu
yolda bir kahraman olur...
Acaba öyle mi olur?
Sayın Yılmaz'ın hükümete
girmeden önce, ANAP Genel
Başkanı sıfatıyla yaptığı açık-
lamaJargerçekten "kahraman-
lık menkıbeleri" gibiydi. Işte
bazılan... Ve sorular:
"Avrupa Biriiği üyeliğine gi-
den yolda verilecekasılmüca-
dele, hiç kimse unutmasın,
kendi içimizde bu üyeliği iste-
meyenlere karşı verilecek olan
mücadeledir."
Bunlar kimlerdir?
"Bizzat Türkiye'de, ülkemi-
zinAvrupa'yla bütünleşmesin-
den rahatsız olan çok geniş
biryelpaze vardır."
Bunlar kimlerdir?
"Varlıklannı Türkiye'nin her
anlamda içe kapanmasına
bağlayanlar, buyaptlariçerisin-
de en tehlikeli grubu oluştur-
maktadır."
Bunlar kimlerdir?
Türkiye'de herkes bilmek-
' teofrîd, bfnTerinin Kopenhag ve
Maastricht kriterferinın adını
bile duyduklan zaman uykula-
n kaçıyor. Bu mihrakiar, söz
konusu kıiterlerin hayata geç-
memesi için her türiüyola baş-
vuracaklardır."
Bunlar kimlerdir?
Yılmaz, Türkiye'nin Avrupa
Birliği'ne gidişini engellemek
ısteyenJeri gözler önüne ser-
melidir ki Avrupa'yla birleş-
mek isteyenler, önlerini göre-
bilsinler, "mihrak"\ar\a müca-
delede Yılmaz'a destek olabil-
sinler.
Yoksa "Avrupa kahramanı"
olmak zoriaşabilir.
Yoksa Diyarbakır aktarmalı
Avrupa'ya giderken, insan yol-
larda kaybolabilir.
50'nci yılında Milliyet
Basınımızın büyük gazete-
lerinden Milliyet, önceki gün
50'nci kuruluş yıldönümünü
kutladı. Dünya basını ölçeğin-
de henüz genç bir gazete ol-
sa da elli yılı geride bırakmak
kolay değil.
Milliyet'in Türk basınında
her zaman özel bir yeri oldu.
Yıllarca ağırtığı ve güvenilirii-
ği ile okurun beğenisini ka-
zandı. Zaman zaman yalpalasa
da temelindeki çizgi devam
etti.
Çünkü Milliyet'in tutariı okur-
lan, o çizginin dışına çıkılma-
sına izin vermezlerdi.
Çünkü Milliyet'in kaliteli ya-
zarian, Milliyet'in saygınlığına
gölge düşmesine izin vermez-
lerdi.
Abdi Ipekçi'nin gölgesi, Mil-
liyet'in içinde hep dolaştı. Şim-
di de orada olduğuna inanıyo-
ruz. Milliyet'i Milliyet yapan
değerierden uzaklaştıran her
adımda, o adımları atanlann
Ipekçi korkusuyla içten içe ür-
pereceklerini, titreyeceklerini
biliyoruz.
Milliyet, "herşeye rağmen"
Milliyet'tir.
Promosyon kıskacına girse
de... Domateslerle, hıyarlarla
birlikte verilse de...
Mkmetb@ntv.com.tr
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicak@turk.net
' ^
\
r
" SV.
.Jı.
i
TARÎHTE BUGÜN MÎJMTAZARIKAN 19 Temmuz
DO&JNUN BOtflSÛL
OIS'M 8U6ÜN, ITAL KN SteSSAMI FAUSTtl
ZONARO, 7S rAŞtNOA, SAM ÜBMO'M ÖLPÛ.
1B9O'LA8CH, PO6UNUN &UYÜSUNÇ KAP/L f
/emneuL'A GSUJİÇ, MDİÇAHIT.A&DÜLHA-
uir'iN OEkjsisiYiM 2N ytuAe &UA
HAK. ÇALIŞMŞn. KISA £UB£DEAiATURKA
MŞAUTIYI 8£NtMSEMİŞ,FeS GjvtP TÇSBIH
ÇSKMEYE BAÇLAMfŞTt. RESlML/EKMDE
fST»N8UL'u VE ÎN&ANIABINIB/R KV?T-
POSTM. ANLAYTŞIYIA AMLATHMYA ÇAltŞ-
BAeDA R ii'
MULARI TUVALEAKTAfiPI. f311'DE,/7)tL-
YAULA&tN mABLUSGARP'A SlRMELB
fti Ü2£RIM£ ıSTXM8UUPAN AYRILMJ
2ONAHO, İTALYA'YA DÖMUÛÇTİİ..
ZOHM0 VE
S
ISTRNBUI 7.ULUSLARARASI
K U l T U R
İSTAniRlll
UNKFI CAZ FESTIUALI
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin
yayınladığı günlük
Bizim Gazete
Ülke sorunlarına ilişkin raporlarıyla,
araştırmalarıyla, köşe yazılarıyla, tarafsız
haberleriyle sivil toplumların gazetesi.
Düzenli okumak için abone olun.
Tel: 0.212. 511 08 75
5 -15 TEMMUZ 2000
{{Garanti
-
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı
7. Uluslararası İstanbul Caz Festivali'nin
gerçekleştirilmesindeki değerli katkıları için
Festival Sponsoru Garanti Bankası'na
teşekkür eder. fe-
FESTİVAL SPONSORU
$ Garanti
KURUMSAL SPON
KOÇBAHK
SORLAR
V
MARMARA
V
RENAULT
Bu ılan Cumhunyet Gazetesı'ntn
katlcısryfa yayınfanmtştrr
Cumhuriyef
PANO
DENÎZ KAVUKÇUOGLU
BirHaber
Gazetelerde, Galatasaray'da (F) tipi cezaev-'
lerini protesto ederlerken gözaltına alınan tutuk-(
lu yakınlarının fotoğraflannın yayımlandığı gün
gözüme çarpmıştı o haber. "Gece hayatının hız-
lı çapkınlanndan lolita manken Selin Toktay si- •
likon taktırmaya karar vermış"ti. "Yirmibiryaşın-
daki manken, seksen beden olan göğüslerini
doksanbedeneçıkaracak"t\. Haberde ameliya-'
tın nerede, ne zaman, kim tarafından gerçek-,
leştirileceği de duyuruluyordu okurlara. Gaze-,
te bu haberi "önemli" bulmuştu ki, birinci say-
fadan vermiş, haberin üzerine "lolita manken"\n l
büyük renkli bir fotoğrafını koymuştu. Kız, gö-
renlerin çeşitli anlamlar yükleyebileceği bir yüz ı
ifadesiyle bakmıştı fotoğrafçının objektifine. Ha-
bere konu olan göğüslerini, fotoğrafçının "Aç!"
dediği kadar açmış, öyle poz vermişti. Güzelce'
bir kızdı. Göbek deliğine, son zamanlarda hert
yanlannı göstere göstere sıranın artık göbekle-
rini göstermeye geldiğine inanan "çapkın kızlar"
arasında moda olan "hızma"lardan taktırmıştı iki
âdet.
Haberi okuyup, kızın fotoğrafını görünce gö- •
ğüslerini niçin büyütmek istediğini merak edi-
yordu insan, ister istemez. Ama bu merakı gi-'
derecek yanıt haberin içinde verilmişti aslında.,'
öyleya, kız "manken"di. Bırdülgerinçekici, bir,
duvarcının malası, bir terzinin makası ya da bir^
boyacının fırçası gibi onun da göğüsleri mesle-;^
ğinde kullandığı, olmazsa olmaz "a/eWer"inden
biriydi. Bir zenaatkâr, işini yaparken kullandığı.
"alet"ini, "aletler"inı nasıl zaman zaman değiş-,
tirme, yenileme, büyütüp küçültme gereksinımi
duyuyorsa, "/o//fa manken Selin" de göğüsleri-;
ni değiştirmeye, büyütmeye karar vermişti. İn-
san, özellikle bu sıcak yaz günlerinde kafasın-^
da ister istemez beliriveren bu tür meraklann böy-
le kolay giderilivermesinden mutluluk duyuyor,'
rahatlıyordu.
Eğer bu tür meraklanmız giderilemese, kafa-
mız hep bunlarla dolu olsa, zamanımızı hep
bunlara, merakımızı giderecek bu sorulann ya-
nıtlannı bulmaya harcayacak olsak ne yapardık
o zaman? Belki "gece hayatının çapkın lolitası" •
Selin'in göğüsleri kadar önemli olmadıklann- •
dan gazetelerin ilk sayfalarında yer verilmeyen,
ama yine de merakımızı uyandıran başka şey-
ler de vardı hayatımtzda her gün karşılaştığımız...
Cezaevinde yatan bir hükümlünün dizine nasıl,
neden çivi çakılır; bir hükümlünün kolu nasıl ko-
partılırdı buldozerle sözgelimi?.. Gazetemizin
diğeryazarian da soruyorlardı bu sorulan sık sık...
Onlar da merak edıyorlardı. Adalet Bakanlığı'nın
cezaevi inşaatlanna düzenledığı otobüs turları-
na katılan arkadaşlarımız bile giderememişler-,
di meraklarını... İster koğuş, isterse tek kişilik,'
üç kişilik odalar olsun, bunlara ne ad verecek-
sek verelim, duvarlan nasıl direnecekti üzerle-
rine gelen, dayanan buldozerlere? Buldozer,,
ağjr birişniakipesiydi sonuçta; koğuşmuş, oday-"
mış, hücreymiş ayırt edemezdi ki... Çivi, eğer ça-'
kılacaksa mutlaka, çakılmasına karar verilmiş-
se, çakılacağı diz kapağını, koğuşta da, odada
da, hücrede de bulurdu... Bulamaz mıydı?.. ,
Bu meraklarımızı da, "çapkın lolita"ntn gö-'
ğüslerine duyduğumuz merakı giderdiğimiz ka-'
dar kolay, çabuk giderebilseydık keşke... Hül-
1
ya Avşar'ı, Deniz Akkaya'yı, Hande Ataizi ni
merak ediyor muyduk son zamanlarda? Her
1
şey yerli yerine oturunca, kafalarımızdaki soru-
lar birer birer çözülünce, merak ettiğimiz, me-
rak edeceğimiz hiçbir şey kalmamıştı artık on-'
ların hayatları hakkında... Gazetelerin magazin,
sayfaları, verdikleri pazar ekleri bu soruların ya-
nıtlarıyla doluydu çünku... Gelecek hafta Se-.
lin'in meme ameliyatı da yer alacaktı basında mu-
hakkak. Poz poz fotoğratlan yayımlanacaktı ye-
ni memeleriyle gazetelerde. Onu da merak et-
meyecektik artık. Ama çivi çakılan o diz kapa-»
ğı... Kopan, koparılan, sonra da sokak köpek-
lerinin ağzına düşen o kol... Kimden, kimlerden
alacaktık bunların kafamızda oluşturduğu soru-'
lann yanıtlarını? Nasıl giderecektik merakımızı?
Kim giderecekti? Hayatı magazinleştirmek de'
kuşkusuz bir yoldu, rahatlamak için. Ama ken-,
disi magazin değildi ki yaşanan her hayatın...
Faks:0212-723 84 97
(e-posta: dkavukcuoglu@tuyap.com) >
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ lçı pamuk
ya da yün vat-
ka ile dolduru- 2
larak dikilmiş,
döşemehk ya
dagıyımeşya- 4
sı yapımında
kullanılan ku-
maş. 2/ Açı
ölçmeye yara-
yan dönme ha-
reketlı bır çeşıt
cetvel... "Başı- 9
nı taştan taşa
vurup gezer avare —
— " (Fuzıüi). 3/ Rad-
yumunsımgesı... Yoz-
gat yakınlannda orta- 3
ya çıkanlmış ünlü bır 4
höyük.4/ "Kuzgun—
—"Heykelcımız...Bir
sanat yapıtında işlenen
konu. 5/ Bir görevde „
geçirilen süre.. Bir so-
ru sözü. 6/ Büyük kar- '
deş, ağabey... Uluslararası Basın Enstitüsü'nün simge-
si. 7/ Geniş Şarkı, türkü 8/ Tanntanımaz.. Bakla-
vaya benzer bır tath 9/ Dereyı geçerken üzenne ba-
sıp atlamak ıçın konulan büyük taş
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Fıratlrmağıüzerındebırbaraj 2/ Çalı çırpıdan ya-
pılmış kulübe... Uzaklık ışaretı. 3/ Çembenn çevresi-
run çapına oranını gösteren sayı.. Düşmanlık. 4/ Yö-
netım. 5/ Kök, sap ve yaprak şeklmde farklılaşmamış
bir bitkinin^yaşama ve büyüme organı.. Hz. Isa'nın
vücudunu ekmek ve kanını şarap olarak sımgeleyen Hı-
nstıyan ayını. 6/ Kulakıltıhabı.. Frengıye benzer bır
hastalık. II Alçakça . Magnezyum elementının sım-
gesı. 8/ Yenıçenlenn kayıtlı oldukJan kutük deften...
Hararet 9/ lçerınSılıfkeılçesındeantıkbırkent...
Kastamonu'nun bır ılçesı.