27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 TEMMUZ 2000 SAU 14 J v U U l L J R kultur@cumhuriyetcom.tr SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL Gerçek ve saııal cKimada 'niikte'yle• Margaret Edson'un oyununu evrensel boyutlara taşıyan ve hangi toplumda yaşıyor olursa olsun tüm insanlan (acı verici konusuna karşın duygusallığın vıcıklığına bulaştırmadan) buluşturan "güç", işte bu "insanlaşma" zorunJuluğunun dile getirilişinde yatıyor. MargaretEdson'ın ilk oyunu 1999 Pu- litzer Ödüllü ve Yıldız Kenter'e bu yıl yenı bır Afife En îyı Kadın Oyuncu Ödülü getiren "Nökte"yi en son seyre- denlerdenım. Program broşüründen anlaşıldığına göre oyunu Yıldız Kenter'e ilk tanıtan ve Vivian Bearing'i oynamasını tavsi- ye eden Ahmet Baydur, yaman bir "oyuncu qyunu" olduğunu gözlemle- diğı yapıtın ancak Yıldız Kentergibi bir "dSva"nın göğüsleyebileceği, "zorhık- lar"la bezeli olduğunu görmüş olmalı. Yıldız Kenter'ın, *zor"u başarma yolunda. oyuna hazırlanırken ölesiye "yorulduğunu*' bilmek ve arasız dok- san dakıka süren bu "neredeyse tek H- şifik" sahne olayını hiç "yonıbnuyor- muşçasuuT finale ulaştırdığını izle- mek... Müthiş bir yaşantı. Kenter, oyunun kahramanı Vivian Bearing'in yakalandığı hastaLk ve gör- dügü acımasız tedavı sonucunda içıne sürüklendiğı dramı hem yaşayan, hetn oyun boyunca "anlatra" görevi yûkJe- nen, hem Beanng'ın kışılığını ve varo- Juş seriivenıni "geriye dönüş"lü epı- sodlarla dılegetiren, dahası, zaman za- man da oyunun dışına çıkıp oyun hak- kındakı görüşlennı yansıtan kişi ola- rak, aynı "görüntü" ıçinde kılıktan kı- lığa ginyor, bir duyarlık boyutundan bir başka duyarlık boyutuna geçiyor. "Benzetmeci" ve "göstermed" oyun- culuk bıçemlerinden birini ötekine ek- lemlerken evinın balkonunda çay ıçer- cesine rahat. Yıldız Kenter bir kez da- ha "usta" olmanın tadıru çıkanyor. Osman Şengezer'in, oyundakı sürek- li ortam değışımını sağlayan hastane paravanalannın işlevsel biçimde kulla- 'Nûkte'nmOVit) kahramanı Vivian Bearing'i Türkiyetie Yıldız Kenter'in yorumuyla izledik. Aynı karakteri Amerika'da ovnayanlardan biri de Judkh Ught'dı. nımıyla hızla akan oyunun öteki oyun- culanna biraz daha soluklanma firsatı verilmiş olmasını dilerdim. Bir de, Be- aring'in "öJüm ötesi"ne geçtiğinı gös- teren "şatafaüı'', ama "artistik" sonuç- lar vermeyen finaldeki sahne hiç düşü- nülmemeliydi bence... özel nedenlerle duygusal bir travma yaşayarak izlediğım bu "çok çok çok ödülü'' oyunu "çokAmerikan" buldum ilk aşamada. Özellikle "kültûr dûzeyi yüksek" kesimlerde "yabuzbğm w sev- gisiriigm" diz bovu olduğu ve tıpta bı- limsel araştırma adına çılgın bır sefer- berüğın yürütüldüğü Amenkan toplu- munda "insansızlasıiM"ya, özellikle tüm ınsanlann "ötünüü" olduğu bir va- roluş kısır döngüsü içinde "insan"ı "nesne"leştirmeye yönelik duyarsız- lıklara karşı bır tf haykınş~ olarak uiıe- lendirdim oyunu. Oyunun Amerika'da çok tutuluşunu da "etik" turuma bağ- ladım. Çûnkü, gözlemleyebildiğim kadany- la, ne bızim hastalanmız bu denli yal- nız ne de bızım doktorlanmızın ve öte- ki sağlık elemanlanmızın bu denli do- nuk ve ışkolık olma lüksü var. En sa- hipsiz hastaya bile koğuş arkadaşlan dert ortaklığı yapıp hızmet ederken, en duygusuz görünen doktorun ya da hem- şirenın -personel sıkıntısı ve zor çalış- ma koşullan nedeniyle- burnundan ter damlıyor olması, belki de ıster istemez insanlık ortak paydasında buluşturuyor tedavi edenlerle görenleri. Çok uygar- laşamamış bir toplumun üyeleri olma- nın avantajı bunlar sankı... Böyle bu- önvargım ya dayargım var ya, iyice merak ettim 28 yaşındayken a Nükte"yi yazan Margaret Edson'ı. Daha çok da yazann bu oyunu neden yazdığını... Merak etmekte haklıydım, çünkü oyun kahramanı Bearing, r;7rnanı ol- duğu 17. yüzyıl Ingiliz ozanı John Don- ne'ın "Öahi Şiirler"ını çözümlemekte- ki ve derste ögrencılenne anlatmakta- ki üstün becensiyle durmadan övünen, John Donne'ın "İbhi Şürkr"i dışında, yaşamında hiç lrimseyle hiçbir şeyi pay- Iaşmamış, kendini beğenmiş bir profe- sör. Shakespeare'in yapıtlannın, John Donne'ınkıler yanında "pembe dizi* düzeyinde kalacağuıı söyleyebilecek kadar da densiz... (Aslında, John Don- ne'ın şürlerindeki virgül kullanımına ta- kıhp kalacağına, biraz Shakespeare'le haşır nesır olsaydı. sahnede sundugu seruven de ıârklı olurdu.) Cinayetle sunulan bildiriKülrûr Servisi - 54. Uluslarara- sı Avıgnon Festivah kapsamında Jaques Lassalle, EuripkJes'in 'Me- dea'sını Isabelle Huppert'ın yoru- muyla sahneye taşıdı. Euripides'in ilk oyunlanndan olan Medea, Kre- on krahnın kızıyla evlenmek iste- yen kocası Iason tarafindan terk e- dilmiş bir kadının vahşi intikamı- nı konu alıyor. Oyun, ona ihanet eden kocasına en büyük cezayı ve- rerek adını sürdûrecek iki erkek ço- cuğunu da öldürmesiyle sona eri- yor. Bu cinayetin gizini Medea'nın feminist söylemıyle buluşturan Las- salle, rol içm yalın ve ince Isabel- le Huppert'ı seçmesinin nedenini, 'kınlgan bir gövdenin berrak elle- riyle işlediği cinayetin vahşetini vurgulamak' olarak ifade ediyor. Katil ve aciz kadın olarak iki ayn şekilde varolan Medea, sahnede bu kimlikler arasında gidip gelerek de- • Euripides'in 'Medea'sı Avignon Festivali'nde Jacques Lassalle'in yorumuyla sunuluyor. Medea'yı 'sessiz, donuk, kınlgan ama inatçı' Isabelle Huppert oynuyor. ğışime uğruyor. Strasbourg Devlet Tiyatrosu eski müdürü ve Comedie- Française'in yöneticisi Lassalle'in, bu mutlak meydan okumayı sahne- lerken düşündüğü bu^ok isim var- dı. Tragedya ustası Margu€riteDu- ras'yı ve Christine Vflleraini çok fazla soylu bulan Lassalle, ınce ve narin yûzüyle 'La Denteffiere'den beri, sessiz, donuk, kınlgan ama inatçı kadını oynayan Isabelle Hup- pert'ta karar kıldı. Oyunun prömi- yerinden birkaç gün önce, Lasalle, 1994'te sahnelediği Euripides'in 'Andromak' oyununun aldığı eleş- tinlerden dolayı biraz endişeli ol- duğunu ıtiraf ettı. Gene de oyunun provalan sırasın- da mutlu ve sakin görünen yönet- men, Medea'nın kadınlann erkek dünyasına nereye kadar bağımlı ol- duklannı sorgulayan feminist boyu- tunun altıru çiziyor. 'Söylenenlerin aksİDe,Euripidesen büyükfeminist şairierden birKdi. 'Bakkhalar' dı- şındaki oyunlannın ana karakter- kri hep kadmlardr dıyen yönetmen, Medea'yı tekrar sannelemesinin nedenini, günümüzde 'geçerfi' olan deferlerin Euripides'in çızdığı port- reden çok da uzak olmaması ola- rak açıklıyor. Euripides'i o zama- nın Beckett'i ya da Shakespeare'i olarak niteleyen Lassalle, oyunda onu en fazla çekenin Yunan dünya- smdaki ilk kadm bildirisinin, acı- masız bir cinayetle buluşması ol- duğunu söylüyor. Merakımı yenmek için "Nükte" ile ilgili Internet malzemesine başvurdum ve tüm sorulanma yanıt buldum. 1991 yıunda yazıldıktan sonra ABD'deki ti- yatrolarayollananve 1995'teilkkezCa- lifornia'da sahnelenen, şu anda ise ül- kenin en parlak '^eni oyunu" sayılan "Nükte"nin yazan Margaret Edson, üniversıtenin tarih bölümünü bitirip edebiyatta yüksek lisans yapmaya ha- zırlandığı dönemde bir hastanede me- mur olarak çalışmış. Ölümle savaşan hastalarla, onlann tedavisini uygula- yan doktor ve hemşireleri "dışardan biri'' olarak izlemiş. "HemşirEİer, has- talaria konuşurken onlan görebfliyor, amakendiferinigöremiyoriann.Hast»- lardaa\nıdunundaydL.\mabenbem bemşirderi, hem de hastalan gözlem- kyebiliyordum''diyor. Taraflar arasın- da yeralan söyleşimin içerdiği "dnun'ı ve "komedTyı yansız olarak görebil- menin tek yolu. Doktorun "vizit'' sıra- sında "nsulen'' sorduğu (Başka ne sor- sun?) "Nasrisuuz" sorusuna, "İyiyinı doktor bey, siz nasdsnız" yanıtı veril- dığine de ben tanığım. Edson, insanlann birbirlenne "iyi- Bk*le davranmasını dileyen bir oyun yazmak istemiş. Oyunun "Amerikan toplumu" eleştirisi olduğu bir gerçek böylece. Bu nedenle de "iyflflc" ve "se- vecenfik"ten hiç nasibini almamış güç- lü btr insanm, toplum içindeki "yüloek'' konumundan adım adım aşağıya inerek "aJçakgönüUülûk" aşamasına gelişini göstermek istemiş "Eğeroyundaldfle- ti, insanlann birbirini sevmesini iste- mekolacaksa" dıyor yazar, "tnınu sab- nedearüatmanmen iyiyota,birbirmi sev- meyeninsanlangöstermek beoce." Top- lum eleştirisi böylece oyunun ilk kat- manını oluşturuyor. Geç kalan insanlaşma seriiveni Bır süre sonra edebıyat yüksek lisans programına girecek olan yazar Edson, "güçhj" kişisini bır edebiyat profesö- rü yapmaya karar vermiş. ftki, uzman- lık alanı ne olacak? Yazann o dönem- de tngiliz edebiyatı hakkındakı bılgi- si sınırlı. Sonnuş, "En zoruJohn Don- ne'dır" demişler. Oturmuş, günlerce John Donne'ın şürlerini çalışmış. "!ta- hi Şörier"ı oyununa malzeme yapma- ya karar vexrois. John Donne'ın, ölümün kıyısındaki insanı, Tann'yla ve yaşamla hesaplaş- üğı, akıl (wit) ürünü ıronı ve paradoks- larla bezeli, kara "nüktdi" (witty) me- tafizık şurlen, böylece oyunun konusuy- la da örtüşen düşünsel bir katman oluş- turuyor. Oyunun temel katmanında ise -duygudan yoksun- yaşamı boyunca, "aJal gücö"nü kutsamış bir kadınm, ağu" tedavı süreci boyunca, adım adım "ataTdan "duygu"ya, "kafe'dan "göv- de"ye ındırgenirken, "özne" olmaktan çıkıp a nesne"leşirken, geç de olsa ya- şadığı "insanlaşma" (başka insanlar- dan farklı olmadığının bılincine var- ma) seriiveni var. Bu serüven içinde John Donne'ın "a*-" şiirleri işlevsizka- lıyor. (Kaçak tavşan masalı bile daha çok işe yanyor.) Margaret Edson'ın oyununu evrensel boyutlara taşıyan ve hangi toplumda yaşıyor olursa olsun tüm insanlan (acı verici konusuna karşın duygusalhğuı vıcıklığına bulaştırmadan) buluşturan "güç", işte bu "insanlaşma" zorunlu- luğunun dile getirilişinde yatıyor. Mar- garet Edson, aldığı tüm ünıversite de- recelenne ve "Nükte" ile kazandıgı üne karşın, ılköğretınıde "okul öocesi" sı- nıflannda sevgiyle ve coşkuyla öğret- menlik yapıyor... "tnsanJaşma" süreci yaşamaya gereksinimı yok_ IsTANBUL CAZFESTİVALİ Kerem Görsev fılarmoniyle çaldı Kultür Servisi - Istanbul Caz Festivali'nin kapanış konserlerinden biri de Lütfû Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda Kerem Görsev'in St. Petersburg Filarmoni Orkestrası ile gerçekleştirdiğı 'November In St Petersburg Project'tı. Volkan Hürscver (bas) ve Ateş Tezer'den (davul) oluşan trio'suyla sahnede başanlı bir performans sergileyen Kerem Görsev, başta üflemeli aletin bulunmadığı ve şef Erol Erdinç'in yönettiği orkestrayla arpın etkili olduğu yumuşak ve uçucu parçalar seslendirdi. Filarmoni Orkestrası 'nın sahneyi Kerem Görsev Tno'ya bırakmasıyla grup 'Uçuşan Notaiar' ve 'I Love May' gibı hareketli parçalar seslendirdi. Arasız konserde. tekrar sahnedeki yerini alan St. Petersburg Orkestrası ile uzun süren 'November In St Petersburg' projesini seslendiren Kerem Görsev Trio, özellikle yüksek ntimlı son bölümle büyük alkış alda. Konser sonunda iki kez sahneye çağnlan kalabalık ekip, ritmik caz örnelderi ile coşturdu. Kerem Görsev ve Şef Erol Erdinç beraber piyanonun başına geçti ve paslaşarak müzik yaptılar. Ikili hem kendilerini eğlendırdi hem de ızleyenlere keyifli dakikalar yaşattılar. Ardmdan orkestranm düzenlemelerini yaparak alkışı hak eden Kamü Oder de sahneye çağnldı. C/lkedeki nitelikli mimarlık üretiminin yıllık bir panoramasını çizmeyi amaçlayan dergi, yapıiann ön plana çıktığı nitelikli akademikbir yayın olarak tasarianmış. TürkiyeMimarlık Yülığı y nın ilk sayısıçikU KüftnrServisi- Koleksıyon fır- masmın Türkiye'de kayda değer mimarlık ürünlerini iç ve dış ka- muoyuna tanıtmayı ve ülkenin ge- nel mımari kalitesinin yükselme- sinekatkıda bulunmayı amaçlaya- rak hazırladığı Türkiye Mimarlık Yıllığı'njn birinci sayısı tamam- landı. Son iki yılda îamamlanmış mi- mariık eserlerinin arasından seçi- lerek oluşturulan "Türldye Mi- marhkYılığ) 1 -Türkiye'de Mfaıar- fak 2000", ülkedeki nitelikli mi- marlık üretiminin yıllık bir pano- ramasını çizmeyi amaçlıyor. Mi- marlık ile ilgili çevrelerin ilgısine sunulacak olan ve nitelikli akade- mik bir yayın olarak düşünülen yıllık, 200 sayfa, renkli ve Türkçe versiyonlu olarak hazırlandı. Çeşıtli illerden toplam 336 mi- marlık bürosuyla yapılan görüş- meler sonunda, Doç. Dr. Aydan BaIamir(ODTÜ Mimarlık Fakül- tesi), Dr. Mine Kazmaoğhı (edi- tör), Dr. Suha Özkan (Aga Han Mimarhk Ödülleri Genel Sekre- teri), Prof. Dr. üğurTanyeli(YTÜ Mimarlık Fakültesi) ve Y. Mimar Doğan TekeM'den oluşan yayın ku- rulu, 32 ilden aday olan 166 yapı arasından 37'sini Türkiye Mimar- hkYülığı'nın birinci sayısında ya- yımlanmak üzere seçti. Yapıiann ön plana çıktıgı bir ya- yın olmasınaözengösterilerek ha- zırlanan yıllıkta, her yapı kendi miman tarafindan yazılan birtanı- tım metni, künye bügileri, mima- ri çizimleri ve fotoğraflaria tanıül- dı. Editörlügünü Mine Kazmaoğ- lu'nun üsüendiği ve grafik tasan- mı Bek Tasanm tarafindan yapılan yühkta yer alan yapılann fotoğ- raflan ise profesyonel mımari fo- toğrafçı Y. Mimar CemaJ Emda tarafindan çekildi. YAH ODASI SELİMİLERİ Umarsız Yıldöniimii 18 Temmuz 1965 Refik Halid Karay ın ölüm ta- rihi. Bu usta yazan ölüm gününde kimse anacak mt diye düşünmüyorum. Yakınlan belki anar... Fakat ne edebiyat-kültür çevresinden birileri, ne de dev- lefn 'kültüryetkililennden' tek kişi. Bunca kanal var, tetevizyon gıbı yaygın krtle itetişim aracında böy- lesı hatıriayış programlanna hemen hiç yer veril- miyor. Gazetelerde ve dergılerde mankenlerimizin günlük yaşama raporiannı okuyoruz. Refik Halid'in eseri, ölmüş pek çok yazanmızın- ki gibi, yapayalnız. Yaman bir kronikçi olan Refik Halid, 'değişen', "çağatlayan"Türkiye'nin hangi çılgınlıklara, han- gi cinnet nöbetlerine yo/ alacagını çok önceden sap- tamıştır. Atatürk'un ilgisinı çeken eşsız kısa oyu- nu Deli, çağını ve yenılığı özümseyemeyen toplum- larda delilerin fyiteşip yeni toplumu görür görmez tekrar delirdiklerini acı bir istihzayla söyler. Sürgündeyken yazmış Deli'yi Refik Halid. Ata- türk'ü sever görünenler, eseri Çankaya sofrasın- da kışkırtıcı bir ifadeyle çekiştirmişler. Yakup Kad- ri'nin anılanndan öğrendiğimize göre, Atatürk, De- li'nin çok dıkkatle okunması gereken bır oyun ol- duğunu belirtmiş. Şu ince anı ıçimi sızlatır. Refik Halid yenilıklere karşı birdüşünce adamı, dahası, bağnaz sayılmıştır. Gerçekten öyle mi? Bugünün Saraylısı'n\ okuyanlar, 'muhalif Refik Halid'in baskıcı rejimleri nasri sarakaya aJdığırM anımsayacaklardır: Romanın geçtiği dönemde Türkiye, Ikinci Dün- ya Savaşı'nın kan ve sapkınlık çukurundan gerçi uzak durabilmiştır ama, cemıyette Hrüer hayranı, faşizmden umut bekleyen çılgınlarda boy göster- miştir. Tatlı bir aşk ve keder romanı olan Bugünün Saraylısı böylesi tehlikelere sık sık işaret eder. Refik Halid'in Kurtuluş Savaşı konusundaki ya- nıkjılı tutumunu dogrudan doğruya dile getirdiği bir yazısı yok. Ama "Ankara" adlı nefıs denemesi var. Yeni Ankara'ya duyduğu şükranı söylüyor. Siyasal yanılgının bedelini, yazar, suya sabuna dokunmayan eserler yazarak ödemıştir. Kendisi, bu eserierini para kazanmak amacıyla yazdığını ile- ri sürmüşse de; roman ağırlıklı eserler, Türkçe 'an- latma sanatı'nın doruklan arasındadır. Bazı edebiyat tarihçilerimiz söz konusu roman- lan cılız, piyasa işi bulur. Başlangıçtaki bir iki ro- manından sonra Refik Halid'in ucuz romanlar pe- şine düştüğü yargısına vanlır. Ben edebiyattarihçisi değilim. Bir okurum ve ede- biyat tarihçilenmız gıbı düşunmek zorunda deği- lim. NHgün'den Sonuncu Kadeh'e, Refik Halid'in son dönem romanlan, bence gizli hazinedir. Her kesimden okurun büyük tat alarak okuyabileceği bu romanlar, romanla henüz tanışmamış kişiler için de birer roman sevgisi aşılayıcısıdır. Sürükle- yici konu, sanatkârca anlatım, alabildiğine zengin . dil. (Duru Türkçeye yazarlık yaşamı boyunca önem vermiş Refik Halid'in eserlen bugün yetersız kişi- lerce 'sadoİBştirilip' yayımlanıyor ne VaZlk ki.) -'• Unuttuğumuz Refik Halid, çağdaş edebiyatımı- zın neredeyse tek egzotik romanlar yazanydı bir yandan da. Sıcak ülkelerdeki sürgün yıllanndan çok canlı, renklerine güneş vurmuş tablolar çizdi. He- men Dişi Orümcek"ı örnek verebilirim. Sonra Sür- gün... Nilgün'ün sayfalanndakı bitkiörtüsü tasvir- lerini olağanüstü bulurum. Egzotikle birlikte za- man kurgusu, İki Bin Yılın SevgilisPnı artık heye- can verici kılar. En abuk sabuk kitaplann -anılar, romanlar, ya- şamöyküleri, belgesel, tarihsel...- satış listelerin- de başı çektiğıni gördükçe, Refik Halid Karay ça- pında bir yazann anılmamasına sevinmem gerek- tiğini hissedebiliyorum. Evet, hazine saklı kalsın. Bu hazineden, Türkçeye ve edebiyat sanatna gönül vermişler nasıl olsa yararlanacaklardır. . Takvimde tz Bırakan: "Bir aralık gann ıçıne tunıncu binşık doldu; dı- şarda güneş batıyordu. Istanbul'un durgun lodos havaJanna mahsus, rengârenk bulutlara kanşmış birgurup..." Refik Halid Karay, Bugünün Saray- lısı, Çağlayan Yayınevi, 1954. Anita Bdıerg, Mature'm • TRENTO (AFP) - Müyonlann, Fellini'nin 'La Dolce Vîta'smda aşk çeşmesinde serinleme sahnesiyle hatırladığı Anita Ekberg, Hollywood'un önemli aktörlerinden Victor Mature için Madonna di Campigho'da düzenlenen saygı gecesine Mature'ın kızı Victoria ve 78 yaşındakı efsanevi Mickey Rooney ile katüacak. 68 yaşındaki Ekberg Mature'la 1957'de Ingiliz Terence Young'uı yönettiği 'Zarak'ta rol almıştı. Italyan asdlı Mature, 1939-1966 yıllan arasında 64 film yapmış ve geçen ağustos yaşamını yirirmişti. Mature, Cecil B. Demılle'le 1949'da 'Samson ve Dalila'daki - • - rolüyle haürlanıyor. ; < ' ri Ressam Mefin Berekedi Us Ange*es'ta • KûMr Servisi •. R e s s a m M e t i n ^ ^ a , j^s Angeles Peterson Automotive Museum FoundatıonyWay Fanûiy Chüdren Discovery Center ın düzenlediği 'Hollywood Star Cars Galası'nın üçüncûsüne çahşmalan üe kaüldı Gecenın sponsorlan Cnstie's, International Motor Cars Lexus ve VVeiis ^ b a n k a s ı y d l G e c e d e bırcok unlu kışınift o t O f f l o b i ] k o ı e k s i y o n u n d a n örnekler, Nıchola* Cage'b 'Gone In Go Seconds' filmınde kulandıg, F o r d M Batmobiles, James Dean s Mercury, Flintaobile ve değerü eşyalar, ımzah fotoğraflar, tablolar, dünyacl ünlü komedyen Jay Le^ ^ ^ ^ ± a ı t ^ r m & Gıbbns, Tom Selleck gibi ünlüler bulundu. Açüc arttırmada Bereketü^ d e resimlerj ^ ^ ^ • R I O D E J A N H R O ^ . J - Carlos ve Kmlıçe Sofia, 'Brezilya liusa] Güzel Sanatlar Muzesı nde bugüne kadar Amerika'da duzenlenmış en ki?S!lnûl j ^o I a n . S p l e n d o r s o f Spaın ın açılışını yaptüar Y ü z kırk yapıtın yer aldığı sergı î s p a n ^ >Mtm ç ^ J l w i k y adlandıran 19. y u ^ a an dönemi kapsıyor. Sergide Ispanya nın en unlû barok sanatçılaruıın, özellikJe VelasqueZ, El Grt^ 2 u r b a r a n £ B ^ M t l ^ y ç ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle