20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18TEMMUZ2000SALJ CUMHURİYET SAYFA l U İ İ L [email protected] 15 Jazz Times'tan Bill Milkowski ile Herald Tribune Intemational'dan Mike Zvverin festivali değerlendirdi AYŞE KÖKSAL 7. Uluslararası İstanbul Caz Festi- vali sona erdi. 11 gün süren maraton sonunda hemen her gece bir ya da birkaç konser izleme olanağı bulduk. Kiminden memnun kaldık, kimin- deyse umduğumuzu bulamadık. Ama yine müzikle dolu, hareketli ve eğlen- celi zaman geçirdik. İstanbul Caz Fes- tivali, artık dünyadaki önemli caz fes- tivallerinden biri olarak sayıldığın- dan yurtdışından özel olarak izleme- ye gelenler de oldu. Özellikle dış ba- sının,ilgisi oldukça yoğundu. Biz de, festivali izlemeye gelen yabancı ga- zetecilere izlenimlerini sorduk. Dün- yanm sayılı caz müziği dergilennden Jazz Tîmes'ın yazan Bill Vlilkovvski ve Herald Tribune International'ın müzik eleştirmeni Mike Zwerin ile tstanbul'daki cazı fconuştuk: -lstanbol CazFestivali'ni genel ola- rak nasıl değerlendiriyorsunıız? MİKE ZVVERİN- Her şey çok iyiy- di. Bütün konserler zamanında baş- ladı. Ses duzeni iyiydi. Insanlar bir- biriyle yakın ilişki içindeydi. Açıkça- sı çok hoş vakit geçirdim. BİLL MİLKOVSKİ- Bence tüm dünya festivalleri kadar kaliteli idi. Da- ha önce Montreux, Montreal Caz Fes- tivali'ni de izledim. Açıkhava Sah- nesi çok etkileyici bir mekân. Aynca farklı müzikler içeren, melez diyebi- leceğim programı da çok beğendim. Birçok farklı müziği kanştınyordu. Türk müziğini ve onu başka müzik- lerle kanştıran çağdaş yorumlan iz- leme olanağı buldum. Çünkü kalkıp da New York'tan buraya gelince za- ten sûrekli izlediğım insanlan bir ke- re daha görmek pek de sevimli ol- mazdı. Daha önce hiç duymadığım sesleri ve melodileri dinlemek benim için ilgi çekici bir macera oldu. ZVVERİN- Özellikle dün geceki konser çok etkileyici idi. Okay Te- miz'in çıktığı ilk bölüm de iyiydi ama bence asıl ikinci bölüm, Burhan Oçal çok başanlıydı. Daha önce de İstan- bul'a gelmeme karşın çok fazla Türk müzisyen dinleme olanağım olmadı. Aynca bir Türk genç grubu da vardı. Audio Fact Tiger Okoshi ile birlikte Roxy'yi inlettiler. Etnik müziği caz- la bu,kad»jjyi birleşUrerek. böyle enerjık bir müzık yapmak kolay de- &• 'Mekânlar daha geniş olmalT - Bir çok festivali gezdiğiniz için di- ğer dünya caz festivalleri ile bir kıyav lama yapmanızgerekirse, Istanbul'da- kini nasıl değerlendirirsiniz? MİLKOVVSKİ- Benim sorunum biraz da mekânlarla ilgiliydi. Biraz da- ha geniş alanlann da kullanılabilme- si gerekir. Mesela Montreal Jazz Fes- tivali'nde en büyük ana caddeyi ka- patmışlar ve cadde boyunca bir sürü sahne kurmuşlardı. Her saatte, her (Fotoğraf: SJ§»E. »A 1V 1 H | ^ H XJ irçok ^ ^ ^ H farklı müziği j M B kanştınyordu. ^ ^ * * ^ | Türk müziğini ve • P . 1 onu başka 1İ müziklerle d kanştıran çağdaş JÜ yo r u m la n izleme ^ ^ ^ | olanağı buldum. ^ Ö ^ J UteLemper'in ^MiMggfl konserinin ^ ^ ^ ^ B bitiminde \ ^ ^ ^ ^ 1 herkesin yüzü ^ ^ ^ H gülüyordu. Canlı ' ^ ^ ^ H ve heyecanlı bir ^ ^ ^ H izleyici kitlesi var ^ ^ H burada ^ ^ H kesinlikle.' . udio Fact, Tiger Okoshi ile birlikte Roxy'yi inlettiler. Etnik müziği cazla bu kadar iyi birleştirerek böyle enerjik bir müzik yapmak kolay değil. Burhan Oçal ve Tim Hagan'm elektronik müzik ve groove etkisindeki melodileriyle 60'lı yıllann sonundaki jazz-funk fusion tarzını ammsatan müziğini çok beğendim.' sahnede başka bir grup bir şeyler ça- lıyordu. Üstelik bu bedava. Isteyen istediği gibi gelip dinleyebiliyor. Bir başka örnek olarak Chicago Festiva- li'nde, kocaman bir parka konulan sahnelerde, açıkhavada miryonlarca irt- san gelip dinliyordu. Böylece hem insanlar gelip yeni türleri keşfedebi- liyor, hem de genç, amatör gruplar da kendilenni birilerine dinletebiliyorlar. ZVVERİN- Benim yaşadığım Paris yakınlannda düzenlenen Marcia Fes- tivali, bence dünyada gördüğüm en iyi festivallerdendir. Üç tane meydanı var, hepsinde öğle saatinden gece ya- rısına sürekli müzik çaluur festival boyunca. Benim burada sevmediğim tek şey, konserlerin akşam yedide baş- laması. Bu yüzden bir anda bütün konserler birbiri üstüne geliyor. Öğ- le vakti yapacak hiç bir şey bulamı- yorsunuz. - Orneğin Ute Lemper Lütfi Kır- dar'da verdiği konserde, New York'ta vertfikfcrinden çok daha sıcak ve iç- ten olduğu belirtildi. Birçok müzis- yen de geldikkri zaman Türk izkyi- cisinden çoketkilendiğini söylüyor. St- zin bu tür bir izleniminiz oldu mu? MİLKOVVSKİ- Bence bu çok doğ- ru. Ben Avrupa ya da Amerika'da ça- larken izleyici ile kopuk, ilişki için- de olmayan, sadece kendi müziğini belki biraz isteksizce çalıp konseri bitiren birçok müzisyenin ilgili ve meraklı bir izleyici kitlesi karşısında canlandığını, rahatladığmı ve hatta keyiflendiklerini gördüm. Bence iz- leyıcinin verdiği enerji ile müzisye- nin arasında gerçek bir bağ var. Ute Lemper'in gösterisine gelenler de öy- leydi gerçekten. O da izleyicinin ken- disine yönelttiği sıcak elektriğe kar- şılık verdi. Herkesin yüzü gülüyordu konser bitiminde. Hem Lemper'in, hem müzisyenlerin, hem de izleyici- nin. Canlı ve heyecanlı bir izleyici kitlesi var burada kesinlikle. 'Say ve Erguner'i beğenmedik' -Türkmüzisyenlerinden Kudsi Er- gunerveFazıl Say'uıyaptığıcahşına- lar da oldukça farklı bir yöndeydL Bu konuda ne düşünüyorsunuz? ZVVERİN- Hiç beğenmedim. Ben- ce Kudsi Erguner neyiyle gerçekten çok başanlı ve etkileyiciydi. Ama Fa- zıl Say'ın piyanosunun sesi o kadar yüksekti ki, başka hiçbir şeyin du- yuhnasrna izin vermiyordu. Ses dü- zeni hiç iyi değildi. Ama o da yüksek çalıyordu. Yani o piano değil, piyano 'forte'(yüksek) çalıyordu. Aynca bu hiç bir şekilde caza da girmiyor. Caz demek, doğaçlamanın dans etmenin kesişmesidir. Bunda danstan eser yok- tu. İyi bir piyanist oldugunu duydum ama arkadaki diğer iki müzisyenle beraber toplu olarak değerlendirdi- ğimde bazı şeylerin tamamlanmamış ve kişiliği olmayan bir konser gibi geldi bana. Bu konser, belki de festi- valde beğenmediğim tek konserdi. MİLKOVVSKİ- Ben de bu konse- rin caz ile bağlantısını kuramadım. Konserin bir kalitesi ve kendine öz- gü havası vardı bence ama cazm hiç bir türüne giremez. Fazıl Say piyano çalmaktan çok daktilo yazar gibiydi. Belki klasik müzik çalarken daha ba- şanlı olabilir. Ama caz biraz daha ritim, sıcakhk, birbiri ile uyum demek, bu konserde onu göremedim. - Caz festivali dendiğinde daha kla- sik caz dinkrdik eskiden. Şimdi ise bir çok müzik içiçe girmiş durumda. Bununasıldeğerlendirrvorsunuz? Aca- ba bu dünyada yükselen bir trend mi? ZVVERİN- Programla ilgili benim hiç bir sorunum yok. Bu kadar fark- h müziği bir arada dinlemenin bence mahsuru da yok. Galiba bu tür kan- şık müzik türünü programda yedirme- yi Montreux'daki caz festivali başlat- tı. Sonra herkes onu takip etmeye baş- ladı. Ama bence buna 'Caz' demek yanlış. Neden bu terim kullanıhyor. Sizin haziranda da müzik festivali- niz, temmuzda caz festivaliniz var. Bu, caz müzik değildir demek oluyor. Açık bir ırkçıhk bu. Neden caz mü- zik festivalinden dışlanıyor? Ya da o zaman bütün farklı müzikler aynı fes- tival altında birleşsin ve sorun orta- dan kalksın. Çünkü bence caz dendi- ği zaman hâlâ insanlar geleneksel cazdan izler bulmak istiyor. Onun dı- şında bütün müzik türleri de başka bir ad altında toplanabilir. Cheb Mami ve Natasha Atlas'ın müziklennın cazla hiç ilgisi yok. MBLKOVVSKİ- Ama, bu bütün dün- yada böyle. Montreux'daki festival- de de Brezilya gecesi, Chaka Kan ça- lınıyor. Herkes çok memnun. Ama caz denmesi problem. ZVVERİN- Cazm para getirdiği de yok ki. Müzik marketin sadece yüz- de yirmisi fılan caza aynlmıştır. in- sanlan da çekmiyor. Neden sihirli bir kelime gibi bu terim kullanılıyor? Ben bunu hiç anlamıyorum. -En çok etkilendiğmiz gece hangi- si? ZVVERİN- Kesinlikle Burhan Öçal ve Audıo Fact. MÜJCÖVVSKt- Benim de. Burhan Öçal ve Tiın Hagan'uı elektronik mü- zik ve groove etkisindeki melodileriy- le 6O'lı yıllann sonundaki jazz-funk fusion tarzıru ammsatan müziğini çok beğendim. Volcovici'ye göre İstanbul Caz Festivali'nin yeri özel... 'Içeriğî çok yaratıcı' Kültür Servisi - 7. Uluslararası tstanbul Caz Festivali 'nı izlemek üzere, 'Muzzik' adlı televizyon kanalından davet edilen CMivier Volcovici, festival izlenimlerini aktardı. Caz festivalinin içeriğini çok yaratıcı bulan Volcovici. festival kapsamında dünya müziğine de yer verümesini olumlu karşüadıklannı söyledi. Volvovici, bu bağlamda festivalin sadece 'caz' festivali olarak değerlendirilemeyeceğini söyledi. Caz festivali nitelemesinin müzikseverlere geniş bir yelpaze sunan festivali tanımlamaya yeterli oknadığını belirtti. Son yıllarda Montreux Caz Festivali gibi dünya çapında tanınan festivallerde de bu gibi eğilimlerin oldugunu vurgulayan televizyoncu, İstanbul Caz Festivali'nin diğer festivallerin arasında özel bir yere sahip oldugunu söyledi. Olivier Volcovici, festival mekânlannın çok iyi seçimler oldugunu, kulüplerdeki konserlerin gece geç başlamasını ve prestijli konserlerin akşam erken saatlerde yapılmasını çok doğru bir uygulama oldugunu sözlerine ekledi. Öçal ve Erguner şaşırticı Volcovici İstanbul Caz Festivali'nin en şaşırtıcı isimlerinin Burhan Öçal ve Kudsi Erguner oldugunu söyledi. Bunun yanı sıra bu iki sanatçının geleneksel müziğin ötesine geçtiğini belirterek festivalde beğendiği sürpriz isimler oldugunu kaydetti. Kesişim, diyalog ve ötekiler... LEVENTÖGET Ryuichi Sakamoto, İstanbullu müzikseverieri şaşırtü. Sahneledıği müziğin neden Ro- bertVVilson'ın tasanmlannda yer aldığı açıkça bellı olan; "sahne- lemenin" neden her zaman tasa- nm sürecinden de geçmesının ge- rekli oldugunu kılan anlayıştan, ay- nı mekânı kullanan iki virtüözler oluşumunun Ryuichi Sakamoto ve Fazıl Say-Kudsi Erguner'in art arda göstenmlerinden oluşan zıt- lıklann arasında dolaşarak söz et- mek istiyorum: Neredeyse seyir- ci bakış açılannı dahi inceleyen, sahneyi gerektiğınde gölgelerle de olsa tersine çevirebilen fiber- optik ışık tasanrnlann, yansıma- sm diye saat bile kullanmayan fi- güre-mimiğe indirgenecek sıyah örtüştürmelerin amaçlandığı-kul- lanıldığı Sakamoto'nun sahnesın- de, her şey açıkça hesaplı bir mü- dahalecüiğin ortaya çıkışıydı. • Kendini aşmaya çalışan Ryuichi Sakamoto'nun denemelerine yer verdiği konserde etkileyici kostümüyle sahne alan Moğol şarkıcı, projenin tam "kesişim" noktasındaydı. Zıtlıklar, bütünlüklü yapılı kom- pozisyonlar, doğaçlamalarla, sü- rekli kendini aşmaya çalışan de- nemeleri istendiği yerde yakalıyor- du. Moğol şarkıcı projenin tam "kesişim" noktasındaydı. Orta- da-yukanda ve olduğu gibi. Sen- tez Sharyn Chimedtseye'nin ora- da oluşuyla bile gerçekleşiyordu ve senteze dair "mainstream" (ana akım) tarumlan erteliyor-ge- çersiz kıhyordu. Harikauyum Ryuichi Sakamoto'nun eşlik- çıleri olamayacak kadar projeyle bütünleşen bir buluşmuşluğun keyfındeki üretimleri Jacques Mo- relenbaum ve Slany ise, keman- çello-piyanonun harika bir uyu- mu olarak gösterdiler-dinlettiler! Sakamoto'nun sahnesindeki özen ve bin-bir detay sadeliği, ertesi gün aynı mekânda aranıp da bu- lunamayana dönüşmüştü... Düamur Kasn'ndaki seyirci ka- nşıklığı Lütfû Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı, Anadolu Auditor- yumu'na taşrnmıştı! Bez afişler- den geçilmeyen sahne, pazar ye- rine dönen salon! klimalardan ya- yılan esans, görünenlerin bir kıs- mı... Farklı enstrümanlann caz potasında eritilme çabalan öyle- sineçokturki... "KestşDn" olsa ol- sa bütün çabalardaki nıyetin or- tak adı olabilir böylelikle. "Müzikal diyalog'' denilebile- cek algılama, virtüözitenin rahat- hğıyla gelemeyecek kadar kolek- tif bir üretimdir. Sahneleme ise ne pahasına olursa olsun yapıl- mamalıdrr. "JazzQuartet" adıy- la caz ruhunun yakalanması her zaman mümkün olamamaktadır. John Surman, Karin Krog ile bir konser vermişti, ertesi gece aynı yerde aynı grup yeni ortaya çık- mış gibiydiler. Robert VVilson ise Rumeli Hi- san'ndaki bayraklan sahnesinin görünüm açısına gıriyor diye kal- dırtmak istemişti... Fazıl Say'ın kullandığı deyimindekı, "çarpıcı kontrasfı farklı dillerle sahnele- yen iki oluşum izledik... Kudsi Er- guner haklı; ".-bütün birikimfcri De Fazıl Say ve Kudsi Erguner..." izledik... Gendaş Kültüp'de Günten Grass • Kültür Servisi- 'Teneke Trampet', 'Kafadan Doğumlar', 'Dişi Fare' gibi yapıtlan ile tanınan ve 1999 yıhndatüm yapıtlanna verilen Nobel Edebıyat Ödülü ile dikkatleri bir kez daha üzerine çeken ünlü Alman yazar Günter Grass'ın tüm yapıtlan Gendaş Kültür Yayınevi tarafından yemden basılıyor. 1959 yılında yazdığı ılk romanı 'Teneke Trampet'le edebiyat yaşamına başlayan Grass, Daha sonraki romanlanyla da AJman tanhinin gizli kahmş olaylannın ve ınsanlık karşıtı hareketlerinin üstüne gider. Özellikle Teneke Trampet'in kahramanı Oscar'uı tarihindeki zalimliklere karşı bir tavır alarak trampetinin dışında kimseyle konuşmaması, yazann belirgin yönünü ortaya koyar, öyle ki kahraman Oscar Matzerath, Grass kadar ünlenir. 1970'lerin başuıda Willy Brandt'ın arkasındaki 'hayalet yazar' olarak politikada aktif yer alan yazar, tüm bu dönem boyunca Alman tarihi ve politikasını çeşitli örtülerin ardında (ekoloji, yemek pişirme sanatı..) eşelemeye devam eder. Konuşmalanmn hemen hepsinde Almanya'nın yaşanması zor bir yer olduğunun ve insanlann daıma polıtık sınıflara aynlarak değerlendirildiğinin üzerini çızen Grass, "Memleketten daha önemli olan dildir" diyor. Yazann sözünü ettiğimiz ilk üç yapıtı yayınevi tarafından yayımlandı. Son roman 'Yüzyılım' ise eylül ayında çıkacak. Dayım'a ttalya'da büyük ödül I Kültür Servisi - Yönetmenliğiru Tayfun » Pirselimoğlu'nun yaptığı 'Dayım' adlı kısa film, 7. Capalbio Film Festivali'nde en iyi film ve en iyi görüntü ödüllerini kazandı. Başlıca rolleri Ahmet Uğurlu ve Halil Tatari'nin paylaştığı film daha önce de aralannda Venedik, Bilbao, Angers, Montpellier gibi birçok festivale katıhp ödüller almıştı. Capalbio Italya ve Avrupa'nın prestijli kısa film festivalleri arasında önemli bir yer tutuyor ve jürisinde dünyaca ünlü sinemacılara yer veriyor. Pirselimoğlu Capalbio'da kazandığı ödülün karşıhğında Italya'da bir film çekecek. Deniz Müzesi'nde çağdaş sanat sepgisi • Kültür Servisi - Genç sanatçılardan oluşan Çekırdek Sanat Topluluğu'nun her yıl 'Çağdaş Sanat Sergisi' adı altında 1-15 Ağustos tarihleri arasında Deniz Müzesi'nde düzenlenecek serginın bu yılkı teması 'Kargaşa ve Gelecek'. Türkiye genelinden 130'un üzennde sanatçının başvurduğu sergiye, Tanju Demirci, Ekrem Kahraman, Bedri Baykam, Ibrahim Çiftçioğlu, Nevzat Metin ve Uğur Bekdemir'in jüriliğinde 7O'e yakın sanatçının yapıtı kabul edıldı. Seramık, heykel, enstalasyon gibi çeşıth alanlarda yapıtlann ızleneceğı sergide İstanbul, Ankara, Sıvas, Bursa, Antah/a, Eskişehır, Adana, Izmir, Manisa'nın yanı srra Güney Kore, Abnanya, New York, Uruguay ve Ingiltere gibi ülke ve kentlerden sanatçılan izlemek mümkün olacak. Topkapı Hazinelepi' San Diego'da • CfflCAGO (AA) - Osmanlı devletınin 700. kuruluş yüdönümü nedeniyle düzenlenen 'Altın ve Işık Sarayı: Topkapı Hazineleri' adlı sergi, ABD'nin San Diego kentindeki sanat müzesinde açıldı. Daha önce Washington'daki ünlü Corcoran Müzesi'nde izlenime sunulan sergi, 'Lancet' adlı bilim dergisinde dünyamn gelmiş geçmiş en büyük ve en güçlü imparatorluğunun hazineleri sergisi olarak tanıtılmış. Sergide yer alan önemli eserler arasmda 1747 yılmda Iran krah Nadir Şah'a hediye edihnek üzere yaptmlan ünlü Topkapı Hançeri, zengin Osmanlı tekstiünden örnekler, Kânuni Sultan Süleyman'ın tahtı, tuğrası, yün ve ipek halılar, Çin porselenleri, müzik enstrümanlan ve el yazma eserler bulunuyor. 24 Eylül'e kadar San Diego'da gezilecek sergi 15 Ekim tarihinde Florida'daki Fort Lauderdale Sanat Müzesi'nde Amerikalı sanatseverler için sergilenmeye devam edecek. Öte yandan Amerika'da yaşayan Türkler. Türkiye Cumhuriyeti'nin eserlerinin de bu tür sergilerle tanıtılmasını istediler. New York festivalinde Türk filmi • NEW YORK (AA) - New York'ta düzenlenen Uluslararası Film ve Video Festıvali'ne bu yıl Türkiye'den de bir film katıldı. Mevlüt Akkaya'nın yönettiği 'Bir Caz Hikâyesi' adlı yan belgesel nitelikli fılmde başrolleri Gary Bartz. Bernd Stoll ve Tamm Hunt paylaşıyor. Fihn, Akkaya'nın caz, klasik müzik ve rap üzerine yapmakta olduğu 'New York Müzik Üçlemesi'nin ılkı olarak, yaşlı ve efsanevi bir Amerikalı caz ustası ile Avrupalı genç bir müzisyen arasındaki arkadaşlığı ve bu arkadaşlık yoluyla genç müzisyenin sonunda notalarla değil, duygularla çalmayı öğrenmesıni konu ediyor. Amerika'nuı en ünlü caz saksofonculanndan Gary Bartz, fıhndeki yaşlı sanatçıyı canlandırmış. 1994 yılından bu yana New York'ta yaşayan Akkaya, halen son kısa filmi 'Kanake-2'nin prodüksiyonunu yapıyor. BUGÜN • ENKA VAKFI 'Kültür Programı'nda saat 21.15'te DostiarTiyatrosu'ndanGencoErkal'ın sahneledıği tek kişılik 'Can' adlı oyun izlenebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle