Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18TEMMUZ2000SALJ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Avukatlar, insanı yalnızlaştıran F tipi uygulamasına kesinlikle karşı olduklannı belirttiler
'Cezaevîndekitecritkaldırdmalı'tstanbul Haber Servisi- Avukatlar,
F tipı cezaevlerinin insanı yalnızlaş-
nrmaya ve dolayısıyla yok etmeye
yönelik uygulamasına kesinlikle kâr-
şı olduklannı belirttiler. Türkiye Ba-
rolar Birliği (TBB) Başkanı Endp
Özgen, Istanbul Barosu Başkanı Yü-
cel Sayman, F tipi cezaevlerinin Te-
rörle Mücadelesi Yasası'run (TMY)
16. maddesine uygun olarak insa
edildikleriru anımsatarak insanı yok
eden bir sisteme karşı olacaklarını
söylediler.
Istanbul Barosu, önceki gün eski
Sultanahmet Cezaevi, şimdiki Four
Season OtePde çeşitli barolann tem-
silcileri ve gazetelerin köşe yazarla-
nnın da katıldığı bir toplantıda F ti-
pi cezaevlerine neden karşı oldukla-
nnı anlattı.
TBB Başkanı Eralp Özgen, koğuş
sisteminin siyasi ve adli suçlular için
büyük olumsuzluklar taşıdığını belir-
terek koğuş siteminin karşısında ol-
duklannı söyledi. Tutuklu ve hükûm-
Avukatların F tipi cezaevi inceleme raporu
'Savunma hakkı losrûamyor
9
tstanbul Haber Servisi - F tipi cezaevlerinin tutuklu
ve hükümlülerin birbirinden tecrit edilecek şeküde
__düzenlendiği, tutuklulann savunmalıakkını
kısıtladığı belirtildi. tstanbul Barosu avukatlannın
meslek odası temsilcileriyle ortaklaşa 16 Haziran
2000 tarihinde inşaatı devam etmekte olan Kandıra
(Kocaeli) F tipi cezaevinde yaptıklan inceleme
sonucu hazırladıklar raporda, F tipi cezaevlerinin
"ceza infaz rejiminin temeüni oluşturan, suç
dtşanda, suçlu içerkk kahr* ilkesinin ihlali olduğu
kaydedildi. Raporda, avukat görüş yerlerinin de
yetersiz olduğu, hükümlülerin fîziksel
güvenliklerini tehdit ettiği belirtilerek
"Cezaevlerindeki yaşam hakkı ihlaüeri göz öoünde
bulundurulursa güvenliği tehlikede olanlar devlet
güvencesi ahmda olması gereken rutukhüardır''
denildi. Raporda aynca tecntın hangi tarzda
yürütûlûrse yürütülsûn iskence olduğu, F tipi
cezaevinin insanın insan olma değerlerini yok
edecek nitelikte olduğu vurgulandı.
lûlerin cezaevinde rahat kalabilmesi
için "ağa"ya para ödemesi gerekti-
ğini, homoseksüel ilişküerin de art-
tığuıı söyledi.
Örgüt suçlanndan yatanlann ise li-
der durumundaki kişi başında olma-
dan avukatıyla görüşemediğini ve
bunun da savunma hakkını zedeledi-
ğini anlattı.
Geçen hafta Türkiye Barolar Bir-
liği yöneticileriyle Sincan'daki F ti-
pi cezaevini gezdiklerin anlatan Er-
alp Özgen, "F tipi cezaevi 'fızik ya-
pı' olarak, yantaş anlaşıhnaması için
vurgulayarak tekrarbyonım: Fızik
yapı olarak çağdaş ve ban standart-
lanna uygun dur" dedı. Yeni yapılan
cezaevinde birtakım sosyal etkinlik-
ler yapılabilecek alanlar aynldığına
dikkat çeken Özgen, F tiplerinde tek
ve üç kişilik odalar olduğunu, dolaş-
F Tipi Cezaevteri'ne protestolar sûrüyor. Istanbul Beyoğhı'nda dün F Tipi Cezaevteri'ni protesto etmek için düzenlenen eylemde birçok kişi gözaiüna ahndı.
Eski Bayrampaşa Savcısı Özdemir, tutuklular ve hükümlüler için AİHM'ye gidiyor
tipi, canavar yetiştirir'
ÖZKANGÜVEN
Eski Bayrampaşa Ce-
zaevi Savcısı Necati Öz-
demir, Adalet Bakanlı-
ğı'nın uygulamaya koy-
duğu F tipi cezaevlerinin,
insanın doğasına aykın
olduğunu ve insanlan
"canavar" haline dönüş-
türeceğini söyledi. Ceza-
evinde kötü koşullaralün-
da yaşayan insanlann
haklannı korumak için
Avrupa tnsan Haklan
Mahkemesi'ne gidecek-
lerini belirten Ozdemir,
"Bunun en canh örneği
ABD'de yaşandL Cezaev-
lerindeki koşullar, mah-
kûmlarm açüklan tazmi-
nat davalan sayesmdeiyi-
feştirikü" dedi.
Özdemir, Adalet Ba-
kanlıgı yetkililerinin "O-
da Tipi" olarak nıteledığı
ve 3-4 kişinin kalabilece-
ği şekılde düzenlenen F ti-
pi cezaevlenyle ilgili ola-
rak sorulanmızı yanıtladı.
-SizegöreFtipicezaevi-
nnı yavgmJaştınlmasnıda-
ki amaç nedir?
- Bana göre, F tipi ceza-
evi, yapanın da hangi
amaca hizmet ettığını bil-
meden yapnğı binalar ve
ciddi çözüm üretilemeyen
bir ortamda ortaya aülan
gayri hukuki bir modeldir.
. - Neden gayri hukuki?
- Hukukun amacı ınsa-
na hizmet etmektir. Her
kurum insana hizmet için
kurulur. Ancak F tipi, ulu-
sal ve evrensel modellere
aykındır. Tarih boyunca
ben yapüm oldu anlayışı
tutmamıştır. F tipi de tarih
önünde utanacağunız bi-
nalar olarak karşımıza ge-
lecek. Bizim çocuklan-
mız babalannın bu utanca
nasıl izin verdiğini sorgu-
layacak.
• Eski Bayrampaşa Cezaevi Savcısı Necati Özdemir, F tipi
cezaevlerinin insanın doğasına aykın olduğunu belirterek "Inanın, bu
hücrelere masum bir kediyi koysanız, 3-5 yıl sonra karşınıza canavar
çıkar. Bu 1940'lann Hitler Almanyası'nda görülen hücrelerdir.
İnsanlann tecrit edilmesi için kullanılır, ayırmak, beynini yıkamak ve
robot haline getirmek için kullanılır. însanın en önemli varlığı,
yaşamdrr. Bu yaşamdan kasıt onurdur. Buna tecavüz var" dedi.
- F tipi cezaevinin çeşit-
li ülkelerde kııUanıkhğı,
daha modern ve yaşana-
bflir olduğu söylenryor. Bu
görüşe kanhyor musu-
nuz?
- Bu kandırmacadan
başka bir şey değil. Cün-
kü dünyanın her yerinde
bu tür hücreler, sadece tu-
tukluluk hallerinde kulla-
nılır. Diğer ülkelerde tu-
tukluluk halı kısadır, 6 ayı
geçmez. Çok modern, in-
sana uygun her şeyin için-
de bulunduğu geniş me-
kânlar vardır. Türkiye'de
tutukluluk sürelerine bak-
üğınızda hayrete düşüyor-
sunuz. Türkiye'de 8 yıl tu-
tuklu kalan insanlar var.
Bu insanlar hûkümlü de-
ğil, tutuklu. Ve siz bu in-
sanlan 8 yıl hücreye koyu-
yorsunuz. Inanın, bu hüc-
relere masum bir kediyi
koysanız, 3-5 yıl sonra
karşınıza canavar çıkar.
Bu 1940'lann Hitler Al-
manyası'nda görülen hüc-
relerdır. insanlann tecrit
edilmesi için kullanılır,
ayırmak, beynini yıka-
mak ve robot haline getir-
mek için kullanılır. İnsa-
nın en önemli varlığı, ya-
samdır. Bu yaşamdan ka-
sıt onurdur. Buna tecavüz
var.
-Sorun sadececezaevie-
rinden mi kaynaklanıyor?
- Elbette hayır, sorun
sistemdedir. Cezaevlen,
bu sistemin sadece bir
parçasmı oluşturuyor.
Yargıya baktığımızda il-
ginç durumlar ortaya çı-
kıyor. Örneğin 1998 yıhn-
da adliyelere toplam 11
milyon 500 bin başvuru
yapılmış. Bunlann ortala-
ma iki davacı, 2 davalı ve
3 tanığı varsa 69 milyon
kişi eder. Düşünün, 1998
yıluıda 69 milyon, yani
Türkiye nüfiısu kadar bir
sayı mahkemeye uğramış.
Hepimiz davacı, davalı,
tanık olmuşusuz.
Böyle bir sıstem ola-
maz. Örneğin 14 yaşında
cezaevine giren Sevgi tn-
ce, cezaevinde politik bir
kımlik kazandığından
bahsedıyor. Çünkü sis-
tem, dost yetiştirmiyor.
Sıstem, toplumun tüm
fertlerini görüş, yaşama
M a r d i n C e z a e v i ' n d e s o r u n l a r b ü y ü y o r
Hükümlülere Kürtçeyasağı
DfYARBAKER (Cumhuriyet
Bürosu) - Mardin Cezaevi'nde,
hiç Türkçe bilmeyen tutuklu ve
hükümlülerin, aile görüşü sıra-
smda Kûrtçe konusmalannın
yasaklandığı öne sürüldü. Çeşit-
li sağlık ve hijyen sorunlannın
yaşandığı belirtilen cezaevinde,
jandarmanın yasal smırlan aşan
uygulamalan nedeniyle sorun-
lann büyüdüğü iddia edildi.
Diyarbakır Barosu Cezaevi
Komisyonu Genel Sekreteri
avukat Fehime Kaş Danış ve ko-
misyon üyesi Müzeyyen Nergiz,
Mardin Cezaevi'nde kalan tu-
tuklu ve hükümlülerle yaptüda-
n görüşmeleri bir rapor halinde
yayımladılar.
Tutuklulann, avukatlanyla
görüşmeleri sırasında engellen-
diği belirtilen raporda sorunlar
şöyle sıralandı:
"Mardin Cezaevi'ndeki
önemh' bir sorun da, hasta oian
tutuktu ve hükümhlkrin dokto-
ra hiç götürülmemesi ya da geç
görürülmeleridir. Ferhan Yavuz
adh 75 yaşmdaki hükümlünün
acilen ameByat olması gerekir-
ken hastaneye götürühnediğini
ifade etmektedirier. Aym şeküde
Halıl Acar'ın da ameMyannın ya-
pümadığmı söylemektedirler.
Tutukhılar, A. Rezzak Soysal'm
tedavi edümediği için öldüğünü;
bu sonınlara iHşkin oiarak defa-
larca ceezaevi iâaresme başvur-
dukları hakk hiç bir somıç ala-
madıklaruu beyan etmislerdir.''
Aile görüşü sırasında da tu-
tuklu ve hükümlülere zorluk çı-
kanldığı belirtilen raporda, "Tu-
ruklular, hiç Türkçebflmeyen Id-
şüerin Kurtçe konuşmalannın
yasaklandığını,fazlayTyecekge-
tirilmesine karşı çıkdâığmı, ce-
zaevinde hijyen sonınu olduğu-
nu,yemeklerin temizyapümadt-
ğna, suyun az ohnas nedeniyle
banyo sonınu yaşadıklannı ü*a-
de etmislerdir'' denildi.
Tutuklulann, yasaklama ve
toplatrna karan olmadığı halde
kitap, dergi ve romanlannı ceza-
evi yönetiminden alamadığı öne
sürülen raporda, jandarmanın
yasal sınırlan aşan uygulamala-
n nedeniyle de sorunlann büyü-
düğü vurgulandı.
biçimine göre kavgalara
itiyor. Sistemin belirleme-
lerine göre sıstem dışında
kalan 30-40 grup var. Bu
gruba üye 20-25 miryon
kişi bulunuyor. Yani Tür-
kiye'nin kendisı. Tepede
bir avuç rant yiyen, kendi-
sinden hariç herkesi geri
zekâlı ve ikinci sınıf va-
tandaş kabul eden bir an-
layış var. Cezaevlen soru-
nunun büyük ağırhğı yö-
netimden kaynaklanıyor.
Yeniden yapılanma ge-
rekli. Sosyal, laik, hukuk
devletiyle zenginleştiril-
miş bir ülke ohnak gere-
kiyor. Halkı oyalamanın
anlamı yok.
- Sorunun kısa vadeli
çözümü var mı?
- ABD'de cezaevi siste-
minin değişmesine en bü-
yük neden olarak ceza-
evındekı insanlann açük-
lan tazmınat davalan gös-
teriliyor. Bu yönde bizim
de çalışmalanmız var.
Anayasa, yapılmaması
gerekenleri yapanlan suç-
lu görüyorsa, yapılmasını
istediğnıi yapmayanlan
da o derece suçlu görüyor.
Cezaevlerindeki iyileştir-
meyi yapmayanlar da suç
işlemiş oluyor. Türki-
ye'deki cezaevlerinde yö-
netim, işkence suçunu iş-
liyor. Bu işkence, hayat
hakkına, kişilik hakkına
tecavüz işkencesidtr. Ce-
zaevindeki kötü koşulla-
nn düzeltilmesi için mağ-
dur olanlarla birükte Av-
rupa İnsan Haklan Mah-
kemesi'ne gideceğiz.
AİHM'ye bu konuda açı-
lan herhangi bir dava yok,
ancak biz böyle bir çalış-
mayı düşünüyoruz. Ülke-
min zarara uğramasını is-
temiyorum ancak iyileşti-
rilmelerin bu davalarla
değişeceğine ınanıyorum.
ma alanına üç odanın açıldığını söy-
ledi. Özgen, şöyle devam etti: "Doğ-
ruişleyecekmidirişlemeyeceknıidir
bflemiyorum ama bize söylenen bu-
dur. Onemli olan bu cezaevlerinde
tecridin ortadan kakunhnası, sosyal
müşterekyaşamm sağlanmasKÜr. Bi-
lemiyorum uygulama nasıl olacak.
Eğer uygulama tecrit şeklinde ola-
caksa biz buna karşıyız. Ama sosyal
alanlardan istifade olanağı bütnn tu-
tukhılara sağlanacak, bütûn hüküm-
lüler istifade edebilecekler ise bu tak-
dirde buna karşı olmadığımızı beyan
etmek isterim."
Haberieşme hakkı
Eralp Özgen, ortak yaşarrun sağla-
nabibnesi için Terörle Mücadele Ya-
sası'run 16. maddesınde "Hüküm-
lükrinbirbirleriyleirtibaünave diğer
hükümlülerle haberleşmesine engel
olunur" hükümlerinin yer aldığına
dikkat çekerek cezaevlerinde sosyal
yaşarrun sağlanması için bu madde-
nin değiştirihnesinin önşart ol-
duğunu kaydetti. Bunun kişi-
yi yalnızlığa ve onu yok olma-
ya iten bir uygulama olacağı-
m ifade eden Eralp Özgen,
"Cezaevindeki insanlann da
her şeyden önce insan okhıkla-
n unutuhnamahdır. O halde,
temel insan haklan muüaka
cezaevlerinde sağlanmahdır. F
tipi cezaevlen işleme sokukiu-
ğunda biz bunun takipçisi ola-
cağtz" dedi.
Yücel Sayman: Koğuş
ostemi iflas etti
Istanbul Barosu Başkanı
Yücel Sayman da var olan ko-
ğuş sisteminin iflas ettiğini ve
mutlaka değiştirihnesi gerek-
tiğini söyledi. Ancak F tipi ce-
zaevlerinin koğuş sisteminin
altematifi değil, TMY'nin 16.
maddesi ve 4422 sayılı Çıkar
Amaçlı Suç Örgütleriyle Mü-
cadele Kanunu'nun 13. mad-
desi gereğince geliştirilen bir
proje olduğunu söyledi. Say-
man, "Yani F tipi şu anda Ud
y^ısanın maddeleri gereği ohış-
turufanuş bir projedir, yoksa,
mevcut sistemin yerine getiril-
mişbir proje değfldir'' dedi. T-
MY'mn 16. maddesinde "Bu
kanun kapsamına giren suç-
lardan mahkıîm olanlann ce-
zalan tek kişilik veyaüç kişilik
oda sistemine göre insa edüen
infaz kunımlannda infaz edi-
ür" hükmünün bulunduğunu
ammsatan Sayman şöyle de-
vam etti: "Ftipibukanunlası-
mrlanmışnr. Açık seçik proje-
yi de anlatmış oluyorsunuz za-
ten. Düşünün yüzünü görme-
diği bir kişiden, 5 yıla mah-
kûmsanız, o 5 yıl hiç yüzünü
görmediğiniz bir kişiden bir
detikten yemek alacaksmız. Sa-
dece bubile insanı kişüiksizleş-
tirmeye, kaygıiçinde, kuşkular
içerisinde bu-akmaya yetertL
Bütün algüama sistemlerini
bozmaya yeterti bir uygulama-
dır. Başka ülkelerde terkedfl-
miştir."
Tek odalann amacı
Sayman, "Tek odalann
amacı başkalanyla irtibadan-
dırmama değfldir. BM stan-
dartlannda da değfldir. Avru-
pa standartlannda da değüdir.
Özelyaşammı sürdürebUeceği,
kendisinin özgürleşeceği, baş-
kasının baskısı aHmda kahna-
yacağı mekânlardır" dedi.
Sayman, şunlan söyledi: '^)r-
takyaşamm birtekanlamı var-
dır. İnsanın sosyal bir varhk ol-
ması, in<anm ancak başka bi-
reylerk çeşith'anlamlarda iliş-
kfler kurabOdiği bir ortamda
kendisini geüstirebUdiğmi dik-
kate ahrsak ortak sosyal ya-
şamdan kasıt bir mahkûmun
cezaevindeoturup dertkşebile-
ceği, öfkesim çıkartabUeceği
kehme söyleyebfleceği, ağiaya-
bileceği, mektubunu okuyabi-
leceği, televizyon se\Tedip tar-
öşabileceği olanaklan sağja-
yan bir hapishanedir. Aksi tak-
tirde insanlan valnızlaştırdığı-
nızda onu insanhktan çıkart-
mayayönelik bir proje haznia-
nussınız demektir." Sayman,
iyi uygulansa bile F tiplerinin
aynı sonuca varacağını beürte-
rek "Bir de bunun kötü uygu-
lanrtıgım düşünürsek, kol ko-
partan insanı eğiterek kol ko-
partmaz halegekbüeceğini sa-
myorsak, kötü uygulamada
buralan cehennem olacaknr"
dedi. Sayman, bu yıl 4 bin tu-
tuklu ve hükümlünün F tiple-
rine sevkinin planlandığma
dikkat çekerek "Beni fcorku-
tan bir konuda budur.4 bin ki-
şi nasıl bir operasyonla, ne pa-
hasma götürülecekrjr. Kaç ki-
şiölecek, kaç kişi yaralanacak-
ür" diye konuştu.
GÖRÜŞ
ABDLLLAH TEKtN
Akdeniz Üniversitesi Öğretim Görevlisi
Kültür Dışında...
Son birkaç yildır turizm alanında "her şey da-
hil" türünde paket programlar sunulmakta ve geç-
miş yıllarda "yanm pansiyon " şeklindeki kalış bi-
çimi fîyatına "tam pansiyon" ve "her şey içinde"
yaklaşımı sergilenmektedir. Fiyatlann aşağıya çe-
kilmesi, istemi (=talebi) etkilemiş ve doluluk oran-
lannda göreceli artışlar gözlenmiştir. Ama nicelik-
te gözlenen grafik eğrisi, nitelikte aynı çizgiyi iz-
lememiş, ters bir rotada yansımıştır. Nitelikteki
düşüş salt tüketıciye yönelik değildir, bazı konak-
lama işletmeleri de gerek hizmette, gerek sunu^
lan kimi programlarda ve yiyecek içecek alanla-
nnda grafik eğrisinin yönüne olumsuz etki yap-
mışlardır.
Bütün bu yaklaşımlann, edimlerin sonucunda
turizme can veren temel öğelerden biri olan kül-
tür devre dışı kalmıştır. Sektör, salt ekonomik bir
olgu olarak ele alınmaya başlamış, kültürel boyut
usulca bir kenara konulmuştur. Bu yaklaşım uzun
vadeli bir sektör olan turizmin yapısına aykındır.
Turizme, "ne vunırsak kazançtır" düşüncesinin
dışına taşarak yaklaşmak gerekir. Eski alışkanlık-
lar bırakılmalı, yenı bir gözlük takılmalıdır. Bu çer-
çevede ülkenin doğal, kültürel ve arkeolojik de-
ğerieri seçkin bir tanıtım öğesi olarak sunulma
yerine; hangi konaklama işletmesi ne kadar çok
tıka basa yiyecek veriyor yaklaşımının öne çıka-
nlmasına çalışılıyor. Oysa bütün dünyada bu ter-
cihin, bu yaklaşımın aksine bir yol izlenmektedir.
Turizme sadece ekonomik nitelikli bir Sektör
olarak bakmamalıyız. Sunu istem boyutuyla sek-
törün kültürel özellikler taşıması, sergilemesi, is-
temesi ve paylaşması dıkkatimizi çekmelidir. Tu-
rizm endüstrisı büyüdükçe, diğer yaşam biçimle-
ri ve diğer kültürler önem kazanıyor; onlardan ha-
berdar olma, daha önemlisi de onlan yaşamak ve
paylaşmak istemi artıyor. Bütün dünyada kültü-
rel turizm yoğunluk kazanmaktadır. Turizm sek-
törüne can ve güç veren unsurun kültür olduğu-
nu belirten, konu ıle ilgili birkaç çarpıcı örnek ver-
mekte yarar vardır.
Geçen yüzyılda en çok ziyaret edilen krta Avru-
pa olmuştur. Çünkü kıtanın sanatı, kültürel variık-
lan ve özellikle mimarisi insanlan buraya yönelt-
miştir. Diğer bir örnek, turizmde yeni ve önemli bir
destinasyon merkezi olan Meksika'dır. Buradaki
Kızılderilı uygarlıklannın tören merkezleri, kilise ve
katedraller çok büyük ilgi görmektedir. Diğer bir
çarpıcı örnek olarak da Singapur gösterilebilir.
Turist profıllerindeki değişmeleri iyi izleyen Singa-
pur hükümetı, Asya tarihi, kültür ve mimarisi ile il-
gili yaklaşımlara sıcaklık duyan insanlara yönetik
projeler geliştirmeye başlamış, bu çerçevede
kentlerin mimari miras ve kültürünün korunup kul-
lanılmasına yönelik çalışmalar sergilemiştir.
Ziyaretçilerin yerel olaylara, özgün kültüriere ve
yaşam biçimlerine, eski yapıtların yaşamın içine
sunulmasına yönelik çabalara doğal bir btçimde
katılıp gözlemleyecekleri tunzm türü gıderek yay-
gınlaşıyor. Bu tür tercih ve yaklaşımlar deniz-gü-
neş-kum ölçekleriyle tanımlanan kitle turizminin
önüne geçeceğe benzemektedir. Kültüre dayalı,
kültüre duyariı ve daha özel, gizemli yaklaşımla-
nn egemen olduğu yeni bir turizm türü giderek
yaygınlık kazanıyor. Bütün dünyada bu tür bir çiz-
gi tutturan turizm anlayışı henüz ülkemizde be-
nimsenmemiş olmalı ki, eski eserierin koruma ve
kullanımı konusunda yoğun ve etkin çabalar har-
canmamaktadır. Kitle turizminin kolaycı yani, me-
raksızlık, zoriu bir çalışmadan kaçınma ve bilgi-
sizlikle ilgisizlik, eski eserierin kullanımını ön pla-
na çıkaramamaktadır.
Antik kentlerden "ata yadigân" kervansarayla-
ra ve kıyıda köşede kalmış seçkin tiyatrolara uza-
tılacak çizgideki değerlerimizi ön plana çıkanp
onlardan yararianamıyooız. Tam tersine, hazine-
cilerin, definecilerin talanıyla baş başa bırakıyo-
ruz. Oysa bu ömeklerden bazılan mini bir kültür
merkezi olarak görev yapıp etnografik bir müze
olarak işlev verebilir. Böylelikle yrtip giden özgün
ve yerel kültür öğeleri de toparlanmış olur. Turis-
te yeni şeyler sunmadan, onlann istemleri doğ-
rultusunda çabalar harcamadan, kendi kültür
ürünlerimizi koruyup sergilemeden çağn çıkanyo-
ruz. Bu kez de istediğimiz sayı ve geliri elde ede-
mediğimiz için yakınıp bu şaşkınlıkla kısa vadeli
çözümlerin (pansuman tedavisi boyutunda) pe-
şinde koşuyor, nitelik kavramına zarar vericı edim-
lerin içinde yansıyoruz.
Turizm işletmeleri gerek yöre ve ülke tanrhmı,
gerekse toplam kalite çerçevesinde hareket et-
meli, çaba ve yaklaşımlarına küttürel boyutu da
dahil etmenin yollarını aramalıdıriar. Birçok alan-
da olduğu gibi turizmde de tepenin gerisini gör-
mek bir beceridir.
Adalet Bakanı talimat verdî
Burdur Cezaevi olayları
için soruşturma açddı
YurtHaberieri Servisi-
Adalet Bakanı Hikmet
Sami Türk'ün talimatıy-
la Burdur E Tipi Ceza-
evi'nde yapılan operas-
yonda tutuklu ve hüküm-
lülerin yaralanmasında
ihmali olan görevliler
hakkmda soruşturma
başlanldı.
Mahkemeye çıkmayan
11 siyasi tutukluya mü-
dahele için başlatılan
operasyon sonrasında
Burdur Cezaevi'nde
olaylar çıkmış, 61 tutuk-
lu ve hükümlü yaralan-
mıştı. Tutuklu ve hüküm-
lülere yapılan müdahale-
ler sırasında Veli Saçıh-
k'ın da sağ kolu kopmuş-
tu. Olaylann ardından 4
tutuklu ve hükümlü çeşit-
li cezevlerine nakledil-
mişti. Tutuklu ve hüküm-
lülere müdahale edilmesi
sırasında güvenbk görev-
lüeri ve gardiyanlann çok
sert davranması, bazı ka-
dın tutuklulara cinsel ta-
cizde bulunmasunn bası-
na yansıması üzerine
Adalet Bakanlığı hareke-
te geçti. Olaylann üzerin-
den iki hafta geçmesin-
den sonra Burdur Cum-
huriyet SavcıhğVnca baş-
latılan soruşturmada,
operasyona katılanlann
isim ve adresleri tespit
edüiyor. Yetkililer ise ola-
ym soruşturma aşamasın-
da olduğu gerekçesiyle
bilgi vermiyorlar.
Operasyon sırasında
cezaevinde bulunan Bur-
dur Valisi Kaya Uyar da
yaptığı açıklamada, hiç-
bir şekilde kan dökülme-
dığinı, sadece bir tutuk-
lunun kolunun kınldığını
açıklamışn.