20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18TEMMUZ2000SALJ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Avukatlar, insanı yalnızlaştıran F tipi uygulamasına kesinlikle karşı olduklannı belirttiler 'Cezaevîndekitecritkaldırdmalı'tstanbul Haber Servisi- Avukatlar, F tipı cezaevlerinin insanı yalnızlaş- nrmaya ve dolayısıyla yok etmeye yönelik uygulamasına kesinlikle kâr- şı olduklannı belirttiler. Türkiye Ba- rolar Birliği (TBB) Başkanı Endp Özgen, Istanbul Barosu Başkanı Yü- cel Sayman, F tipi cezaevlerinin Te- rörle Mücadelesi Yasası'run (TMY) 16. maddesine uygun olarak insa edildikleriru anımsatarak insanı yok eden bir sisteme karşı olacaklarını söylediler. Istanbul Barosu, önceki gün eski Sultanahmet Cezaevi, şimdiki Four Season OtePde çeşitli barolann tem- silcileri ve gazetelerin köşe yazarla- nnın da katıldığı bir toplantıda F ti- pi cezaevlerine neden karşı oldukla- nnı anlattı. TBB Başkanı Eralp Özgen, koğuş sisteminin siyasi ve adli suçlular için büyük olumsuzluklar taşıdığını belir- terek koğuş siteminin karşısında ol- duklannı söyledi. Tutuklu ve hükûm- Avukatların F tipi cezaevi inceleme raporu 'Savunma hakkı losrûamyor 9 tstanbul Haber Servisi - F tipi cezaevlerinin tutuklu ve hükümlülerin birbirinden tecrit edilecek şeküde __düzenlendiği, tutuklulann savunmalıakkını kısıtladığı belirtildi. tstanbul Barosu avukatlannın meslek odası temsilcileriyle ortaklaşa 16 Haziran 2000 tarihinde inşaatı devam etmekte olan Kandıra (Kocaeli) F tipi cezaevinde yaptıklan inceleme sonucu hazırladıklar raporda, F tipi cezaevlerinin "ceza infaz rejiminin temeüni oluşturan, suç dtşanda, suçlu içerkk kahr* ilkesinin ihlali olduğu kaydedildi. Raporda, avukat görüş yerlerinin de yetersiz olduğu, hükümlülerin fîziksel güvenliklerini tehdit ettiği belirtilerek "Cezaevlerindeki yaşam hakkı ihlaüeri göz öoünde bulundurulursa güvenliği tehlikede olanlar devlet güvencesi ahmda olması gereken rutukhüardır'' denildi. Raporda aynca tecntın hangi tarzda yürütûlûrse yürütülsûn iskence olduğu, F tipi cezaevinin insanın insan olma değerlerini yok edecek nitelikte olduğu vurgulandı. lûlerin cezaevinde rahat kalabilmesi için "ağa"ya para ödemesi gerekti- ğini, homoseksüel ilişküerin de art- tığuıı söyledi. Örgüt suçlanndan yatanlann ise li- der durumundaki kişi başında olma- dan avukatıyla görüşemediğini ve bunun da savunma hakkını zedeledi- ğini anlattı. Geçen hafta Türkiye Barolar Bir- liği yöneticileriyle Sincan'daki F ti- pi cezaevini gezdiklerin anlatan Er- alp Özgen, "F tipi cezaevi 'fızik ya- pı' olarak, yantaş anlaşıhnaması için vurgulayarak tekrarbyonım: Fızik yapı olarak çağdaş ve ban standart- lanna uygun dur" dedı. Yeni yapılan cezaevinde birtakım sosyal etkinlik- ler yapılabilecek alanlar aynldığına dikkat çeken Özgen, F tiplerinde tek ve üç kişilik odalar olduğunu, dolaş- F Tipi Cezaevteri'ne protestolar sûrüyor. Istanbul Beyoğhı'nda dün F Tipi Cezaevteri'ni protesto etmek için düzenlenen eylemde birçok kişi gözaiüna ahndı. Eski Bayrampaşa Savcısı Özdemir, tutuklular ve hükümlüler için AİHM'ye gidiyor tipi, canavar yetiştirir' ÖZKANGÜVEN Eski Bayrampaşa Ce- zaevi Savcısı Necati Öz- demir, Adalet Bakanlı- ğı'nın uygulamaya koy- duğu F tipi cezaevlerinin, insanın doğasına aykın olduğunu ve insanlan "canavar" haline dönüş- türeceğini söyledi. Ceza- evinde kötü koşullaralün- da yaşayan insanlann haklannı korumak için Avrupa tnsan Haklan Mahkemesi'ne gidecek- lerini belirten Ozdemir, "Bunun en canh örneği ABD'de yaşandL Cezaev- lerindeki koşullar, mah- kûmlarm açüklan tazmi- nat davalan sayesmdeiyi- feştirikü" dedi. Özdemir, Adalet Ba- kanlıgı yetkililerinin "O- da Tipi" olarak nıteledığı ve 3-4 kişinin kalabilece- ği şekılde düzenlenen F ti- pi cezaevlenyle ilgili ola- rak sorulanmızı yanıtladı. -SizegöreFtipicezaevi- nnı yavgmJaştınlmasnıda- ki amaç nedir? - Bana göre, F tipi ceza- evi, yapanın da hangi amaca hizmet ettığını bil- meden yapnğı binalar ve ciddi çözüm üretilemeyen bir ortamda ortaya aülan gayri hukuki bir modeldir. . - Neden gayri hukuki? - Hukukun amacı ınsa- na hizmet etmektir. Her kurum insana hizmet için kurulur. Ancak F tipi, ulu- sal ve evrensel modellere aykındır. Tarih boyunca ben yapüm oldu anlayışı tutmamıştır. F tipi de tarih önünde utanacağunız bi- nalar olarak karşımıza ge- lecek. Bizim çocuklan- mız babalannın bu utanca nasıl izin verdiğini sorgu- layacak. • Eski Bayrampaşa Cezaevi Savcısı Necati Özdemir, F tipi cezaevlerinin insanın doğasına aykın olduğunu belirterek "Inanın, bu hücrelere masum bir kediyi koysanız, 3-5 yıl sonra karşınıza canavar çıkar. Bu 1940'lann Hitler Almanyası'nda görülen hücrelerdir. İnsanlann tecrit edilmesi için kullanılır, ayırmak, beynini yıkamak ve robot haline getirmek için kullanılır. însanın en önemli varlığı, yaşamdrr. Bu yaşamdan kasıt onurdur. Buna tecavüz var" dedi. - F tipi cezaevinin çeşit- li ülkelerde kııUanıkhğı, daha modern ve yaşana- bflir olduğu söylenryor. Bu görüşe kanhyor musu- nuz? - Bu kandırmacadan başka bir şey değil. Cün- kü dünyanın her yerinde bu tür hücreler, sadece tu- tukluluk hallerinde kulla- nılır. Diğer ülkelerde tu- tukluluk halı kısadır, 6 ayı geçmez. Çok modern, in- sana uygun her şeyin için- de bulunduğu geniş me- kânlar vardır. Türkiye'de tutukluluk sürelerine bak- üğınızda hayrete düşüyor- sunuz. Türkiye'de 8 yıl tu- tuklu kalan insanlar var. Bu insanlar hûkümlü de- ğil, tutuklu. Ve siz bu in- sanlan 8 yıl hücreye koyu- yorsunuz. Inanın, bu hüc- relere masum bir kediyi koysanız, 3-5 yıl sonra karşınıza canavar çıkar. Bu 1940'lann Hitler Al- manyası'nda görülen hüc- relerdır. insanlann tecrit edilmesi için kullanılır, ayırmak, beynini yıka- mak ve robot haline getir- mek için kullanılır. İnsa- nın en önemli varlığı, ya- samdır. Bu yaşamdan ka- sıt onurdur. Buna tecavüz var. -Sorun sadececezaevie- rinden mi kaynaklanıyor? - Elbette hayır, sorun sistemdedir. Cezaevlen, bu sistemin sadece bir parçasmı oluşturuyor. Yargıya baktığımızda il- ginç durumlar ortaya çı- kıyor. Örneğin 1998 yıhn- da adliyelere toplam 11 milyon 500 bin başvuru yapılmış. Bunlann ortala- ma iki davacı, 2 davalı ve 3 tanığı varsa 69 milyon kişi eder. Düşünün, 1998 yıluıda 69 milyon, yani Türkiye nüfiısu kadar bir sayı mahkemeye uğramış. Hepimiz davacı, davalı, tanık olmuşusuz. Böyle bir sıstem ola- maz. Örneğin 14 yaşında cezaevine giren Sevgi tn- ce, cezaevinde politik bir kımlik kazandığından bahsedıyor. Çünkü sis- tem, dost yetiştirmiyor. Sıstem, toplumun tüm fertlerini görüş, yaşama M a r d i n C e z a e v i ' n d e s o r u n l a r b ü y ü y o r Hükümlülere Kürtçeyasağı DfYARBAKER (Cumhuriyet Bürosu) - Mardin Cezaevi'nde, hiç Türkçe bilmeyen tutuklu ve hükümlülerin, aile görüşü sıra- smda Kûrtçe konusmalannın yasaklandığı öne sürüldü. Çeşit- li sağlık ve hijyen sorunlannın yaşandığı belirtilen cezaevinde, jandarmanın yasal smırlan aşan uygulamalan nedeniyle sorun- lann büyüdüğü iddia edildi. Diyarbakır Barosu Cezaevi Komisyonu Genel Sekreteri avukat Fehime Kaş Danış ve ko- misyon üyesi Müzeyyen Nergiz, Mardin Cezaevi'nde kalan tu- tuklu ve hükümlülerle yaptüda- n görüşmeleri bir rapor halinde yayımladılar. Tutuklulann, avukatlanyla görüşmeleri sırasında engellen- diği belirtilen raporda sorunlar şöyle sıralandı: "Mardin Cezaevi'ndeki önemh' bir sorun da, hasta oian tutuktu ve hükümhlkrin dokto- ra hiç götürülmemesi ya da geç görürülmeleridir. Ferhan Yavuz adh 75 yaşmdaki hükümlünün acilen ameByat olması gerekir- ken hastaneye götürühnediğini ifade etmektedirier. Aym şeküde Halıl Acar'ın da ameMyannın ya- pümadığmı söylemektedirler. Tutukhılar, A. Rezzak Soysal'm tedavi edümediği için öldüğünü; bu sonınlara iHşkin oiarak defa- larca ceezaevi iâaresme başvur- dukları hakk hiç bir somıç ala- madıklaruu beyan etmislerdir.'' Aile görüşü sırasında da tu- tuklu ve hükümlülere zorluk çı- kanldığı belirtilen raporda, "Tu- ruklular, hiç Türkçebflmeyen Id- şüerin Kurtçe konuşmalannın yasaklandığını,fazlayTyecekge- tirilmesine karşı çıkdâığmı, ce- zaevinde hijyen sonınu olduğu- nu,yemeklerin temizyapümadt- ğna, suyun az ohnas nedeniyle banyo sonınu yaşadıklannı ü*a- de etmislerdir'' denildi. Tutuklulann, yasaklama ve toplatrna karan olmadığı halde kitap, dergi ve romanlannı ceza- evi yönetiminden alamadığı öne sürülen raporda, jandarmanın yasal sınırlan aşan uygulamala- n nedeniyle de sorunlann büyü- düğü vurgulandı. biçimine göre kavgalara itiyor. Sistemin belirleme- lerine göre sıstem dışında kalan 30-40 grup var. Bu gruba üye 20-25 miryon kişi bulunuyor. Yani Tür- kiye'nin kendisı. Tepede bir avuç rant yiyen, kendi- sinden hariç herkesi geri zekâlı ve ikinci sınıf va- tandaş kabul eden bir an- layış var. Cezaevlen soru- nunun büyük ağırhğı yö- netimden kaynaklanıyor. Yeniden yapılanma ge- rekli. Sosyal, laik, hukuk devletiyle zenginleştiril- miş bir ülke ohnak gere- kiyor. Halkı oyalamanın anlamı yok. - Sorunun kısa vadeli çözümü var mı? - ABD'de cezaevi siste- minin değişmesine en bü- yük neden olarak ceza- evındekı insanlann açük- lan tazmınat davalan gös- teriliyor. Bu yönde bizim de çalışmalanmız var. Anayasa, yapılmaması gerekenleri yapanlan suç- lu görüyorsa, yapılmasını istediğnıi yapmayanlan da o derece suçlu görüyor. Cezaevlerindeki iyileştir- meyi yapmayanlar da suç işlemiş oluyor. Türki- ye'deki cezaevlerinde yö- netim, işkence suçunu iş- liyor. Bu işkence, hayat hakkına, kişilik hakkına tecavüz işkencesidtr. Ce- zaevindeki kötü koşulla- nn düzeltilmesi için mağ- dur olanlarla birükte Av- rupa İnsan Haklan Mah- kemesi'ne gideceğiz. AİHM'ye bu konuda açı- lan herhangi bir dava yok, ancak biz böyle bir çalış- mayı düşünüyoruz. Ülke- min zarara uğramasını is- temiyorum ancak iyileşti- rilmelerin bu davalarla değişeceğine ınanıyorum. ma alanına üç odanın açıldığını söy- ledi. Özgen, şöyle devam etti: "Doğ- ruişleyecekmidirişlemeyeceknıidir bflemiyorum ama bize söylenen bu- dur. Onemli olan bu cezaevlerinde tecridin ortadan kakunhnası, sosyal müşterekyaşamm sağlanmasKÜr. Bi- lemiyorum uygulama nasıl olacak. Eğer uygulama tecrit şeklinde ola- caksa biz buna karşıyız. Ama sosyal alanlardan istifade olanağı bütnn tu- tukhılara sağlanacak, bütûn hüküm- lüler istifade edebilecekler ise bu tak- dirde buna karşı olmadığımızı beyan etmek isterim." Haberieşme hakkı Eralp Özgen, ortak yaşarrun sağla- nabibnesi için Terörle Mücadele Ya- sası'run 16. maddesınde "Hüküm- lükrinbirbirleriyleirtibaünave diğer hükümlülerle haberleşmesine engel olunur" hükümlerinin yer aldığına dikkat çekerek cezaevlerinde sosyal yaşarrun sağlanması için bu madde- nin değiştirihnesinin önşart ol- duğunu kaydetti. Bunun kişi- yi yalnızlığa ve onu yok olma- ya iten bir uygulama olacağı- m ifade eden Eralp Özgen, "Cezaevindeki insanlann da her şeyden önce insan okhıkla- n unutuhnamahdır. O halde, temel insan haklan muüaka cezaevlerinde sağlanmahdır. F tipi cezaevlen işleme sokukiu- ğunda biz bunun takipçisi ola- cağtz" dedi. Yücel Sayman: Koğuş ostemi iflas etti Istanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman da var olan ko- ğuş sisteminin iflas ettiğini ve mutlaka değiştirihnesi gerek- tiğini söyledi. Ancak F tipi ce- zaevlerinin koğuş sisteminin altematifi değil, TMY'nin 16. maddesi ve 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mü- cadele Kanunu'nun 13. mad- desi gereğince geliştirilen bir proje olduğunu söyledi. Say- man, "Yani F tipi şu anda Ud y^ısanın maddeleri gereği ohış- turufanuş bir projedir, yoksa, mevcut sistemin yerine getiril- mişbir proje değfldir'' dedi. T- MY'mn 16. maddesinde "Bu kanun kapsamına giren suç- lardan mahkıîm olanlann ce- zalan tek kişilik veyaüç kişilik oda sistemine göre insa edüen infaz kunımlannda infaz edi- ür" hükmünün bulunduğunu ammsatan Sayman şöyle de- vam etti: "Ftipibukanunlası- mrlanmışnr. Açık seçik proje- yi de anlatmış oluyorsunuz za- ten. Düşünün yüzünü görme- diği bir kişiden, 5 yıla mah- kûmsanız, o 5 yıl hiç yüzünü görmediğiniz bir kişiden bir detikten yemek alacaksmız. Sa- dece bubile insanı kişüiksizleş- tirmeye, kaygıiçinde, kuşkular içerisinde bu-akmaya yetertL Bütün algüama sistemlerini bozmaya yeterti bir uygulama- dır. Başka ülkelerde terkedfl- miştir." Tek odalann amacı Sayman, "Tek odalann amacı başkalanyla irtibadan- dırmama değfldir. BM stan- dartlannda da değfldir. Avru- pa standartlannda da değüdir. Özelyaşammı sürdürebUeceği, kendisinin özgürleşeceği, baş- kasının baskısı aHmda kahna- yacağı mekânlardır" dedi. Sayman, şunlan söyledi: '^)r- takyaşamm birtekanlamı var- dır. İnsanın sosyal bir varhk ol- ması, in<anm ancak başka bi- reylerk çeşith'anlamlarda iliş- kfler kurabOdiği bir ortamda kendisini geüstirebUdiğmi dik- kate ahrsak ortak sosyal ya- şamdan kasıt bir mahkûmun cezaevindeoturup dertkşebile- ceği, öfkesim çıkartabUeceği kehme söyleyebfleceği, ağiaya- bileceği, mektubunu okuyabi- leceği, televizyon se\Tedip tar- öşabileceği olanaklan sağja- yan bir hapishanedir. Aksi tak- tirde insanlan valnızlaştırdığı- nızda onu insanhktan çıkart- mayayönelik bir proje haznia- nussınız demektir." Sayman, iyi uygulansa bile F tiplerinin aynı sonuca varacağını beürte- rek "Bir de bunun kötü uygu- lanrtıgım düşünürsek, kol ko- partan insanı eğiterek kol ko- partmaz halegekbüeceğini sa- myorsak, kötü uygulamada buralan cehennem olacaknr" dedi. Sayman, bu yıl 4 bin tu- tuklu ve hükümlünün F tiple- rine sevkinin planlandığma dikkat çekerek "Beni fcorku- tan bir konuda budur.4 bin ki- şi nasıl bir operasyonla, ne pa- hasma götürülecekrjr. Kaç ki- şiölecek, kaç kişi yaralanacak- ür" diye konuştu. GÖRÜŞ ABDLLLAH TEKtN Akdeniz Üniversitesi Öğretim Görevlisi Kültür Dışında... Son birkaç yildır turizm alanında "her şey da- hil" türünde paket programlar sunulmakta ve geç- miş yıllarda "yanm pansiyon " şeklindeki kalış bi- çimi fîyatına "tam pansiyon" ve "her şey içinde" yaklaşımı sergilenmektedir. Fiyatlann aşağıya çe- kilmesi, istemi (=talebi) etkilemiş ve doluluk oran- lannda göreceli artışlar gözlenmiştir. Ama nicelik- te gözlenen grafik eğrisi, nitelikte aynı çizgiyi iz- lememiş, ters bir rotada yansımıştır. Nitelikteki düşüş salt tüketıciye yönelik değildir, bazı konak- lama işletmeleri de gerek hizmette, gerek sunu^ lan kimi programlarda ve yiyecek içecek alanla- nnda grafik eğrisinin yönüne olumsuz etki yap- mışlardır. Bütün bu yaklaşımlann, edimlerin sonucunda turizme can veren temel öğelerden biri olan kül- tür devre dışı kalmıştır. Sektör, salt ekonomik bir olgu olarak ele alınmaya başlamış, kültürel boyut usulca bir kenara konulmuştur. Bu yaklaşım uzun vadeli bir sektör olan turizmin yapısına aykındır. Turizme, "ne vunırsak kazançtır" düşüncesinin dışına taşarak yaklaşmak gerekir. Eski alışkanlık- lar bırakılmalı, yenı bir gözlük takılmalıdır. Bu çer- çevede ülkenin doğal, kültürel ve arkeolojik de- ğerieri seçkin bir tanıtım öğesi olarak sunulma yerine; hangi konaklama işletmesi ne kadar çok tıka basa yiyecek veriyor yaklaşımının öne çıka- nlmasına çalışılıyor. Oysa bütün dünyada bu ter- cihin, bu yaklaşımın aksine bir yol izlenmektedir. Turizme sadece ekonomik nitelikli bir Sektör olarak bakmamalıyız. Sunu istem boyutuyla sek- törün kültürel özellikler taşıması, sergilemesi, is- temesi ve paylaşması dıkkatimizi çekmelidir. Tu- rizm endüstrisı büyüdükçe, diğer yaşam biçimle- ri ve diğer kültürler önem kazanıyor; onlardan ha- berdar olma, daha önemlisi de onlan yaşamak ve paylaşmak istemi artıyor. Bütün dünyada kültü- rel turizm yoğunluk kazanmaktadır. Turizm sek- törüne can ve güç veren unsurun kültür olduğu- nu belirten, konu ıle ilgili birkaç çarpıcı örnek ver- mekte yarar vardır. Geçen yüzyılda en çok ziyaret edilen krta Avru- pa olmuştur. Çünkü kıtanın sanatı, kültürel variık- lan ve özellikle mimarisi insanlan buraya yönelt- miştir. Diğer bir örnek, turizmde yeni ve önemli bir destinasyon merkezi olan Meksika'dır. Buradaki Kızılderilı uygarlıklannın tören merkezleri, kilise ve katedraller çok büyük ilgi görmektedir. Diğer bir çarpıcı örnek olarak da Singapur gösterilebilir. Turist profıllerindeki değişmeleri iyi izleyen Singa- pur hükümetı, Asya tarihi, kültür ve mimarisi ile il- gili yaklaşımlara sıcaklık duyan insanlara yönetik projeler geliştirmeye başlamış, bu çerçevede kentlerin mimari miras ve kültürünün korunup kul- lanılmasına yönelik çalışmalar sergilemiştir. Ziyaretçilerin yerel olaylara, özgün kültüriere ve yaşam biçimlerine, eski yapıtların yaşamın içine sunulmasına yönelik çabalara doğal bir btçimde katılıp gözlemleyecekleri tunzm türü gıderek yay- gınlaşıyor. Bu tür tercih ve yaklaşımlar deniz-gü- neş-kum ölçekleriyle tanımlanan kitle turizminin önüne geçeceğe benzemektedir. Kültüre dayalı, kültüre duyariı ve daha özel, gizemli yaklaşımla- nn egemen olduğu yeni bir turizm türü giderek yaygınlık kazanıyor. Bütün dünyada bu tür bir çiz- gi tutturan turizm anlayışı henüz ülkemizde be- nimsenmemiş olmalı ki, eski eserierin koruma ve kullanımı konusunda yoğun ve etkin çabalar har- canmamaktadır. Kitle turizminin kolaycı yani, me- raksızlık, zoriu bir çalışmadan kaçınma ve bilgi- sizlikle ilgisizlik, eski eserierin kullanımını ön pla- na çıkaramamaktadır. Antik kentlerden "ata yadigân" kervansarayla- ra ve kıyıda köşede kalmış seçkin tiyatrolara uza- tılacak çizgideki değerlerimizi ön plana çıkanp onlardan yararianamıyooız. Tam tersine, hazine- cilerin, definecilerin talanıyla baş başa bırakıyo- ruz. Oysa bu ömeklerden bazılan mini bir kültür merkezi olarak görev yapıp etnografik bir müze olarak işlev verebilir. Böylelikle yrtip giden özgün ve yerel kültür öğeleri de toparlanmış olur. Turis- te yeni şeyler sunmadan, onlann istemleri doğ- rultusunda çabalar harcamadan, kendi kültür ürünlerimizi koruyup sergilemeden çağn çıkanyo- ruz. Bu kez de istediğimiz sayı ve geliri elde ede- mediğimiz için yakınıp bu şaşkınlıkla kısa vadeli çözümlerin (pansuman tedavisi boyutunda) pe- şinde koşuyor, nitelik kavramına zarar vericı edim- lerin içinde yansıyoruz. Turizm işletmeleri gerek yöre ve ülke tanrhmı, gerekse toplam kalite çerçevesinde hareket et- meli, çaba ve yaklaşımlarına küttürel boyutu da dahil etmenin yollarını aramalıdıriar. Birçok alan- da olduğu gibi turizmde de tepenin gerisini gör- mek bir beceridir. Adalet Bakanı talimat verdî Burdur Cezaevi olayları için soruşturma açddı YurtHaberieri Servisi- Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün talimatıy- la Burdur E Tipi Ceza- evi'nde yapılan operas- yonda tutuklu ve hüküm- lülerin yaralanmasında ihmali olan görevliler hakkmda soruşturma başlanldı. Mahkemeye çıkmayan 11 siyasi tutukluya mü- dahele için başlatılan operasyon sonrasında Burdur Cezaevi'nde olaylar çıkmış, 61 tutuk- lu ve hükümlü yaralan- mıştı. Tutuklu ve hüküm- lülere yapılan müdahale- ler sırasında Veli Saçıh- k'ın da sağ kolu kopmuş- tu. Olaylann ardından 4 tutuklu ve hükümlü çeşit- li cezevlerine nakledil- mişti. Tutuklu ve hüküm- lülere müdahale edilmesi sırasında güvenbk görev- lüeri ve gardiyanlann çok sert davranması, bazı ka- dın tutuklulara cinsel ta- cizde bulunmasunn bası- na yansıması üzerine Adalet Bakanlığı hareke- te geçti. Olaylann üzerin- den iki hafta geçmesin- den sonra Burdur Cum- huriyet SavcıhğVnca baş- latılan soruşturmada, operasyona katılanlann isim ve adresleri tespit edüiyor. Yetkililer ise ola- ym soruşturma aşamasın- da olduğu gerekçesiyle bilgi vermiyorlar. Operasyon sırasında cezaevinde bulunan Bur- dur Valisi Kaya Uyar da yaptığı açıklamada, hiç- bir şekilde kan dökülme- dığinı, sadece bir tutuk- lunun kolunun kınldığını açıklamışn.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle